Sitâyiş i nahl i hurma: Müverrihân ı kudemâ-yı müfessirîn eyle tahrîr etmişler kim bu nahl i hurmayı Cenâb ı Rabbü'l-İzzet dest i kudretiyle tahmîr etdüği Hazret i Âdem'in tînından ziyâde kalın tîn ı pâkden kil i ser nâm bir şecere i tayyibeyi halk etdi kim hâlâ Hind cezîrelerinde bî-hisâb hâsıl olur. Bu dırahtın kil i ser nâm bir cevizi olur. Rûm'a Hind'den getirüp içinde yağlı meyvesin yeyüp gâyet mukavvîdir. Ba‘dehû kabuğun biber koyacak hokka ve fincân ve kâse ve kaşık yaparlar, âdem kellesi kadar olanı su kabağı gibi bir musanna‘ şey yaparlar siyâh-reng bir cevz i müdevverdir. Bi-emri Hudâ ağzı ve burnu ve kaşları ve gözleri ve saçı ve bıyıkları vardır, azîm temâşâ-yı sun‘ ı Hudâ'dır. Bu mezkûr kil i serün şeceresi tîn i Âdem'den hâsıl olmuşdur.
San‘at ı diğer i hâk i Âdem: Yine Cenâb ı Hallâk ı Ezel sun‘un ızhâr içün tîn i Âdem i Safî'nin bekâyâsından cezîre i Hindistân'da şecerü'l-Vakvak nâmında niçe dıraht ı azîm halk etmişdir. Anda benî Âdem gibi meyveler hâsıl olup cemî‘isi başlarından maslûb imiş. Bi-emri Hudâ bu şecerenin âdem-misâl meyveleri kemâlin buldukda vak vak deyü feryâd ederek kırk günden zemîne düşüp bir gûne mahlûklar ol vakvakı tenâvül ederler, bu dahi tîn i Âdem'den halk olmuşdur.
Netîce i hilkat i nahl i hurma: Çünki Cenâb ı İzzet benî Âdeme hayât verüp civârına da‘vet etdikde tîn i Âdem'den hâk i amber-pâk i zemîn i Kûfe'de kalup emr i Hak ile ibtidâ nahl i hurma hâk i Kûfe'de Tennûr suyu kenârında halk olunmuşdur. Anınçün hâk i Kûfe ve Irâk'da ve Medâyin'de ve Ummân'da hurma ormanı cihânı zeyn etmişdir. Kaddi benî Âdem gibi serâmeddir ve başı vardır, bergleri târumâr olmuş kâkülleridir. Haşeblerin kat‘ etsen asla zarar etmez dahi ziyâde biter. Meselâ benî Âdem'in lıhye ve kâküllerin kat‘ etsen dahi dırâz olur. Ammâ hurmanın başın kat‘ etsen yahûd başında beynîsi var, anı kat‘ etsen âdem başı kat‘ etmiş gibi kanlı suyu akup ol nahl kurur. Ve bi-emri Hudâ hurma erkek ve dişidir. Erkek hurma aslâ meyve vermez ve erkek hurmadan bir haşebi dişi hurmanın kalıba sokulsa cimâ‘ etmiş kadar dişi hurma hazz edüp yigirmi ve otuz salkım hurma verir ve her hoşe salkımı kırkar ve ellişer batman gelir. Ve dişi hurma gûyâ nisâ gibi hayz görür. Ve üç bin sene hurma mu‘ammer olur, derler ve şecere i zeytûn dahi eyle mu‘ammer olur. Ve hurma ağacının üç yüz aded menfa‘ati ve üç yüz hâssası vardır. Dıraht ı hurmanın bir şey’i hebâya gitmez, niçe yüz elvân haşeb olup hâneler içün levha ve amûd ve giranlar olur. Diyâr ı Mısır'da haşeblerinin kabuğun soyup niçe yüz gûne habl i kavîler ederler.
Hâssa i sânî: Başı olan yerde kiyeflerinden yine gûnâ-gûn ipler ve süpürgeler ederler ve yaprağından gûnâ-gûn hasîrlar ve ferdeler ve bedrevîler ve zenbiller ederler. Ve'l-hâsıl bir şey’i hebâya gitmez, üç yüz gûne nef‘i var. Ve kavl i hukemâ üzre üç yüz hâssası vardır.
Hâssa i ûlâsı: Meyvesi gâyet mukavvî ve muslıh ı ma‘îde ve serî‘u'l-hazmdir. [346b] Ve sirkesi ve helvâsı ve şerbeti âdeme hayât verir ve kuvvet i basarı ziyâde eder. Eğer bu nahl i hurmanın eşcârı ve semeresinin hâssaların tahrîr eylesek bir tomar ı tayyibnâme olur. Ancak yine sadede rücû‘ idelim.
Bu hâk i Bağdâd'ın letâfeti sebebiyle nahl i hurma serâmed olur. Zîrâ zemînine niçe bin peygamberân ve nize kerre yüz bin kibâr ı kümmelîn i âlimân bu zemîn i Medâyin'e hayr du‘â-yı firâvân edüp anların du‘âları berekâtıyla bu hâk i Bağdâd bir vâsi‘atü'l-aktâr ve rahîsatü'l-eşcâr bir dâr ı diyârdır kim bu edîm i arzda deyyâr ı mânendi yokdur. Zîrâ vilâyet i vâsi‘i ma‘mûr ve dâ’imâ halkı mesrûr, buk‘aları hûb ve hâk i pâki beyne'n-nâs merğûb ve mezâri‘âtları vâfir ve hayrât [u] berekâtları mütekâsirdir. Ve bu arâzî i Irâk'da niçe bin aded künûz ı azîme ve defâyin i cevâhir i cesîme ve habâyâ-yı kesîre ve metâlib i azîze vardır. Ve niçe yüz aded hükmü mensûh olmuş mutalsamât ı garîbe âsârları var kim âdem hayrân olur. Hatta müverrih Mıkdısî i Yarmenî eyle terkîm eder kim zemîn i Medâyin'de bir hatve arz ı hâliye yokdur kim anda medfûn bir genc i Kârûn olmaya. Ve hâlâ Tâk i Kisrâ'dan mâ‘adâ ı‘mâl i sâbileden ve ı‘lâm ı hâbileden ve âsâr ı azîme ve etvâr ı acîbeden niçe bin aded âsâr ı binâlar ve rasîf ve tur‘a ve Şeddâdî binâlar var kim benî Âdem gördükde ta‘accübâne engüşt ber-dehen eder. Hâlâ bu diyârın mezra‘aları vâfir ve hayrât [u] berekâtları mütekâsir ve deşt i hâmûnları nahlistân ı gülistânlı arz ı mukaddesdir. Ahâlîlerinin ni‘metleri firâvân ve zemîninin enhârları cârî ve revân bir şehr i âbâdândır kim cemî‘i selâtîn i mülûk mâbeyninde hasretü'l-mülûk bir şehr i Irâk'dır. El-hâsıl bu hâk i pâkde acâ’ibât ı dehrden ve garâ’ibât ı asırdan niçe bin âsâr ı ibret-nümâlar vardır.
....................(20 satır boş).................... [347a]
Andan Hazret i Şeyh Bişri'l-Hâfî radî, andan Hazret i Şeyh Ebûbekiri'ş-Şebenkî radî, andan Şeyh Sa‘îd radî, andan evlâd ı İmâm Mûsâ Kâzım Hazret i Şeyh İsmâ‘îl ve Hazret i Şeyh İbrâhîm radıyalllahu anhüm, andan Hasanu'n-Nûrî radî, andan Hazret i Şeyh Cemîl radî, andan Hazret i Şeyh Hasan kuddise sırruhu'l-azîz, andan Hazret i Şeyh Ma‘rûf ı Kerhî radî, andan Hazret i Şeyh Halîl radî, andan Hazret i Şeyh Hallâc ı Mansûr ı maslûb ı sa‘îd ü şehîd radî, andan Hazret i Şeyh Müftî i esrâr ı İlâhî ve mücâhid i envâr ı nâ-mütenâhî, andan Hazret i Şeyh Serîr i Sakatî kuddise sırruhu'l-azîz, andan Hazret i Behlûl Dânâ radî, andan en-Nesîbe Zübeyde hâtûn ı Halîfe Hârûnu'r-Reşîd radî, andan Hazret i Şeyh Zünnûn ı Mısrî radî, andan Hazret i Baba Çoban radî, andan Hazret i Baba Çirkin radî, andan makâm ı Hazret i Yûşa‘ Nebî aleyhi's-selâm.
Bağdâd ı behişt-âbâd etrâfında olan meşâyihân ve kibâr ı ulemâ ve evliyâullahların makâmı ziyâretlerin ayân u beyân eder
Evvelâ Hazret i Muhammed Züherî radî, andan Hazret i Şeyh Muhammed Havlânî radıyallah, andan makâm ı Hazret i Avn b. Alî radî, andan Hazret i Ca‘fer i Tayyâr radî, andan makâm ı Hazret i Nûh Nebî aleyhi's-selâm, andan Hazret i İmâm Hamza radî, andan makâm ı Hazret i İbrâhîm aleyhi's-selâm.
Nehr i Şattu'l-Arab ve nehr i Diyâle'nin karşu cânibinde olan kibâr ı evliyâullahı ve sâ’ir izâmların merkadlerin beyân eder
Evvelâ Hazret i Selmân ı Pâk, berberlerin pîridir. Yılda bir kerre yüz bin âdem cem‘ olup azîm teferrücler olur, azîm âsitânedir. Andan Hazret i Meryem binti Umrân radî, andan makâm ı Ûc. Ve bu cânibde niçe yüz ziyâretler vardır ammâ ziyâret etdiğimiz bunlardır ve bu Bağdâd burc ı evliyâdır ancak Aşere i Mübeşşere'den gayrı bu hâkde niçe kerre sadlek kibâr ı evliyâullah vardır. Ba‘zısı çöl ü çölistânda ve arslan u kaplan u bülbülistânda medfûn olduklarından ziyâretleri mümkin değildir, ammâ hâmûn ı Kerbelâ ve deşt i Necef pür melâmetler ile müzeyyendir, hisâbın Cenâb ı Bârî bilir, ammâ ziyâret edüp bu âsî yüzümüz sürüp bir hatm i şerîf yâhûd bir Yâsîn i şerîf yahûd Fâtiha i şerîf hedâyâ ile varup 1 hadîs i şerîfine imtisâlen ziyâret edüp ervâh ı şerîflerinden istimdâd taleb etdiğimiz bu tahrîr etdiğimiz ziyâretlerdir. Himmetleri hâzır u nâzır ola. Rahmetullahi aleyhim.
Hazret i İmâm ı A‘zam ve hümâm ı akdem Nu‘mân ibn Sâbit hazretlerinin { Mansûr ı Devânıkî Bağdâd'ı binâ edüp kazâsın İmâm ı A‘zam'a teklîf edüp kazâdan ibâ etdiğiyçün haps olunup seksen yaşında mahpusda merhûm oldu. Rahmetullahi aleyh} civârında medfûn olan evliyâ i kibâr ve meşâyih i izâm ziyâretlerin ayân u beyân eder
Evvelâ âfitâb ı nihânî, kamer i zindegânî Hazret i Şiblî ve Şeyh Sa‘îd memlûklarıdır radî, andan merkad i pür-envâr Hazret i Beşîr el-Hâc hemîşe pâ-bürehne ve ser-bürehne gezerdi. Emr i azîm sultândır.
Andan merkad i kutb ı âlem i rûhânî, ma‘den i hikmet i Rabbânî Hazret i Şeyh Hammâd Debbâsî, rahmetullahi aleyh. Hazret i İmâm ı A‘zam'ın üstâdı idi. Yine İmâm ı A‘zam'ın civârında medfûndur ve İmâm ı A‘zam mezhebi bunlardan ahz eyledi. Hammâde Alkam'dan, anlar İbrâhîm i Necefî'den, anlar Abdullah ibn Abbâs'dan, anlar Habîb i Ekrem sallallahu aleyhi vesellemden, anlar Hazret i İbrâhîm'den anlar Hazret i Şîf'dan, anlar Hazret i Âdem'den, anlar Hazret i Cibril i Emîn'den, anlar Hazret i İsrâfîl'den, anlar Hazret i Mîkâîl'den, anlar bizzât Hazret i Rabbü'l-âlemîn'den celle celâluh ve amme nevâluh hazretlerinin bî-nihâye kereminden ahz eylemişlerdir. Elhassa hamd i Hudâ mezheb i hakîkîmiz böyle bir mezhebdir, elhamdülillahihâzâ min fazlı Rabbî. Andan merkad i Şeyh Hasanu'n-Nûrî, yine İmâm ı müşârun ileyh civârında medfûndur, radî.
Şehr i kadîm i Hille'de ve emâkin i mübâreke makâmât ı şerîfeleri ayân u beyân eder
Evvelâ Şehdü'ş-şems nâm mevzi‘de Hazret i Nebî Yûşa‘ kabr i şerîfi ve Havâriyyûnlar merkad i şerîfleri ve İmâm Alî hazretlerinin birâderleri Hazret i İmâm Ukayl'in merkad i şerîfi ve İmâm Alî'nin makâmı bu mahaldedir.
Andan merkad i Hazret i Şeyh el-Fezâ’il nefs i Hille'de medfûndur. Radıyallahu anh.
Andan kabr i şerîf i Hazret i Zeynelâbidîn radıyallahu anh Hazret i Alî ibn İmâm Hüseyin evlâdındandır radî
Andan makâm ı Hazret i İmâm Mehdî, sâhibü'z-zamân nefs i Hille'nin câmi‘ i şerîfinde medfûndur.
Andan merkad i Şeyh Muhammed el-Müntecib, nefs i Hille'de medfûndur, radıyallah.
Andan yine makâm ı İmâm Mehdî, sâhibü'z-zamân nefs i Hille'de bir makâmdır.
Andan merkad i şerîf i Hazret i İmâm Hamza b. Mûsâ Kâzım nefs i Hille'nin taşrasında medfûndur, radî.
Andan merkad i şerîf i Hazret i Avn b. Alî evlâdındandır, nefs i Hille'nin taşrasında medfûndur radıyallahu anh.
Andan yine Hille şehri kurbünde Cimcime nâm bir şerîf makâm vardır ki pâdişâh iken tâc u tahtı ve raht u bahtı bezl edüp bu mahalde sâkin iken Hazret i Alî bu pâdişâhı ziyârete gelüp ilm i ledünden yedi gün yedi gice ekl [ü] şürb etmeden cân sohbeti edüp kelimât ederler. Ba‘dehû vedâ‘ mahallinde Hazret i Alî nehr i ( ) taht su‘âl edüp taht gösterirler. Hikmet i Hudâ Düldül'ün pây i semendine bir katre âb dokunmadan ubûr eder. Hâlâ Cimcime Sultân ol mahalde medfûndur, azîm ziyâretdir. Kuddise sırruhu'l-azîz. Andan Hille ile râbi‘u'l-hulefâ Hazret i Alî mâbeyninde Hazret i Zülkülf aleyhi's-selâm medfûndur.
Andan merkad i şerîf i Hazret i Mansûr b. el-Hasan ki İmâm Hasan'dır anın ırk ı tâhirindendir, radıyallahu anhümâ.
Andan merkad i şerîf i Hazret i Şeyh Muhammed Tâhir, Hazret i Risâlet-penâh hazretlerinin neslindendir, radıyallahu anhümâ.
Andan merkad i şerîf i İmâm Mehdî, Makuli binti Ebseme evlâdındandır, radıyallah.
Andan merkad i şerîf i Hazret i Alî ibn Zeynelâbidîn radıî
Andan makâm ı şerîf i Hazret i Ca‘fer i Sâdık, radî.
Andan makâm ı şerîf i Hazret i Selmân ı Pâk el-Fârisî, radî.
Andan makâmât ı şerîf i evlâd ı Hazret i İmâm Hüseyin, müte‘addiddir, radî
Andan merkad i şerîf i Hümâ Hâtûn binti Hazret i Yûsuf el-Sıddîk ve zevcet i Hazret i Eyyûb aleyhim ve alâ nebiyyinâ efdalu's-salât ve's-selâm.
Andan makâm ı şerîf i Hazret i Hızır Nebiyyullah aleyhim ve alâ nebiyyinâ efdalu's-salât ve's-selâm.
Andan merâkıd ı evlâd ı zevi'l-ihtirâm Hazret i İmâm Mûsâ Kâzım radıyallahu anhüm ecma‘în.
Andan merkad i şerîf i Hâris b. Mûsâ Kâzım hazretlerinin evlâdındandır, İmâm Hamza kurbünde medfûndur.
Andan merkad i şerîf i Hazret i İmâm Kâsım, Hazret i İmâm Alî Mûsâ er-Rızâ'nın bürâderidir, radıyallahu anhümâ.
Andan Bâbil kal‘asında merkad i şerîf i Hazret i Umrân ibn Hazret i İmâm Alî radıyallahu anhümâ.
Ziyâret i İmâm Hanbel: İsm i şerîfi Ahmed b. Muhammed b. Hanbel'dir. Cedd i büzürgvârları ile müte‘âriflerdir. İmâm Mâlik ve İmâm Ebû Yûsuf ve İmâm Şâfi‘î hazretlerinden tahsîl i ulûm etmişlerdir. Âl i Abbâsiyân'dan el-Musta‘sım Billah ile bu İmâm Hanbel'in çok mücâdelesi olmağile Musta‘sım İmâm'a çok cefâ etdi. Sene 80 yaşında iken sene 240'da fevt olup Bağdâd'ın cânib i garbında Şatt aşrı medfûndur, rahmetullahi aleyh.
Ve ziyâret i Monlâ Kâsım ı Bağdâdî: Yine Bağdâd monlâsı iken bin otuz târîhinde Acem ile Çopur Bekir Subaşı yek-dil ve ü-cihet olup Bekir Subaşı'ya Kızılbaş tâbi‘ olmuşken bir gice Bekir Subaşı oğlu Muhammed Dede kal‘a kapusun açup kavm i Acem Bağdâd'a doluşup cümle Osmânlı ve Bağdâd monlâsı Monlâ Gânim'i dahi şehîd edüp Bağdâd'a Acem istîlâ edüp monlâ-yı mezbûru Kassâb-ı Cömerd civârında şehîd edüp kassâblar anda defn ederler. Hâlâ âsitâne i Kassâb'da medfûndur, kuddise sırruh.
Ve ziyâret i el-Müvellâ Nûrullah ı Rûmî: Bağdâd monlâsı iken revâfız Bağdâd'a müstevlî olup Nûreddîn'i şehîd etdiklerinde tevâbi‘leri cesed i monlâyı Abdülkâdir i Cîlânî âsitânesine götürüp defn ederler, dahi kanı teskîn olmadan giderler ve "Ulemâ-yı şehîd Nûreddîn'dir." deyü hâlâ ziyâret ederler. [347b]
....................(3 satır boş)....................
Şehrengîz i dâr ı hulefâ-yı Bağdâd ve ziyâretgâh ı Irâk ı behişt-âbâd
Benâm ı Hâlık u Hayy u Kadîm u ferd i Yezdânî
Getür tevhîd ile her dem zebâne zikr i Sübhân'ı
İbâdet kıl Hak'a Firdevs i a‘lâda makâm eyle
Halâ solgıl cehennemden bekâ ref‘ eyle nîrânı
Demidir bir kasîde söylemek mir‘ât ı yârâna
İderlerse bize himmet ola tevfîk i Rabbânî
Gel imdi dinle vasf ı hâlini gör ehl i Bağdâd'ın
Denilir cümle evsâfı dükenmez hadd u pâyânı
İki kavm arasında ta‘neden âvâre kalmışlar
Biri ya‘nî Acem şâhı biri hem Rûm sultânı
Felek i dest i cefâ gösterdi oldu mün‘akis hâli
Yıkıldı Tâk i Kisrâ'sı kesildi bâğ ı bostânı
Dağıldı her diyâra halkının çoğu hazân oldu
Yanar sevdâ-yı gurbetde gezer hâl i perîşânı
Cefâdan her bir a‘lâsı gulâm oldular ednâya
Müşerref eyler idi ger otursa sadr ı eyvânı
İkilik vâdîsinde kaldılar hayrân [u] sergerdân
Dönerken devri el-hâsıl bozuldu çerh i mîzânı
Acem geldikde Bağdâd'a eyidir mülhid u sünnî
Urum geldikde söyler Râfızî bîdîn i nasrânî
Buna Dârusselâm ad oldu ya‘nî ma‘den i İslâm
Kamû bundan gidipdir her yana ehl i müselmânî
Bu burc ı evliyâ Bağdâd'a her kim kec-nigâh etdi
Bu çarh i tîre elbette yakup hâr eyledi anı
Buna zulm eyleyen maksûde ermez matlaba vâsıl
Murâdı olmadı hâsıl deminde döndü devrânı
Buna Bağdâd derler ey habersiz gel su’âl eyle
Nedir iklîm i Fâris yâ Yemen'le sa‘d ı San‘ânı
Bu şehre nisbet olmaz Mısr [u] yâhûd milk i Hindistân
Velî arz ı Hicâz'ı söyleyem Tûs u Horasân'ı
Eğer ta‘rîf edersem vasf olunmaz şehr i Bağdâd'ı
Niçe bin evliyâlarla dolupdur bahr i ummânı
Biri Âdem Safiyyullah biri Nûh-ı Neciyyullah
Biri Şâh ı Necef ya‘nî Alî ol Tanrı arslanı
Biri Şâh ı Şehîd i Kerbelâ'dır vâris i Ahmed
Cefâ-yı ta‘n ı a‘dâdan revân olmuşdurur kanı
Nedir ol ma‘den i lûtf u kerem ilm ü sehâ bahri
Nedir ol Kâzımeyn evvel imâmân ı Semerrânî
Nedir ol sâhib i mezheb ki meşhûr oldu âlemde
Nedir ol künbed i hadrâ nedir ol şehr i Nu‘mânî
Eğer şeyh [ü] meşâyihı söylesem bir bir hisâb olmaz
Velîkin cümleden ekber olupdur Şeyh Cîlânî
Nedir ol aşk-ıla berdâr olan Hallâc ı Mansûr'ı
Diyem ehl i dile serdâr olan Behlûl i Dânâ'yı
Nedir ol Kamber i Şîr i Hudâ Cömerd Kassâb'ı
Nedir ol gâzîyân ı nusret u kattâl i Mervân'ı
Kurupdur bârgâhın seyr içün arz ı Medâyin'de
Müyesser eyle görmek cümleye ol Pâk Selmân'ı
Pirim Ma‘rûf ı Kerhî garba kâmil bir menâzildir
Esedlerle pür olmuş dâ’imâ ol kabr i nûrânı
Yazılmış cümlenin adı tevârîh i evâ’ilde
Niçe bin evliyâ bu buk‘ada etmişdi sükkânı
Eğer âb [u] hevâsından su‘âl etsen aceb olmaz
Eser sayf u şitâ şâm [u] seher ol bâd ı Rıdvânı
Dokundukça zemîn üzre kılur ihyâ nebâtâtı
Deminde rahmet i Hak'dan yağar seylâb ı bârânı
Açılur câ-be-câ nerkis benefşe lâle amber-bû
Döşer ferş i zümürrüdden bezer sahn ı gülistânı
Saçıldı amber i sârâ dokundu verd i nesrîne
Mu‘attar kıldı ol demde cihânı buy ı reyhânî
Getürmüş her bir eşcârı bir envâ‘ ı fevâkihden
Gelür ta‘rîfe kâbil söylesem nârenc i rummânı
Okur medh [u] senâsın her yanadan tûtî [vü] kumrı
Kılur şâh ı gül üzre her seher bülbüller efğânı
Çıkar seyrân içün faslı bahâra cân-ı uşşâkı
Gezer nâz ile nâz eyler yürür serv i hırâmânı
Aceb gâyetde mahbûbı olur kim hüsn i sûretde
Hatâdır söylesem milk i Mısır'da Şâh ı Ken‘ân'ı
Safâ ehlidir ammâ şîve i reftâra mâyildir
Deler âhîn-pûşı ger dokunsa çeşm i peykânı
Ger elhân ı Dâvûd'a münâsib olsa âvâzı
Velî hulk ı letâfetde geçer hikmetde Lokmân'ı
Eğer hüsn i zebânı söylese her dâde mâhirdir
Bu gâyetde olur ancak kemâl u akl ı insânî
Nedir Hâtem sehâvetde nedir Rüstem şecâ‘atde
Mukâbil olsa rezminde pesend etmez Nerîmân'ı
Eğer kim tâli‘i döndü felekde gözde hâr oldı
Deminde her bir ednâsı olur bir Âsaf ı sânî
Nedir ol Dicle kim şehrin kenârında revân olmuş
Yapılmış iki cânibde binâ-yı kasr ı şâhânı
Donatmış nahl i bâsıkdan kamu etrâf [u] eknâfı
Düzülmüş çevre yanında ne hoş tarzile dihkânı
Nedir ol hulletü'l-fîhâ ki dâyim Hille pûş olmuş
Çekilmişdir Furât üzre akar âb ı firâvânı
Nedir ol nehr i Şâhî kim hisâb olmaz menâfi‘de
Nedir nehr i Hüseynî kim irişdi halka ihsânı
Nedir nehr i Mehâvil ya nedir nehr i Mühennâvî
Getürmez Sâ ne hâsılda niçe bin nehr i aynâyı
Nedir ol nehr i Hâlis kim hisâb olmaz avârızdan
Nedir ol nehr i Mihrûnî nedir nehr i Horasânî
Nedir ol Şehribân u Mendelî kim verd i Kaddâhı
Dökülmüş rûy ı hâk üzre gören ihyâ olur cânı
Nedir ol Hânıkî kim zeyn idipdür dâmen i kûhı
Gelen dervîş i dilrîşe sebîlullahdır nânı
Kalem âciz olur tahrîrin etse müdde‘â üzre
Zebâne münhasır olmaz denilse cümle nehrânı
Eğer kim tâli‘i döndü felek hâr eyledi ammâ
Eğer merdûd-ı halk oldu olur makbûl i Sübhânî
Bu çarha i‘tibâr olmaz fenâ milkinde yâr olmaz
Bırakdı hâke döndürdü niçe taht ı Süleymân'ı
Niçe Efrâsiyâb'ı eyledi ma‘zûl mülkinden
Niçe kayser zebûn oldu niçe Cemşîd Kisrânı
Bırakdı vâdî i aşka niçe Mecnûn [u] Ferhâd'ı
Geçirdi sadr ı a‘lâya niçe ednâ-yı nâ-dânâyı1
Anınçün söylenir meşhûr olupdur çarh ı kec-reftâr
Karâr etmez makâmında döner her demde bir yanı
Velî her kimseye arz ı diyârı hoş gelir çün kim
Mukârin eylemişlerdir vatan sevmekle îmânı
İlâhî sakla Bağdâd'ı kamu fitne belâsından
Vücûdu kalmaya hergiz başı hâk üzre dermânı
Meselder bülbüle altun kafesde gül nasîb olsa
Yine feryâd edüp ağlar görür dal üzrebengânı
Dahi besdür cefâ şimden gerü emn ü emân olsa
Murâda vâsıl eyle rahmetinden cümle yârânı
Bi-hakk ı Seyyid i âlem Resûl i eşref Âdem
Bi-hakk ı sûre i İnnâ fetahnâ Âl i İmrân'ı
Şükür kim kıldı Bağdâd'ın bize Hak seyrini ihsân
Ferâmûş etme ey sayyâh oku her demde Kur’ân'ı [348a]
Der-beyân ı [ziyâ]retgâh ı hâk i Bağdâd ve Kûfe ve Hille ve Irâk
Huzûr ı ihvân ı safâya ve yârân ı bî-vefâya şöyle ma‘lûm ola kim bu hakîr i pür-taksîr seyyâh ı âlem ve nedîm i âdem cihân-geşt, muhibb i Evliyâ-yı bî-riyâ bin elli dokuz târîhinde,
Irâk ı behişt-âbâd ya‘nî Bağdâd ı bî-dâd ı behişt-âbâda varup enderûn [u] bîrûnunda ve memâlik i mahrûse eyâletinde sirtü mine'l-Basrati ile'l-Kûfe'ye varınca bir buçuk senede ziyâret etdiğimiz evliyâ ve enbiyâ merkad i şerîflerin ve makâmât ı latîflerin alâ kadri'l-imkân bu abd i âciz tahrîr edüp anı beyân eder
Bismillahirrahmânirrahîm
Evvelâ râbi‘u'l-hulefâ’i'r-râşidîni'l-mürşidîn Hazret i Alî kerremallahu vechehü'l-azîz hakkında "Vesîletü'l-Müte‘abbidîn" kitâbında Ömer b. Cemî‘i Âyişe hazretlerinden rivâyet eyler ki, Hazret i Risâlet-penâh sallallahu aleyhi ve sellem, Murtazâ hazretlerin ve Fâtımatü'z-Zehrâ hazretlerin ve İmâm Hasan ve İmâm Hüseyin hazretlerin bir abânın altına çeküp buyurdular ki 2 demişlerdir. Hatta İbn Abbâs hazretlerinden menkûldur ve sahîh rivâyetdir. Buyururlar
1
Ve Hazret i Resûl i Hudâ Kur’ân ı azîm işâretiyle Hazret i Alî hakkında bu âyeti tebşîr etmişlerdir.
E‘ûzü billahi Ta‘âlâ mine'ş-şeytân.
2
Cemî‘i tefâsirde nakil vardır kim bu âyet i kerîme nâzil oldukda Âl i Abâ husûsu vâki‘ olup şuyû‘ u şöhret bulmuşdur. Ve Pençe i Âl i Abâ'dan garaz Hazret i Levlâk Mustafâ mücevvedü'd-dâd ı bâ-safâ ve Hazret i Alî ve Fâtımatü'z-Zehrâ ve Hasan u Hüseyin mahsûs olmuşdur ve's-selâm..
Firdevsi'l-Ahbâr'da Mu‘âz ibn Cebel buyurmuşlardır.
3
Ve kâle'ş-Şâfi‘î radıyallahu anhü. "Lev kâne rafazâ hubbu âli Muhammed fel-yeşhedu's-sakalân innî râfız"4 buyurmuşlardır.
Hakîr, Bağdâd'da sâkin iken bu hadîs i sahîhleri ve bu âyet i şerîfleri kütüb i tefâsirde tilâvet edüp fermân ı Hudâ'ya imtisâlen cemî‘i makâmât u ziyâretlere gitmeğe azîmet edüp ibtidâ Bağdâd'dan karşu tarafa ubûr edüp dörd menzilde Necef i eşrefde olan şehr i Hazret i Alî'de meks edüp ibtidâ âsitâne i sa‘âdet ki evce ser çekmiş bir kubbe i nûh-tâk ı revâkdır. Anda bizzât ol dâmâd ı Hazret i Resûl i Ekrem Düldül-süvâr Alî muhbit ı nûr ı Hudâ'ya müstağrak yatur. Ve sandûka i münevveri içinde "Hazret i Âdem Safiyyullah ve Hazret i Nûh Neciyyullah ile üçü bir yerde medfûndur." deyü tevâtüre ermişdir.
El-hâsıl bu âsitânenin midhatinde lisân kâsırdır. Ancak bir soffa i safâ Hazret i İmâm Alî ve İmâm Hasan ve İmâm Hüseyin ve Selmân ı Pâk ve Kamber i Alî rıdvanullâhi Ta‘âlâ aleyhim ecma‘în mekân u makâm ı şerîfleri olduğu mahalle diyâr ı Necef derler, bir kenâre vâki‘ olmuşdur. Ammâ hâlâ deryâdan âsâr yokdur.
Andan makâm ı Alî b. Hüseyin b. Zeynelâbidîn hazretleri Medâyin'den Kûfe'ye gelüp ol makâm ı mihrâbda namâz kılup ibâdet ve du‘â ederdi. Bu dahi diyârı Necef kenârında vâki‘ olmuşdur.
Andan makâm ı İmâm Mehdî hazretleri, İmâm Alî kasabasının taşrasında vâki‘ olmuşdur, gâyetü'l-gâye bir mesîregâh u teferrücgâh ı pür-giyâh bir hoş binâdır ve binâsı târîhi sene 631.
Andan bi'l-fi‘l Kûfe'nin câmi‘ i şerîfinde vâki‘ olan mihrâb-ı enbiyâ vü evliyânın tâ‘at u ibâdet etdikleri mekân ı şerîfleri beyân eder
Dostları ilə paylaş: |