Gizli başlıklı belgelerin Fikret BİLA'nın kitabında yayınlandığım


nolu tapedeki THKP/C lilerle alakalı görüşme sorulduğunda



Yüklə 4,23 Mb.
səhifə20/48
tarix03.01.2019
ölçüsü4,23 Mb.
#89683
növüYazı
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   48

3205 nolu tapedeki THKP/C lilerle alakalı görüşme sorulduğunda;

Kendisinin ondan görüldüğü üzere herhangi birşey istemediğini, onun kendisinin bahsettiğini, kendisinin de başından savmak için getirirsin aldmnm dediğini, bu tür belgelerin işine yaramadığını belirttiği,



3319 nolu tape okunup sorulduğunda;

SERAY SEVERTe ilgili davanın bilgilerini kendisinin istemediğini, Atilla'nın kendisinin göndereceğini söylediğini, bunu aldırmadığını almak için de kimseyi göndermediğini,

10/ARALIK/2007 tarihinde 200 sivil toplum kuruluşu tarafından "Dağlık Karabağ" yılı ilan edilmesi nedeniyle Galatasaray'ın önünden Azerbeycan'dan gelen Devlet protokolünün katılımı ile Taksim'e kadar yürüyüş yapıldığını, kendisinin orada sadece katılımcı olduğunu konuşmacı olmadığım,

23/11/2007 tarihi saat 10:41-10:44 arasında yaptıklan görüşmede Atilla AKSU'nun sesini kısarak konuşmasının ve orada özellikle "Milli Piyango İdaresi ve üzerindekilerle ilgili PKK lılann yapmış olduğu 2004 yılında Beyazıt'ta yapmış olduğu bir şeyden bahsedildiği, adreslerinin olduğunu söylediği, yine Atilla'nın "ŞIRNAKTAN TUT ŞEYİNDEN ÇIK, BİRŞEYLER VAR, YARIN BUGÜN BİRŞEYLER OLUR, ADRESLERİ BELLİ OLUR...

TURKUAZ İLE İLGİLİ ŞEYLER VAR.. BİRÇOK FAAL BİRİSİYLE TANIŞTIĞINI, AZERBEYCAN'DA KENDİSİ TAM BÖYLE TÜRKÇÜ BİR KADIN BU II O İLLE GEL DİYOR" şeklindeki konuşmalarında neyi anlattığı, kendisinin bu konuşmalardan ne anladığı sorulduğunda;

Atilla'nın hazırlık kaleminde görevli olduğu için mesai saatleri içerisinde etrafına rahatsızlık vermemek için kısık sesle konuşmuş olabileceğini, ancak yukarıda belirtilen konularla ilgili kendisinin Ondan hiçbir belge aldırmadığını ve kendisine de gelmediğini,

07/11/2007 tarihli saat 12:19-12:21 arasında Atilla AKSU ile yapılan görüşmedeki gönderdiği anlaşılan evrakların ve belgelerin içeriğinin ne olduğu sorulduğunda;

Sabah gazetesinde Ağustos ayında Muzaffer TEKİN ile ilgili uyuşturucu kaçakçısı ve Alman ajanı şeklinde haber yapan Sabah gazetesinin muhaberi TUTKUN ARBAŞ ve sorumlu yazı işleri müdürleri hakkında dava açtığını, bu davanın halen devam ettiğini, kendisine Atilla AKSU'nun hangi belgeyi gönderdiğini bilmediğini, böyle bir kararın bürosunda ve evinde ele geçirilmediğini, sözü edilen kararların gizlilik derecesi olmayan kesinleşmiş aleni olan, heryerde bulunabilecek içtihatlar olduğunu ve hiçbir yerde kullanmadığını belirttiği,

02.03.2001 tarihi İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce, hakkında işlem yapılan ve tutuklanan, Tuncay GÜNEY'den elde edilen "ERGENEKON Analiz Yeni Yapdanma Yönetim Ve Geliştirme Projesi" isimli doküman ile ilgili olarak sorulduğunda;

Kendisinin bu tür örgütlenmeyi ilk defa duyduğunu, bu bahsedilen örgütün siyasi bir yapılanma olmayıp mafya ve terör örgütü olduğunu, kendisinin hukukçu kişiliği, siyasi düşüncesinin böyle bir illegal örgüt içinde yer almasını mümkün kılmadığını, sözü edilen kişiyi tanımadığını, bu tür yapılanmaların içinde yer almadığını, üyesi olmadığını, bu tür örgütlerin maskaralık olduğuna inandığını, doküman içerisinde geçenlerin hiçbirini kabul etmediğini, kendisinin bu dokümanı hiç okumadığım, okunduğu haliyle kendisinin bu örgütün terör örgütü olduğunu düşündüğünü ve içinde yer almadığını, böyle bir yapılanmadan da haberinin olmadığını, ilk defa duyduğunu, kendisinin "DEVLETİN YENİDEN YAPILANMASI İÇİN ÖNERİLER MASTIR PLANI" çalışmasından dava sebebi ile haberdar olduğunu, fikren katılmasının mümkün olmadığını, ayrıca "LOBİ ÇOK GİZLİ ARALIK 1999" isimli belgeden de dava nedeniyle haberdar olduğunu, içeriğini tasvip etmediğini, ortada kendi Devletimiz varken bu tür oluşumları macera olarak değerlendirdiğini, kendisinin evinde ve bürosunda bunlarla ilgili hiçbir bilgi ve belge çıkmadığını,



"Birleşik Komün Girişim İstanbul 27 Haziran 2000 operasyon" isimli TUNCAY GÜNEY'den elde edilen doküman ve içeriği ile ilgili olarak sorulduğunda;

Kendisinin Ali YASAK'ı tanımadığını, bu bilgiden ve belgelerden şimdi haberdar olduğunu, evveliyatı hakkında bilgisinin olmadığını, kişileri tanımadığını, belgeyi görmediğini,

TUNCAY GÜNEY'den elde edilen "ULUSAL MEDYA 2001 İstanbul ARALIK" başlıklı doküman ve içeriği ile ilgili sorulduğunda; Bu konuda birşey bilmediğini,

Kendisinin bu tür ulusal programdan ilk defa haberdar olduğunu, Ulusal Güç Birliğinin başına bir Türk kadın başkanın geçirilmesinden neyin kast edildiğini de bilmediğini,




Kendisinin Kuvvai Milliye Derneği ile hiçbir şekilde irtibat halinde olmadığını, derneğin Ankara'daki başkanmı da tanımadığını, hiçbir bilgisinin olmadığını, Kuvvai Milliye isminin de bu şekilde kullanılmaması gerektiği kanaatinde olduğunu belirttiği, neticesinde elde edilen verilere göre (2) nolu CD'de ROJ TV 7.GÜN programındaki oturum görüntülerinin tespit edilmiş olduğu sorulduğunda;

Bu CD'lerin Ankara'dan ismini hatırlayamadığı, yaşlı bir bayan öğretmen tarafından kendisine gönderildiğini, yaklaşık bir hafta veya on gün önce kurye ile geldiğini, bir kısmım izlediğini, o gönderen bayanın kendisine ROJ TV'nin İstanbul'dan yayın yaptığını, hatta bu yayını gerçekleştirenlerden Yeni Şafak gazetesinden KORAY DÜZGÖREN isimli yazarın bu programı İstanbul'dan canlı yayın olarak yaptığım söyleyerek kendisine telefonda "lütfen bu yayında suç unsuru var ise ROJ TV'nin İstanbul'dan yayın yapması suç ise KORA Y DÜZGÖREN hakkında şikayetçi olmam için kendisine yardımcı olur musun" dediğini, bu CD'nin 30 dakikalık bölümünü izlediğini, hakikaten KORAY DÜZGÖREN'in Türkiye'deki siyasi kürtçülük faaliyetleri ile ilgili PKK'nın ülke sorunlarına bakış açısı, Güneydoğu meselesi ve ülke sorunları hakkında bir program yapıldığım, kendisine suç duyurusunda bulunmasını söyleyeceğini, ancak gözaltına alınınca kendisini arayamadığmı,

(5) nolu CD içeriğinden "21/Nisan/2007 tarihli Türkiye'yi Türkler yönetmiyor. Devletin yeniden Türkleştirilmesi ve kurumların özlerine dönüşünün sağlanması ve küreselcilerin emrindeki yöneticilerin tavsiyesine gerek var" konulu CD hakkında sorulduğunda;

Türkiye'nin son dönemlerde ABD'nin ve AB'nin siyasi ve ekonomik egemenliği altma girdiğini, bu sürecin ülke açısından istikbalde ekonomik çöküntüyü getireceği gibi sömürgeleştirmeye yol açabileceği, siyasal açıdan da parçalanma sonucunu doğurabileceği, bu sebeple küreselci ekonomik ve siyasi politikalardan vazgeçerek kendi öz ve milli politikalarını uygulaması gerektiğim, küreselci politikaların etkisi altında kalan kurum yöneticilerinin de tamamen milli politikaları uygulamaya yönlendirilmesi gerektiğini kastettiğini, kaldı ki bu programın halka açık olup gösterildiğini, o tarihte en az 400 bin kişi tarafından seyredilmiş RTÜK'ün de denetimine tabi bir program olduğunu, bu konuda ne bağlı olduğu televizyona ne de program yapımcısı olarak şahsına dava açılmadığı gibi uyan da gelmediğini, beyanlannda kesinlikle bir suç unsuru olmadığını, tamamen Türkiye'nin istikbalinin en olumlu şekilde gelişmesi ve gelişimini sürdürmesi için dilek ve temennilerinden ibaret olduğunu,

Ev araması sırasında ele geçirilen 2006-EKİM 3 YAZILI KIRMIZI KLASÖR içerisindeki;

-(37) sayfalık Ece ŞAKACI, Sinem GÜNDOĞAN, Okay ÖZÇELİK isimli şahıslara ait ve üzerlerinde Jandarma amblemi bulunan Güvenlik Soruşturması Arşiv Formlan fotokopisi ve adı geçen şahıslara Gambia Konsolosluğundan vize talebinde bulunduğuna dair yazı fotokopileri, CSAR Fikret EMEK, TUĞ-KAN İMAR Muzaffer ŞENOCAK, Türk Bayrağı resmi üzerinde Halil MERT Topçu Binbaşı isimlerinin bulunduğu dokümanlar.

-(28) Sayfalık "Mavi Yeşil A.Ş.nin faaliyetleri" ile ilgili bilgisayar çıktısı brifing.

-(1) sayfalık exell çıktısında UTAG Ana Sermaye adı altında Fikret EMEK, Hamza MUMCU, Muzaffer ŞENOCAK, Mustafa KARBEYAZ isimlerinin yer aldığı bilanço.

-(2) Sayfalık "Evrenin Kanayan Yarası Terör" başlıklı bilgisayar çıktısı doküman,

-(13) Sayfalık "AB Sürecinin En Uyumsuzluk Alanı Sosyal Haklar" başlıklı bilgisayar çıktısı dokümanda AB ile ilgili kitaplardan derlenen bilgilerin bulunduğu,

-(6) sayfalık jammer cihazı (frekans engelleyici) ile ilgili bilgisayar çıktısı doküman.

-(1) Sayfa Odak Güvenlik amblemi bulunan fotokopi.



-Komiser Erhan ÖNER yazan üst kısmında polis amblemi bulunan ve kartvizitten resmi çekildiği anlaşılan fotokopinin şüpheli Muzaffer TEKİN'den elde edilen (1) nolu CD'nin çıktılan ile aynı içerikte olduğunun tespit edildiği hatırlatılarak dosyadaki gizlilik ve kısıtlama karan da göz önüne alınarak bu tür gizli, belgeleri ne şekilde elde ettiği ve başka bir yerde kullanıp kullanmadığı konusu sorulduğunda;



Şüpheli Muzaffer TEKİN, 14/06/2007 tarihinde tutuklandıktan kısa bir süre sonra bürosuna Aydın YÜKSEK isimli bir kişinin geldiğini, kendisinin arama yapılan odada oturduğunu, doğrudan odasına gelerek kendisine "beni hatırladınız mı tanıdınız mı?" dediğini, kendisinin de "hayır tanıyamadım" dediğini, arkasından kendisinin Ümraniye operasyonu davasında aranan Aydın YÜKSEK isimli kişi olduğunu, bu dava ile ilgilendiğinden ötürü kendisinin de tanıdığı bir kişinin ismini verdiğini, bu sebeple doğrudan kendisine geldiğini, Muzaffer TEKİN'in de evinde çıkan gizli olduğu iddia edilen CD'nin bir kopyasının da onun elinde olduğunu söyleyerek elinde tuttuğu CD'yi masasının üzerine koyduğunu, devamla Aydm'ın; bu CD'de herhangi bir gizli belge olmadığını, kendisinin iş ortağı olan Muzaffer ŞENOCAK ile ilgili bilgiler olduğunu bu bilgileri Muzaffer ŞENOCAK'tan derleyip bizzat CD'ye kendisinin aktardığını ve Mete YALAZANGİL aracılığıyla Muzaffer ŞENOCAK'm asker kimliği nedeniyle yardımcı olmak için Muzaffer TEKİN'e teslim ettiğini ve bu CD sebebiyle de kendisinin arandığını bu konuda hukuki bir yardımda bulunup bulunamayacağını sorduğunu" kendisinin ona CD'de ne olduğunu sorduğunu, kimlik bilgileri olduğunu ifade ettiğini, birlikte beraber bilgisayara koyarak içindeki dokümanlara tek tek baktıklarını, bakabildikleri dokümanlarda kendisinin gizlilik unsuru görmediğini, dokümanlarda "GİZLİ" ibaresinin olmadığını ve ayrıca söz konusu dokümanlarda ürünlerin tanıtımı Muzaffer ŞENOCAK hakkında kimlik bilgileri, şirket bilgileri, GAMBİYA ile ilgili fotoğraflar, bazı komutanların bazı konularda isim zikretmeksizin görüşleri, Milli Güvenlik Kurulu kararlan, gizli olmayan raporlar ve ülke meseleleri hakkında belgeler olduğunu gördüğünü, ancak yukanda belirttiği gibi CD'yi getiren şahsın "bu CD'nin Muzaffer TEKİN 'e bırakılan CD'nin bir kopyası" olduğunu ifade ettiğini, kendisinin de bunun üzerine ona CD'yi çıkartarak teslim ettiğini ve söz konusu CD 'yi Emniyet Müdürlüğüne veya soruşturmayı yapan Cumhuriyet Savcılığına teslim ederek kendisinin de teslim olmasını ifade ettiğini, kendisine bu konuda tutuklanıp tutuklanmayacağını sorduğunu, Muzaffer TEKİN'in bu CD sebebiyle tutuklandığını belirterek tutuklanma şansının yüksek olduğunu ifade ettiğini, Avukatı olup olamayacağını sorduğunu, kendisinin Muzaffer TEKİN'in müdafii olduğunu bu sebeple bu dosyada menfaat çatışması olma ihtimaline binaen müdafii olamayacağını ancak Avukat bulamaması halinde Avukat tavsiye edebileceğini söylediğini, bunun üzerine onun bu akşam teslim olacağını, Avukat bulamazsa yardım için kendisine döneceğini belirterek CD'yi alıp büroyu terk ettiğini, Bilahare söz konusu CD'deki bilgiler bilgisayannda çıkmış olmakla aradan 4 ay geçtikten sonra söz konusu CD'de yer alan bilgileri bir defa daha okuyarak birer çıktılannı da yazdırarak ele geçirilen klasörü oluşturduğunu, söz konusu belgelerin gizli olup olmadığı konusunda 05/10/2007 tarihi Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu'na 6 sayfalık dilekçenin ekinde bu çıktılann bütün fotokopilerini ekleyerek 08/10/2007 tarihi Aras Kargo ile Milli Güvenlik Kuruluna ve Genel Kurmay Başkanlığı Adli Müşavirliğine gönderdiğini, söz konusu dilekçeleri ve gönderi belgelerini ibraz ettiği,

Aynca gönderdiği yazılara Genel Kurmay Başkanlığından 16/10/2007 tarihi cevap gelerek söz konusu dosyanın ve gönderdiği dilekçenin K.K.K.'lığı Adli Müşavirliğine gönderildiğinin belirtildiği, daha sonra yine aynı dilekçesi ile ilgili olarak incelemenin tamamlandığı 14/Aralık/2007 tarih, 516846 sayılı yazı ile söz konusu belgeler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bilgi verilmiş olduğunu, istenen bilgilerin belirtilen makamdan temin edilmesinin uygun olacağı ve aynca dilekçesinde bu konuyla ilgili muazzaf subaylann bu olaya kanşıp kanşmadıklan bu konuda Genel Kurmay tarafından herhangi bir soruşturmanın açılıp açılmadığı konusundaki soruya da; bu konuyla alakalı TSK personeli hakkında Adli makamlara intikal eden herhangi bir soruşturma bulunmadığının belirtildiği, Bunun dışında Milli Güvenlik Kurulu sekreterliğine göndermiş bulunduğu aynı tarihli yazısına, 31/10/2007 tarihi cevap geldiğini, talep etmiş.olduğu konularda yani söz konusu belgelerin Milli Güvenlik Kurulundan çıkan gızrt belge olup olmadığı, var ise bu konuda hangi belgenin gizli olduğu hususundaki sorusuna da kendi internet sitelerine koymuş



oldukları yazıyı ifade ettikleri, bu yazıda da "20/Haziran/2007 tarihli çeşitli basın ve yayın organlarında yayınlanan Milli Güvenlik Kurulu toplantı tutanaklarının ele geçirildiği haberleri gerçeği yansıtmamaktadır kamu oyuna saygı ile duyurulur" diye Basm Genel Sekreterlikçe yayınladıklarım ifade etmiş olduklarını, bu anlamda söz konusu belgelerin Milli Güvenlik Kurulu tarafından gizli olmadığı ortaya çıkmış bulunduğunu, öncelikle söz konusu dosyanın kendisine geliş şeklinin aynen bu anlattığı şekilde olduğunu, nitekim Aydın YÜKSEK'te Haziran ayında teslim olduktan soma bu hususu aynen kendisinin ifade ettiği şekli ile anlatmış ifadesini de bu şekilde vermiş olduğunu, Aydın YÜKSEK'in 2007/1536 Hazırlık sayılı dosyasına vermiş olduğu ifadenin aynen bu anlattıklarına ek olarak ilave edilmesini arz ve talep ettiğini, çünkü bu ifadenin kendisinin anlattıklarım açıkça teyid etmekte olduğunu, herşeyden önce kendisine getirilen CD'nin, dosyadaki CD'nin bir başka kopyası olduğunu, bu CD üzerinde kendisi tarafından hiçbir şekilde hiçbir değişiklik yapılmadığını, bu CD'nin yine hiçbir şekilde yasa dışında temin edilmediğini, tamamen davasını kendisine vermek isteyen dosya şüphelisi tarafından getirilmiş olduğunu ve bu belgelerin o CD'den çıkarılan belgeler olduğunu, yine dosyaya sunduğu dilekçe ve ekindeki Milli Güvenlik Kurulu ve Genel Kurmay Başkanlığı yazışmalarının da kendisinin bu söylediklerini aynen teyid etmekte olduğunu, söz konusu CD'den çıkan belgelerin kesinlikle kendisi tarafından bir başka yerde kullanılmadığını, başkalarına verilmediğini ve başka taraflara açıklanmadığını, Tamamen müvekkilinin müdafaası kapsamında herhangi bir çaba ve kanunsuz bir eylem olmaksızın gelen delil olarak değerlendirdiğini, dosyadaki gizlilik unsuruna da riayet edildiğini, hiçbir basm ve yayın organında çıkmadığım ve kimseye vermediğini, temininde gayri kanunilik olmadığını, doğrudan doğruya bir dosyanın müdafıisine gelen delilin yasalar çerçevesinde korunduğunu ve gizlilik kuralına da riayet edildiğini, belgelerin kaynaklan olduğu iddia edilen Genel Kurmay Başkanlığı'na ve Milli Güvenlik Kurulu Sekreterliğine gönderilmiş olmasının gizlilik kuralını asla ihlal etmeyeceğini, çünkü belgelerin gerçek merciinin söz konusu kurumlar olduğunu, bu kurumlara gönderilmekle belgelerin ifşa edilmiş sayılamayacağını belirttiği,



Aydın YÜKSEK'in kendisine CD'yi verdiğinde bir kopyasından bilgisayarına yükleyip yüklemediği sorulduğunda;

Kesinlikle kendisinin bilgisayanna veya başka bir CD flash bellek gibi depolama aygıtına Aydın YÜKSEK'in getirdiği CD'nin bir suretini kopyalamadığını, Avukatlık bürosnda sekreterlik yapan RECEP AKKUŞ'un sadece CD'yi açtığını içeriğine baktıklanm, herhangi bir sakınca görmediklerini ve kapattıklanm, tarihini tam olarak hatırlayamadığı bir süre soma bilgisayardan çıktısını alarak klasör haline getirdiğini ve bahsettiği kurumlarla yazışma yaptığını, bu konuyla ilgili başka bir CD hazırlamadığını ve hiçbir değişiklik yapmadıklanm belirttiği,

Şüpheli Aydın YÜKSEK'in Klasör-4 Dizi-451-455'te bulunan ifadesi kendisine okunup, orada "söz konusu CD'yi bürodan bilgisayara takıp-açıp bakıldığı konusunda bir beyanının bulunmadığı", aksine Aydın YÜKSEK'in evinde bulunan diğer CD'yi ve Muzaffer ŞENOCAK ile ilgili irtibatı olan evraklan alarak Savcılığa gittiğini beyan ettiği hatırlatılarak sorulduğunda;

Kendisinin söylediklerinin doğru olduğunu, Muzaffer TEKİN'den elde edilen CD'nin ayn bir kopyasını Aydm'ın getirerer kendisinin bilgisayannda açtıklanm, onun o konuyu atlamış olabileceğini, büroda CD'nin içeriğine birlikte bakıp incelediklerini, Onun "CD'nin içerisinde ne olduğunu bilmiyorum" demesinin belki ilk etapta Mete YALAZANGIL'e verirken içeriğini bilmediğini ifade etmek istemiş olduğunu, aynca belirtmek istediği bir hususun daha olduğunu belirterek,

Devamla, öncelikle bu belgelerin Muzaffer TEKİN davasında delil niteliğinde olduklarını, Muzaffer'in müdafiisi olduğunu, müdafiiliğimn gerek arama sırasında gerek ifade sırasında da devam etmekte olduğunu, Terörle Mücadele Yasasının 10. maddesinin e

bendinde belirtildiği şekilde el konulmasının usule uygun olmadığını, gelen delile bir Avukatın ne şekilde ulaştığını açıklama zorunluluğunun bulunmadığım, müdafii olarak dava ile ilgili kendisine ulaşan delile bakmama veya almama durumunun olamıyacağını, aksi halde görevi suistimalinin ortaya çıkacağını, ancak delil açığa çıkarsa gizlilik unsurunun ihlal edilmiş olacağını ki burada açığa çıkarılmamakla gizlilik unsurunun da ihlal edilmediğini, belgelerin tamamen müvekkilinin müdafası kapsamında Milli Güvenlik Kurulu ve Genel Kurmay Başkanlığına gönderildiğini, TCK'nun 281 ve 285. maddelerinin ihlalinin de söz konusu olmadığını, Anayasanın 36. maddesinde belirtilen savunma hakkının kullanıldığını, kaldı ki söz konusu belgeler Avukatlık yasasının 36. maddesi kapsamında sır saklama görevi içerisine gireceğini, Avukatların kendilerine tevdii edilen veya gerek Avukatlık görevi gerekse barolar nezdindeki görevleri nedeniyle öğrendiği hususları açığa çıkartmalarının da yasak olduğunu, bu yasağın ortadan kaldırılmasının savunma dokunulmazlığını tamamen ihlal edeceğini ve meslek sırrı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirttiği,

Ev araması sırasında ele geçirilen Diyarbakır İl Seçim Kuruluna başlıklı bilgisayar çıktısı A4 kağıt arkasında HASAN ALP ZEREK ile başlayan Hüseyin FATİH ŞAHİNLER ile biten ve birçok isim soyisim karşısında telefon numaralan bulunan belgenin neye ilişkin olduğu sorulduğunda,

Burada ismi bulunan şahıslann bayram, kandil ve yılbaşında kendisine mesaj çeken kişilerin isimleri ve cep telefonlanna ilişkin olduğunu, o belgede "V.T. , EM" gibi yazılı kişilerin kime ait olduğunu bilemediğini, muhtemelen meslektaşı veya arkadaşı olduğunu,

Ev araması sırasında ele geçirilen "M.Ali KARDEŞİM" şeklinde biten belge ile ilgili olarak sorulduğunda;

Samsun'dan Mehmet Ali isminde, şuanda soyadını hatırlamadığı, kadrosuz gayri resmi olarak imamlık yapan, eski bir mahalle muhtannın, EMRE adındaki oğlunun Yıldız Üniversitesi 4. Sınıfta okumakta olduğunu ve onun ailevi sıkmtılan olduğundan aylık 100 YTL burs verdiğini, 3 yıldır bu çocuğa burs verdiğini, bu şahısla ilk tanışmasının onun kendisini aramasıyla olduğunu, televizyondan görüp, çocuğunun üniversiteyi kazandığını, imkanı olmadığını yardımcı olmasını istediğini, vakıflardan burs ayarlayabilirmisin dediğini, kendisinin zor olduğunu söylediğini ve, kendisinin ona yardım ettiğini, EMRE'nin büroya gelip 100 YTL bursunu aldığını, kartının kendisinde olduğunu dosyaya sunabiliceğini,

Ev araması sırasında ele geçirilen ANİS TOUR başlıklı rezervasyon formundaki belirtilen olay sorulduğunda;

01-08 Ağustos tarihleri arasındaki yat turuna ilişkin olduğunu, ismi geçenlerin kendisi, eşi, SABİR (Azerbeycanda parti başkanı ve milletvekilidir), TENZİLE, CEMİL, AYDA RÜSTEMHANLI (Azerbeycanlı dostlan olduğunu), CANDAN ERENEROL ve SELÇUK ERENEROL'un da aile dostlan olduklarını,

ERENEROL soyisimli şahıslann Sevgi hanımla yakmlıklan olup olmadığı sorulduğunda;

CANDAN HANIM'm Sevgi hanımın kardeşi, SELÇUK'un da yeğeni olduğunu, bu yat gezisinin parasını herkesin kendi cebinden karşıladığını, 1.000 YTL kaporayı kendisinin verdiğini, sonra 400 YTL daha verdiğini ve herkesin üzerine düşeni kendisine ödediğini,

Ev araması sırasında ele geçirilen diğer el yazması olarak bulunan yazılann kendisinin katıldığını televizyon programlanndaki o anki konuşmalanna ilişkin olduğunu,

2007 yılı Şubat ayında Vatan gazetesinden ismini o anda hatırlayamadığı Emniyet Muhabirinin kendisine gelerek "Emniyet kaynaklanndan edindiği bilgiye göre, TİKKO' nun kendisini Hrant'm karşılığı olarak öldüreceklerini tespit ettiklerini, Valilikten koruma talep et dediklerim, kendisinin yazdığı dilekçede koruma istemediğini ancak gereken önlemlerin alınmasını istediğini, ancak Valiliğin kendisine bir personel ile koruma tahsis ettiğini, bunun üzerine kendisinin de istemediğini belirterek korumayı red ettiğini.



Ayrıca 15/03/2007 tarihli İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünün yazısında belirtilen 19/02/2007 tarihi Muammer KOCADALLI isimli şahsın E-5 üst geçit köprüsü altında iki şahıs tarafından araca bindirilerek "bizim seninle işimiz yok , bizim işimiz Veli KÜÇÜK Paşa ve Kemal KERİNÇSİZ ile ilgilidir, onlara söyle akıllı olsunla "r dedikleri yönündeki ihbarla ilgili olarak sorulduğunda;

Muammer KOCADALLI'nın kendisinin müvekkili olan ADEM KOCADALLI'nın kardeşi olduğunu, biraz rahatsız olduğunu, tahminine göre de bu olayı kurgulamış olabileceğini, kafasında hayaller kuran biri olduğunu o nedenle ciddiye almadığını, bu şahsın Veli Paşayı da tanıdığı için ikisinin ismini andığını,

Ev araması sırasında ele geçirilen; 15/Şubat/2007 İstanbul Atatürkçüler başlığı bulunan ve gazete kupürleri kesilerek daktilo ile altlarında yorumlar yapılan 6 sayfadan ibaret yazılar okunup sorulduğunda;

Bunları İstanbul Üsküdar'da ismini ve açık kimliğini bilmediği bir şahsın hazırlayıp her ay kendisine faksla gönderdiğini, başkalarına da gönderdiğini düşündüğünü, kendisinin 301 davalarına ve kamuoyunda ses getiren birçok davaya katıldığı için birçok kişi tarafından tanınıp ve bilindiğini, özellikle Yeni Çağ televizyonundaki programlarım nedeniyle tanındığını,

Ev araması sırasında ele geçirilen; "BATININ SOYKIRIMI" isimli çalışma sorulduğunda;

Bu çalışmayı İhsan TEKOĞLU'nun hazırlayıp kendisine göndermiş olduğunu, kendisi ile birebir görüşmesinin olmadığını,

Ev araması sırasında ele geçirilen; diğer belgelerin birçoğunun televizyon programlarında yaptığı konuşmalara ilişkin olduğunu, orada bulunan "AB Türkiye'yi bir iç savaşa götürüyor, bunu asker söylüyor, sonra AB'ye girmelidir diyor, bu tezattır, Türkiye'nin AB dışında demokratikleşmeye ihtiyacı vardır, etnik merkezli demokratikleşme değil, yurttaşlık merkezinde olmalıdır, daha etkin bir orduya ihtiyacımız var, BUGÜN SİVİL SİYASETÇİYE BIRAKTIĞIMIZDA ÜLKENİN BÖLÜNMESİNİ GETİRİRSİNİZ, AB'NİN BİRÇOK ÜLKESİNDE ORDUYA İHTİYAÇ YOKTUR..." şeklindeki yazı sorulduğunda;

Bu görüşlerin kendisine ait olan görüşler olmadığını, tartışma sırasında not olarak almış daha sonra yazıya dökmüş olduğunu,

Ev araması sırasında ele geçirilen;"3 profesör" başlıklı "saygılarımla Muammer KARABULUT' yazılı bilgisayar çıktısı ile ilgili olarak sorulduğunda;

Yazıyı nerden elde ettiğini bilmediğini, Muammer KARABULUT' un Antalya'da ikamet ettiğini, yaklaşık 2 yıldır kendisini tanıdığını,

www.acikistihbarat.com sitesinden alman 13/10/2006 tarihli yazılan yukanda da belirtiği gibi Behiç GÜRCİHAN tarafından hazırlanan internet sitesinden indirmiş olabileceğini,

Ev araması sırasında ele geçirilen; "Dinin ötesinde anket" başlıklı 6 adet değişik isimler tarafından doldurulmuş anketle ilgili olarak sorulduğunda;

Yaklaşık 2 yıl kadar önce Silivri bölgesinde Protestan mensubundan hücre gruplan belirdiğini ve burada vatandaşlan fişlemeye başladıklannı, 6.000' e yakın Müslüman Türk'ün fişlendiğini ve bu fişlerde kişilerin aile yaşantıları, dini inançlan, politik ve cinsel tercihleri gibi özel bilgilerin not alınmış olduğunu, bu grupların aynca Silivri' de ilköğretim ve lise çocuklan üzerinde etkin bir şekilde çalışarak bunlan hristiyanlaştırma gayretlerine girmiş olduklannı, Çocuklan okullardan alıp Taksimdeki Protestan kilisesine götürmekte, vaftiz ettirmekte, para ve lüks hayat karşılığında İslam dininden soğutmakta, küçük kızlarla bu çocuklan cinsel ilişkiye sokarak tamamen ele geçirme çalışmaları yaptıklarını, bunun üzerine bölge jandarması gerek Silivri'deki merkezlerine gerekse Taksim'deki merkezlerine baskınlar yapmış ve bu konuda birçok delil ve belge ek geçirerek savcılığa intikal ettirmiş, Silivri

C.Başsavcılığmca Silivri Asliye Ceza Mahkemesinde "dini değerlere hakaret, Türklüğe hakaret ve kişisel bilgilerin hukuk dışı stoklanması" konusunda davalar açılmış olduğunu, bu davalara kendisi ve diğer arkadaşlarının, çocukların ailelerinin vekilleri olarak katıldıklarım, davanın halen derdest olduğunu, kendisine gösterilen belgelerin Jandarma tarafından ele geçirilen belgeler olduğunu, kendisinin dava dosyasında bulunan delillerden olduğunu,

Yunanistan'a Ruhban okulunu açtırmak ekümenikliğini kabul ettirmek isteyen Patrikhanenin Yunanistan'a gönderilmesi konusunda sivil toplum kuruluşları olarak Türk Ortadoks Patrikhanesi, Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası Vakfı, Büyük Hukukçular Birliği Derneği gibi birçok yüzün üzerinde sivil toplum kuruluşu tarafından yaklaşık 2,5 yıl önce 2005 yılında imza kampanyası yapıldığını, Türkiye'de 3 milyon imza toplandığını ve bunları Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığa kamyonla gönderdiklerini ve daha sonra da Danıştay'da hukukçular birliği olarak kendilerinin Patrikhanenin Yunanistan'a gönderilmesi konusunda dava açtıklarını, halen davanın derdest olduğunu,

"HOCALI KATLİAMI" başlıklı yazıdaki Tenzile RÜSTEMHANLI'nın kendisinin aile dostu ve Azeri Kadınlar Birliği Genel Başkanı olduğunu, 25 Şubat 2006 tarihi bir konferans düzenlendiğini bunun onunla ilgili bir davetiyedir, kendisinin bu toplantıya katılmadığını, çünkü Türk solunu tasvip etmediğini,

"Milli Güç Birliğinden Duyurular" başlıklı dört köşesinde Türk bayrağı bulunan doküman sorulduğunda;

28 Ekim 2005 tarihi Patrikhanenin önünde yapılan imza kampanyasına ilişkin izin alınmış yasal bir basın açıklaması olduğunu,

Ev araması sırasında Doğubey AKINCI tarafından Aras kargo ile şüpheliye gönderilmiş olan, henüz açılmamış iken Baro temsilcisi ile birlikte açılarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliğinin karan ile incelenmesine izin verilen, Doğubey AKINCI tarafından yazılmış "muhterem üstadım" şeklinde başlayan ve kendisinin önceden Genel Kurmay Başkanlığına bağlı Askeri Haber Alma asli kadroda çalışan bir istihbarat görevlisi olduğunu v.s. anlatan ve "saygılanmla Doğubey AKINCI" diye biten yazının 3. sayfasında "değerli üstadım ben hukuki tüm dava dilekçelerini yazabiliyorum, tez yazıyorum, ama bunlar için ne bilgisayarım var ne de yazıcım, ne de diğer araç ve gereçlerim, istediğim malzemeler ve bir miktar param olsa hem geçimimi sağlarım hem de istihbarat alanında Devlete çok önemli hizmetlerim geçer... ayda bir asgarî ücret kazanabilirim, hem de İSTİHBARAT TOPLARIM, GÖRÜNTÜ ALIRIM, SES KAYDI YAPARIM, GÜN HİZMET GÜNÜ benim ihtiyaçlarımın hepsi 4.000 YTL'yi geçmiyor, SİZİN ÇEVRENİZ GENİŞTİR, istediğim malzemeler elime geçse 1.500 YTL nakdi sermayem olsa kimseye

bağlı olmadan yaşarım " şeklinde talepleri bulunan şahısla nereden, ne şekilde tanıştığı

kendisine niye böyle bir talepte bulunduğu, 4 sayfa el yazısı yazı ile ilgili olarak sorulduğunda;

Bu kişinin kendisini bu kargoyu göndermeden 3-4 gün kadar önce telefonla birkaç defa aradığını, Başbakan aleyhine açmış olduğu 3 kuruşluk davadan ötürü kendisini tebrik ettiğini, onun mağdur edildiğini, kürt kökenli vatandaş olmasına rağmen asla terörü tasvip etmediğini, devletinin yanında olduğunu, açtığı davalarda kamu görevlilerinin ona yardım etmediklerini, idare mahkemelerinde davasının olduğunu, ona yardım edip edemeyeceğini sorduğunu, kendisinin de dava dosyasının bir fotokopisini gönderdiği takdirde okuyup görüşünü ona belirtebileceğim, bu noktada kendisinin ona ancak bu şekilde yardımının olabileceğini söylediğini, aradan kısa bir süre geçtikten soma söz konusu dosya ve içindeki evraklann kurye ile kendisine geldiğini, evinde arama yapıldığı sabahın önceki akşamında söz konusu dosyayı incelemek için eve götürdüğünü, masanın üzerine açmadan kargo poşeti ile bıraktığını, ancak o gün Yargıtay'ın Orhan PAMUK davası, ile ilgili bozma karan vermesi ve o karann ülke gündemi açısından daha önem arz- ettiğinden gece saat 02:00' ye kadar Yargıtay karan üzerinde çalıştığım ve bu konuda bâşîn nfetni ye çalışmasını hazırladığım,

zamanı yetmediğinden o dosyayı açıp inceleyemediğini, sabahleyin de arama sırasında dosyanın masa üzerinde bulunup Cumhuriyet savcısı ve baro temsilcisi tarafından kamera önünde açıldığını, o bakımdan dosyanın içerisindeki muhteviyatı bilmesinin mümkün olmadığını, kişinin yazmış olduğu mektubu ve içeriğini de yine aynı şekilde bilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca telefonda kendisine herhangi bir para yardımından bahsetmediğini zaten böyle bir yardımı da karşılayacak durumda olmadığını,

Profesör Doktor Gürhan ÇAĞLAYAN tarafından "Sayın bay KEMAL KERİNÇSİZ Büyük Hukukçular Birliği Derneğine" hitaplı yazılmış 4 sayfadan ibaret yerli malı kullanma konulu yazı ile ilgili sorulduğunda;

Söz konusu kişinin kendisini aradığını, hatta bu yazıyı dernekte gündemlerine aldıklarını, bu mektubu okuduklarını, ama onun söylediklerini yapamadıklarını ve kendisine de dönemediğini,

A4 kağıda kendi el yazısı ile yazmış olduğu "K. ÇEKMECE Be.. Ö..., Fen işlerinde şef Muşlu Bölücü akrabaları ile örgütlü çalışıyor" yazısı ile ilgili olarak sorulduğunda;

Yaklaşık 1 yıl kadar önce bir erkek şahsın büroda iken kendisini arayarak bu bilgileri kendisine verdiğini, kendisine BAŞKANIM diye hitap ettiğini, çünkü kendisinin önceki yıllarda MHP'den Belediye Başkan adayı olduğunu bildiği için böyle hitap etmiş olduğunu, bu bilgileri kendisine verdikten sonra not ettiğini ancak herhangi bir adli merciye bildirmediğini, kendisine "dilekçe yaz Emniyet 'e ver veya gel büromda yazalım verirsin " dediğini konuşmadan sonra şahsın gelmediğini,

Dahil olduğu dernek, sendika, siyasi parti veya legal hiçbir oluşum bulunup bulunmadığı sorulduğunda;

Herhangi bir siyasi partiye üye olmadığını, 2004 yılı yerel seçimlerinde Küçükçekmece MHP Belediye Başkanı Adayı olduğunu, il ve ilçe yönetim kurulunda görev aldığını, 2006 yılı Mayıs veya Haziran aylarında partiden istifa ettiğini, şuanda hiçbir parti ile bağlantısının olmadığını, Büyük Hukukçular Birliği ve Büyük Güç Birliği Derneği ve Ayasofya Derneğinde üyeliğinin olduğunu, Büyük Güç Birliği Derneğinin tüzüğü ile ilgili İstanbul İl Valiliğinin talebi üzerine Fatih Cumhuriyet Başsavcılığınca Tüzüğün 4. maddesinin devletin görevleri arasında sayıldığı belirtilerek derneğin feshi davası açıldığını, ancak Fatih 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/07/2007 tarih, 2007/67 Esas ve 2007/307 karar sayılı ilamı ile fesih davasının reddine karar verildiğini ve temyiz edilmeksizin bu kararın kesinleştiğini, bunun yanısıra 11. Türk Dünyası Kurultayına Büyük Hukukçular Birliği Başkanı olarak katıldığını, orada Ermeni meselesinin uluslararası hukukta tartışılması konusunda tebliğ sunduğunu, bunun dışında Edirneli olması nedeniyle Edirne ve yöresindeki mahalli derneklere de üyeliğinin mevcut olduğunu ancak aktif bir üyeliğinin bulunmadığım,



Yüklə 4,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin