Yeryüzündeki doğal kaynakların sınırlı olması günümüz toplumlarını bu kaynakları aramada yeni alanlara yöneltmiştir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeye koşut olarak deniz kaynaklarının araştırılması, bu kaynakların yerlerinin daha verimli şekilde belirlenmesi deniz haritacılığının önem ve güncelliğini her geçen gün daha da artırmaktadır. Hızla gelişen teknolojik düzey ve deniz haritacılığındaki bilgi birikimi ülkeleri, sınırları okyanus ortalarına kadar genişleyen deniz kaynaklarından her geçen gün daha fazla yararlanmaya zorlamaktadır. Deniz haritacılığı “ Deniz yatağının yapısını ve doğasını belirlemek için gerekli parametreleri bulma ve ölçme bilimi “ olarak tanımlanan çok yönlü bir uğraş alanıdır. Doğal olarak bu tanıma denizin kara ile olan ilişkisi de girmektedir. Sularla kaplı bölgelerden en verimli biçimde yararlanmak için bu bölgelerin dip topografyasının güncel olarak bilinmesi gereklidir.
Yeryüzündeki doğal kaynakların sınırlı olması günümüz toplumlarını bu kaynakları aramada yeni alanlara yöneltmiştir. Günümüzdeki teknolojik gelişmeye koşut olarak deniz kaynaklarının araştırılması, bu kaynakların yerlerinin daha verimli şekilde belirlenmesi deniz haritacılığının önem ve güncelliğini her geçen gün daha da artırmaktadır. Hızla gelişen teknolojik düzey ve deniz haritacılığındaki bilgi birikimi ülkeleri, sınırları okyanus ortalarına kadar genişleyen deniz kaynaklarından her geçen gün daha fazla yararlanmaya zorlamaktadır. Deniz haritacılığı “ Deniz yatağının yapısını ve doğasını belirlemek için gerekli parametreleri bulma ve ölçme bilimi “ olarak tanımlanan çok yönlü bir uğraş alanıdır. Doğal olarak bu tanıma denizin kara ile olan ilişkisi de girmektedir. Sularla kaplı bölgelerden en verimli biçimde yararlanmak için bu bölgelerin dip topografyasının güncel olarak bilinmesi gereklidir.
II. Dünya Savaşından itibaren deniz ve sualtı tabanına olan ilgi artar. Deniz altındaki zengin petrol ve gaz yatakları büyük endüstri yatırımlarını gerektirir. Deniz ötesi mühendislik teknolojilerinde ve gemicilik sanayisinde büyük gelişmeler olur. Günümüzde inşa edilen limanlar, eski limanlarla karşılaştırılınca, mühendislerin başarıları görülür.
II. Dünya Savaşından itibaren deniz ve sualtı tabanına olan ilgi artar. Deniz altındaki zengin petrol ve gaz yatakları büyük endüstri yatırımlarını gerektirir. Deniz ötesi mühendislik teknolojilerinde ve gemicilik sanayisinde büyük gelişmeler olur. Günümüzde inşa edilen limanlar, eski limanlarla karşılaştırılınca, mühendislerin başarıları görülür.
Deniz ölçme ve veri değerlendirme çalışmalarında her şeyden önce güdülen gayenin ne olduğunun iyi anlaşılması gereklidir.
Bu etkinliklerin gerçekleştirilmesinde mühendislerin ve ölçmecilerin yeri tartışılmaz.
Bu etkinliklerin gerçekleştirilmesinde mühendislerin ve ölçmecilerin yeri tartışılmaz.
Deniz ile ilgili çalışmalarda mühendislerin mücadele etmelerini gerektiren etkenler:
Zamanın olanaklarına göre “Doğrultu ve Uzaklık ölçmesi” ilkesine göre yapılmış Portolaneler uzun süre kullanılmışlardır. Portolane haritalarında bazı sığlıklar dışında su derinlikleri gösterilmediği halde zamanın denizcileri için çok önemli birer deniz kılavuzu olmuşlardır.
Zamanın olanaklarına göre “Doğrultu ve Uzaklık ölçmesi” ilkesine göre yapılmış Portolaneler uzun süre kullanılmışlardır. Portolane haritalarında bazı sığlıklar dışında su derinlikleri gösterilmediği halde zamanın denizcileri için çok önemli birer deniz kılavuzu olmuşlardır.
XVI. yüzyılın başlarında Piri Reis tarafından yapılmış deniz haritaları, geliştirilmiş Portolaneler için güzel bir örnek olarak gösterilebilirler (Şekil 1).
Pratik kullanım amaçlı hazırlanan bu haritalarda limanlar ve kıyılara ait ayrıntılı bilgi bulunması yanında, su altı zemini için hiçbir bilgi bulunmamaktaydı. Karaya yakın derinliklerin XVIII. yüzyılda ölçülebilmesine rağmen, büyük derinliklerin ölçülebilmesi için XIX. yüzyılın ortasına, Brooke'un "ağırlık atarak iskandil" yöntemini uygulamasına kadar beklemek zorunda kalınmıştır.
Gerhart Kremer (bilinen adıyla Mercator), 1659 yılında projeksiyon yöntemiyle yapılan ilk deniz haritasını gerçekleştirmiştir.
Gerhart Kremer (bilinen adıyla Mercator), 1659 yılında projeksiyon yöntemiyle yapılan ilk deniz haritasını gerçekleştirmiştir.
XVII. yüzyıla kadar yapılan haritaların esas amacı, kıyıya yakın denizlerde gemi ulaştırmacılığının güvenirliliğini sağlamak olmuştur. Bu haritalar genellikle özel kurum veya kişiler tarafından yapılmıştır. Fransızlar 1720 yılında Paris'te bir Deniz Harita Bürosu kurarak resmi anlamda harita yapımına başlamışlardır.
XIX. yüzyıldan itibaren deniz ticaretinin ve hidrografik araştırmaların önem kazanmaya başlaması ile hemen hemen her denizci ülkede, özellikle denizcilikte ilerlemiş ülkelerde Hidrografi Büroları veya Şubeleri kurulmuştur. Bunlar arasında Amerikan, İngiliz, Fransız ve Alman Hidrografi dairelerinin, hidrografi ve deniz bilimlerinin (oşinografı) gelişmesine önemli katkıları olmuştur. Deniz haritalarının büyük bir çoğunluğu Amerikan ve İngiliz Hidrografi dairelerince yapılmıştır.
XIX. yüzyıldan itibaren Hidrografik ve Oşinoğrafik araştırma seyahatleri de büyük önem kazanmıştır. Bu deniz seyahatleri içinde en önemlisi İngilizler tarafından gerçekleştirilen ve 1872- 1876 yılları arasında yapılan "Challenger" seferidir. Bilim adamları ve tecrübeli denizcilerin katıldığı bu deniz seferinde, Atlas Okyanusu, Büyük Okyanus ve Güney denizleri dolaşılarak oşinoğrafik ve hidrografik önemli bilgiler toplanmış, ayrıca konum ve derinlik ölçmeleri için yeni yöntemler ve aletler geliştirilmiştir.
XIX. yüzyıldan itibaren Hidrografik ve Oşinoğrafik araştırma seyahatleri de büyük önem kazanmıştır. Bu deniz seyahatleri içinde en önemlisi İngilizler tarafından gerçekleştirilen ve 1872- 1876 yılları arasında yapılan "Challenger" seferidir. Bilim adamları ve tecrübeli denizcilerin katıldığı bu deniz seferinde, Atlas Okyanusu, Büyük Okyanus ve Güney denizleri dolaşılarak oşinoğrafik ve hidrografik önemli bilgiler toplanmış, ayrıca konum ve derinlik ölçmeleri için yeni yöntemler ve aletler geliştirilmiştir.
XX. yüzyılda dünya deniz ticaretinin hızla gelişmesi hidrografik deniz haritalarına duyulan gereksinmeyi arttırmış ayrıca sualtı zenginliklerinin (maden ve enerji hammaddelerinin) araştırılması, işletilmesi ve diğer teknik hizmetler için büyük ölçekli hidrografik harita gereksinmeleri "Hidrografik Ölçmeler“ ‘in gelişmesinin zorunlu nedenleri olmuştur.
Deniz haritacılığı, hidrografi, seyir ve oşinografi konularında askeri, iktisadi ve bilimsel çalışmalar yürüten, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı bir kuruluştur.
Deniz haritacılığı, hidrografi, seyir ve oşinografi konularında askeri, iktisadi ve bilimsel çalışmalar yürüten, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı bir kuruluştur.
19. y.y. Başlarında Osmanlı Devleti’nin denizlerde ölçüm yapacak ve harita çizecek herhangi bir kuruluşu yoktu.
Karadeniz’deki Osmanlı kıyılarına ait ilk haritaların çizimi, hükümetin izni ve bazı Osmanlı gemilerinin katılımıyla 1823-1848 yılları arasında Ruslar tarafından yapılmıştır. Modern kabul edilen ilk Türk Deniz Haritası 1840 yılında Mektebi Bahriye Matbaasında basılmıştır. Karadeniz'in bir kısmını kapsayan bu harita, bugün Deniz Müzesi'ndedir.
Bu dönem içinde İngilizlere de Marmara ve Ege denizi ile Akdeniz’de ölçümler yapma konusunda izin verilmiştir.
1881’den sonra, deniz haritalarının çizimi konusunda İngiltere’de eğitim görmüş bir subay denetiminde Mektebi Bahriye Matbaasında deniz haritaları basılmaya başlanmıştır.
Resmi anlamda ilk hidrografi organizasyonu 1909 yılında deniz mesahaları ve seyir bürosu adı altında kurulmuş ve bahriye bakanlığına bağlanmıştır. İki yıl sonra 1911'de büro yeniden organize edilerek seyir ve deniz haritaları bürosu adı ile nispeten daha bağımsız bir statüye kavuşmuştur. Büro 1928 sonlarında şimdiki adı Harita Genel Komutanlığı olan Harita Genel Müdürlüğüne bağlanmış ve onun Deniz Haritaları Şubesini oluşturmuştur. 1950 yılında Seyir ve Hidrografi Dairesi adı altında tekrar Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlanarak Kasımpaşa/Haliç'e nakledilmiş, çalışmaları geliştirilerek, modern deniz harbi ile ilgili konulara daha çok önem verilmeye başlanmıştır. 1956'da daire bugün bulunduğu, Çubuklu'daki yerine taşınmıştır. Dairenin adı 1972 yılında Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı olarak değiştirilmiştir.
Resmi anlamda ilk hidrografi organizasyonu 1909 yılında deniz mesahaları ve seyir bürosu adı altında kurulmuş ve bahriye bakanlığına bağlanmıştır. İki yıl sonra 1911'de büro yeniden organize edilerek seyir ve deniz haritaları bürosu adı ile nispeten daha bağımsız bir statüye kavuşmuştur. Büro 1928 sonlarında şimdiki adı Harita Genel Komutanlığı olan Harita Genel Müdürlüğüne bağlanmış ve onun Deniz Haritaları Şubesini oluşturmuştur. 1950 yılında Seyir ve Hidrografi Dairesi adı altında tekrar Deniz Kuvvetleri Komutanlığına bağlanarak Kasımpaşa/Haliç'e nakledilmiş, çalışmaları geliştirilerek, modern deniz harbi ile ilgili konulara daha çok önem verilmeye başlanmıştır. 1956'da daire bugün bulunduğu, Çubuklu'daki yerine taşınmıştır. Dairenin adı 1972 yılında Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığı olarak değiştirilmiştir.
Hidrografik haritaların yapımında klasik harita ölçmelerine göre bazı yöntem benzerlikleri varsa da çalışma ortamının sularla örtülü olması nedeniyle yöntemlerin uygulanma biçimi ve aletler yönünden önemli ayrıcalıklar vardır.
Hidrografik haritaların yapımında klasik harita ölçmelerine göre bazı yöntem benzerlikleri varsa da çalışma ortamının sularla örtülü olması nedeniyle yöntemlerin uygulanma biçimi ve aletler yönünden önemli ayrıcalıklar vardır.
Çalışma ortamının su olması nedeniyle oluşturulan jeodezik ağ harita alanını tamamen kapsamaz ve genellikle kıyıda tesis edilir.
Sualtı tabanına ilişkin ölçmeler, su üzerindeki bir taşıttan yapılır.
Derinlik ve konum belirleme ölçmeleri birbirinden bağımsız olarak sürdürülür. Sualtı tabanını doğrudan görülemediği için ölçmeler önceden saptanan bir doğrultuda ve belirli aralıklarla yapılır.
Hidrografide "iskandil" adı verilen derinlik ölçmeleri, nivelmanla eş anlamlı olmasına karşın, burada uygulanan yöntemler ve aletler tamamen farklıdır.
Hidrografi : Denizlerin derinliğini, denizlerdeki akıntıların yönünü, şiddetini konu edinen bilim dalıdır. Yeryüzündeki suların, özellikle seyir haritalarının oluşturulmasına yönelik olarak incelenmesini konu edinir.
Hidrografi : Denizlerin derinliğini, denizlerdeki akıntıların yönünü, şiddetini konu edinen bilim dalıdır. Yeryüzündeki suların, özellikle seyir haritalarının oluşturulmasına yönelik olarak incelenmesini konu edinir.
Oşinografi : Okyanus bilim ya da deniz bilim olarak da adlandırılır. Yeryüzündeki okyanus ve denizlerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin, içerdikleri bitki ve hayvan topluluklarının ve jeolojik yapılanmaları ile kökenlerinin incelenmesini konu edinen bilim dalıdır. Fiziksel, dinamik, kimyasal, biyolojik ve jeolojik oşinografiden söz edilebilir. Modern oşinografi bütün bu değişik dalların bileşiminden oluşmaktadır.
Hidroloji : Subilimi olarak da bilinir. Yeryüzündeki ya da yeraltı su örtüsünü inceleyen bilim dalıdır. Sukürenin (hidrosfer) gelişimi, dağılımı, bileşimi, su dolaşımı (hidrolik çevrim) yoluyla atmosfer ile yeryüzü arasındaki dolaşımı, doğal çevreyle ve insanla çevresel ve ekolojik etkileşimin incelenmesi temel ilgi alanını oluşturur.
Seyir (seyrüsefer) : Deniz taşıtlarının konum, rota ve uzaklık belirleme yöntemleriyle yönlendirilmesini konu edinen bilim dalıdır. İzlenecek yolun bulunması, kazaların önlenmesi, yakıt tasarrufu ve zaman ölçümü, seyirin içeriğini oluşturur. Seyirin temel amacı, bir noktadan diğerine giden yolu bulmaktır.
Seyir Haritası : Yazının gelişimiyle birlikte, karada ve denizde izlenen rotaların kalıcı biçimde kaydedildiği krokiler ve haritalar ortaya çıkmıştır. XVII. yüzyılda yapılan deniz haritalarında kıyı çizgileri ve kıyılardaki fener kuleleri gösterilmekteydi. XVIII. yüzyıl sonlarında bu haritalara su derinlikleri de eklendi. Seyir haritası, seyirde kullanılmak üzere hazırlanır. Denizcilikte kullanılan seyir haritalarında enlem ve boylam dairelerinden başka, deniz feneri ve radyo kulelerinin konumları, deniz derinlikleri gibi seyir için gerekli bilgiler bulunur. Denizcilikte kullanılan ilk seyir haritaları XIII. yüzyıl sonlarında yapılmıştır. Seyir haritaları yapılmadan önce denizciler, gök cisimlerinin konumlarından ve çeşitli meteorolojik olaylardan yararlanarak seyir ederlerdi.
Seyir Haritası : Yazının gelişimiyle birlikte, karada ve denizde izlenen rotaların kalıcı biçimde kaydedildiği krokiler ve haritalar ortaya çıkmıştır. XVII. yüzyılda yapılan deniz haritalarında kıyı çizgileri ve kıyılardaki fener kuleleri gösterilmekteydi. XVIII. yüzyıl sonlarında bu haritalara su derinlikleri de eklendi. Seyir haritası, seyirde kullanılmak üzere hazırlanır. Denizcilikte kullanılan seyir haritalarında enlem ve boylam dairelerinden başka, deniz feneri ve radyo kulelerinin konumları, deniz derinlikleri gibi seyir için gerekli bilgiler bulunur. Denizcilikte kullanılan ilk seyir haritaları XIII. yüzyıl sonlarında yapılmıştır. Seyir haritaları yapılmadan önce denizciler, gök cisimlerinin konumlarından ve çeşitli meteorolojik olaylardan yararlanarak seyir ederlerdi.
Hidrografik Ölçmeler : Yeryüzünün sularla kaplı bölümlerinin (deniz, göl ve akarsu gibi) topografik durumunu belirlemek için yapılan ölçmelerdir. Bu ölçmelerde iki temel işlem su kütlesinin üzerindeki noktaların yatay koordinatlarının belirlenmesi (konum belirleme) ve bu noktadaki su derinliğinin (iskandil) ölçülmesidir. Ayrıca deniz, göl ve akarsuların ortalama su seviyelerini belirlemek ve bu ortamlarda gravite “ yerçekimi ivmesi “ ölçmeleri yapmakta hidrografik ölçmeler kapsamındadır.
Batimetri : Hidrografide, derinlik ölçümü ile eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
Kerteriz : Bir hidrografi taşıtından herhangi bir kara noktasına bakıldığında, hidrografi taşıtı ile kara noktasını birleştiren doğrultunun, hidrografi taşıtının bulunduğu boylam dairesi ile yaptığı açıdır. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi kerteriz, kara haritacılığında kullanılan azimut açısının hidrografideki karşılığıdır. Kerteriz almak ise kıyıdaki bir noktanın ya da bir gök cisminin, hidrografi taşıtının bulunduğu konuma göre açısal konumunun belirlenmesidir. Gerçek kutup noktasına göre jiroskoplu teodolit ile alınan kerteriz hakiki kerteriz, seyir halindeki bir gemiden kıyıdaki birden çok noktaya bakılarak konum belirlemek için yapılan ölçme işlemine çapraz kerteriz, manyetik pusula ile alınana mıknatisi kerteriz ve rota hattı ile çevredeki bir noktadan geçen doğrultu arasındaki açıya da nispi kerteriz adı verilir.
Kerteriz : Bir hidrografi taşıtından herhangi bir kara noktasına bakıldığında, hidrografi taşıtı ile kara noktasını birleştiren doğrultunun, hidrografi taşıtının bulunduğu boylam dairesi ile yaptığı açıdır. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi kerteriz, kara haritacılığında kullanılan azimut açısının hidrografideki karşılığıdır. Kerteriz almak ise kıyıdaki bir noktanın ya da bir gök cisminin, hidrografi taşıtının bulunduğu konuma göre açısal konumunun belirlenmesidir. Gerçek kutup noktasına göre jiroskoplu teodolit ile alınan kerteriz hakiki kerteriz, seyir halindeki bir gemiden kıyıdaki birden çok noktaya bakılarak konum belirlemek için yapılan ölçme işlemine çapraz kerteriz, manyetik pusula ile alınana mıknatisi kerteriz ve rota hattı ile çevredeki bir noktadan geçen doğrultu arasındaki açıya da nispi kerteriz adı verilir.
Mevki Koyma : Derinlik ölçümü yapılacak noktanın yatay konumunun belirlenmesidir.
İskandil işlemiyle bütün detayların alındığı garanti edilemez. Tek başına bulunan tepeler ve enkazlar veya diğer engeller iki paralel hat arasında ise bazen kaçırılabilir.
İskandil işlemiyle bütün detayların alındığı garanti edilemez. Tek başına bulunan tepeler ve enkazlar veya diğer engeller iki paralel hat arasında ise bazen kaçırılabilir.
Akustik iskandille yapılan çalışmalar, deniz dibinin yapısını vermezler. Örneğin, deniz dibinde çakıllık veya kumluk alanların nereleri olduğu gibi. İskandil doğrultuları sıklaştırılarak ya da çapraz doğrultular alınarak incelik arttırılır. Özel araçlarla deniz dibinden örnek alınmalı ya da yandan taramalı (side-scan) sonarlar kullanılmalıdır. Ayrıca gelgit ve gelgit akıntıları gözlenerek bunlar belirlenmelidir.
mümkün olmaz. Harita çiziminde amaca uygun koşulları
gerçekleştiren projeksiyon yöntemi seçilir ve uygulanır.
Harita projeksiyonlarının temel amacı, dünyanın tamamı
veya belirli bir bölgesi için meridyen ve paralel dairelerini
temsil eden çizgilerin (coğrafi koordinat ağının) düzlem bir
yüzey olan haritaya düzenli olarak çizilmesini sağlamaktır.
Hidrografik haritaların büyük çoğunluğunu oluşturan deniz
Hidrografik haritaların büyük çoğunluğunu oluşturan deniz
haritalarının çiziminde,
Ortodrom (en kısa yol) seyrine,
Loksodrom (sabit rota) seyrine olanak sağlayan
GNOMONİK PROJEKSİYON
MERCATOR PROJEKSİYON yöntemleri uygulanır.
Diferansiyel kuvvetler
Diferansiyel kuvvetler
Su seviyesinin yükselip alçalması için, düşey hareketin yanında yatay yönlü bir akıntı da olmalıdır.
Su seviyesinin yükselip alçalması için, düşey hareketin yanında yatay yönlü bir akıntı da olmalıdır.
Gelgit oluşturan kuvvetin yarattığı yatay akıntı, yarı med zamanında en üst düzeye ulaşır. Yarı med zamanında, seviye değişikliği oranı en yüksektir. Yatay akıntının en az olduğu durumlar ise, seviye değişikliğine hiç rastlanmayan med ya da cezir durumlarıdır.
Özellikle sığ su alanlarında meydana gelen gelgit akıntılarının tersine çevrilmesi her zaman med ve cezir olaylarıyla aynı zamanda oluşmaz. Böyle zamanlarda görülen yatay hareketler, çoğunlukla bir akıntının varlığına işarettir.
Bu hareketler nehir taşmaları, rüzgar, dalga ya da barometrik kaynaklı olayların oluşturduğu medlerin birkaçının ya da hepsinin bir araya gelmesine bağlıdır. Ancak su akışı kısa mesafelerde çeşitlilik gösterebilir. Akıntı oranında ve suyun derinliği yönünde dikkate alınmaya değer değişiklikler görülebilir.
Her harita çalışmasında gerek yüksekliklerin gerekse derinliklerin belirlenmesinde belli bir başlangıç yüzeyi seçilir. Bu başlangıç yüzeyinin geoit olduğunu biliyoruz. Sualtı tabanına ilişkin derinlik ölçmeleri, o andaki su seviyesine göre yapıldığından, ölçülerin başlangıç yüzeyine indirgenebilmesi için su seviyesindeki değişmelerin belirlenmesi gerekir. Çünkü su seviyesi, dinamik ve meteorolojik etkenler altında sürekli değişir. Bu nedenle ortalama su seviyesine (MSL) göre belirlenecek bir yüzey (jeoit), derinlik ölçülerinin indirgenebileceği yüzey olarak kabul edilir.
Her harita çalışmasında gerek yüksekliklerin gerekse derinliklerin belirlenmesinde belli bir başlangıç yüzeyi seçilir. Bu başlangıç yüzeyinin geoit olduğunu biliyoruz. Sualtı tabanına ilişkin derinlik ölçmeleri, o andaki su seviyesine göre yapıldığından, ölçülerin başlangıç yüzeyine indirgenebilmesi için su seviyesindeki değişmelerin belirlenmesi gerekir. Çünkü su seviyesi, dinamik ve meteorolojik etkenler altında sürekli değişir. Bu nedenle ortalama su seviyesine (MSL) göre belirlenecek bir yüzey (jeoit), derinlik ölçülerinin indirgenebileceği yüzey olarak kabul edilir.
Ülke başlangıç yüzeyinin belirlenmesi amacıyla yapılacak
Ülke başlangıç yüzeyinin belirlenmesi amacıyla yapılacak
su seviyesi gözlemleri ile bölgesel hidrografik çalışmalar
için yapılacak su seviyesi gözlemlerinin alet, süre ve
değerlendirme yönünden bazı farklılıkları vardır. Örneğin,
Ülke başlangıç yüzeyinin belirlenmesi için presizyonlu
mareografların kullanılması ve uzun süreli gözlemlerden
ortalama su seviyesinin hesaplanması zorunlu olmasına
karşın, bölgesel hidrografik çalışmalar için basit mareograflar ve kısa süreli gözlemler genellikle yeterlidir.
Pek çok ülke, 1926 Uluslararası Hidrografi Konferansında
Pek çok ülke, 1926 Uluslararası Hidrografi Konferansında
kabul edilen tanıma göre harita datumunu benimsemiştir:
"Gelgitin çok seyrek olarak altına inebileceği kadar alçak
olan bir düzlem".
İngiltere Kıyıları boyunca, bu genellikle en alçak astronomik
gelgitin ölçülen değerine yakındır. Bu en alçak gelgit, ay ile
güneşin etkileriyle sağlanan seviyedir.
Türkiye’de hidrografik haritaların düşey datumu olarak
alanına uygun olmalıdır. Alçak suda kurumamalı, kıyı kordonunun
ardında kalmamalı, ölçüm bölgesinden çok uzakta bulunmamalıdır.
TUDES’nin genel çalışma yapısı
TUDES’nin genel çalışma yapısı
Su ile ilgili pek çok ölçme yapan, ölçmeci için, suyun özellikler çok önemlidir. Suyun kimyasal ve fiziksel yapısındaki değişiklikler, akustik ölçümleri etkiler. Barajlardaki soğuk ve tatlı sudan, Lut Gölündeki sıcak ve tuzlu suya kadar pek çok çeşidi vardır. Ölçümler her iki tip suda da yapılır. Her birinde de ses dalgası farklı davranır. Bazen suyun niteliği ve bileşenleri başlı başına değerlendirmeye alınacak parametre olurlar.
Su ile ilgili pek çok ölçme yapan, ölçmeci için, suyun özellikler çok önemlidir. Suyun kimyasal ve fiziksel yapısındaki değişiklikler, akustik ölçümleri etkiler. Barajlardaki soğuk ve tatlı sudan, Lut Gölündeki sıcak ve tuzlu suya kadar pek çok çeşidi vardır. Ölçümler her iki tip suda da yapılır. Her birinde de ses dalgası farklı davranır. Bazen suyun niteliği ve bileşenleri başlı başına değerlendirmeye alınacak parametre olurlar.
Ses ve ultra ses pek çok ölçmede kullanılır. Çünkü su, sıkıştırma, tazyik dalgalarını iyi iletir. Ama elektromanyetik dalgalar için iyi bir iletken değildir. Sesin hızı, sıcaklık, tuzluluk derecesi ve derinlikle birlikte değişiklik gösterir. Bu nedenle aletlerin ayarlanması, kesin uzunlukların elde edilmesi için gereklidir. Ses dalgaları, her zaman düz çizgiler halinde hareket etmezler. Değişen yoğunluk ve sıcaklık katmanlarından dolayı kırılmalara maruz kalırlar.
Sudaki ses hızı değişimleri, akustik dalgaların hızını etkilediklerinden, sudaki ses hızı profillerinin belirlenmesi çok önemlidir. Akustik dalgaların sudaki hızını (V) belirleyebilmek için ortamın fiziksel parametrelerinin bilinmesi gerekir. Akustik dalgaların su ortamındaki yayılma hızı; ortamın sıcaklık, tuzluluk, basınç ve yoğunluk değişimlerine bağlı olarak değişir. Deniz suyunun yoğunluğu, sıcaklık ve basınca bağımlı olduklarından, bunları etkileyen faktörler yoğunluğu da dolaylı olarak etkilerler. Akustik dalgaların hızlarındaki değişimler, akustik ışınların bükülmelerine neden olur. Özellikle 100-150 metrelik yüzey suyundaki sıcaklık değişimleri, bu eğilmenin başlıca nedenidir. Akustik ışınlar, alçak ses hızı bölgesine doğru bükülürler ve ölçülen mesafenin daha büyük çıkmasına neden olurlar. Basınç yani derinlik arttıkça, akustik yayılma hızı da artar. Basıncın tek başına oluşturacağı ses hızı değişimi yüzey ile 3000 metre arasında yaklaşık 50 m/s kadardır.
Sudaki ses hızı değişimleri, akustik dalgaların hızını etkilediklerinden, sudaki ses hızı profillerinin belirlenmesi çok önemlidir. Akustik dalgaların sudaki hızını (V) belirleyebilmek için ortamın fiziksel parametrelerinin bilinmesi gerekir. Akustik dalgaların su ortamındaki yayılma hızı; ortamın sıcaklık, tuzluluk, basınç ve yoğunluk değişimlerine bağlı olarak değişir. Deniz suyunun yoğunluğu, sıcaklık ve basınca bağımlı olduklarından, bunları etkileyen faktörler yoğunluğu da dolaylı olarak etkilerler. Akustik dalgaların hızlarındaki değişimler, akustik ışınların bükülmelerine neden olur. Özellikle 100-150 metrelik yüzey suyundaki sıcaklık değişimleri, bu eğilmenin başlıca nedenidir. Akustik ışınlar, alçak ses hızı bölgesine doğru bükülürler ve ölçülen mesafenin daha büyük çıkmasına neden olurlar. Basınç yani derinlik arttıkça, akustik yayılma hızı da artar. Basıncın tek başına oluşturacağı ses hızı değişimi yüzey ile 3000 metre arasında yaklaşık 50 m/s kadardır.
Deniz suyundaki ses hızını hesaplamak için çeşitli formüller vardır.
Deniz suyundaki ses hızını hesaplamak için çeşitli formüller vardır.
Wilson tarafından türetilen bir formülle; sıcaklık, derinlik ve
tuzluluğun fonksiyonu olarak sesin, deniz suyundaki hızı;
Denizlerde ses hızının derinlikle değişimini ölçmek için genel olarak iki tür alet kullanılır. Bunlardan ilki, uzun zamandır kullanılan ve derinlikle sıcaklığın değişimini ölçen batitermograf adıyla bilinen bir alettir. Son yıllarda bu aletin yerini CSTD (iletkenlik, tuzluluk, sıcaklık ve derinlik) ölçer adıyla bilinen modern sistemler almıştır. Ses hızı profili, ölçülen parametrelerden yukarıdaki ilk formül kullanılarak hesaplanır. Diğeri ise, sabit aralıklı verici ve alıcı transducerler arasında geçen ses yayılım zamanını ölçerek, iki transducer arasındaki sıvının ses yayılım hızını hesaplayan ve velocitimetre adıyla bilinen alettir.
Denizlerde ses hızının derinlikle değişimini ölçmek için genel olarak iki tür alet kullanılır. Bunlardan ilki, uzun zamandır kullanılan ve derinlikle sıcaklığın değişimini ölçen batitermograf adıyla bilinen bir alettir. Son yıllarda bu aletin yerini CSTD (iletkenlik, tuzluluk, sıcaklık ve derinlik) ölçer adıyla bilinen modern sistemler almıştır. Ses hızı profili, ölçülen parametrelerden yukarıdaki ilk formül kullanılarak hesaplanır. Diğeri ise, sabit aralıklı verici ve alıcı transducerler arasında geçen ses yayılım zamanını ölçerek, iki transducer arasındaki sıvının ses yayılım hızını hesaplayan ve velocitimetre adıyla bilinen alettir.
Sesin, kaya katmanları arasından yayılma hızı, doğru
Sesin, kaya katmanları arasından yayılma hızı, doğru
derinliğin belirlenebilmesi için en önemli özelliktir. Yüksek
çözümlemeli sismik çalışma yapan bir ölçmeciyi doğrudan
yorumlanması, ses hızının belirlenmesine yardımcı olur.
ÇALIŞMANIN AMACI
ÇALIŞMANIN AMACI
ÖLÇME SAHASI
ÖLÇME SAHASI
Birçok konum belirleme işlemi, ulusal ya da uluslararası kontrol ağına dayalı olarak yapılır. Uydular yardımıyla da konum belirleme işlemi yapılabilir. Derinlik ölçmelerini kontrol etmek amacıyla karada yüksekliği bilinen Rs noktasından, ölçme bölgesine nivelmanla kot taşınabilir. Ölçme bölgesindeki ortalama su seviyesi ile karadaki Rs noktası arasındaki yükseklik farkı biliniyorsa kot taşıma işlemi yararlı olur. Aksi takdirde su seviyesi, gözlenerek belirlenmelidir. Gözlem süresi ne kadar uzun olursa sonuçlar da o kadar iyi olur.
Birçok konum belirleme işlemi, ulusal ya da uluslararası kontrol ağına dayalı olarak yapılır. Uydular yardımıyla da konum belirleme işlemi yapılabilir. Derinlik ölçmelerini kontrol etmek amacıyla karada yüksekliği bilinen Rs noktasından, ölçme bölgesine nivelmanla kot taşınabilir. Ölçme bölgesindeki ortalama su seviyesi ile karadaki Rs noktası arasındaki yükseklik farkı biliniyorsa kot taşıma işlemi yararlı olur. Aksi takdirde su seviyesi, gözlenerek belirlenmelidir. Gözlem süresi ne kadar uzun olursa sonuçlar da o kadar iyi olur.
Ölçme teknesinin istenen rotada ilerlemesini sağlamak için bir çok yöntem kullanılır:
1- Pusula rotasında dümen kullanılır. Bu arada akıntı veya rüzgar yüzünden meydana gelebilecek sürüklenmelere karşı koymak için yapılması gerekenler hesaplanır.
2- Transit hattı boyunca dümen kullanılır (örneğin, bir çizgideki iki nokta tutturulur).
3- Kıyıda bulunan sekstant, teodolit, ya da lazer gözlemcinin komutuna göre, dümen kullanmak.