Gizli başlıklı belgelerin Fikret BİLA'nın kitabında yayınlandığım



Yüklə 4,23 Mb.
səhifə18/48
tarix18.03.2018
ölçüsü4,23 Mb.
#46070
növüYazı
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   48
partide Karanlık vardı

±



H
A) " >



Nusretle gidecektik söyledim ben Nıısrete hafta sonu bana telefon açmıştı" "... Alemdaroğlu aktardı mı" dediği, Doğu'nun "Biraz aktardı" dediği, Bedri'nin "Ya şimdi aslında çok benim beklemediğim bir katılımdı herkes vardı orda" "İlhan Selçuk, Hurşit Tolon, Şener Eruygur, YASAV Başkanı, bu Danıştay, Yargıtay, Üniversitelerden bayağı seçkin bir topluluktu 70 kişi vardı, bayağı da uzun sürdü yedide başladı on birde bitti dört saat süren toplantı oldu" "Şener Eruygur yani bir araya gelmek gerekir Ulusalcıların birleşmesi gerekir diye özeti bu olan birazda halkı suçlayan bu cumhuriyet mitinglerinde toplandı bu kadar kalabalıklar ne oldu bir şey çıkmadı öyle bir konuşma yaptı" ... Doğu'nun "Keşke şeyi esas söyleseydin o gün indirmek ve Milli bir hükümet kurmak mümkündü ona yanaşmadı Şener Eruygurlar Cumhurbaşkanı istifaya davet etseydi..." "Esas onu söylemek lazım alternatif o bence yani İşçi Partisine oy ver diyerek te bir çözümü olmazdı" dediği, Bedri'nin "Öyle söylemedim zaten İşçi Partisine verin diye söylemedim ama" "Yanlış önderlik yapıldı dedim ve doğru bir şey gösterilmedi ve halkta dolayısıyla o potansiyel değerlendirilemedi diye söyledim konuşma çok iyi karşılandı salonda" "Sonrasında bitiminden sonra sonra İlhan Selçuk en sonunda bir kapanış konuşması yerine geçecek bir konuşma yaptı ama oda böyle Orduya karşı kırgınlığını ve eleştirilerini, özeti oydu yani" "Bu hem Iraktan çekilme konusu hem de genel olarak tutumuyla ilgili böyle çok şeyler bekleyen ve beklediğini bulamayan" "Bir hayal kırıklığı içerisinde özeti o olan bir konuşma yaptı" "böyle bir hayal kırıklığı konuşması işte bir araya gelelim tekrar o toplantılar bu sefer bu .... ödül verme vesilesiyle toplanmıştı ama anladığım kadarıyla bu heyet toplanıyor" "Bir ay sonra" dediği, Doğu'nun "Biliyorum" dediği, Bedri'nin "Tekrar bir araya gelelim falan diye öyle şeylerde geçti konuşmalar içinde" ... Doğu'nun "Bunların hepsi zavallı halkı örgütlemek istemeyen ve bütün umutları Ordu olan adamlar yani" "Orduyla yatıp Orduyla kalkıyorlar kendileri bir şey yapmak istemiyorlar" "Ordu bunları kurtarınca da bunlara birer görev verecek bazı mevkilere getirecek olay bu maalesef "Fakat buralarda çözüm göstermek lazım yani mesela o şeyle ilgili olarak ta Cumhuriyet mitingleri o zaman bu Hükümeti indirme şansı vardı" "O taktiklerde ... ama benim ... Şener Eruygur falan yan çizdi bunlar zavallı adamlar ya bir hedefi olmayan bir planı olmayan zavallı adamlar..." dediği, tespit edilmiştir.
Yukarıdaki görüşmelerde şüpheli İlhan SELÇUK'un düşüncelerini her platformda seslendirdiği ve bu düşüncelerinin ERGENEKON terör örgütünün amaçlan ile birebir örtüştüğü anlaşılmıştır.

Aramalar sırasında Şüpheli DOĞU PERİNÇEK'in Beşiktaş İlçesi Gayrettepe Mahallesi Ayazma Deresi Sokak Çobanoğlu Apartmanı No: 17 D: 10 sayılı ikametinde ele geçirilen, Emniyet Müdürlüğü tarafından l'den 17'e kadar numaralandınlmış üzerinde Selimiye 9.1.1973 tarihli İddianame başlıklı dokümanın içeriğinde,

23 Mayıs 2006 tarihli Cemalettin KORKUT tarafından İşçi Partisi Genel Başkanına gönderildiğinin değerlendirildiği bildirilen yazının içeriğinde:

"Süleyman DEMİREL'in Cumhurbaşkanlığına getirmesi önerisine İlhan SELÇUK'un tepkisiz kalmasının eleştirildiği yazıların devamında, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığınca tanzim edilmiş olan İddianamenin incelenmesinde özetle:

"Şüpheli İlhan SELÇUK ve arkadaşlan hakkında İstanbul-Selimiye Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından 09/01/1973 tarih, 1973/11 Evrak, 1973/2 Esas ve 1973/2 karar sayılı iddianamesi ile 765 Sayılı TCK'nun 171. maddesi gereğince kamu davası açıldığı ve bu suçtan dolayı yargılandığı, sözkonusu iddianamede şüpheli İlhan SELÇUK'un Gizli İttifakın Devrim Genel Kurulu yeminli üyesi olduğu, Legal ve illegal çalışmalan göz önüne alındığında aşın solun Milli Demokratik-Stratejisini benimsediği, köşe yazarlığı yaptığı



Cumhuriyet Gazetesindeki yazılarında işlediği ana konunun; mevcut iktidarı yıpratma, siyasi partilere karşı itimatsızlık oluşturarak Parlemanto aleyharlığını yapma, mevcut demokratik düzenin bir göstermelik olduğunu telkin etme, iktidarla mücadele görünüşü altında Devletin temel yapısının yıpratılmasını hedef alma, mevcut düzeni silahlı eylemle yıkma, bozuk düzenin ve haksızlığın ortadan kaldırılarak sömürüşüz düzen diye tanımladığı sosyalizmin tahakkukuna çalışma ve bütün bunlar için her şeyden önce Türkiye'de Askerlerin yönetime el koyması gerektiğini telkin ve tavsiye etme ve TSK'ni bir DARBEYE sürüklemek şeklinde olduğu, şüpheli İlhan SELÇUK'un bu fikirlerinin gerçekleşmesi için illegal olarak bizzat ordu mensuplarının da yer aldığı bir Cunta oluşturmak faaliyetlerine giriştiği, iddianamede şahsın gazetede yazmış olduğu bazı yazılardan da örnekler verildiği, bunlardan birinde İlhan SELÇUK'un; Oy oranlan ile devrimcilik yapmanın bir gaflet olduğunu belirttiği ve artık iyice anlaşılmaktadır ki Türkiye'de çok partili hareketin Atatürk Devrimlerine karşı bulunan karşı devrimi iktidara getirdiğini belirttiği, bu yazıdan da görüldüğü gibi Sanık İlhan SELÇUK'un esas hedef olarak demokratik rejimimizi seçtiği, bunun gibi bir çok yazıda ana temanın daima askerleri ihtilale tahrik ve teşvik hususunu özellikle ele aldığı, halkı mevcut düzene karşı olma bilincine ulaştırma çabasına girdiği, halkı siyasi iktidar düzenine karşı çıkarttığı, TSK'nın desteği olmadan düzenin değişmeyeceğini belirterek TSK'ni bir ihtilale teşvik ve tahrik popagandasma giriştiği..., bu suretle TCK'nun 171. maddesinde ifadesini bulan, TCK'nun 146. maddesindeki cürmü işlemek üzere kurulmuş gizli ittifakın bir mensubu olarak icraı faaliyette bulunduğu kesinlikle anlaşılmıştır" şeklinde olduğu görülmüştür.


Şüpheli İlhan SELÇUK hakkında tanzim edilen iddianamenin şüpheli Doğu PERİNÇEK'te ele geçirilmiş olması aralanndaki organik bağın varlığı açısından önemli görülmüştür.

Şüpheli İlhan SELÇUK, bahsi geçen iddianamenin tanzimine neden olan suçlamalardan dolayı gözaltına alındığında yazılı olarak hazırlamış olduğu savunmasının içine akrostişler yerleştirmiş olup her tümcenin sondan ikinci sözcüğünün başharfleri yan yana getirildiğinde "işkence altındayım" ibaresi ortaya çıkmıştır. Buradan şüphelinin ne kadar uyanık ve zeki olduğu anlaşılmıştır. ERGENEKON terör örgütü içindeki faaliyetlerinde de hiçbir zaman açık vermemeye çok dikkat ettiği, örgütün gizlilik ilkesine maksimum uyduğu anlaşılmıştır.

Şüpheli İlhan SELÇUK'un söz konusu iddianameye konu suçlardan dolayı alındığı gözaltı sürecini anlattığı "Ziverbey Köşkü" isimli kitabının 60. sayfasında:

"Sözgelimi kendime soruyorum: Köşkte korktun mu? Yanıtlıyorum: Korkmaz olur musun!.. Korku insana özgü bir şeydir. Sen de kuşkusuz korktun, ürktün, kimi zaman ürküye (panik) bile kapıldın. Önemli olan korkuyu yenebilmektir.

Ziverbey Köşkü'nde karşmdakilerden değil, en çok kendimden korktum. Ya çözülürsem? Ya kişiliğime yakışmayan bir davranışa kayarsam? Ya paçavralaşırsam? Ya gerçekten teslim olursam? Soruların çengeli aklıma takıldıkça yüreğim sıkıştı... Hem kendimi hem karşımdakileri dengeleyip yönlendirebilmek, işkenceyi bir düzeyde tutabilmek, sorgucu ile ilişkilerimi hem onun hem benim kabul edebileceğimiz bir çizgide sürdürebilmek, toy bir insanın yapabileceği bir şey değildir." Şeklindeki beyanları ile gizli örgütlenmenin en önemli öğesi olan "sır vermemek" yani kendi söylemi ile çözülmemek için elinden gelen her şeyi yaptığım beyan etmiş olup, şüphelinin kişiliğini tanımamız açısından önemli görülmüştür. Bundan 35 yıl öncesinde bu derece örgütçülüğünü ortaya koyan.. kişinin, geçen zaman ve edindiği tecrübeler de hesaba katılırsa, soruşturmamız kapsamında atılı suçları işlediğine ilişkin

iletişim tespit tutanakları, aramalarda ele geçen malzemeler ve yazıları dışında, kendi ifadeleri ile olayın aydmlatılabilmesinin ne kadar zor olacağı açıktır.


Şüpheli İlhan SELÇUK'un daha önce yargılanıp beraat ettiği bir davayı burada hatırlatmamızın nedeni, şüphelinin önceki sorgulamalarda ve ifadelerinde ne kadar tecrübeli ve profesyonel olduğunu vurgulamak içindir. Yoksa şüpheli hakkında daha önce kesinleşmiş bir hüküm bulunan davayı tartışmak değildir.
Şüpheli İlhan SELÇUK Cep telefonu kullanmamaktadır. Sabit telefondan yaptığı görüşmelerde de çok dikkatli konuştuğu örgütsel yapıyı deşifre edebilecek her türlü söz ve tavırdan uzak durduğu tespit edilmiştir.
Tape No:3903, 10.03.2008 günü saat: 13.08 sıralarında İlhan SELÇUK ile X bayan/İ.Y.' m yaptıkları telefon görüşmesinde özetle;

İ.SELÇUK'un "YAV BİZİMKİLERİ DE DİNLİYORLARDIR AMA BEREKET" "...BURAYA BİR YIĞIN İŞTE GENERAL GELİYOR BİLMEM NE GELİYOR FALAN BAKTIĞINIZ ZAMAN DIŞARIDAN DİNLİYORLAR ÇÜNKÜ BELLİ MESAFEDEN DİNLEYEBİLİYORLAR" "DİNLİYORLAR DİNLİYORLAR" "BİZİ ŞEYDE DE DİNLEMİŞLERDİ AMA BİR ŞEV ÇIKMAMIŞTI YANİ 12 MARTTA" şeklindeki sözlerinden şüpheli İlhan SELÇUK hakkında önceki yıllarda da teknik takip çalışması yapıldığını ancak kendisinin örgütçülüğün esaslarına tam riayet ederek gizlilik konusunda gerektiği şekilde davranarak açık vermediğini kendisi beyan etmiştir.

Soruşturma kapsamında diğer şüphelilerden ele geçirilen;

" ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ" isimli dokümanda;

...İllegal işlerin en önemli sorunu, faaliyetlerin gizliliğidir. Bu alandaki faaliyetleri bilenlerin sayısı olabildiğince az olmalıdır.

...ERGENEKON, örgütün Başkanına doğrudan bağlı olan 4 daire Komutanlığı ile iki sivil Başkanlıktan oluşmalıdır. Toplam 6 ünitenin komutan ve başkanlarının bir asistanı ile bir de bölüm uzmanından oluşan iki yardımcısı olmalıdır. Ünitelerin iki komutan ve başkanlarının yanında görev alacak bölüm uzmanı, illegal faaliyetlerin yurtiçi ve yurtdışı hukuk platformunda legal gibi gösterilebilmesi düzenlemelerinden sorumlu olacaklardır.

ERGENEKON ANALİZ YENİ YAPILANMA YÖNETİM VE GELİŞTİRME PROJESİ isimli dokümana göre ERGENEKON örgütünün yapılanması: 1-ERGENEKON Başkanlığı 2-İstihbarat Dairesi Komutanlığı

3-İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı
4-Operasyon Dairesi Başkanlığı
5-Finansman Daire Başkanlığı (Sivil)
6-Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı
7-Teori Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı (Sivil) Şeklinde olup,
...ERGENEKON merkez yönetiminde yer alacak eleman sayısı olabildiğince az
olmalıdır.
Yine örgüte kazandırılacak elemanlara hiçbir zaman sonsuz bir güven
duyulmaması, istihbarat sanatının bir gereğidir. İllegal çevrelerden seçilecek elemanlar, etnik
ve siyasal ideoloji açısından, örgüt ideolojisi ve amaçlarına en yakın uygunluk gösterenler
tercih edilmelidir. , „ .± v,

.
örgüt




..Örgüt için ne denli yararlı olursa olsuna kamuoyunda imajı zedelenmiş bir elemanı

...Genç, yetenekli, eğitimli ve donanımlı personel arasından seçilecek 3 kişi ERGENEKON içinde (üniteler arası) ve örgüt dışında örgütü temsilen hareket edebilmeli ve teması sağlamalıdır. Bu kişiler örgüt içinde görev almamalı, örgüt dışında legal bir işte istihdam edilmelidir.

...Doğru insanı seçebilmenin bilimsel verileri yoktur. Gençlerden seçilmiş yeteneklerin eğitilerek kazanımı dışında, profesyonellerden yararlanılması pozitif bir yoldur. Doktorlar, avukatlar, psikologlar, vb gibi..." şeklinde olduğu görülmüştür.

Soruşturma kapsamında yapılan aramalarda ele geçirilen, şüpheli Erkut ERSOY'a ait, SAMSUNG marka seri numarası S042J10L853725 olan harici hard diski üzerinde yapılan incelemede "On soru-cevapda ULUSALCILARIN ihanet ceteleru.doc" isimli bir MSword dosyası tepsi edilmiş olup sözkonusu dosyanın içeriğinde; "Yeniden yapılandırılan ulusalcı sivil örgütlerin 2005 yılında devreye sokulduğu, ulusalcıların akıl hocasının İlhan SELÇUK olduğu, ulusalcı oluşumlara 2001 yılında Sedat Peker ve Doğu PERİNÇEK tarafından oluşturulan 'Kızıl Elma Koalisyonu' ile start verildiği, daha soma Kuvayı Milliyeci derneklerin kurularak buralara binlerce üye kaydedildiği, sonuçta yıllarca kavgalı olan bu grupların 2001 yılından itibaren birlikte görülmeye başladıkları, 1999'dan itibaren yeniden yapılanmaya giden derin devlet 'ERGENEKON'un bu faaliyetleri tek bir merkezden idare edilmesi emrini verdiği" şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.


Şüpheli İlhan SELÇUK'un ERGENEKON terör örgütü mensuplarından Doğu PERİNÇEK, Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ve Ferid İLSEVER ile irtibatlı olduğu, örgüt yapılanmasının hücre yapılanması şeklinde olduğu dikkate alındığında şüphelinin diğer örgüt mensuplan ile birebir irtibat halinde olmasının beklenemiyeceği, zaten örgüt içindeki konumu itibariyle de örgütün üst düzey yönetiminde, özellikle örgütün fikir ve düşünce yapısını oluşturan beyin kadrosunda yeraldığı kanaatine varılmıştır.
Şüpheli İlhan SELÇUK'un yapmış olduğu faaliyetlerin düşünce özgürlüğü ve siyasi görüş açıklaması olarak algılanmasının mümkün olmadığı, çünkü şüpheli İlhan SELÇUK'un toplumda bilinen yönüyle sadece bir yazar olmayıp yazarlığı dışında iş dünyasından devletin üst kademesindeki kişilerden, yüksek yargı organları üyelerine kadar etki alanı olan bir kişi olduğu ve görünen yazıları değil görünmeyen faaliyetleriyle bir bütün olarak değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu, şüpheli Kuddisi OKKIR'dan ele geçirilen Devletin yeniden Yapılandırılması belgesinde belirtilen "yerin altındakiler ve yerin üstündekiler" olarak adlandırılan oluşumun görünmeyen kısmını şüpheli İlhan SELÇUK'un yazarlık faaliyetleri dışında gizlice yürüttüğü aylık yemekler ve bu yemeklere katılan seçkin insanları bir şekilde organize etmesi hususlan göz önüne alandığmda ERGENEKON terör örgütü yapılanmasında ERGENEKON başkanlığı bünyesi içinde yer alan Teori, Tasarım ve Planlama Dairesi Başkanlığı görevini yürüttüğü, aynı birimde görevli bulunan İP lideri Doğu PERİNÇEK'in kendisine bu konuda yardımcı olduğu ve şüpheli Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU 'nun da aynı birimde uzman olarak görevli bulundukları anlaşılmaktadır. Bu üç şüphelinin gerek darbe hazırlıkları gerekse katıldıkları gizli toplantılar ve etki edebildikleri toplulukların özelliği göz önüne alındığında üçünün de ERGENEKON terör örgütünde üst düzey sorumlu olarak görev yaptıkları ve kendilerine bağlı birimlerdeki medya gücünü ve örgüt üyelerini sevk ve idare ettikleri anlaşılmıştır.
Şüpheli İlhan SELÇUK'un imtiyaz sahibi ve başyazarı olduğu Cumhuriyet gazetesine 05-10-11/05/2006 tarihlerinde el bombası atılmış olup, bu bombaları atan ve attıran konumunda olan şüpheliler 17/05/2006 tarihinde de Danıştay 2. Ceza Dairesi Başkan ve üyelerine silahlı eyle m'gerçekleştirerek bir üyenin ölümüne 5



yargıcın da yaralanmasına sebebiyet vermişler ve olaydan kısa bir süre sonra tetikçiler yakalanmışlardır.

Şüpheli İlhan SELÇUK Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalan üzerine Pencere isimli köşesinde yayınlanan 12.05.2006 tarihli "Hedef Cumhuriyet

Gazetesi!.." başlıklı yazısında:
Eh, kim olduğu bilinmeyen (ya da bilinen) iki terörist Cumhuriyet'e ikinci bombayı

da attı...

Eksik olmasınlar...

Şaka değil, teröristler ilk bombaların pimlerini çekmişlerdi, ikinci bombanın pimi de çekilmiş ama patlamamış; diyorlar ki:

-Yola gelin, yoksa hepinizi uçururuz... Şişli!..

Şehrin göbeği!..

Cumhuriyet gazetesine üst üste iki bomba!.. Medyada tıssss...
Medya neyle uğraşıyor?.. Cumhuriyet gazetesinin başyazısıyla.. Ne demiş başyazı?..

"Artık takıyyeyi bırakıp Başbakan ve Meclis Başkanı'nm dilleriyle şeriat devleti kuracağını açık seçik ilan eden iktidara karşı Cumhurbaşkanı sırası gelince yasal görevini yapsın" demiş...

Nedir o görev?..

Anayasada yazıyor.


Başyazının mim koyduğu gerçeği bir daha yazıyorum:

Başbakan RTE ve Meclis başkanı BA takıyyeyi bir yana bırakarak geleceğe dönük programlarını 23 Nisan Bayramı'nda ilan etmişlerdir.

Medya önce bu nokta üstünde durmalı!.. Bu saym bayların konuşmalarını bir güzel okumalı; sonra da hesap sormalı!..

Değil mi?..

Hayır...

Medya Cumhuriyet'ten hesap soruyor, Cumhuriyet'e yükleniyor, Cumhuriyet'e saldırıyor...

Arada Cumhuriyet'e üst üste iki bomba atılıyor.. Ne güzel memleket!.. Ne güzel devlet!.. Ne de güzel medya!..

*

Dinci iktidar 4'te 1 seçmen oyuyla Meclis'in 3'te 2'sine el koyduktan sonra medyayı teslim aldı...

Şimdi hedef Cumhuriyet...

Bir medya, laik Cumhuriyet devletinde, Başbakan'ın ve Meclis Başkanı'nm şeriatçı devlete dönük açıklamalarını eleştirmekten bile kaçınırsa, meşru rejimin ayvayı yemesine az bir şey kalmış demektir...

Arada Cumhuriyet'i susturmak için bir bomba...

Susmadı mı?.. *



Eski adıyla eşkıyalığın, yeni adıyla terörizmin Türkiye'nin en büyük kentinde Cumhuriyet gazetesine uygulanması...


Tam yazının bu satırında güpegündüz Cumhuriyet'e üçüncü bir bomba daha atıldı... Ne diyeyim?..

İnşallah bu üçüncü bombadan sonra medyamız da devletimiz de hükümetimiz de



uyanır...
13/05/2006 tarihinde yazmış olduğu "Medyamızın Hali?..." başlıklı yazıda sözkonusu bomba atılma olayının medyada yeterince yer verilmediğinden serzenişte bulunduktan sonra yazısını şu şekilde tamamlamıştır.
" ...Cumhuriyet'e ikinci bomba atıldıktan sonra, şu satırları yazmıştım:

"Kim olduğu bilinmeyen (ya da bilinen) iki terörist Cumhuriyet'e ikinci bombayı da

attı...
Medyada tıssss... Ne güzel memleket!.. Ne güzel devlet!.. Ne de güzel medya!..

Dün 'Pencere' köşesinde çıkan "Hedef Cumhuriyet Gazetesi!.." başlıklı bu yazı şöyle bitiyordu:

"Tam yazının bu satırında, güpegündüz, Cumhuriyet'e üçüncü bir bomba daha

atıldı...

Ne diyeyim?..

İnşallah bu üçüncü bombadan sonra medyamız da, devletimiz de, hükümetimiz de uyanır..."
Ertesi günü gazetelere baktım, içlerinde yalnız Hürriyet uyanmış; bir akıllı gazete olarak bir gazeteye altı gün içinde üç el bombasının atılmasını, gazeteci mantığıyla değerlendirip manşet yapmış...

Kimi gazete birinci sayfasında habere yer vermiş; kimi gazete ilk iki bomba gibi üçüncüyü de görmezlikten gelmiş...

Oysa eskiden 'Babıâli' böyle değildi...

Ne oldu bu 'medya 'ya ?..
Türkiye 'de çoğu kurum, kesim, insan bozuldu; bunların başında medya geliyor...

Önce bir uyarı: Bu ülkede Cumhuriyet gibi bir gazeteye altı günde üç bomba atılabiliyorsa, üçüncü bombayı atan kişi güpegündüz, bu işi yaptıktan sonra polislerin gözü önünde kaçabiliyorsa, olağanüstü bir durum söz konusudur...

Bu olayı görmezlikten gelen ya da önemsemeyen gazeteler, dilerim ilerde pişman olmazlar...

Teröre karşı o gazete bu gazete demeden elbirliğiyle karşı çıkmak gerekmez mi?.. Ya fikir özgürlüğü?.. Ya basın özgürlüğü?..

Medyada ortaklaşa savunulması gereken ortak değerler değil midir?..

Bizim basın üçüncü bombadan sonra olaya kısmen yer verebildi; bir dostum dedi ki:

-Sonuçta bombalar haberleşebildi...

Eskiden kervanlar eşkıyaya karşı güvenliklerini^ sağlamak için korucu tutarlarmış; Medine 'ye giderek bir kervan için de boy pos,^ e%şe \ulak yerinde, yalınkılıç bir yiğidi



ayarlamışlar!.. Kervan yola çıkmış, az gitmiş, uz gitmiş, derken çölün ortasında Kırk Haramiler' in saldırısına uğramış...

Eşkıya önce korucuya dönmüş:

-Çök ulan şuraya!..

Korucu çökünce, Kırk Haramiler sıraya girmişler, tek tek herifi çimdiklemeye başlamışlar..

Ancak tam kırkıncı harami çimdiklerken bizim korucu celallenip silkinmiş, ayağa kalkmış, narasını patlatmış: -Hahaaayt!..

Sonra palasını çekip tüm eşkıyayı temizlemiş...

Medine' ye varınca kervanbaşı korucunun ücretini ödedikten sonra işine son vermiş...

Korucu:

-Ağam, demiş, görevimizi yerine getirdik ya!.. Neden beni kovuyorsun?.. Kervan sahibi:

-iyi de, demiş, ben her zaman görevini yapman için seni çimdikleyecek kırk eşkıyayı nereden bulurum?..

Cumhuriyet 'e saldırıyı basın sonunda yazıp görevini yerine getirdi; ama, tek bomba yetmedi, biz her zaman üç bombacıyı nereden bulacağız?..

Bu yazıdan da anlaşılacağı üzere şüpheli İlhan SELÇUK gündemi belirlemek ve yönetimi dize getirmek amacıyla ve fazla bir zarar vermiyecek şekilde el bombalarını çalıştığı gazetenin bahçesine attırdıktan sonra beklediği tepki ve sonuçlara ulaşamaymca köşesinde bu şekilde bir yazı kaleme almış ve bombayı atanlardan bahsederken " kim olduğu bilinmeyen (ya da bilinen) iki terörist Cumhuriyet'e ikinci bombayı da attı" derken parantez içinde "bilinen" demesi, iki kişi olduklarını söylemesi ve yazısının sonunda da "biz her zaman üç bombacıyı nereden bulacağız" diyerek bitirmesi şüphelinin eylemden bilgi ve haberinin olduğu yönünde kanaat vermiştir.

Şüpheli İlhan SELÇUK, Pencere köşesinde yayınlanan 24.05.2006 tarihli "Hal ve Gidiş?" başlıklı yazısında:



"Suçyine bizde!..

Cumhuriyet gazetesi neden üç kez bombalandı?.. Sorulur mu?..

RTE ve AKP'yi kundaklamak için...

Cumhuriyet devletinin yüksek mahkemesi Danıştay neden basıldı?..Bir yüksek yargıç neden öldürüldü, dört yüksek yargıç neden yaralandı?.. Sorulur mu?..

Dincilere göre RTE ve AKP'ye yönelik saldırı bu!.. Amaç ne?..

İktidar yanlüarına göre işin içinde eski askerler var; askeri bir darbe için gerekli zemini hazırlıyorlar...

Ordu bu işin içinde!..

Kimilerine göre zaten bu ülkede ne kötülük varsa, altında asker var... Her şeyin başı ve kökeni askeri..

Ya İslamcılık, dincilik, irtica, yobazlık, softalık?.. Ya takıyyeci iktidarın laik cumhuriyete saldırıları?..

Ya PKK terörü?.. Boş ver...

Medyamız harika!.. „.„#♦

A
.. ( ^ T"
llem kallem etti, bombaları, silahları, saldırıları, 'Hefprü Derin Devlet'e fatura etti...
Ya ülkeyi saran dincilik?..
s .'



Ya takıyyeci iktidar?.. Yok öyle şey!.

Dincilik, şeriatçılık islamcılık yandaşları bir yandan iktidarda yolsuzluklarla haşır neşir olurken öte yandan da IMF faturayı topluma dayadı,.. Amerikan Doları yükseldi...

IMF -ne olduysa-AKP hükümetinden 'yeni önlemler" almasını istedi. Ne demek 'yeni önlemler"/..

Zaten hışın çıkmış yoksul halk çoğunluğunun sırtına yeni yükler vurulacak demek... Takıyyeci AKP'nin dışa bağımlı ekonomik yönetiminde dincilerle yolsuzluklar özdeşleşirken halkın da canına okunuyor... Ama kime ne?..

Hal ve gidiş böyleyken, medya ile al gülüm ver gülüm, asker düşmanlığı ve laik cumhuriyet kundakçılığıyla Çankaya'ya çıkmaya hazırlanan AKP'nin RTE'sine ne demeli?..

Siyasette temel stratejiyi 'Hükümet-Devlef çatışmasına oturtan ilk Başbakan bugün iktidardadır,..

Hal ve gidişinden açıkça anlaşılıyor ki şöyle düşünüyor: Hükümetin başına geçtim.. Devletin başına geçeceğim!..

Çoğu kişinin aklı fikri askeri darbe kuşkusunu yayarak asıl darbeyi gözlerden saklamak...

4'te 1 oyla Meclis'in 3'te 2'sini ele geçirip Başbakanlığa ve de hükümete oturan takıyyeci iktidar, Çankaya'da Cumhurbaşkanlığı makamına da AKP damgasını vurduğu gün sivil dinci darbe gerçekleşmiş olacak...

Hal ve gidiş bu...

Patlayan bombaların, sıkılan kurşunların, atılan nutukların özeti de bu... " şeklindeki yazısı ile ERGENEKON terör örgütünün gerçekleştirdiği eylemlerden soma ERGENEKON terör örgütünün kontrol ve denetiminde olmayan medyanın yapmış olduğu yayınlan eleştirerek eylemi derin devletin gerçekleştirdiği yönündeki tespitleri eleştirerek, ERGENEKON terör örgütü ana ilkelerinden olan dez-enformasyon (kara propaganda) yaparak örgütün amacına ulaşmasına hizmet ettiği anlaşılmıştır.

Yüklə 4,23 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin