b)-Sa\cılık ifadesinde;
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu ifadesini aynen tekrar ettiğini, Ergenekon terör örgütü üyesi olmadığını, arama sırasında yatağının altında ele geçirilen TARIQ marka Irak yapımı 9 mm çaplı tabanca ile 8 adet MKE yapımı merminin kendisine ait olduğunu, silahının ruhsatının olmadığını, bu silahı kendisini korumak için dedesinden aldığını, her hangi bir suçta kullanmadığını, şu ana kadar her hangi bir suçtan gözaltına alınmadığını, suçunu bu şekilde kabul ettiğini, İşçi Partisi üyesi ve genel merkezinde çalıştığını,
c)-Aramalarda elde edilen deliller;
Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Semti Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 sayılı adreste faaliyet gösteren İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada şüphelinin yattığı yatağın yastık altında;
(1) adet TARİQ 9.mm IRAQ yapımı 31374435 seri nolu silah
(1) adet Şarjör
(8) adet 9.mm MKE yapımı fişek d)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli Yusuf TUNCER7in diğer şüpheliler gibi İşçi Partisinde kaldığı dört ay önce İşçi Partisinde çalışmaya başladığını beyan etmiş ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olmadığını ruhsatsız tabancanmda dede yadigarı olduğunu beyan etmiş isede,
İşçi Partisinde getir götür işleri yaptığını ve kimseyi tanımadığını söylemesine rağmen ruhsatsız silah taşıması ve İşçi Partisi genel merkezinde yatıp kalkması ve bu silahından kimsenin haberinin olmaması hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceğinden ve ruhsatsız silahı uzun süre çalıştığı yerde çalıştığı kişilerden saklıyamıyacağı hususları göz göz önüne alındığında şüpheli Yusuf TUNCER in diğer şüpheliler gibi ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN silahlı milis grubunun üyeleri oldukları, bulundukları konum itibarıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amaçlarını bilebilecek konumda oldukları bu sebaple de ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN amacına hizmet etmek için İşçi Partisinde bulundukları anlaşılmış olmakla,
Şüpheli Yusuf TUNCER'in ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak ve ruhsatsız silah taşımak eylemleri nedeniyle, TCK'nun 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
53- ŞÜPHELİ AYDIN GERGİN
1979 Malatya doğumlu olduğunu, ilk ve orta eğitimimi Ankara'da gördüğünü, Sincan Endüstri Meslek Lisesinden 1997 yılında mezun olduğunu, daha sonra yine Ankara da muhtelif işlerde çalıştığını, 2004 yılında askere gittiğini ve Bilecik ve Siirt illerinde askerliğini yaptığını, 2005 Ağustos da tezkere aldığını, 2006 yılı Temmuz ayından bu zamana kadar İşçi Partisi Genel başkanı Doğu PERİNÇEK in yanında Şoförlük yaptığını, babasının Başbakanlık toplu konut idaresinden emekli olduğunu, Anne ve Babasının sağ olup, aynı anne ve babadan dört kardeş olduklarını,
Bugüne kadar hiç pasaport almadığını ve legal veya illegal yollardan yurt dışına çıkmadığını,
1996 yılında Ankara da İşçi partisi ile alakalı afiş asmaktan dolayı gözaltına alındığını ve mahkemeye çıkmadan Karakoldan serbest bırakıldığını,
İşçi Partisi üyesi olduğunu ve bunun haricinde Herhangi bir dernek ve sendika gibi bir kuruluşa üyeliğinin olmadığını,
Hiç bir terör örgütüne üyeliğinin olmadığını,
Yasadışı Ergenekon örgüt üyesi olmadığını, örgüt içerisinde görev almadığını, bu örgütü Medyadan duyduğu kadarı ile bildiğini, bunun haricinde bu örgüt hakkında herhangi bir bilgi sahibi olmadığını,
Ümraniye'de ele geçen patlayıcı maddeler ve el bombalar hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını ve medyadan takip ettiği kadarı ile bildiğini,
Ergenekon örgütünün yapılanması, lideri, üyeleri, faaliyetleri ve amacı hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını,
Lobi dokümanı ve içeriği hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını ve böyle bir örgüt içerisinde görev almadığını, böyle bir yapılanma içerisin de faaliyette bulunmadığını,
Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Eti Mahallesi Toros Sokak No 9 sayılı yerde faaliyet yürüten İşçi Partisi Genel Merkezi Aydınlık Dergisi Genel Merkezi Ulusal Kanal Genel Merkezinin olduğu binada yapılan aramada 5. katta yatmış olduğu yataktaki yastığın altında elde edilen COLD marka 2015367 seri nolu silahın kendisine ait olduğunu, 2004 yılında Malatya ili Fethiye Beldesi Alicen köyünde ikamet eden Dedesi Ali KIZILDERE'den aldığını ancak dedesinin 2005 yılında köyde vefat ettiğini, Bu silahı hiç kullanmadığını, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK in şoförlüğünü yapmakta olduğunu, kendisi ile dolaşırken bu silahı taşıdığını, taşıma maksadının can güvenliği için olduğunu, silahının olduğunu Partide bilenin olmadığını, Silahın dedesine ait olduğunu ve kendisine verdiğini ispatlayacak herhangi bir tanığının olmadığını, bütün söyleyeceklerinin bunlardan ibaret olduğunu,
1996 Yılında İşçi partisine üye olduğunu, üye olduktan sonra 1999 yılma kadar partide aktif bir görev almadığını, 1999 yılı ile 2003 yıllan arası İşçi Partisi Genel merkezinde idari görevli olarak çalıştığını, 2004 -2005 yıllannda askerde olduğunu, 2006 yılında temmuz ayında İstanbul'a geldiğini, İstanbul'da İşçi partisi Genel Başkanı Doğu PERINÇEK'in şoförlüğünü yapmakta olduğunu, bu nedenle kendisini tanıdığını, başka bir ilişkilerinin olmadığını,
Mehmet Adnan AKFIRAT'm İşçi Partisi yöneticisi olduğunu ve bu nedenle tanıdığım, Herhangi bir ilişkisinin olmadığını ve işi dolaysı ile tanıdığını,
Ferid İLSEVER'in İşçi Partisi yöneticisi olduğunu, bu, nedenle tanıdığını, Herhangi
Serhan BOLLUK'un Aydınlık Dergisi yöneticisi olduğunu ve bu nedenle tanıdığını, herhangi bir ilişkisinin olmadığını ve işi dolaysı ile tanıdığını, Yusuf BEŞİRİK'in İşçi Partisinde çalışmakta olduğunu, Doğu PERİNÇEK in yanında gezen refakat eden telefonlarını ve randevularını ayarlayan kişi oyduğunu v bu nedenle tanıdığını, herhangi bir ilişkilerinin olmadığını,
Mahir Cayan GÜNGÖR'ün Kendisi ile birlikte İşçi Partisinde Şoför olarak çalıştığını ve bu nedenle tanıdığını,
Aykut TOKAK'ın İşçi Partisinde Ankara Genel merkezde çalıştığım ve bu nedenle tanıdığını,
Yusuf TUNÇER'in İşçi Partisinde Ankara Genel merkezde çalıştığını ve bu nedenle tanıdığını,
Ergenekon örgütü hakkında bilgi, ilgi ve alakasının olmadığını, b)-Savcılık ifadesinde;
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde vermiş olduğu ifadesini aynen tekrar ettiğini, Ergenekon terör örgütü üyesi olmadığını, arama sırasında yatağının altında ele geçirilen COLT marka 45 kalibrelik 2015367 seri numaralı tabancanın kendisine ait olduğunu, bu silahın 2004 yılında dedesi Ali KIZILDERE' den almış olduğunu, İşçi Partisine üye olduğunu, aynı zamanda parti genel başkanı Doğu PERİNÇEK' in şoförlüğünü yaptığım, kendisini ve genel başkanı korumak için bu tabancayı taşıdığını, her hangi bir suçta kullanmadığını, suçunu bu şekilde kabul ettiğini, silahının ruhsatının olmadığını,
c)-Aramalarda elde edilen deliller;
Ankara İli Çankaya İlçesi Maltepe Semti Eti Mahallesi Toros Sokak No:9 sayılı adreste faaliyet gösteren İşçi Partisi Genel Merkezinde yapılan aramada şüphelinin yattığı yatağın yastık altında;
-
adet ABD yapımı Cold marka 2015365 Seri nolu silah
-
adet Şarjör
(14) adet Yabancı menşeili 42 Cal dolu fişek
(1) adet Nokia marka cep telefonu (66 00) ve şarj cihazı
d)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Şüpheli Aydın GERGİN'in İşçi Partisi üyesi olduğu, 2006 yılı Temmuz ayından bu zamana kadar İşçi Partisi Genel başkanı Doğu PERİNÇEK in yanında Şoförlük yaptığı arama sırasında yatağının altında ele geçirilen COLT marka 45 kalibrelik 2015367 seri numaralı tabancayı ruhsatsız olarak taşıdığı, , kendisini ve genel başkanı Doğu PERİNÇEK'i korumak için bu tabancayı taşıdığını, beyan etmiş ve ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olmadığm savunmuş ise de şüphelinin silahlı olarak İşçi Partisi genel başkanı Doğu PERİNÇEK'i koruması ruhsatsız silahı sürekli kaldığı İşçi Partisinin binasında yattığı yerde yastık içinde saklaması hususları ve parti merkesinde kalıpta partinin ve yöneticilerinin örgütsel içerikli faaliyetlerini bilmemesi hususları da göz önüne alındığında,
Şüpheli Aydın GERGİN'in ERGENEKON terör örgütünün silahlı kanadında yer aldığı ve ruhsatsız silah taşıdığı anlaşılmakla, £ÜphfcJi< örgüt üyesi olduğu eylemleri
gereğince TCK, 314/2, 6136 Sayılı Kanunun 13/1-3 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
54- ŞÜPHELİ YUSUF BEŞİRİK
a)-Emniyet ifadesinde;
1974 yılında Araklı'da doğduğunu 1976 yılında ailesinin İstanbul'a göç ettiği için İlk Orta ve Liseyi İstanbul da okuduğunu, Liseyi 1992 yılında İstanbul Kabataş erkek lisesini bitirerek Üniversiteyi çeşitli nedenlerden dolayı okuyamadığını, çeşitli işlerde çalıştığını, 1999 yıllarında İşçi Partisin Genel Başkanı Doğu Perinçek in özel şoförü olarak işe başladığını, 2001 yılında Vatani görevini yapmak için askere gittiğini Acemi Birliğini Manisa Doğu Kışla Avcı er eğitim taburu, usta birliğinin ise Çanakkale Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığı muhafız bölüğü olduğunu, 2003 Mayıs ayında Askerden terhis olarak 2004 yılı ocak ajanda evlendiğini askerden geldikten sonra eski işine devam ettiğini halen Doğu PERİNÇEK'in özel şoförlüğünü yaptığını anne ve babasının sağ olduğunu Orhan, Nurhan, Burhan isimli kardeşleri olduğunu, bugüne kadar pasaport almadığını ve yurtdışına çıkış yapmadığını, afiş asmak suçundan bir kez yakalandığını Savcılık tarafından serbest bırakıldığını, herhangi bir sendika, dernek ve benzeri kuruluşlara üyeliği bulunmadığını, herhangi bir terör örgütüne üyeliğinin olmadığını ve herhangi bir terör örgütüne katılmadığını, Ergenekon örgütü üyesi olmadığını,
12.05.2007 günü Ümraniye İlçesinde Ali YİĞİT'in ikametindeki aramada bulunan 18 adet el bombaları ve malzemeler ile ilgili
Bu olayı basından duyduğunu ve konu hakkında herhangi bir bilgisinin bulunmadığını beyan
etmiştir.
Veli KÜÇÜK ve Tuncay GÜNEY isimli şahıstan elde edilen Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim Ve Geliştirme Projesi 29 Ekim 1999 İstanbul isimli doküman hakkında bildiklerini anlatması istenilince
Kendisinin Ergenekon örgütü üyesi olmadığını, kendisine sorulan Ergenekon isimli dokümanı ilk kez burada duyduğunu, bu konu hakkında bir bilgiye sahip olmadığını,
Oktay YILDIRIM, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Muzaffer TEKIN(9. Sayfadan sonrası ) ve Sevgi ERENEROL isimli şahıslardan elde edilen LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999/ İSTANBUL başlıklı doküman hakkında bildiklerini anlatması, LOBİ yapılanması üyesi olup olmadığı, konumu ve ilişkide bulunduğu şahısları anlatması istendiğinde;
Lobi isimli bu dokümandan haberi olmadığını, hiçbir yerde görmediğini, daha önce hiç okumadığını,
İkametinde yapılan aramada elde edilen 2001 yılma ait ajandasının 1 Ocak Pazartesi sayfasında el yazması olarak yazılmış;
Komiser Kemal
Ayten Ersan cmeyeti izleyen kadın (Devrim EREN)
Jan. Yüzbaşı Ümit — istihbaratçı
Aslan.
HSG Halkın silahlı gücü.
Komiser Temel-Kema'in ortağı ? t "
Aşur Güven —Ölen Terörist . . ■
(Cemal Ersan) - •' C-~ -V >
Celal ADANALI -CIA 'ci Emniyet Müdürü Selda —Kemal'in sevgili Reklamcı Gözek
şeklinde yazılar olduğu görülmüş bahse konu yazdan kimin yazdığı ve yazılar hakkında detaylı açıklama yapması istendiğinde;
Kendisine sormuş olduğunuz yazıların 2003 yılı sonlarında Metal fırtına isimli romanı okuduğunda bu tarz bir roman da kendisinin yazabilirim hissi ile yazmaya çalıştığı romammdaki karakterleri oluşturmaya çalıştığı sırada tuttuğu notlar olduğunu, HSG Halkın Silahlı Gücünün tamamen hayal ürünü olduğunu, böyle bir birim olmadığını, diğer isimlerinde roman kahramanı olduğunu, tanıdığı kişilerin isimleri olmadığını, hayalimden roman için oluşturduğu isimler olduğunu,
0535 296 96 77 nolu numaranın kime ait olduğu, kendisine ait ise kendisi dışında bu numarayı kullanan başka birisinin olup olmadığı ile ilgili
Numaranın kendisine ait ve kendi üzerine kayıtlı olduğunu, kendisinin kullandığını ancak 5-6 aydır Doğu PERİNÇEK'in cep telefonu olmadığından araçta seyahat halinde iken Doğu PERİNÇEK'e ulaşmak isteyenlerin bu numarayı aradığını, parti sekreterinin de Doğu beye gelen telefonları bu şekilde yönlendirdiği için genelde Doğu PERİNÇEK'in kendi telefonunun kullandığını, aynı zamanda arama yapacağı sırada da bu telefonu kullandığını, bu nedenle kendisine ait bu telefonu Doğu PERİNÇEK'in kullandığını, başkada kimsenin kullanmadığını,
vıv./ifcrgenekon isimli yasadışı yapılanma içerisinde oldukları tespit edilen ve gözlem altında kalan şahıslardan tanıdıkları ve ilişkileri ile ilgili olarak;
M. Zekeriya ÖZTÜRK :Kendisini hatırladığı kadarı ile 2006 yılında
birkaç ay Ulusal Kanalda çalıştığı bu dönemde birkaç kez karşılaştığını ancak selamlaşmadan
öte bir tanışıklığının olmadığını
Muzaffer TEKİN :Şahsı tanımadığını sadece basından ismini duyduğunu
Veli KÜÇÜK : Şahsı tanımadığını ismini basından duyduğunu
Sevgi ERENEROL :Şahsı tanımadığını ismini basından duyduğunu birkaç
kez de İşçi partisinin basm açıklamalarında Doğu PERİNÇEK'e destek vermek için geldiğini
gördüğünü,
DoğuPERİNÇEK :1995 yılında çocukluk arkadaşının dayısı olan Tahir
isimli şahıs vasıtası ile İşçi Partisine gidip gelmeye başladığını, gençlik kollarındaki
gençlerle arkadaşlıklar kurduğunu, İşçi Partisi Gençlik Örgütüne üye olduğunu, 1999 yılında Genel Başkan Doğu PERİNÇEK'in şoförü Akif ŞENOĞLU isimli şahsın Doğu PERİNÇEK'in şoförlüğünü yapıp yapamayacağını sorduğunda kendisinsin bu iş teklifini kabul ettiğini, o tarihten bu yana Doğu PERİNÇEK'in özel şoförlüğünü yaptığını,
M. Adnan AKFIRAT :Ulusal kanalda uzun yıllar çalıştığını bu nedenle kendisi ile tanışıklığı olduğunu, kendisi ile arkadaşlık ilişkileri olduğunu,
FeridİLSEVER :Ulusal kanalın genel yayın yönetmeni olduğunu, kendisi ile arkadaşlık ilişkileri olduğunu,
Serhan BOLLUK :Aydmlık dergisinde çalıştığını, arkadaşlık ilişkileri olduğunu,
Yusuf TUNÇER :İşçi Partisinin genel merkezinde çalışan olarak bildiğini fazla bir tanışıklığı olmadığını,
Aydın GERGİN :Kendisinin Doğu PERİNÇEK'in ikinci şoförü olduğunu, iş arkadaşlığı ilişkisi ile kendisini tanıdığını, başka bir ilişkisi olmadığını, Mahir Cayan GÜNGÖR :4-5 Ay önce Doğu PERİNCEK in yanında işe başladığını, hem şoförlük hem de güvenlik nedeni ile Doğu PERİNÇEK'in-yamnda bulunduğunu,
Aykut TOKAK :İşçi Partisinin genel merkezinde çalışan olarak bildiğini, fazla bir tanışıklığı olmadığını,
b)-Aramalarda elde edilen deliller;
Şüphelinin Bahçelievler ilçesi Siyavuşpaşa mahallesi, Akasya sokak Emek Apartmanı No: 14/11 sayılı adresinde yapılan aramada;
(1) adet QUANTUM marka CT:23975512QLILE01 seri nolu 40 GB harddisk,
(1) adet WESTERN DİGİTAL marka WMAOM 1441287 seri nolu 10 GB. harddisk,
(1) adet MAXTOR marka C 21292SC seri nolu harddisk,
(1) adet kahverengi renkli 2001 yılma ait ajanda,
Üst aramasında;
(1) adet Nokia 1600 marka 352270/01/2607266 IMEİ numaralı cep telefonu, (1) adet 0101280044601 seri nolu Turkcell Simkart,
c)-Telefon görüşmeleri;
Tape :3811, 26.02.2008 tarihinde. Doğu PERİNÇEK ile Erkan ... arasında yaptıkları görüşmesinde özetle;Doğu PERİNÇEK'in "Erkan.. Ulusal Strateji Merkezine 7-8 tane iskemle koydur" "Tuğran'ı da çağır" "Turan, Ferid, Sen" "beş dakika soma geliyorum ben" dediği ve görüşmeden sonra şüpheli Yusuf BEŞİRİKin Ferid İLSEVER'i toplantdıya çağırdığı ve toplantıda Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun da olduğu ,
Tape :3811-2, 26.02.2008 tarihinde Ferid İLSEVER ile görüşmesinde özetle;Görüşmede Yusuf BEŞİRİK'in "Ferid abi toplantı başlamıştı ben söyledim." Dediği, Ferid İLSEVER'in "Tamam bi şey yapı ver toplantı bitince kimler var dedin Kemal Alemdaroğlu." dediği, Yusuf BEŞİRİK'in "Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU Erkan Ünser Turan Özgür Serhan Bolluk var." dediği, Ferid İLSEVER'in "Toplantı bitince bana bilgi ver." dediği,
Şeklindeki görüşmlerden örgütsel içerikli toplantılara Ferid İLSEVER Serhan BOLLUK' gazeteci olmadığı halde Kemal ALEMDAROĞLU' ve Yusuf BEŞİRİKin de katıldığı, bizzat organizeyi şüpheli Doğu PERİNÇEK'in yaptığı anlaşılmaktadır.
Tape :3817, 29.02.2008 tarihinde, CEMALETTİN KORKUT ile görüşmesinde özetle;Cemalettin KORKUT isimli şahsın Doğu PERİNÇEK in telefonunu aradığı, telefonu Yusuf BEŞİRİK'in açtığı, ve "Başkan bir toplantıda konutanım." dediği, Doğu PERİNÇEK'i bir ekonomi toplantısında olduğunu belirttikten soma Cemalettin KORKUT'un "Evet ben 7-8 defa aradım BU ŞEYİN SON ÇEKİLME İLE İLGİLİ HAREKAT İLE İLGİLİ BİR KONUYU ARZEDECEKTİM KENDİSİNE OLDUKÇA ÖNEMLİ belki bu toplantıda da şey yapılabilir görüşülebilir isterseniz söyleyin kendisine." dediği ve görüşmenin son erdiği,
d)-Diğer şüphelilerle örgütsel irtibatları;
Şüpheli Yusuf BEŞİRİK'in telefon ve sim kart rehberi incelendiğinde;
Ferid İLSEVER-05332771564, Emin GÜRSES-05322066768, Aykut TOKAK-05444112726, İbrahim BENLİ-05336388434, Nusret SENEM-0532426923, Serhan BOLLUK-05333959324, Mahir Cayan GÜNGÖR-05353322685 şeklinde kayda rastlandığından adı geçen şüpheliler ile irtibatlı olduğu,
Şüpheli Ferid İLSEVER'in telefon ve sim kart rehberinde Yusuf BEŞİRİK-05352969677 Şüpheli Hikmet ÇEÇEK'in telefon ve sim kart rehberinde Yusuf BEŞİRİK-05352969677 Şüpheli M.Çayan GÜNGÖR'ün telefon ve sim kart rehberinde Yusuf BEŞİRİK-05352969677 Şüpheli Nusret SENEM'in telefon ve sim kart rehberinde Yusuf BEŞİRİK-05352969677 Şüpheli Yusuf TUNCER'in telefon ve sim kart rehberinde Yusuf BEŞİRİK-05352969677 şeklinde kayda rastlandığından adı geçen şüpheliler ile irtibatlı olduğu,
e)-Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Şüpheli Aydın GERGİN: Yusuf BEŞİRİK'in İşçi Partisinde çalışmakta olduğunu, Doğu PERİNÇEK in yanında gezen refakat eden telefonlarını ve randevularını ayarlayan kişi oyduğunu v bu nedenle tanıdığını, herhangi bir ilişkilerinin olmadığını,
Şüpheli Aydın TOKAK: Yusuf BEŞİRİK, Mahir Cayan GÜNGÖR ve Aydın GERGİN'in Doğu PERİNÇEK'in şoförleri ve Yusuf TUNCER'in kendisi gibi parti çalışanı olduğunu, bu şahıslar bu vesilelerle tanıdığım,
Mahir Cayan GÜNGÖR: Yusuf BEŞİRİK, Yusuf TUNÇER, Aydın GERGİN ve Aykut TOKAK isimli şahıslan parti üyeleri nasıl tanırsa öyle tanımakta olduğunu, parti arkadaşlığı dışında herhangi bir ilişkilerinin olmadığını,
Yusuf TUNCER: Yusuf BEŞİRİK'in İşçi Partisinin Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK in yanında gördüğünü ve şahsen bir tanışıklıklannm olmadığını,
Adnan AKFIRAT: Yusuf BEŞİRİK: Doğu PERİNÇEK"in şoförü olarak bildiğini,
Doğu PERİNÇEK: Yusuf BEŞİRİK İşçi partisi üyesi, partide günlük işlerinin yürütülmesinde yardımcılan arasında yer aldığını,
Hikmet ÇİÇEK: Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Sevgi ERENEROL, Güler KÖMÜRCÜ, Ümit OĞUZTAN, Tuncay GÜNEY, Ferid İLSEVER, Serhan BOLLUK, Adnan AKFIRAT, Kemal ALEMDAROĞLU, Yusuf BEŞİRİK, Yusuf TUNCER, Aydın GERGİN, Aykut TOKAK, İlhan SELÇUK, Doğu PERİNÇEK, Hayati ÖZCAN, Nusret SENEM ve Ergün POYRAZ ile irtibatlı olduğu,
Serhan BOLLUK: Yusuf BEŞİRİK; Kendisi İşçi Partisi İstanbul il örgütünde görev yaptığını, 7-8 yıldır tanıdığını,
f)-Hukuki durumunun değerlendirilmesi;
Yusuf beşirik Tape :381, 26.02.2008 tarihinde, Doğu PERİNÇEK ile Erkan ...
arasında yaptıklan görüşmesinde özetle;Doğu PERİNÇEK'in "Erkan.. Ulusal Strateji Merkezine 7-8 tane iskemle koydur" "Tuğran'ı da çağır" "Turan, Ferid, Sen" "beş dakika sonra geliyorum ben" dediği ve görüşmeden sonra şüpheli Yusuf BEŞİRİKin Ferid İLSEVER'i toplantdıya çağırdığı ve toplantıda Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nun da olduğu,
Tape :3811-26.02.2008 tarihinde, Ferid İLSEVER ile görüşmesinde özetle;Görüşmede Yusuf BEŞİRİK'in "Ferid abi toplantı başlamıştı ben söyledim." Dediği, Ferid İLSEVER'in "Tamam bi şey yapı ver toplantı bitince kimler var dedin Kemal Alemdaroğlu." dediği, Yusuf BEŞİRİK'in "Kemal Alemdaroğlu Erkan Ünser Turan Özgür Serhan Bolluk var." dediği, Ferid İLSEVER'in "Toplantı bitince bana bilgi ver." dediği, şüphelinin gizli toplantılara da katıldığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Yusuf BEŞİRİK'in İşçi Partisi Gençlik Örgütüne üye olduğunu, 1999 yılından beri Doğu PERİNÇEK'in özel şoförlüğünü yaptığı, İşçi Partisi genel başkanı olan Doğu PERİNÇEK'in kendine ait bir telefon kullanmamasına rağmen şüpheliye ait telefonu örgütsel içerikli görüşmelerinde kulandırdığı, uzun süredir Doğu PERİNÇEK'in yanında olması sebebiyle Doğu PERİNÇEK'in örgütsel içerikli tüm faaliyetlerini bilebilecek durumda olduğu, İşçi Partisi genel baskınlığı yapan bir şahsın telefonunun bulunmaması hayatın olağan akısına ters düşeceğinden, şüphelinin bilerek telefonunu Doğu PERİNÇEK'e kullandırdığı,buradaki amacın İşçi Partisi genel başkanı olan Doğu PERİNÇEK'in illegal faaliyetlerinden ötürü teknik takibi atlatabilmek için bu şüpheliye ait telefonu örgütsel işlerde kullandığı anlaşılmış olmakla, aralarandaki ilişkinin işçi patron ilişkisi olmadığı ve örgütsel konumu gereğince illegal olayları bildiği ve bilebilecek durumda olması, örgütsel içerikli toplantıların organizesi işlerini talimatlar doğrultusunda yaptığı, hususları göz önüne alındığında, ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN üyesi olmaksızın örgütün amacını bilerek ve isteyerek örgüte yardımda bulunduğu anlaşıldığından;
Şüpheli Yusuf BEŞİRİK'in ERGENEKON terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek eylemi nedeniyle, TCK'nun 314/3 ve 220/7 maddeleri yollaması ile TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunun 5. gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
55- ŞÜPHELİ İLHAN SELÇUK
a)-Emniyet ifadesinde;
"1925 yılında Aydm'da doğduğunu, çeşitli okullarda okuduğunu, babası asker olduğu için çeşitli illeri dolaştıklarını, Adana Erkek Lisesini bitirdiğini, İstanbul Hukuk Fakültesinden mezun olduğunu, üç sene serbest avukatlık yaptığını, sonra basın mesleğine intisab ettiğini, önceleri "Dolmuş" isimli bir mizah dergisinde basın hayatına girdiğini, sonra Yeni İstanbul, Tanin ve Vatan gazetelerinde çalıştığını, 1962 yılında Cumhuriyet Gazetesinde yazar olarak geçtiğini ve halen bu gazetede görev yapmakta olduğunu, 2001 yılı Kasım ayından bu yana gazetenin imtiyaz sahibi ve başyazarı olduğunu, Askerlik görevini 1958 yılında Demirci Astsubay Okulu ve Burdur Topçu Eğitim Alayında yaptığını, geçimini belirttiği gibi gazeteden aldığı 6.000 YTL ile sağlamakta olduğunu, başkaca bir geçim kaynağının olmadığını,
12 Mart 1973'te İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından eski TCK 141'de ifade bulan komünizm propagandası ve komünist örgüte üye olma suçlamasıyla gözaltına alındığını ve 8 (sekiz) ay tutuklu kaldıktan sonra beraat ettiğini, bundan başka herhangi bir göz altısının bulunmadığını,
Cep telefonu kullanmadığım, herhangi bir lakabının, takma adı veya kullandığı ikinci bir isminin olmadığını,
"Yüzbaşı Selahattin'in Romanı" , "Japon Gülü", "Düşünüyorum Öyleyse Vurun" gibi pek çok kitabının olduğunu, Kitaplarının birçoğunun Cumhuriyet Gazetesinde yazdığı köşe yazılarının derlemesi olduğunu,
Türkiye Gazeteciler Cemiyetine üye ve Cumhuriyet Vakfı'mn da başkanı olduğunu,
ERGENEKON dosyası kapsamında haklarında yasal işlem yapılan şahıslar sorulduğunda; Sorulan şahısların hiçbirini tanımadığını ve isimlerini ilk defa duyduğunu ancak duymuş olabilirse de hatırlamadığım,
Emin GÜRSES'in adını bildiğim,
Doğu PERİNÇEK'in ilk kez 1968 yıllarında öğrenci hareketlerinde ismini duyduğunu, daha sonraki dönemde de bu şahsın basın ve.siyasal yaşamda yer aldığı için ismini duyduğunu, siyasi parti lideri olduğu için ziyaretine ajaÜŞ^a geldiğini, bunun haricinde herhangi bir ilişkilerinin olmadığını, kendisiyle hççh^gf^i¥> tüzel kişilik içinde yer almadıklarını, ancak Doğu PERİNÇEK'in girişimini yaptığı Talat Paşa Komitesine davet edilmesine rağmen kabul etmediğini,
Ferid İLSEVER'i 1990Tı yıllardan soma Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisindeki faaliyetlerinden tanıdığını, ara sıra görüştüklerini,
Kemal ALEMDAROĞLU'nu İstanbul Üniversitesi Rektörü olduğu dönemden beri tanıdığını, rektör olarak gazeteye geldiğini, gazete temsilcileri olarak İstanbul Üniversitesine gittiklerinde görüştüklerini, rektörlüğü döneminden soma da mesafeli de olsa dostluklarının devam ettiğini,
Veli KÜÇÜK'ü basından bilmekte olduğunu, JİTEM başkanı olarak hatırladığını, kendisiyle hiç görüşmüşlüklerinin olmadığını, herhangi bir ilişki ve husumetlerinin olmadığını,
Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Taner ÜNAL'ı tanımadığını,
Kuvayı Milliye Derneği, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği veya Ulusal Birlik hareketiyle herhangi bir irtibatının olmadığını,
Yakalanan şahıslardan el konulan "ERGENEKON", "Lobi", "Arenadaki Sanat", "Usiad", "Jitemci ve Mit'ci gazeteciler", "Televizyon Analiz", "Dergi", "Ulusal medya 2001", "Mit Medya ve Ajan Gazeteciler" başlıklı belgelerden bilgisinin olmadığım,
"ERGENEKON" isimli belge ve belge içeriğinde bahsedilen oluşum hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını,
"LOBİ" isimli belge ve belge içerinde bahsedilen oluşum hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını,
Cumhuriyet Gazetesinin asli sahibinin Cumhuriyet Vakfı olup Cumhuriyet Vakfının iştiraki olan birden çok şirket olduğunu, Gazeteye finansman temin etmek amacıyla Vakfın bünyesinde Yeni gün Holding A.Ş. isimli şirketin bu şirketlerden birisi olduğunu, bu şirketin hissedarlarının; Turgay CİNER'den, Mehmet Emin KARAMEHMET'e, Aydın DOĞAN'dan İnan KIRAÇ'a kadar yaklaşık 185 kişi olduğunu, Ancak bu şirketin söz ve yetki sahibinin imtiyazlı ortağı olan Cumhuriyet Vakfı olduğunu, Cumhuriyet Gazetesinin Genel Yayın Müdürünün İbrahim YILDIZ olduğunu,
Cumhuriyet Gazetesinde çalışmış olduğu süre içersinde gazetenin satılması veya herhangi bir medya kuruluşuyla birleştirilmesi konusunda yıllardan beri pek çok dedikodu üretildiğini ancak resmi bir teklif gelmediğini, böyle bir teklif gelse de bir vakıf gazetesi oldukları için gazetenin satılmasının olanaksız olduğunu,
Tuncay GÜNEY isimli şahsı tanımadığını,
"LOBİ" faaliyetleri çerçevesinde çeşitli birimlerin oluşturulması gerektiğinden bahsedildiği, bu birimlerden "İLETİŞİM VE PROPAGANDA" biriminin amaçlara uygun olarak medya kuruluşlarını bilgilendirmek, yönlendirmek ve bu yolla kontrol altında tutmak görevinin olduğu, ayrıca faaliyetlerde amaçlara uygun kamuoyu oluşturulması ve kamuoyunun desteğinin sağlanması çalışmalarını yürüteceği belirtildiği ve Cumhuriyet gazetesinde görevli olduğu süre içerisinde bu yönde herhangi bir kişi veya kurumdan teklif gelip gelmediği sorulduğunda;
Böyle bir teklifin gelmediğini ve kimsenin de böyle bir şeye cesaret edemeyeceğini, Yakalanan şahıslardan el konulan "Ulusal Medya 2001" başlıklı dokümanda "Cumhuriyet Gazetesi, oluşturulması zorunlu "Ulusal Medya"nın yazılı yayın kanadını oluşturmaya uygun bir isimdir. Görsel yayın kanadını ise; Perinçek grubunun henüz emekleme dönemindeki "Ulusal Tv" oluşturabilir. Ancak bu televizyonun bünyesinde de ameliyat zorunluluğu vardır. Eğer gerekli ameliyat yapılmaz ise; ne Cumhuriyet ve ne de Ulusal Tv, Türk halkının Kemalist ideoloji çerçevesinde birleştirilmesini gerçekleştiremez. Çünkü, halkın gözünde her iki yayın grubu da "objektif" ve ^bağımsız" yayın organı olarak değerlendirilmemektedir " şeklindeki ifadelerle ilgili sorulduğunda;
Bu belgeyi hazırlayan şahısların senaryo ürettiklerini, Cumhuriyet Gazetesinin zaten ulusal ve Atatürk'ün kurduğu bir gazete olduğunu ve böyle bir gereksinim olmadığım,
Yine aynı belge içerisinde "ilhan Selçuk, donanımlı geniş bir kültürel birikimine sahip, son derece mütevazı görünümlü bir portre olmakla birlikte, bencilliğe sarmalanmış büyük bir ihtiras olarak karşımıza çıkar. Cumhuriyet Gazetesinin bugünlere ulaşmasında büyük ve değerli katkıları olduğu gibi, bugün içinde bulunduğu koşullarında sorumlusu olarak öne çıkan bir isimdir. ...Selçuk'un ellerinde can çekişme noktasında, bitkisel yaşama giren Cumhuriyet Gazetesine Selçuk'un, can verebileceği görüşünün öne sürülmesi akıl dışıdır. " Şeklindeki ibareler ile ilgili olarak sorulduğunda;
Bu belgeyi yazan şahısların kimler olduğunu bilmediğini, kendi kendilerine senaryo üretmiş olduklarını, fazla bir şey söyleme ihtiyacı da hissetmediğini,
Cumhuriyet Gazetesinin yayın politikasının Cumhuriyet Vakfı'nm senedinde yazılı olduğunu, Cumhuriyet Gazetesini Atatürk'ün kurduğunu ve Cumhuriyet Gazetesinin Yunus NADİ'den beri Laik Atatürk Cumhuriyetini savunmak ve yüceltmek, demokratik düzeni savunmak için gerekli yayını yaptığını, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetinin Bağımsızlığını korumak için de kendisini görevli saydığını,
Yine aynı dokümanın devamında "İLHAN SELÇUK'SUZ CUMHURİYET OLMAZ (MI?)-CUMHURİYET İLHAN SELÇUK'SUZ VAR OLAMAZ (MI?)" başlığı altında; "Cumhuriyet gazetesi, 1940 'lı yıllardan gelen bir geçmişe sahiptir. Savaş dönemi politikası üzerinde varlık bulan bir gazetedir. Bu özelliğinden ötürü de Türkiye'nin iç kargaşaya sürüklendiği dönemlerde öne çıkan bir gazete olmasıyla dikkat çeker. Cumhuriyet gazetesinin geniş halk kitlelerini kucakladığı her dönem, Türkiye'nin kaos ortamına sürüklendiği dönemleri içerir. Cumhuriyet gazetesi kadroları, uzlaşmacı ve ılımlı olmak yerine daima çıplak bir yalınlık içinde çarpıcı haberlerden yola çıkarak sert muhalefet üslubu sergilemişlerdir. " şeklindeki beyanlar sorulduğunda;
Bunun bir suçlama olduğunu ve buna yanıt vermeyi yersiz bulduğunu,
Gürbüz ÇAPAN'ı uzun yıllar önce belediye başkanı olarak tanıdığını, Belediye Başkanlığı döneminde bir dostluk ilişkilerinin olduğunu ve hatta bahsettiği Yenigün Holding A.Ş'nin hissedarlarından olduğunu, Şevket SABANCI'mn işadamı olarak dostu olduğunu, Mete AKYOL'u gazeteci olarak uzun yıllardır tanıdığını ve dostluk ilişkilerinin olduğunu,
Uzun yıllardır gazetecilik yaptığmı,aynca bugün bulunduğu konum ve işleviyle pek çok kişiyi tanıdığını, pek çok kişiyle tanışmış görüşmüş olabileceğim, dostluk yelpazesinin çok geniş olduğunu,
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY ifadesinde: "Veli KÜÇÜK "ün Cumhuriyet Gazetesini ERGENEKON bünyesinde kullanabilmek amacıyla satın almayı çalıştığını, bu çerçevede Ulusal Sanayiciler iş Adamları Derneği (USIAD) ile çırağın sarayında kapalı kapılar ardında bir toplantı yaptığını, bu toplantıda Veli paşanın LOBİ yapılanmasını anlattığını ve bir gazete ile bir televizyona ihtiyaç olduğunu söylediğini, bu noktada da Cumhuriyet gazetesini almayı düşündüklerini söylediğini, daha sonraki günlerde konuyla ilgili ENKA tesislerinde Veli KÜÇÜK, Gürbüz ÇAPAN, Ferid İLSEVER, Kemal ÖZDEN ve Ümit ULGEN ile bir toplantı yapıldığını" beyan ettiği
Konuyla ilgili Veli KÜÇÜK ifadesinde; ENKA tesislerinde yapılan toplantıyı doğruladığı ve kendisinin de bu toplantıya katıldığını söylediği hatırlatılıp sorulduğunda;
Cumhuriyet Gazetesinin satılamayacağını beyan ettiğini, zaten toplantıya katıldığı beyan edilen şahısların da Cumhuriyet Gazetesini satmaya yetkili olmadığını, bunlardan sadece Gürbüz ÇAPAN'm Yenigün Holding'de bir miktar hissesi olduğunu, O'nun hissesini satmaya çalışmış olabileceğim, ancak bunun Cumhuriyet Gazetesinin satılması anlamına gelmeyeceğini, belirttiği gibi o holdingin sadece Cumhuriyet Gazetesine finansman desteği sağlamak amacıyla kurulduğunu, Cumhuriyet Gazetesinin yayın politikasında bir etkisinin
olmadığını, Cumhuriyet Gazetesini yayınlayanın başka bir şirket olduğunu ve Gürbüz ÇAPAN'm bu şirketle de herhangi bir irtibatının olmadığını,
"Bugüne kadar düzenlenen operasyonlarda, örgütün yönetici kadrosundan elde edilen "ULUSAL MEDYA 2001" başlıklı doküman içersinde, bir bölümde, "İlhan SELÇUK kimdir" başlığının olduğu ve altında sizinle ilgili bilgilerin bulunduğu, devamında "GÜRBÜZ ÇAPAN- İLHAN SELÇUK-DOĞU PERİNÇEK VE CUMHURİYET GAZETESİ başlığı altında
" PERİNÇEK, İlhan SELÇUK ve Gürbüz ÇAPAN'ı bir araya getirerek, /inansal
sorunlarında üstesinden gelinebileceğini düşünmüştür. Ancak PERİNÇEK'in hesabı tutmamış, kendisinden çok daha deneyimli olan ilhan SELÇUK, Perinçek'i devre dışı bırakarak Gürbüz ÇAPAN ile anlaşmayı bırakmıştır. Bu anlaşmaya göre ÇAPAN hisselerin %40'ını satın almıştır. Daha sonra %60 hisseyi de satın alan ÇAPAN, Cumhuriyet Gazetesinin sahibi olmuştur" şeklinde yazdığı ve aynı belgenin içeriğinde, Cumhuriyet Gazetesinde gerçekleştirilecek kadro hareketinin ardından, yayın politikasının yeniden belirlenmesi gerektiğinin yazıldığı, ayrıca Gazeteci patronlar hakkında yazılar olduğu hatırlatılarak Yazıda iddia edildiği gibi Gürbüz ÇAPAN ile aranızda bir ilişki oldu mu? Yazı içersindeki iddialar doğrumudur? " Şeklinde sorulduğunda;
Gürbüz ÇAPAN'la ilişkisini belirttiğini ve Gürbüz ÇAPAN'm sadece Yenigün Holding'in 185 hissedarının arasında olduğunu ve bunun dışında bahsedilen belgedeki iddiaların tümünün uydurma olduğunu,
27.02.2008 günü saat 10.04'te Server..? isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Telefon görüşmesindeki şahsın Anayasa Hukukçusu Prof. Server TANILLI olduğunu, Starzburg'da yaşadığını, aynı zamanda Cumhuriyet'in köşe yazan olduğunu, Starzburg'tan her gelişte Cumhuriyet Gazetesine uğrayıp ve ülke sorunlan tartışıldığını, görüşmede iki dost olarak ülke sorunlan hakkında bilgi alışverişinde bulunduklanm ve başkaca bir amacının olmadığını,
03.03.2008 günü saat: 10.56 da Alev..? isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşme yaptığı kişinin Cumhuriyet Vakfı Başkan Yardımcısı Alev COŞKUN olduğunu, Cumhuriyet Vakfı olarak bir televizyon kurmak istediklerini, hatta ondan önce de çeşitli kanallarda Cumhuriyet adına Cumhuriyet markalı yayın yapmak istediklerini, bunun için değişik temaslarda bulunduklan bir dönemde yapılan görüşme olduğunu, bu temaslardan bir tanesinin Ulusal Kanal'm sahibi Doğu PERİNÇEK, diğeri ise Kanal B'nin sahibi Mehmet HABERAL ile olduğunu, Ankara temsilcileri M.B.'m Mehmet HABERAL ile arasının iyi olmadığı için aracı olabilecek birisini düşündüklerini ve Kemal ALEMDAROĞLU'nun hem Doğu PERİNÇEK, hem de Mehmet HABERAL ile iyi ilişkiler içinde olduğunu bildikleri için adlanna bu girişimde bulunmasını istediklerini, Kemal ALEMDAROĞLU'nun girişimlerinden bir sonuç çıkmadığım,
05.03.2008 günü saat: 16.50 da E.K ile yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Bu görüşmeden önce gazetede bulunan Hikmet ÇETİNKAYA isimli yazar
arkadaşlan hakkında görüştüklerini, bu konunun gazetenin iç işi olduğunu, daha sonra
gazetenin Ankara'nın Çankaya ilçesinde Ankara Temsilciliği için yeni kiraladıklan binanın
restorasyonu ve eski binadan taşınma masraflan için sponsorlar üzerine yaptıklan görüşme
olduğunu, Şuan bulunduklan binanın sahibinin Aydın DOĞAN olduğunu, Aydın DOĞAN
taşmmalan karşılığında, taşınmadan kaynaklanan giderler konusunda yardımcı olacağını, yine
yeni taşmacaklan binanın Çankaya Belediyesi smırlannda olduğundan Çankaya Belediyesinin
restorasyonda desteği olacağım, T
Görüşmeyi yaptığı kişinin gazetenin Ankara temsilcisi M.B. olduğunu ve kendisiyle hükümetin yeni çıkarmayı planladığı Sosyal Güvenlik Yasa tasarısıyla ilgili görüştüklerini, Mustafa'nın halk kıpırdanıyor ve eylem yapmaya başladı derken, bu yasaya tepki olarak sendikaların eylem yapmasından bahsetmekte olduğunu, görüşmede geçen Hüseyin isimli şahsın gazetede idare müdürü olan Hüseyin GÜRER olabileceğini, çünkü Ankara'daki büroyla O'nun ilgilendiğini, bu konuda yaptıkları bir görüşme olabileceğini,
17.03.2008 günü saat: 10.38'de Ezgi..? ile yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşmedeki Ezgi isimli şahsın gazetedeki sekreteri Ezgi TOK' olduğunu ve gün boyu yapacağı görüşmelerini hatırlattığını,
Adnan AKFIRAT'tan el edilen (8) sekiz sayfalık bir belge içeriği incelendiğinde 8. sayfasında "örgüt şeması" başlığı altında, bir listenin olduğu, bu listelerin "ASKER, MİT, POLİS, SİVİL, EMEKLİ SUBAY" başlıkları altında yazılan isimlerden oluştuğu...
SİVİL başlığı altında, ilhan SELÇUK, ...yazdığı hatırlatılarak sorulduğunda;
Adnan AKFIRAT'ı tanımadığını ve yazıda bahsi geçen Çevik BİR liderliğindeki bir darbe girişimi hakkında bilgisinin olmadığını, belgedeki örgüt şemasında kendisini sivil kanadın bir sorumlusuymuş gibi gösterdiklerini ve bunun tamamen saçmalık olduğunu, Çevir BİRTe muvazzaf askerken görüşmediğini, ancak emekli olduktan soma kendisiyle tanışıklıklarının olduğunu, bazen görüştüklerini, ancak bahsettiği gibi bu darbe iddiası konusunda normal bir vatandaş gibi kamuoyundaki iddialar dışında bir şey bilmediğini, bu belgenin tamamen saçmalık olduğunu, belgede bahsi geçen Doğu PERİNÇEK'in kendisini Çevik BİR konusunda uyarmasının da başka bir saçmalık olduğunu, bu saçma iddialar hakkında daha fazla bir şeyler söylemek istemediğini,
04.02.2008 günü saat: 10.59 da Perihan.... İsimli bayanla yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Perihan isimli şahsın bir aile dostu olduğunu ve Doktor Gürbüz BARLAS'ın baldızı ve Mehmet BARLAS'ın akrabası olduğunu, görüşme içersinde "çatışmanın yükselmesi, büyümesi lazım" derken; Ülkemizin ılımlı bir İslam Cumhuriyetine dönüştürülmesi için ABD tarafından organize edilen beynelminel bir proje olduğunu, bu projeye karşı halkın direniş göstermesini olumlu bulduğunu, burada çatışma derken kast ettiği iki fikir arasındaki çatışma olduğunu, buradaki çatışma sözcüğü ile hukuksal anlamda sivil toplum örgütleri ile örgütlenerek muhalefet etmeyi kast ettiğini, yoksa kast ettiğinin hukuk dışı bir çatışma olmadığını, hukuk dışı bir çatışmanın hiçbir zaman amaca hizmet edemeyeceğini, bugün Türkiye'de Atatürk Cumhuriyeti'nin yok olacağına yönelik ciddi bir korku ve kuşku olduğunu, bazen dostlarının kendisini arayarak bu korku ve kuşkularını dile getirdiklerini, bu görüşmenin de bu bağlamda yapılmış bir görüşme olduğunu,
07.02.2008 günü saat: 12.51 de I.Y. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşmeyi yaptığı İbrahim YILDIZ'ın Gazetenin Genel Yayın Müdürü olduğunu, Rahmi KOÇ'un dostu olduğunu, sırası geldiğinde buluşup konuştuklarını, bu görüşmelerinin çok sık olmadığını, ama bu görüşmelerin önemli olduğunu, Türkiye'de o konumda bulunan bir insanın görüşlerini bir gazeteci için öğrenmenin kendi açısından önemli olduğunu, görüşmede de Rahmi KOÇ'un yanma gideceğinden bahsettiğini, kendisiyle dünyanın ve Türkiye'nin ahvali hakkında görüştüklerini, gazeteci olması nedeniyle Turgay CİNER, Mehmet Emin KARAMEHMET, Şevket SABANCI, Aydın DOĞAN gibi şahıslarla da ara sıra görüştüğünü,
Görüşme içersinde, "YALNIZ 2 TANE ŞEY VAR EĞER KAPATMA DAVASI AÇILIRSA" "BİR DE ÜSTÜNE EKONOMİK KRİZ GELİRSE TÜRKİYE BİRAZ KARIŞIRSA BELKİ Bİ UMUTLAR DOĞABİLİR" "ÇÜNKÜ NORMAL YOLLARDAN BUNLARI MÜMKÜN DEĞİL YANİ" demekteki kastının; belirttiği gibi
Atatürk Cumhuriyeti tehlike altında olduğunu ve iki tane kırmızı çizgimizin bulunduğunu, birisinin bölünmezlik, birisinin laiklik olduğunu, bunları çiğnetmemeyi Atatürkçülerin görev bildiğini, Görüşmedeki ekonomik kriz beklentisini de izah etmek istediğini, Türkiye'de her ne kadar ekonomi iyi idare ediliyor gibi görünse de esasında yüksek faiz borçlanma ve dışa bağımlılığını devam etmekte olduğunu, yine ülkenin limanlan, yollan, köprüleri, bankalan yani her şeyin satılmakta olduğunu, yani sata sata yediğimizi, halkımızın bu ekonominin iyiye gitti yönünde gittiği hayalinden uyanması için bir ekonomik bunalıma ihtiyacı olduğuna inandığını, Türkiye biraz daha kanşırsa derken; Türkiye'nin zaten hali hazırda çok kanşık bir durumda olduğunu, ama halkın yeterli tepkiyi verdiğini düşünmediğini, Türkiye biraz daha kanşırsa derken halkın hükümete yeterli tepkiyi vermesini kast ettiğini, yani burada da yine hukuk dışı bir kanşıklıktan bahsetmediğini, hukuk dışı kanşıklığm hiçbir zaman olumlu sonuç vermeyeceğini,
08.02.2008 günü sat:20.20 de Mehmet... isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşmenin ilk kısımlarında ruhen problemleri olan halazadesi M.B. isimli şahısla Cumhuriyet'i geleceğe nasıl devir edeceği konusunu görüştüğünü, M.B.'nin yalnız bir insan olduğunu, onun bu yalnızlığını gidermek için Cumhuriyet'ten ve dünyadan haber verdiğini, umutsuzluğunu ve moral kırgınlığım gidermek için de gerçek dışı bazı şeyler söylemiş olabileceğini, amacın ona gelecek konusunda umut vermek olduğunu, zaten konuşmanın tümünden de anlaşılanın bu olduğunu, Cumhuriyet gazetesinin gelişmesi ve gerektiğinde diğer medya sektörlerine girebilmesi ve rekabet ortamına uyum sağlayabilmesi için Cumhuriyet Vakfı'nm açılmasını, künyesinin zenginleşmesini düşündüğünü, bu kapsamda ülkemizin Laik Atatürkçü iş adamlanndan destek aradıklannı, İlhan KIRAÇ'm Vakıf danışma kurulu başkanı olduğunu, aynca Koç grubundan Hakan GÖREN isimli şahsında Vakıf Yönetim Kurulu üyeliğine seçildiğini, vakıf yönetim kurulunu ismen de daha da zenginleştirmeye çalıştıklannı, bu görüşmelerin genel anlamda bununla ilgili olduğunu,
Görüşmede Mehmet'in "Hayır yani bu herifleri berheva etmek lazım, Türkiye olduktan sonra neye yarar yani ama artık iç savaştan başka bi şeyde temizlemiyicek bu işi öyle görünüyor yani. " dediği, kendisinin "İÇ SAVAŞ OLMAZDA YANİ BİR NOKTA DA EĞER ORTALIK KARIŞIRSA, HEM EKONOMİK HEM SİYASİ OLARAK BELKİ ASKER GELİRSE BİR ŞEY OLABİLİR. " dediği, Mehmet'in "ASKER GELEBİLİR Mİ? ARTIK İLHAN." dediği, İlhan'ın "E MECBUR OLACAK" dediği, Mehmet'in "HAYIR YANİ GELSE BECEREBİLİR Mİ BU ADAMLAR ÇOK ŞEY YAV." dediği yönündeki beyanlarıyla ilgili sorulduğunda;
Bu görüşmelerin hasta olan halazadesini dünyaya katmak için söylenmiş beyanlar olduğunu, kendi görüşlerinin belli olduğunu, her gün gazetesindeki köşesinde ifade ettiğini, Başyazılannda dile getirdiğini, Yayın Kurulundaki arkadaşlanna söylediğini, Yayın Kurulunda alman kararlarla gazete siyasetinin belirlendiğini, telefon konuşmalanndaki ileri geri söylemlerin o anki hissiyatı olduğunu, gerçek görüşlerinin yazılan olduğunu,
Görüşmede "ŞÖYLE OLACAK GALİBA ANAYASA MAHKEMESİ SON OLARAK KENDİSİNİ TASFİYE EDİLMEDEN BU AKP HAKKINDA PARTİNİN KAPATILMASI KARARINI VERİRSE O ZAMAN ORTALIK BÜSBÜTÜN BİRBİRİNE KARIŞIR. " Şeklindeki beyanı sorulduğunda;
Zaten Yargıtay Başsavcısının iddianameyi hazırlamasıyla ülkenin kanştığmı, Gazete manşetlerine de bu olayın yansıdığını, Anayasa Mahkemesi ne karar verirse versin ortalığın daha da kanşacağını, çünkü iktidann Anayasa Mahkemesini tanıma niyetinde olmadığını, bunun bir durum tespiti olduğunu,
08.02.2008 günü saat:12.49 ibrahim ... isimli .şahısla yaptığı telefon görüşmesi
içerisinde, "YARGI KAPATMA KARARINA DOĞRU GİDİYOR, HABERİNİ DE
VERDİLER. " Şeklinde ki beyanı sorulduğunda; , # *„"'£,"_,
Gazetenin Ankara'da istihbarat kaynaklarının olduğunu, bu kaynakların tahminlerde de bulunduklarını, kendi aralarında bu bilgileri değerlendirdiklerini, zaten Yargıtay Başsavcısının da dava açmadan önce AKP'yi uyardığım, davanın açılacağını bilmek için bu bilgilerin yeterli olduğunu,
Görüşmenin devamında ATATÜRK DEVRİMLERİ ASLINDA TOPLUMDA YERLEŞMİŞ TE, BU PEZEVENKLER TÜRBAN ÜZERİNDEN YÜRÜYORLAR. YANİve SANIYORUM ÇOK ZOR, ÇOK ZOR. DÜN İŞTE ORADA, TOPLANTIDA KONUŞULAN VE YİNE SÖYLEDİĞİ, RAHMİ BEYİN SÖYLEDİĞİ, ACABA, YANİ, SINIR AŞILDI MI? GERİYE DÖNÜŞ, ARTIK OLANAKSIZ MI DİYE? " Şeklindeki beyanı sorulduğunda;
Görüşmede geçen toplantının tarihten birkaç ay önce Rahmi KOÇ'un Nakkaştepe'deki holding binasında verdiği ve dostlarını çağırdığı sohbet toplantısı olduğunu, toplantıya Sabancı Üniversitesi Rektörü Tosun TERZİOĞLU, Koç Üniversitesi rektörü, Ömer KOÇ ve ismini şu an hatırlayamadığı bir ilahiyat profesörü ve birkaç kişinin daha katıldığını, bu görüşme esnasında Rahmi KOÇ'un "bu halka İslam dinini nasıl doğru anlatabiliriz1'' diye bir konu ortaya attığını, bu konu bağlamında arkadaşlarının fikirlerini söylediklerini, Rahmi KOÇ'un "sınır aşıldı mı" demesinin kendisine özgü deyim olmadığını, Türkiye'de birçok çevre ve kişinin bu sınırın aşıldığını ve Atatürk Cumhuriyetinde işin bittiğini, geriye dönülemeyeceğini düşünmekte olduğunu,
10.02.2008 günü saat:16.14 de İbrahim İsimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi
okunup, kendisinin "Vallaha Anayasa Mahkemesi eğer radikal bir karar alırda siyasal iktidar partisini kapatırsa ." "Türban bir yana Türkiye başka bir sürece girer. KAPATMASI DA GEREKİR BANA SORARSAN." "YANİ BAŞKA BİR ÇIKIŞ YOLU GÖRMÜYORUM. Ne olacak o zaman hemen başka bir parti kuracaklar iktidardakiler ama gayr-i meşru duruma düşmüş olacaklar." dediği hatırlatılarak sorulduğunda;
Bu görüşmelerin gazetenin yönetimi için genel yayın müdürüyle yaptığı görüşmeler olduğunu, o dönemde Yargıtay Başsavcısının AKP'yi kapatma davasını açacağını ve Anayasa Mahkemesinin de AKP'yi kapatabileceğini tahmin ettiğini fakat bu fikir gelişen olaylara göre değişebileceğini, sorulan telefon konuşmasında bunun dışındaki görüşmelerin tamamen işiyle alakalı İ.Y.beyle yaptığı görüşmeler olduğunu,
10.02.2008 günü saat: 10.41 de XBayan ve sonrasında Gürbüz.... ile yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşmeyi yaptığı kişinin doktor Gürbüz BARLAS olduğunu, telefon görüşmesinin başlangıcında ismi tespit edilemeyen x bayanın ise Gürbüz BARLAS'm eşi Ferhan BARLAS' olduğunu, bu şahsın bahsettiği toplantının ayrıntılarını sormadığını, bu toplantının nerede yapıldığını bilmediğini, Gürbüz Bey'in yapılmış bir sempozyuma katılmış olabileceğini, Bir gazeteci yazar olarak ülkenin gün geçtikçe daha istikrarsız bir ortama doğru gittiğini düşündüğünü ve bir yazar olarak istikrarsızlığın karışıklık getireceğini söylediğini, bu fikrinde yalnız olmadığını, çok geniş bir halk kitlesinin de böyle düşündüğünü, kuşku ve korkunun büyüdüğünü, ne olacak? sorusunun hep gündemde olduğunu, böyle bir istikrarsızlık ortamında hakem olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin devreye girip istikrarsız ortamı yatıştırabilmesini değerlendirmesinin normal olduğunu, kaldı ki bu konuda ülkenin istikrarsızlaşmaması için iktidarı uyaran çok sık yazılar yazdığını,
14.02.2008 günü saat: 12.59 da ibrahim.... isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Cumhuriyet Televizyonu kurmak istediklerini, bu kanal için de Tuncay ÖZKAN'm sahibi bulunduğu Euro türk isimli kanalın frekansı üzerinden yapmayı düşündüklerini, fakat olmadığını, televizyon konusundaki teşebbüslerinden vazgeçmiş olmadıklarını, bu çabalarının durmadığını, adı geçen televizyonlarda program saati almayı • düşündüklerini, Kemal ALEMDAROĞLU'nun Kanal B televizyonunun sahibi Mehmet HABERAL'a yakın olduğu için yardım etmeyi vaat ettiğini ve eğer bu televizyonlarda program*saati alabilselerdi bunun
bir bağımsız televizyon kadar etkili olacağını ve Cumhuriyet Televizyonu gibi olacağını, Büyükelçilerle Ankara Temsilcilerinin sık sık buluşup konuşmalarının doğal olduğunu, M.B.'ın da gazetenin Ankara Temsilcisi olduğunu, bu kapsamda toplantıya katıldığım ve görüşmenin içeriği konusunda pek bir bilgisinin olmadığını, Elçin POYRAZLAR'm Washington temsilcileri olduğunu, Dick CHENEY'e yakın çevrelerle haber temin etmek amacıyla temaslarda bulunmakta olduğunu, yalnız Dick CHENEY değil Washington'da gereken şekilde gazeteciliğini yapmakta olduğunu, Elçin POYRAZLAR'm Dick CHENEY ile bizzat hiç görüşmediğini ancak yakın kaynaklarla görüşmüş olabileceğini, Erdoğan'a rakip bir aday konusunda Dick CHENEY ile görüşmesinin mümkün olmadığını, Dick CHENEY'in Türkiye için önemli bir kişi olduğunu ve Ankara'ya gelip gittiğini ve bu günkü iktidara rakip bir iktidar için Cumhuriyet'in Washington temsilcisiyle temasının düşünülemeyeceğini,
14.02.2008 günü saat:11.40 sıralarında Bülent....isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşmeyi yaptığı şahsın Bülent TANLA olduğunu, Türkiye'de dinci sermaye dinci medya laik sermaye ve laik medyayı ele geçirmeye çalıştığını, bu Türkiye'yi ılımlı islam devleti haline sokmanın bir yöntemi olduğunu, bu kapsamda Aydın DOĞAN'ın da "ipinin çekildiğini" düşündüğünü, Bülent Bey'e konu ile ilgili fikirlerini ifade ettiğini,
Görüşmede "Bazı şeyler var konuşacak çünkü dün gece bu Rektörler beni bir yere götürdüler falan filan Borsa Lokantasına" ve "ORADA BİR BASKI KURDULAR ÜSTÜMDE" derken; Bahsi geçen yemekte Kemal ALEMDAROĞLU, Tonguç GÖRKER ve eski rektör Bülent BERKARDA'mn da olduğunu, kendisinden Türkiye'de pek çok kesimin sol muhalefeti kendisinin birleştirebileceği yönünde bir beklenti içersinde olduklarını, O akşam yemeğinde de ismini saydığı arkadaşlarının bu konuda telkinlerde bulunduklarını, bunun muhalefetin kapsamında, Halk Partisi ve Demokratik Sol Partinin de olduğunu, bunların uzlaşmasını ancak kendisinin yapabileceğini düşündükleri için baskı yaptıklarını,
15.02.2008 günü saat:12.26 sıralarında ibrahim ile yaptığı telefon görüşmesi
okunup sorulduğunda;
M.B.'ın Ankara temsilcisi olduğu için Ankara'da olan biten her şeyden haberdar olmak istediğini, bu kapsamda Amerika büyükelçisi ile görüşmesinin normal olduğunu, Cumhuriyet Gazetesi olarak Amerika politikaları hakkında sert muhalefet yaptıkları için bir dönem Amerikan Büyükelçiliği ile aralannm pek sıcak olmadığını, bu temasın bir dönüşümün habercisi olduğunu,
15.02.20078 günü saat: 11.50 sıralarında Alev...? isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşmeyi yaptığı şahsın Cumhuriyet Vakfı Başkan yardımcısı Alev COŞKUN olduğunu, Rauf DENKTAŞ'm başkanlığında olan Talat Paşa Komitesi'nin bir toplantı tertip ettiğini ve bu toplantıya Cumhuriyet Gazetesi olarak davet edildiklerini, gidemeyeceğini söylediğini, ancak başkan yardımcısı Alev COŞKUN'a gitmesini tavsiye ettiğini,
16.02.2008 günü saat: 10.44 de Mehmet isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi
okunup sorulduğunda;
İfadesinde belirttiği gibi M.B.'nin yalnız ve ruhen sıkıntıda olan halazadesi olduğunu, Kendisi ile böyle uzun görüşmeler yaparak kendisini rahatlatmayı, yalnızlığını ve ümitsizliğini yok etmeyi amaçlamakta olduğunu, Konuşmaların bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiği,
22.02.2008 günü M.Ç. ile yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşmeyi yaptığı Murtaza ÇELİKER'in bir işadamı olduğunu ve Bülent ECEVİT'in yakın dostu olduğunu, kendisini yemeğe davet eden Aysel Hanım'm da Hukuk Fakültesi dekanı ve Murtaza beyin eşi olduğufuif yemeğe katılacak olan Osman BERKMEN'in Mehmet KARAMEHMET'in çok güvendiği, bir işadamı ve dostu olduğunu,
Mehmet Emin KARAMEHMET'in holdingteki ortağı olduğunu ve aynı zamanda Medya Grubu Başkanı olduğunu, Sanayi Odası Başkanını da toplantıda ilk kez gördüğü Tanıl KÜÇÜK olduğunu, ismini saydığı şahısların memleketin durumundan kaygı duyduklarını ve bu konu üzerinde akşam yemeğinde sohbet ettiklerini,
19.02.2008 günü saat: 12.36 da M.B. ile yaptığı telefon görüşmesi okunup sorulduğunda;
Görüşmeyi Ankara Temsilcileri M.B. ile yaptığım, İfadesinde daha önce belirttiği bir Cumhuriyet Televizyonu kurulması ve 4 ayrı televizyonda program yapılması konularmı görüştüklerini, ayrıca günlük siyasi gelişmeler üzerine yorumlar yaptıklarını.
Görüşmede M.B. 'ın "ÇANKAYA BELEDİYESİ ARTIK ONLAR İLE İLİŞKİMİZ BİZİM böyle HANİ İKİ RESMİ KURUM GİBİ artık DEĞİL YANİ FALAN yani o tür şeyler var ilhan Abi ama benim çok büyük bir şikayetim yok doğrusunu isterseniz yani bu tür gıcık diyebileceğim gereksiz şeyler abi yani mesala DİYELİM Kİ BELEDİYEDEN BÖYLE BİR GELİR GELİYOR BÖYLE BİR KALEM YOK ZATEN GAZETE DE YANİ BÖYLE BİR GELİR KALEMİ YOK SIFIRDAN GELİYOR GAZETEYE AMA BU NASIL GELECEK BUNUN MUHASEBESİNİ ŞÖYLE YAPALIM SİZ ELDEN PARA ALMAYIN BİZİM HESABIMIZA GEÇSİN ŞİMDİ BEN BAŞKAN A BAŞKAN BİZE BUNU YAPIYORSUN AMA BUNU RESMİ KAYDA GEÇİR BİLMEM NE şimdi. " derken ne kastettiği sorulduğunda;
Dostları ilə paylaş: |