“Gençlikte günler kısa, yıllar uzun; yaşlılıkta ise günler uzun, yıllar kısadır.”
Panin
“Ben 14 yaşındayken babam o kadar cahildi ki, yanımda olmasına dayanamazdım. Ama 21’ime geldiğimde, öyle çok şey biliyordu ki, bu 7 yılda bu kadar şeyi nasıl öğrendiğine şaştım da kaldım.”
Mark Twain
“Bugünün gençleri öyle sorumsuz ve vurdumduymazlar ki, yarın ülke yönetimini üstleneceklerini düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bize ağır başlı olmayı, büyüklerimize saygılı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler ise, ne kural tanıyor, ne beklemesini biliyorlar. Üstelik duygusuz ve düşüncesiz davranıyorlar.”
“Bugünün gençleri öyle sorumsuz ve vurdumduymazlar ki, yarın ülke yönetimini üstleneceklerini düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bize ağır başlı olmayı, büyüklerimize saygılı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler ise, ne kural tanıyor, ne beklemesini biliyorlar. Üstelik duygusuz ve düşüncesiz davranıyorlar.”
Hesiod, MÖ. 8. Asır
“Bugünün gençleri lüks ve gösteriş düşkünü, saygısız, başkaldıran, geveze ve obur yaratıklardır.”
Sokrates (MÖ 469-399)
Kız çocukları 11-12 yaşlarında; erkekler ise 13-15 yaşlarında ergenliğe girerler.
Kız çocukları 11-12 yaşlarında; erkekler ise 13-15 yaşlarında ergenliğe girerler.
Ergenlik biyolojik açıdan hızlı büyüme ve gelişmenin olduğu, cinsel özelliklerin öne çıktığı bir dönemdir.
Büyüme tüm bedende değişik hızla gerçekleşir. Önce ayaklar ve eller büyür. Yüzde, önce çene ve burun büyür. Kızlarda kalçalar, erkeklerde ise omuzlar genişler.
Büyüme 11-16 yaşlarında hızlanır, daha sonra yavaşlayarak 18-20 yaşına kadar sürer.
Beslenme, iklim şartları ve hastalıklar, büyümeyi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.
Beslenme, iklim şartları ve hastalıklar, büyümeyi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.
Genellikle ergenlik ve gençlik çağı en sağlıklı yaşam dönemidir.
Ergenliğe özgü denebilecek tek hastalık ergenlik sivilceleridir. Ölümler ise daha çok, trafik kazaları ve intiharlardır.
Ergenlik dönemindeki en önemli gelişmelerden biri, cinsel gelişmedir.
Ergenlik dönemindeki en önemli gelişmelerden biri, cinsel gelişmedir.
Cinsel gelişme pek çok ergende bir tedirginlik ve bocalama yaratır. Burada önemli olan genç kız ve erkeklere cinsellik hakkında doğru bilgi vermektir.
Doğru olan da, annelerin kızlara, babaların ise erkeklere bilgi vermesidir.
Cinsellik konusunda bazı sapmalar da olabilir. En yaygın olanı da eşcinselliktir.
Cinsellik konusunda bazı sapmalar da olabilir. En yaygın olanı da eşcinselliktir.
Tam olarak nedeni bilinmemekle beraber, yanlış bir eğitim sonucu olduğu tahmin edilmektedir.
Bebeklik ve ilk çocukluk yıllarında anne-babayla yanlış özdeşim kurmak, babasız büyümek, çok pasif bir babaya sahip olmak ya da aşırı düşkün bir anne tarafından büyütülmek, erkek eşcinselliğine neden olabilmektedir.
Erkek çocukları olmadığı için kızlarını erkek gibi veya kızları olmadığı için oğullarını kız gibi yetiştirmek de eşcinselliğe neden olabilir.
Erkek çocukları olmadığı için kızlarını erkek gibi veya kızları olmadığı için oğullarını kız gibi yetiştirmek de eşcinselliğe neden olabilir.
Babaları tarafından istismar edilmiş ya da uygunsuz tavırlar taşıyan bir babaya sahip kızlar da lezbiyen olabilirler.
Ergenlik döneminde zihin ve düşünce hayatı gerek derinlik ve gerekse genişlik yönünden büyük bir kapasite kazanır.
Ergenlik döneminde zihin ve düşünce hayatı gerek derinlik ve gerekse genişlik yönünden büyük bir kapasite kazanır.
Zeka gelişiminde kalıtımsal özellikler kadar, ailenin sosyo-ekonomik durumu da oldukça önemlidir.
