Gerçek dünya düzeni


partideki konumunuz dışında, eşitliğinizi belirleyen bir durum söz konusu değildir



Yüklə 0,72 Mb.
səhifə11/14
tarix29.10.2017
ölçüsü0,72 Mb.
#19567
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14
partideki konumunuz dışında, eşitliğinizi belirleyen bir durum söz konusu değildir. Örneğin Stalin Gürcü idi ve yine de Rus İmparatorluğuna egemen olarak, politbüro başkanı idi. Dolayısıyla dünyada her ne kadar gerçek bir eşitlikten bahsedilemez ise de, yani hümanizm egemen değilse de, sistemler orijin olarak ırkçı değildir. Buna karşın Siyonizm, mutlak bir şekilde ırkçı olmasına rağmen, mevcut rejimlerden tepki görmemektedir. İşte bu Siyonizm’in gücüdür. Sistemler üstü bir egemenlik.
Siyonizm’e karşı olmak bile suç, medeni Avrupa ve ABD’de. Bu denli egemenler. Bu gücü nereden aldıkları ayrı konu.
Peki Siyonizm karşıtı olmak neden ırkçılık? Eğer ırkçı söylemlere sahip olan aşırı sağcı grupları ön plana çıkarırsanız, sadece ırkçı olanların Anti-Siyonist olduğu gibi bir düşünce oluşur. İnternet’te bu politikayı güden gruplara bakarsanız, ya aşırı sağcı ABD milliyetçileri, ya aşırı dindar Katolikler, ya Neo-Naziler, ya da Müslüman radikal gruplar. Hepsi saçma sapan nedenlerle karışık olarak, Siyonizm karşıtlığı güdüyor. Bu arada gerçek ve haklı nedenler kaybolup gidiyor. Zaten kim faşist veya radikal dinci olarak nitelenmek ister? Kimse! Bu grupların hangisi hümanist? Hiçbiri! Peki bu gruplar neden böyle saldırıyorlar Siyonizm’e? Kimin desteği ile? Bilinçli veya değil Siyonizm’in desteği ile.
Asıl sorulması gereken soru, liberaller, sosyalistler, komünistler, muhafazakarlar, anarşistler, hümanistler vs diğer politik gruplar, Siyonizm’e neden karşı değiller? Yani şöyle bir kural mı var: ırkçılığa, Yahudilerin ırkçılık politikası dışında, karşıyız. Yahudi ırkçılığını ise destekliyoruz. Çünkü onlar hep ezildi. Artık onların insanlığı ezmesi lazım. Zaten bir tehdit de oluşturmuyorlar. Kendi hallerinde sadece global finansı, küresel düzeyde her tür politikayı ve dünyayı yönetiyorlar. Zararsızlar.
Siyonizm çok akıllı bir politika izleyerek, kendi muhaliflerini en itibarsız siyasi ve dini gruplardan seçip, onları finanse ederek, Siyonizm karşıtlığını ırkçıların sahiplenmesini sağlıyor. Irkçıların aşırı eylem ve saçma düşünceleri ile, Siyonizm karşıtı haklı neden ve argümanları karıştırarak, gerçek muhaliflerin kafasını karıştırıyorlar. Böylelikle Siyonizm’i legal, Siyonizm karşıtlığını illegal ilan ediyorlar. Mantıklı ve bağımsız muhalifler de, ırkçılar ile aynı kefeye konmaktan korktukları için, haklı söylemler sergileyemiyorlar ve susuyorlar, ırkçılık ile suçlanmamak için.
Yahudilerin ezildiği, soykırıma uğradıkları, her zaman baskı altında oldukları masalı da, yüzyıllardır kasıtlı olarak sürdürülen bir politika. Hayali Mısır ve Babil sürgünleri. Yine Roma’nın acımasız işkenceleri (bugün veya geçmişte isyancılara verilen cezaların daha hafif olduğunu iddia edemeyeceğinize göre, Yahudilere verilen cezalar gayet normaldir, o günün koşulları altında). Daha sonra 1. ve 2. Dünya savaşlarında yaşanan soykırımlar. Oysa soykırımı gerçekleştiren Siyonistler. Bütün bu soykırım ve sürgün edebiyatı, yıllardır beynimize işlenen Hollywood gerçekliği ile, Siyonizm’e ayrıcalık tanıyor. Kimsede çıkıp “kral çıplak” diyecek cesaret yok, çünkü her şeye ama her şeye Siyonizm hakim. Bunu söyleyen zaten lanetleniyor. Muhalif olmalarına izin verilenler ise, yukarıda bahsettiğim üzere, aşırı dinci, fanatik veya faşist gruplar. Zira bu grupların Siyonizm’e muhalifliği, Siyonizm’i daha da haklı ve güçlü kılıyor.
Siyonizm, hayali ve kurgulanmış bir Yahudi karşıtlığını, gerçek bir tehdit gibi ortaya koyuyor. Bu grupların silahlanmasına kasten izin veriliyor. Zaman zaman gerçekleştirmelerine izin verilen terör eylemleri, Siyonistlerin finanssal, lojistik ve istihbarat desteği ile gerçekleştiriliyor. Bu destek Siyonist veya mason cemaatlerden geliyor. Aslında aynı teknik 80-90 yıl önce Almanya’da uygulandı ve Naziler örgütlenmesi desteklendi. Ve hatta Siyonistler Nazileri iktidara bile taşıdı. Bu sayede kamuoyunun gözünde hayali bir terör odağı yaratılıyor. Bu odakların Anti-Siyonist olmaları, Siyonizm’i legalize ediyor ve ezildikleri gibi saçma sapan bir düşünce yaratılıyor.
Varsayalım ki, kamuoyuna sunulan bu tablo gerçek. Yani aşırı ABD milliyetçileri, Neo-Naziler, radikal Katolik ve Müslüman gruplar gerçekten de güçlü ve Siyonistler güçsüz. Politik ve ekonomik güçlerini tartalım her iki tarafın. Eğer gerçekten size yutturulduğu gibi ise, o zaman sorun yok. Ama ya tersi ise, yani aslında Siyonizm güçlü ve muhalifler zavallı ise, o zaman gerçekten başınız büyük belada ve yukarıda anlattıklarımın hepsi doğru.
Bu kıyaslama için basit örnekler vereceğim. İsrail en son Lübnan işgalinde BM’den kınama bile almadı. Yani bir ülke işgal edildi. Binlerce sivil öldürüldü. Tamamen sivil hedefler vuruldu. İsrail kınama bile almadı. Bu denli güçlü. Hatta İsrail Kızıl Haç binasını bile vurdu ve Kızıl Haç görevlilerini bile öldürdü. Yine de savaş suçları ile suçlanmadı. İsrail’in bahanesi, kendine karşı düzenlenmekte olan ve aslında arkasında MOSSAD’ın olduğu terör operasyonları.
Şimdiye kadar İsrail’in işlediği savaş suçlarından dolayı hiç bir Yahudi ceza almadı veya yargılanmadı. ABD dış politikası hiç bir zaman Siyonizm ile çatışmıyor ve başkan, hangi partiden seçilirse seçilsin, Siyonizm’e destek veriyor. İngiltere başbakanları 110 yıldır Yahudi Ulusal Fonuna başkanlık ediyor ve Siyonizm’e hizmet ediyorlar. Yani Siyonizm siyasi olarak inanılmaz derecede güçlü.
Küresel finans Rothschild ve Rockefeller ailelerinin elinde; küresel düzeyde her organizasyonun arkasında Rockefeller ailesi var (Uluslar Birliği ve daha sonra BM dahil 20’ye yakın küresel organizasyonun kuruluşunda etkili olmuş ve kurucu durumundalar). Bu küresel yapılar birebir dünyayı yönetiyorlar. Bu küresel organizasyonların toplantılarına global siyasi, ekonomik gücü olan herkes katılıyor. Yani inanılmaz bir ekonomik ve siyasi güçleri var Siyonizm'in.
Gelelim hayali muhaliflere.

Neo-Naziler. O kadar zayıflar ki tehdit oluşturmuyorlar. Yüksek oranda oy alsalar bile, Avusturya ve Hollanda’da olduğu gibi, bir şekilde ayrımcılığa uğruyor ve iktidardan el çektiriliyor. Hiç bir ülkede iktidar olamıyorlar. ABD’de kimsenin ciddiye almadığı bir grup. Asla ve hiç bir devlet tarafından desteklenmiyorlar. Çoğu ülkede zaten deli saçması görüşlerini ifade etmeleri bile yasak. Herhangi bir ülkeleri yok; savaş çıkarma veya savaş suçu işleme gibi olasılıkları yok. Suç işlediklerinde en ağır şekilde cezalandırılıyorlar. Yani zararsız deliler.
Radikal Müslümanlar. İran’daki rejim dışında açıkça destek veren yok. İran’daki rejimin, çıkışı da egemenlikleri de, aslında Siyonizm odaklı. İran 40 yıl önce Türkiye’den ileri bir ülke iken, karanlık çağlarına geri döndü, Fransa’dan ithal Humeyni’nin çıkarma yapması ile ülkeye. İran sürekli ambargo altında. Asla siyasi olarak batıdan destek görmüyor. İran herhangi bir işgal veya savaş suçu işleme durumunda değil. Kitle imha silahı üretme olasılığından dolayı, cezalandırılıyor ve işgal edilme riski altında.

Kitle imha silahları bahanesiyle Irağın egemenliği sona erdirildi. Irak resmen işgal edilip, milyonlar öldürüldü. Irak iç savaşa sokuldu. Zaten radikal dinciler ile alakası bile olmamasına rağmen, Irak bunları yaşadı.


Afganistan’da CIA operasyonu ile oluşturulan molla iktidarının, yine ABD tarafından yıkılma bahanesi ile Afganistan’a girildi. Bin Ladin eski bir CIA ajanı olmasına rağmen, New York Ticaret Merkezi uçak saldırıları Bin Ladin ile ilişkilendirildi. 11 Eylül’den beri ABD’de tüm Müslümanlara ayrımcılık yapılıyor. Bırakın radikal dincileri, ABD ve Avrupa’da Müslüman olmak bile suç haline geldi. Radikal Müslümanlar ciddi bir tehdit ama ipleri MOSSAD'ın elinde. MOSSAD istediği anda istediği teröristi, politikacıyı, askeri, polisi, gazeteciyi, iş adamını ortadan kaldırabiliyor ve şimdiye kadar dünyanın hiç bir yerinde MOSSAD'a karşı veya bu suikastları düzenleyen MOSSAD çalışanlarına karşı dava bile açılmadı. Bu kadar dokunulmazlar. Bu durumda eğer hala İsrail'e karşı radikal dinciler eylem düzenleyebiliyorlarsa, bunun tek bir nedeni vardır: o da MOSSAD'ın bu terör operasyonlarının arkasında olması. Yani radikal dinciler aslında sadece kuklalar!
Radikal Katolikler. Bırakın radikalleri, bir zamanlar dünyayı yöneten Vatikan bile ne kadar güçlü? Resmen iflas ettiler. Siyasi güçleri ne? Vatikan’ın AB üyesi ülkeler üzerindeki gücü bile yok denecek kadar zayıf. Radikallerin ne siyasi ne de ekonomik güçleri var. ABD, zaten esasen beyaz Anglosakson Protestan (WASP) egemen bir ülke ve Katolikler her zaman güçsüz bir azınlık olmuş. Tek bir Katolik başkanları olmuş; o da suikasta kurban giden Kennedy. Katolik Hıristiyanlık resmen can çekişiyor ve her yerde ve özellikle ABD'de Evanjelistler egemen. ABD'de geleneksel kiliselerden Evanjelizme dönüş var ve bu yüzde 30-60 oranında gerçekleşiyor. Evanjelistler esasen Yahudi masonu ve ilkel tarikatlar (örneğin Mormonlar) gibi Tevrat'ı baz alıyorlar. Yani radikal Katolikler aslında yok denecek kadar küçük bir grup ve hiç bir güçleri yok.
Aşırı ABD milliyetçileri. ABD’de oy oranları ne? Cumhuriyetçi veya Demokrat partilerde hemen hemen hiç bir şekilde temsil edilmiyorlar. Kendi ülkelerinde bağımsızlık savaşı verme düşüncesindeler ama düşünce aşamasını geçemiyorlar. Bırakın dünyada güç olmayı kendi ülkelerinde bile aşağılanıyorlar. ABD milliyetçiliği, bizdeki Ülkücülük misali, tamamen saptırılmış ve Siyonizm'in hizmetine girmiş. Gerçek ABD milliyetçileri ise kaçık olarak görülüyor toplumda. Bu denli zavallı ve güçsüzler.
Sonuç olarak Siyonizm ABD, AB, İngiltere ve güçlü dünya ülkelerinin siyasi ve kurumsal devlet yapıları üzerinde resmen egemen, küresel finansın hakimi ve küresel düzeydeki her organizasyona kuruluş itibarıyla hakim. Muhalifleri ise en ufak bir ekonomik veya siyasi varlığa sahip değil. Dolayısıyla, İnternet ortamındaki sahte ve kurgusal muhaliflikleri, aslında Siyonizm kökenli. Onlar şiddet edebiyatı yaptıkça, Siyonizm güç ve dayanak kazanıyor, dünya üzerinde insanoğlu ile mücadelesinde. Bu şekilde Siyonistler, kendileri için hayali bir tehdit oluşturup, bu tehdidi kullanarak, ortaya koydukları ve gerçekleştirdikleri her türlü faşist, ırkçı düşünce ve eylemi haklı gösteriyorlar dünyaya. Irkçı, faşist veya fanatik radikal dincilerin, hayali Siyonizm muhalifi söylemlerinin ve çok nadir gerçekleştirdikleri, çoğu zaman amaç dışı eylemlerin kökeni, yine maalesef Siyonizm’dir. Siyonizm’in bu beyinsiz kuklaları, işlevleri açısından diğer mason cemaatlerden farklı değiller ve aslında sadece Siyonizm’in elinde oyuncaklar.

BÖLÜM 18
YENİ MAFYA
ORGANİZE KURUMSAL SUÇ ÖRGÜTLERİ
Organize Kurumsal Suç Örgütleri, size anlatılan, var olduğu iddia edilen ve gerçekten de bir zamanlar var olan organize suç örgütlerinden, yani normalde bilindiği şekliyle mafyadan çok farklıdır. Mafyanın oluşumu, muhtemelen spontane ve oluşan ihtiyaçtan kaynaklanmıştır. 1930’larda ABD’de yasalaştırılan içki yasağı, geleneksel olarak kullanılan uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin bile illegal ilan edilmesi, insanlık tarihinden beri var olan fuhuşun suç ilan edilmesi, serbest ticaret ve ekonomi kurallarına aykırı bir şekilde oluşturulan gümrük ve vergi politikaları, uygulandığı iddia edilen hayali ambargolar, her ne kadar kasıtlı-bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde mafyanın oluşumunun ve var oluşunun desteklenmesine dayalı politikalar da olsalar, esasen kurumsal yapılar, yani devlet ve buna benzer yapılar ile, organize suç arasındaki bağlantılar, illegal düzeyde idi eskiden. Yani mafya, her ne kadar söz konusu devlet, politik yapı, polis, ordu veya istihbarat güçleri içinde destek bulmakta ise de, bu destek bütünüyle o kurumsal yapının politikasından kaynaklanmıyor, çoğu zaman bireysel, münferit düzeyde kalıyordu. Tabi ki bu ilk mafya örgütlenmeleri ve onların kurumsal yapılarla ilişkileri, zaman içinde evrimleşmiş, sistem, bu suç örgütü yapısını giderek kendisi için daha faydalı bulmuş ve mafyayı kendi amaçları için giderek daha fazla kullanmaya başlamıştır. Mafyanın kurumsal yapılarla ilişkisinde yaşanan bu değişim, doğal olarak birden bire olmamıştır.
Ancak sonuç olarak gelinen noktada, aslında mafya söz konusu kurumsal yapıların bir parçası haline gelmiştir ve organize kurumsal suç örgütleri oluşturulmuştur. Oluşan suç örgütleri ve liderleri, aslında devletin bir memurudur. Mafya sistem için son derece faydalıdır. Sistem kurumsal yapının güvenilirliğine zarar gelmeden, istediği her türlü illegal operasyonu, kendisi adına taşeron olarak gerçekleştirecek, hem de organize bir yapı bulmuştur. Üstelik mafya, istendiği zaman kendi istihbarat operasyonlarının gerçekleştirmiş olduğu her tür suçu üstlenebilecek, bir günah keçisi işlevi de görebilmektedir.
Faili meçhul cinayetler, büyük çaplı uyuşturucu operasyonları, beyaz kadın ticareti, çocuk ticareti, silah kaçakçılığı, organ ticareti, organize fuhuş ve şantaj operasyonları, siyasi operasyonlar, dolandırıcılık operasyonları, kara para operasyonları, illegal operasyonların örneğin terör operasyonlarının finansmanı, illegal dinleme ve izleme gibi suçlar, bu organize kurumsal suç örgütlerinin ilgi alanlarıdır. Gerçekte bu organize kurumsal suç örgütleri, işlevsel olarak analiz edildiklerinde, mevcut kurumsal istihbarat örgütlerinden çok farklı birimler değildir.
Oysa organize suç örgütlerinin deşifresi ve önlenmesi son derece kolaydır. Nasıl siyasi bir örgütlenme, istihbarat birimleri için son derece basit bir şekilde deşifre ediliyor ve örgüte kolaylıkla sızılıp, söz konusu örgüt, en kısa sürede sistem tarafından, kendisi için çalışan bir yapı haline getirilebiliyor ise, aynı şekilde istendiğinde, mafyayı çökertmek son derece kolaydır; zira organizedir ve yapılanması da esasen merkezidir. Ayrıca suç operasyonlarının tek seferlik olmadığı ve sürekliliği de dikkate alınırsa, suçüstü yapmanın kolaylığı da anlaşılabilir. Yani aslında istense, organize suç örgütlerinin mevcut teknolojik imkanlarla, sistemden bağımsız hareket etmeleri bir yana, kıllarını bile kıpırdatmaları mümkün değildir. Tabi gerçek böyle olmasına karşın, terör örgütleri masalında anlatılan hikaye, yani eldeki imkanlarla tehdidin ortadan kaldırılamadığı masalı, organize suç için de anlatılmaktadır ve maalesef işin bilincinde olmayan saf bireyler bu masallara inanmaktadır.
Organize kurumsal suç örgütleri, aynı mafya gibi çalışmakta ve illegal olarak faaliyette bulunmaktadır. Tek farkları, daha sonra anlatacağım, global düzeyde dünyayı kontrol altına almış olan organizasyon tarafından, dolayısıyla da mevcut kurumsal yapılar tarafından korunuyor olmalarıdır. Bu suç örgütleri, çoğu zaman global düzeyde faaliyet göstermektedir. Ancak ulusal veya bölgesel düzeyde faal olanları da vardır. Çoğu zaman ulusal veya bölgesel düzeyler, global düzeyde faaliyet gösterenler ile eşgüdümlü çalışmaktadır.
Ne kadar güçlü olduklarını anlatmak için bir örnek vereceğim: seks yolu ile siyasi şantaj çetesi. Clinton-Strauss Kahn-Baykal. Eğer bir güç ABD veya IMF başkanına, seksi kullanarak, siyasi şantaj yapabiliyor ve kullandığı şantaj işe yarayabiliyor ise, karşınızdaki illegal organize kurumsal suç örgütünün gücünü hayal edebilirsiniz. Zira emin olun ki, söz konusu kişiler yani ABD veya IMF başkanı gerçekten suçlu bile olsalar, ellerinin altındaki muazzam gücün onlara sağladığı koruma, normalde onları yüzde yüz korurdu. Dolayısıyla eğer biri ABD veya IMF başkanına şantaj yapabiliyorsa, dünyada şantaj yapamayacakları kimse yok demektir.
Faili meçhul cinayetler, büyük çaplı uyuşturucu operasyonları, beyaz kadın ticareti, çocuk ticareti, silah kaçakçılığı, organ ticareti, organize fuhuş ve şantaj operasyonları, siyasi operasyonlar, dolandırıcılık operasyonları, kara para operasyonları, illegal operasyonların örneğin terör operasyonlarının finansmanı, illegal dinleme ve izleme gibi suçlar tek tek ele alınırsa, görülecektir ki, bu tip suçların global boyutu hakkında bilgi bile yok. Bu tip suç operasyonlarına karşı mücadele eden kurumsal birimler bile yok. Ortaya çıkan veya çıkartıldığı iddia edilen olaylar, münferittir; ya göstermelik bir şekilde gerçek operasyonları gizlemek ve polisi veya istihbarat örgütlerini çalışıyor gibi göstermek için ortaya çıkartılmıştır, ya da sistem dışı bireysel denemeler veya daha olası bir şekilde sistem içi çatışmalar sonucu olaylar ortaya çıkmıştır. Biz şans eseri veya planlı bir şekilde ortaya çıkan olaylardan dolayı, buzdağının ucunu bile zar zor görürken, bu örgütler dünyaya global düzeyde yayılmış durumda ve aklınıza gelebilecek her tür suçu süreklilik içinde organize etmekteler. Yani ellerini kollarını sallayarak, yargı, emniyet veya istihbarat birimlerinden herhangi bir korkuları olmadan, istedikleri gibi bireylere zarar vererek, bireysel bir tehditle karşılaştıkları takdirde yargıyı, emniyet ve istihbarat güçlerini arkalarına alarak, her tür suçu sürekli bir şekilde işleme özgürlüğüne sahipler.
Bu organize kurumsal suç örgütlerinin arkasında da yine ONLAR var. Zaten sistemin koruması olmasa, mevcut teknoloji ile, bırakın suç örgütlerinin operasyonlarını sürdürmeyi, var olmaları bile mümkün değildir. Sizin kiminle ne konuştuğunuzu, yemekte ne yediğinizi, yedi sülale öteden kimin nesi olduğunuzu, hatta özel hayatınızı bile bilebilen ve kontrol edebilen sistemin dinleme ve izleme teknolojisi, konu organize suç olunca beceriksizleşiyor nedense. Onlar için yukarıda dediğim gibi bu suç örgütlerinin çok ciddi bir değeri var. Onlar her tür pis işlerini bu örgütlere yaptırıp, temiz kalabiliyorlar. İnsanlar da, saf bir şekilde, kurgulanan dünyalarında, dünyada büyük bir suç tehdidinin olduğunu, insanlığın nereye gittiğini, insanın özünün kötü olduğunu, bunun insanların moral değerlerindeki çöküşten kaynaklandığını, insanların iç güdüleri yüzünden bunları yaptığını düşünüyorlar. Oysa insanların karşılarındaki gerçek, insanlığın düşmanı olan organize bir yapılanmanın, insanları kendi amaçları için kullanmak üzere, kendi organize suç örgütlerini, kullanabileceği insanlardan yapılandırdığı ve bu insanlara bazı imtiyazlar sağlayarak, gerektiğinde de gözden çıkarıp, ortadan kaldırarak bu tip suçlu insanları kullandığıdır.
Ayrıca mevcut sistem, bu suç örgütlerini korumaktadır. Çıkarılan yasalar, bireysel suçlara karşı çıkarılmıştır. Yani sistemi bireylerden korumak için çıkarılmıştır. Yoksa bireylerin korunması amaç değildir. Örnek vermem gerekirse, bireylere karşı gerçekleştirilecek dolandırıcılık operasyonları suç teşkil etmez. Dolandırıcılık kurumsal yapılara karşı gerçekleştirilirse suçtur. Birey, dolandırılana kadar, hatta dolandırıldıktan sonra bile, suçlamada bulunamaz. Zira suçlama için yeterli kanıtı bulamaz. Bulsa bile ve suç açık olsa bile, suçlunun yakalanması gereklidir ki, eğer dolandırıcılığı gerçekleştiren organize bir yapı ise, zaten yapının deşifresi imkansızdır ve kullanılan bireyler anında ortadan kaybolur. Organize dolandırıcılık yapıları, o denli güçlü ve sistem açısından, yani ONLAR açısından, o denli yararlılar ki ve yasalar onları o kadar güzel koruyor ki, bu suça alet olan suçlular, ortadan kaybolma gereği bile duymamaktadırlar. Ve o denli kendilerini güçlü hissediyorlar ki, açık açık söyledikleri şey, sizin hiç bir şey kanıtlayamayacağınızdır. Bu durum yasalardan ve yasaları yapanların, yasaları yaparken, bireyleri yani insanları değil, hizmet ettikleri sistemi temsil etmelerinden kaynaklanmaktadır. Suçlu esas olarak sistemdir. Suçların azmettiricisi gerçekte sistemdir. Maalesef suçu tespit edecek kolluk kuvvetleri ve suçu yargılayacak yargı da sistemin temel parçalarıdır. Dolayısıyla suçu işleyen ile suçluyu yakalaması ve cezalandırması gereken aynı taraf olunca, işlenen suç suç olmaktan çıkarılıyor doğal olarak. Buna sistem adalet diyor.
Bu suç örgütleri ile mücadele etmenizin tek yolu, adaleti kendinizin yerine getirmesi ki, işte bu kanunlara göre suçtur. Yani sistem ve kanunlar, organize suça yataklık etmekle kalmıyorlar, aynı zamanda organize suçu size karşı da koruyorlar. İşte yasa bu! Kanun bu! Düzen bu!

BÖLÜM 19
ANTİK PAGANİZM
Eski pagan dinler hakkında gerçek bilgilere ulaşmak maalesef mümkün değil. Muhtemelen binlerce yıllık medeniyetler, söz konusu medeniyetlerin kültürleri, pagan inanç sistemleri, pagan ibadet ve ritüeller, Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman ruhbanlar, egemen Hıristiyan ve Müslüman devletler ve mason cemaatler tarafından, sanki insanlık tarihinden silinmiş ve gerçeklerin yerine sahte veya basit kopyaları konmuş. Dolayısıyla Anadolu’da, Mezopotamya’da, Mısır’da, Yakın Doğu’da, Yunanistan'da, İtalya’da, Arabistan’da, Afrika’da egemen olduğunu bildiğimiz, ancak kanıtlayamadığımız ve hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olamadığımız bir inanç sistemi antik paganizm. Gerçeğin 21. yüzyılda çarpıtılarak ifade edildiği şekli, Yakın ve Orta Doğu’da bir putperest inanç sisteminin var olduğu ki, aslında ortada puta tapma gibi bir durum değil, putun temsil ettiği tanrı veya tanrıça vardı, yine eski Mısır’da Amon-Ra adlı bir tanrıya tapıldığı ki, aslında çok çeşitli tanrılara ve tanrıçalara, ama esas olarak Osiris ve İsis’e tapılıyordu, eski Yunan ve Roma’da ataerkil ve tek tanrıya benzer bir Zeus (Jüpiter) tapınımı olduğu ki, esasen tam aksine çok farklı tanrı ve tanrıçalar vardı ve Zeus’un gerçek bir üstünlüğü yoktu. Yukarıda ifade edilenlerin gerçek olmadığı rahatlıkla kanıtlanabilmekteyse de, yine de antik pagan dinler hakkında pek az şeyin bilindiği ortadadır. Gerçeklerin nasıl ve ne ölçüde yok edildiğine örnek vermem gerekirse, Heredot’un Tarihi kitapları aslında eksiktir. Heredot Babil’e de yolculuk yapmış ve bir kitabını da Babil üzerine yazmıştır. Diğer kitapları bugün rahatlıkla elde edilebilirken, Babil üzerine yazmış olduğu kitap maalesef kaybolmuştur. Ancak kitabın varlığı bilinmektedir.
Benzer bir şekilde Babil’de bulunduğu iddia edilen inanç sistemi Marduk inancıdır. Oysa Marduk inancına kaynak olan metin Enuma Elis aslında Akkad dilinde yazılmıştır. Aslında bu metin sadece iki ayrı din arasındaki çatışmayı ve Marduk inancını savunanların egemenliğini kanıtlamaktadır. İçeriği ve dilinin Babil ile ilgisi olmadığı açık olmasına ve söz konusu tabletlerin biri dışında Musul’da ve her nasılsa eksik tabletin Urfa’da bulunmasına rağmen (yani tabletlerin sahte olmaları da mümkündür), sözde arkeoloji dünyası, daha doğrusu sahte bilim adamları, Marduk inanç sistemini Akkad’la değil Babil’le ilişkilendirmektedir.
Yine Babil uygarlığı kendi döneminin en zengin, kalabalık ve güçlü uygarlığı iken ve Babil şehri döneminde dünyanın en büyük şehri iken, bu dönemden en az 1-2 bin yıl eski olan Sümerler hakkında, doğru veya yanlış, inanılmaz derecede çok bilgi olmasına karşın, Babil uygarlığı hakkında pek az bilgi bulunmaktadır. Bu durum, siyasi ve dini tercihler nedeniyle, Sümer uygarlığının araştırıldığı ve abartıldığını ve Babil uygarlığının neredeyse umursanmadığını ve üstünün kapatıldığını açık bir şekilde göstermektedir. Benzer silme ve değiştirme operasyonları, dönemin diğer uygarlıkları Frigya, Lidya, Yunan, Mısır, gerçek Sami ve gerçek Arap uygarlıkları için de geçerlidir.
Tüm bunlara ilaveten Roma uygarlığı hakkında sahip olduğumuzu zannettiğimiz bilgilerin de, bu gözlemlerin ışığında yeniden incelenmesi ve Katolik Kilisesinin örtüsünün kaldırılması gereklidir. Ancak Vatikan’ın egemenliğinde bunun yapılması mümkün değildir.
Benzer şekilde dünyanın en büyük ve eski kütüphanesi olan İskenderiye kütüphanesinin yangınında yok edilen bilgilerin geri getirilmesi de mümkün görünmüyor. Dolayısıyla geride kalmış olan pek nadir eser ve kalıntılardan sonuçlar çıkarmak dışında, antik pagan dinler üzerinde yazılacak pek bir şey yok.
Günümüze gelirsek, modern paganizm, pagan tarikatlar ve cemaatler, muhtemelen antik pagan inancından oldukça farklı bir yerlerdeler. Antik çağda egemen medeniyetlerin yer aldığı bölge dışındaki eski (Çin-Japon-Hint-Amerika-Asya-Okyanusya-Afrika yerlileri) inanç sistemlerini bir kenara bırakırsak, yeni pagan inanç sistemleri, egemen üç tek tanrılı dinin dışında kalan, bütün inanç sistemlerini oluşturuyor.
Bunlara en iyi örnek Scientology tarikatı. Bu tarikat ve buna benzer birçok tarikat, muhtemelen pagan kökenli tarikatlar. Ancak bu modern pagan tarikatlar, esasen çok farklı amaç ve motivasyonlara sahipler. Bir inanç sistemi olmaktan daha çok, çıkar amaçlı organize suç örgütleri gibiler. Çok değişik söylem ve tekniklere sahip olmakla birlikte, temel olarak bütün bu yeni pagan inanç sistemleri, belli çıkarlara hizmet etmekteler. Çok güçlüler ve global düzeyde örgütlüler. Esasen yapıları, diğer Siyonist amaçlara hizmet eden mason cemaatlerden farklı değil. Genel görüntüleri de, bu mason cemaatleri gibi çalıştıklarını düşündürüyor insana.
Yüklə 0,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin