Geçmişte Ve Günümüzde Tekfir Meselesi 3
Teşekkür 3
Önsöz 3
Giriş 4
Geçmişte Tekfir Meselesi Şiilikte Tekfir 8
Haricilkte Tekfir 9
Mutezilede Tekfir Meselesi 11
Mürcie'ye Göre Tekfir Meselesi 12
İslam Ümmetinin Cumhurunun Durumu 13
Çağımızda Tekfir Olayi 13
Siyasi Baskı Ve İşkence 13
Faydasız Pişmanlık 16
'Resmi Ulemaya Güvenin Yok Olması 16
Hükümleri Doğrudan Kur'an'dan Almaya Çalışmak 19
Büyük Küfür İle Küçük Küfrü Birbirine Karıştırmak 21
Münafıklar Ve Sıfatları 24
İlim-İman İlişkisi 29
Müslümanların Birbirlerinden Uzaklaşmaları 30
Cahiliyet Kavramı Ve Küfürle İlgisi 32
1.Kurtubi: 33
2-Taberi: 34
3- El-Cassas: 34
4-Âlusi: 34
5-İbn-İ Kesir: 35
6-Seyyid Kutub: 35
Cahiliyet İdaresi 36
Taberi'nin Görüşü 37
Âlûsî'nin Görüşü: 39
Seyyid Kutup'un Cahiliyye İdaresi İle İlgili Görüşleri 40
Laiklik Ve Allah'ın İndirdiği İle Hükmetme 42
Kilise 'Nin Egemenliği 42
İlk Cahiliyye Kadınlarının Açılıp Saçılması 43
Sünnette Varid Olan Cahiliyet 49
Tekfirin Gerekçeleri Ve Cevaz Veren Sebepleri: 50
Yöneticilerin Küfrü Hakkinda 50
Müslüman Halkin Küfrü Hakkında 51
Müslümanlar Şehadetin Manasını Bilmiyorlar Bunun İçin De İslam'a Girmiş Olamazlar! 52
Müslüman Hicret Eden Kişidir Şehadet Getirip Hicret Etmeyen Müslüman Değildir 54
Üzücü Bir Şey 57
Zorlama (İkrah) Meselesi 57
Cemaatin Birden Fazla Olması Ve Müslüman Cemaate Karşı Çikma Küfürdür 59
Bugünkü Toplumlar Aksi Sabit Oluncaya Kadar Cahiliyyet Ve Kafir Toplumdur. 60
Toplum Kafir Olduğu İçin Onu Yıkmak Gerekir 61
Kafiri Tekfir Etmeyen Herkes Kafirdir 63
Amelsiz İman Olmaz İslam Seri Atıyla Amel Etmeyen Küfre Girer 65
Küfürden Kurtulma 66
Küfürden Çıkma 66
Bey'at Meselesi 68
Kadınlar Bey’ Atı 68
Cihad Ve Ölüm Üzerine Bey'at 68
Hicret Etmek Üzere Bey'at Etme 69
Dinlemek Ve İtaat Etmek Üzere Bey'at 69
Halifelik Üzerîne Bey'at 70
Son Söz 70
Kaynaklar 71
Teşekkür
"Bazı dost ve arkadaşlarımın görüşlerini öğrenmek için kitabın müsveddelerini onlara göndermiştim.Sonuç, bazıları tarafından olumlu , bazıları tarafından olumsuz bulun-muştur.Bundan ötürü tüm arkadaşlara teşekkür ve minnettarlığımı sunuyorum.
Aynı şekilde bazı hadislerin tahrici konusunda da bana yardımlarını esirgemeyen arkadaşım Prof.Dr. Muhammed el-Haşimi'ye de teşekkür ediyorum.
Son olarak kitabın daktilo edilmesinde ve dip notların konulmasında büyük bir titizlikle bana yardımcı olan hanımım "Ümmi Mün-zir"e ve basımı sırasında yardımlarını esirgemeyen herkese teşekkür edirim . Muvaffak kılacak sadece Allah' dır.1
Önsöz
Miladi yirminci asnn,altmışh_^ılİ.armın_başlann-cia /Master" yapma arzusu doğdu içimde. Bir çok konuyu gözden geçirdim. Bu konular arasında "Ahka-mu'ul-Mürted: İslamdan dönenlerle ilgili hükümler" de vardı. Konuyu fıkhı yönden incelemeyi Cenab-ı Hakbana nasip etti. Konu bu güne kadarbenim istedi-ğjm şekilde ele alınmamıştı.
Sonra "Tekfir" (birmüslümanıkafirliklesuçlama) fcormsu bütün sıcaklığıyla ortaya atıldı. Bazı arkadaşlarını bana "Ahkamü-1 Mürted" konulu araştırmanın mükemmel olması için, ortaya çıkan bu yeni "Tekfir" olayını da inceleme, konunun bütünleşmesi bakımından zaruridir. Ancak o vakit yeni bir şey eklemiş olacaksın dediler.
Kahire Üniversitesi' ne doktora öğrencisi olarak kaydımı yaptırtmak Wiçin gittiğimde bana Mısır' ı ziyaret etme fırsatı doğdu. Mısır' a her gidişimde ve orada ikametim sırasında, kütüphaneleri ve yayın evlerini dolaşıyordum. Allah bazı gençlerle karşılaşmayı ve onları doğrudan dinlemeyi bana nasip etti. Daha sonra mükemmel şeklini ahrumuduyla aklıma gelenlerin bir kısmını not ettim. Bu hususta yazılanların bazılarını elde etmeğe uğraştım. Ama başaramadım. Duyduklarım bir müddet aklımı meşgul etmekle kaldı.
Bunların bir kısmı eski problemlerin yeniden gündeme getirilmesinden öteye gitmiyordu. Daha önce onları hariciler ve mutezile ortaya atmışlardı. Sonradan konu kapandı ve kitapların sayfalarının aralarında kalmaya mahkum oldu. Fakat bugün artık onlardan tozları silkeleyecek ve onları tekrar kültür hayatımıza kazandırmaya çalışacak araştırmacılar gelmiştir. Bana öyle geliyor ki, bu, "yeni tezlerin sahipleri" nin, kendilerinden önceki bilgilerden bazen haberleri bile olmuyor. Ama aynı sonuçlara götüren düşüncenin garip bir raslantısıdır da denilebilir. Nitekim, bazıları bu fırkaları incelemiş ve onların inançlarından günümüze kadarulaşandüşüncelerinden ve ileri sürdükleri delillerden etkilenmiş olabilirler.
Tarihimizi birazcık gözden geçirenler, "tekfir" olayının veya "ridde=dinden dönme" olayının Hz. Ebû Bekir'in hilafetinin başında ortaya atıldığını görürler. O dönemde, Arap kabileleri çeşitli sebeblerden dolayı İslâmı terkedip irtidat etmişlerdi. Sonra devlet onları tekrar islâma döndürmeyi başardı ve iç savaşa düşmekten kurtardı. Hz. Osman b. Afvan (R.A)'nın şahadetinden sonra Mutezile, Kaderiye, Mürriye, Hariciye veŞia gibi çeşitli fırkalar kuruldu. Onlar, "mürtekibü'l kebîre=Büyük günah işleyen" in müslüman mı, kafir mi olduğunu münakaşa ettiler. Bunun üzerine "tekfir"
olayı, yeni bir tez olarak ortaya atıldı. Her fırka, münakaşada kendisinin haklı olduğunu savunup sahip olduğu fikre Kur'an ve hadis'ten deliller getirmeye uğraştı. Sonra olay unutuldu veya unutulmaya yüz tuttu. Nihayet yirminci yüzyılın 60'h yıllarında tazelenerek yeniden ortaya atıldı. Yeni tezin nasslara dayanması, yeni olayların içine girmesi onları tartışması ve onlar etrafında hükümler koyması gerekiyordu. İşte bu kitap, sorumluluk içinde, sahiplerinin ortaya koydukları gibi bu olayları tesbit etmeyi, delillerini ve vardıkları sonuçlan tartışmayı ele alıyor.
Geriye önemli bir sual kalıyor: Bu kitabı kimin için yazıyorum?
Gözü pek gençler, belki kitabı gözden geçirir ve bazı görüşleri doğru bulurlar diye onlar için mi yazayım?
Bu soruya cevabım: Evet, bunu amaçlıyorum. Bir de gençlerin nazarında sanık olmamayı arzuluyorum. Çünkü kitabımı okumadan Önce birakabilirler.Kitabi, kutlu islâmi hareketin öncüleri olan inanrm; gençler için mi yazayım ki, onlar tekfir fikrine kapılmasınlar?
Evet, onlar için yazıyorum: Kitap ve sünnetten; islâm ümmeti nezdinde büyük güven toplamış imamların sözlerinden delil taşımayan bir meseleyi kabul etmeyen sağlam bir mantıkla kitabımı okumaları ve ne kadar tutarlı olsa da veya ne kadar büyük birinden çıksa da delili bulunmayan hermeseleyi reddetmeleri için kaleme aldım.
Bu kitabı, bugün dünyamızda sayılan çok fazla olan sapık hükümetler için mi yazıyorum?
Onlar kitabımı inanmış yürekli gençlerin aleyhine delil olarak kullansınlar diye mi, asla! Bunu kabul et-rniyorum ve bundan Allah'a sığmıyorum.
Bazı istihbarat yetkilileri bu kitabı ellerine geçirip kendi süfli arzularına göre yönetimde daha uzun süre kalmak ve tahtlarını korumak maksadıyla halkına hor ve hakir bir hayatı reva gören ve tüm insanlık değerlerini yitirmiş yöneticilerin takdirini kazanmak için kitabımı araç olarak kullansınlar diye mi yazıyorum?
BundanAllah'a sığınırım. Ve bunun yeryüzünün bir kanş toprağında bile vuku bulmasını arzu etmiyorum. Vijdanı kararmış bilginler, bilgilerini zalim yönetime ve yöneticilere hizmet maksadıyla kullanmak isterlerse, bu tür bilgiler onlarda çokça bulunmaktadır. Benim bu mütevazi çalışmama yardım için başvuracaklarını sanmıyorum.
Öyle ise ben açıkça "tekfir" fikrine düşen veya düşmeyen gençler için yazıyorum. Allah'a yemin ederim ki, bu kitap bu alanda ümmetimizin karşılaştığı problemlerin çözümüne küçük bir katkıda bulunursa kendimi mutlu sayanm. Yine yanlış bir metod, yanlış bir anlayış neticesi olarak bazı kimselerin dini nassları parçalamak, bazanbirkismını çıkararak, bazandaan-lam alanını genişleterek nasslar arasında çelişki meydana getirmek, hatta bir olayı açıklamak için gelen nasslar arasında tezat bulmaya çalışmak suretiyle perdelemiş olduğu problem ortaya çıkmıştır. İşte bunlar hakkında sağlam görüşü ve belli inancı olmasına yardımcı olur diye bu kitabı kaleme aldım. Çünkü, bazıları sözü edilen naslann yönünü saptırmaya, ba-zan da onların neshedildiğini savunmaya kalkıştılar. Yine onlar doğrudan Kur'an'dan alma iddiasıyla bu ümmetin fakihlerinin söylediklerine baş vurmaktan kaçınmaya veya bu ümmetin Hicri 4. asırdan sonra saptığını iddia etmeye ya da güvenilir olmadığı iddiasıyla tarihi terketmeye kalkıştılar. Okuyucunun bu kitapta dağınık olarak bulacağı daha bir çok şeyler de var....
Geriye önemli bir soru kalıyor: Bu gibi bir çalışma tek basma yeterli olurmu? Açıkça "Olmaz" diye cevap veriyorum. Çünkü müslüman milletleri yöneten hükümetlerin bir çoğu onlara baskı yapıyor. Öyle bir baskı ki, bu ancak bir düşmandan veya düşmanla işbirliği yapmış yöneticiden ya da düşmanların direktiflerini uygulayan bir validen beklenebilir. Müsîü-rnan gençlerle tıklım tıklım dolu bu hapishaneler, müslüman gençliğin karşısına dikilen gizli ve açık şu giyotinler onları bu yöneticileri kafirlikle itham etmeye sevk edecektir.
Kendine saygısı olan bir devletin İçişleri Baka-nı'nin Koloni Kanunlan'nın, başkasına değil, islâm topluluklarına uygulandığını sonra da şu veya bu yöneticiyi tekfir etme gibi bir reaksiyonun bulunmadığını açıkladığını kim duydu acaba?
Gençlere karşı otoritenin kullanılmasındaki bu zorlama (Batısıyla, doğusuyla dünya bunu alkışlıyor) bizi hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan ayırdetme sorumluluğundan kurtaramaz.
Hükümetler "aşırılık" la savaşta ciddi iseler "şeytan" ı dinlemekten vaz geçmelidirler. Zira şeytan özellikle bu çocukların idam edilmesini öğütler. Çünkü o Ölünceye kadar düşmanlığına devam eder. Gençler "aşırı" oldukları için değil, müslüman oldukları için böyledir. Şeytana göre İslama itaat edenler, başkalarından daha tehlikeli olmaktadırlar. Okuyucu bu ki-tabta bu durumu iyice ortaya koyan bir Yahudi gazetesinin bir makalesinin bir metnini bulacaktır.
Biz Allah'tan bu gençlere istikamet nasip etmesini, İslama bağlılıklarını artırmasını, müminlerin boynundan kılıcı kaldırmak için yöneticilere hidayet nasip etmesini veya bu kılıçla kendi boyunlarının vurulmasını niyaz ediyoruz. Böylece islâm ümmetinin başına arslan kesilen; ama düşmandan korkup kaçan ve ümmeti bu derece zillete düşüren şu kötü yöneticilerden kurtulmuş olur.
Duamızın sonu : Hamd âlemlerin Rabbı Allah'a mahsustur. 2
Dostları ilə paylaş: |