Figth the future



Yüklə 410,69 Kb.
səhifə5/7
tarix18.01.2018
ölçüsü410,69 Kb.
#38741
1   2   3   4   5   6   7
BÖLÜM 10

FBI Genel Merkezi

J.Edgar Hoover Binası

Washington,D.C.



Müdür Yardımcısı Cassidy bekletilmeyi sevmemişti. Onuncu kez önündeki masada duran kağıtları karıştırıp,görüşme odasının kapalı kapısına ,dudakları sımsıkı, göz attı. Masadaki diğer panel üyeleri gözlerini kaçırdılar. Cassidy sabırsızca içini çekip saatine tekrar baktığında,kapı hızla açıldı. Müdür Yardımcısı Walter Skinner başını uzatıp,yorgunca “Geliyor” dedi.
Sonra geri çekilip,Scully’nin geçmesine izin verdi. İki gündür aynı giysileri giyiyordu ama ceketine inatçı bir tavırla asılı olan koçanları ve polenleri gizlice temizlemiş,içeri girmeden saçlarını düzeltmişti. Masaya yaklaştı;otururken başını kaldırıp,komiteye özür diler bir bakış fırlattı. Skinner arkasından gelip masadakilere katıldı.
“Özel Ajan Scully” diye başladı Cassidy,kağıtlarını tekrar karıştırırken.
“Sizi beklettiğim için üzgünüm.” diye böldü Scully .Müdür Yardımcısı Cassidy’e kibar bir şekilde bakıp “Ama yeni kanıtlar getirdim__” dedi
“Neyin kanıtları?” diye keskince sordu Cassidy
Scully ayakları dibinde duran el çantasına uzanıp,kanıt torbasını çıkardı. Sonunda konuştuğunda sesi hiçbir şey değil ama güven doluydu.
“Bunlar Dallas’taki bomba alanında toplanan,çalışma olanağı bulduğum,fosilleşmiş kemik parçaları...”
Cassidy onu soğukça inceledi ama Scully’nin Teksas’tan birlikte getirdiği diğer şeyi fark edemedi. Genç ajanın gür kızıl saçları altında,sanki uzun bir yolculuktan sonra ayaklarının geriyormuş gibi görünen bir arı geziniyordu.
“Dallas’ta mıydınız?”
Scully’nin bakışları diğer kadının zorlayıcı bakışlarıyla karşılaştı.”Evet”
“Bize,kesin olarak neyi kanıtlamaya çalıştığınızı söyleyecek misiniz?”
“Dallas’taki bomba ,o itfaiyecilerin vücutlarını ortadan kaldırmak için ayarlanmış olabilir;böylece ölümleri ve ölüm nedenleri açıklanmak zorunda kalmayacaktı__”
Fark edilmeden,arı Scully’nin takım ceketinin yakası altında kayboldu.
Cassidy’nin gözleri kısıldı:”Bunlar çok ciddi suçlamalar Ajan Scully”
Scully ellerine baktı.”Biliyorum.”
Buna sessiz mırıltılar cevap verdi,panel üyeleri dönüp kısık seslerle birbirleriyle tartışmaya başladılar. Müdür Yardımcısı Skinner,Scully’i izleyip bu sefer ne cehennemle geldiğini anlamaya çalışarak,sandalyesinde rahatsızca kıpırdandı.
Cassidy geri yaslandı ve Scully’e baktı.”Ve buna dair kesin bir kanıtınız var mı? Sizin bu iddianızı suça bağlayacak bir şey?”
Scully onun gözlerine baktı,sonra gözlerinin indirdi.”Hiçbir şey tamamen kesin değil.”diye isteksizce kabul etti.”ama umuyorum. Bu kanıtı geliştirmek için çalışıyoruz__”
“Kiminle çalışıyorsunuz?”
“Scully tereddüt etti.”Ajan Mulder’la”
Jana Cassidy’nin bilmiş onayıyla,diğer panel üyeleri tekrar sandalyelerinde kıpırdandılar. Müdür Yardımcısı Scully’e baktı ve sonra kapıyı işaret etti.
“Bir süre dışarıda bekler misiniz,Ajan Scully? Bu sorunu tartışmamız gerek.”
Scully yavaşça ayağa kalktı. El çantasını aldı ve kapıya yürürken ,geriye bakıp Skinner’ın ona bakışlarını yakaladı; eşit olarak sempati ve hayal kırıklığıyla doluydular.

***********************************************************


Casey’s Bar

Güneydoğu Washington,D.C.

Fox Mulder Casey’s in kapısını itip içeri girdiğinde,öğleden sonraydı ama gece yarısı da olabilirdi. Aynı kırmızı gözlü müdavimler oturmuş konuşuyorlardı. Mulder hepsini görmezden gelip,düzensizce yanan Budweiser reklamının yanındaki koltukta yalnız bir figürün oturduğu ,arka tarafı taradı gözleriyle. Mulder yanına oturduğunda,adam sıçradı ,sonra çabucak eğilip ajanın elini kavradı.


“Bir şey mi buldun?”
“Evet. Teksas sınırında. Bir çeşit deney. Kazdıkları bir şeyi tırlar içinde oraya getirdiler.”
“Ne?”
“Emin değilim. Bir virüs__”
“Bu deneyi gördün mü?” diye kesit Kurtzweil heyecanla.
Mulder kafasını salladı onaylar biçimde.”Evet ama kovalandık.”
“Neye benziyordu?”
“Arılar vardı ve mısır tarlaları.” Kurtzweil uzun uzun ona baktı,sonra sinirli bir şekilde güldü. Mulder ellerini çaresizlikle açıp,sordu.”Ne onlar?”
Doktor sırasında doğruldu.”Ne düşünüyorsun?”
Mulder düşünceli görünüyordu.”Bir çeşit taşıma sistemi.”dedi sonunda.”Genetiği değiştirilmiş ekinler. Bir virüs taşımak için genetik olarak değiştirilmiş polen.”
“Bu benim tahminim olurdu.”
Tahminin?” Mulder patladı.”Bilmediğini mi söylüyorsun?”
Kurtzweil cevaplamadı. Arkasına bakmadan barın arka kapısına doğru ilerledi. Mulder aceleyle arkasından giderken,birkaç müşteri kargaşanın ne olduğunu anlamak için döndü.
Lavaboların orada Kurtzweil’a yetişti.”Tahminim demekle ne demek istiyorsun?” diye ısrar etti.
Kurtzweil bir şey söylemeden arka kapıya doğru yürümeye devam etti. Mulder kızgın bir sesle yaşlı adamı yakasından hızla yakaladı,böylece ikisi arasında santimetreler kalmıştı.
“Bana cevapların olduğunu söyledin”
Kurtzweil omuz silkti.”Evet,şey,hepsine sahip değilim.”
“Beni kullanıyorsun__”
“Ben mi seni kullanıyorum?”Şimdi kızgın olma sırası Kurtzweil’ındı.
“Babamı tanımıyordun__”
Doktor başını olumsuzca salladı.”Sana söyledim__o ve ben eski arkadaşız.”
“Sen bir yalancısın.”dedi Mulder tükürürcesine .”Sana bilgi toplamam için bana yalan söyledin. Senin lanet kitapların için. Değil mi? “Yaşlı adamı lavabonun kapısına doğru itti.”Değil mi?”
Aniden kapı açıldı ve bir adam aceleyle aralarından geçti .O dışarı çıkarken,Kurtzweil kendini kurtardı ve peşinde Mulder’la arka kapıdan dışarı çıktı.
“Kurtzweil!” Mulder arkasından bağırıyordu.”Hey!”
Kurtzweil’a yetiştiğinde yaşlı adam beklenmedik bir vahşilikle ona döndü.”Ben olmasaydım b*k şansın olurdu.”diye bağırdı Mulder’a .” Gördüklerini gördün çünkü seni ona ben götürdüm. Ben senin için kıçımı tehlikeye atıyorum.”
“Senin kıçın?” Mulder’ın sesi hor görüyle çatırdıyordu.”Ben iki siyah helikopter tarafından Teksas’ta ,daha yeni kovalandım__”
“Ve neden burada durup,benimle konuştuğunu düşünüyorsun? Bu insanlar hata yapmaz Ajan Mulder.”
Kurtzweil topukları üzerinde döndü ve uzaklaştı. Mulder uzun uzun ona baktı;bundaki mantıkla konuşamaz hale gelmişken ,dikkati yukarıdan gelen tuhaf bir sesle dağıldı. Hızla dönüp,başını yukarı kaldırdığında,yangın merdiveninde dikilen bir figür gördü. Uzun bir adam,sadece bacakları ve ayakları açıkça görünüyordu ama onları izlediği açıktı. Mulder adamı daha iyi görmek için geri giderken,adam dönüp ona baktı,sonra açık bir pencereden içeri girip gözden kayboldu.
Sadece bir anlık bir bakıştı ama figür hakkında bir şeyler tanıdıktı. Boyu,çok kısa saçları...
Mulder kaşlarını çattı ve elini yorgunca alnında gezdirdikten sonra dar sokağa baktığında Kutzweil gitmişti.
Apartmanına ulaştığında ,aceleyle içeri girdi. Kapıyı tamamiyle kapatmayı unutmuştu. Ceketini kanepeye fırlatıp,masasına uzandı ,çekmeceleri aradığı şeyi bulana dek,arka arkaya açıp kapattı:bir yığın fotoğraf albümü. Birer birer onları açıp palaroidlere ve solmuş resimlere göz attı. Aradığını bulana dek albümleri yere fırlatıyordu.,
Albümün içinde ,Harika Yılları sırasında çekilmiş fotoğraflar vardı: çimen pülverizatörleri ve yaz kampı,gölde balık avlarken ve kız kardeşi Samantha’nın 5. Doğum günü partisi. Fox ve Samantha’nın okulda ilk günleri .Fox,Samantha ve anneleri. Samantha ve köpekleri.
Ve orada, ailesinin ve yıllardır görmediği kuzenlerinin bir aile barbeküsündeki fotoğraflarında ,annesi ,Fox ve Samantha ‘nın arasında çimenlere doğru eğilmişti,tam üstlerinde babaları ızgara yapıyordu gülümseyerek. Yanında koyu saçlı uzun bir adam vardı;sıska yüzlü. .O da gülümsüyordu,kambur falan değildi ve daha gençti...Çok daha genç...
Alvin Kurtzweil..
Bir vuruş daldığı hayalleri böldü. Mulder döndü ve Scully’nin apartmanının kapısında durduğunu gördü. Gözleri onunkilerle karşılaştı.
“Ne?” çevresindeki fotoğrafları yere saçarak ,doğruldu.”Scully? Sorun ne?”
“Salt Lake City,Utah” dedi Scully yumuşakça.”Atama derhal yürürlüğe girecek.”
Mulder onu duymayı reddederek,başını olumsuzca salladı ama Scully kırılmış bir sesle devam etti. “Skinner’a istifa mektubumu verdim bile”.
Mulder sabit gözlerle bakıyordu ona.”Vazgeçemezsin Scully.”
“Yapabilirim Mulder. Sana bizzat söyleyip,söylememe konusunda bile şüphelerim vardı;çünkü biliyordum ki__”
Mulder ona doğru bir adım attı sonra durup,”Burada bir şeylere yakınız” dedi sesi ümitsizce yükselirken.” Bir şeylerin eşiğindeyiz__”
Sen eşiğindesin Mulder .”Gözlerini kırpıştırıp,bakışlarını kaçırdı.” Lütfen__lütfen bunu bana yapma.”
Mulder Scully’nin burada olduğuna inanamayarak,bunların olabileceğine inanamayarak,ona uzun uzun bakmaya devam etti.
“Dün gece gördüklerinden sonra__” diye devam etti sonunda “bütün gördüklerinden sonra Scully__ sadece bırakıp gidemezsin.”
“Yaptım. Bitti.”
Mulder’ın tek yapabildiği afallamış bir halde ona bakmaktı. “Öylece...?”
“Tıbba dönüş kağıtlarımın doldurulması için Pazartesi günü eyalet kuruluyla bağlantıya geçeceğim__”
“Ama bunda sana ihtiyacım var Scully! “
“Bana ihtiyacın yok Mulder. Hiçbir zaman olmadı. Ben sadece seni geride tuttum.” Ağlamamak için dudaklarını ısırırken Mulder’a bakmamak için kendini zorladı; sonra döndü ve kapıya yöneldi.”Gitmem gerek”.
Koridoru yarılamışken,Mulder koşar adımlarla peşinden gelip,Scully asansöre ulaşamadan ona yetişti.”Yanılıyorsun!”
Scully hızla ona döndü.” Neden sana atandım?” diye sordu kızgınca.” İşini çürütmek için..Seni dizginlemek için..Seni kapatmak için ..”
Mulder olumsuzca başını sallayarak,reddetti.” Hayır. Sen beni kurtardın Scully” hafifçe ona eğilerek,uzun uzun ,açılmış mavi gözlerinin içine baktı.
“Bazen zor ve sinirlendirici olduğu kadar,senin lanet rasyonalizmin ve bilimin beni kurtardı__binlerce kez. Beni__beni dürüst tuttun....beni tam bir insan yaptın. Sana çok şey borçluyum Scully__ ve sen bana hiçbir şey borçlu değilsin.”
Başını eğdi ve boğazında bir düğüm varmışçasına,fısıldamanın üzerinde bir sesle devam etti.”Bunu tek başıma yapmak istemiyorum. Yapabilir miyim onu da bilmiyorum. Ve eğer şimdi vazgeçersem ,onlar kazanır...”

Scully’nin mavi gözleri yarı ışıkta karanlık ve yaşlarla doluyken,Mulder yoğun bakışlarla ona baktı. Scully ,kendi gözlerindeki acı ve saygı açık,onun bakışlarını kesmeden ondan hafifçe uzaklaştı ,sonra ona doğru ilerleyip,sarıldı. Mulder’ın kolları onu sarmalamıştı.


Scully bir an sonra ona sarılmayı bıraktı ve Mulder’ın elleri,kollarına hafifçe dokunurken parmak uçlarında yükselerek onu alnından öptü.
Mulder geri çekilmedi,bir an için hiçbir tepki vermedi. Gözleri karşılaştı ve birleşti. Ani, açıklanamaz bir gerilim alevlendi birden. Ve Mulder’ın elleri onun üzerinde gerginleşti; onu kendine çekerken parmakları Scully’nin boynundan yukarı uzun bir çizgiyi takip ediyorlardı: gür kızıl saçları altındaki ılık cildini,yanaklarını...Scully sadece bir an için kararsızdı,sonra ona doğru uzandı. Mulder’ın dudaklarının onunkileri sıyırıp geçtiğini hissedebiliyordu ki__
“Ouch!” Scully Mulder’dan uzaklaşarak ,bir an önce onun elinin durduğu ensesini ovmaya başladı.
“Üzgünüm.” dedi Mulder yanlış bir şey yaptığından endişeli.
“Hayır...sanırım...bir şey...beni soktu ..”elini çektiğinde,elinde bir arı vardı. Mulder ensesini kontrol ediyordu.
“Gömleğinin içine girmiş olmalı.”
“Bir şeyler yanlış...”
“Ne?” Scully öne doğru sendelerken aceleyle onu yakaladı. Başını sarhoşmuşçasına tutamıyordu. Mulder “ Scully...” diye fısıldadı,korkmuştu.
Scully yarı kapalı gözleri arasından ona baktı.”Göğsümde...çok keskin...bir ağrı var. Benim...motor fonksiyonlarım etkileniyor Ben__”
Mulder çılgınca ama yapabildiği kadar nazikçe onu yere yatırdı. Scully kendini ,uyuyan bir çocuk gibi, zayıf ve çaresiz hissediyor ,başını sağa sola çeviriyordu. Konuşmaya devam etti; sesi giderek zayıflıyor ,gözleri artık odaklanamıyordu.
“....Nabzım iplik gibi ve__benim__boğazımın arkasında garip bir tat var.”
Mulder diz çökmüş onu duymaya çalışıyordu. “Sanırım,arı sokmasına karşı alerjik şoktasın__”
“Hayır,bu__”
“Scully...” Mulder’ın sesi pürüzlüydü.
“Alerjim yok.” diye fısıldadı.
Mulder ayağa fırlayarak,telefona yarıştı ve 911’ı tuşladı.” Ben Özel Ajan Fox Mulder. Acil bir durum var. Bir ajan yaralı...”
Dışarıdaki sirenleri duyduğunda sadece birkaç saniye geçmişti. Asansörü boş verip merdivenlerden aşağı koştu,iki ilkyardımcı katlanmış bir sedyeyi ellerinde taşıyarak geçerken,kapıları açık tutuyordu. Onları takip ederek,olanların kırık dökük bir versiyonunu anlattı. Scully’e ulaştıklarında ilkyardımcılardan biri sedyeyi açarken,diğeri onun yanına diz çöktü.
“Beni duyabiliyor musun?” dedi yüksek sesle.”ismini söyleyebilir misin?”
Scully’nin dudakları kıpırdadı ama hiçbir ses gelmedi. Görevli ortağına bir bakış fırlattı.”Boğazında ve gırtlağında kasılma var.” Tekrar ona baktı ve sordu. “Nefes alman iyi mi?”
Cevap yok. Başını ağzının yanına dayadı, dinliyordu.”Pasajlar açık. Hadi onu ambulansa götürelim.”onu sedyeye koydular ve Mulder onlarla beraber koridorda ilerledi. İlkyardım ekibi sedyeyi asansöre doğru götürürken komşular ,kapılarda durmuş,onları izliyorlardı.
“Geliyor millet! Gidiyoruz__”
Mulder onlarla birlikte asansöre bindi ve dışarıda ışıklar saçan ambulansın yanına koştu. Ekip Scully’i ambulansa bindirmeye hazırlanıyordu.
“Boğazının gerisinde garip bir tat olduğunu söyledi ama daha önce arılara karşı bir alerjisi yok. Onu sokan arı bir virüs taşıyor olabilir...”
İkinci ilkyardımcı inanmazlıkla ona baktı.”Bir virüs?”
“Radyoya geç “ diye bağırdı birincisi şoföre.”Onlara bir reaksiyonumuz olduğunu söyle,tavsiyeye ihtiyacımız var ve idari__”
Çabucak ambulansın içine girdiler .Mulder tırmanıp, Scully’e katılamadan,kapıları çarparak kapamışlardı.
“Hey__onu hangi hastaneye götürüyorsunuz? “ dedi kapılar kapanırken.
Sürücünün tarafına koştu,çılgınca elini sallayarak tekrar sordu.”Onu hangi hastaneye götürüyorsunuz?”
Şoföre ilk kez baktı;açık mavi üniforması içinde uzun bir adam,saçları kısacık kesilmiş... Mulder kısa süreli bir şoktayken, ona soğukça bakıyordu.
Çünkü aniden hepsi bir araya geldi. Hafızasını tetikleyen üniformaydı;yangın merdivenindeki uzun adam,pencereden içeri girerken; bombanın bulunduğu odadan çıkan ,satıcı üniformalı uzun adam. Ve şimdide ambulansın şoförü....
Aynı adamdı. Eli yükseldi,Mulder’a direkt olarak bir silah tutuyordu. Bir sonraki an,bir patlama gecenin içinde yankılandı. Ambulans gecenin içinde kaybolurken,Mulder geri düştü. Kanayarak caddede yatarken,komşuları dehşetle izliyorlardı ki,ikinci bir ambulans geldi ve aniden kaldırım kenarında durdu. İki ilkyardımcı dışarı atladılar ve yerdeki adamın yanına yarıştılar.

Ulusal Havaalanı,

Washington , D.C.

Bir saat sonra işaretsiz bir yardımcı kamyon Hains Point’e bakan bir pistte durdu,motoru sustu. Yakın bir mesafede özel bir Gulfstream jet,işaretsiz bir hangardan çıktı ve yavaşça piste doğru döndü. Bu görüntüyle ,siyahlar içindeki iki adam bitkinlikle araçtan atlayıp aracın arkasına ilerlediler. Kapıları açtılar ve dikkatlice,beceriklice ,büyük şeffaf bir konteynırı çıkardılar;şeffaf bir hava kabarcığıyla kapalı gibiydi,dışında birçok kablo,oksijen tankları ve soğutma üniteleri vardı. İç tarafı ince bir buz katmanı kaplamıştı ve bunun ardında ,kalın bir sis tabakasının ardında gibi,Scully yatıyordu. Vücudu kayışlarla bağlanmıştı,öyle hareketsizdi ki ölmüş olabilirdi;adamları konteynırı taşımaktan kurtarırdı,gözleri çok yavaşça açıldı,gözlerini kırpıyordu ..


Gulfstream döndü ve sesi karanlığı yararken,kamyona doğru ilerlemeye başladı. Kamyona yaklaşık 10 m. kala durdu. Şimdi adamlar daha hızlı hareket ediyorlardı,konteynır ve insan kargosunu jete taşıyorlardı. Onlar bunu yaparken uçağın kapısı açıldı. Piste doğru basamaklar belirdi ve bir an sonra bir adam belirdi. Merdivenlerin tepesinde durup izlerken,bir sigara çıkardı ve yaktı. Bir dakika için orada durdu,adamlar konteynırı kargo taşıyıcısına getirip ,içeri yüklediklerinde sigara içiyordu.
Adamlar bitirdiklerinde,döndüler ve aceleyle kamyona ilerlediler. Sigara İçen Adam sigarasını yere atıp söndürdü. Basamaklar içeri alındı,uçak etrafında dönerek ana piste ilerledi.10 dakika sonra şehri geçerken,ışıkları gecenin içinde görünebiliyordu.

BÖLÜM 11

Yoğun Bakım Ünitesi

George Washington Üniversitesi Tıp Merkezi

Washington , D.C.



“Sanırım kendine geliyor...”
“Evet__kendine geliyor!”
“Hey,Mulder...”
Mulder yatakta ağrıyla gözlerini açmaya çalıştı. Bu fikir bile acıtıyordu,uzun bir süre gözlerini açmadı;orada yatıp gelen sesleri dinledi. Erkek sesleri...çok tanıdık.
“Mulder...?”
Gözlerini açtı. Üzerinde,hastane ışıkları ve sıra sıra monitörler tarafından sarılmış üç yüz tavanı çevrelemişti.
“Tanrım...”diye inledi.
Langly başını salladı,uzun saçları yüzüne düşüyordu.
“Sorun ne? “yanında Frohike ve her zamanki gibi nazik Byers endişeyle ona bakıyorlardı.
“Teneke adam” diye fısıldadı hayretle,ilk Byers’a bakarak,sonra Langly’e
“korkuluk_”
Frohike’yi kastederek ,başını eğdi hafifçe “Toto”(cesur)
İnledi,sonra oturarak hafifçe yüzüne ve alnına dokundu. Orada bir bandaj vardı.
“Burada ne yapıyorum?”
“Başından vuruldun” diye açıkladı Byers kısık bir sesle. “Kurşun sağ kaşının üstündeki dokuyu yırtmış ve şakağından sekmiş.”
Mulder bir parmağını bandajın üzerinde gezdirdi. Langly onayladı.” 3 santimetre sola ve hepimiz harp çalıyor olurduk.”
“Seni getirdiklerinden beri bilinçsizsin.”
“Mulder aniden doğruldu. Paniklemişti.”Scully nerede?”
Frohike açıkladı.”Scully arı sokmasına karşı şiddetli bir reaksiyon gösterdi__”
“Doğru” dedi Byers “ve sen 911’i aradın ama telefon konuşmanın yönü değiştirilmiş.”
Langly sözünü kesti. “Haberleri alıp,apartmanına bir ziyaret yaptık. Telefon hattında bir dinleme aygıtı bulduk__”
“ve bir tane de holünde” dedi Frohike .elindeki minik cam tüpün içinde bir arı vardı.
Mulder üstündeki örtüleri itti,dengesiz bir biçimde yataktan kalkmaya çalışıyordu.”Gitmem gerek!” O yataktan kalkarken odanın kapısı aralandı ve Müdür Yardımcısı Walter Skinner içeri başını uzattı ;Mulder’ı ayakta gördüğünde ifadesi endişeden sürprize değişmişti.
“Ajan Mulder!__Yavaş! Yavaş!”
“Scully’i bulmalıyım.”
“O kayıp. Onu ya da onu götürdükleri aracı bulmayı başaramadık. Bana nerede olduğunu söyle,onu ben bulurum.”
“Nerede olduğunu bilmiyorum ama bilebilecek birini tanıyorum.”
“Buradan ne kadar uzağa gidebilirsin? Ne kadar uzağa gitmene izin verirler.”
“Onlar herkimse __”Mulder’ın sesi titreyince,Langly bir koruma edasıyla onu daha sıkı tutmaya başladı.”__bu doğruca Dallas’a geri gidiyor. Doğruca bombalamaya geri gidiyor.”
Skinner başını salladı.”Biliyorum”Mulder’ın afallamış ifadesini görünce devam etti.”Ajan Scully senin şüphelerini OPR’a rapor etti. Onun raporuna dayanarak,teknisyenleri SAC Darius Michaud’un evine gönderdim. Michaud’un kişisel eşyalarından PETN kalıntıları buldular__analizler bu kalıntıların Dallas’taki içecek makinesindeki bombanın yapısını içerdiğini gösterdi.”
Mulder sendeleyerek yatağa geri oturdu.”Bu ne kadar derine gidiyor?”
“Bilmiyorum.”
Bir dakika için orada oturdu,tüm bunları sindirdi. Başını tekrar kaldırdığında ,oda kapısının küçük camında bir an karanlık bir figür gördü. Takım elbise içinde bir adam Mulder,Skinner ve Lone Gunmen’ların toplandığı yere çabuk ve kaçamak bir bakış atıp aceleyle uzaklaştı.
“İzleniyor muyuz?”
“Hiçbir şans almıyorum.”
“Ne yapabiliriz? “ dedi LGM bir ağızdan.
“Mulder başındaki bandajı çekti,yüzünü buruşturdu ve bandajı sıyırdı;hala açık bir yarayı ortaya çıkarmıştı.
“Byers’a soymaya başlayabilirsiniz.”
“Ne!?” Byers şaşırmıştı.
“Senin kıyafetlerine ihtiyacım var.”
Kısa bir süre sonra Mulder’ın oda kapısı açıldı. İlk önce Langly ,sonra Frohike koridora çıktılar,gergince etraflarına göz gezdirirlerken,arkalarında üçüncü bir figür belirdi;Byers’ın ceketi ve şık kravatı içindeydi. Birkaç metre ötede ,ayakta dikilen ve arkası onlara dönük olan takım elbiseli adam ,duvara dayanmış gazete okuyordu. Onlar holde ilerlemeye başladığında takım elbiseli adam başını kaldırıp baktı;sonra rahatça döndü ve Mulder’ın odasına ilerledi. Küçük pencereden içeri bakarken ,gözleri şüphelerini açıkça gösteriyordu.
İçeride,çarşafı burnuna kadar çekmiş bir figür hareketsiz yatıyordu. Yanında Walter Skinner ayakta durmuş telefonla konuşuyordu. Takım elbiseli adam yatağa baktı,kaşlarını çatarak holün sonuna çevirdi bakışlarını tekrar.
Koridorun sonunda üç adam hızla yürüyorlardı. Langly,Frohike ve ortalarında Mulder. Köşeyi döndüklerinde Frohike ona bir cep telefonu uzattı. Duraksamadan Mulder Dr. Kurtzweil’ı aradı.

BÖLÜM 12

Casey’s Bar

Güneydoğu Washington , D.C.
Casey’s arkasındaki karanlık ,dar yolda Alvin Kurtzweil etrafını gözleyerek ,kaygıyla bekliyordu. Fox Mulder’dan herhangi bir işaret bekliyordu. Ondan hiç iz göremeyince döndü ve kapıya ilerleyerek kapı koluna uzandı. Kolu çevirdi;içeri adım atmak üzereyken,önüne kaşmir paltosu ,içinde,elegant bir adam çıktı. Ellerini komik bir sürpriz halinde kaldırdı;Kurtzweil’ı bulduğu için memnundu.
“Dr.Kurtzweil değil mi? Dr. Alvin Kurtzweil ?” Well Manicured Man onun korku dolu bakışlarla etrafı kolaçan etmesine sadece güldü.
“Jesus Christ...” Kurtzweil yutkundu. “Ona hiçbir şey söylemedim!” geri geri yürümeye başladı. Çok korkmuştu. Sokağın gerisine ,caddeye doğru koşmaya çalıştı ama daha birkaç adım gittiğinde ,farlar kör edercesine gözünde parladı. Bir araba sokağın sonundan içeri girmiş ona doğru geliyordu. Kurtzweil durdu; nefes nefese kalmış,gözleri kısılmış arabaya bakıyordu. Arkasına dönüp,hala kapıda sakince duran adama ,dehşet dolu gözlerle baktı.

Fox Mulder,Casey’s in ön kapısından hızla içeri girdi; heyecanla Kurtzweil’ı arıyordu. Bar kalabalıktı ,orada her zaman gördüğünden çok daha kalabalık. Sendeleyerek odanın arkasına ilerledi. Kurtzweil’dan hiç işaret yoktu. Mulder içini çekti;ellerini saçlarının arasında gezdirdi ve aceleyle doktorun sürekli oturduğu masaya ilerledi.


Boştu. Nefesini içine çekti;gerçek panikle savaşıyordu. Döndü ve tuvaletlerin olduğu ,gülen kadınlarla dolu,nemli koridora koştu ve dar sokağa fırladı.
“Kahretsin” diye fısıldadı. Başını çevirdiğinde bir arabanın kaldırım kenarına park etmiş olduğunu gördü. Arabanın arkasında,uzun,güzel giyinmiş bir adam ve onun üniformalı şoförü ,bagajda bir şeyleri ayarlıyorlardı. Mulder bakarken bagajı kapattılar. Elegant adam başını kaldırdı.” Bay Mulder”
Mulder’ın elleri sımsıkı oldu.” Kurtzweil’a ne oldu?”
Well Manicured Man omuzlarını silkti.” O geldi ve gitti.”

Mulder gözlerinde tehdit dolu bir ifadeyle ona doğru bir adım attı.” Scully’nin nerede olduğunu bilmek istiyorum.”


WMM onaylar biçimde başını salladı. Ceket cebine uzanırken Mulder gerildi ama o ince bir zarf çıkarmıştı. Elini kaldırıp Mulder’a gösterdi.” Ajan Scully’nin yeri ve onun hayatını kurtarmanın yolu. Lütfen__”
Şoförün arka kapıyı hala açık tuttuğu arabayı işaret etti. Mulder bir an tereddütten sonra ilerledi,WMM’ yi geçti ve arabanın içine kaydı. Yaşlı adam onun ardından içeri girerek,kapıyı kapadı. Şoföre işaret etti ve araba ilerledi.
Mulder dimdik oturuyordu;tetikte,yanında oturan adamdan şoföre doğru baktı; o da bakışlarına aynadan karşılık verdi. Bu sırada ,WMM tek kelime etmeden Mulder’ın eline bir zarf verdi.

“Nedir bu?”


“Ajan Scully ‘e bulaşan virüse karşı zayıf bir aşı.96 saa5t içinde yapılmalı.”

Mulder dik dik ona baktı.”Yalan söylüyorsun.”


“Hayır” düşünceli bir halde camdan dışarı baktı.”Aksini ispat etmemin hiç yolu olmamasına rağmen. Virüs uzaylı. Hakkında,bu gezegenin orijinal sakinleri olduğu dışında çok az şey biliyoruz.”
Mulder şüpheli görünüyordu. “Bir virüs?”
“Basit ,durdurulamaz bir yaşam formu. Bir virüs ama aslında yenilmez bir kolonist güç. Değişene dek yer altında yaşıyor. Ve sonra saldırıyor.”
“Gizlemeye çalıştığınız bu mu?”sesindeki küçümsemeyi saklamıyordu artık.”Bir hastalık?”
“Hayır!” WMM patladı. “Tanrı aşkına ,hepsini tersten anladın__”
“AIDS,Ebola virüsü__ evrimsel ölçekte yeni doğanlar. Bu virüs ,dinozorlardan çok önce gezegende yürüdü.”
Mulder kaşlarını çattı.” Yürüdü demekle ne demek istiyorsun?”
“Senin uzaylıların Ajan Mulder,senin küçük yeşil adamların__onlar buraya milyonlarca yıl önce vardılar. Ayrılmayanlar,evrim geçirmiş bir patojen formunda ,son buzul çağından beri yeraltında hareketsiz yatıyorlar. Uzaylı ırkı,gezegeni kolonize etmek için, döndüğünde yenilenmeyi bekliyorlar. Ve bizi taşıyıcı olarak kullanıyorlar. Buna karşı hiç savunmamız yok. Hiçbir şey...sadece zayıf bir aşı...”
Durakladı ve en sonunda sarsılmış görünen Mulder’a baktı.”Neden bir sır olarak tutulduğunu görüyor musun Ajan Mulder? Neden en iyi adamlar__ baban gibi adamlar__ bu gerçeğin bilinmesine izin veremezlerdi? Dallas’a dek virüsün bizi basitçe kontrol ettiğine inanıyorduk. Bu kütlesel bulaşıcılık bizi köle bir ırk yapacaktı.”
“Bu neden binayı bombaladığınız değil mi...” dedi Mulder yavaşça “etkilenmiş itfaiyeciler...çocuk...”
WMM neşesizce onayladı.”gebelikler başladığında,bizim sürprizimizi hayal et. Grubum kolonistlertle birlikte çalışıyor ;gördüğünki gibi kolaylaştırma programları yapıyor. Gizlice bir çare geliştirebileceğimiz umuduyla,virüse ulaşmak için ..”
“Kendinizi kurtarmak için” diye böldü Mulder.
WMM omuz silkti.”Savaş boşunayken,zafer birkaç hayatta kalana bağlı olur. Hayatta kalmak en büyük ideolojidir.” Duraksadı,sonra Mulder’a soğukça gülümsedi.” Baban,akıllıca,buna inanmayı reddetti.”
“Babam kardeşimi kurban etti.” diye bağırdı Mulder kızgınca.”Onların Samantha’yı almasına izin verdi__”
“Hayır” Bir an için WMM neredeyse kederliydi.” Aşılama olmadan,bu büyük yıkımdan kurtulabilecek tek gerçek hayatta kalanlar,ona bağışıklığı olanlar olacak: insan/uzaylı melezleri. Baban kız kardeşinin kaçırılmasına,klonlanma programına alınmasına izin verdi. Bir tek nedenle__”
“Böylece kız kardeşim hayatta kalacaktı.”Ani bir anlamayla nefesini içine çekti.”Bir genetik melez olarak...”
WMM onayladı. “Baban bencillik yerine umudu seçti. Gelecekteki tek umutları: çocukları. Senin için umudu Ajan Mulder, senin PROJE hakkındaki gerçeği açığa çıkarmandı. Durdurmak için,yapabileceğin her şeyi yapacağın__”
“Gelecek için savaşacaktın__”
Sessizleşti. Arka koltuğun ,öbür tarafında Mulder afallamış halde oturuyor ,sanki bir anda kaderi onaylanmış gibi hissediyordu ya da basitçe haklı çıkarılmış gibi.
“Neden bana bunu anlatıyorsun.” Dedi sonunda.
WMM cevap vermeden önce uzun uzun ellerine baktı.”Benim çocuklarımın aşkı için. Ne eksik,ne fazla. Sana söylediklerimi öğrendikleri an,yaşamım sona erecek.”
Başını kaldırdı ve Mulder sürücünün onları ,dikiz aynasından izlediğini gördü. Onların fark ettiğini görünce bakışlarını aceleyle yola çevirmişti.
Mulder sordu.” Dr. Kurtzweil’a ne oldu?”
WMM ifadesiz bir yüzle ona bakıyordu. Mulder aniden gerçeği fark etti ve kapı kolunu kavradı.”Çıkmama izin ver. Arabayı durdur.”
WMM ön koltuğa seslendi.”Sürücü...”
Limuzin sessizce durdu. Dışarıda cadde boştu,tek bir sarı lambayla aydınlatılmıştı. Ev yoktu,insanlar yoktu,sadece paslanmış çöp tenekeleriyle çevrili,terkedilmiş bir gaz istasyonu vardı. Mulder tekrar kolu çevirdi. Kitliydi. Kendisini esir alan adama karşı durmak için döndüğünde ,kendini ,diğer adamın bacağına dikkatlice neredeyse sıradan bir tavırla bırakılmış,bir silaha bakar buldu. Namlusu direkt olarak Mulder’ın göğsüne yöneltilmişti.
“Birlikte çalıştığım adamlar ,kaçınılmaz gelecekteki kumarlarının yolunda duran her şeyi temizlemekten kaçınmazlar. Dr. Kurtzweil’ı öldürmem emredildi.”
Silahı kaldırırken,Mulder bir hareketle sırtını kapıya dayadı.”__ tıpkı seni öldürmem emredildiği gibi.” Ama Mulder bağıramadan,WMM hızla döndü ve sürücüyü kafasından vurdu.
Kan ön cama ve Mulder’ın ceketine sıçradı. Mulder daha şimdi ne olduğunu kavramaya çalışarak nefes alıyor ve dehşet içinde eli silahlı adama bakıyordu.”Hiç kimseye güvenme Bay Mulder.” dedi WMM sakince.
Mulder bir sonraki olmayı bekleyerek ona baktı ama WMM sadece kapıyı açıp ,arabadan çıktı. Boş caddede durdu ve kapıyı ,hala koltuğunda donmuş,oturan,Mulder için açık tuttu.
“Çık arabadan Ajan Mulder”
“Neden? Döşeme zaten mahvoldu.”
“Çık dışarı.”
Derin bir nefes alarak,Mulder asfaltta ona katıldı. Elindeki küçük zarfa bakıyordu. WMM ise elinde bir silah şiddetli bir karamsarlık içinde görünüyordu.
“Çok değerli,kısacık vaktin var Ajan Mulder. Sana verdiğim şeyin__uzaylı kolonistler varlığını bilmiyor...henüz. Elinde Projeyi sona erdirecek güç var. En değerli neleri varsa onu alacak.”
Nasıl olduğunu bilmem gerek__”
“Elinde tuttuğun aşı,virüse karşı tek savunma. Uzaylı ortama sunulması,son 50 yıldır çok dikkatle koruduğumuz nazik planları yok edebilecek güce sahip olabilir... “
“Olabilir? “Mulder zarfı sıktı ve başını olumsuzca salladı.” Olabilir ne demek?”
“Ajan Scully’i bul. Sadece o zaman Projenin faaliyet alanı ve büyüklüğünü anlayacaksın. Ve neden onu kurtarman gerektiğini. Çünkü sadece onun bilimi seni kurtarabilir.”
Mulder fazlasını umarak ona baktı ama WMM sadece caddenin aşağısını işaret etti. “Git!”
Mulder protestoya başladı ama diğer adam silahı kaldırıp,ona doğrulttu. “Derhal git!”
Mulder gitti. Çabucak oradan uzaklaştı ve sonra bir koşu hızı tutturdu;kaçarken omzunun üzerinden geri bakıyordu. Arkasında,WMM ayakta durarak onu izledi bir an ;sonra döndü ve arabaya girdi. Kapıyı kapattı;Mulder renkli camın arkasından hafif bir hareket görüyordu. Saniyeler sonra , araba havaya uçtu.
Mulder’ın sesi ,araçtan yayılan alevlerin gürlemesi içinde boğuldu. Çarpışma dalgası onu yere yıktı. Değerli zarfın üzerinden elinin baskısı kalktı ve zarf elinden uçup,karanlığa savruldu. Nefes almaya çalışarak ,ayağa kalkmaya uğraştı. Zarfı bulup,içinden dökülenlere baktı. Bir şırınga ,mucizevi bir şekilde hasarsız küçük,cam bir ampul ve küçük bir kağıt.
ÜS 1

Güney 83° 00 LAT.

   Doğu 63° 00 LONG:

326 Feet



Yüklə 410,69 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin