Genişletilmiş Baskı) (Not 2: Dipnotlar yazıda kullanılan yere parantez içinde küçük puntolarla eklenmiştir.)


Burada kıyaslamanın, işçi hareketi ile öğrenci hareketi arasında değil



Yüklə 0,93 Mb.
səhifə10/73
tarix05.09.2018
ölçüsü0,93 Mb.
#76778
növüYazı
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   73

Burada kıyaslamanın, işçi hareketi ile öğrenci hareketi arasında değil, bu her bir hareketin, 12 Mart dönemi sonrası ilk devrimci kitle hareketlenmeleri dönemindeki düzeyi ile bugünkü(34)düzeyi arasında yapıldığına özellikle dikkat edilmelidir. İşçi hareketi ile öğrenci hareketi arasında bir kıyaslama yapmaya kalkmak anlamsız bir girişim olur. Sistemli bir baskı ve yoğun bir sömürüyle karakterize olan bir karşı devrim döneminden, işçi sınıfı ile kendi başına asla bir sınıf oluşturmayan, toplumdaki genel çıkar farklılaşmasını ve siyasal gruplaşmayı yansıtacak çeşitlilikte bir sosyal-siyasal bileşime sahip olan, aydın olmanın avantajlarının yanı sıra zayıflıklarını ve tutarsızlıklarını da yansıtan bir kesimin, öğrenci gençliğin, etkilenme biçim ve düzeyleri, nitelik ve içerik olarak elbette temelden farklı olacaktı.

Burjuvazinin 12 Eylül sonrası politika ve uygulamaları, işçi sınıfı saflarında büyük ve yaygın bir hoşnutsuzluğu içten içe mayaladı, mücadele potansiyeli ve isteğini besledi, gelecekte sermayeye karşı sert çatışmalara dönüşecek güçlü patlayıcı madde öğeleri biriktirdi. Oysa burjuvazinin eğitim kurumlarına ve öğrenci gençliğe yönelik yoğun siyasal ve idari baskıları, ideolojik saldırıları, öğrencileri sosyal ve; politik yaşamdan koparmaya dönük çokyönlü akademik düzenlemeleri -özellikle YÖK- vb., öğrenci hareketinde büyük bir gerileme ve tahribata yol açtı. “Rehabilitasyon” çabaları elbette “gençlik sorunu”nu çözemedi, ama geçici olmaya mahkum olsa da, belli bir başarı sağladı.

Öğrenci hareketinin 1984 sonrası seyri ve genel görünümü bunun açık kanıtıdır.

Son bir kaç yıldaki hareketlenmeyi olumlu saysak ve umut verici bulsak bile, bugün öğrencilerin mücadele sahnesinde işçilerden sonra en hareketli kesim olduğu gerçeğini göz önüne alsak bile, 12 Eylül’ün öğrenci hareketinde yarattığı ciddi tahribat ve gerilemenin kanıtlarını, yine bizzat bugünkü hareketlenmenin kendi somut görünümlerinden bulup çıkarabiliriz.

12 Mart sonrasında öğrenci hareketi daha başından kendini büyük kitlesel protesto gösterileri ve boykotlarla ortaya koymuştu. Başından itibaren politik bir nitelik taşıyor, anti-faşist, anti-emperyalist şiarlar öğrenci kitleleri saflarında militan ve coşkulu bir destek buluyordu. Akademik nitelikte şiarlar ve eylemler politik hareketin gölgesinde ve gerisinde kalıyordu.(35)

Oysa 12 Eylül dönemi sonrasında hareket çok ağır, çok sancılı, kitlesel açıdan oldukça sınırlı, revizyonistlerin de çabasıyla hemen bütünüyle akademik bir zeminde gelişti. Politik niteliği ve kitlesel gücü genellikle zayıf kaldı. En haklı ve sıradan akademik ve demokratik istemler uğruna gerçekleşen protesto eylemleri geri ve pasif biçimler aldı. Bazen “alkış eylemi” adı verilen türden ciddiyetsiz, geçmişin ciddi ve militan mücadele geleneğini adeta rencide eden biçimlere başvuruldu.

Öğrenci hareketi 1984 sonrasında iki önemli atılım yaşadı. Birincisi, devrimci öğrenci çevrelerinin “Nisan Direnişleri” diye adlandırdıkları “tek tip öğrenci derneği” yasa tasarısına karşı gelişen eylemler, ki bu başarılı atılımın ardından öğrenci hareketi yeniden durgunlaştı. İkincisi, polisin bir kız öğrenciye lafla sataşmasıyla aniden ve kendiliğinden gelişen, yeni dönemin en militan eylem biçimi niteliği kazanan ve öğrenci hareketinin geneli üzerindeki etkisinin boyutları henüz belli olmamakla birlikte, onu ciddi ölçülerde etkileyeceğinden kuşku duyulmaması gereken, son üniversite işgali ve polisle çatışma eylemi.

Burada devrimci gençler tarafından zaman zaman –örneğin 16 Mart katliamının yıldönümünde- gerçekleştirilen bütünüyle politik nitelikte yasadışı gösterileri görmezlikten geldiğimiz sanılmasın. Hayır, yalnızca bunların, en ileri unsurlarının katılımıyla gerçekleşiyor olsalar da devrimci öğrenci hareketinin düzeyini değil, fakat onun en ileri unsurlarının mücadele isteği ve kararlılığının göstergeleri olduğunu düşünüyoruz. Fakat biz ileri devrimci kesimi değil, kitlesel öğrenci hareketinin kendisini tartışıyoruz.

Öğrenci hareketinin iki ayrı karşıdevrim döneminden, 12 Mart’tan ve 12 Eylül’den, hayli farklı sonuçlarla çıkması, bu ikincisinin, 12 Eylül’ün, gençliğe dönük özel, yoğun, çokyönlü, ısrarlı ve sistemli bir baskı, sindirme ve politika dışı tutma çabasının sonucudur. Ayrıca genel ekonomik ve politik zorunlulukların gereği ve 12 Mart sonrasıyla ilgili tecrübelerin de etkisiyle, 12 Eylül dönemi sonrasında, diktatörlük geri çekilmemiş, diğer tüm alanlarda olduğu gibi, öğrenci gençlik alanında da, baskı ve saldırılarını sistemli olarak sürdürmüştür. Örgütlenme çabalarının(36)her yolla engellenmeye çalışılması, devrimci öğrencilerin sürekli izlenmesi, sık sık gözaltına alınması, işkencelere tabi tutulması, tutuklanması, polis ve okul yönetimlerinin tam bir işbirliği ve uyum içinde çalışması ve yoğun bir siyasal ve idari baskının hep gündemde tutulması vb., bunun göstergeleridir.

Bütün bunlar öğrenci hareketinin gelişme temposunu yavaşlatmış ve zayıflatmıştır. Öte yandan bu aynı olgular ve bundan kaynaklanan gerilik, revizyonistlerin etki olanaklarını genişletmiş, bu etkinin kendisi de, öğrenci hareketinin silkinmesini, militan kitlesel bir nitelik kazanmasını geciktirip güçleştirmiştir.

Politik açıdan geriliği bir yana akademik açıdan bile henüz hayli zayıf ve kitlesel açıdan sınırlı olan öğrenci hareketinin bugünkü geriliği, öğrenci hareketinin geleceği konusunda karamsar değerlendirmelerin nedeni olmamalıdır.

İki nedenden dolayı.

Birincisi; öğrencilerin sorunları ve ihtiyaçları azalmamış, tersine burjuvazinin 12 Eylül dönemi düzenleme ve uygulamalarıyla kat kat artmıştır. Bu olgunun kendisi kitlesel bir hareketin nesnel zeminini oluşturuyor. Örneğin, henüz mücadeleci kitlesel bir karşı koyuşa yol açmamış olsa da, YÖK'ten, onun çok yönlü politika ve uygulamalarından geniş öğrenci yığınlarının şikayetçi ve hoşnutsuz olduğu biliniyor. Öle yandan sermaye düzeninin genel gidişatı, sömürü ve yoksullaşma, alt tabakalara mensup öğrenci kesiminin yaşam ve öğrenim koşullarını iyice zorlaştırıyor ve mezuniyet sonrası yaşama ilişkin umutlarını zayıflatıyor.


Yüklə 0,93 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin