Komünist öğrenci hareketi, özerk-demokratik üniversite talebi başta olmak üzere, gençliğin akademik-demokratik taleplerine sahip çıkabilmeli, bu talepleri öğrenci hareketinin politikleşmesi ve proletaryanın sınıf savaşımının yedek gücü haline getirebilmesi amacı doğrultusunda kanalize edebilmelidir. Özerk-demokratik üniversite istemini program haline dönüştürmekle, bu talebe sahip çıkmak birbirlerinden farklı iki tutumdur.
Üniversitelerdeki öğrenci hareketi açısından ‘80 sonrası ortaya çıkan bir değişiklik de, liselerdeki mücadelenin gerilemesinin bir sonucu olarak üniversitelere politikleşmiş bir kitlesel akışın artık söz konusu olmamasıydı. Son dönemlerde bu durumun nispeten değiştiği ve liselerde belirli bir politik canlanmanın başladığı görülmektedir. Anadolu liseleri, kolejler vb. dışta bırakılacak olursa, diğer liselerde alt sınıflara mensup öğrencilerin eğitim görüyor olması bu politikleşmenin süreç içinde artarak devam edeceğinin göstergesi sayılabilir. Özellikle meslek lisesi mezunlarının geleceğin işçileri olması bu gelişmeleri daha da önemli kılmaktadır.
C: Gençlik hareketi başlı başına bir sorun. Bugün ciddi bir gençlik hareketi olduğunu düşünmüyorum. 12 Eylül döneminde gençlik hareketi büyük bir tahribata uğramış görülebildiği kadarıyla. Aslında 12 Eylül sonrasında, ‘80’lerin ortasında ilk hareketlenen kesim oldu. Belli imkanlar ve belli bir potansiyel vardı, 12 Eylül'ün biriktirdiği. Ama bu alanda çalışan devrimci gruplar bu potansiyeli iyi değerlendiremediler. Bugünün gerçekleri ışığında, 12 Eylül’ün öğrenci gençlik üzerinde yarattığı tahribatın gerçekten çok büyük olduğu açığa çıkıyor. İstanbul'da 4-5 yıldır, bütün gruplar öğrenci gençlik içerisinde siyasal çalışma yürütüyorlar. Bugün Türkiye'de 7-8 tane öğrenci dergisi çıkıyor ve bunlar daha çok da İstanbul öğrenci gençliğine hitap eden dergilerdir. Ama ona rağmen, birkaç bin kişilik bir kitlenin ötesinde bir siyasal etki alanı yaratamıyorlar. Bu bir kısırlık yaratıyor. Henüz ciddi bir öğrenci hareketi gerçekleşmiş değil.(85)Öğrencilerin ciddi bir kitle eylemi gerçekleşebilmiş değil. En büyüğü 1500-2000 kişiyi aşmış değil. Bu bir darlığı anlatıyor.
Aslında geçmiş dönemler göz önünde bulundurulduğunda, toplum düzeyinde etki yaratabilen önemli bir mücadele alanıydı. Öğrenci gençlik bir dönem mücadelenin yükünü taşıdı. Mücadeleye epeyce bir kadro verdi. Dolayısıyla ortaya çıkan durumu bir kayıp saymak gerekiyor. Bugünkü kısırlık nasıl giderilebilir? Bir dönem yalnızca akademik istemlerden, akademik sorunlardan giderek kırmaya çalıştılar. Bu bir çıkmazdı. Bundan kurtuldular. Şimdi ise kendilerini tümüyle politik propagandaya vermiş bulunuyorlar. Bu başka bir türlü, tersten bir kayışı da gösteriyor. Ama sorun somut olarak irdelenmedikçe, buradaki kısırlığın nedenleri konusunda kesin şeyler söylenemez.
Bugünkü durum bana çok mantıklı, kolay anlaşılır görünmüyor. Şöyle ki, toplumda genel bir hoşnutsuzluk var ve birikim var. Kitleler tepkilerini ortaya koyuyorlar. İşçi sınıfında bir hareketlilik var. Memur kesiminde bir hareketlilik var. Kürtlerde bir hareketlilik, bir eylemlilik var. Toplumun çok değişik kesimlerine bakıyorsun, yığınlarda bir hoşnutsuzluk, belli bir mücadele eğilimi var. Üniversite gençliği sosyal bileşim bakımından, 12 Eylül döneminde paralı eğitim vb. etkenlere bağlı olarak belli bir değişime uğramış olsa bile, en nihayet alt sınıflardan da buraya akan hayli öğrencinin olduğunu düşünmek gerekiyor. Bunlar kendi ailelerinin, ya da içinden geldikleri sosyal katmanların canlılığından, ya da mücadele eğiliminden nasıl etkilenemiyorlar? Benim için anlamak biraz güç oluyor. Düzen ne yaparsa yapsın, Kürt gençliğini kazanamaz örneğin. Düzen ne yaparsa yapsın, işçi sınıfına mensup öğrenci kitlesini kazanamaz. Yani annelerinin, babalarının bir mücadele içerisinde olduğu bir dönemde, bunların düzen tarafından kazanılabileceğini ummak ya da düşünmek zordur.
Bir Zonguldak eylemi örneğin, tüm Zonguldaklı öğrencileri derinden etkilemiştir. Böyle düşünmek gerekiyor. Dolayısıyla ben bugünkü durumdan kalkarak bir takım kesin sonuçlara varmanın doğru bir tavır olamayacağını, ihtiyatlı bir tavır(86)olamayacağını düşünüyorum. Öğrenci gençlik, işçi hareketindeki gelişmenin de etkisiyle, kendini yeniden ortaya koyabilir. Bu mümkündür. Ama bugünkü durumu da iyi anlamak gerekiyor. Bugün gerçekten devrimci öğrenci hareketi genel öğrenci kitlesi içerisinde yalnızca marjinalliği ifade ediyor. Gençlik delegesi yoldaşla yaptığım konuşmalardan çıkardığım sonuç da bu. Bir takım verilerin ve rakamların gösterdiği gerçek de bu. 20 tane hareket birleşiyor, ortak dernek seçimleri yapıyorlar. 800-900 kişi bu seçimlere ancak katılabiliyor. Bu bir göstergedir. Bu seçimler okulların içinde yapılıyor. Yani geniş bir katılım için aslında son derece uygun olan bir ortamda. Bu da çok önemli bir noktadır.
Gençlik politikamız genel sınırlar içerisinde doğruydu. Yaklaşım olarak doğruydu. Öğrenci dernekleri etrafında oluşan kısırlığa biz saldırdık. Öğrenci derneklerini biz nasıl iyileştirebiliriz de bunu öğrenci hareketini geliştirmenin dayanağı yapabiliriz, şeklinde anlamsız tartışmalar vardı. Buna biz işaret ettik ve eleştirdik. Zira öğrenci hareketinin kendisini canlandıramadan, öğrenci demeklerini kitleselleştirmek, öğrenci örgütlerini geliştirmek mümkün de değildi. Yani biraz atı arabanın arkasına koşuyorlardı. Kitlesellik yaratmadan, politik bir canlılık yaratmadan, derneklerin kitleselleşmesini istiyorlardı. Bunu bekliyorlardı. Ve zaten sonuçlar da gösteriyor ki, bir çıkmazdı.
Mahalli örgütlerimizin öğrenci kesimine yönelik olarak bugün yapabileceği çok bir şey de yoktur diye düşünüyorum. Belli bir ilgi, asgari bir ilgi yeterlidir. Bu alanda belli güçler, belli ilişkiler vardır. Sorun özellikle, gazetede de doğru işlendiği ölçüde, buradaki yoldaşlarımızın inisiyatifli davranacaklarını ve kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmak yeteneği gösterebileceklerini zannediyorum. Özellikle bugünkü durumun ihtiyaçlarına cevap veren değerlendirmeler yapılabildiği ve buna ilişkin bazı politikalar sunulabildiği ölçüde, geriye şu kalıyor: Genç yoldaşlarımıza inisiyatif vermek, onları teşvik etmek. Bunun mahalli örgütlerin dikkatini fazla dağıtacağını zannetmiyorum. Ama bu sınırlar içerisinde bir ilgiyi de göstermemiz gerekiyor. Çünkü(87)her şeye rağmen, belli imkanları barındıran bir alandır.