Frank herbert



Yüklə 6,53 Mb.
səhifə44/55
tarix22.08.2018
ölçüsü6,53 Mb.
#74294
növüYazı
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   55

Yüzbaşı gözucuyla sağa sola, kendisine kalan iki adama baktı. Paul adamın kafasının içinde dolaşan düşünceleri neredeyse görebiliyordu. Sardokar teslim olmazdı ama imparator bu tehdidi öğrenmek zorundaydı

Ses'i kullanmaya devam eden Paul şöyle dedi: "Teslim ol,

yüzbaşı."

Yüzbaşının sol tarafındaki adam hiçbir uyarıda bulunmadan Paul'e doğru atıldı, kendi yüzbaşısının hançeri yıldırım hızıyla göğsüne saplandı. Saldırgan, göğsünde hançer, sırılsıklam bir yığın halinde zemine çarptı.

Yüzbaşı kalan tek arkadaşına döndü. "Majestelerine en iyi hizmetin ne olduğuna ben karar veririm," dedi. "Anladın mı?"

Diğer Sardokar'ın omuzlan çöktü.

"indir silahını," dedi yüzbaşı.

568

Sardokar emre uydu.



Yüzbaşı dikkatini tekrar Paul'e çevirdi. "Sizin için bir dostumu öldürdüm," dedi. "Bunu hiç unutmayalım."

"Benim esirimsiniz," dedi Paul. "Bana teslim oldunuz. Yaşamanızın ya da ölmenizin hiçbir önemi yok." Muhafızına iki Sardokar'ı almalarını işaret etti, esirlerin üstünü aramış olan subayını çağırdı.

Muhafız geldi ve Sardokarları itip kakarak götürdü.

Paul subayına doğru eğildi.

"Muad'Dib," dedi adam. "Seni hayal kırıklığına..."

"Benim hatamdı, Korba," dedi Paul. "Ne araman gerektiği konusunda seni uyarmalıydım. Gelecekte, Sardokarları ararken bunu unutma. Ayrıca, her Sardokar'ın, etkili bir verici yapmak için vücutlarına gizlenmiş diğer parçalarla birleştirilebilen bir iki sahte ayak tırnağı olabileceğini de unutma. Bir sahte dişten daha fazlasına sahip olabilirler. Saçlarında şiga teli bobinleri taşırlar...çok zor tespit edebileceğin incelikteki bu tel bir adamı boğarken kafasını koparabilecek kadar güçlüdür. Karşında Sardokarlar varsa, onları taramadan geçirmeli, hem yansımalı hem de sert ışınlarla incelemeli, vücudundaki kılların her bir telini kesmelisin. Ve işini bitirdiğinde emin ol ki hala keşfedemediğin bir şeyler vardır."

Onları dinlemek için yaklaşmış olan Gurney'e baktı.

"O halde en iyisi onları öldürelim," dedi subay.

Hala Gurney'e bakmakta olan Paul başını iki yana salladı. "Hayır. Kaçmalarını istiyorum."

Gurney gözlerini ona dikti. "Efendimiz..." diye fısıldadı.

"Evet?"

"Adamınız haklı. Bu esirleri derhal öldürün. Onlarla ilgili tüm kanıtları yok edin. imparatorluk Sardokarlarını rezil ettiniz! imparator bunu öğrendiği zaman, sizi ağır ağır yanan bir ateşin üstünde pişirmedikçe rahat etmeyecektir."



"imparator'un benim üstümde böyle bir gücü olacağını sanmıyorum," dedi Paul. Yavaş yavaş soğuk bir şekilde konuşmuştu. Sardokarla yüz yüze geldiğinde içinde bir şeyler

569


l

olmuş, bilincinde birçok karar birikmişti. "Gurney," dedi, "Rabban'ın çevresinde Lonca'nın çok üyesi var mı?"

Gurney doğruldu, gözlerini kıstı. "Sorunuz hiç..."

