ALİENATİON veya YABANCILAŞMA: İnsanın çevresinden, işinden, emeğinin ürününden ya da benliğinden uzaklaşma ya da ayrılma duygusunu dile getiren kavram.Çağdaş yaşamın çözümlenmesinde çok kullanılan bu kavram değişik anlamlara gelir.
1) Güçsüzlük: İnsanın geleceğini kendisinin değil, dış etkenlerin, yazgının, şansın ya da kurumların belirlediğini düşünmesi 2) Anlamsızlık: Herhangi bir alanda etkinliğin kavranabilirlik ya da tutarlı bir anlam taşımadığı ya da genel olarak yaşamın amaçsız olduğu düşüncesi. 3) Kuralsızlık: Toplumca benimsenmiş davranış kuralarına bağlılık duygusunun yokluğu ve dolayısıyla davranış sapmalarının, güvensizliğin, sınırsız bireysel rekabetin yaygınlaşması. 4) Kültürel Yaygınlaşma: Toplumdaki yerleşik değerlerden kopma duygusu. 5) Toplumdan Yalıtlanma: Toplumsal ilişkilerden dışlanma ya da yalnız kalma duygusu. 6) Kendine Yabancılaşma: İnsanın şu ya da bu şekilde kendi gerçekliğini kavrayamaması Terimi en iyi bilinen anlamıyla Karl Marx kullanmıştır. Marx’a göre bu kavram, insansal ürünlerin insanı boyunduruğu altına alan karşıt güçler haline gelmeleri ve bunun sonucu olarak da insanı insan olmayana dönüştürmeleri sürecini dile getirir. Tarihsel süreçte insan , tarihsel ve toplumsal yasaların bilgisini edinip onlara egemen olamamasından ötürü, toplumsal gelişmeyi insansal özünü geliştirici bir biçimde geliştirememiştir. Toplumsal yasaların bilincine varmadan toplumsal gelişmeyi bilinçle ve insanca yönetmek olanaksızdı. Bu bilgisizliğin sonucu olarak, tarihsel süreçte hep kendisine yabancı, eş deyişle insansal olmayan ürünler ortaya koymuştur. Bundan ötürü insan, yarattığı özdeksel ve tinsel dünyasını durmadan zenginleştirdiği halde bizzat kendisini özdeksel ve tinsel olarak durmadan yoksullaştırmıştır. Bunun sonucu olarak insan , bizzat kendi kendisine yabancılaşmış ve insan olmayana dönüşmüştür.
ALOGİSME: (Fr. Mantık) Mantıkdışıcılık… Gerçeğe sezgi ya da inanla varabileceğini ileri süren öğretiler, gerçeğe mantıksal uslamlamayla varılabileceğini yadsıdıkları için bu adla anılmışlardır. Özellikle usaykırıcılar, inancılar ve sezgiciler, genellikle de gizemciler bu adla nitelenirler. Bk. Mantıkdışı, Sezgicilik, İnancılık, Gizemcilik.
ALTBİLİNÇ: (Os. Tahteşşuur, Matahteşşuur, Nimemşuur, Gayrı meş’urun bih, Şuuraltı, Fr. Subconscient, Al. Unterbewusst. İng. Subconscios, İt. Subcosciente, Subcoscio) Bilinç süreçlerini etkileyen bilinçdışı ruhsal süreçler… Dilimizde daha çok bilinçaltı deyimiyle dilegetirilmektedir. Kimi sözcüklerde (Örneğin Bk. Lalande, Vacabulaire de la Philosophie, Paris, 1926, c. II, s. 805) güçsüz bilinç (Os. Zayıf şuur, Fr. Faiblement conscient) olarak tanımlanmış ve bilinçdışı (Os. Gayrı şuur, Fr. İnconscient) deyimiyle anlamdaş sayılmıştır. Bk. Bilinçaltı, Bilinçdışı, Bilinç, Fröydcülük.
ALTIK: (Os. Mütedahil, Arazi, Madun, Tekabülü basit; Fr. Subelterne, Al. Subeltern, Subelternirt, Untergeordnet; İng. Subaltern, Subalternate; İt. Subalterna, Subalternata) Tümel ve tikel karşıtlığını taşıyan önermelerin birbirlerine göre durumu…. Altık önermeler, nicelikçe karşıolumlu önermelerdir