Gdo’ larin potansiyel faydalari



Yüklə 186,06 Kb.
səhifə3/3
tarix25.01.2019
ölçüsü186,06 Kb.
#101844
1   2   3

ÜRÜNLERİ ANLAYABİLME

Tüketicilerin bilmesi gereken bazı temel kavramlar şunlardır :


A. Natürel ( doğal ) : Sentetik olarak üretilmediği anlamını taşır. ‘ Naturel ‘ kavramı direkt olarak bitki veya hayvan ürünlerinden çıkarılan içeriklerle ilgilidir. Yani yapay değildir. Doğal içerikli ürünlerin cilde iyi geldiği konusunda kesin bir bilimsel kanı yoktur.

B. Hipoallerjenik: Bu ürünler alerjik reaksiyonlara daha az sebebiyet verir. Ancak bu iddiayı da kanıtlayan yazılı bilimsel çalışmalar bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra “ dermatolojik test edilmiş “ , “hassasiyeti test edilmiş “, “alerjik test edilmiş “ veya “tahriş etmez “ gibi kavramlar, herhangi bir cilt reaksiyonuna sebep vermez diye bir garanti taşımamaktadır.

C. Alkolsüz: Genel olara etil alkol içermez anlamına gelmektedir. Ayrıca kozmetik ürünler bazı farklı alkoller de içermektedirler. Örn; cetyl, stearyl, cetearyl, lanolin gibi.

D. Kokusuz: Bu şekilde etiketlenmiş ürünlerde kesin bir koku bulunmamaktadır. Koku içerikleri kokusuz kozmetik ürünlerine katılabilir. Bundaki amaç kullanılan hammaddelerin yarattığı kötü, istenmeyen kokuları etkisiz hale getirmektir.

E. Nonkomodojenik ( Komodojenik olmayan ): Bu tür ürünler akne oluşumuna sebebiyet veren gözenek tıkayıcı maddeler içermez.

F. Raf süresi: Bir kozmetik ürününün normal koşullarda depolanma ve kullanılma süresidir. Bu kullanılma süresi ürünün komposizyonuna, paketlenmesine ve korunmasına bağlıdır. Eğer bu ürün uygun bir biçimde stoklanmamışsa, ürünün kullanım süresi normalden daha az olur.

G. Cruelty Free: Bu ürünler hayvanlar üzerinde test edilmemiştir.
Müşteriler bu kavramları bilerek, ürünler hakkında kendileri karar verip kendileri için en uygun olanı seçebilirler.

Kozmetik ürünlerin üretiminde tüm buolumsuz etkilerin azalması için kullanılan hammaddelerin ve bitmiş kozmetik ürünlerin taşıdığı mikroorganizma sayısının düşürülmesinde ise Gama radyasyonu ve ışınlama yöntemi günümüzde halen güvenli, etkili ve verimli yöntemler arasında yer almaktadır. Gama radyasyonu ile ışınlama süreci ürünün, kontrollü bir şekilde iyonize radyasyona maruz kalması olarak tanımlanır. Bu kontrollü maruz kalma işlemi sırasında, belirli radyasyon miktarı ürüne verilmektedir. Bunun için üründeki mikroorganizma sayısını istenilen düzeye indiren radyasyon dozu ayarlanılır. Tabi kozmetik ürünlerin radyasyon üzerindeki kararlılığının belirlenmesi için fizibilite çalışmaları yapılmalıdır. Genel anlamda ortamda nemin varlığı ürünlerin radyasyon kararlılığını azalttığından katı ürünler ya da susuz formülasyonlar, sulu ortamdakilerden daha kararlıdırlar.



GAMA RADYASYONUNUN KOZMETİK ÜRÜNLERE UYGULANMASI
Kozmetik endüstrisinde, çeşitli kozmetik ürünlere ve kozmetik ürün hammaddelerine mikroorganizmalardan arınmaları için gama radyasyonu ile sterilizasyon/dekontaminasyon uygulanmaktadır. Bugüne kadar, sterilizasyon/dekontaminasyon uygulanmış kozmetik ürün hammaddeleri ve bitmiş kozmetik ürünler: Jelâtin, nişasta, kaolin, talk, titanyum dioksit, demir oksitleri, mika, çeşitli tahıl unları, renklendirici tozlar, kozmetik ürün uygulayıcı araçlar (fırçalar vb.), kulak delme kitleri, pamuk toplar, bandajlar, diş kaşıma halkaları, tek kullanımlık emzik, tamponlar, talk içeren ürünler, çamur maskesi, saç kremleri, losyonlar, diş macunları, göz ve dudak kalemleri, şampuanlar, temizleme sütleri, kremler, arap zamkı, uçucu yağlar, birçok bitkisel hammadde ve bitki preparatlarıdır. Literatürde kozmetik ürünlerin, kozmetik ürün hammaddelerinin, bitkisel drogların baharatların dekontaminasyonu için genel olarak 5–15 kGy arası doz uygulamasına rastlanmaktadır( 4.Ulusal Dezenfeksiyon Kongresi,2005)
Ülkemizde de gama radyasyonu ile dekontaminasyonu uygulanmakta olan bir yöntemdir. Örneğin, ülkemizdeki gama radyasyonu ile ışınlama endüstrisinin verilerine göre, 1996 yılında şampuan (34 koli), nişasta (2 fıçı) ve laktoz (13 koli) üzerinde ışınlama ile dekontaminasyon çalışmaları yapılmıştır.

Sivri’ye göre kısacası, kozmetik ürünler ve kozmetik ürün hammaddelerinde görülen mikroorganizma kontaminasyonları insan sağlığı açısından risk teşkil ettikleri gibi, üretici firma açısından maddi kaybının yanı sıra müşteri güveninin de kaybına yol açmaktadır.



KOZMETİKLERE BAĞLI İSTENMEYEN DURUMLAR
Kozmetik preparatların deri ile geçimsizliği şekilde olmaktadır. Bunlardan ilki toksik reaksiyondur ki bu tür maddeler deriye sürüldüklerinde 1. dereceden irritasyon meydana getirirler (ödem ve eritem). Bu sınıfa örnek olarak düşük yağ asidi sabunlarını (kaprilik veya laurik asitler) ve parfümlerde kullanılan alifatik gösterebiliriz.

İkincisi, derinin tahammülsüzlüğüdür Tahammülsüzlük, belirli bir preparatın çoğu kişide herhangi bir reaksiyon göstermezken diğer bir kişide duyarlılık yaratmasıdır. Bu çeşit maddeler uygulamalarından ancak 24–48 saat sonra bir tepki yaratır. Kozmetik amaçlarla kullanılan herhangi bir madde 100 kişiye uygun olup, 1 kişide allerjik reaksiyon meydana getirebilir.


A.B Devletlerinde bir firma 1961 yılında bastırdığı “Professional Formulary”de allerjik reaksiyonların nedeni oldukları gerekçesi ile kullanılmasında dikkatli olunması gereken maddeler listelenmiştir:


  • Jeraniol

  • Kakao yağı

  • Karanfil esansı

  • Karaya sakızı

  • Kinin

  • Lanılin

  • Lavanta esansı

  • Limon esansı

  • Okaliptus esansı

  • Peru balsamı

  • Portakal kabuğu yağı

  • Reçineler

  • Rezorsinol






  • Acı badem yağı

  • Aluminyum asetat

  • Aluminyum klorid

  • Aluminyum sülfat

  • Antisan bileşikleri

  • Arsenik bileşikleri

  • Arap zamkı

  • Baryum sülfit

  • Benzaldehit

  • Betanaftol

  • Bizmut bileşikleri

  • Buğday nişastası

  • Çinko klorid

  • Çinko sülfat

  • Fenol

Kozmetiklerin kullanımı sırasında meydana gelebilecek istenmeyen durumların başında ürünlerle oluşan temas dermatiti gelmektedir. Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan temas dermatitinin görülme sıklığı  % 5–10 arasında değişir. Temas dermatiti, kozmetiklerin neden olduğu en önemli reaksiyon olarak değerlendirilmektedir. Deride irritasyonun veya geç tip duyarlılığa bağlı immünolojik olayların başlattığı bir inflamasyon sonucu ortaya çıkar. Oluştuğu deri bölgesinde eritem(kızarıklık), ödem(şişlik), ve vezikülasyon (su kabarcıkları) gelişir. Lezyonlar kaşıntılıdır. Şiddetli olgularda ise eritemli zeminde gelişen büller ve erode (su dolu kesecikler) alanlar görülebilir.

Deride temas dermatitine yol açan kozmetikler deri bakım ürünleri (% 25), saç preparatları (%24), yüz makyaj ürünleri (%11), tırnak preparatları (%8), parfümler (%7), kişisel temizlik ürünleri (%4), göz makyaj ürünleri (%4) ve günörtüleri (%3) dir. Kozmetiklerin yol açtığı farklı mekanizmalarla gelişen temas dermatitinde neden saptanamadığında yama (patch) testleri kullanılmaktadır. Tedavide sorumlu ajanın saptanarak uzaklaştırılması gerekir. Kozmetik ürünlerin bir kısmında mineral yağlar, vazelin, lanolin gibi komedojenik potansiyel taşıyan maddeler vardır. Bu ürünler ya komedon oluşumuna neden olarak zaten var olan akne lezyonlarının artmasına veya folikülit(kıl kökü iltihabı) gelişimine neden olurlar. Kozmetiklere bağlı olarak gelişen akne olgularında herhangi bir tedavi önerilmez. Sorumlu kozmetik kullanımının sonlanması ile tablo kendiliğinden düzelir.

Bazı kozmetiklerin kullanımı ile deride genellikle kalıcı olan pigmentasyon oluşumları görülebilir. Daha çok bazı ucuz parfümlerin kullanımı sırasında UV etkisiyle ortaya çıkar. Deride UV etkisiyle birkaç saat içerisinde eritem, vezikül ve büllerle karakterize bir tablo gelişir ve kalıcı pigmentasyon ile sonlanır. Özellikle yaz aylarında uygulanan peeling sonrasında da pigmentasyon gelişebilmektedir.

Derinin sağlıklı, temiz, pürüzsüz ve güzel görünmesi için kullanılan kozmetikler günlük yaşamın vazgeçilmez tüketim ürünleridir. Kozmetiklerden beklenen maksimum yararlanım ancak bilinçli ürün seçimi ve düzenli kullanım ile mümkündür. Toplumun her kesiminde yaygın olarak kullanılan bu ürünler bilinçsizce tüketilmekte ve deri bakımı ve cilt temizliğine yönelik uygulamalar, ülkemizde uzman olmayan kişilerce ve uygun olmayan koşullarda yapılmaktadır. Böylece yanlış kozmetik kullanımı veya yanlış uygulamalar ortaya çıkabilmektedir. Bu tür sorunların ortadan kaldırılması ve uygulamaların bilimsel boyutta sürdürülmesi amacıyla Tıp Fakültelerinin Dermatoloji Kliniklerinde Kozmetoloji Üniteleri oluşturulmaya başlanmıştır.
YASAKLANAN İÇERİKLER
* Bithional * civa bileşimleri * vinly chloricle * halojenli salisinidler * aerosol kozmetiklerdeki zirkonyum karmaşıkları * kloroform * methylene klorid * kloroflorokarbon propellant * hekzaklorofen * tırnak ürünlerindeki methyl methacrylate monomer.


KOZMETİKLERİN İNSANLAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Kozmetikler;


  • Dekoratif

  • Psikolojik

  • Sosyal

  • Klinik

Yönlerden insanları etkilemektedirler.


Dekoratif: Kozmetik preparatların genel amacı yüz veya vücudun (daha çok yüz) kusurlu yanlarını gizleyerek dikkati tek tek güzel yanlarına çekmektir. Bu kozmetik preparatların dekoratif olarak etkisini göstermektedir. Bu işin iyi yapılması daha çok makyajı yapanın zevk ve becerisine bağlıdır. Makyajın görünüşü son derece değiştirdiği tartışılmaz bir gerçektir


Psikolojik: Aşırı terlemenin yarattığı ruhsal gerginlik, deodorant kullanılması ile giderilebilir. Depilasyon ve epilasyon uygulaması birçok kadının psikolojik sorunlarını tamamen gideremese bile, önleyici bir etki sağlamıştır. Deri hastalıklarından şikâyetçi olanlar kozmetiklerin yardımı ile hastalıklarını kısmen iyileştirebilmekte, azaltmakta veya gizlemektedirler. En basit birörnek olarak saç boyaması gösterilebilir. Beyaz saç genellikle yaşa atfedilip, insanları yaşlı gösterir. Bu olay özellikle kadınları psikolojik olarak etkilemektedir. Saç boyalarının kullanılması ile bugün beyaz saç bir problem olmaktan çıkmıştır.
Sosyal: Kozmetiklerin herkes tarafından kullanılması bunları gerektiği şekilde uygulayacak berber ve güzellik salonlarının açılması, taklit mücevher endüstrisinin gelişmesi güzellik yönünden kadınların arasındaki gelir farkından doğan eşitsizliği azaltmıştır.
Klinik: Kozmetik ürünlerin en önemli etkileri klinik etkileridir. Örneğin, nemlendirici (emollient) kremler, derinin gerektiğinden önce yaşlanmasını önler. Bu preparatlar derinin dış tabakalarının rüzgâr ve kuru havanın güneşin etkisi ile kurumasını kopma ve pullanmasını azaltırlar veya tamamen önlerler. Deri bakteri iltihapları için çok uygun bir ortamdır ve rüzgâr, güneş, kuru hava gibi etkenlerden çok zarar görür. Bu etkenler derinin çok çabuk yaşlanmasına sebep olmaktadır. O halde derinin her türlü dış etkene karşı korunması gereklidir.

Derinin Mikrobiyolojik Yönden İncelenmesi
Kozmetik ve tuvalet ürünleri için mikrobiyolojik korunma ürün kalitesi açısından çok önemli bir konudur. Mikrobiyolojik korunma, ürünün kullanımı süresince ve raf ömrü boyunca mikroorganizma büyümesi görülmeyeceğini ifade eden bir terimdir. Mikrobiyolojik büyüme ise birden fazla mikroorganizma varlığında koloni oluşturarak, çıplak gözle görülebilir hale geçen canlı organizmaların büyümesidir. Mikrobiyolojik stabilite ise maddenin mikroorganizma büyümesine karşı gösterdiği dirençtir. Mikroorganizmalarla kontaminasyon sonucu ürünün etkinliği ve stabilitesinin yanı sıra ürünün kullanım esnasındaki güvenilirliği de etkilenebilir. Mikroorganizmalar, üremeleri için uygun bir ortam oluşturan herhangi bir maddenin içinde ya da yüzeyinde oluşabilirler. Kozmetik ve tuvalet ürünlerini etkileyen üç ana grup, bakteriler, maya ve mantarlardır. Bunlar kararlı olarak, kendi başlarına varlıklarını sürdürebilen ve yeniden üreyebilen özerk varlıklardır. Kozmetik preparatlarla uğraşan kişilerin bakteri ve mantarlar hakkında sistematik bilgileri olması gerekir, çünkü en sık görülen deri hastalıkları ve pis kokuları bu organizmaların etkinliği sonucudur.
a) Bakteriler: Tek hücreli mikroorganizmalardır. Bakteriler yaşamak için, cins ve türlerine göre değişik besinlere ihtiyaç duyarlar. Bir kısmı organik bileşiklerle, diğer bir kısmı organik tuzlarla beslenir. Kozmetolojide en önemsediğimiz bu mikroorganizmaların metabolizmalarıdır. Çünkü metabolizmaları sonucu derinin bazı bileşenlerini ve kozmetik preparatlardaki bazı kimyasal maddeleri parçalayarak, deri hastalıklarına yol açarlar. Ortaya çıkan metabolizma artıkları ise, bazen pis kokulu, bazen irritan ve toksik etkilidirler.

b) Mantarlar: Mantarlar kendi aralarında büyük farklılıklar gösterirler. Yüksek oranlı nem, azot ve karbon bileşikleri, oksijen ve uygun sıcaklık (20–35 C) varlığında yaşamlarını sürdürebilirler. İnsan derisindeki nem mantar üremesine uygun değildir (koltuk altları ve parmak araları hariç olmak üzere )Kozmetik preparatlarsa mantar üremesi için en uygun kültürlerdir.
Deri florası (bitki varlığı):

Deride devamlı olarak yaşayan birçok bakteri türü vardır. Bunlar arasında Staphyloccocus Aureus, deri, saç ve ağızda yaşar, pH Aralığı 2,6–10, yaşamını sürdürmek için optimum pH değeri 6,8-8,2 dir. Staphyloccoccus Albus, Bacillus Subtiliste deri üzerinde bulunurlar, ancak sağlam deride zararsızdırlar. B.Subtilis patolojik olmadığı halde proteinlerin kimyasal

Yapısını bozabilmektedir. Vücudun devamlı nemli ve yağlı yerlerinde Mycobacterium Smegmatis görülmüştür. Kepeğin ve saç dökülmesinin Pityosporum ovale tarafından yapıldığı sanılmaktadır. Sağlıklı deride mantarlar çok seyrek görülmektedirler. Trichophyton tonsaurusun saç dökülmesine sebep olduğu bilinmektedir.

Kozmetik Preparatlarda Mikrobiyolojik Bulaşmaya Neden Olan Kaynaklar
Mikrobiyal içerik, ana ürün serisinde bulunan tüm bakteri, maya ve mantarların miktarıdır. Örneğin bir tuvalet ürününün 100 kilogramlık bir serisinde 107 mikrop bulunuyorsa, bu değer ürünün her gramı için, 100 koloni oluşturan ünitenin (colony forming units; CFU) tüm yaşayan koloni sayısına (total viable colony count; TVC) eşdeğerdir.
Mikrobiyal bulaşmaya neden olan başlıca kaynaklar şunlardır;


  • Üretimde kullanılan suyun yetersiz saflıkta olması,

  • Kontamine olmuş hammadde kullanılması,

  • Steril olmayan üretim ve doldurma aletlerinin kullanılması,

  • Ana kütleyi saklamada kullanılan kapların arınık olmaması,

  • İşlemin sağlığa uygun şartların zayıf olması,

  • Havayla kontaminasyonu,

  • İlk ambalajın kontamine olması,

  • Temizleme ve dezenfeksiyon yöntemlerinin değiştirilmesi,

  • Hijyenik koşulların yerine getirilmesi için gereken düzenlemelerin yetersiz olması



Kozmetik preparatların korunması
Hammaddenin mikrobiyal kalitesinin düşük olması kozmetik ve tuvalet ürünlerinin kontaminasyonu için uygun bir ortam oluşturur. Hammaddenin iyi kalitede olması ve etkin bir mikrobiyolojik kalite kontrol, üretim ortamında ve bitmiş üründe kontaminasyonu en aza indirir. Kozmetik ve tuvalet ürünlerinde kullanılan pek çok hammadde bir dereceye kadar mikrobiyolojik kontaminasyona maruz kalır. En çok mikrobiyolojik kontaminasyon görülen hammadde grupları şunlardır;

Doğal maddeler (bitki ekstreleri ve konsentratları), karbonhidratlar ve glikozitler, yüksek molekül ağırlıklı alkoller, yüzey aktif maddeler ve deterjanlar, yağ asitleri ve esterleri, protein ve protein deriveleri, talk, kaolin ve mısır nişastası, su.

Kozmetikte kullanılacak olan hammaddelerin mikrobiyolojik kalitelerinin

Kullanılmadan önce yeterince kontrol edilmesi gerekir. Hammaddeler aynı üreticiden, özelliklerini belirten belgelerle birlikte alınmalıdır. Alınan örneklerde bakteri, maya ve mantar kontrol testleri yapılmalı, temiz ve tozsuz ortamlarda iyi kapalı kaplarda saklanmalıdır. Tüm mikrobiyal kontaminasyonu uzaklaştırmak pratik olarak mümkün olmadığından kabul edilebilir bir kalite düzeyi belirtilmelidir. 1990 yılında İngiltere’de CTFA (Cosmetics, Toiletries and Fragrance Association) yönetmeliklerinde, MQM (Microbial Quality Management) başlığı altında kozmetikler için önerilen mikrobiyal limitler belirtilmiştir

(Tablo 1).
Tablo1: Kozmetikler için önerilen mikrobiyal limitler:

ÜRÜN

Alt limit

Üst limit


Yetişkinler için


1000 cfu/g


100 cfu/g


Bebekler için


100 cfu/g


10 cfu/g

*Alt limit üst limitten 10 kez daha düşük olmalıdır.

GÜNÜMÜZDEKİ MODERN KOZMETİK ANLAYIŞI
Derinin temizlenmesi, güzelleştirilmesi ve sağlıklı bir görüntü kazanması,

İnsanoğlunun zamanla değişmeyen içgüdüsel diyebileceğimiz isteklerinden biridir.

İnsanoğlu önceleri bu isteğini yerine getirmek için, deneme yanılma yolu ile çeşitli maddeler bulmuş ve kendisini güzelleştirecek biçimde bu maddeleri uygulamışlardır. Kozmetik preparatların alıcı tarafından seçimini etkileyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz:
1.Alıcının içinde yaşadığı toplumun kültürel ve eğitimsel değer yargıları

2.Alıcının modayı ve kozmetikler hakkında yapılan reklamları nekadar yakından izlediği

3.Kozmetik preparatın bulunduğu kabın görüşünü ve vitrinde sunuluş şekli

4. Kabın, içinde bulunan preparatın amacına uygunluğu

5.Kaptaki preparatın görünüşü, (Kremse yüzeyinin düzgünlüğü, dudak boyası ise parlaklığı, rengi, losyonsa berraklığı vb.)

6. Preparatta kullanılan koku (Bu da etkileyici faktörlerden biridir).

7. Preparatın satış fiyatı (diğer faktörler uygun bulunmuşsa)

8.Kozmetik preparatın deri, saç ve tırnaklarla geçimliliği,

9.Preparatın kullanış amacına fiziko-kimyasal ve fiziksel yönlerden uygunluğu, (yapı, kıvam, adsorpsiyon derecesi, akıcılığı

10. Preparatın stabilitesi de seçimi etkileyen faktörlerdendir.


Başarılı bir kozmetik preparatın hazırlanması için, bu preparatın satılmakta olan benzerleri ve moda hakkında çok iyi bilgi gerekir. Bunlar, preparat yapımını etkileyen ticari ve estetik noktalardır. Daha da önemlisi dermatolojik şartlar ve kozmetik preparatlar hakkında temel ve iyi bir bilgi sahibi olmaktır. Ek olarak, preparatın konacağı uygun kapları seçebilmeli ve hazırlanan preparatın reklamına yaraşır şekilde olmasına gayret etmelidir. Kozmetik preparatların yapımında, zevklilik ve artistik yetenek en önemli noktalardır. Bu noktalar bilimsel ve teknolojik yöntemlerle kontrol edilmeli sağlamlaştırılıp geliştirilmelidir.
Bunun yanı sıra tüketicilerin kozmetik ürünlerin kullanımı sırasında dikkat etmesi gereken hususlar da vardır. Bunları şöyle sıralayabiliriz:


  • Makyaj ürünleri sert, zarar verici şekilde sürülmemelidir. Göz çevresini aşırı derecede çekerek yapılan bir uygulama, bakteri oluşumuna sebebiyet verebilir ve körlük gibi ciddi rahatsızlıklar yaratabilir.

  • Makyaj ürünleri kullanırken yeni ve farklı aplikatörler kullanılmalıdır. Cildinize uygulanacak olan ürünler için kullanılacak aletler önceden alkolle temizlenmelidir.

  • Bir ürünün orjinal kıvama gelmesi için asla bir sıvı katılmamalıdır. Sıvı katılması durumunda bakteri oluşumu kaçınılmazdır.

  • Alerjik bir reaksiyona sebebiyet veren ürünü kullanmayı hemen bırakmalısınız.

  • Eğer bir ürünün rengi değişiyorsa veya kokusu yoğunlaşıyorsa bu ürünü kullanmayı bırakınız, çünkü koruma faktörleri zamanla azalır ve bakterilerle mücadele edemez duruma gelir.

  • Eğer herhangi bir iltihap durumu söz konusu ise göz makyaj ürünlerini kullanmamalısınız.

  • Makyaj ürünlerinizi güneş ışığından uzak tutmalısınız çünkü ışık ve sıcaklık ürün içindeki koruma faktörünü azaltır.
    Makyaj ürünlerinin ağzı sıkıca kapatılmalıdır.

  • Aereosol güzellik ürünleri herhangi bir ısı materyalinin veya sigaranın yanında kullanılmamalıdır çünkü bu ürünler yanıcıdır. Ayrıca saç spreyleri ve pudralar sürekli olarak nefesle içe çekilirse akciğer kanseri oluşumuna sebebiyet verebilir.



SONUÇ:

KOZMETİK VE İLAÇ ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ
FDA kozmetiği, insan vücuduna uygulanan temizleme güzelleştirme, çekiciliği arttırma veya görünüşü değiştirme gibi özelliklere sahip, ancak vücut yapısını veya fonksiyonunu değiştirme niteliği içermeyen bir ürün olarak tanımlar. Bu tanım, cilt bakım kremlerini, losyonları, pudraları, spreyleri, parfümleri lipstikleri, tırnak cilalarını, göz ve yüz makyaj ürünlerini, permanant losyonunu, saç boyalarını, deodorantları, bebek ürünlerini, banyo ürünlerini, ağız yıkamak için kullanılan antiseptik sıvıları içerir. İlacı ise, bir hastalığı tedavi etmek veya engellemek amaçlı kullanılan ve vücudun yapısını etkileyen ürünler olarak tanımlar. Bu tanıma göre gribaliaçlar, analojik ilaçlar, kemoterapik v.s. olarak sınıflanabilmektedir.

Hem ilaç hem de kozmetik özelliği taşıyan ürünlerde içerik düzenlemeleri, aktif içeriklerden kozmetik içeriklere doğru yapılmalıdır ve ürün içinde bulunan maddeler yoğunluklarına göre çoktan aza doğru listelenmelidir. İki türde nitelendirilen ürünler şunlardır; kepek şampuanları, floridli diş macunları, antiperspirantlar,  güneşten koruyucular, bronzlaştırıcı içeren fondötenler’dir. Bu ürünlerin pazara çıkarılmadan önce tedavi edici özelliği bilimsel olarak kanıtlanmalıdır. Eğer kanıtlanmamışsa FDA bu ürünleri hatalı etiketlenmiş ürünler olarak nitelendirir ve gerekli düzenlemeleri yapar.



KAYNAKLAR:

Araştırma ve geliştirme faaliyetleri. (b.t.). Web: http://www.bilimilac.com.tr/arge/faaliyet.aspx

[ Erişim Tarihi:16.11.2009].
Başgut, B. ve Abacıoğlu, N. ( Eylül 2005). Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı. Bilim, Eğitim ve Düşünce Dergisi, Cilt 5, Sayı 3.
Bergfeld, W., Belsito, D., Marks, J. ve Andersen, A. (2005). Kozmetik içeriklerin güvenirliği. JAM ACAD DERMATOL, Cilt 2, Sayı 1.
Berkes, F. Ve Kışlalıoğlu, M. (1990). Çevre ve Ekoloji (3). İstanbul: Remzi Kitapevi.
Çepel, N. (2002). Ekolojik Sorunlar ve Çözümleri. Tubitak, 17–19.
Gündüz, T. (1994). Çevre Sorunları. A.Ü Fen Fakültesi Kimya Bölümü, 161–165.
İlaç Bağımlılığı. (b.t.) Web:

http://bitkisel-ilac.yiberkit.com/home/ilac-bagimliligi-ve tedavisi.html?showall=1.

[Erişim Tarihi: 18.11.2009].


Kaymak, Y. ve Tırnaksız, F. (2007). Kozmetik Ürünlere Bağlı İstenmeyen Etkiler. Gazi Üniversitesi Mediko Sosyal Sağlık Merkezi, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Farmasötik Teknoloji Anabilim Dalı. Ankara.
Kozmetik İçeriklerin Güvenirliliği. (2005). Journal of the American Academy of Dermatology, Cilt 2, Sayı 1.
Lewis, C. (2004). Kozmetik ürün ve ilaç arasındaki ince çizgi. Online Kozmetoloji Dergisi, Cilt 3, Sayı 1.
Naki Sivri, N. (2005). Türkiye Piyasasında Mevcut Bazı Kozmetiklerin Gama Radyasyonla Dekontaminasyonu, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Teknoloji Bölümü, Radyofarmasi Anabilim Dalı, Ankara.

Öğüt, S. ve Seçilmiş, H. (b.t.). Süleyman Demirel University, Faculty of Engineering Architecture Department of Food Engineering, 32260 Isparta/Turkey. Web: http://idc.sdu.edu.tr/tammetinler/yonetim/yonetim33.pdf

[Erişim Tarihi: 16.11.2009].
Özen, İ. ve Dönderici, L. (1994). Sindentler ve dermatolojik kullanım alanları. Ankara: İbn-i Sina Hast. Dermatoloji ABD.
Özer, Ö. ve Güneri, T. (b.t.). Ege Üniversitesi Kozmetoloji Bilim Dalı.
Pfizer ve ilaçta ar-ge. (b.t.) Web: http://www.pfizer.com.tr/pfizer/tr/ArGe_Bilgi_1.aspx

[Erişim Tarihi: 15.11.2009].

Türk Farmakoloji Derneği. ( Ocak-Nisan 2005). Klinik Farmakoloji Çalışma Grubu Yayını, Sayı 1.
Türkiye İlaç Endüstrisi. (b.t.) Web: http://www.abdiibrahim.com.tr/content.asp?bolum=5

[Erişim Tarihi: 13.11.2009]


Uçar, Ö. (2004). Kozmetik ve İlaç Arasındaki İnce Çizgi. Kozmetoloji Dergisi, Cilt 3, Sayı 1.

Yeni İlaçların Geliştirilmesi. (b.t.) Web: http://web.inonu.edu.tr/~eolmez/yeniilaclaringelistirilmesi.doc

[ Erişim Tarihi: 14.11.2009].
Yeni İlaçların Geliştirilmesi. (b.t.) Web: http://www.enderyarsan.net/

[Erişim Tarihi: 17.10.2009]


Yücel, Ü. (2007). Pestisitlerin insan ve çevre üzerine etkileri. Ankara Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi, Nükleer Kimya Bölümü, Ders notları. Web:

http://www.dogainsanisbirligidernegi.org.tr/makaleler/pestisitler.doc

[ Erişim Tarihi: 17.10.2009]







Yüklə 186,06 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin