Frank herbert



Yüklə 6,53 Mb.
səhifə38/55
tarix22.08.2018
ölçüsü6,53 Mb.
#74294
növüYazı
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   55

"Ne söylemek istiyorsun?"

"Usul" diye fısıldadı, hala titriyordu.

"Geleceğe dönemezsin," dedi Paul.

Kıza karşı duyduğu derin bir şefkat içine yayıldı. Onu kendisine doğru çekti, saçlarının okşadı. "Chani, Chani, korkma."

"Usul, yardım et bana," diye haykırdı Chani.

Kız konuşurken, Paul uyuşturucunun içindeki etkisini tamamladığını, geleceğinin uzaktaki gri karışıklığını görmesini sağlamak için perdeleri açtığını hissetti.

"Çok sessizsin," dedi Chani.

Kendisini bilincin içinde harekete hazır tuttu, zamanın kendi tuhaf boyutunda uzadığını gördü; zaman, hassas bir dengedeydi ama yine de fırıl fırıl dönüyordu; dardı ama yine de sayısız dünyaları ve güçleri bir araya toplayan bir ağ gibi yayılıyordu; yürüyüp geçmesi gereken bir cambaz ipiydi ama yine de üzerinde dengede durduğu bir tahterevalliydi.

Bir tarafta imparatorluğu görebiliyordu; öldürücü bir bıçak gibi yıldırım hızıyla ona doğru gelen Feyd-Rautha adlı bir Harkonnen; Arrakis'te-bir soykırrtn yapmak için gezegenlerini kasıp kavuran Sardokarlar; suç ortaklığı yapan ve komplolar hazırlayan Lonca; seçici üreme planlarıyla Bene Gesserit. Bunlar Paul'ün ufkunda, fırtına habercisi olan bir bulut yığını gibi toplanmışlardı.- Onları zapteden Fremenler ve onların Muad'Dib'inden başkası değildi: evrendeki vahşi cihatları için harekete hazır bir şekilde uyuyan Fremen devi.

Paul kendisini bütün yapının çevresinde döndüğü bir merkezde, bir eksende; yanında Chani'yle, ipçe bir barış ipinin üstünde biraz mutlu yürüdüğünü hissetti: Önünde uzayıp git-





489


488




tiğini görebiliyordu, gizli bir siyeçte nisbeten sessiz bir zaman, şiddet dönemleri arasında bir barış anı. «"Barışın olduğu başka bir yer yok," dedi.

"Usul, ağlıyorsun," diye mırıldandı Chani. "Usul, kuvvetim, ölüye nem mi veriyorsun? Kimin ölüsüne?"

"Henüz ölmeyenlere."

"O halde varsın ömürlerini sürsünler."

Paul uyuşturucu sisinin arasından kızın ne kadar haklı olduğunu hissetti, onu kendine doğru çekip sıkıca sarıldı. "Sihaya!" dedi.

Chani avucunu Paul'ün yanağına koydu, "Artık korkmuyorum, Usul. Bak bana. Bana böyle sarıldığında senin gördüklerini ben de görüyorum."

"Ne görüyorsun?"

"Fırtınalar arasındaki bir sessizlik döneminde birbirimize aşkımızı sunduğumuzu görüyorum. Bizden bunu yapmamız bekleniyor."

Uyuşturucu Paul'ü tekrar etkisi altına aldı ve şöyle düşündü: Bana öyle çok kez huzur verip her şeyi unutturdun ki Aşırı aydınlanmayı zamanın o çok net hayaliyle birlikte bir daha hissetti, geleceğin anılar haline geldiğini algıladı...fiziksel aşkın şefkat dolu utancı, benliklerin paylaşılması ve birleşmesi, huzur ve şiddet."

"Sen kuvvetli olansın, Chani," diye mırıldandı. "Yanımda kal."

"Daima," dedi kız ve onu yanağından öptü.

490
Kadın, erkek ya da çocuk hiç kimse hiçbir zaman babamla içli dışlı olmadı. İmparator Padişah 'm yüzeysel dostları arasında onunla en yakın ilişki kuran kişi, çocukluğundan beri arkadaşı olan Kont Hasimir Fen-ring olmuştur. Kont Fenring'in dostluğunun derecesi öncelikle olumlu bir şeyde görülebilir: Arrakis Olayı' ndan sonra Landsraad'ın şüphelerini o yatıştırdı. Annemin dediğine göre, bu, bahar rüşveti olarak bir milyar solariden fazlaya mal olmuştu ve aynı zamanda başka hediyeler de verilmişti: cariyeler, soyluluk unvanları ve rütbeler. Kont'un dostluğunun ikinci büyük kanıtı olumsuzdur. Yapabilecek durumda olmasına ve babam emretmesine rağmen bir adamı öldürmeyi reddetti. Birazdan bu konuya değineceğim.



- Prenses Irulan'ın yazdığı "Kont Fenring: Bir Portre"

Özel dairesinden çıkmış öfke içindeki Baron Vladimir Harkonnen, yüksek pencerelerden giren akşam güneşinin yer yer aydınlattığı koridorda uçuşuyordu. Süspansörlerinin içinde sert hareketlerle aşağı yukarı sallanıyor ve sağa sola dönüp duruyordu.

Özel mutfağını geçti...kütüphaneyi ve küçük kabul odasını fırtına gibi geçip ikindi rehavetinin çoktan çökmüş olduğu hizmetkarlar sofasına daldı.

Muhafız yüzbaşısı lakin Nefud, basık suratında semuta donukluğunun yol açtığı sersemlik ve çevresinde semuta müziğinin ürkütücü iniltileriyle, sofanın karşı tarafındaki bir divanda oturuyordu. Emrindekiler onun buyruklarını yerine getirmek üzere yakınında oturuyorlardı.

"Nefud!" diye kükredi Baron.

Adamlar ayağa fırladılar.

Uyuşturucunun etkisiyle sakin olan ama solgunluğu korku-

493
sunu belli eden yüzüyle Nefud ayakta dikiliyordu. Semuta müziği kesildi.

"Efendim Baron," dedi Nefud. Sesindeki titremeyi engelle, yen tek şey uyuşturucuydu.

Baron çevresindeki yüzleri bakışlarıyla taradı, kendilerin-den geçmişçesine sakin görünüyorlardı. Dikkatini tekrar Ne-fud'a çevirdi ve kadife gibi bir ses tonuyla konuştu:

"Ne zamandır benim muhafız yüzbaşımsın, Nefud?"

Nefud yutkundu. "Arrakis'ten beri Efendim. Hemen hemen iki yıldır."

"Şahsıma yönelik tehlikelere karşı her zaman hazırlıklı mısın?"

"Tek arzum budur, Efendim."

"Peki Feyd-Rautha nerede?" diye kükredi Baron.

Nefud irkildi. "Efendim?"

"Feyd-Rautha'yı şahsıma yönelik bir tehlike olarak kabul etmiyor musun?" Ses yine kadife gibiydi.

Nefud diliyle dudaklarını ıslattı. Gözlerinde hala biraz se-muta donukluğu vardı. "Feyd-Rautha köle dairesinde, Efendim."

"Yine kadınlarla birlikte, öyle mi?" Baron kızgınlığını bastırmak için gösterdiği çabayla titredi.

"Efendimiz, belki de..." •

"Uzatma!" 1

Baron sofanın ortasına doğru bir adım daha ilerledi, adamların Nefud'un çevresinde belli belirsiz bir boşluk bırakarak gazabın hedefinden uzaklaşmak için nasıl geri çekildiklerini fark etti.

"Na-Baron'un her an nerede olduğunu tarri olarak bilmeni emretmedim mi sana?" diye sordu Baron. Bir adım daha yaklaştı. "Na-Baron'un her an kime ne söylediğini tam olarak bileceksin demedim mi sana?" Bir adım daha. "Ne zaman cariyelerin dairesine gitse bana haber vereceksin demedim mi sana?"

Nefud yutkundu. Alnında ter damlaları birikmişti.

Baron dümdüz, neredeyse vurgusuz bir sesle konuştu: "Bütün bunları söylemedim mi sana?"

Nefud başıyla onayladı.

"Ve bana gönderilen tüm köle oğlanları kontrol edeceksin ve bunu bizzat kendin yapacaksın demedim mi sana?"

Nefud yine başıyla onayladı.

"Bu akşam bana gönderilen oğlanın bacağındaki lekeyi kazara mı görmedin?" diye sordu Baron. "Acaba sen..."

"Amca."


Baron hızla dönüp kapı aralığında duran Feyd-Rautha'ya dik dik baktı. Yeğeninin şu anda burada olması...genç adamın pek gizleyemediği telaşlı görünüşü...tüm bunlar pek çok şeyi açığa çıkarıyordu. Feyd-Rautha'nın, Baron'un üzerine yoğunlaşmış kendi casusluk sistemi vardı.

"Odamda kaldırılmasını istediğim bir ceset var," dedi Baron, kalkanının en iyisi olmasına şükretti ve elini cüppesinin altındaki fırlatıcı silahında tuttu.

Feyd-Rautha sağ taraftaki duvarın önünde duran iki muhafıza şöyle bir bakıp başıyla işaret etti. Bu ikisi diğerlerinden ayrılıp hızla kapıdan çıktılar ve Baron'un dairesine doğru koşturdular.

Demek bu ikisi, ha? diye düşündü Baron. Ohoo, bu küçük canavarın komplo kurmak konusunda hala öğreneceği çok şey var!"

"Umarım köle dairesinde her şey yolundadır, Feyd," dedi Baron.

"Kölecibaşıyla keops oynuyordum," dedi Feyd-Rautha ve şöyle düşündü: Nerede hata yaptık acaba? Belli ki amcama gönderdiğimiz oğlan öldürülmüş. Halbuki bu iş için biçilmiş kaftandı. Hawat bile daha iyi bir seçim yapamazdı. Oğlan mükemmeldi!

"Demek piramit satranç oynuyordun," dedi Baron. "Ne hoş. Kazandın mı?"

"Ben...ha, evet, Amca." Feyd-Rautha huzursuzluğunu bastırmak için çaba harcadı.



494


495




Baron parmaklarını şaklattı. "Nefud, tekrar gözüme girmel^ ister misin?"

"Efendimiz, ben ne yaptım ki?" dedi Nefud titrek bir sesle.î

"Şimdi bunun önemi yok," dedi Baron. "Feyd kölecibaşın| keopsta yenmiş. Duydun, değil mi?"

"Evet... Efendimiz."

"Yanına üç adam alıp kölecibaşına gitmeni istiyorum," dedi Baron. "Kölecibaşmı boğun, işiniz bitince cesedi banal getirin ki işi doğru dürüst yapıp yapmadığınıza bakayım. BöyleJ acemi satranç oyuncularını yanımızda çalıştıramayız."

Feyd-Rautha'nın beti benzi attı, bir adım ilerledi. "Ar Amca, ben..."

"Sonra, Feyd," dedi Baron ve eliyle geri çekilmesini işar etti. "Daha sonra."

Köle oğlanın cesedi için Baron'un dairesine gitmiş olan ik muhafız, aralarında sarkan ve kolları yerde sürüklenen yükle riyle yalpalayarak sofa kapısının önünden geçti. Baron adamla gözden kayboluncaya kadar onları izledi.

Nefud, Baron'un yanına geldi. "Kölecibaşmı şimdi öldürmemi istiyorsunuz, Efendim?"

"Şimdi," dedi Baron. "Ve bu işi bitirdiğinde listene şu geçen ikisini de ekle. O cesedi taşıyışlarını hiç beğenmedim.J Böyle şeyler özenle yapılmalı. Onların leşlerini de görmek isti-] yorum."

Nefud, "Efendim," dedi, "eğer herhangi bir şey..."

"Efendin ne emrediyorsa onu yap," dedi Feyd-Rautha. şöyle düşündü: Şu an umut edebileceğim tek şey kendi pos\ tümü kurtarmak.



Güzel! diye düşündü Baron. Kayıplarını nasıl kestirip ata cağını iyi biliyor. Ve Baron şunları düşünürken içten iç gülümsedi: Delikanlı da beni neyin hoşnut edeceğini gazabımdan nasıl zekice kaçabileceğini biliyor. Onu korumana gerektiğini biliyor. Bir gün bırakmak zorunda kalacağım diz-\ ginleri alabilecek başka kimim var ki? Bu kadar uygun başk kimsem yok. Ama öğrenmek zorunda! Ve o öğrenirken ben de\

i korumak zorundayım.

Nefud kendisine yardım edecek adamlara işaret edip, arkasında onlarla birlikte kapıdan çıktı.

"Benimle odama kadar gelir misin, Feyd?" diye sordu.

"Emrinizdeyim," dedi Feyd-Rautha. Eğilerek selam verirken, Yakalandım, diye düşündü.

"Önden buyur," dedi Baron ve kapıyı işaret etti.

Feyd-Rautha'nın korkusunu belli eden yalnızca anlık bir duraksamaydı. Büsbütün battım mı acaba? diye sordu kendi kendine. Sırtıma zehirli bir bıçak mı saplayacak...yavaşça, kalkandan geçirerek? Alternatif bir halefi mi var?



Bu dehşet anını yaşasın, diye düşündü Baron yeğeninin arkasından yürürken. Yerime geçecek ama ben istediğim zaman Kurduğum şeyi yıkmasına izin vermeyeceğim!

Feyd-Rautha çok hızlı yürümemeye çalıştı. Sanki vücudu darbenin ne zaman geleceğini merak ediyormuşçasına sırtının karıncalandığını hissetti. Kasları bir gerilip bir gevşiyordu.

•'Arrakis'ten gelen son haberi duydun mu?" diye sordu Baron.

"Hayır, Amca."

Feyd-Rautha kendisini arkaya bakmamak için zorladı. Hizmetkarların kanadından çıkan koridora saptı.

"Fremenlerin yeni bir kahinleri, bir tür dinsel liderleri var," dedi Baron. "Ona Muad'Dib diyorlar. Gerçekten çok komik. 'Fare' anlamına geliyor. Rabban'a, bırak dinlerini uygulasınlar, dedim. Bu onları meşgul eder."

"Bu çok ilginç, Amca," dedi Feyd-Rautha. Amcasının dairesine giden özel koridora saparken şunları düşünüyordu: Acaba neden bana dinden bahsediyor? Bana gizli bir ipucu mu veriyor?

"Ya, öyle değil mi?" dedi Baron.

Baron'un dairesine geldiler, kabul salonunu geçip yatak odasına girdiler. Bir boğuşmanın belli belirsiz işaretleri karşıladı onları...yerinden kaymış bir süspansörlü lamba, yerde bir yastık, açılıp yatak askısına dolanmış bir sakinleştirici kayış.



496


497




"Zekice bir plandı," dedi Baron. Vücut kalkanının ayarın! maksimuma getirdi, yüzünü yeğenine dönerek durdu. "Amal yeterince değil. Söyle bana, Feyd, neden beni kendin vur-j madın? Yeterince fırsatın oldu."

Feyd-Rautha bir süspansörlü koltuk buldu, teklifsizce otu-* rurken içten içe omuz silkti.



Şimdi cesur olmalıyım, diye düşündü.

"Ellerimin temiz kalması gerektiğini bana siz öğrettiniz."

"Ya, evet," dedi Baron. "İmparator'un karşısına çıktığında, j

bu işi yapmadığını dürüst bir şekilde söyleyebilmelisin. İmpa-'

rator'un yanı başındaki cadı sözlerini duyacak, doğru söyleyip j

söylemediğini bilecektir. Evet. Seni bu konuda uyarmıştım."

"Neden bir Bene Gesserit satın almayı hiç düşünmediniz, i Amca?" diye sordu Feyd-Rautha. "Yanınızda bir Doğru Soyle-j ten..."

"Zevklerimi bilirsin!" dedi Baron sertçe.

Feyd-Rautha amcasını inceledi ve şöyle dedi: "Yine de, i

birisi işe yarayabilir..." s

"Ben onlara güvenmem!" diye terslendi Baron. "Konuyu"

değiştirmeye çalışma!"

Feyd-Rautha yumuşak bir ses tonuyla konuştu: "Nasıl is-j terseniz, Amca."

"Birkaç yıl önce arenadaki bir dövüşü hatırlıyorum," dedij Baron. "O gün btr köle seni öldürmek için ayarlanmış gib görünüyordu. Gerçekten böyle mi olmuştu?"

"Bu çok uzun zaman önceydi, Amca. Ayrıca, ben..." "Kıvırma lütfen," dedi Baron, sesindeki gerginlik kızgınlı-j ğını nasıl dizginlediğini ortaya koyuyordu.

Feyd-Rautha amcasına bakıp şöyle düşündü: Biliyor, yoksa _ sormazdı.

"O bir hileydi, Amca. Kölecibaşınızı gözden düşürmek için ben düzenlemiştim."

"Çok zekice," dedi Baron. "Aynı zamanda cesurca. O köle-ı gladyatör neredeyse seni öldürüyordu, değil mi?" "Evet."

"Cesur olduğun kadar maharetli ve kurnaz da olsaydın gerçekten zorlu biri olurdun." Baron kafasını iki yana salladı. Ve Arrakis'teki o korkunç günden bu yana birçok kez olduğu gibi, Mentat'ı Piter'ı kaybettiği için üzüldüğünü fark etti. Hassas ve şeytani bir inceliğe sahip bir adamdı. Yine de bu onu kurtarmaya yetmemişti. Baron tekrar kafasını iki yana salladı. Bazen kadere akıl sır ermiyordu.

Feyd-Rautha gözlerini yatak odasında gezdirip boğuşmanın izlerini inceledi ve amcasının öylesine dikkatlice hazırladıkları köleyi nasıl yendiğini merak etti.

"Onu nasıl mı yendim?" diye sordu Baron. "Eee, Feyd ...bırak da bu yaşta kendimi korumak için bazı silahlarım olsun. En iyisi bu süreyi bir pazarlık yaparak geçirelim."

Feyd-Rautha gözlerini ona dikti. Pazarlık! Demek beni hala varisi olarak görüyor. Yoksa niye pazarlık etsin insan dengiyle ya da dengine yakın olanla pazarlık eder!

"Ne pazarlığı, Amca?" Ve Feyd-Rautha içini dolduran coşkuyu ele vermeyen, sakin ve makul bir ses tonuyla konuştuğu için kendisiyle gurur duydu.

Baron da bu kontrolü fark etti. Başıyla onayladı. "Sen iyi bir malzemesin, Feyd. Ben iyi malzemeyi ziyan etmem. Bununla birlikte senin için ifade ettiğim gerçek değeri anlamamak konusunda ısrarlısın. Dik kafalısın. Senin için son derece değerli biri olarak neden korunmam gerektiğini anlamıyorsun. Bu..." Yatak odasındaki boğuşmanın işaretlerini gösterdi. "Bu aptallıktı. Aptallığı ödüllendirmem."



Sadede gel, seni yaşlı aptal! diye düşündü Feyd-Rautha.

"Benim yaşlı bir aptal olduğumu düşünüyorsun," dedi Baron. "Seni bu fikrinden vazgeçirmeliyim."

"Bir pazarlıktan bahsediyordunuz."

"Aaah ah, gençlerin sabırsızlığı," dedi Baron. "Evet, bak, işin özü şu: hayatıma kasteden bu aptalca girişimlere son vereceksin. Ve sen hazır olduğunda, ben, senin yolunu açacağım. Danışman pozisyonuna çekilip koltuğu sana bırakacağım."

"Bir köşeye mi çekileceksiniz, Amca?"



498


499






"Hala benim aptal olduğumu düşünüyorsun," dedi Baron "ve bu söylediklerim de bunu doğruluyor, öyle mi? Sana ya|' vardığımı düşünüyorsun! Adımlarına dikkat et, Feyd. O köle oğlanın bacağına yerleştirdiğin kalkanlı iğneyi bu yaşlı aptal yutmadı. Tam da elimi koyacağım yerin altına, ha? Ufacık bir basınç ve...curt! Yaşlı aptalın avucunda zehirli bir iğne. Ahh Feyd..."

Başını iki yana sallayan Baron şöyle düşündü: İşe de yarayacaktı, eğer Hawat beni uyarmamış olsaydı. Neyse, varsın delikanlı komployu tek başıma anladığımı sansın. Bir açıdan öyle oldu. Hawat'ı, Arrakis enkazından kurtaran bendim Ve bu delikanlının benim cesaretime daha fazla saygı duyması gerekiyor

Kendi kendisiyle mücadele eden Feyd-Rautha, sesini çıkarmadı. Dürüst mü acaba? Gerçekten bir köşeye çekilmek mi istiyor? Neden olmasın? Eğer dikkatli hareket edersem bir gün onun yerine geçeceğimden eminim. Sonsuza dek yaşayamaz Belki de bu süreci hızlandırmaya çalışmak aptallıktı.

"Bir pazarlıktan bahsediyordunuz," dedi Feyd-Rautha. "Vereceğimiz sözü tutmak için nasıl yemin edeceğiz?"

"Birbirimize nasıl güvenebileceğiz, öyle mi?" diye sordu Baron. "Imm, Feyd, seninle ilgili kısmı şu: seni izlemesi için Thufir Hawat'ı görevlendiriyorum. Bu konuda Havvat'ın Men-tat yeteneklerine güveniyorum. Beni anlıyor musun? Ve bana gelince, verdiğim söze güveneceksin. Ama sonsuza dek yaşayamam, değil mi, Feyd? Ve belki de şimdi, benim bildiğim ve senin bilmen gereken şeyler olduğundan şüphelenmeye başladın."

"Ben size söz veriyorum, siz bana ne veriyorsunuz?" diye sordu Feyd-Rautha.

"Yaşamana izin vereceğim," dedi Baron. Feyd-Rautha tekrar amcasını inceledi. Beni izlemesi için Hmvat'ı görevlendiriyor. Onun kölecibaşına mal olan gladyatör numarasını Hcnvat'ın planladığını söylesem ne derdi? Büyük olasılıkla, Hawat 'ı gözden düşürmek için yalan so] İn-

yorsun derdi. Yo, yardımsever Thufir bir Mentat ve bu an için hazırlıklıdır."

"Eee, ne diyorsun?" diye sordu Baron.

"Ne diyebilirim ki? Kabul ediyorum elbette."

Ve Feyd-Rautha şöyle düşündü: Hcnvat! Kendi çıkarı için bizi birbirimize düşürüyor...öyle mi? Köle oğlan girişiminde ona danışmadığım için mi amcamın tarafına geçti?

"Seni izlemesi için Hawat'ı görevlendirmem konusunda hiçbir şey söylemedin," dedi Baron.

Feyd-Rautha'nın burun deliklerinin genişlemesi kızgınlığını ele verdi. Hawat'ın adı Harkonnen ailesi için çok uzun yıllardır bir tehlike işaretiydi...ve bu adın artık yeni bir anlamı vardı: hala tehlikeli.

"Hawat tehlikeli bir oyuncak," dedi Feyd-Rautha.

"Oyuncak mı? Salaklaşma. Havvat'a sahip olmakla neye sahip olduğumu ve bunu nasıl kontrol edeceğimi biliyorum. Hawat'ın derin duyguları var, Feyd. Korkulacak adam duyguları olmayandır. Ama derin duygular...ah, işte onlar ihtiyaçlarına göre şekillendirilebilir."

"Amca, sizi anlamıyorum."

"Evet, bu belli oluyor."

Feyd-Rautha'nın gözkapaklarının titremesi kızgınlığını ele verdi.

"Havvat'ı da anlamıyorsun," dedi Baron.



Sen de öyle! diye düşündü Feyd-Rautha.

"Havvat şu anki durumu için kimi suçlar?" diye sordu Baron. "Beni mi? Kesinlikle. Ama o Atreideslerin maşasıydı ve yıllarca beni alt etti; ta ki İmparatorluk müdahale edene kadar. Olayı böyle görüyor. Bana duyduğu nefret artık sıradan bir şey. Beni her zaman alt edebileceğine inanıyor. Buna inandığı için kendisi kaybediyor. Çünkü dikkatini istediğim yere yönlendiriyorum...İmparatorluk'a." Bu yeni gerçekleri anlamasının yarattığı gerilim Feyd-Rautha'nın alnının kırışmasına ve dudaklarının bir çizgi halini almasına neden oldu. "İmpara-tor'a karşı mı?"





501


500




Sevgili yeğenim bunun tadına baksın, diye düşündü Baron. Kendi kendine şöyle desin "imparator Feyd-Rautha Harkon-nen!" Kendi kendine bunun ne kadar değerli olduğunu sorsun. Bu rüya, onu gerçekleştirebilecek yaşlı bir amcanın yaşam, na kesinlikle değer!

Feyd-Rautha diliyle dudaklarını yavaşça ıslattı. Bu yaşlı aptalın söylediği doğru olabilir miydi? Bu işin içinde başka bir* iş vardı.

"Peki Havvat'm bununla ne ilgisi var?" diye sordu Feyd-Rautha.

"Imparator'dan intikam almak için bizi kullandığını düşünüyor."

"Peki bunu başardıktan sonra ne olacak?"

"intikamın ötesini düşünmüyor. Hawat başkalarına hizmet etmek zorunda olan bir adam ve bunu kendisi bile bilmiyor."

"Havvat'tan çok şey öğrendim," diye onayladı Feyd-Rautha] ve bu sözler ağzından çıkarken doğruluklarını hissetti. "Amaj her öğrendiğim yeni şeyle birlikte, ondan kurtulmamız...hemen kurtulmamız gerektiğini daha çok hissediyorum."

"Seni izlemesi fikrinden hoşlanmadın mı?" •

"Havvat herkesi izliyor."

"Ve seni tahta geçirebilir. Havvat cin gibidir. Tehlikelidir,! üç kağıtçıdır. Ama yine de panzehiri vermeye devam edı ceğim. Bir kılıç da tehlikelidir, Feyd. Ama kılıcın kını vardır.: Zehir Havvat'in içinde. Panzehiri çekince ölüm onun kını ola-, çak."

"Bir açıdan arena gibi," dedi Feyd-Rautha. "Hilelerin içindeki hilelerin içinde hileler. Gladyatörün ne tarafa eğildi-j ğini, ne tarafa baktığını, hançerini nasıl tuttuğunu görmek içi: izlersin."

Bu sözlerin amcasının hoşuna gittiğini görerek kendi kendisini takdir etti ama şöyle düşündü: Evet! Arena gibi!\ Hançerin keskin ağzı da akıl!

"Artık bana nasıl ihtiyacın olduğunu anladın," dedi Baron.] "Hala işe yararım, Feyd."

işe yaramayacak kadar körleşene dek kullanılacak bir kı/'Ç, diye düşündü Feyd-Rautha.

"Evet, Amca," dedi.

"Ve şimdi," dedi Baron, "ikimiz köle dairesine gideceğiz. Ve sen zevk kanadındaki bütün kadınları kendi ellerinle öldürürken ben seyredeceğim."

"Amca!"


"Başka kadınlar olacaktır, Feyd. Ama bana karşı yapacağın bir hatanın cezasız kalamayacağını söylemiştim."

Feyd-Rautha'nın yüzüne kan hücum etti. "Amca, siz..."

"Cezanı kabul edeceksin ve bundan ders alacaksın," dedi Baron.

Feyd-Rautha, amcasının şeytanca bir zevk aldığını belli eden bakışlarına karşılık verdi. Ve bu geceyi hatırlamalıyım, di\ e düşündü. Ve bu geceyi hatırlayarak başka geceleri de hatırlamalıyım

"Reddetmeyeceksin," dedi Baron.

Reddetseydim ne yapabilirdin ki, moruk? diye sordu Feyd-Rautha kendi kendine. Ama başka bir cezanın, belki de daha şe\tani bir cezanın, onu eğecek daha vahşi bir manivelanın olabileceğini biliyordu.

"Seni tanıyorum, Feyd," dedi Baron. "Reddetmeyeceksin."



Pekala, diye düşündü Feyd-Rautha. Şimdi sana ihtiyacım vaı Bunu anlıyorum Pazarlık yapıldı. Ama sana daima ihtiyat im olmayacak Ve...bir gün...

İnsanın bilinçaltının derinliklerinde, bir anlam ifade eden, mantıklı bir kainata duyulan yaygın bir ihtiyaç vardır. Lakin hakiki kainat daima mantığın bir adım ötesindedir.

- Prenses Irulan'ın yazdığı "Muad'Dib'in Vecizeleri"nden



503


502




Birçok Büyük Ev yöneticisiyle karşılıklı oturdum ama bun- j dan daha iğrenç ve tehlikeli bir domuz hiç görmemiştim, dedi j Thufır Hawat kendi kendine.

"Benimle açık açık konuşabilirsin, Havvat," diye gürledi Baron. Süspansörlü koltuğunda arkasına yaslandı, yağ katlarının arasındaki gözleriyle Hawat'a delici bakışlar savurdu.

Yaşlı Mentat, kendisiyle Baron Vladimir Harkonnen arasında duran masaya baktı, masanın dokusunun ne kadar muhteşem olduğunu fark etti. Bu bile Baron'u değerlendirirken göz önünde bulundurulması gereken bir faktördü; tıpkı bu özel konferans odasının kırmızı duvarları ve daha ağır bir misk kokusunu gizleyen havadaki hafif, tatlı ot kokusu gibi.

"Rabban'a o uyarıyı göndermemi sağlaman boşuna değildi," dedi Baron.

Havvat'in kayış gibi olmuş yaşlı suratmdaki kayıtsızlık! değişmedi ve duyduğu tiksintiyi hiçbir şekilde ele vermedi.; "Birçok şeyden şüpheleniyorum, Efendim," dedi.


Yüklə 6,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin