Fat‹hasures‹



Yüklə 1,75 Mb.
səhifə21/32
tarix03.11.2017
ölçüsü1,75 Mb.
#29910
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   32

Ömer b. Hattab’tan dorulanmıştır ki, o dediki:Kim hacca güç yetirir de hac etmezse yahudi yada nasrani olması aynıdır. Gerçek ilim Allah Teala’nın katındadır.

Allah’ın sözü: (ey iman edenler, Allah’tan naslı korkulması gerekiyorsa, öylece korkun).

Alimlerin çoğuna göre bu, şu sözü ile mensuhtur:(Gücünüzyettiğince Allah’tan korkun.)

Bazılarıda dedilerki:Bu, ondan muradı açıklıyacıdır. Dolayısıyla ...sözü, yani:Gç miktarınca. Allah, en iyi bilendir.

Allah’ın sözü: (Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. hani siz düşmanlar idiniz de kalblerinizi birleştirdi. Böylece nimeti sayesinde kardeşler oldunuz.)Burada, onların düşmanlıklarının şiddet olarak varlığı noktayı beyan etmedi. başka bir yerde onlarnı düşmanlıklarının, şiddet olarak, büyük bir duruma ulaştığını beyan etti. O karad ki, bunu ortadan kaldırmak ve kalblerini birleştirmek için yeryüzündekilerin hepsini infak etseler bile, hiç bir şey ifade etmezdi. Bu, şu sözündedir:(Seni aldatmaya çalışırlarsa, sana Allah yeter. Seni, yardımı ve mü’minlerle destekleyen O’dur. Kalblerini de birleştirdi. Eğer yeryüzündekilerin hepsini infak etseydin yinede kalblerini birmeştiremezdin. Fakat Allah kalblerini birleştirdi. O Aziz’dir, hakimdir.)

Allah’ın sözü: (Ve yüzler kararır.) Bu ayet-i kerimede, kıyamet günü yüzlerin kararmasınnı sebeblerinen birisinin, imandan sonra küfür olduğunu beyan etti. Bu, şu sözündedir: (Yüzleri kararanlara gelince, imanınızdan sonra inkar mı ettiniz (denilecek)

Başka bir yerde, bunun sebeplerinden birisinin Allah’a karşı yalan uydurmak olduğunu beyan etti. O da Allah’ın şu sözüdür: (Kıyamet günü Allah’a karşı yalan uydurunların yüzün kapkara görürsün.)Başka bir yerde bunun sebeplerinden birisini de günah kazanımı olduğnu beyan etti. O da şu sözüdür: (O günah kazananlar. Günahın cezası misli iledir. Onları zillet bürür. Onların, Allah’tan herhnagi bir koruyucusu da yoktur. Karanlık olarak onların yüzlerini geceden bir parça kaplamış sanki.)Başka bir yerde bunun sebeblerinden birisinin küfür ve fücür olduğunu beyan etti. O da Allah’ın şu sözüdür: (Yüzler de var ki o gün tozlanmış, onları karanlıklar bürümüş. İşte onlar kafirler, Haktan sapanlardır.)

Hakikatte bu sebepler tek bir şeydir. Onu farklı ibarelerle ifade etti. o da Allah Teala’yı inkardır. Başka bir yerde yüzlerini çirkinliğinin şiddetini görenlerin körlüğü ile beyan etti. O da şu sözüdür: (Ve o gün suçluları gömgök(kör bir durumda) süreriz. ) Suratın en kabihi yüzlerin siyah, gözlerin de mavi olmasıdır.

Görmez mesinki şair şu sözünde; cimriliğin illetlerni en kabih ve en çirkin suratta tasrir etmek istedğinde ona gözlerin maniliğini ve yüzlerin siyahlığını uygun görüyor:

........................

Allah’ın sözü: (Kitap ehli içinde, gece saatlerinde ayakta durup Allah’ın ayetlerin iokuyarak secdeye kapanan bir topluluk da vardır.)

Burada ehli kitaptan bu mü’min taifenin sıfatlarından birisinin ...olduğunu zikretti. yani:Hak üzere müstakim. Ve diğer bazı özelliklerinin; gece saatlerinde Allah’ın ayetlerini okumak, namaz kılmka, Allah’a iman etmek ve iyiliği emredip kötülükten sakındırmak olduğunu zikretti.

Başka bir yerde onların, Kitabı hakkıyla okuduklarını ve Allah’a iman ettiklerini zikretti. O da şu sözüdür: (Kenidlerine Kitap verdiklerimiz, onu hakkıyla okuyorlar. O’na iman edenler de onlardır.

Başka bir yerde de onların Allah’a, ibez ve kendilerine iman ettiklerini, Allah’a saygılı olduklarını ve Allah’ın ayetlerini az bir paraya satmadıklarını zikretti. O da şu sözüdür: (Ehl-i Kitab’tan öyleleri varki Allah’a söze ve kendilerine iindirilene iman ederler, Alah’a saygılıdırlar, Allah’ın ayetlerini az bir paraya satmazlar.)

Başka bir yerde onların, Kur’anın inzalinden sevinç duyduklarını zikretti. O da Allah’ın şu sözüdür: (Kendilerine Kitab verdiklerimiz, sana indirilene sevinirler.)Başka bir yerde onların, Kur’an’ın Allah’tan iinzalinin hak olduğunu bildiklerini zikretti. O da şu sözüdür: (Kendilerine Kitab veridklerimiz, onun, Rabbinden hak ile indirilen olduğunu biliyorlar.)Başka bir yerde, kendilerine kur’an okunduğunda çeneleri üzere secdeye kapandıklarını ve Rablerini ağlayarak tesbih ettiklerini zikretti. O da şu sözüdür:

(ondan önce kendilerine ilim verilenler, kendilerine tilavet edildiğinde çeneleri üzere secdeye kapanırlar ve derler ki, “Rabbimiz her eksiklikten münezzehtir. Rabbimizin va’di kesin gerçekleşir.”

Çeneleri üzerine kapanır, ağlarlar. Huşu’ları da artar.)

Yine onu dinlediklerindeki ağlamaları hakkında dediki:(Rasule indirileni dinlediklerinde, hakktan bildikleri şeylerden dolayı, gözlerinin yaşlarla dolup -taştığını görürsün.)

Başka bir yerdey ehl-i kitabtan bu taifenin ecrinin iki kere verildiğini zikretti. O da şu sözüdür: (Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye onlar için sözümüzü birbirine bitiştirdik. Bundan önce kendilerine kitab verdiklerimiz, iman ederler. Onlara (kur’an)okunduğu zaman:“O’na inandık. O, Rabbimizden gelen gerçektir.. zaten biz ondan öncede müslümanlar idik.” derler. İşte onlara, sabretmelerinden ötürü, mükafatları iki kere verilir.)

Allah’ın sözü: (Kitab’ın hepsine inanırsınız.)Yani:Bütün kitablara inanırsınız. Nitekim buna, Allah’ın şu sözüde delalet eder:(Ve deki, Allah’ın kitab olarak indirdiğine inandım.)Ve şu sözü:Allah’a, meleklere, kitablara iman etti.)

Allah’ın sözü: (Ve genişliği göklerle yer kadar olan bir cennet)Yani; genişliği, göklerle yerin genişliği gibi. Nitekim Allah’ın Hadid süresineki sözü de bunu beyan etti:(Rabbinizden bir mağfirete ve genişliği, göklerle yerin genişliği gibi olan bir cennete koşun.)

Ali imran’ın bu ayeti, Hadid’in ayetindeki gökten muradın bütün gökler olduğunu beyan ediyor. Nitekim bu açıktır. Gerçek ilim, allah Teala’nın katındadır.

Allah’ın sözü: (Eğer size bir yara dokunduysa, o topluluğa da benzeri bir yara torunmuştu.)Müslümanlara dokunan yaradan murad, onlara ölüm ve yaraların isabet ettiği uhud günüdür. Nitekim Allah teala ona bu süre’de, çeşitli yerlerde işaret etti. Şu sözü gfibi:(Andolsun ki, siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. İşte onu gördünüz, ama bakıp duruyurosunuz.) vE şu sözü: (Ve sizden şehidler ediniyor.)Ve şu sözü: (Nihayet siz korktunuz, Allah size sevdiğinizi (galibiyet)gösterdikten sonra (verilen)emir hakkında birbirinzle çekişip isyan ettiniz:Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra sizi denemek için onlardan geri çevirdi.)Ve şu sözü: (Elçi, arkanızdan sizi çağırırken siz boyuna uzaklaşıyor, hiç kimseye dönüy bakmıyordunuz.)Ve bunun gibi diğer ayetler.

Müşrik grubua dokunan yaradan murad ise, Bedir günü ölüm ve esirlik olarak kendilerine isabet eden olabilir. Buna göre, şu sözü ona işarettir:(Rabbin meleklere vahyediyor ki:

“Ben sizinle beraberim, siz inananları pekiştirin; ben inkar edenlerin yüreklerinie korku salacağım. Vurun onların boyunlarının üstüne. Vurun onların her parmağına. böyle (olacak), çünkü, onlar Allah’a ve elçisine karşı geldiler. Kim Allah’a ve elçisine karşı gelirse muhakkak ki, allah’ın cezası çetin olar.)

Yine o, müşriklerin uhud günü müşriklerin ilk olarak hezimeti olarbilir. Nitekim, inşaallah yakında gelecektir. Şu sözü ile iki yaraya birlikte işaret etmiştir: (Ya da size ne zaman bir müsibet isabet ettiyse, onlara iki misli isabet etmiştir.)Müslümanların masibetinden murad, uhud günü kendilerine idokunan yaradır.

Kafirlerin iki misli ile musibetinden murad, Bedir günü onlara dokunan masibetten öncedir. Çünkü uhud günü müslümanlar 70 kişi öldürüldü. Bedir günü kafirlerden 70 kişi öldürüldü, 70 de esir edildi.

Bu, cumhurun görüşüdür. Bazı alimlere göre müşriklere isabet eden musibet, Uhud günü ölüm ve hezimet olarak onlara isabet edendir. Öyle ki, Abdu’d-Dar oğullarının sancaktarı öldürüldü, işin başında garib bir yenilgiye ugğradılar ve Umre binti Alkame el,Harisiye kaldırıncaya kadar sancakları yerde kaldı. bu kondua Hassan diyorki:

.............

Bu veche göre:Müşriklere isabet eden yaraya Allah’ın şu sözü işaret ediyor: (Andolsun ki Allah size olan va’dini doğruladı. Hani siz onları, O’nun izniyle hissediyordunuz. Aslı, duyuyu idrak olan ..tir. Dolayısıyla ..nun manas,ı hissini ölüm götürdü, demektir. Cerir’in sözüde bundandır:

.................

Diğer bir söz:

........

Ve Raube’nin sözü:

..................

............Yani:Herşeyi yiyip götüren kıtlık. Bu kitabın tercümesinde takdim etmişizdir ki, ayetin, kur’anın herbirine tanıklık ettiği iki ihtimali olabilir. İkiside haktır. Bizde onları ve onlardan her birine tanıklık edeni beraberce zikrediyoruz.

Bazı alimler dediler ki:Siyakk karinesi, müşriklere isabet eden yaranın, uhud günü başlarına gelen olduğuna delalet ediyor. Çünkü kelam, uhud vakası hakkındadır. Fakat. söündeki tesniye, müşriklere isabet eden yaranın, Bedir ünü başlarına gelen olduğuna delalet ediyor. Çünkü hiç kimse, uhud günü müşriklerin, müslümanların iki katı isabet aldıklarını nakletmedi. ..sözündede delil yoktur. Çünkü bu hisve kök söktürme müşriklerden öldürülenler hususu hakkındadır. Ki onlarda, uhud günü müslümanlardan öldürülenlerden daha azdır. nitekim bu da bilinen bir şeydir.

Denilseki :...sözündeki tekillik ile, (...)sözündeki tesniye arasında cem’in vechi nedir. Cevab; Allah daha iyi bilir ya, tesniyeden murad, Bedir günü 70 kişinin ölümü ve 70 kişinin esir edilmesidir.

Uhud gününde ise 70 kişi öldürüldü. Nitekim alimlerin cumhuruda bu görüştedir.

....in tekilliğinden murad salt hasan ve elem konusunda yaranın yaraya teşbihidir. (....)iki “yşetmiş” in kıraatleri, iki harfte kaf’ın (.....) fethası ve ötresiyledir. Manaları aynıdır. İki lügattırlar......gibi.

Fera’ dediki:Fetha ile ...yaradır. Ötre ile, ona acı verdi, demektir. Ondan aktarım bitti. arabların kelimesini ..kelimesine ıtlakından biri Mutemmim b. Nuveyre et-Temimi’nin sözüdür:

...........

Allah’ın sözü: (Allah sizden cihad edenlerle sabredenleri bilip (ortaya çıkarmadan cennete gireceğinizi mi zannettiniz)Allah, bu ayette; dininde ihlaslı ,sabırlı kişi ile diğerinin arasındaki farkı ortaya çıkaran tekliflerin ağırlıkları ile denenmeden cennete gireceğini zanneden kişiyi reddediyor.

Bu manayı değişik ayetlerde izah etti. Şu sözü gibi:(Sizden önce geçenlerin başına gelenler başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz. Onlara sıkıntı ve zorluklar dokundu. O kadar sarsıldılar ki Rasul ve onunla beraber iman edenler, Allah’ın yarımı ne zaman, diyorlardı. Agah olun, Allah’ın yardımı yakındır.)Ve şu sözü: ‘Allah sizden cihad edenleri ve Allah’tan Rasulünden ve mü’minlerden başkasını dost edinmeyenleri bilip (ortaya çıkarmadan)cennete gireceğinizi mi zannettiniz, Allah yapmakta olduklarınıza habirdir.)Ve şu sözü: (Elif. Lam. Mim. İnsanlra; denenmeden, iman ettik, demekle bırakılacaklarını zannettiler. Andolsun ki biz onlardan öncekileri denedikki Allah, sadık olanlarla yalancıları ortaya çıkarsın.)

Bu ayetlerde latif bir sır, bir ibret, bir hikmet vardır. O da şudur:Babamız Adem cennette idi. Bol bir yaşam, tam bir rahat ve bütün nimetlerin içinde, istediği şekilde ondan bolca yiyordu. Nitekim Rabbi ona dedi ki:(Şimdi burada acıkmayacak çıplak kalmayacaksınız)Orda üremiş olsaydı en boş yaşam ve en nimetli yaşam içinde olurduk. Fakat iblis -allah’ın laneti ona olsun -hile ve aldatmalarıyla ebeveynimize tuzak kurdu. Taki onları uğursuzlu ve yorulma mekanına çıkarıncaya kadar.

O zaman Allah Teala; onun cennetine, zorluklarla ve yükümlülüklerin ağırlığıyla denemeden kimsenin girmeyeceğine hükmetti.

Bizim akıllı olanlarımıza; -Ademoğulları toplulukları - olanları tasavvur etmesive bizlerin gerçekte iblis’in tuzak ve aldatmasının etkisiyle, onun kerim vatanından imhitah ve zorluk dünyasına geldiğimizi bilmesi gerekir. Böylece düşmanı iblis ve kötülüğü emreden nefsi ile, ilk kerim vatanına dönünceye kadar mücadele etmesi gerekir. Nitekim ibnu’l-Kayyim

-Allah onu rahmetine ğark etsin-dedi ki:

..................

bu hikmeten ötürü daime gözümüzün önünde bulunması için Allah Teala kitabında, iblisin Adem’le olan kıssasını çokça zikretti.

Allah’ın sözü: (Nice nebi vardir ki beraberinde pek çok rabbani öldürüldü)

Bu ayet-i kerime mef’ul üzere bina ile .diye okunursa, ondaki naibu’l-failin .....lafzı olmasıihtimali olur. Buna göre ..de asıl olarak amir olmaz. Naibu’l-failin, ..e dönen zamir olma ihtimalı olru.

Buna göre ., mukaddem haber.....da muahher mübteda olur.

Öncesind zarfa dayanması ve sonrası ile vasfedilmesinden dolayı onunla ibtida uygundır. Cümle, haliyedir. Rabıt, zamirdir. ..olan nerke kelimeden hal’in getirilmesi uygundur.Onu, zulmen katl ile nitelendirdi. u, bu görüşe göre bu ayetteki mezkur i’rabların en sağlamıdrı. mezkur naibu’l-Fail hakkındaki bu iki ihtimalden anlaşılıyorki bu ayette icmal vardır. Kuran ayetleride, savaşan nebinin mağlub değil ğalib olduğunu beyan edicidirler. Nitekim Allah Teala şu sözünde bunu söyledi:(Allah, ben ve rasullerim mutlaka galib geliriz diye yazdı.)Bundan öncede dediki:

(Onlar zelil ettirenlerdendir.)Sonrasında dediki:(Allah kaviy’dir, Aziz’dir.)

Kur’andaki ğalebenin manalarınnı geneli, kılıç ve kalkanla olan ğalebedir. Şu sözü gib: (Sizden yirmi sabırlı kişi olursa, onlardan ikiyüz kişiyi yener. Sizden yüz kişi olrusa kafirlerden bir kişiyi yener.)Ve şu sözü: (sizden yüz sabırlı kişi olrusa ikiyüz kişiyi yener. Sizden bin kişi olursa ikibin kişiyi yener?)

Ve şu sözü:(Elif. Lam. Mim. Rum, en yakın bir yerde yenildi. onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde yeneceklerdir.)Ve şu sözü: (Nice az topluluklar, çok olan toplulukları yenmiştir.) Ve şu sözü: (Kafirlere, yenileceksiniz, de.)Ve bunun gibi diğer ayetler.

Allah Teala öldürülenin ğalib değil ğalibin mukabili kısım olduğunu beyan etti, şu sözü ile:(kim Allah yolunda çarpışıp öldürülür yada ğalib gelirse.)Bu ayet; çarpışan nebinin katledilmeyeceğini izah ediyor. Çünkü Allah, onun ezelinde, onun ğalib olduğunu yazıp takdir etmiştir. Maktülün da ğalib olmadığını açıkladı.

Alimlerin tahkikine göre nebilerin ğalebesi iki kısımdır:Delil ve beyan ie ğalebe.. Ki bu hepsi için geçerlidir. Ve kılıç ve kalkanla ğalebe. Buda onlardan, Allah yolunda savaşmakla emredilenlere özgüdür. Çünkü savaşla emredilmeyenin ğalib yada mağlub olması sözkonusu değildir.

zira o herhangi bir şeyde ğalebe etmedi. Allah’ın; Rasullerinin ğalibler olduğu şeklinde yazdığını söylediği açıklaması kılıçla ğalebe edenlerin ğalibliklerini şamildir. Nitekim ğalebenin Kur’andaki manasının bu olduğunu beyan ettik. Yine onların delil ve beyanla ğalibliklerini şamidri. Mezkur rasullerine yardım ettiğini şu sözünde beyan etti:(Biz rasullerimize mutlaka yardım ederiz.)Ve şu sözünde:(Gönderilen elçi kullarımıza şu sözümüz geçmişti:“Mutlaka kendilerine yardım edilecektir”)Onlardan cihadla emredilenlere kılıç ve kalkanla ğalebede ..yardım etti.

Çünkü kendilerine yazdığını beyan ettiği ğalebe, mutlak yardımda ise mazluma yardım luğatıdır. Dolayısıyla bu daha genel olanın, şu daha özel olanla beyanı gerekir.

Bununla öğreniyorsun ki büyük imam ibn-i Cerir’in ve; (Biz yardım edeceğiz)sözünün tefsirinde ona uyanların; cihadla emredilen rasulün katline herhangi bir engelin olmadığı şeklinde söylediği ve ayette yazılan yardımı, bu taktirde, iki durumdan birine muhtemeldir:

Birisi: Allah ölümünden sonra, ondan intikamın alacak olanı musallat etmekle, ona yardım eder. nitekim Yapla ve zekeriya’yı katledenlere Buhtunnasr’ı musallat etti. Ve diğerleri.

İkincisi: (Bir rasullerimizi yardım edeceğiz) sözündeki rasuller sadece peygamberimize hamledilir. İki şeyden dolayı kur’an’ın ona hamledilmesi caiz olmaz.

Birisi:Kitabtan, sünnetten ve icma’dan herhangi bir delil olmaksızın Allah’ın kitabının açık zahirinden çıkmaktır. Savaşanlardan olan maktülün yardım gören olması hükmü gerçeklerden çok uzak, Arab dilinde bilinmeyen bir şeydir. kur’anın, delil olmaksızın ona hamli, açık bir yanlıştır. “Rasuller” ifadesinin de sadece peygamberimiz (s.a.v)’e hamledilmesi yine gerçeklerden uzaktır. Bütün peygamberlere genel olarak yardım va’dine delalet eden ayetler çoktur. Onlarda herhangi bir niza’ yoktur.

İkincisi: Allah kendi kitabında, lüğatte mazluma yardım olan yardımı hiç bir şekilde tahsis etmedi. Akisne, şu sözü ile, rasuller için bu mezkur yardımın ğalebe yardımı olduğunu açıkladı: (Allah, ben ve rasullerim mutlaka ğalib gleceğiz, diye yazdı.)Kur’anda ğalebenin manasını görmüşsündür. Allah’ın: (kim Allah yolunda çarpışıp öldürülür yada ğalib gelirse)sözünde maktülü, ğalibe mukabil bir kısım kıldığını da şahid oldun. Alla Teala şu sözü ile de rasullerine va’dettiğinin değişmesinin mümkün olmadığını açıkladı:(senden önce ki rasuller de yalanladılr da yalanlamalarına ve eziyet etmelerine sabrettiler. Yardımımızonlara gelinceye kadar Allah’ın kelimelerini değiştirecek hiç kimse yoktur. Sana da elçilerin haberinden geldi.)Şüphesiz ki:(Allah, ben ve rasullerim mutlaka galib geleceğiz, diye yazdı)sözü, değiştirecek hiç kimse yoktur diye açıkladığı kelimelerndendir. Allah Teala şu sözü ile de mansurun mağlub olmasını kesin olarak nefyetmiştir:(Allah size yardım ederse, size ğalib gelecek yoktur)Mukatil’in zikrettiğine göre; (Allah, galib geleceğiz, diye yazdı)sözünün nüzül sebebi şudur:Bazı insanlar dedilerki0muhammed ve ashabı, Arabları yendiği gibi Rum ve Fars’ı yeneceklerini zannediyorlar mı. Onlar, nebi (s.a.v)’in; çok ve güçlü oldukları için Rum ve Fars’ı yenemeyeceğini zannediyorlardı. Bunun üzerine bu ayeti Allah indirdi. O da, onda mezkur ğalebenin kılıç ve kalkanla olan galebe olduğuna delalet ediyor. Çünkü sebebin şekli, onu çıkarmayı mümkün etmiyor. Ondan önceki şu sözüde ona dellaet ediyor:(Onlar, en alçaklar arasındadır.)

Ve sonrasındaki şu sözü:(Muhakkak ki Allah kaviy’dir, Azizdir.)

Bu kitabın tercemesinde takdim etmişizdir ki biz beyan için kıraat,i seb’a ile şaz bir kıraatle iştişhad ederiz. Açıkladığımız şeyin beyanı için şahitlik ediyor ki naibi fail ..dur. yedinin dışında bazı kurra,’ şedde ile ....şeklinde okudu.

Çünkü şedde ile medülün aleyh olan çokluk, katlin ..üzerine vaki’ olmasını gerekli kılıyor.

Bu kıraati zemahşeri, beydavi ve ibni ceniy tercih etti. Bung agöre naibi fail..dur. Alusi de tefsirinde buna meyletti.

Bu doğrultuda; teşdidin olması davası, katlin nebi üzerine vaki’ olması ile çelişmez, şeklinde açıklama yaptı. Çünkü çok sayıda nice haber yani:Zahirin hilafına, birçok nebi katledildi.

Denilse ki:Naibi filin iki duruma muhtemel olduğunu öğrenmişizdir.

İddia ettiniz ki Kur’an, onun nebinin zamiri değil....olduğuna dellaet ediyor. Rasullerin ğalibler ve maktülün ğalib olmayan olduğuna ibi failin nebinin zamiri olduğuna delalet etit. başka ayetlerde pek çok ayetlerde bazı rasulerin katli açıklamasından ötürü. Şu sözü gibi: (de ki, benden öncede size delillerle ve söylediğiniz şeyle rasuller geldi. Öyleyse onları niye öldürdünüz.)Binaenaleyh naibin . olduğu şeklinde istidlal ettiğinizin, nabii nebinin zamiridir şeklinde istidlal ettiğimize üstünlüğün vechi nedir. Cevab; Üç açıdanhastır. Has da amm’a mukaddemdir. Amm ve has çelişmez.

Nitekim usuldede kaidedir. Delilimizin, bir nebinin hussuda olduğu izahı, bir şeyde mübalğa ile emirdir. Kesin biliyoruz ki, Rabbimize tasdik olarak o, onda galibtir. Nitekim Allah: (Alah, ben ve rasullerim muhakkak ğalib geleceğiz, diye yazdı.)Bu ğalibiyetin hüccet ve beyanda olması ile kılıç ve kalkanda olması aynıdır. Bazı rasullerin katline delalet eden ayetlerden dolayı onnu bundan daha genel olduğu hususndaki deliliniz, onun cihad hususunda olduğuna delalet etmedi. Aksine zahirine göre o cihed hakkında değildir.

İkinci Vecih:Bazı rasulleri Allah düşmanlarının öldürdüğüne delalet eden bütün ayetler, israiloğullarının nebilerini katli hakkındadır, cihadda değil. Savaşanı ise tek başına sadece niza konumudur.

Üçüncü vecih:Naibi filiin...olduğu şeklinde tercih ettiğimizin üzerine Kur’an ayetleri açık bir şekilde ittifak ediyor. En fasih luğatında Arab lisanının maktezasınca onda herhangi bir karışıklık yoktru. Ondan iki ayette zıtlaşmaz. öyleki maktul rasülü, cihadla emrolunmayana hamlettik. Bu taktirde onun katlinde herhangi bir müşkil yoktur ve Allah’ın kitabından bir ayetin muarazasına da yol açmaz.

Çünkü Allah rasuller için ğalebe ile hükmetti. ⁄alebe de sadece muğalebe ile olur. Buda herhangi bir şeyde muğalebe ile emredilmedi. Herhangi bir şeyde onunla emredilseydi, onda ğalib gelirdi.

Eğer; naibi failin nebinin zamiri olduğunu söyleseydik, mana; çoğu savaşan nebilerin savaş meydanında katledildiği şeklinde olurdu. Nitekim ona, ..sözü ile mümeyyiz .....sığası delalet ediyor.

Düşmanların bu kadar çok sayıda savaşan nebileri savaş meydanında katletmesi şu sözü ile açık bir çelişkidir:(Allah, ben ve rasulerim mutlaka ğalib geleceğiz, diye yazdı.)⁄alebenin Kur’andaki manasını öğredin. Allah Teala’nın maktulun ğalib olmadğını beyan ettğini de öğrendin. Bu aziz kitab da birbiri ile zıtlaşsın diye indirilmedi. Aksine birbirini tasdik etsin diye indirildi. Açıkça ortaya çıkıyor ki Kur’an, naibi failin .....olduğuna delalet etti. Hiçbir rasul de cihadda öldürülmedi. Nitekim Hasan el-Basri, Said b. Cübeyr, Zeccac, Fera’ ve birçokları bunu kesin olarak ifade etti. Bu kitabta biz kur’anla beyanı kasdettik, alimlerin nakletmedik. Naibifailin nebinin zamiri olması şeklinde bazı alimlerin tercih ettiğinin gerekçesi,sebeb-i nuzülün buna delalet etmesidir. Çünkü onun nüzul sebebine göre çağırıcı, Peygamberin (s.a.v)katlini bağırdı. Ve (Ölür yada öldürülürse)sözü buna delalet ediyor. Ve:(Allah yolunda kendilerine isabet edenlerden ötürü vehn etmediler) sözü, rabbanilerin öldürülmediğine delalet eder. Çünkü eğer öldürülselerdi, onlar hakkında:Kendilerine isabet edenden ötürü vehnet mediler, demezdi. Bu sözün hepsi geçersiz ve güvenilmez tercihlerdir.

Ondaki nüzül sebebi ile olan tercihe gelince, eğer sebebi nüzül, Nebi’nin katlinin zikrinin ta’yinini gerektirseydi cumhurun kıraati; belirlenenin hilafız üzere cari mufaale babından, mazi siğası ile ..olurdu. bunun sükutu açıktır. Nitekim görüyorsun. (Ölür yada öldürülürse)sözü ile tercih te açıkça geçersizdir. Çünkü ikisi şart edatına bağlıdır. ona bağlı olan da ne olumlu nede olumsuz olarak aslen atfin vukuuna delalet etmez ki onunla, ondan başkası tercih edilsin.

İşin özünde vaki’olana baktığımızda nebilerinin o vakitte öldürülmediğini ve ölmediğini görürüz. (Vehn etmediler)sözü ile tercihin geçersizliği gün gibi aşikardır. Sukutuna dair en büyk kati delil Hamz ve Kisai’nin kıraatidir. (.........)Bütün fiiller ..dendir, .......değil. Bu yedi kıraat onda mütevatirdir. ......,kaf(..) tam sonra elif (1)olmayan şekli .den maz:

Fiilidir. ....maktülün; katilini öldürmekle emredilemeyceeği gerekçesiyle bu sahih olmaz mı diyorsnuz. Aksine mana .dur. Bu da Arapça dilinde meşhur bir ma’nadır. Derler ki ....Açık olduğu üzere katlin bazısına vaki’ olduğunu demek istiyorlar. Kitabımızda bu beyana işaret etmizidri. kitabın ayetlerinden sıkıntının evhamı giderildi. Gerçek ilim Allah katındıdır.

Allah’ın sözü: ‘Eyiman edenler, küfredip te yeryüzüne sefere yada ğazveye çıkan kardeşleri için, yanımızda olsalardı ölmez, öldürülmezlerdi, diyenler gibi olmayın.)Bu ayet-i kerimede, bazı kardeşleri öldüğünde münafıkların; bize itaat etselerdi ğazveye çıkmaz, öldürülmezlerdi, dediklerini zikretti. bunu onlara, onları alıkoymak için ğaz ve yediklerini zikretti. sferden öcne söyleyip sölemediğini burda beyan etmedi. Bu ayetin benzeri:(Oturup ta kardeşlerine, bize iatat etselerdi öldürülmezlerdi, diyenler.)Fakat aşka ayetlerde onların bunu, onları engellemek için, onlara gaz veden önce söylediklerini beyan etti. Şu sözü gibi: (Dediler ki, sıcakta topluca çıkmayın.)Ve şu sözü: (Muhakak ki Allah, sizden engelleyenleri ve kardeşlerine, haydi bize gelin diyenleri bilmiştir.)Ve şu sözü:(Ve sizden ağır ağır davranan)Ve bunun gibi diğer ayetler.

Allah’ın sözü: (Allah yolunda öldürülmeniz yada Allah’tan mağfiret ve rahmet için ölmeniz, topladıklarından daha hayırlıdır. Bu ayet-i kerimede; cihadda öldürülen ve ölenlerin her ikisinin Allah’tan bir mağfiret ve rahmete nail olduğunu ve bunun dünyalık olarak topladığından daha hayırlı olduğunu zikretti.

Bunun vechini başka ayette izah etti. Ayette beyan etti ki:Allah ondan; musibetler ve elemlerle çekilmez olan fani, kısa hayatı, ebedi, leziz, kesintisiz ve sahibine hiçbir şeyle eziyet etmeyen hayat karılığında satın aldı. Ve ondan fani, az bir malı, tükenmez, hiç bitmez bir mülkle satın aldı. O da şu sözüdür:(Allah mü’minlerden canlarını ve mallarını cennet kendilerinin olmak üzere satın almıştır. Allah yolunda çarpışıp öldürür ve öldürülürler. Tevrat, incil ve Kur’an’da hak olarak üzerine va’ddir. Ahdine Allah’tan daha sadık kimdir. Binaenaleyh onunla yaptığınız alış-verişe sevinin. İşte büyük başarı budur.)Allah buyurdu ki! (Büyük mülkü ve nimeti tekrar tekrar gördüğün zaman) Başka bir ayette, Allah’ın fazlı ve rahmetinin dünya ehlinin onda topladığı azık ve dünyalıktan daha hayırlı olduğuna beyan etti. Emirde dünyalıkla değil, Allahın fazlı ve rahmetine sevinmekledir. O da şu sözündedir:(De ki, Allah’ın fazlı ve rahmetiyle sevinmekledir. O da şu sözündedir:(de ki, Allah’ın fazlı ve rahmetiyle, bununla sevinsinler. O topladıklarından daha hayırlıdır. Ma’mülün takdimi hasre izin veriliyor. Allah’ın : (bunula sevinsinler)Yani:Başkasıyla değil. Topladıkları dünyalıkla sevinmesinler.


Yüklə 1,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   32




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin