{Ta‘rîf-i kal‘a i Kesik ve Deveboynu derler}: Bu kal‘adan mâ‘adâ cânib i şarkda mukaddemâ deve boynuna benzer dediğimiz mahalde Kesik derler bir kal‘a i sağîr vardır kim gûyâ deve kellesi üzre bir kulle i azîm vardır. Ammâ yukaru Yeniçeri kal‘asından aşağıca vâki‘ olmuşdur. Lâkin yine büyük kal‘adan kayalar içre varılur yolları vardır kim başka dizdârı ve başka neferâtları ve başka cebehâneleri ve başka mağaraları vardır kim Tebrîz kapusuna hâ’il başka bî-hâ’il kal‘acıkdır. Buna hod asla bir vecih ile zafer mümkin değildir. Hakkâ ki deve gerdânı gibi birkaç kaya üzre deve kellesine müşâbih bir yalçın kayada bir kal‘a i sağîredir.
Der-vasf ı ecrâm ı kal‘a i âlî Van: Bu kal‘a i serbülendi bir vech ile adımlamak mümkin olmadı. Zîrâ her cânibi çâh ı gayyâ ve derk i esfelden nişân verir. Ol ecilden cânib i edvârında asla handakı yokdur. Ancak şarkdan garba tûlânîce vâki‘ olmuş bir kal‘a i bâlâ-misâldir ve ibtidâ aşağıdan bu kal‘aya urûc ederken yokuş [252a] yukaru cânib i şarka üç bin adımda gücile yedi kulle geçüp İçkal‘a kapusuna varılır kim cânib i garba nâzır üç kat bâb ı hadîdlerdir. Gûyâ derveze i Şirvân diyârında İskender'in binâsı Demirkapu'dur. Bu Van kapuları mâbeynlerinde rûz [u] şeb sayf [u] şitâda beher yevm birer oda yeniçeri ve bir gün azeb i hisâr ve bir gün hisâr erleri nigehbânlık ve dîdebânlık edüp bir ma‘sûm ı pâk ve bir hâtûn ı nâ-pâk bu kal‘a kapusundan içeri komak ihtimâlleri yokdur. Zîrâ bir kere niçe yüz Ekrâd avret libâsıyla bu kal‘aya girüp feth etmişlerdir.
Ba‘dehû Ahmed Ağa nâm bir gâzî-yi benâm ı hümâm kendü mâlından üç bin aded serdengeçdi dilâverler yazup kal‘aya her tarafdan gemiler ile ve niçe hıyel [ü] mekr ile kal‘aya duhûl edüp derûn ı kal‘aya istîlâ eden Ekrâd'a şemşîr i Ahmedî urup niçe yüz Ekrâd kendüleri kal‘adan aşağı pertâb edüp pâre pâre olurlar. Mâ‘adâsını niçe bin eziyyet ile derilerin yüzüp kellelerin ârâyiş i burc [u] bârû ederler. Bu ma‘reke Murâd Hân ı Râbi‘de karîbü'l-ahd olmuşdur. Ol asırdan berü kal‘a i Van'a on oda yeniçeri ağası ta‘yîn olunmuşdur. Anınçün ilâ yevminâ hâzâ Van kal‘asına bir sabî ve bir nâ-ma‘lûm avret komak ihtimâlleri yokdur.
Ve bu kapuların mâbeynlerinde ol kadar zî-kıymet âlât ı silâh ve cebe vü cevşen vardır kim gûyâ kal‘a i Eğre ve kal‘a i Budin kapuları gibi silâh ı gûnâ-gûn ile müzeyyendir. Bu kapudan gayrı Van'ın yukaru kapusu yokdur ve bu kapudan taraf ı şarka Kesik kulle başına varınca bu kal‘anın tûlu bin kırk adımdır. Eğer aşağıdan adımlanan üç bin adımı dahi hisâba yâr ederseniz kal‘a i Van aşağıdan ta İçkal‘anın Kesik kullesine varınca bin yüz adım tûlu olmuş olur. Ammâ arzı iki yüz ve üç yüz adım yerleri vardır.
Ammâ netîce i kelâm kal‘a i kapusundan içeri ta Kesik'e varınca bin adımdır ammâ Kesik kal‘aya varınca add olunmaz. Zîrâ başka kal‘adır. Ammâ yine bu yukaru Yeniçeri kal‘asından gider. Kâmil bin adımda dahi derd [u] belâ çekerek ana varılur.
Der-vasf ı imâret i kal‘a i Van
Bu cirmde add olunan kılâ‘ ı sa‘b içre cümle üç yüz aded yeniçeri ve topçu ve cebeci hâneleri vardır kim cümle azeblerdir. Bu mahalde müte’ehhil âdemler olamaz. Ammâ şimâl tarafındaki sahrâya nâzır Suluk kullesi üzre bölme hisârlar içre müte’ehhil âdemler sâkinlerdir ve kal‘a kapusundan taşra yedi kulle ve burçlar mâbeyninde olan hisâr erleri ve kavm i azebistân cümle evlâd [u] ıyâl sâhibleridir.
Ve bu İçkal‘ada ancak bir Sultân Süleymân câmi‘i var kim Hazret i Dâvûd asrında Melik Câlût'un binâ etdüği yerdir kim her divelde ma‘bedhâneden gayrı şey olmayup deyr iken ana Ermenîler Vang derlerdi. Hâlâ ol deyrin ismiyle müsemmâ olup Vang'dan galat Van derler. Hâlâ Süleymân Hân Câmi‘idir kim minâresi {zelzeleden münhedim olup Yeniçeri Ağası Ömer Ağa nâm ağa minâre-i Muhammedî binâ etdi} ve kubbesi ve sâ’ir sarâyların dam u bâmları ta vakt i zuhr olmayınca bu imâretler ebr i kebûtlar içre görünmez. Ta bu mertebe eflâke kad çekmiş kal‘a i serâmeddir. Niçe bin kemândâr pehlivânlar aşağıdan ok atup kal‘a aşıramamışlardır. Ammâ Sultân Murâd Hân ı Râbi‘ kal‘a i Revân'ı feth edüp bu Van'a geldikde Pehlivân Sarı Solak'a ve Koca Hacı Süleymân'a ok atdırup kal‘a i Van'ı aşırmışlardır. Hakkâ ki ebr i kebûdlar içre görünmez bir kal‘a i âlem-ârâdır.
Süleymân Hân câmi‘inden gayrı yedi mescid ve bir tekye vardır. Gayri hân ve hammâm ve çeşme ve kârbânsarây ve medâris ve imâret i dârü'z-ziyâfe yokdur, ammâ üç mekteb i sıbyân ve on mikdârı küçük dükkân vardır. Lâkin her hânda birer gasilhâne hammâm mukarrerdir. Herkes hânelerine atlarıyla ve katırlarıyla aşağıdan su götürürler ve niçe yerde âb ı hayâtdan nişân verir buz pâresi gibi suları sarnıçlarda bârân ı rahmetden cem‘ ederler, ammâ muhâsarada Suluk yollarından su taşırlar.
Ve mine'l-acâ’ib, ağreb i garâ’ibden vâcibü's-seyr kal‘adır kim kayası dibinden niçe yüz aded kaynak âb ı hayâtlar çıkup aşağı şehre nüzûl olur.
Manzara i hatt ı Kızıl Arslan Şâh: Bu İçkal‘a kayasının şehre nâzır kıble tarafında Kesik Top mağarası üzre evce berâber kayanın sînesinde kayayı çâr-kûşe mücellâ edüp niçe satır hatt ı ibret-nümûn ile rümûz ı künûzlar tahrîr olunup selef pâdişâhlarının defîne i mâl ı Kârûnları ve niçe mutalsamlar tahrîr olunmuşdur.
Der-vasf ı kal‘a i zîr i Van: Bâlâda tavsîf olan İçkal‘a kayası ki şarkdan garba tûlu dörd bin yüz adım olan kal‘anın cânib i kıblesi zîrinde bir düz vâsi‘ sahrâda İçkal‘adan gayrı havâlesi yok şekl i müselles bir kal‘a i kavîdir. Batı ve şimâl cânibi mezkûr Kızıl Arslan nâm kal‘a ile şekl i murabba‘ olmuş olur, ammâ bu aşağı kal‘anın yukaru kal‘aya muttasıl olan yerinde asla kal‘a dîvârı yokdur. Hemân İçkal‘a kayalarıdır. Aşağı kal‘anın şarkında ve cenûbunda ve garbında kal‘a dîvârları vardır. Bu üç tarafından [252b] gayrı kal‘a dîvârı yokdur. Bir katı gâyet metin ve Şeddâdî ve seng-tıraş ile mebnîdir kim Tâceddîn Şâh binâsıdır. Alçakdır ammâ gâyet metîndir. Dâ’iren-mâdâr dîvârının arzı on ikişer zirâ‘ ı melikî kalın ve rıhtım dîvârlardır. Veled kullesinden Paşa Sarâyı Köşkü kullesi'ne gelince kal‘a dîvârı yigirmişer arşın kalın dîvârdır ammâ Elmacı Paşa Kullesi tarafı niçe muhâsaralardan sonra binâ olunmak ile gâyet metânet üzre binâ olunup otuz ayak enli dîvârdır kim üzerinde cürd atlılar cirid oynamak mümkündür.
Aşağı kal‘a kullelerin beyân eder: Dâ’iren-mâdâr cümle yetmiş aded kulle i Kâflardır ammâ cümleden Sultân Veled kullesi, kal‘a dîvârların muhâfaza eder kirpi gibi toplar ile âmâde bir kulle i azîmdir. Andan Yalı kapusunda Şâh kullesi ve Paşa kullesi ve Rüstem Paşa kullesi ve Hüsrev Paşa kullesi ve Kâsım Paşa kullesi ve Süleymân Paşa kullesi ve Ketenci Ömer Paşazâde Mehemmed Paşa kullesinin târîhidir:
Eyledi sa‘y edüp Van'ı müceddeden ta‘mîr,
sene 1055.
Ve Orta kullesi ve Van Ağası Ahmed Ağa kullesi ve ibtidâ fetihde vâlî olan Çerkes İskender Paşa kullesi ve Ulama Paşa kullesi ve Atlı Paşa kullesi ve Yassı kulle ve Nakışlı kulle ve Malmet kullesi ve yine Elmacı Paşa kullesi ve Tebrîz kapusu kullesi ve bu Tebrîz kapusu tarafında Kesik Deveboynu kullesi altında yalçın kayalar üzre otuz sekiz adeddir.
Rıhtım ı Şeddâdî binâ kulle i azîmler var kim diller ile ta‘bîr ve kalemler ile tahrîr olunmaz ve her birinde birbirine kayalar içre imdâda gidecek yollar vardır kim şâhrâh değildir, anı bilür başka neferâtları vardır kim ol yollarda kulleden kulleye giderler.
Ve bu Tebrîz kapusu kulleleri cümle kirpi gibi topları zeyn olmuşdur. Zîrâ bu aşağı kal‘anın havfi bu Tebrîz kapusu semtindendir. Anınçün aşağı kal‘anın bir cânibi beş kat kalın dîvârlardır, kat-ender-kat kırk aded kulle sedd i Âd'dır ve bu tarafa nâzır kal‘a i Deveboynu gûyâ kulle i Ferhâd'dır.
Ve bu bâlâda tahrîr olunan kulle i metînelerin önlerinde bir kat dahi alçak hisâriçe dîvârı gâyet kalın ve rıhtım ve Şeddâdî dîvârdır kim serâpâ mazgal delikleriyle ârâste ve köşe-bendler ile pîrâste olmuş hisâriçe ta‘bîr etdikleri dîvâr ı pesenddir. Ammâ bu dîvâr üzre asla top yokdur ve bu dîvârın iç yüzünde zîr i zemîn içre kârgîr binâ yollar vardır kim hîn i muhâsarada düşman bu kal‘aya toprak sürse mezkûr yollardan handak içre sürülen türâbı kal‘ada mahsûr olanlar uğurlayup kal‘ayı gark ı türâbdan halâs ederler. Mezkûr hisâriçe yolların üç tarafında dahi dâ’iren-mâdâr Yalı kapusundan ta Tebrîz kapusuna varınca kal‘ayı handak ihâta etmişdir. Elli altmış âdem oğlu handak ihâta etmişdir, ammâ alçakdır. Zîrâ çayırlı ve çemenzârlı alçak zemîn i mahsûldâr bir tarafından düşman muhâsara edüp meterise girilmek muhâldir. Zîrâ bir zirâ‘ mikdârı meteris kazılsa su çıkar. Ammâ la‘în Kel Rüstem Hân İrân-zemîn askeriyle bu kal‘a altına çöküp bir hayli mesâfe i ba‘îdeden toprak süre süre handak kenârlarına gelüp amelî türâb ile meterise girmişdir.
Ammâ Tebrîz kapusu tarafı handakı yüz arşun arîz ve kırk arşun amîk handak ı azîmdir, zîrâ türâblı zemîndir. Ekseriyyâ der-ceng i evvel düşman aşağı kal‘aya bu mahalden sarıldığından aşağı kal‘anın bu Tebrîz kapusu mahalli kat-ender-kat sarpdır. Ammâ askerinin bahâdır ve şecî‘ olduklarından aslâ ve kat‘â düşmandan bâk [u] pervâları yokdur. Hattâ Kel Rüstem Hân muhâsarasında yedi ayda iç kal‘adan yedi aded top atmışlar. Kesik Top derler. Süleymân Hân'ın bir ağzı kırık topu vardır, anı bir kerre İçkal‘a kayasındaki mağaradan atup yedi aded Acem hânları müşâverede iken yedisin dahi dûzah ı nîrâna gönderir. Böyle bir top ı kûbdur.
Yedi ay muhâsarada İçkal‘a yedi topdan gayrı atmamışdır. Ta bu mertebe bî-bâk u bî-pervâ bir kal‘a i bâlâdır. Ammâ ne derd i ser çekerse ibtidâ aşağı kal‘a çeker. Hattâ Van kulu sâ’ir kal‘a kulları mâbeyninde mu‘âraza ve münâkaşa şekilli kelimâtlar esnâsında Vanlı eydür: "Hey kişi, Kel Rüstem Hân çağında kal‘amızda kaht [u] galâ olup pisik eti ve çomar ve turaş ve tola köpek eti yemişih ve şehidlerimizden bacımız ve haltemiz ve ammimiz ve evlâdımız etlerin yeyüp Van kal‘asının bir taşına bin baş verüp Kel Rüstem'e Van'ı vermemişih" deyü tefâhur kisb ederler.
Hakkâ ki akûr kulu vardır. Yedi aydan sonra Kel Rüstem Hân hâ’ib ü hâsir cebehâne ve bârhâne ve ordu-yı bâzârın bırağup firâr ederken Van kulu Rüstem Hân'ın ardına düşüp Salmas ve Rûmiyye sahrâlarına varınca Kençel Rüstem Hân'ın askerin kıra kıra niçe bin baş dil ile ve niçe kerre yüz bin mâl ı ganâ’imle Van'a dâhil olup şâdumân etdiler. Hâlâ diyâr ı Acem'de efvâh ı nâsda darb ı mesel olmuşdur kim "Van kal‘ası bizim [253a] Rüstem Hân sipehsâlârımızdan beri yaralı maralımızdır." derler. Ya‘nî "Biz Van'ı muhâsara edüp niçe yerlerin münhedim etmişizdir. Elbette şikârımızı alırız" derler ammâ bi-emrillah mümkin değildir. Zîrâ her gelen vüzerâ birer gûne âsâr ı binâ zamîme edüp yevmen-fe-yevmen imâr olmadadır.
Hattâ efendimiz Melek Ahmed Paşa Van'a serdâr ı mu‘azzam iken yukaru İçkal‘a kapusu kullesini müceddeden bir kulle i ser-bülend inşâ edüp mazgal delikleri ile demir kapaklı top delikleri edüp cânib i erba‘aya nâzır sekiz pâre balyemez toplar edüp bu kulle üzre bir kasr ı âlî binâ etdüğüne târîh. linâmıkıhî Evliyâ:
Bir eksikli görüp kasrı müferrah
Diye ey Evliyâ bu işret-âbâd Sene 1065.
Ve bu kulleden mâ‘adâ mezkûr Tebrîz kapusunda bir dirsekli tabya i metîn etmişdir kim Tebrîz kapusunun yemîn [ü] yesârı handakı içre kuş uçurmaz. Ve handak üzre Tebrîz kapusuna âyende vü revendegân içün mancınıklı bir gûne musanna‘ makaralı cisir inşâ etmişdir kim böyle kapân ı cisr i haşeb bir kal‘ada yokdur. Her şeb kal‘a huddâmları ve dîdebânları bu cisri makaralar ile ipleri bocı-ırgatlar ile çekerek cisr i haşebi kal‘a dîvârına dayayup siper ederler. Ba‘dehû iç yüzden cisri kal‘aya zencîrler ile bend ederler. Ta bu mertebe metîn cisr oldu.
Van kal‘asının kapuların bildirir
Evvelâ cümle dörd aded hadîd kapulardır. Cümleden metîn cânib i şarka meftûh,
Tebrîz kapusudur: Kim beş kat eğri ve büğrü yollu kapulardır. Hisâr eri ve azeb i hisâr şeb [u] rûz bu kapular mâbeyninde dîdebânlık ve nigehbânlık edüp dakku'l-hanak ile tavla ve şatranç oynayup herkes bir işgâlde pâsbânlık ederler. Ve bu kapunun iç yüzünde Deveboynu ve Kesik kal‘a kayası dibinden değirmânlar döndürür âb ı hayât kaynak su çıkup şehir içre hân u câmi‘ ü imâret ve hammâmları ve niçe hânedânların bâğçelerin saky edüp kal‘adan taşra gider. Bu kaynak ayn ı zülâl mahrecinde bir ma‘bedhâne i kadîm vardır. Anda cümle Tebrîz kapusu dîdebânları ibâdet edüp buz pâresi-misâl âb ı zülâlinden nûş edüp Tebrîz kapusun beklerler. Ve ikinci,
Orta kapu: Cânib i cenûba ve cânib i kıbleye Erdemit bâğları tarafına mekşûfdur kim üç kat demir kapudur ammâ Mısır'ın Bâb ı Nâsır'ı gibi vâsi‘ büyük kapulardır. Bunun dahi mâbeyni âlât ı silâh ı gûnâ-gûn ile müzeyyendir ve şeb [ü] rûz iki yüz aded pür-silâh nigehbânlar mukarrerdir. Bu kapu handakı üzre metîn cisri vardır. Andan üçüncü,
Uğrın kapu: Paşa sarâyının bâğçesi köşesinde kıbleye nâzır bir küçük demir kapudur. Dâ’imâ mesdûd durur. Miftâhları paşada durur. Bir ulak veyahûd Kürdistân'dan ve Acem tarafından gücile bir âdem gelse bu kapuyu açup ol gelen âdemlerden paşa haber alur. Bu kapunun handakı üzre bir ince poh[r]enk tahta cisri vardır. Dîdebânlar her gice kulle üzre bu cisri beklerler, başka bir gûne kapudur kim paşaya mahsûsdur. Dördüncü,
Yalı kapusudur: Batı tarafına nâzır dörd kat metîn demir kapulardır. Her kapuda kat-ender-kat olmuş pür-silâh bevvâbânlar vardır. Zîrâ bu kapu iskeleye mekşûf olmak ile bunda neferât çokdur. Hattâ defterdâr ve gümrük emîni tarafından dahi âdemler bekler ve her kapu mâbeyninde rûy ı dîvârda ol kadar âlât ı silâh ve cebe vü cevşen var kim ta‘bîr olunmaz ve bu kapu önünde dahi handak üzre haşeb cisr i azîmi var.
Bu mahalde Van'ın dörd aded kapusu ve cisirleri evsâfı tamâm olup,
Van kal‘asının cirmin beyân eder
Evvelâ cânib i şarkda Tebrîz kapusundan taraf ı garbîde Yalı kapusuna gelince bu aşağı kal‘anın üç taraf dîvârı kal‘a ve bedenler üzre kâmil beş bin adımdır. Ammâ İçkal‘a kayasıyla bile hisâb olunursa kâmil on bir bin hatve i fetâdır, ya‘nî yiğit adımlamasıdır. Bî-tâb u bî-mecâl ehl i keyf tiryâkî adımıyla on beş bin adım dahi olur ve dâ’iren-mâdâr kâmil dörd bin dendân ı bedendir kim hîn i muhâsarada her dendân ı beden mazgalında ikişer âdem bekler ammâ ile'l-ân her gice yetmiş üç aded kullede beş yüz aded pür silâh âdemler fi's-sayf ve'ş-şitâ keşik bekleyüp sadâ-yı gülbâng ı Muhammedî ile feryâd edüp nigehbânlık ederler. Ve bütün gice yigirmi dörd aded ağaları ve çavuşları şebrevânî esbâblarıyla kol dolaşup rıbât bekler, bir nöbetçi hâmûş bulsa iki yüz deynek urup paşaya arz edüp gediği âhara tevcîh olunur. Zîrâ ulûfe i mu‘ayyeneleri ve asıl mu‘teber dirlikdir. Dörd beş bin mikdârı mahlûl bekler garîbü'd-diyâr ma‘zûlcü nâm yiğitler vardır. Anlar dahi hasbî nöbet beklerler. Bir gedik mahlûl olsa anlara verilmek şartdır. Eğer fetâ oğlu var ise pederi gediği oğluna verilir. Ma‘sûmlara gedik verilmek memnû‘dur.
Bu dîdebânlar her şeb silâhlarıyla nöbet bekleyüp [253b] kal‘a dîvârları ve burc [u] bârûlar üzre helvâ sohbetleri ve gûnâ-gûn şakalar edüp nöbet beklerler. Eğer düşmandan bir haber gelmişse kal‘a dîvârlarından aşağı demir zencîrler ile handaklar içre meş‘aller asup şeb i muzlimi rûz ı rûşen edüp çerâğân ederler ve cemî‘i hânende vü sâzendeler kal‘a üzre her gice gûnâ-gûn fasıllar eyleyüp kimisi tevhîd ve tezkî ve kimi temcîd i Mecîd i Bârî eder.
Ve ağaların cümlesi ol mahûf gicelerde dîvârlar üzre mehterhâne ile cura, zurna ve tabılların döğerek kol dolaşırlar. Ammâ sâ’ir gicelerde ba‘de'l-ışâ ve kable salâti'ş-Şâfi‘î mehterhâne çalınur. Andan yukaru Yeniçeri kal‘asında mehterhâne ikinci yatsıda ve vakt i Şâfi‘îde sekizer kat mehterhâne i Süleymân Hân kösleriyle çalınur. Ammâ gâyet bâlâ olmağile aşağı kal‘ada yukaru kal‘a mehterhânesi gücile istimâ‘ olunur. Ammâ mesâfe i ba‘îdeden yahşı sadâ işidilir.
....................(4 satır boş)....................
Der-beyân ı hâkimân ı kal‘a i Van
Evvelâ kânûnnâme i tahrîr i Süleymân Hân üzre bu kal‘a i Van eyâletdir. İbtidâ Süleymân Hân asrında Makbûl İbrâhîm Paşa fethinde Ulama Paşa'ya iki tuğ ile eyâleti ihsân oldu. Ba‘dehû sene 953 târîhinde Kızılbaş ı bed-ma‘âş istîlâ edüp bizzât Süleymân Hân Van'ı muhâsara edüp be-dest i Sadrıa‘zam Rüstem Paşa feth etdükde bir gazâ-yı garrâda bizzât Süleymân Hân feth i Van-ı âlîşânda bulunmak ile ibtidâ hatt ı şerîfleriyle eyâlet i Van'ı ber-vech i arpalık vezâret pâyesiyle Âsitâne i sa‘âdetde orta defterdâr olan Çerkes İskender Paşa şecî‘ ü bahâdır ve er server i dilâver olmağile eyâlet i Van ana ihsân olunup taraf ı pâdişâhîden paşasının hâss ı hümâyûnu on bin kerre yüz bin ve otuz iki bin akçedir. Hâssına göre üç bin cebeli askeriyle me’mûr olduğu seferi eşer. Ve ber-vech i adâlet cürm i cinâyetiyle bâd ı hevâsıyla beher sene paşasına kırk bin guruş hâsıl olur. Ammâ efendimiz Melek Ahmed Paşa'ya bin kiseden ziyâde mâl hâsıl oldu.
İkinci hâkimi örfî, yukaru kal‘ada dergâh ı âlî yeniçerilerinin haseki ağalarından bir müte‘azzım yeniçeri ağasıdır. Zamânımızda Deli Abdî Ağa nâm bir ağa-yı hümâm idi kim altı odada üç bin yeniçeriye hâkim idi. Üçüncü hâkim ağa, başçavuşdur. Dördüncü yeniçeri efendisidir, beşinci cebecibaşıdır kim üç odada bin aded cebeciye hâkimdir. Altıncı, topçubaşıdır kim iki odada bin aded topçulara hâkimdir. Bunlar kerr ü ferr ü dârâtları müte‘azzım Âsitâne ağalarıdır kim her Cum‘a alây ile paşa dîvânına gelirler. Yedinci hâkim, paşa kethudâsıdır, sekizinci paşa müsellimidir, dokuzuncu paşanın şehir subaşısıdır. Onuncu pâdişâhın mâl defterdârı Şânî Efendi'dir kim hâssı 64.870 akçedir. Yüz elli aded tevâbi‘iyle yedi yüz kalemden mâl ı pâdişâhî tahsîl edüp yetmiş aded kılâ‘ kullarına ve sâ’ir erbâb ı vezâ’ife vazîfe i mu‘ayyenelerin verüp üst haftanıyla paşa dîvânına gelmeğe me’mûrdur. On birinci zâbit, çavuşlar kethudâsıdır. On ikinci çavuşlar emînidir. On üçüncü çavuşlar kâtibidir. On dördüncü tîmâr defterdârıdır. On beşinci defter emînidir. On altıncı rûznâmecidir. On yedinci muhâsebecidir. On sekizinci mukâta‘acıdır. On dokuzuncu menkûfâtçıdır. Mezkûr dokuz aded dîvân halîfeleri taraf ı pâdişâhîden ru’us ı hümâyûn ile mutasarrıf hâkimlerdir kim kânûn ı Süleymân Hân üzre ze‘âmetleri hâssı 60.999 akçedir. Bunlar dahi paşa ile sefer eşmek kânûndur.
Yigirminci zâbit, ze‘âmet kethudâsıdır, ammâ hâssı ref‘ olunmuşdur. Yigirmi birinci zâbit Sağ kolağası Süleymân Beğ'dir. Yigirmi ikinci hâkim sol kolağasıdır. Yigirmi üçüncü azeb ağasıdır. Yigirmi dördüncü hisâr eri ağasıdır. Yigirmi beşinci Âsitâne tarafından dizdâr ı bâlâdır. Yigirmi altıncı dizdâr ı deveboynudur. Yigirmi yedinci Aşağı Kal‘a dizdârıdır. Yigirmi sekizinci gümrük emînidir. Yigirmi dokuzuncu hâkimi harâcî ağadır.
Otuzuncu hâkimi muhtesib ağadır. Otuz birinci şâhbender ağadır. Otuz ikinci mîr-âb beğdir, ya‘nî su ağası dokuz bin aded bâğlara su salup saky edüp öşr alırlar. Paşa ağalarından dörd yüz aded tevâbi‘iyle hükûmet edüp paşaya altı kise ve kendüye üç kise hâsıl eder. [254a] Otuz üçüncü hâkim çöplük subaşısıdır. Cemî‘i şehri ve handak yolların tathîr eder. Otuz dördüncü hâkim şer‘ i Resûl i mübîndir kim şehr i Van kânûn ı Süleymân Hân üzre üç yüz akçe şerîf kazâdır. Pâdişâh fethi olmak ile ber-vech i arpalık beş yüz akçe mollaya sadaka olunmuşdur.
Cümle ( ) aded nevâhîlerdir. Evvelâ cânib i kıbleye Erdemit ve nâhiye i Vastân ve nâhiye i Gevar ve nâhiye i Gevaş ve nâhiye i Surp ve nâhiye i Amîk ve,
....................(1 satır boş)....................
Bu nevâhîlerden kadısına senevî ber vech i adâlet on kise hâsıl olur.
Otuz beşinci hâkimi, mezheb i İmâm ı A‘zam ve hümâm ı akdem şeyhülislâmıdır. Zîr i destinde Şâfi‘î ve Mâlikî ve Hanbelî müftîleri vardır. Kânûn üzre her fetvâda onar akçe avâ’idleri vardır. Otuz altıncı hâkim nakîbü'l-eşrâfdır kim cemî‘i sâdât ı kirâm ulusudur. Müteseyyidlerin haklarından gelir. Otuz yedinci zâbit şer‘ i şehr nâ’ibidir kim her dîvânda paşa huzûrunda mevcûddur. Bu nâ’ib yılda bir kerre Van sancağında olan cümle ( ) aded kurâları devrine çıkup avâ’id [ü] fevâ’id tahsîl eder.
Ammâ bu şehr i Van'da yeniçeri serdârı ve sipâh kethudâyeri yokdur. Zîrâ yeniçeri ağası yeniçerilere hâkimdir. Kal‘a sipâhiyânına sağ kol ve sol kol ve yigirmi dörd bölük neferâtları hâkimlerdir. Anınçün sipâh kethudâyeri yokdur ve Âsitâne sipâhîsi yokdur. Cümle Van ı sedd i îmân kullarıdır.
Der-beyân ı aded i sipâhân ı ağavât ı Van ve aded i neferât ı sâ’ir huddâmân
Evvelâ cümle sağ ve sol ve yerli ve gönüllü ve azeb i hisâr ve topçu ve cebeci dizdâr ı Bâlâ ve dizdâr ı Kesik ve dizdâr ı Estel ve Başlı ve Taşlı ve Hasanî ve Hüseynî ve çavuşân ağası ile kal‘a i Van cümle on iki tuğ ve yigirmi dörd ağalık add olunur, ammâ cümleden asker i güzîde asâkir i sağ kol cümle ( ) aded güzîde cüyûş ı şecî‘dir. Ağaları Hüsrev Paşa yeğeni Süleymân Beğ'dir. Andan gâzîyân ı solkol cümle ( ) aded cünd i pür-silâhdır. Ağaları Demircioğlu'dur. Yaşlı taşlı add olunan âdemler ve Hasanî ve Hüseynî ta‘bîr olunan askerler yine mezkûr iki fırka cüyûş içre başka hevâ gözedir oymak kabîle âdemlerdir. Taşlı dedikleri yukaru Taşkal‘ada sâkin olanlardır ve Yaşlı ta‘bîr etdikleri aşağı Yaşhisârda olanlardır.
Aceb hikmetdir kim bu kal‘ada sâkinler eyle birbirlerine adüvv i cânlardır ve Hüseynî Hasan Ağalı'dır ve Hasanî Hüseyin Ağalı'dır kim yine sipâhân zümrelerindendir. Ammâ bunlar dahi birbirlerine hasm ı kavîlerdir vesâ’ir esnâfdan bunların hevâsına tâbi‘ neferâtlar vardır. Gûyâ Hâbilli ve Kâbilli ve Bedî‘î ve Kâsımlı gibi ve Şâm'ın Aklı Kızıllısı gibi ve Mısır'ın Harâmî ve Cüzzâmî gibi bu Van kulu dahi ba‘zı zamân birbirlerine eyle kılıç ururlar kim ta‘bîr olunmaz. Bi-emrillahi Ta‘âlâ yine görsen şehir içinde omuz omuzu sökmez, bir gûne yarar şecî‘ âdemlerdir. Ammâ üzerlerine düşman gelse yek-dil ü yek-cihet olup düşmana her biri Alîy-yi Kerrâr gibi görünürler.
Andan asâkir i çavuşân cümle ( ) ( ) ( ) aded cünd i erbâb ı dîvândır. Andan asker i müstahfızân cümle ( ) ( ) ( ) aded askerdir. Andan cünûd ı cebeciyân cümle ( ) ( ) ( ) aded ceyş i âmâdedir ve her bâr âlât ı silâh[ı] mücellâ etmededirler. Andan asker i topçıyân cümle ( ) ( ) ( ) aded pür-silâh gâzîyândır. Andan cüyûş ı azebân cümle ( ) ( ) ( ) aded neferâtlardır. Andan tâ’ife i hisâr eri cümle ( ) ( ) ( ) aded pür-silâh bahâdır erler ve server i hünerverlerdir.
Hulâsa i kelâm kânûn ı Süleymân Hân üzre bu Van kal‘ası kulu altı bin kuldur ve Van deryâsı kenârındaki kal‘a i Amîk ve kal‘a i Ercîş ve kal‘a i Âdilcevâz ve kal‘a i Ahlat ve kal‘a i Taht ı Van ve kal‘a i Vastân kulları dahi cümle altı bin kuldur. Cümle on iki bin kulun vazîfe i mu‘ayyenelerin Van defterdârı Gevar ve Gevaş hâslarından ve Bend i mâhî iltizâmından ve Van'ın harâcından ve Van gümrüğünden ve memlehalardan ve gayrı bâc ı bâzâr u kappânlardan ve Muş harâcından ve şehr i Bitlîs'in Arabî Ermenîsi harâcından ve Birecik kal‘ası önünde nehr i Murâd geçidi gemileri mahsûlünden ve Bomboç ve Balis arâzîlerinden ve'l-hâsıl üç yüz yetmiş aded aklâmlardan Van defterdârı beher sene altı yüz kise i Rûmî hâsıl edüp Van'ın on iki bin kuluna mevâcib verir. Bir ay mâlları te’hîr olunsa defterdârın ve kırk kalem küttâbların ve yigirmi dörd aded ağavâtlarının başlarına kıyâmet koparup paşaya "Dâd u havar hey vezîr hey!" deyü gulüvv i âm ile dîvâna gelüp feryâd ederler. Ammâ gâyet bahâdırlardır. [254b]
Van eyâletinde olan sancak hâkimlerin beyân eder
Evvelâ kânûn ı Süleymân Hân üzre eyâlet i Van'da cümle otuz yedi aded sancak hâkimleri vardır. Ammâ Âl i Osmân'ın azl ü nasb kabûl eder sancakları cümle yigirmi aded güzîde sancaklardır. Evvelâ sancağ ı Ercîş ve sancağ ı Âdilcevâz ve sancağ ı Muş ve Bârgîrî ve sancağ ı Karkar ve sancağ ı Kesânî ve sancağ ı kal‘a i Bayezid ve sancağ ı Berda‘ ve sancağ ı Erecik ve sancağ ı Körladik ve sancağ ı Çobanlık ve livâ-i Şureger ve livâ-i Dalegird ve sancağ ı Zerikî ve sancağ ı Van-ı sedd i îmân, paşa tahtı sancağıdır, bu zikr olunan sancakların cümle beğleri Âl i Osmân tarafından azl u nasb kabûl eder sancak beğleridir ve livâlarında hâs u harâclar cümle Van kulları aklâmlarıdır ve arâzî öşür verir, ze‘âmet ve timâra bâğlanmış yedi yüz pâre ma‘mûr u âbâdân kurâları vardır.
Eyâlet i Van'da azl kabûl etmez hükûmetleri bildirir
Dostları ilə paylaş: |