Manzara i fütûhât ı şehr i Dergezîn: İbtidâ fethi sene 28 târîhinde ba‘de hicreti'n-nebeviyye Hazret i Ömer hilâfetinde dest i Havâriciyân ı Ermenîyân'dan Hazret i Sâriyetü'l-cebel fethidir.
Andan sene 941 târîhinde Süleymân Hân'ın Rüstem Paşa'sı fethidir.
Ba‘dehû sene 995 târîhinde Murâd ı Sâlis Hân'ın serdârı Cığaloğlu Sinân Paşa fethidir.
Ba‘dehû hakîrin ma‘lûmu olan zamânımızda sene 1039 târîhinde Murâd Hân ı Râbi‘in vezîri Hüsrev i Şîr Paşa Hemedân'ı feth etdikde bu Dergezîn'i dahi muhâsara edüp zîr i kal‘ada nasb ı hıyâm ile on gün meks edüp sahrâ-yı Dergezîn'in etrâf ı erba‘asında avâdân kendlerinde ve kûhlarındaki gârlarından niçe bin bâr ı ester ve hıml ı üştür girân-bahâ metâ‘ ı firâvân ve dûşîze pençe i âfitâb bintân ü nisvân ve niçe bin aded mahbûb gılmânlar çıkarup ordu-yı İslâm'a gelirler ve şehir varoşunun zîr i zemîn ve tırkaz u purkazlarından dîbâ ve şîb ü zerbâf-ı vâlây [ü] kemhâ-yı hârây çıkarup guzât ı muvahhidîn muğtenim olurlar.
Ve sahrâda ve kûhlarda olan kend i kurâları ihrâk bi'n-nâr edüp Kızılbaş'a bu kadar hüsrân ve gadr i ziyân olunur kim hadden firâvân olur. Kızılbaş ı evbâş ı kallâş bu hâli görüp "Amân amân ey cüyûş ı gâzîyân ı sünniyân ı Âl i Osmân!" deyüp cümle itâ‘at edüp hamd i Hudâ sene 1039 sâlinde şehr i Dergezîn-i güzîn dest i Âl i Osmân'a girüp serdâr ı mu‘azzam Sührâb hânını yedi bin asker i İslâm ile muhâfazacı ta‘yîn edüp kendüleri azm i Bağdâd ı behişt-âbâd ederler. Andan cânib i şarka,
Evsâf ı kal‘a i Pilever ve dâr ı gâzîyân ı kân ı server
Sene ( ) târîhinde bânîsi Şehrezûr hâkimi kavm i Moğol'dan Pilever Hân inşâ etdiğiyçün kal‘a i Pilever derler. Bir püşte i âlî üzre şekl i murabba‘ kal‘a i küçükdür ammâ bî-havâle olmağile gâyet sa‘bdır. Cirmi ma‘lûmum değildir. Dergezîn hâkinde daroğalıkdır. Çâr sad mikdârı kal‘a nökerleri vardır ve kifâyet mikdârı cebehânesi ve topları ve şarka mekşûf bir dervezesi vardır. Bu kal‘a i bâlâ-yı zîbâ [313b] Bağdâd'ın şimâlinde kal‘a i Cem-cemâl râhı üzre vâki‘ olmuşdur. Aşağıda bin hâneli ve câmi‘li ve hammâmlı varoşu vardır.
....................(2 satır boş)....................
Andan yine cânib i şarka,
Evsâf ı kal‘a i Denâver
Bu dahi hâk i Irâk'da hükm i Dergezîn'de bir püşte üzre şekl i bâdemî seng-binâ kal‘a i ra‘nâdır, ammâ bânîsi ma‘lûmum değildir. Ancak içinde yüz hâne i nev ve elli nökeri ve dizçöken ağası vardır. Ve aşağıda beş yüz hâneli bâğ u bâğçeli ve câmi‘li ve hammâmlı ve hânlı ve bâzârlı kasabası vardır. Bu dahi kelenterlik hâkimdir. Bu kal‘a i Denâver ile bâlâdaki kal‘a i Pilever'i sene 994 târîhinde Sultân Murâd Hân ı Sâlis vezîri Cığalzâde Sinân Paşa bir anda ikisin sa‘b hisâr ı metînelerdendir. ( ) ( ). Andan cânib i kıbleye,
Sitâyiş i diyâr ı kûh ı Bâb, ya‘nî kal‘a i Cem-cenâb;
Bânîsi ekâsirelerden Melik Pervîz-i Cem-cenâb'dır. Anın ismiyle müsemmâ bir kal‘a i zîbâ-yı musanna‘dır kim hakkâ ismiyle müsemmâ bir kal‘a i merğûbdur. Bunda olan hendese üzre tasarruflar vekâr ı hurdekârlıklar ve gûnâ-gûn ebrâc ı câmeliler biri biri içre tekellüflü seng-tıraş ile mebnî bir kal‘a i musanna‘ meğer kal‘a i Rodos ola. Ammâ bu küçükdür. Bir püşte i best üzre şekl i müseddes mühr i Süleymânî üzre tarh olunmuş bir kal‘a i merğûbdur. Dâ’iren-mâdâr cirmi üç bin adımdır. Derûn ı kal‘ada üç yüz hânedir ve üç yüz tülüngi neferâtları vardır ve cânib i Bağdâd'a nâzır bir dervezesi vardır. Ve başka hânlıkdır. İki bin nökere ve on iki hâkime hâkimdir. Zîr i destinde yüz seksen pâre âbâdân rabtaları vardır. Ve zeyl i sûrda bâğlı u bâğçeli ve âb ı revânlı ve câmi‘ ve hân u hammâmlı ve bin aded hâk i pâk ile mestûr kasaba i ma‘mûru vardır. Bâzârı dahi ma‘mûrândır. Andan cânib i şarka,
Evsâf ı kal‘a i Destpol
Bânîsi ma‘lûmum değildir. Ammâ lisân ı Moğol'da Despol çolak âdeme derler. Hâk i Irâk ı Acem'de bir hıyâbân u ormanistân ortasında ve nehr i [Cem] cenâb sâhilinde bir vâdî i gülistân içre vâki‘ şekl i müdevver seng-binâ bir sûr ı ra‘nâdır. Ve handakı ve bir dervezesi ve nökerleri vardır ammâ hâneleri dardır. Ve Cemcenâb Hânlığı hükmünde kelenterlikdir. Ve zîr i kal‘ada bin beş yüz hâneli câmi‘ hammâmlı ve bâzârlı varoş ı müzeyyeni vardır. Bu kal‘a i Destpol'un ve kal‘a i Cem-cenâb'ın dahi fethi sene 994 târîhinde Cığalzâde fethidir. Andan şarka,
Sitâyiş i nîk-nâm-ı dâr ı emîn, ya‘nî âsâr ı binâ-yı Kasr ı Şîrîn
İbtidâ bânîsi ekâsire i Enûşirvâniyân'dan Melik Pervîz'dir. Ba‘dehû Hârûnu'r-Reşîd'in duhter i pâkîze-ahteri Şîrîn nâm bir bint i benâm bu mahalde bir kasır binâ etmeğile ol kerîme i sâhib i keremin ismiyle müsemmâ olup Kasr ı Şîrîn derler. Yohsa ibtidâ ismi tevârîhlerde Kasr ı Pervîz'dir. Hâlâ Irâk ı Acem'de Bağdâd'a karîb ve cânib i cenûbu çölistânda garîb kalmış bir Kasr ı Şîrîn iken kâh ı harâbdır. Bu şehir zamân ı Hârûn'da ol kadar imâr imiş kim bâğ u bâğçe ve hadîka i gülistân [u] bostânları bir menzil yire varırmış. Hâlâ eser i binâları zâhirdir kim Timur Şâh ı pür-zor harâb u yebâb etmişdir. Hâlâ bu şehr i Kasr ı Şîrîn Hemedân ve şehr i Hulvân ile üçü sac ayağı vâki‘ olmuşdur. Ammâ bu Kasr ı Şîrîn'in cânib i şarkîsinde şehr i Gazvîn karîbdir ammâ kendisi garîbdir. Zîrâ hâlâ harâb olmadadır. Mâ-tekaddem bir hisâr ı hısn ı hasîn ü sedd i metîn-i Medyen etmiş kim devri kâmil on iki bin adımdır. Hâlâ eser i binâları ma‘lûmdur. Her sengi hammâm kubbesi mikdârı olup demir kenidler ile ve Horasânî kec ü cıbıs u kireçler ile mebnî olup yigirmi yerde derveze alâmetleri vardır ve hâlâ imâr olmamasının sebebi oldur kim kabâ’il i Urbân ı Keysin ve kabâ’il i Urbân ı Benî Mevâl yatağı ve sâ’ir Urbân durağı ve kân ı zâğî ü bâğî yeri oldu. Ve hevâsı gâyet bed olup her bâr bâd ı Semûm esüp benî Âdemi helâk eder. Anınçün ol kadar âbâdân değildir. Hatta bunda bir gulâmım rîh ı semden helâk olayazdı.
....................(2 satır boş)....................
Bu mahalde Bağdâd Vâlîsi Murtezâ Paşa hazretlerinin Bağdâd'dan Düceylân arkını tathîr etmeğe gitdiğin istimâ‘ edüp [314a] bu,
Kasr ı Şîrîn'den şark cânibine atlanup sayd [u] şikâra gitdiğimiz râhları ve seyr [ü] temâşâ etdiğimiz benî Âdem i gümrâhları beyân eder
Evvelâ cânib i şarkda ( ) sâ‘atde nehr i Dokuz ulam nâm âb ı zülâli atlar ile ubûr etdik. Kûh ı Demâvend i Elvend kûh ı Cem-cenâb'dan hâsıl olup iner, nehr i Diyaliye andan nehr i Şattu'l-Arab'a rîzân olur. Anı geçüp yine şarka,
Evsâf ı şehr i Irâk ı Hulvân
Bânîsi Âl i Osmân'dan Süleymân Hân'dır. Mâ-tekaddem Timur harâb etdüği büldândır. Hâlâ hâk i Bağdâd'ın hudûdunda hâs ı âbâdândır.
....................(2 satır boş)....................
Andan yine cânib i şarka,
Evsâf ı medîne i Rünne ve belde i bâbu'l-cenne, mahmiyye i kadîm ve şehr i azîm, sûr ı köhne i hısn ı hasîn ve bender i metîn şehr i Gazvîn
Müverrihân ı müdakkik i Rûm ve nükte-şinâsân ı zevi'l-mefhûmun kavilleri üzre Târîh i Hallikân'da ve Târîh i Avân ı Unvân'da ve Târîh i Hıtat'da ve Takvîm i Büldân'da bu şehrengîz i Gazvîn'in ( ) aded ismin tahrîr etmişlerdir. Evvelâ bu şehr i Gazvîn hakkında ehâdîs i Nebeviyye vardır kim Dîvân ı İmâm Yâfi‘î'de musarrahdır.
Câbir b. Abdullah ı Ensârî'den mervîdir, radıyallahu anh
1
buyurmuşlardır.
Bu sebebden ibtidâ bir ismi Kazvîn'dir ammâ zurefâ-yı Acem Kazbîn ve nâzikân ı Pârs Gazvîn derler ammâ diyâr ı Pârs'da harf i gayn ol kadar isti‘mâl olunmaz. Ammâ tülüngiyân ı Acem Kazmîn derler. Ve fusehâ-yı Arab Belde i Gâzmîn derler ve kavm i Horasân Kend i Kazmîn derler. Lisân ı Hindegân Kâzımîn der. Zirâ İmâm Mûsâ Kâzım bunda hayli zamân kân ı mekân idinmişdi. Ve lisân ı Moğolî'de Kazmun derler. Lisân ı Latin'de ( ) ( ). Hulâsa i kelâm şehr i atîk olmağile her elsine i muhtelifede bir ismi vardır. Ammâ,
Bânîlerin beyân eder: Evvelâ bânîsi be-kavl i müverrihân ı Acem ba‘de't-Tûfân Hazret i Nûh Necî aleyhi's-selâm Nûh-âvend, ya‘nî Nihâvend'i binâ etdüği mahalde oğlu Yâfes bu şehri imâr edüp ismine lisân ı Arab'da Yâfîs derler.
Ba‘dehû Buhtunnasr bu diyârdan tulû‘ edüp Hazret i Yahyâ aleyhi's-selâmın kanın taleb içün Benî İsrâîlî üzre gidüp Şâm'ı ve Benî Ken‘ân'ı ve şehr i Sıfet'i ve şehr i Taberistân'ı ve şehr i Zağzağî'yı ve şehr i Askalân'ı ve arz ı Filistîn'i ve şehr i Hasan'ı ve Arz ı Mukaddes'i cümle harâb u yebâb edüp niçe kerre yüz bin Yahûd'un kanın döküp Hazret i Danyal'ı da şehr i Sıfet'de bulup anı da kayd ü bend ile esîr edüp hisâbın Hudâ-yı Bîçûn bilir mâl ı ganâ’imle bu zemîn i Kazvîn'e gelüp "Makâm ı Yâfîs Nebî'dir deyü eyle imâr eder kim Hemedân u Dergezîn ve şehr i Hulvân, bu şehr i Gazvîn'in birer mahallesi imiş.
Ba‘dehû Buhtunnasr "Hamd i Hudâ Hazret i Yahyâ'nın intikâmın kavm i Yahûd'dan aldım." deyüp Hazret i Danyal'ı âzâd edüp îmân getirüp bir deyr i azîmde Danyal Nebî'yi kadı eder. Hâlâ ahâlî i Kazvîn ol zu‘m üzredirler kim Hazret i Danyal ziyâretgâhı olan Kazvîn şehri kenârında medfûn olup şehr i Kazvîn ve şehr i Hemedân makâm ı peygamberân olup arz ı mukaddesedendir derler. Arz ı mukaddes olsa ba‘îd olmaya. Ammâ bu abd i kemter Hazret i Danyal'ı Adana şehri kurbünde şehr i Tarsus kal‘ası içinde bir âsitâne i binâ-yı Âl i Abbâsiyân'da medfûndur kim hâlâ ziyâretgâh ı erbâb ı dilândır.
Ba‘dehû Buhtunnasr bu kal‘a i Gazvîn'den yedi bin katar deve yükü genc i Kârûn ile cihânı geşt edüp Kâf'dan Kâf'a hükm edenin biri de Buhtunnasr ve biri de İskender i Kübrâ ve Hazret i Süleymân ( ) ( ) ( ).
Ba‘dehû Buhtunnasr sâlim ü gânim şehr i Gazvîn'e gelüp anda mürd oldu desek İslâm'a geldi derler. Hele Gazvîn içre Deyr i Danyal'da yatır.
Ba‘dehû sene ( ) târîhinde Hulâgû şehr i Bağdâd'a Âl i Abbâsiyân üzre el-Musta‘sım Billah'a giderken şehr i Gazvîn'i harâb edüp yine sene ( ) târîhinde şâh ı Irâk'dan sene ( ) târîhinde Ardeşîr Babek imâr etdi.
Ba‘dehû Şâh Timur ı sâhib i zor sene 791 târîhinde [314b] harâb u yebâb edüp Bağdâd'a mâlik oldu.
Ba‘dehû sene ( ) târîhinde Şâh İmâdeddîn i Şîrâzî eyle imâr etdi kim Buhtunnasr'ın taht u rahtın unutdurup pây ı taht ı şâhân ı Irâk ı Isfahân eyledi.
Ba‘dehû sene ( ) târîhinde Süleymân Hân Bağdâd'ı "Fetahna'l-Irâk" {sene 941} târîhinde feth etdikde bu ahâlî i Kazvîn dahi fikr i dûrbîn eyleyüp Sultân Süleymân Hân ı zamânın pây-ı semendine yüzler sürüp miftâh ı kal‘a-i Kazvîn'i teslîm eylediler. Ve eyâlet tahrîr olunup mîr i mîrânlık eylediler.
Andan sene 992 târîhinde Acem istîlâ edüp ba‘dehû sene 995 târîhinde Murâd Hân ı Sâlis asrında Cığalzâde Sinân Paşa'ya mutî‘ oldular.
Ba‘dehû yine Acem sene 1032 târîhinde istîlâ edüp mutasarrıf iken sene 1039 sâlinde Murâd Hân ı Râbi‘ asrında Hüsrev Paşa-yı dilîr Hemedân ve Dergezîn ve Hille ve Bâğ ı Cinân'ı feth etdikde bu ahâlî i Kazvîn mukaddem târîh ile Telîsime'den eden hâk i pây-ı Hüsrev i Şîr âsafa hedâyâlar ile gelüp mutî‘ [u] münkâd üzerlerine Adana paşasın nigehbân koyup Bağdâd üzre gider. Hikmet i Hudâ Bağdâd'ın fethi müyesser olmayup kal‘a i Tokad'a varup sâhib i firâş iken Hâfız Ahmed Paşa hatt ı şerîf ile Hüsrev Paşa'yı câme i hâbdan şehîd edüp Rûm'a gider. Ba‘dehû İslâmbol'da kul gulüvv i âm edüp Hâfız'ı da {huzûr ı Murâd Hân'da} katl ederler. Bu kârlar cümle ma‘lûmumuz olmağile ale'l-ihtisâr bu gûne tahrîr olundu.
Ba‘dehû sene 1048 târîhinde Murâd Hân ı Râbi‘ dest i Acem'den Bağdâd ı behişt-âbâdı feth edüp İmâm ı A‘zam'ı ve hümâmü'l-akdemi çirkâb ı Acem'den halâs edüp Hemedân ve Dergezîn ve bu Kazvîn şehri câniblerine nazar etmeyüp Âsitâne i sa‘âdetine geldikde sene 1048 de Murâd Hân civâr ı rahmete revâne olup ol zamândan berü bu şehr i Kazvîn dest i Acem'de kalup eyle İremezâtü'l-imâd misilli bâğ ı bilâd olmuşdur. Gûyâ Şâm ı cennet-meşâm ve hâk i pâk i müşk [ü] amber i hâm bir şehr i benâmdır.
Tavsîf i imâret i şehr i Kazvîn, belde i güzîn ve hâkimân ı İrân-zemîn
Evvelâ Kazvîn Irâk ı Acem'de ve hâk i pâk i Bağdâd'a müşâ bir mu‘azzam hânlıkdır kim bu mahalde hânı Şâh Safî Kulı Cığalı Alî Hân idi. Hâk i Hürmüz'den sâhib kelâm bir hân ı benâm idi kim Bağdâd'a karîb olmağile yedi bin çöreğin yer nökere mâlikdir. Ve on iki hâkimi dahi kânûn ı İrân-zemîn üzre taht ı hükûmetinde anlar da hâkimdir. Ve hükm i eyâletinde üç yüz kırk beş kend i azîme mâlikdir kim her biri birer şehr i bendere mânend kend i derbende mâlikdir. Ve monlâsı ve müftîsi ve nakîbi'l-eşrâfı vardır. Ammâ,
İmâret i câmi‘hâ-yı şehr i Kazvîn
Cümle câmi‘ ü mesâcidi ile iki yüz mihrâbdır. Beyt-i münâsib:
Hat gelse nola ebrû-yı pür-tâb yerinde
Mescid yıkılırsa nola mihrâb yerinde
ebyâtı mazmûnu üzre câmi‘ ve mescid [ü] mihrâb yerinde ammâ cem‘âatin yerinde yeller eser.
Evvelâ çârsû içinde câmi‘ i Baytamur, câmi‘ i kadîmdir. Hareminde bir ayn ı Kana cereyân edüp eğer cemâ‘ati olup âbdest alsalar bu Kana'dan tecdîd i vudû‘ ederler, bir ma‘bedgâh ı kadîmdir.
Ve câmi‘ i Şehristân, hulefâ-yı Abbâsiyândan el-Muktedir Billah'ındır.
Ve câmi‘ i Sâve Hân, minâresiz bir câmi‘ i rûşendir ve mihrâb ve minberi gâyet musanna‘dır.
Ve câmi‘ i Dühük, bu câmi‘i İmâdiyye'de Dühük kal‘asın binâ eden Âl i Abbâsî'den Şeyh Dühük hazretleri binâ etmişdir kim anlar kutbiyyete kadem basdıkları ecilden bu câmi‘ i pür-envârda bir rûhâniyyet vardır kim cümle züvvârın vücûduna lerzân vâki‘ olup icâbet i du‘â mercû olunur bir ma‘bedgâh ı Sünniyândır. Ammâ Şî‘îler de bu câmi‘e mu‘tekıdlerdir.
Andan câmi‘ i Tirmedî, hayli vâsi‘ câmi‘dir.
Ve câmi‘ i Sâlikân, ulu câmi‘dir.
Ve câmi‘ i Deylemî, vâcibü's-seyr bir câmi‘ü'n-nûr ender nûrdur kim sâhib i Tefsîr Deylemî inşâ edüp "Tefsîr i Deylemî bu câmi‘de te’lîf olunmuşdur." derler.
Ve mine'l-acâ’ib ve'l-garâ’ib binâ-yı azîm câmi‘ i Müşebbek, ibret-nümâ-yı kadîm, şehr i Kazvîn'in eski hisârına karîb bir câmi‘ i kebîrdir. Kıble kapusu bir bâb ı vâcibü's-seyr bir dervezedir kim vasfında lisân kâsır bir müşebbek bâb olduğundan ol bâb ile müsemmâ câmi‘ i Müşebbek derler. Rûm u Arab u Acem'de bu hakîr böyle bir bâb ı kebîr ve eyle kâr ı hurdegîr görmedim. Niçe bin ilm i hendese üzre gûnâ-gûn hayâl i pesend tasarrufları vardır ammâ mülûk ı selef içün bu câmi‘ içre bir maksûresi var kim benî Âdem anı gördükde vâlih ü hayrân kalup dillerle ta‘bîr ve kalemlerle tahrîr olunmaz bir kâh ı Havernak ı Gazvîn'dir. Ammâ bu câmi‘ i pür [315a] envârın bânîsi şehr i Gazvîn'in dördüncü kerre imâr eden Şâh İmâdeddîn hazretlerinin abd i memlûkü olan Emîr Humâ i Yas inşâ etdirmişdir. Müverrihân ı Acem "Bu câmi‘e bir şütür bârı altun masrûf olundu." deyü tahrîr etmişler. Hakkâ ki muhakkak mâ-lâ kelâm gitmişdir, ammâ câmi‘ Cennet-i Adn'e dönmüşdür. Lâkin cemâ‘atden garîb kalmışdır ve mihrâb üzere olan kubbe-i kebîri eflâke ser çekmiştir. Cemî‘i kıbâblar her diyârda surâhîce binâ olunmuşdur ammâ bu kubbe i serâmed top ı küreh arzı gibi müdevver ve cevfinde ol kadar envâ‘ ı fusûs ı mukavvim mahkûk ı gûnâ-gûn sadefkârî var. Ruhâm ı ibret-nümûn ma‘kûklar ile ma‘kûd kılınmış zî-kıymet taşlar var kim çeşm i benî Âdem hîrelenir. Bu hakîr bu kadar kesret i seyâhatde her âsâr ı binâya im‘ân ı nazar ile nazar etdiğimde Budin serhaddinde kal‘a i Estergon'un iç hisârındaki Kızılelma Câmi‘i kubbesi ve biri dahi bu Gazvîn câmi‘i gibi bu arâzî i edîmde böyle âsâr ı acîbe ve bunun gibi binâ-yı garîbe görmedim. Hakkâ ki min cihet-i'l-ahseni imâr bu kubbeden âlî bir kubbe i nüh-tâk ı tumturak-ı revâk yokdur. Meğer yine bu kubbe i Gazvîn i arâk ola. Beyt:
Râeynâ câmi‘ü'd-dünyâ cemî‘an
Velâkin mâ ra‘eynâ misle hâzâ1
ebyâtı bu câmi‘ hakkına denilmiş ola. Şehr i Gazvîn'de niçe câmi‘ler dahi vardır ammâ cümlenin âb ı rûyı bu câmi‘ i pür-envârdır kim Âdem oğlanı anın vaz‘ ı binâsı beyânında âciz ü kâsırdır. ( ) ( ) ( ) ( )
Sitâyiş i imâret i kal‘a i Kazvîn: Bir vâsi‘ mahsûldâr sahrâda bî-hâ’il i şekl i murabba‘ seng-tıraş ile mebnî bir kal‘a i hâzır-bâşdır. Bânîsi Ardeşîr Babek ile Gıyâseddîn Şâh binâ etmişdir kim bâlâda tavsîf olunan câmi‘ kurbünde kal‘anın Müşebbek nâm kapusu üzre bânîlerinin nâmları sâlleriyle tahrîr olunmuşdur.
Cümle ( ) kapusu vardır. Evvelâ bâb ı Müşebbek, bu bâbın hârici mukâbelesinde mezâristân ı kurâfe i kübrâdır kim lâ-yu‘ad ve lâ-yuhsâ niçe bin kibâr ı ulemâ-yı selef medfûndur. Andan bâb ı Bağdâd, andan derveze i ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
Ve bu kal‘a i kadîmin dâ’iren-mâdâr cirmi ( ) adımdır ve derûn ı kal‘ada cümle hâk i pâk ile mestûr ( ) aded hâne i ma‘mûrlardır.
....................(2 satır boş)....................
Âbâdân ı dârü't-tedrîs i âlimân: Cümle ( ) medreselerdir ammâ dârü'l-Kur'ân ve dârü'l-hadîs i mahsûsu yokdur. Hemân kelâm i Hazret i Alî ile amel ederler ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( )
İmâret i mekteb i tıflân ı ebcedhân:
....................(1.5 satır boş)....................
Âbâdân ı tekye i Bektaşiyân:
....................(1.5 satır boş)....................
Âbâdân ı çeşme-sâr ı âb ı hayvân: Cümle ( ) aded çeşme i cân-perverlerdir. Ammâ çoğu sevâkîler ile atlar ve gâvlar çeker dollâb çeşmeleridir.
....................(1 satır boş)....................
Hayrât ı selsebîl i dilsitân: Cümle ( ) aded selsebîl i teşnegândır. Evvelâ Yasavul Aka sebîli ve Kuli Hân sebîli ve Vâ‘ız sebîli ve Hoca Hüsâm sebîli. Bunlar mükellef binâlar ile bâzâr ı şâhî sebîlleridir. ( ) ( ) ( ) ( )
Alâmet i aynî-i âb ı revân: Bu şehr i Kazvîn içre uyân ı câriyeler yokdur. Lâkin derûn ı şehirde çârsû cenbinde Baytamur Hân câmi‘i hareminden bir ayn ı câriye tulû‘ eder, Danyal Nebî mu‘cizesidir derler. Âb ı Kevser'den nişân verir ammâ halka kifâyet etmez.
Esmâ i mahallât ı büldân:
....................(2 satır boş)....................
Aded i sarây ı eşrâf ı nökerân: Cümle üç yüz aded sarây ı a‘yân [u] kibârdır. Cümleden hânlara mahsûs ârâmgâh u sarây ı Monlâcâh ve sarây ı Münşî ve sarây ı Şâhbender ve sarây ı Kassarbây ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) ( ) [315b]
Âbâdân ı hân ı hâcegân:
....................(2 satır boş)....................
Şâdmân ı çârsû-yı şâhân: Kelenter aka nakli üzre cümle iki bin altmış dükkânçe i şâhîleri vardır. Niçesi kârgîr kârdır ammâ bezzâzistânı ve kahvehâneleri ve Selmânîleri gâyet pâk u müzeyyen bâzâr ı hüsndür. ( ) ( ) ( ) ( )
Kârhâne i hammâm ı gâsilân:
....................(2 satır boş)....................
Çâh ı âb ı zülâl i hânedân: Bu şehr i Gazvîn'in enhâr ı kesîreleri olmamak ile Monlâ Car nakli üzre on yedi bin aded hânedân ve bâğ u bostân kuyuları vardır kim her biri birer âb ı hayâtdan nişân verir çâh ı mâlardır. Cümle şehrin imâreti bu çâhlar ile {saky olunur}.
Ulemâ-yı tabîbân [u] cerrâhân: Bu şehr i Kazvîn i ârâyiş i deh-diyâr ya‘nî on aded şehr i mu‘azzamaların rûy ı âbı olmak ile her diyârdan birer üstâd ı kâmil tabîb u cerrâh ı necîb mevcûddur, ammâ ilm i hazâkatda Genc Alî hakkâ ki velîdir ve Cerrâh Levend dahi bî-bedeldir.
Ve sulehâ-yı e‘azze i meşâyihân: Ekseriyyâ derûn ı şehirde sâkin olanlar kavm i Ekrâd ı Şâfi‘îdir ve kavm i Deylemî'dir ve Arab u Acem dahi firâvândır. Ammâ Bağdâd karîb olmağile ekseri Şâfi‘î mezheb erlerdir. Hoca Sâdık ve Alî Bâkır ehl i hâl serverlerdir.
Musannifîn i sultân ı şâ‘irân: Hakîr bu şehirde iken yigirmi iki aded dîvân tertîb etmiş emlahu'ş-şu‘arâları var idi. Meşhûru bunlardır ki zikr olunur: Hümâ-yı Kâşânî ve Bencâhî ve Yârî ve Ferhî ve Keşânî ve Sabâyî ve Vâ‘ızî ve Hıtâyî ve bunlar nedîm i şâhlardır.
Müşerref olduğumuz bürâderân: Cümle halkı hüsn i ülfete mâlik olup âlüfte vü âşüfte ve halûk u halîm ü selîm merd i meydânlardır kim birkaç günde ülfet etdiğimiz bu yârân ı bürâderândır: Evvelâ Cân Alî ve Yâr Alî ve Kurbân Şâh ve Rızâ Kay ve Yezdân-kâr bunlardır.
Mazanne i kerâme i mecâzibân: Evvelâ hâk i pâk i arz ı Irâk ı mukaddesden olmağile perde i bâtınîsi mekşûf olduğu ecilden halkında büdelâ ve melâmiyyûndan hâl sâhibi merd i Hudâlar vardır. Cümleden; Sünceli Dede [ve] Merdân Dede niçe kerâmetleri zâhir olmuşdur.
Kabâ-yı merdân u zenân: Cümle merdleri başlarına alaca serbend ve beyâz dülbend sarup elvân çıt ve elvân boğası giyerler.
Esmâ i merdân u nisvân: Ekseriyyâ halkının lakabları Alî Beşnu ve Kuli Sünce ve Mirzâ Cüli ve Hayder Kulı ve Hürmüz Akay'dır.
Zenânelerinin nâmları;: Semer Hanım ve Aslan Hanım ve Yarime ve Kandime ve Hüveyde ve Mâhiye ve Hümâ Hanım misilli isimleri var.
Esmâ i çâkerân ü cevâriyân: Gulâmlarının nâmları; Ferâh Gulâm ve Serend Gulâm ve Elvend Gulâm ve Budak Gulâm nâmları var. Câriyeleri cümle Gürcî'dir. Bâdi ve Sendeme vü Demsâz ve Çâresâz [u] Mehpâre ve İşvebâz ve Şehbâz gûne nâmları var.
Ahâlî i zebân ı Fârisî: Ekseriyyâ halkı harîf ve zarîf ve fusehâ [vü] büleğâ olduklarından birbirleriyle nâzikâne lisân ı Pârsî güft [ü] gû ederler ammâ lisân ı Arabî tekellüm etmede dahi gûyâ İmrü'l-Kays ve Monlâ Câmî'dirler ve ekserî ulemâdırlar.
Reng i rûy ı pîr u cüvân: Hevâsı mu‘tedil olmağile ekseriyyâ ünâsı ebyazu'l-levn ve kaviyyü'l-beden ve bisyârı gendüm-gûn halkı olup kadd [ü] kâmetleri vasatu'l-hâldir. Ve çoğu ankâ-yı sâhibü'l-menâldir. Ve ni‘metleri mebzûl firâvândır.
Sitâyiş i mahbûb ı püserân: Şehr i Gazvîn'in diyâr ı Acem'de ve Irâk'da ve Kâşgar'da ve Horasân'da mahbûb u mahbûbesi memdûh ı büldândır kim cümlesi hüsn i cemâlde ve lûtf ı i‘tidâlde olup Hoten âhûsu gözlü ve münevver yüzlü pençe i âfitâb cüvânları olur.
Hevâ-yı i‘tidâl i câvidân: Hevâsı ol kadar latîf germâ ve sermâ üzredir kim bâd ı nesîm ve bâd ı sabâ ve rîh i seher bu şehr içre vakt i seherde esince benî Âdem hayât ı câvidân bulur. Dâm u bâmlarında şeb i yeldâda hâb-âlûd olanlar safâ ederler.
Beyân ı ekâlîm i büldân: Hoca Nakdî kavli üzre ilm i felek i usturlâbda şehr i Kazvîn on dokuzuncu iklîm i örfiyyenin vasatında bulunup arz ı beledi ( ) ( ) ( ) ( ) ve etval ı nehârı ( ) sâ‘at ve derecedir. Ve,
Tâli‘ i imâristân: İbtidâ bânîsi Yâfîs ibn Nûh aleyhi's-selâm binâ etdikde kehene Kalimun vaz‘ ı esâs etdikde tâli‘ i imâreti burc ı sevrde vâki‘ olup beyti zühre i türâbî olduğundan halkı şâdân ü sevri firâvân ü türâbı bî-pâyândır. [316a]
Aded i düyûr ı râhibân:
....................(2 satır boş)....................
Der-beyân ı gendüm i mahsûlât: Kût ı kifâf içün heft gûne danedâr gendümü olur kim misli meğer Şâm Havran'ında ola. Esb, ester, üştür, gâv [u] çemender içün yağlı arpası ve böğrülcesi ve lobyası ve mâşı danedâr firâvân olur.
Pesendîde i kâr ı sanâ‘ât:
....................(2 satır boş)....................
Der-vasf ı me’kûlât: Evvelâ hâs ve beyâz gül i pembe-misâl çakıl nânı ve lavaşa nânı ve kefk-i Hemedân'ı ve şilbe çöreği ve turaç böreği ve mastaba çobrası ve lahışbası ve parya bazlaması ve âşûra ve şîr erzeni bir diyârda yokdur.
Sitâyiş i me’kûlât ı müsmirrât: Bu şehrin cemî‘i fevâkihesinden kırk elvân emrûdu olur ammâ Beybini emrûdu bi-emri Hudâ mümessekdir. Engür i âbdârı ve âlû-yı hoş-horu ve badem pısdıkı ve âlû-yı zerdi ve şeftâlû ve harbûze ve Hindîvânesi gâyet memdûhdur.
Der-medh i nûş ı cân meşrûbât: Bu şehr i Gazvîn'in âb ı hayâtı ekseriyyâ semâvât-ı bâr(î)dendir. Ve niçe sâhibü'l-hayrât güzeştegân ı teşnegânlar içün kanat ı kesîreler binâ etmişler ammâ ehl i beledin şürbüne ancak kifâyet eder ve şehirde bir câmi‘den {cereyân eder}.
Der-ni‘met i ıt‘âm ı imârât: Mukaddemâ bu şehr içre yedi yüz aded imâret i dârü'z-ziyâfesi var imiş. Bu devlet mülûkdan mülûka intikâl etmeğile cümlesi harâb olup ancak yedi yerde tenâvülhâne kalmışdır. Cümleden; Sâlikân imâreti ve Cihân-sûd imâreti kalmışdır.
Dostları ilə paylaş: |