"Var mı?" diye bağırdı Paul.

"Arrakis Lonca ajanlarıyla kaynıyor. Sanki evrendeki en değerli şeymiş gibi bahar satın alıyorlar. Niye bu kadar uzaklara gelmeye kalkıştık..."

"Bahar evrendeki en değerli şey," dedi Paul. "Onlar için."

Salonu geçerek ona doğru yaklaşan Stilgar ve Chani'ye baktı. "Ve onu biz kontrol ediyoruz, Gurney."

"Harkonnenler kontrol ediyor!" diye karşı çıktı Gurney.

"Bir şeyi, onu yok edebilen insanlar kontrol eder," dedi Paul. Gurney'e daha fazla bir şey söylememesini işaret etti ve yanında Chani'yle birlikte önünde duran Stilgar'ı selamladı.

Paul, Sardokar hançerini sol eline alıp Stilgar'a sundu. "Kabilenin iyiliği için yaşarsın," dedi Paul. "Bu hançerle canımı alabilir misin?"

"Kabilenin iyiliği için," diye homurdandı Stilgar.

"O zaman kullan şu hançeri," dedi Paul.

"Bana meydan mı okuyorsun?" diye sordu Stilgar.

"Eğer meydan okusaydım," dedi Paul, "silahsız durur beni öldürmene izin verirdim."

Stilgar hızlı ve sert bir nefes aldı.

Chani "Usul," dedi, sonra Gurney'e bir göz atıp Paul'e döndü.

Stilgar hala onun sözlerini değerlendirirken, Paul şunları söyledi. "Sen Stilgar'sın, bir savaşçısın. Sardokarlar burada dövüşmeye başladığında, çarpışmanın ön saflarında değildin. Senin ilk düşündüğün Chani'yi korumak oldu."

"O benim yeğenim," dedi Stilgar. "Eğer Fedaykinlerin bu süprüntülerin hakkından gelemeyeceğine dair bir şüphen varsa..."

"Neden ilk düşündüğün Chani oldu?" diye sordu Paul.

"O değildi!"

"Öyle mi?"

"Sendin," diye itiraf etti Stilgar.

"Bana el kaldırabileceğini mi düşünüyorsun?" diye sordu Paul.

Stilgar titremeye başladı. "Adet böyle," diye mırıldandı.

"Adet, çölde bulunan gezegen dışından gelmiş yabancıları öldürmek ve onların suyunu Şeyh-hulud'un hediyesi olarak almaktır," dedi Paul. "Ama bir gece böyle iki kişinin, annemle benim yaşamamıza izin verdin."

Stilgar sesini çıkarmadan tireyerek ona bakarken Paul şöyle dedi: "Adetler değişir, Stil. Onları sen kendin değiştirdin."

Stilgar elinde tuttuğu hançerin sarı amblemine baktı.

"Ben yanımda Chani'yle Arrakeen'de Dük olduğum zaman, Tabr siyeçi yönetiminin tüm ayrıntılarıyla ilgilenmeye zaman bulabilir miyim sanıyorsun?" diye sordu Paul. "Sen her ailenin iç sorunlarıyla bizzat mı ilgilenirsin?"

Stilgar gözlerini hançerden ayırmadı.

"Sağ kolumu kesmek isteyeceğimi mi sanıyorsun," diye
sordu Paul. ^^

Stilgar yavaşça kafasını kaldırıp ona baktı.

"Sen!" dedi Paul. "Kendimi ve kabileyi senin bilgeliğinden ve gücünden mahrum bırakmak istediğimi mi sanıyorsun?"

Stilgar alçak bir sesle konuştu: "Kabilemin, adı tarafımdan bilinen gencini, meydan okuma alanında Şeyh-hulud'un rızasıyla öldürebilirim. Lisan-ül-Gayb'a ise, işte ona zarar veremem. Bu hançeri bana verirken bunu biliyordun."

"Biliyordum," diye onayladı Paul.

Stilgar avucunu açtı. Hançer taş zemine çarparak tangır-dadı. "Adetler değişir," dedi.

"Chani," dedi Paul, "anneme git ve onu buraya gönder ki kurulunu hazır..."

"Ama güneye gideceğimizi söylemiştin!" diye itiraz etti kadın.

"Yanılmışım...Harkonnenler orada değil. Savaş orada değil."

Chani derin bir nefes aldı, ölümü içeren bir yaşamın orta-





571


570




sında tüm şartlan kabul eden bir çöl kadını olarak bunu kabullendi.

"Anneme sadece onun duyacağı bir mesaj ileteceksin," dedi Paul. "Stilgar'ın beni Arrakis Dük'ü ilan edeceğini ama dövüş olmadan gençlerin bunu kabullenmesi için bir yol bulunması gerektiğini söyle ona." ' Chani gözucuyla Stilgar'a baktı.

"Ne diyorsa yap," diye homurdandı Stilgar. "İkimiz de onun beni yenebileceğini biliyoruz...ve ben ona el kaldıramam ...kabilenin iyiliği için."

"Annenle birlikte döneceğim," dedi Chani.

"Onu gönder," dedi Paul. "Stilgar'ın içgüdüsü doğruydu. Sen güvende olduğunda ben daha güçlü oluyorum. Siyeçte kalacaksın."

Chani tam itiraz edecekken vazgeçti. rj-'""'< >"-• '>>

"Sihaya," dedi Paul, kadına verdiği mahrem adı kullanarak. Hızla sağa döndü, Gurney'in dik dik bakan gözleriyle karşılaştı.

Paul annem dediğinden beri, onunla yaşlı Fremen arasındaki diyalog, Gurney'e bir sis bulutunun içinde geçiyormuş gibi geliyordu.

"Annen," dedi Gurney.

n "Baskın gecesi Idaho bizi kurtardı," dedi Paul, Chani'den ayrıldığı için dikkati dağılmış bir halde. "Biz hemen şimdi..."

"Duncan Idaho'ya ne oldu, Efendim," diye sordu Gurney.

"Öldü...bize kaçalım diye birazcık zaman sağlamak için yaşamını verdi."

O cadaloz kan yaşıyor! diye düşündü Gurney. İntikam almak için yemin ettiğim kadın yaşıyor! Ve Dük Paul 'ün, kendisini nasıl bir yaratığın doğurduğunu bilmediği aşikar. Uğur- . süz karı! Paul'ün babasını Harkonnenlere sattı!

Paul, onunla ilgilenmeden yanından geçti, platforma sıçradı. Arkasına bir göz attı, yaralıların ve ölülerin kaldırılmış olduğunu fark etti ve bunun Paul-Muad'Dib efsanesinde yeni bir bölüm olduğunu düşündü alaycı bir şekilde. Hançerimi bile ğ



çekmedim ama bugün tek başıma yirmi Sardokar öldürdüğüm söylenecek.

Gurney Stilgar'la birlikte onu izledi, sanki bastığı yeri hissetmiyordu. Öfke, ışıkürelerin sarı ışığıyla aydınlanan bu mağarayı düşüncelerinden uzaklaştırmıştı. İhanet ettiklerinin kemikleri mezarlarında sızlarken o cadı karı yaşıyor. Onu öldürmeden önce ne yapıp yapıp Paul 'ün onunla ilgili gerçeği öğrenmesini sağlamalıyım.



Kızgın bir adam, benliğinin söylediklerini çoğu zaman şiddetle reddeder

- Prenses Irulan'ın yazdığı "Muad'Dib'in Toplu Vecizeleri"nden

Mağara toplantı salonundaki kalabalık, Paul'ün Jamis'i öldürdüğü gün Jessica'nın hissettiği o sürü duygusunu yayıyordu. Seslerin arasında sinirli mırıltılar vardı. Cüppelerin arasında, küçük hizipler, gruplar halinde toplanmıştı.

Jessica, Paul'ün özel meskeninden platforma çıkarken bir mesaj rulosunu cüppesinin altına soktu. Güneyden buraya yaptığı uzun yolculuktan sonra kendini dinlenmiş hissediyordu ama yine de Paul'ün ele geçirilen ornitopterlerin kullanılmasına henüz izin vermemesine sinirlenmişti.

"Hava sahasını tam olarak kontrol edemiyoruz," demişti Paul. "Ve gezegen dışı yakıta bağımlı hale gelmemeliyiz. Hem yakıt hem de hava taşıtları biriktirilip maksimum gücün gerekeceği o gün için saklanmalı."

Paul platformun yanında, gençlerden oluşan bir grupla birlikte duruyordu. Işıküreierin soluk ışığı sahneye gerçekdışı bir



573


572




renk katıyordu. Bir tablo gibiydi ama bölgenin kokuları, fısıltılar ve ayak sürüme sesleri bu tabloya başka bir katıyordu.

Neden hala sürprizi Gurney Halleck'i ortaya çıkarmadığını, merak ederek oğlunu inceledi. Gurney'i düşünmek, huzurlu geçmişi, Paul'ün babasıyla geçirdiği sevgi ve güzellik dolu günleri hatırlattığı için onu rahatsız etmişti.

Stilgar platformun diğer ucunda kendi küçük grubuyla bir-, likte bekliyordu. Üzerinde, konuşmadan duruşunda her zaman-| ki gibi bir ağırbaşlılık vardı.

Bu adamı kaybetmemeliyiz, diye düşündü Jessica. Paul'ün planı gerçekleşmeli. Bunun dışında herhangi bir şey büyük bir trajedi olur.

Platformda uzun adımlarla yürüdü, Stilgar'a hiç bakma yanından geçip kalabalığın arasına indi. PauPe doğru ile lerken onun için bir yol açıldı. Ve sessizlik onu izledi.

Sessizliğin anlamını biliyordu...insanların dile getiril-f meyen soruları, Başrahibe'ye duyulan korkuyla karışık saygı.

Jessica Paul'e yaklaşınca, onun yanındaki gençler geriy^ çekildiler; oğluna gösterilmeye başlanan hürmetin, kendisini] aniden kaygılandırdığını fark etti. "Altındaki tüm adamla mevkine göz koyarlar," diyordu bir Bene Gesserit aksiyomu Ama bu yüzlerde hiçbir açgözlülük göremiyordu. Dinsel heyecan onları Paul'ün liderliği çevresinde belli bir mesafe tutuyordu. Ve başka bir Bene Gesserit vecizesini hatırladır! "Kahinler şiddete maruz kalarak ölürler. "

Paul ona baktı.

"Vakit tamam," dedi Jessica ve mesaj rulosunu oğlun verdi.

Paul'ün yanındakilerden biri, diğerlerinden daha gözü pek| olanı gözucuyla Stilgar'a bakarak konuştu: "Oha meyda okuyacak mısın, Muad'Dib? Şimdi tam zamanı. Yoksa senin bir korkak olduğunu düşünecekler eğer..."

"Kim bana korkak demeye cüret ediyor?" diye sordu Paul. Eli yıldırım hızıyla hançer-i figanının kabzasına gitti.

Nefesler tutulunca grubun üstüne çöken sessizlik kalabalığa yayıldı.

"Yapılacak işler var," dedi Paul, adam geri çekilirken. Paul döndü, kalabalığı omuzlarıyla yararak platforma doğru ilerledi, sıçrayıp oraya çıktı ve yüzünü insanlara çevirdi.

"Hadi!" diye haykırdı birisi.

Haykırışın ardından mırıltılar ve fısıltılar yükseldi.

Paul susmalarını bekledi. İtiş kakış ve öksürük sesleri dağılırken yavaş yavaş sessizlik sağlandı. Paul çenesini yukarı kaldırıp en uzak köşelere kadar ulaşan bir sesle konuştu.

"Beklemekten yoruldunuz," dedi Paul.

Karşılık olarak yükselen çığlıkların dinmesi için yine bekledi.

Gerçekten de beklemekten yoruldular, diye düşündü Paul. içinde ne olduğunu düşünerek mesaj rulosunu eliyle şöyle bir tarttı. Bunu ona annesi göstermiş ve bir Harkonnen kuryesinden nasıl alındığını açıklamıştı.

Mesaj açıktı: Rabban Arrakis'te kendi kaynaklarıyla başbaşa bırakılmıştı! Yardım ya da destek isteyemiyordu!

Paul sesini tekrar yükseltti: "Stilgar'a meydan okuyup birliklerin liderliğini değiştirmenin zamanı geldi diye düşünüyorsunuz!" Onlar karşılık vermeye fırsat bulamadan kızgın bir ses tonuyla haykırdı: "Lisan-ül-Gayb'ın bu kadar salak olduğunu mu sanıyorsunuz?"

Şaşıran kalabalık sessizleşti.



Dinsel sorumluluğu kabul ediyor, diye düşündü Jessica. Bunu yapmamalı!

"Adet böyle!" diye bağırdı birisi.

Paul içten içe gelişen gizli duygusal eğilimleri inceleyerek kuru bir sesle konuştu: "Adetler değişir."

Mağaranın bir köşesinden kızgın bir ses yükseldi: "Neyin değişeceğini biz söyleriz!"

Oradan buradan onaylayan bağırışlar duyuldu.

"Nasıl isterseniz," dedi Paul.

Ve Paul annesinden öğrendiği Ses'in güçlerini kullanırken



575


574





T

Jessica gizli tonlamaları duydu.

"Söyleyeceksiniz," diye onayladı. "Ama önce benim söyleyeceklerimi dinleyeceksiniz."

Stilgar platform boyunca ilerledi, sakallı yüzü kayıtsız görünüyordu. "Bu da bir adettir," dedi. "Her Fremen Kurul'da konuşabilir. Paul-Muad'Dib bir Fremen."

"Kabilenin iyiliği, en önemli şey bu, öyle değil mi?" diye sordu Paul.

Sesinde hiçbir ifade olmayan Stilgar, ağırbaşlılığını koruyarak konuştu: "Budur adımlarımıza rehberlik eden."

"Pekala," dedi Paul. "Söyleyin bakalım, kabilemizin birliğini kim yönetiyor...ve sihramiz yöntemle eğittiğimiz dövüş öğretmenleri aracılığıyla bütün kabileleri ve birlikleri kim yönetiyor?"

Paul kalabalığı oluşturan kafalara yukarıdan bakarak bekledi. Hiçbir yanıt gelmedi.

Hemen ardından şunları söyledi: "Bunların hepsini Stilgar mı yönetiyor? Kendisi öyle olmadığını söylüyor. Ben mi yönetiyorum? Stilgar bile benim emirlerimi zaman zaman yerine getiriyor; ve hikmet sahipleri, bilgelerin en bilgeleri beni dinleyip Kurul'da onurlandırıyorlar."

Kalabalık sessizlik içinde kıpırdanıyordu. .ı "Peki," dedi Paul. "Annem mi yönetiyor?" Üzerinde resmi siyah cüppesiyle aralarında duran Jessica'yı işaret etti. "Stilgar ve diğer bütün birlik liderleri hemen hemen her önemli kararda onun tavsiyesini alıyorlar. Bunu biliyorsunuz. Ama bir Başra-hibe kumda yürür mü ya da Harkonnenlere karşı bir razzıaya liderlik eder mi?"

Paul'ün görebildiği alınlar kaşların çatılmasıyla kırıştı ama hala kızgın mırıltılar duyuluyordu.



Bunu yapmak için tehlikeli bir yol izliyor, diye düşündü Jessica ama mesaj rulosunu ve ne anlama geldiğini hatırladı. Ve Paul'ün amacını anladı: Doğruca onların kuşkularının derinliklerine ulaşıp, bunları sona erdirecekti; ve gerisi kolaydı.

"Hiç kimse meydan okuma ve dövüş olmadan liderliği

onaylamıyor, öyle mi?" diye sordu Paul. ."<-'!

"Adet böyle!" diye bağırdı birisi.

"Hedefimiz ne?" diye sordu Paul. "Harkonnen hayvanı Rabban'ı devirmek; ve dünyamızı, çocuklarımızı bir su bolluğunun ortasında, mutluluk içinde büyütebileceğimiz bir yer haline getirmek.. .hedefimiz bu mu?"

"Zor görevler zor yöntemler gerektirir," diye bağırdı birisi.

"Bir savaştan önce hançerini kırar mısın?" diye sordu Paul. "Bir böbürlenme ya da meydana okuma olarak değil bir gerçeği ifade etmek için söylüyorum: burada Stilgar dahil teke tek dövüşte karşımda durabilecek hiç kimse yok. Bu Stilgar'in kendi ifadesi. Bunu o da biliyor siz de biliyorsunuz."

Yine, kalabalıktan kızgın mırıltılar yükseldi.

"Birçoğunuz benimle birlikte antrenman alanında bulundunuz," dedi Paul. "Bunun boş bir böbürlenme olmadığını bili-yorsunuz. Bunu söylüyorum çünkü bu hepimizin bildiği bir gerçek ve bunu görmemem için aptal olmam lazım. Bu yöntemlerle eğitilmeye sizden daha önce başladım ve benim öğretmenlerim sizin görüp görebileceklerinizin hepsinden daha sertti. Ben, sizin çocuklarınızın daha şakacıktan dövüştüğü bir yaştayken Jamis'i nasıl yenebildim sanıyorsunuz?"

Ses 'i iyi kullanıyor, diye düşündü Jessica, ama bu insanlara karşı bu yeterli değil Ses kontolüne karşı iyi bir yalıtımları var Onları mantıkla da etkilemeli

"O halde," dedi Paul, "şuna gelelim." Mesaj rulosunu havaya kaldırdı ve üstündeki bant parçasını çıkardı. "Bu bir Harkonnen kuryesinden alındı. Güvenilirliği su götürmez. Rabban'a hitaben yazılmış. Ona, yeni birlik isteğinin reddedildiğini, bahar haşatının kotanın çok altında olduğunu ve elindeki insanlarla Arrakis'ten daha fazla bahar çıkarması gerektiğini söylüyor."

Stilgar Paul'ün yanına geldi.

"Bunun ne ifade ettiğini kaçınız anlıyor?" diye sordu Paul. "Stilgar hemen anladı."

"Yüzüstü bırakıldılar!" diye bağırdı birisi.



577


576




Paul mesajı ve ruloyu kuşağının içine itti. Şiga telinden örülmüş bir ipi boynundan aldı, ipten bir yüzük çıkardı ve yüzüğü havaya kaldırdı.

"Bu babamın dukalık mührü," dedi. "Birliklerimi Ar-rakis'in dört bir yanına göndermeye ve gezegenin yasal olarak idaremde olduğunu ilan etmeye hazır olana kadar takmamaya ant içmiştim." Yüzüğü parmağına taktı ve yumruğunu sıktı.

Mağarayı mutlak bir sessizlik kapladı.

"Burayı kim yönetiyor?" diye sordu Paul. Yumruğunu kaldırdı. "Burayı ben yönetiyorum! Arrakis'in her santimetre karesini ben yönetiyorum! imparator kabul etse de etmese de burası benim dukalık toprağım! Buranın idaresini babama verdi ve idare babamdan bana geçti!"

Paul parmaklarının ucuna kalkıp bakındı. Kalabalığı inceledi, tava geldiklerini hissetti.

Hemen hemen tamam, diye düşündü.

"imparatorluk haklarımı ilan ettiğim zaman, Arrakis'te önemli konumlara gelecek adamlar var aranızda," dedi Paul. "Stilgar bu adamlardan biri. Ona rüşvet vermek istediğim için değil! Minnettarlıktan ötürü de değil, burada ona can borcu olan birçok kişiden biri olmama rağmen. Hayır! Bilge ve güçlü olduğu için. Bu birliği yalnızca kurallarla değil, kendi zekasıyla yönettiği için. Beni salak mı sanıyorsunuz? Sırf sız bir gösteri seyredeceksiniz diye sağ kolumu kesip bu mağaranın zeminine kanlar içinde bırakacağımı mı sanıyorsunuz?"

Paul kalabalığı sert bir bakışla taradı. "Arrakis'in yasal yöneticisi olmadığımı söyleyen var mı burada? Bunu kanıtlamam için ergdeki bütün Fremen kabilelerini lidersiz bırakmam mı gerekiyor?"

Paul'ün yanında duran Stilgar kıpırdandı, soran gözlerle ona baktı.

"En çok ihtiyacımız olduğu anda gücümüzü mü azaltayım?" diye sordu. "Ben sizin yöneticinizin! ve size diyorum ki, en iyi adamlarımızı öldürmeye son verip gerçek düşmanları-

ınızı, Harkonnenleri öldürmeye başlamanın zamanı geldi!"

Stilgar çok seri bir hareketle hançer-i figanını çıkarıp hava-\a kaldırarak kalabalığa doğru tuttu. "Çok yaşa Dük Paul Muad'Dib!" diye bağırdı.

Kulakları sağır eden bir kükreme mağarayı doldurdu, \ankılandı, yankılandı. Bağırıyor, tezahürat yapıyorlardı: "Ya hya çuhada! Muad'Dib! Muad'Dib! Muad'Dib1 Ya hya çuhada!"

Jessica kendi kendine tere me etti: "Yaşasın Muad'Dib'tn savaşçıları!" Paul ve Stilgar id birlikte hazırlamış oldukları sahne planladıkları gibi işe yaramıştı.

Hengame yavaş yavaş dindi.

Tekrar sessizlik sağlanınca Paul Stilgar'a dönerek konuştu' "Diz çok, Stilgar."

Stilgar paltformun üzerinde dizlerinin üstüne çöktü.

"Bana hançer-i figanını ver," dedi Paul.

Stilgar itaat etti.



Bu planladığımız gibi değil, diye düşündü Jessica.

"Söylediklerimi tekrarla, Stilgar," dedi Paul ve babasından duymuş olduğu tayin töreni sözlerini hatırladı. "Ben, Stilgar, bu hançeri Dük'ümün ellerinden alıyorum."

"Ben, Stilgar, bu hançeri Dük'ümün ellerinden alıyorum," dedi Stilgar ve Paul'ün verdiği sütbeyaz bıçağı aldı.

"Dük'üm nereye emrederse, bu bıçağı oraya saplarım," dedi Paul.

Stilgar bu sözleri yavaş ve ciddi bir şekilde tekrarladı.

Törenin kaynağını hatırlayan Jessica gözlerini kırparak gözyaşlarının akmasını önledi ve başını iki yana salladı. Bunun sebeplerini biliyorum, diye düşündü. Beni heyecanlandırmasına izin vermemeliyim

"Kanlarımız aktığı sürece bu bıçağı Dük'ümün amacına ve düşmanlarının ölümüne adıyorum," dedi Paul.

Stilgar tekrarladı.

"Bıçağı öp," diye emretti Paul.

Stilgar itaat etti, ardından, Fremen adetlerine uygun olarak





579


578




Paul'ün hançer tutan kolunu öptü. Paul başıyla onaylayınca; bıçağı kınına soktu ve ayağa kalktı.

Kalabalıktan huşu dolu bir iç çekişle birlikte fısıltılar yükseldi ve Jessica şu sözleri duydu: "Kehanet: Bir Bene Gesserit yolu gösterecek ve bir Başrahibe bunu görecek." Ve d ' uzaklardan: "Bize oğlu aracılığıyla gösteriyor!"

"Bu kabilenin lideri Stilgar," dedi Paul. "Kimse yanlış anlamasın. O benim sesimle emredecek. Size söylediği her şeyi ben söyledim demektir."

Akıllıca, diye düşündü Jessica. Kabile komutanı, kendisine itaat edecekler arasında saygınlığını yitirmemeli.

Paul sesini alçaltarak konuştu: "Stilgar, Bir Kurul Top-lantısı'na davet için bu gece kum yayaları ve silagolar göndermeni istiyorum. Onları gönderdikten sonra, Chatt, Korba, Otheym ve kendi seçtiğin iki subayı alıp onları savaş planı yapmak için meskenime getir. Geldikleri zaman Liderler Ku-rulu'na gösterecek bir zaferimiz olmalı."

Başını eğerek annesine kendisiyle gelmesini işaret eden Paul, platformdan inip kalabalığın arasından merkez geçide ve oradan da hazırlanmış olan oturma odalarına doğru ilerledi. Paul kalabalığın içinden geçerken eller ona dokunmak için uzandı. Sesler ona seslendiler.

"Stilgar nereye emrederse hançerim oraya uzanacak, Paul-Muad'Dib! Hadi savaşalım, Paul-Muad'Dib! Hadi gezegenimizi Harkonnenlerin kanıyla ıslatalım!"

Kalabalığın duygularını hisseden Jessica bu insanların savaşın kıyısında olduklarını algıladı. Bundan daha hazır olamazlardı. Onları dorukta yakaladık, diye düşündü.

iç odada, Paul annesine oturmasını işaret edip, "Bu bekle," dedi. Ve perdelerin altından yan geçide geçti.

Paul gittikten sonra perdelerin arkasındaki oda öyle sizleşti ki, siyeçteki havayı deveran ettiren rüzgar pompalarındı belli belirsiz uğultusu bile Jessica'nın oturduğu yere ulaşmıyordu.

Gurney Halleck 'i buraya getirmeye gidiyor, diye düşündü-

Ve içini garip duyguların kaplaması onu şaşırttı. Gurney ve rnüziği, Arrakis'e taşınmadan önce Caladan'da geçirdikleri sayısız hoş anın bir parçası olmuştu. Caladan'da yaşamış olan sanki başka biriydi. O zamandan beri geçen yaklaşık üç yıl içinde başka biri haline gelmişti. Gurney'le karşılaşacak olmak, onu, değişiklikleri tekrar değerlendirmeye zorlamıştı.

Paul'ün, Jamis'ten miras kalan, gümüş ve yasmiyum alaşımından yapılmış yivli kahve takımı, Jessica'nın sağ tarafındaki alçak bir sehpada duruyordu. Bu metale ne kadar çok elin dokunduğunu düşünerek servis takımına baktı. Chani son bir ay içinde Paul'e bu takımla servis yapmıştı.

Bir çöl kadını, bir Dük 'e, kahve servisi yapmak dışında ne yapabilir? diye sordu kendi kendine. Ona ne güç verir ne de aile Paul'ün tek bir şansı var: güçlü bir Büyük Evle müttefik olmak, hatta belki de İmparatorluk ailesiyle Hala evlenebileceği prensesler var ve her biri Bene Gesserit eğitimi almış


Yüklə 6,53 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   55




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin