belirsiz). Bk. Su Su Suuk! İkinci ay: Arrakis'in iki uydusundan küçük olanı, yüzeyindeki
izlerde görülen kanguru faresi figürüyle göze çarpar. İlk ay: Arrakis'in uydularından büyük olanı, geceleri önce doğan ay; yüzeyindeki belirgin insan yumruğu şekli ile tanınır. İlm: Teoloji; dinsel gelenekler bilimi; Zensünni Gezginleri'nin
inancının yarı geleneksel kökenlerinden biri. İmparatorluk lejyonu: On tümen (yaklaşık 30,000 kişi) İmparatorluk Şartlandırması: Suk Tıp Okullan'nın getirdiği bir yenilik: insan yaşamını almaya karşı en güçlü şartlandırma. Üyelerinin alınlarına elmas bir dövme yapılmış, saçlarını uzatmalarına ve gümüş bir Suk halkasıyla bağlamalarına izin verilmiştir. İnce-uç: Kalkanlı dövüşte sol elle kullanılan herhangi bir ince,
kısa bıçak (çoğu zaman ucu zehirli).
Istislah: Genel refah kuralı; çoğunlukla yabanıl ihtiyacın başlangıcı.
K
Kaid: Görevi gereği çoğunlukla sivillerle iş yapan askeri memura verilen Sardokar subay rütbesi; bütün bir gezegen bölgesi üzerindeki askeri valilik; Başar'ın rütbesinin üstünde ama Burseg'e eşit değil.
Kalıcı zehir: Mentat Piter de Vries'e atfedilen bu buluş, dü-
701
zenli olarak panzehir verilmesini gerektirecek bir maddenin vücuda zerkedilmesidir. Herhangi bir zamanda panzehirin kesilmesi ölüme sebep olur.
Kalkan: Bk. Savunma Kalkanı.
Kalkan duvarı: Arrakis'in kuzey bölgelerindeki dağlık coğra-fık özellik, küçük bir alanı gezegenin coriolis fırtınalarının bütün etkisinden korur.
Kanata: Bir çölün içinden, kontrol edilen şartlar altında sulama suyu taşıyan açık kanal.
Kancacı: Yaratan kancalarıyla kum solucanı yakalamaya hazır Fremen.
Kanlı: Büyük Konvansiyon'un kuralları altında en katı sınırla-
J| malara göre sürdürülen resmi düşmanlık veya kan davası.
(Bk. Değişim Yargıcı.) Köken olarak kurallar masum seyir
cileri korumak için tasarlanmıştır.
Kanto ve Karşılığı: Bir dua ayini, 'Koruyucu Misyon'un 'tö-rensel kehanet'inin bir bölümü. (Dua ayininde din adamının yakar ışı (kanto) ve cemaatın verdiği karşılık - ç n)
Kapı contası: Fremenler'in gündüz konakladıkları mağara kamplarında nemi korumak için kullandıkları taşınabilir plastik sızdırmazlık contası.
Kaptıkaçtı: Uçan kanat (genellikle "kanat"), bahar madenciliği, avcılığı ve arıtımı için kullanılan büyük donanımın taşındığı Arrakis hava taşıtı.
Karama: Mucize; ruhlar dünyası tarafından başlatılan eylem.
Karanlık Şeyler: Koruyucu Misyon tarafından, inanmaya hazır uygarlıklara öğretilen bulaşıcı batıl inançlar için kullanılan deyim.
Keops: Piramit satranç; kendi vezirini zirveye yerleştirmek ve rakibin şahını tehdit altında tutmak şeklinde ikili amacı olan dokuz seviyeli satranç.
Kesenisin: Çoğunlukla kesme aleti ve neşter olarak kullanılan kısa menzilli lazer silahı türü.
Khala: Adı anılan yerin kızgın ruhlarını yatıştırmak için yapılan geleneksel dua.
Kincal: Ağız kısmı hafifçe kıvrık, yaklaşık 20 santimetre
f
702
uzunluğunda, iki tarafı da keskin kısa kılıç (veya uzun hançer).
Kirtayba: (Bk. Ibn Kirtayba.)
Kisve: Fremen mitolojisinden herhangi bir figür veya tasarım. Kitab-ül-İbar: Arrakis'teki Fremenler tarafından geliştirilmiş,
sağ kalabilme el kitabı-dinsel kılavuz birleşimi kitap. Kizara Tafvid: Fremen rahipleri (Muad'Dib'den sonra). Koruyucu Misyon: Bene Gesserit düzeninin, ilkel dünyalarda bulaşıcı batıl inançların tohumlarını atmak, dolayısıyla bu bölgeleri Bene Gesserit sömürüsüne açmakla görevli kolu. (Bk. Törensel kehanet.)
Krimskell ipi veya Krimskell halatı: Ecaz'da yetişen hufuf sarmaşığının liflerinden dokunan "kıskaçlı ip". Uçları önceden ayarlamak için çekildiği zaman, Krimskell'deki düğümler birbirini gittikçe daha sıkı kavrayacaktır. (Daha detaylı bir inceleme için, Holjance Vohnbrook'un "Ecaz'ın Boğazlayan Sarmaşıkları" adlı eserine bakınız.) Kuisatz Haderah: "Yolun kısalması". Genetik bir çözüm aradıkları bilinmeyene, Bene Gesserit tarafından verilen isim: organik zihinsel güçleri zaman ile mekan arasında köprü kuracak erkek bir Bene Gesserit. ('Kuisatz Haderah', terimi Ibranice kaynaklıdır -ç n) Kulon: Terra'nın Asya'ya özgü bozkırlarında yaşayan vahşi
eşek; Arrakis şartlarına adapte edilmiştir. Kul vahad!: "Derinden sarsıldım!" imparatorlukta yaygın olan samimi bir şaşkınlık nidası. Tam tercüme, içinde bulunulan duruma bağlıdır. (Bir keresinde, Muad'Dib'in, bir çöl atmacası yavrusunun yumurtadan çıktığını gördüğü ve "Kul vahad!" diye fısıldadığı söylenir.) Kum binicisi: Bir kum solucanını yakalayıp binebilenler için
kullanılan Fremen terimi.
Kum davulu: Yüzeyine yapılacak herhangi bir ani darbe sonucu belirgin bir davul sesi çıkaracak şekilde oluşmuş kum sıkışması.
Kum gelgiti: Toz gelgiti için kullanılan deyim. Arrakis'teki kumla kaplı belirli havzalarda, güneş ve uyduların çekim
703
etkisi nedeniyle oluşan seviye değişikliği. (Bk. Toz Gelgit Havzası)
Kum solucanı: Bk. Şeyh-hulud
Kum şnorkeli: Kumla kaplanmış bir damıtıcı çadıra yüzeydeki havayı pompalayan soluma aygıtı.
Kum tırtılı: Arrakis yüzeyinde melanj avcılığı ve toplayıcılığında kullanılmak üzere tasarlanan makineler için kullanılan genel terim.
Kumu kazıklama: Arrakis'in açık çöl alanlarına plastik ve fiber kazıklar yerleştirme ve kum fırtınalarının kazıkların üzerine kazıdığı şekilleri, hava durumu tahmini için bir ipucu olarak yorumlama sanatı.
Kum ustası: Bahar operasyonlarının genel yöneticisi.
Kum yayası: Açık çölde sağ kalmak için eğitilmiş herhangi bir Fremen.
Kuzenîlik: Kuzenlikten daha uzak kan bağı.
Küçük Yaratan: Derin kumda yaşayan, Arrakis kum solucanının yaşam çevriminde taşıyıcı görevi gören yarı bitki yarı hayvan canlı. Küçük Yaratan'ın salgısı ön-bahar kütlesinin özünü oluşturur.
- L
La, la, la: Fremen ıstırap çığlığı. (La, en büyük inkar, karşı konulamaz bir "hayır" olarak tercüme edilir.)
Lazer silahı: Kesintisiz dalgalı lazer projektörü. Işını bir kalkanla kesiştiği zaman ortaya çıkan patlama (teknik olarak atomaltı flizyon) nedeniyle kalkan alanı üreten uygarlıklarda silah olarak kullanımı sınırlandırılmıştır.
Liban: Fremen libanı, avize ağacı tozu ile demlenen bahar suyudur. Köken olarak ekşi bir sütlü içecektir. ('Liban', Arapça 'da 'anne sütü', 'insan sütü' anlamına gelmektedir, -ç n.)
Lisan-ül-Gayb: "Dış Dünya'dan Gelen Ses". Mesihle ilgili Fremen efsanelerinde dünya dışı kahin. Bazen "Suyu Ba-
ğışlayan" olarak tercüme edilmiştir. (Bk. Mehdi.) ('Gayb', Arapça'da 'gizli olan, göze görünmeyen, belirsiz, bilinmeyen şeyler', 'Lisan-ül-Gayb', bilinmeyen şeylerden ve gelecekten haber veren anlamına gelmektedir. - ç n)
Litrejon: Arrakis'te su taşımak için kullanılan bir litrelik, yoğunluğu yüksek, kırılmaz plastikten yapılmış, sızdırmaz contası olan kap.
Lonca: Uzay Loncası, Büyük Konvansiyon'u sürdüren siyasi sacayağının bir ayağı. Lonca, Butleryan Cihat'tan sonra kurulan ikinci zihinsel-fıziksel eğitim okuludur (Bk. Bene Gesserit). Uzay yolculuğu ve taşımacılığı ile uluslararası bankacılık üzerindeki Lonca tekeli, İmparatorluk Takvimi' nin başlangıç noktası olarak alınır.
L.Ö.: Loncadan Önce anlamına gelir ve Uzay Loncasfnın tekelinin doğuşuna dayanan İmparatorluk takvimini gösterir.
M
Majör Evler: Gezegenlerin toprak idaresini elinde bulunduranlar; gezegenlerarası girişimciler. (Bk. Ev)
Manten: Temel bilgelik, destekleyici sav, birinci ilke. (Bk Cudikar.)
Maski: içecekteki zehir. (Bk. Çomurki.)
Masat sınavı: (Ruhsal saygınlık olarak tanımlanan) onurun tehlikeye atıldığı herhangi bir sınav.
Maula: Köle.
Maula tabancası: Zehirli küçük oklar atan yaylı silah; menzili yaklaşık kırk metredir.
Mehdi: Mesihle ilgili Fremen efsanelerinde, "Bize Cennetin Yolunu Gösterecek Olan".
Melanj: "Baharların baharı," yegane kaynağı Arrakis olan ürün. Temelde ömrü uzatıcı etkileriyle tanınan bahar, az miktarda alındığı zaman hafif bağımlılığa yol açar, vücut ağırlığının her yetmiş kilosu için günlük iki gramın üzerin-
704
705
deki miktarlarda kullanıldığında ise şiddetli bağımlılığa neden olur. (Bk. Ibad, Ab-ı Hayat ve Ön-bahar Kütlesi.) Muad'Dib, baharın, kahinlik güçlerinin anahtarı olduğunu iddia etmiştir. Lonca kaptanları da benzer iddialarda bulunmuştur, imparatorluk piyasasında dekagramının fiyatı 620,000 solariye kadar çıkmaktadır.
Mentat: imparatorluk vatandaşlarının, mantık biliminde üstün başarılar elde etmek için eğitilen sınıfı, "insan bilgisayarlar".
Metacam: Yasmiyum kuartzı levhalarına yüksek sıcaklıkta gaz tutulmasıyla elde edilen cam. Aşırı yüksek gerilme dayanımı (iki santimetre kalınlıkta santimetre kare başına yaklaşık 450,000 kilogram) ve ayırıcı radyasyon filtresi yeteneğiyle tanınır.
Mısr: Tarihi Zensünni'lerin (Fremen) kendileri için kullandıkları terim: "Halk".
Mihna: Erkekliğe adım atmak isteyen Fremen gençlerinin sınanma dönemi.
Minimik tel: Çoğu zaman casusluk ve karşı casusluk verilerini aktarmak için kullanılan bir mikron çapında şiga teli.
Minör Evler: Bir gezegenle sınırlı girişimci sınıf (Galakça: "Richece").
Mişmiş: Kayısı.
Monitör: Ağır silahlar ve kalkan koruması taşıyan on bölümlü uzay savaş gemisi. Bir gezegene indikten sonra kalkış için kendisini oluşturan bölümlere ayrılacak şekilde tasarlanmıştır.
Muad'Dib: Arrakis şartlarına uyum göstermiş kanguru faresi; Fremen toprak-ruh mitolojisinde, gezegenin ikinci ayının üzerinde görülen figürle bağdaştırılan yaratık. Fremen'ler, açık çölde sağ kalabilme yeteneği dolayısıyla bu yaratığa hayranlık duyarlar.
Mu zayn Vallahi: Mu zayn, kelimesi kelimesine "hiç hayrı dokunmasın" anlamına gelir, vallah ise dönüşlü bir bağlantı nidasıdır. Düşmana karşı edilen bir Fremen bedduasının bu geleneksel başlangıcında, Vallah, vurguyu Mu zayn
sözcüklerine çevirerek şu anlamı ortaya çıkarır: "Hiç hayrı dokunmasın, asla hayrı dokunmasın, hiçbir işe yaramasın".
Müdir Nahya: Fremen'lerin Hayvan Rabban'a (Lankiveil Kontu Rabban) verdikleri ad; uzun yıllar boyunca Arrakis'i zalimce yöneten Harkonnen kuzeni, isim çoğu zaman "Zebani Yönetici" olarak tercüme edilmiştir.
Mürekkep sarmaşığı: Anayurdu Giedi Prime olan ve çoğu zaman köle ambarlarında kırbaç olarak kullanılan sarılgan bitki. Kurbanlarda, uzun yıllar boyunca sürecek kalıcı bir acıya neden olan pancar renkli dövmeler oluşur.
Müştemel: Küçük ek bahçe ya da bahçe avlusu.
N
Na-: "Aday" veya "sıradaki" anlamında önek. Dolayısıyla: na-Baron bir baronluğun velıahtı anlamına gelir.
Naip: Düşmanın eline asla sağ olarak düşmemeye yemin etmiş kişi; bir Fremen liderinin geleneksel andı.
Nezhoni eşarbı: Evli veya "eşli" Fremen kadınlarının bir erkek çocuk doğurduktan sonra, damıtıcı giysinin kapüşonunun altından alınlarına taktıkları katlanmış eşarp.
Nugerler: imparatorluk muhafızlarının imparatora kan bağıyla bağlı subayları. Kraliyet odalıklarının oğullarının geleneksel rütbesi. ('Nuger', Farsçada 'kul, köle' anlamına gelmektedir - ç.n)
O
Oliya: Zensünni Gezginleri'nin dininde, Tanrı'nın sol elindeki dişi; Tanrı'nın kadın hizmetkarı.
Onıas: Yiyeceğe katılan zehir. (Özellikle: katı yiyecekteki zehir.) Bazı lehçelerde: Çomas.
Onarım seti: Damıtıcı giysinin onarılması ve yenilenmesi için gerekli temel malzemeler.
707
706
Opateş: Hagal'daki nadir opalin mücevherlerinden biri.
Orange Katolik İncili: "Toplanmış Kitap", Ekümenik Tercümanlar Komisyonu tarafından ortaya çıkarılan dinsel metin. Maometh Saari, Mahayana Hristiyanlığı, Zensünni Katolikliği ve Budislam gelenekleri de dahil olmak üzere en antik dinlerden öğeler kapsar. En önemli emrinin şu olduğu kabul edilir: "Özünü bozmayacaksın". (Orange proteston tarikatı • 1794 'te Ulster presbiteryenlennin kurduğu gizli dernek Derneğin amacı dinsel yönden olduğu kadar ekonomik yönden de rakipleri olan katolik vergi toplayıcılarıyla mücadele etmekti. - ç n)
Ornitopter (Genellikle: topter): Kuşlar gibi devamlı kanat çırparak uçabilen hava taşıtı.
Ö
Ölüm üçayağı: Köken olarak, çöl cellatlarının kurbanlarını astıkları üçayak. Kullanımda: aynı intikam için and içmiş bir Çerem'in üç üyesi.
Ön-bahar kütlesi: Küçük Yaratanlar'ın salgılarının içine su dolduğunda ortaya çıkan mantarımsı doğal oluşum aşaması. Bu aşamada, Arrakis baharı, yeraltının derinliklerinden gelen malzemeyi, üzerindeki yüzeyde bulunan maddeyle değiştirerek tipik bir "püskürtü" oluşturur. Bu kütle, güneş ve havaya maruz kaldıktan sonra melanj haline gelir. (Bk. Melanj ve Ab-ı Hayat.)
Önlem kapısı veya önlem engeli (kısaca: ön-kapı veya ön-engel): Takip edilme durumunda, daha önceden seçilmiş kişilerin kaçması için uygun olan pentakalkan. (Bk. Penta-kalkan.)
Parapusula: Lokal manyetik sapmadan yararlanarak yön saptayan pusula; ilgili haritaların mevcut olduğu durumlarda ve bir gezegenin toplam manyetik alanının kararsız olduğu ya da şiddetli manyetik fırtınalarla gizlendiği yerlerde kullanılır.
Pentakalkan: Antre veya geçit gibi küçük alanlar için uygun olan (büyük alanlarda destekleyici kalkanlar birbirini izleyen her bir katla giderek kararsız hale gelir) ve kalkan kodlarına ayarlanmış bir gizleyici giymeyen hemen hiç kimsenin geçemeyeceği beş-katlı kalkan-jeneratör alanı. (Bk. Önlem Kapısı)
Piyonlar: Gezegene bağlı rençber veya işçi, faufreluches'in altındaki temel sınıflardan biri. Yasal olarak: gezegenin vesayeti altında bulunanlar.
Plascelik: Kristal yapısının içinde, stravidium lifleri geliştirilerek kararlı hale getirilen çelik.
Plenisenta: Ecaz'ın, tatlı aromasıyla tanınan egzotik yeşil çiçeği.
Poritrin: Epsilon Alangue'nun üçüncü gezegeni, dilleri ve mitolojilerindeki ipuçları köklerinin çok daha antik bir gezegene uzandığını göstermesine karşın, birçok Zensünni Gezgini tarafından ilk gezegenleri olarak kabul edilir.
Prana: (Prana-kas düzeni): Vücudun kaslarına, en yüksek eğitim için birimler olarak düşünüldüklerinde verilen ad. (Bk. Bindu)
Pundi pirinci: Taneleri doğal şeker açısından zengin, dört santimetre uzunluğa kadar gelişen, mutasyona uğramış pirinç; Çaladan'm başlıca ihraç ürünü.
R
Rakag: Akarso'nun sarı tanelerinden elde edilen kafein tipi bir uyarıcı. (Bk. Akarso)
709
708
Ramazan: Oruç tutarak ve dua ederek geçirilen antik dinselj dönem; geleneksel olarak güneş-ay takviminin dokuzuncu ayı. Fremenler bu ibadetin zamanını ilk ayın dokuzunc meridyenden geçtiği döneme göre belirlerler.
Razzia: Yarı-korsan gerilla baskını.
Richese: Eridani A'nın dördüncü gezegeni, Ix ile birlikte kine kültüründe üstün sayılırlar. Minyatürleştirme teknikleriyle tanınırlar. (Richese ve Ix'in Butleryan Qhafj in daha ciddi etkilerinden nasıl kaçtığı hakkında ayrıntılı bir inceleme için Sümer ve Kautman'ın Son Cihat adli] eserine bakınız.)
Ruh: Fremen inanışında, kişinin, kökleri daima metafizik dür yada olan (ve orayı hissedebilen) parçası. (Bk. Alem al-mital.)
Rüzgar kapanı: Sık esen bir rüzgarın güzergahı üzerine yerleştirilen; yakalanan havadan, çoğunlukla kapandaki ani ve belirgin bir sıcaklık düşüşüyle nem yoğuşturabilen aygıt.
Sadular: Yargıçlar. Fremenlerin, azizlere denk olan kutsal yargıçlar için kullandıkları unvan.
Safo: Ecaz'da yetişen çit köklerinden çıkarılan yüksek enerjili içecek. Mentatlar bu içeceğin zihinsel güçleri kuvvetlendirdiğini iddia ederler ve yaygın olarak kullanırlar. Kullananların ağzında ve dudaklarında koyu yakut rengi lekeler oluşur.
Salusa Secundus: Gamma Waiping'in üçüncü gezegeni; Kraliyet Sarayı'nın Kaitan'a taşınmasınının ardından imparatorluk Hapis Gezegeni olarak adlandırıldı. Salusa Secundus Corrino Evi'nin anadünyası ve Gezgin Zensünnilerin hicretinin ikinci durak noktasıdır, inanışlarına göre Fremenler, dokuz kuşak boyunca S.S.'te köleymiş.
Sardokar: imparator Padişah'ın fanatik askerleri. Her onüç kişiden altısının onbir yaşına basmadan öldüğü vahşilikte
bir ortamdan gelirlerdi. Askeri eğitimleri, acımasızlığı ve kişisel güvenlikle ilgili olarak intihara yakın bir kayıtsızlığı vurgulardı. Çocukluklarından itibaren onlara, rakiplerini dehşete düşürerek zayıflatan standart bir silah olarak zalimliği kullanmaları öğretilirdi. Evrenin meseleleri üzerindeki hakimiyetlerinin zirvesindeyken, kılıç kullanmadaki ustalıklarının onuncu Ginaz seviyesine eşdeğer olduğu söylenir ve yakın dövüşteki maharetlerinin ise bir Bene Gesserit ustasınınkine yaklaştığı kabul edilirdi. Bir tanesinin, sıradan on Landsraad neferine bedel olduğu düşünülürdü. IV. Şaddam zamanında, hala heybetlerini korurken, güçleri kendilerine olan aşırı güvenleri nedeniyle tükenmiş ve savaşçı dinlerinin destekleyici gizemi alaycılık nedeniyle oldukça zayıflamıştı.
Sarfa: Tanrı yolundan sapmak.
Savaş dili: Savaş durumunda, anlaşılır bir sözlü iletişim sağlamak için geliştirilmiş, etimolojisi gizli olan herhangi bir özel dil.
Savunma Kalkanı: Holtzman jeneratörü tarafından üretilen koruyucu alan. Bu alan, süspansör sıfırlama etkisinin Birinci Fazı'ndan türetilmiştir. Kalkan yalnızca düşük hızlarda hareket eden nesnelerin girmesine izin verir (ayarlamaya bağlı olarak bu hız saniyede altı ile dokuz santimetre arasında değişir) ve sadece bir kontluğun ihtiyacını karşılayabilecek büyüklükte bir elektrik alanı ile kaldırılabilir. (Bk. Lazer silahı)
Sayyadina: Fremen dinsel hiyerarşisinde başrahibenin kadın yardımcısı.
Selamlık: imparatorluk kabul salonu.
Semuta: Elakka ağacının yanmış tortusundan (kristal çıkarma ile) türetilen ikinci uyuşturucu madde. Zaman duygusunun kalmadığı, kuvvetli bir kendinden geçme hali olarak tanımlanan etkisi, semuta müziği olarak adlandırılan belirli atonal titreşimlerle ortaya çıkarılır.
Serbest tüccarlar: Kaçakçılar için kullanılan deyim.
Servok: Basit işleri yapmak için saat-ayarlı mekanizma; But-
710
711
leryan Cihat'tan sonra izin verilen sınırlı "otomatik"
aygıtlardan biri. Ses: Bir ustanın, başkalarını yalnızca sesin seçilmiş ton deği-
şimleriyle kontrol etmesini sağlayan Bene Gesserit kay-
naklı toplu eğitim. Sessizlik konisi: Titreşimleri, 1 80 derece karşı fazda bir tıpkı-
titreşim ile sönümleyerek, sesin veya başka bir titreşim
aletinin taşıma kapasitesini sınırlayan bir distorsiyon aleti-
nin alanı.
Shadout: Kuyu kepçesi, saygı belirten bir Fremen unvanı. Sınır duvarı: Arrakis'in Kalkan Duvarı'ndaki koruyucu sarp
kayalıkların ikinci üst basamağı. (Bk. Kalkan Duvarı.) Sırat: O. K. incil'inde, insan yaşamını dar bir köprünün bir
ucundan öbür ucuna yapılan yolculuk olarak tanımlayan
pasaj: "Cennet sağımda, Cehennem solumda ve Azrail ar-
kamda". Sihaya: Fremen dilinde: verimlilik zamanını ve "cennetin
geleceği" zamanı ifade eden dinsel belirtilerle çölde
ilkbahar mevsimi. Sihramiz: Deyim: mistik bir şeyin veya büyücülüğün parçası
olan. Silago: Değişime uğratılmış, distrans (Bk distrans) mesajlar
taşımaya alıştırılmış Arrakis yarasası. Siyeç: Fremen dilinde: "Tehlike anında toplanma yeri". Fre-
menler çok uzun zamandır tehlike altında yaşadıklarından,
genel kullanımda terim, kabilelerden birinin barındığı her-
hangi bir mağara bölgesini belirtir hale gelmiştir. Solari: imparatorluğun resmi para birimi; alım gücü, Lonca,
Landsraad ve imparator arasında dört yüz yılda bir yapılan
pazarlıklarla belirlenir. Solido: Şiga teli bobinine kaydedilmiş 360 derece referans sin-
yallerini kullanan bir solido projektöründen elde edilen üç
boyutlu görüntü. Genellikle en iyi solido projektörlerinin
Ix'te yapıldığı kabul edilir. Sondagi: Tupali'nin çalı lalesi Subah ul kuhar: "İyi misin?": bir Fremen selamı.
Subah un nar: "İyiyim. Ya sen?": geleneksel yanıt.
Su borusu: Bir damıtıcı giysi veya çadır içinde yeniden elde edilen suyu, su cebine ya da su cebinden kullanıcıya taşıyan boru.
Su cebi: Damıtıcı giysinin, süzülmüş suyun toplanıp depolandığı cebi.
Su disiplini: Arrakis'te yaşayanların, boşa nem harcamadan var olmalarını sağlayan sert eğitim.
Su görevlisi: Suyun ve Ab-ı Hayat'ın etrafındaki ayinsel görevleri üstlenmiş ve bu iş için kutsanmış Fremen.
Suikastciler savaşı: Büyük Konvansiyon ve Lonca Barışı altında izin verilen sınırlandırılmış savaşma şekli. Amaç masum seyircilerin katılımını azaltmaktır. Kurallar amaçların resmi olarak açıklanmasını emreder ve izin verilen silahları sınırlar.
Suikastçinin elkitabı: Bir Suikastciler Savaşı'nda yaygın olarak kullanılan zehirler üzerine, üçüncü yüzyılda yazılmış bir derleme. Daha sonra, Lonca Barışı ve Büyük Konvansiyon'la izin verilen öldürücü aletleri de içerecek şekilde genişletilmiştir.
Su sayıcılar: Her biri, Fremen depolarından verilecek belirli bir miktar suyu gösteren, farklı büyüklüklerdeki metal halkalar. Özellikle doğum, ölüm ve kur yapma ritüelinde (para fikrinin çok ötesinde) büyük anlam taşırlar.
Su su suuk!: Arrakis'teki su satıcılarının bağırışı. Suuk bir pazar yeridir. (Bk. Ikhat-Eyy!)
Su yükü: Fremen dilinde: can borcu.
Süspansör: Holtzman alan jeneratörünün (düşük çekimli) ikincil fazı. Kütle ve enerji tüketiminin belirlediği sınırlar içe-risinde yerçekimini sıfırlar.
Şahname: Zensünni Gezginleri'nin yarı efsanevi ilk Kitabı. Şeriat: Törensel Kehanet'in batıl ayinleri ortaya koyan bölü-
713
712
mü. (Bk. Koruyucu Misyon.)
Şeyh-hulud: Arrakis kum solucanı, "Çölün ihtiyarı," "Sonsuz- -luğun Yaşlı Babası" ve "Çölün Dedesi". Açık bir şekilde, bu isim, belirli bir tonda söylendiğinde veya büyük harflerle yazıldığında, Fremen yurdu batıl inançlarının toprak tanrısı olarak adlandırılır. Kum solucanları muazzam bir büyüklüğe ulaşır (açık çölde 400 metreden daha uzun örnekler görülmüştür) ve hemcinslerinden biri tarafından katledilmedikçe veya onlar için zehirli olan suda boğulma-dıkça çok uzun yıllar yaşarlar. Kum solucanı Arrakis'teki% kumun büyük bir bölümünü hareket sahası olarak kullanır. (Bk. Küçük Yaratan) (''Şeyh', Arapça 'da 'yaşlı adam, ihtiyar', 'hulud'ise 'olumsuzluk'anlamına gelmektedir -ç n)
Şiga teli: Sadece Salusa Secundus ve Delta Kaising IIFte yetişen bir yer sarmaşığının (Narvı narviium) metalik uzantısı. Aşırı yüksek gerilme dayanımı ile tanınır.
Şlag: Anayurdu Tupile olup ince, dayanıklı derisi için neredeyse soyu tükenene kadar avlanmış olan hayvan.
Tahaddi: Fremenlerde ölümcül dövüş için meydan okuma, çoğunlukla bazı temel meseleleri sınamak üzere. ('Tahad-di', Arapça'da 'meydan okuma'anlamına gelmektedir -ç n)
Tahaddi al-burhan: Merhamete yer olmayan nihai sınav (çoğunlukla ölümü veya yoketmeyi getirdiği için).
Takva: Kelimesi kelimesine: "Özgürlüğün bedeli". Çok değerli olan bir şey. Bir ölümlünün ilahi istekleri (ve bu isteğin yol açtığı korku). ('Takva', Arapçada 'Allah 'tan korkma, Allah korkusuyla dinin yasak ettiği şeylerden kaçınma anlamına gelmektedir - ç n )
Dostları ilə paylaş: |