Zeka ergenlik çağına kadar dik bir eğri boyunca hızla gelişir, 15-16 yaşlarında doruğa ulaşır, ondan sonra da yatık bir eğri izleyerek 20 yaşına kadar yavaş bir gelişme gösterir.
Zeka ergenlik çağına kadar dik bir eğri boyunca hızla gelişir, 15-16 yaşlarında doruğa ulaşır, ondan sonra da yatık bir eğri izleyerek 20 yaşına kadar yavaş bir gelişme gösterir.
Genellikle 15-16 yaşından sonra “temel zeka yeteneği” pek değişime uğramaz.
Zeka ile kişilik arasında önemli bir ilişki vardır. Zeki gencin kendine güveni ve benlik saygısı daha güçlüdür.
Ergenlik döneminde cinsel uyanışla birlikte, yeni ruhsal tepkiler ve davranışlar belirmeye başlar.
Ergenlik döneminde cinsel uyanışla birlikte, yeni ruhsal tepkiler ve davranışlar belirmeye başlar.
Dengeli ve uyumlu ilkokul çağı gider, yerine oldukça duygusal açıdan tepkili bir ergen gelir.
Ana babasıyla sık sık çatışmaya girer.
Ana babasıyla sık sık çatışmaya girer.
“Artık bana karışamazsınız ben çocuk değilim” der.
Dağınık ve savruk olur, girip çıkıp sürekli bir şeyler yer.
İlgileri artar, gel geç hevesleri çoğalır.
Gürültülü müziğe bayılır,
Süse ve giyime düşkünlük gösterir.
Odasına kapanıp, kendi başına kalmak ister.
Telefon tutkusu başlar, arkadaşlarıyla konuşma süresi gereğinden fazla uzar.
Evde oturmak işkence gibi gelir.
Yaşıtlarının davranışlarını, giyim kuşam ve beğenilerini benimser.
Gençlik çağında olumlu gelişmeler de yaşanır.
Gençlik çağında olumlu gelişmeler de yaşanır.
Gencin düşünme yeteneğinde önemli bir sıçrama olur. Soyut kavramları daha iyi anlar ve kullanır. İlgi alanı genişler ve çeşitlilik kazanır.
Toplumsal olaylara ilgisi artar. Duygu ve düşüncelerini inançla savunur. Haksızlıklara karşı acımasız bir tutum takınır.
Kısacası ergenlik dönemi oldukça fırtınalı bir dönemdir, zira o dönem adı üstünde bir “delikanlılık” dönemidir.
Kısacası ergenlik dönemi oldukça fırtınalı bir dönemdir, zira o dönem adı üstünde bir “delikanlılık” dönemidir.
Baba, “baba karikatürü” denebilecek kadar silik şahsiyetli olmamalıdır.
Baba, “baba karikatürü” denebilecek kadar silik şahsiyetli olmamalıdır.
“Ağaca çıkan keçinin, dala bakan oğlağı olur.”
“Kız anadan öğrenir bohça düzmeyi, oğlan babadan öğrenir koyun yüzmeyi.”
Çocuğun en önemli ruhsal ihtiyacı sevgi iken, ergen ve genç için en önemli ruhsal ihtiyaçlar :
Çocuğun en önemli ruhsal ihtiyacı sevgi iken, ergen ve genç için en önemli ruhsal ihtiyaçlar :
Ergenlik döneminde en sık rastlanan olumsuz alışkanlıklar sigara, alkol, uyuşturucu (eroin, morfin, kodein, tiner, kokain, esrar ve sakinleştiriciler) kullanımı ve gayri meşru cinsel ilişkilerdir.
Ergenlik döneminde en sık rastlanan olumsuz alışkanlıklar sigara, alkol, uyuşturucu (eroin, morfin, kodein, tiner, kokain, esrar ve sakinleştiriciler) kullanımı ve gayri meşru cinsel ilişkilerdir.
Uyuşturucu kullanımı ile aktif cinsellik genellikle bir aradadır.
Uyuşturucu kullanımı ile suçluluk arasında bir ilişki vardır.
Dayanıksız ve güçsüz bir kişilik yapısına sahip olma ve kaygıdan kaçınma: Bağımlılar genellikle özgüvenleri zayıf ve kaygılı insanlardır. Bu maddeleri bir “destekleme aracı” ve “sığınma ortamı” olarak kabul ederler.
Dayanıksız ve güçsüz bir kişilik yapısına sahip olma ve kaygıdan kaçınma: Bağımlılar genellikle özgüvenleri zayıf ve kaygılı insanlardır. Bu maddeleri bir “destekleme aracı” ve “sığınma ortamı” olarak kabul ederler.
Bu durum da daha çok aile yapısından kaynaklanır.
İçten denetimli olmaktan çok, dıştan denetimli olmak: Bu tip gençler yaşadığı sorunların, hep kendi dışındaki nedenlere bağlı olduğunu düşünür ve bunların çözümünü de dışsal gelişmelere bağlar.
İçten denetimli olmaktan çok, dıştan denetimli olmak: Bu tip gençler yaşadığı sorunların, hep kendi dışındaki nedenlere bağlı olduğunu düşünür ve bunların çözümünü de dışsal gelişmelere bağlar.
Kendini değersiz algılama: Kendini aşağılamak, suçlamak, yetenek ve değerlerinin farkında olmamak, özgüven eksikliği ve aşağılık duygusu da gençleri olumsuz tutum ve davranışlara sürükleyebilir.
Duygusal bakımdan olgunlaşmamış olmak: Çocukluk döneminde anne-baba tarafından istenmemiş, reddedilmiş bir çocuk olarak büyümüş, anne-babası tarafından sevgi ve hoşgörü görmemiş gençler, doyurulmamış ve tatmin olmamış duygularını alkol ve uyuşturucu kullanarak doyuma ulaşmaya çalışabilirler.
Duygusal bakımdan olgunlaşmamış olmak: Çocukluk döneminde anne-baba tarafından istenmemiş, reddedilmiş bir çocuk olarak büyümüş, anne-babası tarafından sevgi ve hoşgörü görmemiş gençler, doyurulmamış ve tatmin olmamış duygularını alkol ve uyuşturucu kullanarak doyuma ulaşmaya çalışabilirler.
Arkadaş çevresi: Ergen için bir arkadaş grubuna sahip olmak değer verilen bir insan olmak en güçlü isteklerdendir.
Arkadaş çevresi: Ergen için bir arkadaş grubuna sahip olmak değer verilen bir insan olmak en güçlü isteklerdendir.
Diğer yaş dönemlerinde olduğu gibi, ergenlik döneminde de depresyon, davranış bozuklukları, yeme bozuklukları, öfke patlamaları, saldırganlık ve intihar olayları görülebilir.
Diğer yaş dönemlerinde olduğu gibi, ergenlik döneminde de depresyon, davranış bozuklukları, yeme bozuklukları, öfke patlamaları, saldırganlık ve intihar olayları görülebilir.
Gerçek depresyonda ergende, kendini değersiz bulma, kendini suçlama, üzüntülü ve ümitsiz olma, intiharı düşünme, öfke ve hırçınlık gösterme gibi belirtiler görülür.
Gerçek depresyonda ergende, kendini değersiz bulma, kendini suçlama, üzüntülü ve ümitsiz olma, intiharı düşünme, öfke ve hırçınlık gösterme gibi belirtiler görülür.
Ergenlerdeki depresyona annelerdeki psikiyatrik bozukluklar neden olduğu gibi, ağır yaşam koşulları da neden olabilir.
Davranış bozuklukları: İnsanlara ve hayvanlara fiziksel zarar verme, taşınır ve taşınmaz mallara zarar verme, dolandırıcılık, hırsızlık, kuralları çiğneme, davranış bozuklukları olarak kabul edilmektedir.
Davranış bozuklukları: İnsanlara ve hayvanlara fiziksel zarar verme, taşınır ve taşınmaz mallara zarar verme, dolandırıcılık, hırsızlık, kuralları çiğneme, davranış bozuklukları olarak kabul edilmektedir.
Karşıt olma veya karşı gelme bozukluğu: Sık sık hiddetlenip, büyükleri ile tartışmaya girmek, büyüklerinin isteklerine uymayarak karşı gelmek ve bunları reddetmek, kasti olarak başkalarını kızdırmak, kin ve intikam hisleriyle dolu olmak karşıt olma bozukluğu olarak adlandırılmaktadır.
Yeme bozuklukları: İki türlü yeme bozukluğu görülebilir:
Yeme bozuklukları: İki türlü yeme bozukluğu görülebilir:
İntihar: Ergenlik yılları diğer hayat dönemlerine oranla intiharın en çok yaşandığı bir dönemdir.
İntihar: Ergenlik yılları diğer hayat dönemlerine oranla intiharın en çok yaşandığı bir dönemdir.
En belirgin nedenlerinin başında çocukluktaki sevgi yoksulluğu, büyüme sırasında baskı ve horlanma, reddedilme, sevilmeme ve benzeri nedenler ergenin mutsuz olmasına zemin hazırlar.
Anne-babanın ölmesi, ayrılması ve aileden ayrılma gibi nedenlerle, karşı cins tarafından reddedilme ve aşkta hayal kırıklığına uğrama gibi nedenler de intihara sürükleyen durumlardır.
En belirgin ipucu, ergenin canına kıymayı düşündüğünü ifade etmesidir.
Sadakat: Aile birliğine önem verme ve aileyi bir bütün olarak kabul etme duygu ve düşüncesidir.
Sadakat: Aile birliğine önem verme ve aileyi bir bütün olarak kabul etme duygu ve düşüncesidir.
Zaman Birlikteliği: Zamanı mümkün olduğunca aile bireyleriyle birlikte geçirmedir.
İletişim: Aile fertleri arasında açık ve etkili iletişim şeklinin mevcut olmasıdır.
Takdir ve Teşvik Etme: Aile fertlerinin birbirlerine karşı olumlu duygu ve düşünce ile hareket etmeleri, olumlu yönlerini görme, takdir etme ve iyilikleri teşvik etmeleridir.
Rol performansları: Aile üyelerinin her birinin üzerine düşen rolleri gereğince yerine getirmesidir.
Rol performansları: Aile üyelerinin her birinin üzerine düşen rolleri gereğince yerine getirmesidir.
Manevi ortam: Allah’a iman, ahlaki davranış, dini yaşantı, ümit ve iyimserlik duyguları, doğruluk, sadakat, şuurluluk, erdemlik ve öz saygınlık gibi güzel hasletlerin ev ortamında yaşanması ve hakim kılınmasıdır.
Kriz ve stresle başa çıkma: Aile yaşamındaki olumsuz durumlara, olumlu bakabilecek noktaları bulma ve onlar üzerine odaklaşmak.
Gençlerle iletişim kurabilmek için iletişim ağını alt üst eden davranışlardan ve ifadelerden kaçınmak gerekir. Bunun için de;
Gençlerle iletişim kurabilmek için iletişim ağını alt üst eden davranışlardan ve ifadelerden kaçınmak gerekir. Bunun için de;
Gencin tepkileri ve çelişkili davranışları karşısında soğukkanlı kalmak gerekir.
Gençlik çağında dayak tehlikeli ve geri tepen bir silahtır, aile ilişkilerinde onarılması zor yararlar açar.
Gençle baba arasındaki sürtüşmede, babanın yenik düşüp, saygınlığını yitirmesi, baba-oğul ilişkilerinde düşünülebilecek en acı bir durumdur.
Eleştiriler gencin kişiliğine değil, beğenilmeyen söz ve davranışlarına yöneltilmelidir. Gencin yanlışları karşısında alaycı, iğneleyici ve umut kırıcı söz ve davranışlardan kaçınmak gerekir.
Eleştiriler gencin kişiliğine değil, beğenilmeyen söz ve davranışlarına yöneltilmelidir. Gencin yanlışları karşısında alaycı, iğneleyici ve umut kırıcı söz ve davranışlardan kaçınmak gerekir.
Ana babalar sırası geldiğinde kesin tutum almaktan çekinmemelidirler, ancak yürütemeyecekleri bir tutum veya kararı da almamalıdırlar.
Gence uzun öğütler verilmemeli, ancak konuşmak istediği zaman ona kulak verilmelidir.
Arkadaşlarıyla gezmesine ve eğlenmesine makul ölçülerde izin verilmelidir.
Arkadaşlarıyla gezmesine ve eğlenmesine makul ölçülerde izin verilmelidir.
Kullanmayı bildiği oranda özgürlük tanınacağını bilmelidir.
Giyim kuşam, saç ve sakal gibi ayrıntılar üzerinde gençle sürtüşmeye girilmemelidir.
Ergene, çocuk olarak değil, kendi başına bir kişi olarak değer verilmeli, kendi kanatlarıyla uçmasına imkan tanınmalı ve bağımsızlık çabaları desteklenmelidir.
Ergene, çocuk olarak değil, kendi başına bir kişi olarak değer verilmeli, kendi kanatlarıyla uçmasına imkan tanınmalı ve bağımsızlık çabaları desteklenmelidir.
Azarlamak, mahkûm etmek, bağırmak, nutuk çekmek, hükmetmek, emir vermek, uyarmak, eleştirmek, terslemek, kızmak, muhatap almamak ve duyarsız davranmak iletişimi koparan unsurlardır.
Empati yapılmalıdır. Herhangi bir durumu veya olayı, kendi gözümüzle değil, gencin gözüyle görmeye ve ona göre davranmaya çalışmalıyız.
“Darı unundan baklava, incir ağacından
“Darı unundan baklava, incir ağacından
oklava olmaz.”
“Mutlu yuvadan mutsuz çocuk çıkmayacağı gibi, mutsuz yuvadan da mutlu çocuk çıkmaz.”