Frank herbert



Yüklə 6,53 Mb.
səhifə31/55
tarix22.08.2018
ölçüsü6,53 Mb.
#74294
növüYazı
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   55



l

l


399


398




ların Sayyadina 'sı olmalıyım

Paul, mağaranın gölgelerinde, Chani'nin yanında duruyor-j du. Kızın verdiği lokmanın tadı hala ağzındaydı: bahar balıyla J yoğrulup yaprağa sarılmış kuş eti ve tahıl. Tattığı zaman, daha önce hiç bu kadar yoğun bir bahar özü yemediğini anlamış ve bir an korkmuştu. Bu özün ona ne yapabileceğini biliyordu; zihnini önsezi bilincine iten bahar değişimi.

"Bi-la kayfa," diye fısıldadı Chani.

Paul ona bakınca, annesinin sözleri karşısında Fremenlerin duyduğu korkuyla karışık sayıgıyı gördü. Bir tek Jamis denen adam seremoniden uzak duruyor gibiydi, bir kenara çekilmiş, kollarını göğsünde kavuşturmuştu.

"Duy yakha hin mange," diye fısıldadı Chani. "Duy punra ; hin mange. iki gözüm var. iki ayağım var."

Ve meraklı bir ifadeyle gözlerini Paul'e dikti.

Paul, içindeki borayı yatıştırmak için derin bir nefes aldı.' Annesinin sözleri, bahar özünün yaptıklarına kilitlenmişti; Paul onun sesinin, açıkta yanan bir ateşin gölgeleri gibi içinde yükselip alçaldığını hissetmişti. Bütün bunların arasında, annesinin içindeki belli belirsiz alaycılığı algılamıştı...onu öyle t iyi tanıyordu ki!..ama bir lokma yiyecekle başlayan bu şeyij hiçbir şey durduramazdı.

Korkunç amaç!

Onu algıladı, kaçamayacağı kalıtsal bilinci. Belirginleşeni netlik, verilerin akışı ve bilincinin duygusuz hassasiyeti vardı, j Zemine çömeldi, sırtını kayaya yaslayarak oturdu ve kendisini ona bıraktı. Bilinci, zamanı görebildiği, zaman kavramı olmayan o katmana aktı, mevcut yollan, geleceğin rüzgarlarını...geçmişin rüzgarlarını algılayarak: bir gözü geçmişte, bir gözü şimdide, bir gözü gelecekte...hepsi, zamanın mekan haline geldiğini görmesini sağlayacak üçlü bir görüntüde bir- j leşmiş.

Kendini aşma tehlikesi vardı, bunu hissetti, şimdiye ait bilincini korumak zorundaydı; tecrübelerinin flu yansımalarını, akmakta olan anı ve 'şu anda olan'ın sürekli katılaşarak 'ebedi',

geçmiş'e dönüşmesini algıladı.

Şimdiyi kavrarken, zamanın hareketinin muazzam durgunluğunun her yerde, sarp kayalıklara çarpan dalgalar gibi yön değiştiren akıntılarla, dalgalarla, dev dalgalar ve karşı dev dalgalarla karmaşıklaştığını ilk kez hissetti.

Bu, önsezisini yeni bir şekilde anlamasını sağladı ve ani bir korku hissiyle birlikte kör zamanın kaynağını, bunun içindeki hatanın kaynağını gördü.

Önsezinin, ortaya çıkardığı şeyin sınırlarını birleştiren bir aydınlanma olduğunu...hem kusursuzluğun hem de anlamlı hataların kaynağı olduğunu anladı. Bir tür Heisenberg belirsizliği araya girdi: gördüğü şeyi ortaya çıkaran, gördüğü şeyi değiştiren bir enerji harcaması.

Ve gördüğü şey, bu mağaranın içindeki bir zaman bağlantısı, buraya toplanmış kaynaşan olasılıklardı...en küçük eylemin; bir göz kırpışın, dikkatsizce söylenen bir sözün veya yer değiştiren bir kum tanesinin, bilinen evreni yerinden oynatabilecek dev bir kaldıracı harekete geçireceğiydi. Sonucuyla birlikte gördüğü şiddet öyle çok değişkene bağlıydı ki Paul'ün en ufak hareketi akışta çok büyük kaymalar yaratıyordu.

' Görüntü, içinde hareket etmeyip donup kalma isteği uyandırdı ama bu da sonuçlan olan bir eylemdi.

Sayısız sonuçlar...bu mağaradan her yöne yayılan hatlar...Bu sonuç-hatlarının çoğunda, bir hançer yarasından kanlar akan kendi cesedini gördü.



Babam İmparator Padişah, Dük Leto 'nün ölmesini sağlayıp Arrakis'i Harkonnenlere geri verdiğinde 72 yaşındaydı ama en fazla 35 gösteriyordu Halkın karşısına, Sardokar üniforması ve sorgucunda altın imparatorluk aslanı olan siyah Burseg miğferi ol-



401


400




madan pek çıkmazdı. Bu üniforma, gücünün nereden kaynaklandığının açık bir göstergesiydi. Yine de her zaman bu kadar kaba değildi. İsteyince, çevresine sempati ve samimiyet yayabiliyordu; ama son günlerde sık sık onunla ilgili herhangi bir şeyin göründüğü gibi olup olmadığını merak ediyordum. Artık onun, sürekli, görünmeyen bir kafesin parmaklıklarından kurtulmaya çalıştığını düşünüyorum. Onun bir İmparator, tarihin en karanlık dönemlerine uzanan bir hanedanın babası olduğunu unutmamalısınız. Ama biz, anayasal bir oğul vermeyi reddettik. Bu şimdiye dek bir yöneticinin başına gelen en korkunç yenilgi değil midir? Leydi Jes-sica, Başrahibelerine karşı koyarken, annem onlara boyun eğmişti. Daha güçlü olan hangisiydi? Tarih bunu çoktan cevapladı.

- Prenses Irulan'ın yazdığı "Babamın Evinde"

Jessica, mağaranın karanlığında, çevresindeki FremenleriiM kıpırdandığını hissedip kekremsi damıtıcı giysi kokusunu• duyarak uyandı. Biyolojik saati, ona dışarıda biraz sonra gece olacağını söyledi, ama vücut nemlerini içerde tutmak için plastik kapaklarla çölden izole edilmiş olan mağara hala karanlıklar içindeydi.

Aşırı yorgunluk nedeniyle kendini tamamen dinlendirici bir uykuya bıraktığını fark etti; bu, Stilgar'ın birliği içinde kendini bilinçsiz olarak güvende hissettiği anlamına geliyordu. Hamak şekline sokulmuş cüppesinin içinde döndü, ayaklarını kayalık zemine, ardından çöl botlarının içine kaydırdı.

Damıtıcı giysimin pompalama etkisini artırmak için paçalarımı botlarımın içine sokarak bağlamayı unutmamalıyım, diye düşündü. Hatırlanması gereken öyle çok şey var ki.

Sabah yedikleri yemeğin tadı hala ağzındaydı...bahar balıyla yoğrularak yaprağa sarılmış bir lokma kuş eti ve tahı1

402
...zamanın kullanımının burada tersine döndüğünü fark etti: gece faaliyet, gündüz dinlenme zamanıydı.

Gece gizler, gece en güvenli zamandır

Cüppesini bir kaya çukurunun içindeki hamak kancalarından kurtardı, karanlıkta yakasını bulana kadar kumaşla boğuştu ve üstüne geçirdi.



Acaba Bene Gesserit'e nasıl haber ulaştırabilirim? diye düşündü. Onlara, yersiz yurtsuz iki kışının Arrakıs 'e sığındığı söylenmeli

Uzaktaki ışıküreler mağarayı aydınlatmaya başladı. Orada insanların hareket ettiğini gördü, çoktan giyinmiş olan ve kapüşonunu geriye atarak kartal gagasını andıran Atreides profilini gözler önüne seren Paul de onların arasındaydı.

Yatmadan önce Paul'ün çok acayip davrandığını düşündü. içine kapanık. Ölümden dönüp de henüz dönüşünün tam bilincinde olmayan biri gibi, gözleri içe dönük bakışla yarı kapalı ve donuktu. Bu, Paul'ün bahar yüklü beslenme rejimiyle ilgili yaptığı uyarıyı düşünmesine yol açtı: bağımlılık yapıcı

Acaba yan etkisi var mı9 diye düşündü. Önsezi yetenekleriyle ilgisi olduğunu söylemiş ama ne gorduğuyle ilgili olarak garip bir şekilde sessiz kalmıştı

Stilgar, Jessica'nın sağındaki gölgelerin arasından çıkıp ışıkürelerin altındaki gruba doğru ilerledi. Jessica adamın sakalını nasıl sıvazladığını ve avının üstüne atılmaya hazır bir kedi gibi tetikte göründüğünü fark etti.

Paul'ün çevresine toplanan insanlardaki gözle görülür gerilimi...ciddi tavırlarını ve ayinsel duruşlarını fark edince, ani bir korku Jessica'yı sarstı.

"Onlar benim himayemde!" diye gürledi Stilgar.

Jessica, Stilgar'ın karşı çıktığı adamı tanıdı: Jamis! Ardından Jamis'in öfkesini, omuzlarındaki kasılmayı gördü.

Jamis, Paul'ün alt ettiği adam\ diye düşündü.

"Kuralı biliyorsun, Stilgar," dedi Jamis.

"Kim daha iyi bilebilir ki?" diye sordu Stilgar ve Jessica adamın sakinleştirici ses tonunu, bir şeyleri yumuşatma çaba-

403
sini duydu.

"Ben dövüşü seçiyorum," diye homurdandı Jamis.

Jessica hızla koşup Stilgar'ın kolunu tuttu. "Ne demek oluyor bu?" diye sordu.

"Bu amtal kuralı," dedi Stilgar. "Jamis senin efsanedeki rolünü sınama hakkını kullanmak istiyor."

"Kadının uğrunda mücadele edilmeli," dedi Jamis. "Eğer onu savunan kazanırsa, bunda gerçek payı var demektir. Ama denir ki..." Bakışlarını topluluğun üzerinde gezdirdi. " ..bir Fremen'in onu savunmasına ihtiyacı yoktur...bu tek bir anlama gelebilir: kendisini savunacak kişiyi yanında getirir."



Paul'le teke tek dövüşmekten bahsediyor' diye düşündü Jessica.

Stilgar'ın kolunu bırakıp yarım adım öne çıktı "Ben daima kendi kendimi savunurum," dedi. "Bunun ne anlama geldiği yeterince..."

"Sen bizim adetlerimiz hakkında ahkam kesemezsin'" dedi Jamis sertçe. "Gördüklerimden başka kanıtın olmadığı sürece. Stilgar dün sabah sana ne demen gerektiğini söylemiş olabilir Senin zihnini mesajlarla doldurmuş ve sen de aramızda sahte bir yer edinme umuduyla bunları papağan gibi tekrarlamış olabilirsin."

Onu öldürebilirim, diye düşündü Jessica; ama bu, onların efsaneyi yorumlama tarzıyla çatışabilir Ve yine Koruyucu Misyon'un yaptıklarının bu gezegende nasıl bir şekil aldığını merak etti.

Stilgar, Jessica'ya baktı, alçak bir sesle ama kalabalığın ön tarafındakilerin duyabileceği şekilde konuştu. "Jamis kindar birisidir, Sayyadina. Oğlun onu alt etti ve..."

"O bir kazaydı!" diye kükredi Jamis. "Tuono Havzası'nda cadı gücü vardı, bunu şimdi kanıtlayacağım."

"...ve ben de onu alt etmiştim," diye konuşmasını sürdürdü Stilgar. "Bu tahaddiyle aynı zamanda benden de intikam almaya çalışıyor. Asla iyi bir lider olamaz çünkü Jamis'in içinde çok fazla şiddet var...çok fazla gafla, yani boş bulunma. Dilin-

404
de kurallar var, gönlünde sarfa, yani yoldan sapma. Hayır, o asla iyi bir lider olamaz. Onu bu kadar uzun süre korudum çünkü bunun gibi dövüşlerde yararlıdır; ama gözünü mevki edinme hırsı bürüdüğünde kendi toplumu için bile tehlikeli oluyor."

"Stilgarrrr!" diye gürledi Jamis.

Ve Jessica, Stilgar'ın ne yaptığını anladı. Jamis'i öfkelendirerek, PauPle değil kendisiyle dövüşmesini sağlamaya çalışıyordu.

Stilgar, Jamis'e döndü; Jessica adamın gürleyen sesindeki yatıştırıcılığı duydu. "Jamis, o sadece bir çocuk. O..."

"Sen onun bir erkek olduğunu söyledin," dedi Jamis. "Annesi onun göm cabbardan geçtiğini söylüyor Eti budu yerinde ve neredeyse sudan çatlayacak. Çantalarını taşıyanlar içinde litrejonlarla su olduğunu söyledi. Litrejonlarla! Bu arada biz, çiy zerresi oluştuğu anda su ceplerimize asılıyoruz."

Stilgar, Jessica'ya şöyle bir baktı. "Doğru mu bu? Çantanızda su var mı?"

"Evet."

"Litrejonlarla mı?"



"iki litrejon."

"Bu servetin amacı ne?"



Servet mı? diye düşündü. Adamın sesindeki soğukluğu hissederek başını iki yana salladı.

"Doğduğum yerde, su göklerden dökülür, toprağın üstünde geniş ırmaklarda akardı," dedi. "Öyle geniş okyanuslar vardı ki karşı kıyıyı göremezdiniz. Sizin su disiplininize göre eğitilmedim. Daha önce hiç bu şekilde düşünmek zorunda kalmamıştım."

Etraflarındaki insanların nefesi kesildi: "su göklerden dökülür, toprağın üstünde...akardı."

"Aramızda kazayla su ceplerindeki suyu kaybedenler olduğunu ve bu gece Tabr'a ulaşmadan önce acı çekeceklerini biliyor muydun?"

"Nereden bilebilirim?" Jessica başını iki yana salladı.

405
"Eğer ihtiyaçları varsa çantamızdan onlara su ver."

"Bu servetle bunu mu yapmayı amaçlıyordunuz?"

"Hayat kurtarmayı amaçlıyordum," dedi Jessica.

"O halde lütfunuzu kabul ediyoruz, Sayyadina."

"Bizi suyla satın alamayacaksın," diye gürledi Jamis. "Sen de beni kendine karşı öfkelendiremeyeceksin, Stilgar. Sözlerimi kanıtlamadan önce sana meydan okuyayım diye uğraştığını anladım."

Stilgar Jamis'e döndü. "Bir çocukla dövüşmekte ısrarlı mısın, Jamis?" Sesi alçak ve nefret doluydu.

"Kadının uğrunda mücadele edilmeli."

"Benim himayemde olmasına rağmen mi?"

"Amtal kuralının uygulanmasını istiyorum," dedi Jamis. "Bu benim hakkım."

Stilgar başıyla onayladı. "Pekala, eğer çocuk seni doğra-mazsa, o zaman benim hançerimle de karşılaşacaksın. Ve bu sefer daha önce yaptığım gibi bıçağı geri çekmeyeceğim."

"Bunu yapamazsınız," dedi Jessica. "Paul henüz..."

"Sen karışmamalısın, Sayyadina," dedi Stilgar. "Beni öldürebilirsin, dolayısıyla aramızdan herhangi birini de öldürebilirsin, ama hepimiz birleşirsek bizi alt edemezsin. Bu gerçekleşmek zorunda; amtal kuralı böyle."

Jessica sessiz kaldı, ışıkürelerin yeşil ışığında gözlerini adama dikti ve ifadesine Hakim olan şeytani soğukluğu gördü. Dikkatini Jamis'e çevirdi, kaşlarının görünüşünden adamın bir şeyler kurduğunu anladı ve şöyle düşündü: Bunu daha önce görmüş olmalıyım. Adam bir şeyler kuruyor. Suskun bir tip, kendi kendini kışkırtıyor

"Eğer oğluma zarar verirsen," dedi, "beni karşında bulacaksın. Sana şimdiden meydan okuyorum. Kemiklerini parça parça..."

"Anne." Paul öne çıkarak annesinin koluna dokundu. "Belki Jamis'e şeyi açıklarsam..."

"Açıkla bakalım!" diye alay etti Jamis.

Paul gözlerini ona dikerek sessiz kaldı. Ondan hiç kork-j

muyordu. Jamis'in hareketleri hantaldı ve gece kumun üzerinde karşılaştıklarında yere çok kolay düşmüştü. Ama Paul hala bu mağaranın kaynaşan bağlantılarını hissediyor, hala kendisinin bir hançerle öldürülmüş olduğu önsezi görüntülerini hatırlıyordu. Bu görüntüde onun için o kadar az kaçış yolu vardı ki...

Stilgar şöyle dedi: "Sayyadina, artık geriye çekil de..."

"Ona Sayyadina demeyi kes!" dedi Jamis. "Bu henüz kanıtlanmadı. Tamam, duayı biliyor! Ne olmuş yani? Çocuklarımızın hepsi bu duayı biliyor."

Yeterince konuştu, diye düşündü Jessica. Artık onu çözecek ses tonunu biliyorum Bir an duraksadı. Ama hepsini birden durduramam

"O zaman bana yanıt ver," dedi Jessica, sesini içinde hafif bir vınlama olan inişli çıkışlı bir tona ayarladı ve sonunda doğru tonu yakaladı.

Jamis gözlerini ona dikti, yüzünde gözle görülür bir korku vardı.

"Sana ıstırabı öğreteceğim," dedi Jessica aynı ses tonuyla. "Dövüşürken bunu hatırla. Öyle bir ıstırap çekeceksin ki bununla kıyaslandığında göm cabbar bile mutlu bir anı gibi kalır. Kıvranacaksın tüm..."

"Bana büyü yapmaya çalışıyor!" dedi Jamis nefes nefese. Sağ yumruğunu sıkıp kulağının yanında tuttu. "Onun susturulmasını istiyorum!"

"Pekala öyle olsun," dedi Stilgar. Jessica'ya uyarı dolu bir bakış fırlattı. "Eğer bir daha konuşursan, Sayyadina, bunun senin büyücülüğün olduğunu bileceğiz ve haklarını yitireceksin." Başıyla ona geri çekilmesini işaret etti.

Jessica kendisini geri çeken elleri hissetti ve kaba davranmadıklarını algıladı. Paul'ün kalabalıktan ayrıldığını ve ince yüzlü Chani'nin, başıyla Jamis'i işaret ederek oğlunun kulağına bir şeyler fısıldadığını gördü.

Birlik, ortalarında bir ring oluşturdu. Birkaç ışıküre daha getirildi ve hepsi sarı ışığa ayarlandı.





407


406




Jamis ringin içine girdi, cüppesini çıkarıp kalabalıktan birine fırlattı. Kat yerleri ve büzgülerle yamalı ve parçalı görünen damıtıcı giysisinin bulanık gri kayganlığı içinde dikildi. Bir an ağzını omzuna doğru eğip su cebinin borusundan su içti. Hemen ardından doğruldu, giysisini sıyırıp çıkardı ve dikkatlice kalabalığa uzattı. Kalçalarını örten bir tür peşte-mal, ayaklarının üstüne sıkıca sarılmış kumaş parçaları ve sağ elinde bir hançer-i figanla ayakta durmuş bekliyordu.

Jessica, kız-çocuğu Chani'nin Paul'e yardım ettiğini; avu-cuna bir hançer-i figan sıkıştırdığını; oğlunun, ağırlığını ve dengesini sınamak için hançeri tarttığını gördü. Ve Jessica, Paul'ün prana ve binduyla, sinirler ve liflerle eğitildiğini; dövüşmeyi müthiş bir okulda öğrendiğini, öğretmenlerinin Duncan Idaho ve Gurney Halleck gibi kendi devirlerinin efsaneleri olan adamlar olduğunu hatırladı. Çocuk, Bene Gesse-rit'in dolambaçlı yöntemlerini biliyor, esnek ve kendinden emin görünüyordu.



Ama yalnızca on beş yaşında, diye düşündü. Ve kalkanı yok. Bunu engellemeliyim. Şöyle ya da böyle mutlaka bir yolu...Kafasını kaldırıp bakınca Stilgar'ın kendisini izlediğini gördü.

"Bunu engelleyemezsin," dedi Stilgar. "Konuşmamalısın."

Jessica bir eliyle ağzını kapatıp düşündü: Jamis 'in zihnine korku tohumları attım Bu onu biraz yavaşlatır...belki. Keşke dua edebilseydim...yürekten dua edebılseydim.

O sırada Paul, üstünde sadece damıtıcı giysisinin altına giymiş olduğu dövüş şortuyla, ringin hemen kenarında tek başına duruyordu. Sağ elinde bir hançer-i figan tutuyordu; ayakları kum serpilmiş kayanın üstünde çıplaktı. Idaho onu defalarca uyarmıştı: "Zeminle ilgili şüphen varsa, en iyisi yalın ayak olmaktır " Ve Chani'nin verdiği bilgiler hala bilincinin önünde duruyordu: "Jamis bir hamleyi çeldikten sonra hançe-riyle birlikte sağa döner. Bu hepimizin fark ettiği bir alışkanlığıdır. Ve gözünü kırptığın anda seni parçalamak için gözünün içine bakar. İki elle de dövüşebilir; gözünü dört aç, hançeri

408
obur eline geçirebilir "

Ama Paul'ün içinde en güçlü olan, tüm vücuduyla hissettiği şey, eğitimi ve antrenman alanında günlerce, saatlerce içine işlenmiş olan içgüdüsel reaksiyon mekanizmasıydı.

Gurney Halleck'in sözleri de hatırlanmaya değerdi: "1yı bir hançer dövüşçüsü, aynı anda hançerin hem ucunu hem ağzım hem de kabza siperini düşünür Uç da kesebilir, ağız da saplanabilir, kabza siperi de rakibinin bıçağını engelleyebilir "

Paul hançer-i figana bir göz attı. Kabza siperi yoktu; yalnızca sapın eli korumak için yukarı kalkık kenarlarıyla birlikte incecik yuvarlak halkası vardı. Ve dahası, bu bıçağın kırılma gerilimini bilmediğini fark etti, hatta kırılıp kırılamayacağını bile bilmiyordu.

Jamis ringte Paul'ün karşısındaki kenarda sağ tarafa yanaşmaya başladı.

Paul dizlerini kırıp eğilirken kalkanı olmadığını fark etti; oysa o, çevresinde kalkanın belli belirsiz alanı varken dövüşmek, savunmada maksimum hızla tepki verirken, saldırısını düşmanın kalkanının içine girebilmek için gereken kontrollü bir yavaşlığa ayarlamak üzere eğitilmişti. Kalkanın insanı bilinçsizce körelten saldırı hızına bağlı kalmaması konusunda eğitimcilerinin sürekli yaptığı uyarılara rağmen biliyordu ki kalkan-bilinci kendisinin bir parçasıydı.

Jamis ritüel davetle meydan okudu: "Hançerin parçalanıp darmadağın olur inşallah!"

Demek bu hançer kırılabiliyor, diye düşündü Paul.

Jamis'in de kalkanı olmadığı konusunda kendi kendini uyardı ama adam kalkan alışkanlığıyla eğitilmemişti, bir kalkan dövüşçüsünün tutukluğu onda yoktu.

Paul gözlerini ringin karşısında duran Jamis'e dikti. Adamın vücudu kuru bir iskeletin üzerine sarılmış düğüm düğüm bir sicim gibi görünüyordu. Hançer-i figanı, ışıkürelerin ışığında süt sarısı parlıyordu.

Paul'ün içini korku sardı. Donuk sarı ışıkta insanların oluşturduğu bu ringin içinde dururken birdenbire kendini

409
yalnız ve çıplak hissetti. Önsezi, bilgisini sayısız tecrübeyle beslemiş, geleceğin en güçlü akımlarını ve bunlara yol gösteren karar dizilerini hissettirmişti ama bu gerçek-şımdıyd\ Bu, sonsuz sayıda küçük talihsizliğin üzerinde sallanan ölümdü.

Burada her şeyin geleceği değiştirebileceğini fark etti izleyenlerin arasında öksüren biri, dikkati dağıtan bir şey Işıkürelerin parlaklığında bir değişiklik, aldatıcı bir gölge.



Korkuyorum, dedi Paul kendi kendine.

Dikkatli bir şekilde Jamis'in çevresinde dönerken, kendi kendine Bene Gesserit'in korkuya karşı duasını sessizce tekrarladı. "Korku akıl katilidir . " Soğuk bir duş almış gibi oldu. Kaslarının tek bir amaç için birleştiğini, tetikte ve hazır hale geldiğini hissetti.

"Hançerimi kanına bulayacağım," diye homurdandı Jamis Ve son sözcüğün ortasında ansızın saldırdı.

Jessica hareketi gördü, atmak üzere olduğu çığlığı bastırdı

Adamın darbeyi indirdiği yerde yalnızca boşluk vardı. Paul şimdi Jamis'in arkasında duruyordu, adamın açık sırtına temiz bir darbe indirebilirdi.

Şimdi, Paul1 Şimdi1 Jessica kafasının içinde haykırıyordu.

Paul'ün hareketi düşük hıza ayarlıydı ve estetik bir akıcılığı vardı ama o kadar yavaştı ki, Jamis gerileyip sağa kıvrılarak kaçacak zamanı buldu.

Paul eğilerek geri çekildi. "Önce kanımı bulmalısın."

Jessica, oğlundaki kalkan dövüşçüsü zamanlamasını tanıdı ve bunun nasıl iki yönlü bir şey olduğunu anladı. Çocuğun reaksiyonları gençliğine özgüydü ve bu insanların asla görmemiş olduğu bir seviyede eğitilmişti. Ama saldırıları da eğitilmişti ve bir kalkan engelini geçmek üzere ayarlanmıştı. Kalkan çok hızlı bir darbeyi iter, yalnızca yavaşça yapılan aldatıcı darbeyi içine alır. Bir kalkanı geçmek için kontrol ve hile gerekir.



Paul bunu anlıyor mu? diye sordu Jessica kendi kendine Anlamış olmalı'

410
Jamis mürekkep karası gözleri parlayarak bir kez daha saldırdı; vücudu ışıkürelerin altında sarı bir lekeydi.

Paul, bir kez daha sıyrıldı ve saldırısı fazlasıyla yavaş oldu.

Ve bir kez daha.

Ve bir kez daha.

Her seferinde, Paul'ün karşı hamlesi bir an geç geldi

Ve Jessica gördüğü şeyi Jamis'in fark etmemesini diledi. Paul'ün savunma tepkileri gözle görülemeyecek kadar hızlıydı; ama her seferinde, eğer bir kalkan Jamis'in darbelerinin bir kısmının yönünü değiştiriyor olsaydı, tam olarak alacakları doğru açıyla hareket ediyorlardı.

"Oğlun bu zavallı aptalla oynuyor mu?" diye sordu Stilgar. Jessica'nın karşılık vermesine fırsat kalmadan, adam eliyle susmasını işaret etti. "Affedersin, sessiz kalmalısın."

Şimdi, kayalık zeminin üstündeki iki kişi birbirinin etrafında dönüyordu: Hançer tuttuğu elini öne uzatıp hafifçe yukarı kaldırmış Jamis ve hançerini aşağıda tutarak eğilmiş Paul.

Jamis, bir kez daha ansızın saldırdı; bu kez sağ tarafa, Paul'ün kaçmış olduğu yere doğru kıvrıldı.

Paul, geriye ya da dışarıya doğru feyk atmak yerine, kendi bıçağının ucuyla adamın hançer tutan kolunu karşıladı. Ardından sola bükülerek kurtuldu. Uyarısı için Chani'ye minnettar kaldı.

Jamis, hançer kullandığı kolunu ovuşturarak, tekrar halkanın merkezine doğru geldi. Yaradan bir an kan damladı ve durdu. Adamın gözleri faltaşı gibi açılıp Paul'e dikilmişti; iki lacivert delik, ışıkürelerin donuk ışığında yeni bir ihtiyat duyusuyla onu inceliyordu.

"Vay, bu acıttı," diye mırıldandı Stilgar.

Paul harekete hazır bir şekilde eğildi ve kendisine verilen eğitim gereği, akan ilk kandan sonra seslendi: "Pes ediyor musun?"

"Hah!" diye haykırdı Jamis.

Birlikten kızgın bir mırıltı yükseldi.

"Durun!" diye seslendi Stilgar. "Delikanlı kuralımızı

411
bilmiyor." Sonra Paul'e hitaben: "Tahaddide pes etmek yoktur.| Ölçüsü ölümdür."

Jessica oğlunun güçlükle yutkunduğunu gördü. Ve şöyle! düşündü: Bir adamı hiç böyle öldürmedi...kanlı bir hançer} dövüşünde. Bunu yapabilir mi?

Paul, Jamis'in hareketinin zorlamasıyla yavaşça sağa doğru î daire çizdi. Bu mağarada kaynaşan zaman değişkenleriyle ilgili! hatırladığı önsezi bilgisi şimdi yüreğini daraltıyordu. Yeni an- j layış tarzı ona, bu dövüşte önünde uzanan herhangi bir açık] kanalın kendini göstermesi için yumak haline gelmiş çok fazla] sayıda karar olduğunu söylüyordu

Değişken üstüne değişken yığılmıştı ve bu mağaranın,! onun yolunda flu bir bağlantı gibi durmasının nedeni buydu. \ Bu, selin içinde duran ve çevresindeki akıntılarda girdaplar] yaratan dev bir kaya gibiydi.

"Şuna bir son ver, delikanlı," diye mırıldandı Stilgar.j "Onunla oynama."

Paul, kendi hızına güvenerek ringin ortasına doğru iyice; sokuldu.

Tahaddi ringinde karşısında duranın çıtkırıldım bir dış dün-'j yalı ve Fremen hançer-i figanı için kolay bir av olmadığını an- j layan Jamis, sanki bu gerçek ona çarpmış gibi geriledi.


Yüklə 6,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin