Fark edilmeyen, fark edilmediGi iCin gozden kacan kent duyurulari ve Kent haberleri



Yüklə 1,5 Mb.
səhifə2/12
tarix26.08.2018
ölçüsü1,5 Mb.
#74436
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

OLMAZ BOYLE VAKALAR

AKADEMi YAKALAR! – Mehmet Mutlu

http://www.sendika.org/2013/04/olmaz-boyle-vakalar-akademi-yakalar-mehmet-mutlu/

ODTU’de tacizci saldirgani korumayi kendine gorev bilerek magdur ogrencilerin ve akademik personelin pesine hafiye takan polis, sokakta eskiyaliga soyundu! Universite personelinin ve ogrencilerin yolunu silah zoruyla kesen polis, inanilmaz bir ‘mesleki dayanisma’ ornegi gostererek, sucustu yakalanmis olan meslektaslarini kacirdi.

“Olur boyle vakalar, Turk polisi yakalar” diye bilinir. Ancak universiteler, son gunlerde, “olur boyle vakalar” diyerek gecistiremeyecegimiz; ustelik polisin “yakalamadigi”, aksine sucustu yakalandigi biz dizi vahim olaya sahne oldu. Ornegin, Dicle Universitesi’nde ogrencilerin uzerine sopalar ve kesici aletlerle hucum eden saldirganlarin arasinda sivil polislerin de olduguna, Anadolu Universitesi’nde ise kelepcelenerek derslige kapatilan bir ogrenciye yaklasIk 30 polis tarafindan iskence edildigine tanik olduk.

Polisin kelimenin gercek anlamiyla yakalandigi bir vaka ise gectigimiz Cuma (12.04.2013) gunu ODTU’de gerceklesti. Bu olayin magdurlarindan biri olarak basimdan gecenleri kisaca anlatayim.

Akademik personel olarak calistigim ODTU yerleskesi icerisinde, bir ogrencimle birlikteyken polis tarafindan takip edildim. Kantinde ogrencimle yaptigim sohbete kulak kabartan polis, fakulte koridorlarinda ve yerleske icerisinde pesimiz sira iz surdu. Takipcimizi fark edip sIkayet etmek uzere karakola giderken ise yolumuz polis tarafindan silah zoruyla kesildi, tehdit edildik ve sIkayetci olacagimiz sahis yanimizdan alinarak kacirildi.

Inanilmasi zor bu olayi mumkun oldugunca anlasilir kilabilmek icin biraz daha detayli anlatayim. Buna, akillara gelmesi muhtemel bir soruya yanit vererek baslamak yerinde olacaktir. Boylesi bir olaydan haberdar olan herhangi birinin “polis durduk yerde kimseyi takip etmez, kim bilir neler yapmislardir” dedigini duyar gibiyim. Zaten isin trajikomik yani da bu sorunun yanitinda gizli. Kim bilir neler yapmistik? Anlatmaya buradan baslayayim.

Magdura takip, tacizci saldirgana koruma

Gectigimiz hafta icinde ODTU yerleskesinde bir taciz ve siddet olayi yasanmisti. Yabanci uyruklu bir ogrenci, bir kadin ogrenciyi taciz etmis, buna mudahale etmek isteyen Y.A. isimli bir diger ogrenciyi de darp ederek yaralamisti.

Egitim-Sen ODTU Isyeri Temsilciligi olarak, yerleskede yasanan taciz ve siddet olaylarina mudahale etmek konusunda sorumluluk hissediyoruz. Bu nedenle, isyeri temsilcilerinden biri olarak, darp edilen ogrencimizi yasananlar hakkinda bilgi vermesi icin gorusmeye davet ettim.

Y.A. ile calismakta oldugum fakultenin kantininde gorustuk ve olay hakkinda bir sure sohbet ettik. Mesai saatini doldurdugumuz ve personel servislerinin hareket saati yaklastigi icin sohbetimize yolda devam etmek uzere fakulteden ayrildik. Ancak bu sure boyunca tanimadigimiz bir kisi tarafindan takip edildigimizi fark ettik. Kisa bir sure once saldiriya ugramis olan ogrencimizin guvenliginden endise etmem nedeniyle bizi takip eden kisiyi durdurdum, kim oldugunu ve bizi neden takip ettigini sordum. Sahis, once ogrenci oldugunu iddia etse de, akademik personel oldugumu beyan etmem uzerine polis oldugunu ve okuldaki “yabanci ogrencilere yonelik bir tehdit” nedeniyle Y.A.’yi takip ettigini soyledi. Polisin anlasilmasi zor bu aciklamasini tercume etmek gerekirse, taciz ve siddet magduru ogrenciler potansiyel suclu sayilarak peslerine hafiye takilmis, tacizci saldirgan ise korumaya alinmisti.

Peki, polis neden boyle bir sey yapar? Bunun asla kabul edilemeyecek bir yaniti oldugu kanaatindeyim: saldiriya ugrayan Y.A.’nin sosyalist bir ogrenci olmasi. Polisin nazarinda muhalif ogrenciler tacizci saldirganlarin dahi kendilerinden korunmasi gereken potansiyel suclular olarak goruluyorlar.

Tahmin edilecegi uzere, ogrencilerin ve akademik personelin boylesi bir haksizliga sessiz kalmasi beklenemezdi. Nitekim boyle de oldu; cevrede bulunan ogrenciler kisa sure icerisinde toplanarak, polise tepki gostermeye basladilar. Olayin kontrol edilemez bicimde buyumesini engelleme sorumlulugu hissederek, polisten bulundugumuz yerden uzaklasmasini ve kampusu terk etmesini istedim. Bunun uzerine sahis olay yerinden uzaklasti. Biz ise, universite yetkililerini durumdan haberdar etmek ve sIkayetci olmak uzere ogrencimle birlikte rektorluk binasina yoneldik.

Rektorluk binasina vardigimizda, ne tesaduftur ki, bizi takip eden polisin de buraya girdigini gorduk. Ilginctir, yakayi ele veren polis solugu rektorluk binasinda almisti! Burada bulunan universite yetkililerini ogrencimize ve akademik personele yonelik bir tehdit olabilecegi konusunda uyararak, yasanan olay ve bizi takip eden sahsin kimligi hakkinda tutanak tutulmasini talep ettik. Rektorluk yetkilileri, takip eden kisi polis olsa dahi ortada yasal olmayan bir durum oldugunu ve talebimizin hakli oldugunu belirterek gerekli islemleri yerine getirdiler. Bu islemler devam ederken, polis once universiteye bir ogrencinin yardimiyla girdigini, daha sonra ise kimseden yardim almadan, kendi ifadesiyle “minibusle kacak olarak” girdigini soyledi. Ayni sahis, gene bu islemler devam ederken, bir kadin ogrenciye de hakaret etti. Ancak yasadiklarimiz bunlarla da sinirli kalmadi.

Kampusta hafiye, sokakta eskiya

Universite yetkilileri, olay kendilerine intikal eder etmez, en yakin polis merkezini haberdar etmis ve sahsin yerleske cikisinda teslim alinmasi talebinde bulunmuslardi.

Olayla ilgili tutanak tutulmasi isleminin ardindan, universiteye ait iki resmi hizmet araciyla yola koyulduk. Biz sIkayetci olmak uzere karakola gidiyorduk, hafiye ise yerleskenin A4 kapisinda meslektaslarina teslim edilecekti. Ancak, yerleske cikisina vardigimizda sahsi teslim almak uzere gelen herhangi bir polis araci yoktu. Universite personeli, amirlerini bu durumdan haberdar ettiler ve gelen talimat uzerine bizi ve sahsi karakola goturmek uzere yola devam ettiler.

Sikayetci olmak uzere gittigimiz polis merkezine varmak uzereydik ki, inanilmasi zor bir olay daha yasandi. Icinde bulundugumuz araclarin onu sivil bir otomobil tarafindan kesildi ve aractan sivil giyimli silahli kisiler indi. Bu kisilerden biri elinde bulunan silahi, namlusuna mermi surdukten sonra, uzerimize dogrultarak ve bagirarak araclardan inmemizi soyledi. Sikayetci oldugumuz kisiyi kendi araclarina bindirmek isteyen bu kisinin yanina giderek kim oldugunu sordum ve “polisim” yanitini aldim. Kimligini gostermesini istemem uzerine ise cuzdanini cikartarak polis kimligini gosterdi. Anlasilacagi uzere, kampusta hafiyelik yapan polis sokakta eskiyaliga soyunmustu. Bu kisiler, sIkayetci olacagimiz polisi de yanlarina alarak uzaklastilar. Bir baska ifadeyle, polis inanilmaz bir mesleki dayanisma ornegi gostererek arkadaslarini kacirmisti.

“Devletle ugrasilmaz”

Maceramizin son perdesi, hem bizi takip eden polisten hem de silah zoruyla yolumuzu keserek onu kaciran polislerden sIkayetci olmak icin gittigimiz karakolda sahnelendi. “Kimi kime sIkayet ediyorsun” diyenler yerden goge kadar haklilar! Zira polis dayanismasi karakolda da devam etti. Bizi ve takipci polisi karakola goturmekle gorevlendirilen universite personeli, karakola girmeden once “ne olursa olsun biz de sIkayetci olacagiz” demelerinde ragmen, kapali bir kapinin ardinda polisle yaptiklari kisa gorusmenin ardindan sIkayetci olmayacaklarini soylediler. “Neden?” diye sordugumuzda ise “Acik soyleyelim arkadaslar, sIkayetci olmamamiz icin baski gorduk. Colugumuz cocugumuz var… Devletle ugrasilmaz” yanitini aldik. Devletin memuru, devletin memurunun gozunu korkutmus, boylelikle devletle ugrasilmamasi gerektigi sonucuna varilmisti.

Ben ve magdur ogrencilerimiz yukarida aktardiklarimin tamamini ve fazlasini iceren sIkayetlerimizi yaptiktan sonra, gece yarisina kadar beklemek durumunda birakildigimiz karakoldan ayrilabildik. Evlerimize vardigimizda ise meslektaslari tarafindan kacirilan zehir hafiyenin ortaya ciktigini; benden ve ogrencilerimizden degil ama kendisini, kendi rizasiyla ve universiteye ait resmi hizmet araciyla karakola goturen universite personelinden sIkayetci oldugunu ogrendik.

Universite polisin olmadigi yerdir

ODTU’de ve diger universitelerde yasananlar, polisin buradaki varliginin universitenin idari ve akademik ozerkligini, kampus barisini ve universite bilesenlerinin guvenligini tehdit ettigini acikca gostermektedir.

Bunun da otesinde, tarihsel bir kurum ve kavram olarak universitede ne polisin, ne jandarmanin, ne de ozel guvenligin yeri kesinlikle yoktur. Bu turden bir kuvvetin yerleskeye attigi her adim universiteye tecavuzdur.

“Polisin olmadigi yerde guvenligi kim saglayacak?” sorusunun yanitini da verelim. Simdilik polisin universitelerden cekilmesi yeterli, huzur kendiliginden gelecektir. Gercek anlamiyla ozerk bir universite ise kendi kampus barisi mekanizmasini zaten yaratacaktir.

Teslim olmayacagiz

Egitim ve bilim emekcileri ile universite ogrencilerine silah dogrultulmasinin sembolik bir anlami da oldugu kanaatindeyiz. Birileri ellerimizi havaya kaldirip teslim olmamizi bekliyor.

Teslim olmayacagiz!

Bir egitim ve bilim emekcisinin kapisina astigi icin ceza aldigi afiste soyledigimiz gibi “insan, toplum ve doga yararina” dusunce ve bilgi uretmeye devam edecegiz.

Universite teslim olmayacak!

Ne polise, ne piyasaya…

Mehmet Mutlu

Siyaset Bilimi ve Kamu Yonetimi Bolumu Arastirma Gorevlisi

Egitim-Sen ODTU Isyeri Temsilcisi

KAYNAK: http://www.sendika.org/2013/04/olmaz-boyle-vakalar-akademi-yakalar-mehmet-mutlu/
SARIYER MAHALLELERi

iSTE COZUM DiYOR!

http://www.yapi.com.tr/Haberler/sariyer-mahalleleri-iste-cozum-diyor-_107099.html

Sariyer Mahalle Dernekleri ve Kooperatifleri’nin duzenledigi “Iste Cozum” gecesinde, mahalleliler, yasadiklari surecleri ve gelistirdikleri cozumleri aktardilar. “Bu oyku hepimizin” diyen mahalleliler, cozumun hukuki guvence ve arazilerin bedelsiz devri oldugunun altini cizdiler. - Gizem Kiygi

Sariyer Mahalle Dernekleri ve Platformu 2011’de “Burada Yasayan Var!”, 2012’de “Cozum Bizde!” basliklariyla duzenlenen toplantilarin ucuncusunu “Iste Cozum” basligi altinda Mustafa Kemal Kultur Merkezi’nde duzenledi. Calismalarin ve gelinen surecte taleplerin anlatildigi gecede mahalleler, siyasilere “Arazilerin devrine var misin?”, “Birlikte planlamaya var misin?”, “Ranta yol vermemeye var misin?” sorularini sordular ve “Birlikteyiz, buradayiz” mesajini verdiler.

Gece, mahallelerin oykusunun yasayanlarin kendi agzindan anlatildigi bir video gosterimiyle basladi. Ardindan mahallelilerden birer kisiden olusan sunum heyeti gelinen sureci adim adim anlatti. “Yillarca ettigimiz emek, akittigimiz alinteri, hepsi daha insani ve onurlu bir hayat icin” diyen mahalleliler, yerlesim alanlarina hizmetlerin ulasmasi icin gosterdikleri cabayi aktardilar.

2000’li yillara gelindiginde etraflarinda rant projelerinin yapilmaya baslandigini anlatan mahalleliler, surecin plan tadilatlariyla, kamu arazilerinin talaniyla ve isgalci gosterilerek caydirilmaya calisildiklarini belirttiler. Siyasetcilerin kendilerine “Sizin sorunlarinizi cozecegiz, tapu bagajda bekleyin” dediklerini soyleyen Sariyerliler, daha sonra parcali bir sekilde mahallelerinin tasfiye edildigini anladiklarini ve bu tedirginlikle hukuki guvence istemenin zamaninin geldigini anladiklarini ifade ettiler.

Taleplerini siyasetcilerin ve idarecilerin toplantilarinda dile getirdiklerini anlatan Sariyerliler, bu surecte kendi cozumlerini akli vicdani kendilerinden yana olan uzmanlarla olusturmaya basladiklarini dile getirdiler.

Fatih Sultan Mehmet, Pinar, Resitpasa, Derbent, Kazim Karabekir, PTT Evleri, Ferahevler, Hisarustu ve Maden mahallelerinde derneklestiklerini anlatan Sariyerliler, ortak dusturlarinin komsu olmak oldugunun altini cizdiler. Yalnizca kendi mahalleleri icin cozum aramanin yetersiz oldugunu vurgulayan mahalleliler, bu amacla Sariyer Mahalle Dernekleri ve Kooperatifleri olarak bir araya geldiklerini dile getirdiler.

“Cozum hukuki guvence”

6306 sayili yasayla riskli alan edilen FSM ve Derbent Mahalleleri icin hep beraber mucadele ettiklerini vurgulayan Sariyerliler, Bakanlar Kurulu Karari’nin iptal edilmesi icin dava actiklarini soylediler. Cozum icin her turlu hukuki, teknik hazirliklarini ve orgutlenmelerini tamamlayarak; Kazim Karabekir, Derbent, Pinar, Emirgan, Resitpasa ve Ferahevler mahallelerinde kooperatif kurduklarini belirten Sariyerliler, “Partimiz de secimimiz de mahallemizdir” dediler.

“Kimse hukuk olanak vermiyor diye anlatmasin”

“Haklarimizi biliyoruz” diyen mahalleliler, “Bize kimse, bizden daha fazla iyiligimizi istiyormus edebiyati yapmasin. Kimse bize yuksek katli binalari ve kutu kutu evlerden olusan bir hayati cozum diye satmaya calismasin. Yine kimse, ‘hukuk olanak vermiyor, teknik ve planlama bakimindan mumkun degil’ diye de anlatmasin!" aciklamasinda bulunarak taleplerini anlattilar.


GEZi PARKI’NIN

EN KALABALIK GUNU

http://www.mimarist.org.tr/gundem/3023-gezi-parki-nin-en-kalabalik-gunu.html

15 Nisan 2013 Radikal, Elif Ince

Gezi Parki 70 yillik omrunun belki de en uzun ve kalabalik sivil eylemini cumartesi gunu misafir etti. Guzel hava ve gunesin de etkisiyle kalabalik arttikca artti - tahminler 5-10 bin kisi arasindaydi - sonunda uzerine oturulmayan cimen, bank, tas, merdiven kalmadi. Parkin 250 cinari, 30 mesesi, 25 ihlamuru ve 20 fistik caminin(*) golgeleri altinda, Topcu Kislasi'nin beton duvarlari 12 saatligine de olsa cok uzak gozuktu.

Gezi Parki Dernegi'nin 100'e yakin gonulluyle gerceklestirdigi organizasyon milletvekillerinin konusmalariyla basladi, performanslar ve konserlerle gece yarima dek devam etti. Bes liraya kofte ekmek, cay, ve civar tekellerden alinan biralar disinda her sey - cimenler, gunes, muzik - bedavaydi. Bulutsuzluk Ozlemi'nden Buyuk Ev Ablukada'ya bircok grup kalabaligi costurdu, sahnenin onu konserlerin son dakikasina dek tiklim tiklimdi. Basin aciklamalarinda '''Taksim yasanan degil gelip gecilen bir yerdir' bahanesine siginanlara cevaben, Taksim'in nasil yasadigini gosterecek bir festival duzenledik'' diyen dernek gonulluleri, gecenin sonunda da mavi cop torbalariyla etrafi temizledi.

Parktan geriye kalan...

Sehir plancisi Henri Prost'un tasarladigi zarif '2 No'lu park' 1940'larda Lutfi Kirdar'in Belediye Baskanligi'nda acilmisti. Parki 1955 yilinda Hilton Oteli, sonra da Belediye Baskani Hasim Iscan'in Cumhuriyet Caddesi tarafinda actigi dukkanlarla parcalandi. Yillar icerisinde parkin civarla - dolayisiyla yayalarla - baglantisi kopartildi.

Cumartesi gunu konserler ve arkadaslari orada oldugu icin parka gelen bircok kisi belki ilk kez burayi deneyimledi, keyfini cikardi. Diger yandan, parka civar mahallelerden duzenli gelenler arasinda buraya yapilmak istenen insaattan haberdar olmayanlar vardi. Tarlabasi'ndan gelen Mardinli bir grup kadin ve cocuklari da Topcu Kislasi'ni o gun ogrenenler arasindaydi. Buraya ozellikle de yazlari cok geldiklerini, civarda kucuk cocuklarini getirecek baska bir park olmadigini anlattilar. Basbakan'in 'tinercilerden arindiracagiz' demecini, parkin 'tekinsiz' oldugu iddialarini sordum: 'Birkac kisi var ama hic rahatsiz etmediler' dediler. Hatta biri, cocugunun pesinden kosarken, ''Burasi yikilirsa ben olurum'' bile dedi.

(*) Peyzaj Mimarlari Odasi'nin raporu

1.TAKSiM GEZi PARKI

FESTiVALi

Taksim Dayanismasi bilesenlerinden "Taksim Gezi Parki Koruma ve Guzellestirme Dernegi" tarafindan "Istanbul Ayaga Kalk, Parkimizi Birlikte Koruyalim" basligi altinda duzenlenen 1.Taksim Gezi Parki Festivali programi asagidaki gibidir. Ayrintili bilgi icin: http://www.facebook.com/taksimgeziparkidernegi

1. Taksim Gezi Parki Festivali Programi:

12.00 - Festival Acilisi

12.00 - 18.00 - Gunduz Sahnesi

ENTEGRE Sokak Isi Performans Toplulugu

KOMIK GUNLER Muzik Toplulugu

SAMBISTANBUL Perkusyon Toplulugu

AHMET BEYLER Muzik Grubu

KABILE Juggling Toplulugu

SAHNE HAL Tiyatrosu

CIPLAK AYAKLAR Kumpanyasi

CANDAN BAS Dans Sanatcisi

CETE Tiyatro Performans

ILKER KILICER Pandomim Sanatcisi

MUZIKA RETORIKA Kabere Toplulugu

18.00 - 24.00 - Aksam Sahnesi

SATTAS REGGAE BAND - 18.00

KOLEKTIF ISTANBUL - 18.35

TAHRIBAD-I ISYAN - 19.10

BULUTSUZLUK OZLEMI - 19.45

YASEMIN MORI - 20.20

LUXUS - 20.55

KORHAN FUTACI - 21.30

YASAR KURT - 22.05

BUYUK EV ABLUKADA - 22.40

YOLDA - 23.15
EMEK SiNEMASI

YERiNDE GUZEL

http://www.mimarist.org.tr/odadan/3021-emek-sinemasi-yerinde-guzel.html

Bilindigi gibi basta Fener Balat, Tokludede, Sulukule, Tarlabasi olmak uzere Istanbul'un cesitli bolgelerinde tarihi ve kulturel mirasimizin icinde yasayanlarla birlikte toptan "imha" edilmesinin yasal zemini olarak kullanilan "5366 Sayili" yasa ile toplumsal bellegimizi olusturan koruma altina alinmis alanlar, "yenileme alani" ilan edilmektedir. Bu alanlara iliskin, kulturel varliklarin, tarihi kent dokularinin yikilmasini ve ortadan kaldirilmasini ongoren yenileme projeleri hazirlanmaktadir.

Bir asirdan fazla Istanbul'un kultur yasamina damgasini vuran ve yalnizca Istanbul'un degil Turkiye'nin en eski ve gorkemli sinema salonlarindan olan Emek Sinemasi da Istanbul'daki rant cilginliginin araci olan 5366 sayili yasanin kurbanlari arasina girmistir.

Emek Sinemasi, tasidigi tarihi ve kulturel miras niteliginin yani sira Turkiye icin erken donem betonarme bina olarak yapi teknolojisi ve endustrisi acisindan da miras niteligini tasimaktadir ve bu niteligi ile de DOCOMOMO (Documentation And Conservation Of Buildings, Sites And Neighborhoods Of The Modern Movement) listelerine girmistir.

Mimarlar Odasi olarak, Sinema kenti Beyoglu'nda bir bir yok edilen sinemalar arasina katilmak istenen Emek Sinemasi'nin yikimini ongoren, Kultur ve Turizm Bakanligi Istanbul Yenileme Alanlari Kultur ve Tabiat Varliklarini Koruma Bolge Yenileme Kurulu'nun karari ve avan projelerin iptali istemiyle actigimiz davada, T.C. Istanbul 9. Idare Mahkemesi, "Dava konusu islem, uygulanmasi halinde telafisi guc veya imkansiz zararlar dogurabileceginden" oybirligi ile yurutmeyi durdurma karari almistir.

Halen devam eden yargi surecinde tayin edilen uc kisilik bilirkisi heyetinde yer alan iki hocamiz; Emek Sinemasinin yikilarak, taklidinin bir alisveris merkezinin ust katinda insa edilmesini esas alan yenileme projesinin, uluslararasi ilkeler ve sozlesmeler dahil pek cok koruma kuralina aykiri oldugu, kamu yarari acisindan telafisi imkansiz sonuclar doguracagi, kentin tarihi ve kulturel bellegini zayiflatacagi yonunde gorus bildirmistir. Bu goruslere karsilik bir bilirkisinin gorusune dayanarak yurutmeyi durdurma karari iptal edilmis ve uygulamanin onu acilmistir.

Ayrica dava surecinde Emek Sinemasinin yikilip bir alisveris merkezinin cati katinda yeniden insasinin koruma kurallari ve mevzuatina gore yapilabilirligi konusunda kiraci ve yuklenici sirket tarafindan bir universitemize hazirlatilan raporda yer alan bilirkisinin ayni zamanda, bu projenin koruma danismani olmasi ayri bir etik sorun olarak tarihimize gecmistir.

Butun bu olumsuz surece ragmen ilgili idarecilerin ve Kultur Bakaninin kamuoyuna deklare ettigi gibi henuz ic hukuk ve yargi sureci de bitmemis, konu yuksek yargida gorusulmeye devam etmektedir.

Ve bizler yargi sureci acisindan butun ulusal ve uluslararasi sozlesmelere aykiri olan bu kultur ve mimarlik mirasi katliami hakkindaki dava surecimizin bilim teknik ve hukuk ilkelerinden yana karara baglanacagi konusundaki inancimizi henuz yitirmedik ve en dogru kararin tarih sahnesi onunde sinemaseverler bilim, teknik, meslek, sanat insanlari ve toplum vicdaninda verilecegini de biliyoruz. 80 yildir bir kultur mirasi olarak toplumun hizmetinde olan Taksim Gezi Parki'nin uzerine gunumuzde var olmayan, 1939 yilinda yikilmis bir kislayi inatla insa etmeye calisan zihniyetin, bugun hala butun hasmetiyle yerinde duran Emek Sinemasi icin "is isten gecti, hicbir sey yapilamaz" iddiasi sistemin niyetini trajikomik bir sekilde ortaya sermektedir.

Mimarlar Odasi olarak, pek cok diger projede oldugu gibi Emek Sinemasi konusunda da basinda ve sosyal medyada dagitilan yanlis bilgilerle kamuoyunun yaniltilip yapilanlarin mesrulastirilmaya calisilmasi ve meslegimizin, evrensel meslek ilkelerimiz ve etigimiz ile bagdasmayan proje, raporlar ve kararlarla gundeme gelmesi, bizleri ayrica uzuntu ve endiseye suruklemektedir.

Bizleri uzuntu ve endiseye surukleyen bir baska konu da yasam alanlarimiz ile ilgili soz soyleme ve karar verme hakkimizin algi yonetiminden baslayarak polis siddetine varan bir takim baskilarla ellimizden alinmaya calisilmasidir.

Unutulmamalidir ki; basinda ve sosyal medyada yaratilan tum bilgi kirliliklerine ragmen, Emek Sinemasi ve icinde bulundugu tarihi yapi kompleksi kamuya aittir, hala yerindedir, daha fazla tahrip edilmeden, evrensel kurallara uygun olarak guclendirilip derhal restore edilerek asil sahibi olan toplumun hizmetine sunulmalidir.

Emek Bizim Istanbul Bizim

Saygilarimizla,

TMMOB Mimarlar Odasi Istanbul Buyukkent Subesi


AKUN VE SiNASi SAHNELERiNiN SATISI PROTESTO EDiLDi

iHALE 3. KEZ iPTAL EDiLDi

Akun ve Sinasi sahnelerin satisinin iptali icin cesitli sivil toplum orgutleri eylem yapti.Akun Sinemasi onunde Baskent Dayanismasi 'Ben Ankara' grubunun da aralarinda oldugu cesitli sivil orgutlerinin uyeleri Akun ve Sinasi Sahnesi icin ucuncu kez yapilacak olan ihaleye protesto icin toplandi.

' Kente ihanetin ihalesini istemiyoruz ' , ' Ihale calismasi nedeniyle trafige kapalidir ' gibi dovizler tasiyan grup adina tiyatro sanatcisi Erdinc Dogan basin aciklamasi yapti. Dogan, tum gelismis ulkelerin Baskentlerinde kultur sarayi olmasina ragmen Ankara'da olmadigina dikkat cekerek ' Tiyatronun demokrasi kulturune buyuk katkisi tum dunyaca kabul edilmistir ve bu anlayisinin sonunda bugun; Paris'te 120 tiyatro her gece perde acar. Berlin'de 60'i askin, Londra'da yine ayni civarda Atina'da 110 tiyatro binasi vardir ' dedi.

Nufusu Ankara'ya yakin olan Viyana'da 55 tiyatro binasi oldugunu ifade eden Dogan, baskent Ankara'da ise toplam 12 tiyatro binasinin bulundugunu ve sayilarin giderek azaldigini soyledi.

Ankara'ya ve onun degerlerine, kultur ve sanat mekanlarina sahip ciktiklarini kaydeden Dogan, ' Akun ve Sinasi Sahnesinin , satilarak yada yikilarak yerine AVM, rezidans gibi rant amacli islevlere burunmesine izin vermeyecegiz ' ifadesini kullandi.

Yapilan aciklamanin ardindan grup ihalenin yapilacagi salona girmek istedi. Gruba polis izin vermedi. Polis ekipleri iceri gorevli gondererek ihalenin durumu ile ilgili bilgi aldi. Bir yetkilinin disari cikarak ihalenin iptal edildigini soylemesi uzerine grup olaysiz dagildi


GECiCi KENTLESME YERiNE

KALICI GECiCiLiK

http://www.yapi.com.tr/Haberler/gecici-kentlesme-yerine-kalici-gecicilik-_107436.html

Her mekanin benzersiz oldugu dusuncesiyle yola cikan ZUS ekibinin Kurucu Direktoru Kristian Koreman, EKODesign 2013 konferansi icin Yapi-Endustri Merkezi’ndeydi. Katilimci tasarim deneyimlerini paylasan Koreman, “Artik kentte yasayanlarin ‘bizim de fikrimiz var’ dedigi bir donemde yasiyoruz” diyor. Gizem Kiygi

Surdurulebilirlik kavraminin tum boyutlariyla tartisildigi EKODesign 2013’te acilis konusmalarinin ardindan soz alan ZUS Kurucu Direktoru Kristian Koreman surdurulebilir ve katilimci tasarim deneyimlerini dinleyenlerle paylasti. Koreman’dan sozu devralan IKONOS CEO’su, POP Campus Kurucusu ve MasterNewMedia Genel Yayin Yonetmeni Robin Good ise konuklara surdurulebilir iletisimin gerekliliklerini aktardi.

EKODesign’in ilk konusmacisi olan ZUS Kurucu Direktoru Kristian Koreman, surdurulebilir ve katilimci tasarim deneyimlerini paylasti. Yasayanlarin kendi mekanlarini tasarlayabilme potansiyeline deginerek soze baslayan Koreman, “Bir alanda cok fazla tasarim vermenize gerek yok. Insanlarin kendi hareketliligi mekani yasatiyor. Yerlestirdiginiz kucuk tasarim ogelerinin de orada yasayanlar tarafindan baska bir sekilde yeniden tasarlandigini goruyorsunuz” dedi.

Teknik altyapi mi kamusal mekan mi?

Cin, Sanghay’da gerceklestirdikleri sel onleme alani projesini aktaran Koreman, altyapi hizmetlerinin teknik bir yapi olmaktan ziyade teknik ihtiyaclari karsilayan kamusal mekanlar olarak dusunulmesi gerektigini vurguladi.

Yine Sanghay’da yapilan kopru projesini anlatan Koreman, altyapi-kamusal alan iliskisini gozeterek kurguladiklari koprunun yasayan bir mekan haline geldigini ve kendi finansmani cikardigini belirtti.

Sanghay Koprusu

Rotterdam’da gerceklestirdikleri ruzgar kulesinde de yapi-kamusallik iliskisini gozettiklerine dikkat ceken Koreman, “Insanlar uretim tesislerini kamusal bir mekan olarak tahayyul edemiyorlar. Ruzgar kulesi projesinde insan-uretim tesisi iliskisi uzerinde durduk. Sonucta insanlarin kullanabilecegi, ruzgari yuzlerinde hissedebilecekleri ve enerji ureten bir mekan ortaya cikti” dedi.

Ruzgar Kulesi

“Bir mekani yaratmak ya da haritadan silmek”

Rotterdam’da bircok kampanya duzenlediklerini aktaran Koreman, kent merkezinin kohne ve kullanicidan yoksun kismini yeniden canlandirmak icin yaptiklari calismalari paylasti. 2000’li yillarda Rotterdam’in bir gayrimenkul krizi icerisinde oldugunu belirten Koreman, bircok binanin bos kaldigini ve belediyenin planlariyla kentin gerceginin bir turlu bulusamadigini anlatti. Merkezde bulunan bir binayi belediyenin yikmak istemesine karsilik binayi savunduklarini soyleyen Koreman, “Belediyeye neden bir mekan yaratmak yerine haritadan silmek istediklerini sorduk. ‘Placemaking’ kavramini gunumuzde herkes kullaniyor ama gercekten ne anlama geldigini bilen cok kisi yok. Biz de once binada bircok etkinlik duzenledik. Renovasyonunu tamamladik. Sonuc olarak yapi, 80 girisimci icin yeni bir merkeze donustu” seklinde konustu.

Insanlarin sokaga yeniden cikmasinin gerektigini vurgulayan Koreman, sokaklari canlandirmak icin kent mobilyasi ureten bir ‘Kent Fabrikasi’ kurduklarini soyledi. Koreman ortaya cikan urunlerde tasarimdan daha cok tasarimin ortaya koydugu seylere dikkat ettiklerini belirtti.

“Gecici kentlesme yerine kalici gecicilik”

Rotterdam Kent Merkezi

Rotterdam kent merkezini canlandirmak icin yapilan projeleri aktarmaya devam eden Koreman, merkezi baglamak icin tasarladiklari koprunun nasil bir kamusallik aracina donustugunu paylasti. Kent merkezine dair gerceklestirmek istedikleri projelerde once finanse edebildiklerinden basladiklarini belirten Koreman, kopruyu yapabilmek icin maliyetini koprunun malzemeleriyle birlikte maliyetini 17 bine boldukleri soyledi. Yasayan herkesin koprunun bir parcasini alarak projeye katildigini ifade eden Koreman, “Eskiden insanlar bu tur seyleri belediyelerin yapmasi gerektigini dusunuyorlardi. Ancak artik kentte yasayanlarin ‘bizim de fikrimiz var’ dedigi bir donemde yasiyoruz” dedi. Koprunun merkezi alana giris olusturdugunu anlatan Koreman, kopruden sonra alana girisimcilerin yatirim yapmaya basladiklarini ve bolgenin canlandigini belirterek sozlerini bitirdi.

“Aliskanliklar degismeli”

Sozu devralan Robin Good, 21. yuzyil iletisim tekniklerini paylastigi konusmasinda, iletisim aliskanliklarinin degistirilmesi gerektigini soyledi. Mimarlik ve planlama alaninda iletisim planlarinin eksIkliklerine deginen Good, “Hala kitle iletisim araclarini kullandigimiz zamanlardaki gibi hareket ediyoruz” dedi. Gecmiste kurulan iletisim bicimlerinin anlasilmasinin onemli oldugunu vurgulayan, one cikmak icin goze batmanin ve hedef kitle belirlemenin gerekli olduguna dikkat cekti.


Yüklə 1,5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin