Daha 18.yüzyıl sonlarında başlayıp 19. yüzyılda daha da gelişerek üretimde büyük artışlar sağlayan ve sanayide devrim olarak nitelendirilen bir ekonomik olgu, genel olarak ekonomik hayat üzerinde olduğu gibi işletmeler üzerinde de önemli etkiler yaratmıştır.
İşletme Yönetiminin Gelişimi
Bu ekonomik gelişme daha ilk çıktığı ülkelerde, temelde mal ve hizmet üreterek kar sağlama amacı peşinde faaliyet gösteren kuruluşlar olarak işletmelerin hızla büyümelerine yol açmış, böylece ekonomik güç olarak toplumdaki yerlerini ve önemlerini arttırmıştır.
İşletme Yönetiminin Gelişimi
Çeşitli ülkelerde bir kısım büyük işletmelerin ulusal işletme olmanın ötesine geçerek uluslar arası işletme haline dönüşmeleri, bazılarının da küresel işletme haline gelmeleri yöneticilerin daha karmaşık sorunlarla uğraşmalarına neden olmuştur.
İşletme Yönetiminin Gelişimi
İşletmelerin büyümesi ve toplumdaki etkinliklerinin artmasına paralel olarak sosyal alandaki gelişmeler de ekonomik gelişmelerle karşılıklı etkileşim içine girmişlerdir. Bu değişim ile beraber işletmelerde “sosyal sorumluluk” kavramı önem kazanmaya başlamıştır.
Eski Mısır, Babil ve İbrani uygarlıkları ile daha sonra Yunan ve Roma çağlarında teşkilatlanma belirli düzeylere ulaşmışsa da ,işletme yönetimi ile ilgili ilk gelişmeler 16.-18. yüzyıllarda kendini göstermiş; ama asıl önemli adımlar, sanayi devrimi denilen tarihsel olgu ile ortaya çıkmıştır.
İlk Gelişmeler ve Sanayi Devriminin Etkileri
Orta çağdan itibaren 19.yüzyıla kadar başta Fransa ve Almanya olmak üzere çeşitli ülkelerde yazarlar işletme sorunlarını incelemişlerdir. Yine İtalya ve Avrupa ülkelerinde tüccarların, ticaret hayatı ve tüccarla ilgili olarak pratik bilgiler veren, kendi tecrübelerine dayalı el kitapları yayınlanmıştır.
İlk Gelişmeler ve Sanayi Devriminin Etkileri
18. yüzyılın sonlarıyla 19. yüzyılıda buharlı makinelerin icadı ve sanayiye uygulanması, küçük ölçekli atölye tipindeki işletmelerin yerini, önce makinelerle üretim yapan büyük atölyelerin, sonra da giderek artan ölçüde kitle üretim yapan fabrikaların alması sonucunu doğurmuştur. “Sanayi Devrimi” olarak anılan ve çeşitli icadlarla desteklenerek büyük üretim artışları sağlayan gelişmeler, yer almış olduğu ülkelerde konumuz olan işletme yönetimi yanında, tüm ekonomik ve toplumsal hayatı da etkilemiştir.
İlk Gelişmeler ve Sanayi Devriminin Etkileri
Uzun bir süreç olarak ele alındığında, sanayi devriminin işletmelerde ve işletmelerin yönetim sorunları üzerinde önemli değişikliklere yol açtığı daha iyi görülebilir. Üretici ile tüketicinin karşılaşması imkanı azalmış, işçiler arasında usta-kalfa-çırak ilişkisi ortadan kalkmış ve işçi, dar bir çevrenin değil, geniş bir grubun üyesi olmuştur. Sendika kavramı ortaya çıkmıştır. Sermaye şirketlerinin gelişmesi ile beraber işletme sahipliği ve yöneticiliği birbirinden ayrılmıştır.
İlk Gelişmeler ve Sanayi Devriminin Etkileri
Sanayi Devrimi’nin, çeşitli özellikleri ve belli başlı etkileri şöyle belirtilebilir:
Buharın keşfiyle makine ile Pazar için üretim ekonomik hayata girmiştir.
İşbölümü zorunluluk haline gelmiştir.
Elişi yeteneğinin yerini, makine kullanarak üretim verimini arttırmak almıştır.
Fabrikalarda çok kişinin çalışması, yönetim ve organizasyon sorunlarını ön plana çıkarmıştır.
Ücret sistemleri ortaya çıkmıştır.
İlk Gelişmeler ve Sanayi Devriminin Etkileri
İşletme yönetiminin tarihsel gelişiminde çeşitli kimselerin katkıları olmuştur. Bunlar arasında ciddi ve bilimsel nitelikli çalışmalarla dikkati çeken, iki uygulamacı yazar, Taylor ve Fayol modern işletme biliminin kurucuları arasında kabul edilirler.
Taylor ve “Bilimsel Yönetim” Yaklaşımı
İşletme yönetimiyle ilgili olarak daha önce de bazı ilkeler geliştirilmişse de, modern yönetimin Frederick Winslow Taylor ile başladığı görüşü genel kabul görmüştür.
1911 yılında, kendisini yönetim konusunda büyük bir üne kavuşturan “Bilimsel Yönetimin İlkeleri” adlı eserini yayınlayan Taylor’un bilimsel yaklaşımları daha ustabaşılık döneminde başlamıştır.
Taylor ve “Bilimsel Yönetim” Yaklaşımı
Uzun yıllar süren çalışmalarında, zamanının büyük bir kısmını imalathanedeki üretim faaliyetlerini incelemekle geçirerek, işçilik, hammadde ve malzemede büyük ölçüde israf olduğunu saptamış; bunu önleyerek verimliliği arttırmanı yollarını araştırmıştır. Hem işçiler, hem de yöneticiler yönünden bilgisizliğin, cehaletin, üretimin artmasını engellediğini, böylece, daha fazla ücret alma olanağı varken çalışanların farkında olmadan düşük ücrete razı olduklarını gözlemlemiştir.
Taylor ve “Bilimsel Yönetim” Yaklaşımı
İşçilerin malzeme ve makineleri kullanış tarzını ve bununla ilgili hareketlerini ölçüm aletleriyle ölçme yoluna gitmiştir. Örneğin, tornada çalışan bir işçinin önündeki tezgaha kadar bir metalin gelişini, işçi tarafından işlenmeye ve kesilmeye başlanması ve işin bitimine kadar olan bütün aşamaları ölçüp analiz ederek faaliyetleri etkileyen faktörleri belirlemeye çalışmıştır. Kronometre ve çeşitli mühendislik ölçüm aletleriyle yaptığı çalışmalarla, gereksiz zaman ve materyal kaybını minimum düzeye indirmiş; yapılan işin kalitesini ve miktarını arttırarak daha fazla üretim yanında, daha yüksek ücretin kazanılmasına yönelik metodlar geliştirmiştir.
Taylor ve “Bilimsel Yönetim” Yaklaşımı
Özellikle “zaman etüdü” adı verilen çalışmaları, parça başına ücret uygulaması ile fazla üretim yapan kimselerin yüksek ücretle ödüllendirildiği teşvikli ücret sistemlerinin geliştirilmesiyle, sanayi üretiminde ortalama %400’ü aşan verimlilik artışı sağlayabilmiştir. Ancak bu durum onu işçi sendikası ile karşı karşıya getirmiştir.
Taylor ve “Bilimsel Yönetim” Yaklaşımı
Taylor temelde üretim faaliyetleriyle ilgilenmiş olmasına rağmen yönetime büyük katkılarda bulunmuştur.
Taylor ve “Bilimsel Yönetim” Yaklaşımı
Taylor’a göre “Bilimsel Yönetimin İlkeleri” adlı ünlü eserinin üç amacı vardır:
1.Örnekler vererek, verimsiz çalışmanın sebep olduğu büyük zararları göstermek
2.Bu verimsizliği önlemenin tek yolunun sistemli bir yönetim uygulaması olduğunu okuyucuya kanıtlamak
3. Yönetimin, belirli kanun, kural ve ilkelere dayanan bir bilim olduğunu ortaya koymak
Taylor ve “Bilimsel Yönetim” Yaklaşımı
Taylor’un yöneticilere önerileri şunlardır:
Her işçinin yaptığı işi unsurlarına ayırınız.
Göz kararı, parmak hesabı usuller yerine, bilimsel metodlar kullanınız.
İşçilerin seçimi ve eğitimini bilimsel yollarla yapınız.
Sorumlulukları, yönetenler ve işçiler arasında adil bir şekilde dağıtınız.
Fayol, “Yönetim Süreci Yaklaşımı”
Fayol öğrenimini tamamladıktan sonra alt kademeden ama yönetici olarak iş hayatına başlamış, üretim ile değil, genel yönetim olaylarıyla ilgilenmiş; ilkelerini de yönetim düzeyinden, yani yukarıdan aşağıya doğru saptamıştır.
Yönetim olayını tepe yönetimi bakış açısıyla ele alan Fayol, yönetimin evrensel olduğunu ve bir takım ilkelere bağlı olarak birtakım fonksiyonlarca yürütüldüğünü ileri sürmüştür.
Fayol, “Yönetim Süreci Yaklaşımı”
Fayol, bir sanayi işletmesinde bulunan başlıca faaliyetleri sınıflandırarak 6 fonksiyon halinde göstermektedir.
1.Teknik
2.Ticari
3.Mali
4. Muhasebe
5.Güvenlik
6. Yönetim
Fayol, “Yönetim Süreci Yaklaşımı”
Fayol, yönetimi birbirini izleye aşamalardan oluşan bir süreç olarak ele almış, bu sürecin aşamalarını da, yönetim fonksiyonları olarak 5 grupta toplamıştır.
Planlama
Örgütleme
Yöneltme
Koordinasyon
Denetim
Fayol, “Yönetim Süreci Yaklaşımı”
Fayol ve Taylor, yöneticiliğin teknik bilgiden farklı olduğunu, işçi için gerekli bilginin teknik bilgi olup, orta ve üst kademelere doğru çıkıldıkça teknik bilgi ihtiyacının yerine giderek artan ölçüde yönetim bilgisi ihtiyacının aldığını ileri sürmüştür.
Söz konusu yönetim ilkelerini Taylor da benzer şekilde tanımlamıştır.
Max Weber, Bürokrasi Yaklaşımı
Max Weber’in üzerinde durduğu bürokrasi, günlük dilde işlerin yokuşa sürülmesi, geciktirilmesi anlamının tam aksine ideal bir organizasyon yapısını vermektedir.
Max Weber, Bürokrasi Yaklaşımı
Sosyal açıdan bürokratik örgütlerin neden gerekli olduğu ve etkin bir organizasyon yapısının özellikleri üzerinde duran Max Weber’in görüşlerinin bazı temel noktaları şunlardır.
-Fonksiyonel uzmanlaşmaya dayanan iş bölümü
-Açık seçik belirlenmiş bir hiyerarşik yapı
-Her kademede işlerin yapılışına ilişkin herkesin uyacağı ilke ve yöntemler
-Rasyonel ve ilkeler doğrultusunda ilişkiler
-Teknik yeteneğe dayalı personel seçim ve terfi sistemi
Elton Mayo ve “Beşeri İlişkiler Yaklaşımı
Bu yaklaşımın ele aldığı başlıca konular, şunlardır: İnsan davranışı, kişiler arası ilişkiler, grupların oluşması, grup davranışları, informel organizasyon, algılama ve tutumlar, liderlik vs.
Elton Mayo ve “Beşeri İlişkiler Yaklaşımı
Harvard Üniversitesi’nden Elton Mayo ve bir grup bilim adamlarının söz konusu fabrikada gruplar halinde çalışan çok sayıdaki işçi üzerinde yaptığı “Hawtorne Deneyleri” olarak da bilinen bu araştırmalar, önceleri fiziksel faktörler üzerine yoğunlaşmıştır. Ancak fiziksel faktörlerin değişmesine rağmen üretimin değişmediği görülmüştür. Bunun üzerine araştırmacılar dikkatlerini fiziksel faktörlerden sosyal ve psikolojik faktörlere çevirmişlerdir.
Elton Mayo ve “Beşeri İlişkiler Yaklaşımı
Hawthorne araştırmaları ile işletme organizasyonunun bir “sosyal sistem” olduğu; bu sistemin en önemli unsurunun da “insan” olduğu sonucuna varılmıştır.
Araştırmalar sonucunda sosyal sistemin kişiler üzerindeki etkisinin fiziksel faktörlerden daha fazla olduğu bulgusu ortaya konmuştur.