İletişim Tespit ve CD çözüm ve tutanaklarının incelenmesinde; Devletin yönetiminde yeralan hükümet, bürokrasi ve yargı görevini yerine getirenler hakkında ağza alınmayacak şekilde ağır ithamlarda bulunarak kamu kurum ve kuruluşları yıpratarak, kendisini dinleyen kişileri bu kurumlara karşı kışkırttığı, hükümete karşı söylemleri nedeniyle kendisine de değişik mesajların çekildiği; 3072 Tape Numaralı Satılmış BALKAŞ tarafından Kemal KERİNÇSİZ'c gönderilen iki adet mesajda; " KEMAL BEY. BAZİ VATANDAŞLAR. GENEL KURMAY BASKANİNİ DARBE YAPAMAYACAĞIAKP. IKTİDARİNİN. İPİNİ ÇEKEMEZ DİYORLAR. PEKİ KİM ÇEKER. ORG.ERDAL CEYLANOGLU. (EDOK) VE ORG HASAN IGSIZ. ZORDU KOMUTANI. BU GENARALLERDEN BİRİSİ OLSA OLURDU...." şeklindeki ifadeler değerlendirildiğinde, şüphelinin başka zaman ve zeminlerde yapmış olduğu görüşmelerde askeri bir darbe yapılması gerektiği yönünde bir düşünce ve eylemini ortaya koyduğunu, kontrol edemediği bir kısım kişiler tarafından da kendisine telefon mesajı olarak bu düşüncelerin aktarıldığı, aynı şahısla 3075 Tape numaralı telefon görüşmesinde; şüpheli Kemal KERİNÇSİZ' in "SATILMIŞIM ŞİMDİ BUNLARI SEN TELEFONDA KONUŞURSAN BİZİ ALIR YERE KOYARLAR" şeklinde vermiş olduğu cevapla da; telefonunun teknik takipte olduğunu tahmin ederek karşı tarafı uyarma ihtiyacı hissettiği, buradan da kendi iç ilişki ve gizli toplantılarında darbe ve hükümeti devirmeyle alakalı görüşmeleri rahatlıkla yaptıkları anlaşılmıştır.
Yine, 3044 Tape Numaralı, 28.11.2007 tarihli, şüphelinin beyanına göre Avukatlık bürosunda yanında çalıştığını iddia ettiği, Dursun KOÇ ile yapmış olduğu görüşmede; Dursun KOÇ'un "BABA BİLİYORSUN BEN HAZIR KUVVETİM ANINDA EMRET ANINDA İŞ BİTER. BEN AHMET MEHMET DEĞİLİM BEN..", dediği, Dursun KOÇ'un dosya içinde bulunan adli sicil kaydı incelendiğinde; birçok suçtan sabıkasının bulunduğu, örgütün eylemlerde kullandığı eleman profiline uygun kişilere yakın bir kişilik olması nedeniyle şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'den böyle bir talimat beklemesinin masum bir davranış olarak değerlendirilemiyeceği kanaati oluşmuştur.
Aramalar sırasında şüpheli Ümit OGUZTAN' dan ele geçirilmiş olan "KEMALİST HAREKET" "İSTANBUL-EYLÜL-2000" isimli belge incelendiğinde özetle;
"Ulusal gençliğin Kemalist hareket doğrultusunda örgütlenebilmesi için, "Kemalist hareket" adı altında resmi dernek kurulması gerektiği, kurulacak bu derneğin dernek dışında oluşturulacak 5 kişilik GİZLİ bir komite tarafından yönlendirileceği, bu GİZLİ KOMİTE ile dernek başkanı arasında "KÖPRÜPERSONEL " olmaşLgçrektiği belirtilmiş,
ERGENEKON belgesinin 4/2-a) "KÖPRÜ PERSONEL" başlığı altında da; "Seçilecek üç kişinin ERGENEKON içinde ve örgüt dışında, örgütü temsilen hareket
edebilmelerinin sağlanması gerektiği bu kişilerin örgüt dışında legal bir işte istihdam edilmeleri gerektiği" vurgulanmıştır. Kemalist hareket ile ilgili oluşuma baktığımızda da "KÖPRÜ PERSONEL" kavramının kullanıldığı,
Yapılan aramalarda Şüpheliler Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY isimli şahıslardan ele geçirilen; "KEMALİST MODEL, ULUSAL GENÇLİK HAREKETİ, DİNAMİK, ULUSAL GÜÇ BİGLİĞİ & KUVA AYRIMLI CEPHESİ, ARAŞTIRMA, GÖZLEM, ANALİZ, TEORİ İSTANBUL 29 EKİM 2000 " isimli örgütsel dokümanda da özetle ;
"Dinamik adı verilen bu çalışmada "Ulusal Güç Birliği" gençliğin mercek altına alınarak analiz edildiği, 21. yüzyıl Türkiye 'sinin ulusal çıkarlarına ve Kemalist ideoloji ilkelerine uygun biçimde yeniden örgütlenmesinin planlandığı belirtilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk'ün kendi elleriyle kurduğu ne kadar yaşamsal kurum var ise vefatından sonraki süreçte işlemez hale getirilip kapatıldığı,
Atatürk'ün kurduğu kurumlardan birisinin de, 5 Bin şubeli "HALKEVLERİ" olduğu, halkevlerinin kapatılmasının Türk gençliği ve ulusu için en önemli kayıplardan birisi olduğu,
Cumhuriyet devrimlerini yaşatacak kurumlardan bir diğeri olan "KOY ENSTİTÜLERİ"nin işlevsiz kılınması ile Türk gençliğinin ilerlemesinin önüne geçildiği,
Dünya klasikleri olarak anılan, fikir ve sanat kaynaklarının "yasak kitaplar" listesine dönüştürülerek gençlerin ve yetişkinlerin çağı algılamalarının engellendiği,
Laikliğin aycıklar altına alındığı ve devlet eliyle "münevver yobaz" yetiştirildiği belirtilmiştir.
Ayrıca totaliterlik merdiveni ile demokrasiye ulaşmaya yeltenenlerin, önce faşizmin, ardından Nazizmin ve sonuçta emperyalizmin kucağında kendilerini bulduklarını, bazılarının darağacında can verdiğini, bazılarının zincir bozan günlerini yaşadıklarını, bazılarının da kalp krizi kuşkuları ile arkalarında "Ben zengini severim(!)" sloganını bırakarak bu dünyadan göçüp gittikleri" belirtilmiş,
Belgenin devamında; "Türkiye'nin bugünkü durumunun 1919 koşullarından daha vahim olduğu, gençliğin siyaset ve inançla birleşmesi durumunda ise; unsurlar ve koşullar gereği Türkiye 'nin ve buna bağlı olarak dünyanın mutlak değişmeye gebe olduğu ..
Ayrıca dış güç odaklarının bu gerçeği görmezden gelmeyecekleri, Türkiye 'nin de bu gerçeği görmesi ve gereğini yerine getirmesinin yaşamsal ve kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu,
Dinamik adı verilen bu çalışmada Türkiye Ulusal Güç Birliği Gençlik; Dinamik unsur olarak değerlendirildiği ve Türkiye'nin "ulusal güvenlik" çıkarlarına uygun doğrultuda değişim sürecinin başlatılmasını amaç edindiği,
Aynı düşünceden yola çıkarak "Kuvayı Milliye Cephesi" adıyla sokaklardaki başı boş, amaçsız, işsiz ve umutsuz (lümpen) gençler ile tarikat okullarında rejim düşmanı haline dönüştürülen ve Ülkü Ocakları 'mn etkisindeki gençliğin eğitilerek bilinçlendirilmesi hedeflendiği,
Ayrıca Ulusal Güç Birliği 'ne bağlı olarak "Milli Mücadele yıllarında kurulan örgütlerin günümüzde yeniden kurulması ve faaliyete geçirilmesinin uygun görüldüğü "
Ulusal Güç Birliği'nin liderliğini Kemalist ideolojiye gönül vermiş ve liderlik
yeteneklerine sahip bir Türk kızının üstlenmesinin uygun görüldüğü belirtilmiş
"İDEOLOJİK VE SİYASAL AMAÇLI YOZLAŞTIRMA GİRİŞİMLERİ" başlığı
altında;
ideolojik ve siyasal amaçlı toplumun yozlaştırma girişimlerinin ilk basamağının
kültürel alan olduğu, özellikle medya aracılığı'ıh kültürel ve ahlaki değerlerin toplum
hafızasından silindiği ve yerine "yükselen değerlef^ıh "köşe dönüşücülük" anlayışının
yerleştiği, \\
Bu nedenle toplumun kültürel ve ahlaki değerlerinin alt üst edilmesinin önüne geçilmesi gerektiği, ulusal üretime katkıda bulunan Kemalist iş adamları ile yeni istihdam alanları oluşturmayı çaba gösteren genç girişimcilerin "Ulusal Güç Birliği" ve "Kuvayı Milliye Cephesi" çatısı altında birleşen Kemalist gençler tarafından manevi anlamda desteklenmesi gerektiği,
"ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ" başlığı altında;
Öncelikle üniversite gençliğinin durumu hakkında genel bilgiler verildiği, üniversite gençliğinin doğrudan "Ulusal Güç Birliği "ni oluşturması gerektiği, günümüzde üniversite gençliğinin köktendinci akımlar ve sol ideolojiler tarafından kontrol altına alınmaya çalışıldığı,
Türkiye'nin 1950'lerden itibaren Atatürk devrimlerinden çok önemli ödünler verildiği, emperyalizmin ve gericiliğin birçok alanda güç kazandığı, 28 Şubat 1997 günü yapılan MGK toplantısının Türkiye için bir dönüm noktası olduğu, YÖK'ün kısmen de olsa fundamentalizme karşı tavır alması ve türban genelgesini uygulamaya koymasının olumlu gelişmeler olduğu, bunların yanı sıra hızla açılan taşra üniversitelerinin irticanın kalelerine dönüştüğü, oysa ki üniversitelerin cumhuriyet devrim yasalarının uygulandığı kültür ve bilim kaleleri olması gerektiği, üniversitelerde mescit bulunmasının Anayasaya aykırı olduğu,
"SONUÇ" başlığı altında;
Bu çalışmada temel amacın "Ulusal Güç Birliği" merkezli Kemalist örgütlerin sağlıklı bir şekilde oluşturulmasının önemini ve gerekliliğini dile getirdiği, 21. yüzyılda Cumhuriyet devrimlerinin ulusal gençliğe Milli Mücadele döneminden daha çok gereksinim olduğu, özetle ulusal çapta Kuvayı Milliye ruhunun canlandırılması, örgütlendirilerek hayata geçirilmesi gerektiği" belirtilmiştir.
^Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in bilgisayarlarının incelenmesinde: "MİLLİ GÜÇ BİRLİĞİ DERNEĞİ.doc" isimli dosyada; Vatanseverler Güç Birliği Derneği'nin Tüzüğü olduğu görülmüş, söz konusu dernek tüzüğünün Büyük Güç Birliği derneğinin amacı ile aynı olduğu tespit edilmiştir.
ERGENEKON Terör Örgütünün bu dokümanlarında adı geçen ve oluşturulması istenen "Ulusal Güç Birliği" ile ilgili olarak; Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in Örgütün amacını gerçekleştirmek için almış olduğu bu kararlar doğrultusunda, Sivil Toplum Kuruluşları ve Derneklerin kurulmasına önayak olduğu, diğer şüphelilerle birlikte Büyük Hukukçular Birliği, Milli Güç Birliği Platformu/Hareketi (Büyük Güç Birliği Derneği) ve Ayasofya Derneği v.s. gibi sivil toplum kuruluşlarının kurucusu ve yöneticisi olduğu, bu yapılanmaların etkili eylemlerde bulunması ve genişlemesi için gayret sarfettiği, özellikle örgütün talimatları doğrultusunda, kamuoyunu etkilemek ve örgütün propagandasını yapmak amacıyla değişik vesilelerle dosya içinde bulunan İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü'nün yazısından anlaşılacağı üzere yukarıda açık bir şekilde izah ettiğimiz, 03/06/2005, 23/07/2005, 23/09/2005, 24/09/2005, 28/10/2005, 10/11/2005, 06/01/2006, 09/09/2006, 10/03/2006, 09/04/2006, 07/05/2006, 17/05/2006, 18/05/2006, 06/06/2006, 12/06/2006, 16/06/2006, 20/06/2006, 22/06/2006, 04/07/2006, 20/07/2006, 21/09/2006, 19/11/2006, 12/12/2006, 18/12/2006, 10/03/2007, 11/03/2007, 13/06/2007, 04/07/2007, 01/11/2007, 30/11/2007 tarihli eylem ve gösterilere organizatör veya katılımcı olarak iştirak ettiği, bu gösterilerde özellikle "Türklük, Atatürk, Vatan ve Bayrak Sevgisi" gibi ulus olarak hassas olduğumuz ve olmamız gereken unsurları öne çıkarıp gerçek amaçlarını gizleyerek ülkemizin çok ihtiyaç duyduğu istikrar ortamını bozmak, Cumhuriyet tarihimizde fazlaca örnekleri bulunan siyasi düşünceleri, mezhepçiliği, etnik kökeni veya dini kullanarak; sağ-sol, alevi-sunni, laik-antilaik, Türk-Kürt, Müslüman-hrıstfvan {milyoner) gibi ayrımcılık yaratarak, kin ve nefret tohumları atarak, mevcut huzur ve sükun-ortamını baltalayarak, Ulu Önder Mustafa
ulaşmamıza ket vuracak, ülkemizin ekonomik, sosyal ve siyasi olarak gelişmesini önleyecek, insan hak ve özgürlüklerinin genişlemesi ile demokrasinin yerleşmesine engel olacak, hükümete karşı halkı ve silahlı kuvvetler içinde resmi hiyerarşiye uymayacağını düşündükleri bir grubu kışkırtarak silahlı bir darbeye zemin hazırlamak olduğu anlaşılmıştır.
Bu cümleden olarak; 3083 Tape No'Iu görüşmede Söptlüler Derneği Başkanı olan Erdoğan KAYA'ya 'BİR NOKTADA DEVLETİN YAPAMADIĞINI BUGÜN ZATEN DEVLETİN BUNU YAPMALARI MÜMKÜN DEĞİL, DEVLET ZATEN KARŞI GÜÇLERE GEÇMİŞ İŞGAL EDİLMİŞ KURUMUYLA KURULUŞUYLA. YANİ İŞGALCİ GÜÇLER DEVLETİ ELE GEÇİRME GAYRETİNE GİRMİŞ" "ORDA RA.. PAŞA VAR... GENERALLER VAR ALBAYLAR VAR, BİSSÜRÜ ŞEY VAR YANİ ÇOK NİTELİKLİ İNSANLAR VAR... YANİ Bİ ÇOĞUNU TANIMIYORSUNUZ SİZ TABİ DE, PROFESÖRLER VAR BAYA Bİ AYDIN KESİM VARDI." ..."SENİN DERNEĞİ DE BİZİM, AY-YILDIZ BİRLİĞİNE AL..","O KONUDA, HATTA İMKAN NİSBETİNDE BULUNDUĞUNUZ YERDE... DİĞER DERNEKLER VARSA ORAYA SOKMAYA ÇALIŞIN", "İŞ GENİŞLEMEKTİR ANLATABİLDİM Mİ GENİŞLEMEKTİR.. ORALARDAN BURAYA GELDİNİZ ATEŞLER YAKIYORSUNUZ.." diyerek, bu Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey'i anma toplantısı ve benzeri olarak tertip edilen ve her Türk vatandaşı tarafından itiraz edilemeyecek ve milli duygu ve düşünceye sahip herkes tarafından kabul gören anma toplantıları, şehit cenazeleri v.s. gibi toplumsal tepkilerin dile getirildiği organizasyonları, mensubu olduğu örgütün propagandasına dönüştürdüğü, yaptıkları eylem ve faaliyetlere bazı emekli askerler, profesörler v.s gibi önemli kişilerin katılıp desteklediklerini belirterek yaptıkları eylemlerin meşruluğunu ifade etmeye çalıştığı, "DİĞER DERNEKLER VARSA ORAYA SOKMAYA ÇALIŞIN", "İŞ GENİŞLEMEKTİR ANLATABİLDİM Mİ GENİŞLEMEKTİR' demekle, örgütün amaçları doğrultusunda faaliyet göstermesi için tüm STK'ları yönlendirmek için bir çatı altında toplama ve genişleme girişiminde bulunduğu,
Örgütün LOBİ Belgesinde; "Lobi'nin ... oluşturacağı sivil toplum kuruluşlarının etkinlik ve eylemler düzenlemesini organize ve kontrol eden güçlü bir mekanizma olarak kalması gerektiği" şeklindeki politikasına uygun davrandığı açıkça anlaşılmıştır.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in evinin aranması sırasında "bir adet Kırmızı Klasör içerisinde bir kısım askeri bilgilerin de yeraldığı dokümanlar" ele geçirilmiş olup, şüphelinin bu klasör içindeki evrakların Muzaffer TEKİN'in Avukatlığını yapması nedeniyle Avukat-müvekkil ilişkisine dayanan evraklar olduğu ve bu nedenle elkonulamıyacağmı ileri sürmesi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığımızın talebi üzerine, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimliğinin 21/01/2008 gün ve 2008/30 değişik iş sayılı inceleme karan üzerine Klasör ve içeriğinin yapılan incelemesinde:
Aydın YÜKSEK1 in ev aramasında elde edilen 1 nolu CD nin tespit edilen içeriği ile. Muzaffer TEKİN'in ikametinde elde edilen 16 Nolu CD'nin içeriğinin aynı olduğu, içerisindeki Askeri içerikli Belgeletin alt ve üst sol köşelerinde GİZLİ ibarelerinin bulunduğu,
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in ikametinde yapılan aramada elde edilen dokümanlann içeriklerinin Aydın YÜKSEK ve Muzaffer TEKİN'den elde edilen Cd'lerdeki Askeri İçerikli Belgeler ile aynı belgelerin bilgisayar çıktısı olduğu ancak belgelerdeki "GİZLİ" ibarelerinin çıkartılarak (silinerek) bilgisayar çıktısının alındığı yapılan inceleme sonucunda tespit edilmiş olup;
Kemal KERİNÇSİZ'den elde edilen;
-
Sayın Kuvvet Komutanının Milli Güvenlik Kurulunda yaptığı konuşma notlan,
-
Yüksek Askeri Şura Konuşma Notu 1 Apstes 2003,
-
Kara Harp Okulu 2003-2004 Eğitin* Yah AçllışTöreni Konuşma notu, Eylül 2003
-
Türk Silahlı Kuvvetleri Üzerindeki Pq)Mij|a7'Siyâset|Yapılması Temmuz 2003
5. 2003 Katılım Ortaklığı Belgesinde AB'ye Uyum Çerçevesinde Türkiye'den yapılması istenen hususlar AKP Hükümetinin İcraatları isimli belgeler" ile Muzaffer TEKİN'den elde edilen belgelerin "GİZLİ" ibaresinin çıkarılması dışında aynı olduğu, Muzaffer TEKİN'den elde edilen 16 numaralı CD içeriği ile ilgili olarak Genel Kurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığına yazılan 19 Haziran 2007 tarihli yazıya verilen 9 Temmuz 2007 tarih ve 306602 sayılı yazıda: "Söz konusu belgelerin MGK ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantıları öncesi yapılan hazırlıkları ve çeşitli konuşma metinlerini ihtiva eden Gizli belgeler.." olduğu bildirilmiş olup, aynı belgelere ilişkin olması nedeniyle bu durumun şüpheli Kemal KERİNÇSİZ için de geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'e sözkonusu kırmızı klasör ve içeriği sorulduğunda özetle:
"..Şüpheli Muzaffer TEKİN'in tutuklanmasından süre sonra Aydın YÜKSEK'in bürosuna gelerek CD'yi masasının üzerine koyduğunu, devamla Aydın 'ın; bu CD'de herhangi bir gizli belge olmadığını, kendisinin iş ortağı olan Muzaffer ŞEN OCAK ile ilgili bilgiler olduğunu bu bilgileri Muzaffer ŞENOCAK'tan derleyip bizzat CD'ye kendisinin aktardığını ve Mete YALAZANGİL aracılığıyla Muzaffer ŞENOCAK'ın asker kimliği nedeniyle yardımcı olmak için Muzaffer TEKİN'e teslim ettiğini ve bu CD sebebiyle de kendisinin arandığını bu konuda hukuki bir yardımda bulunup bulunamayacağını sorduğunu" kendisinin ona CD'de ne olduğunu sorduğunu, kimlik bilgileri olduğunu ifade ettiğini, birlikte beraber bilgisayara koyarak içindeki dokümanlara tek tek baktıklarını, bakabildikleri dokümanlarda kendisinin gizlilik unsuru görmediğini, dokümanlarda "GİZLİ" ibaresinin olmadığını ve ayrıca söz konusu dokümanlarda ürünlerin tanıtımı Muzaffer ŞENOCAK hakkında kimlik bilgileri, şirket bilgileri, GAMBİYA ile ilgili fotoğraflar, bazı komutanların bazı konularda isim zikretmeksizin görüşleri, Milli Güvenlik Kurulu kararları, gizli olmayan raporlar ve ülke meseleleri hakkında belgeler olduğunu gördüğünü, ancak yukarıda belirttiği gibi CD'yi getiren şahsın "bu CD'nin Muzaffer TEKİN 'e bırakılan CD'nin bir kopyası" olduğunu ifade ettiğini, kendisinin de bunun üzerine ona CD 'yi çıkartarak teslim ettiğini ve söz konusu CD 'yi Emniyet Müdürlüğüne veya soruşturmayı yapan Cumhuriyet Savcılığına teslim ederek kendisinin de teslim olmasını tavsiye ettiğini, CD'yi Aydın YÜKSEK'in alıp büroyu terk ettiğini, Bilahare söz konusu CD'deki bilgiler bilgisayarında çıkmış olmakla aradan 4 ay geçtikten sonra söz konusu CD'de yer alan bilgileri bir defa daha okuyarak birer çıktılarını da yazdırarak ele geçirilen klasörü oluşturduğunu ve ilgili kurumlarla yazışma yaptığını, gizliliği ihlal etmediğini" belirtmiş,
Aydın YÜKSEK'in kendisine CD 'yi verdiğinde bir kopyasından bilgisayarına yükleyip yüklemediği sorulduğunda;
Kesinlikle kendisinin bilgisayarına veya başka bir CD flash bellek gibi depolama aygıtına Aydın YÜKSEK'in getirdiği CD'nin bir suretini kopyalamadığını, Avukatlık bürosunda sekreterlik yapan RECEP AKKUŞ"un sadece CD'yi açtığını içeriğine baktıklarını, herhangi bir sakınca görmediklerini ve kapattıklarını, tarihini tam olarak hatırlayamadığı bir süre sonra bilgisayardan çıktısını alarak klasör haline getirdiğini ve bahsettiği kurumlarla yazışma yaptığını, bu konuyla ilgili başka bir CD hazırlamadığını ve hiçbir değişiklik yapmadıklarını" belirtmiş ise de;
Şüpheli Aydın YÜKSEK'in gerek kolluk, gerekse Cumhuriyet Başsavcılığımızda alman ifadelerinde özetle; " .... kendisini Mete abisinin aradığını, ifade vermek üzere TEM şubeye gitmeleri gerektiğini söylediğini, kendisinin bunun nedenini sorduğunda; onun Muzaffer TEKİN'in yakalandığını ve tutuklandığını ve kendisinin vermiş olduğu CD'nin de Muzaffer TEKİN'den ele geçtiğini söylediğini, bunun üzerine kendisinin 'ifade verelim neticede ben polisim kaçmak gibi bir şansım olamaz' dediğini ve telefonu kapattığını, önce olayın ciddiyetini anlayamadığım,~ Etrafımclaki tanıdığı insanlara danıştığını, televizyondan Avukat olarak bddığı' Kemal\ KERİNÇSİZ'in yanına giderek
danıştığını, kendisinin Avukat Kemal KERİNÇSİZ'e olayı anlattığını, Bu ele geçen cd'nin içeriğinin basında söylendiği gibi askeri sırlar olmadığını bu konuda Genel Kurmayın yazılı açıklama yaptığını, dolayısıyla kendisinin de bu konu ile ilişkisinin olmadığını Beşiktaş istanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gitmesini söylediğini. Kemal KERINÇSIZ'in böyle söylemesi üzerine evinde bulunan diğer cd'yi Muzaffer ŞENOCAK ile ilgili irtibatının delilleri olan evrakları alarak savcılığa gittiğini, Savcılıkta Tem şubeden görevliler tarafından yakalandığını...." beyan ettiği ifadesinin hiçbir yerinde "söz konusu CD'yi Kemal KERİNÇSİZ'in bürosuna götürüp orada bilgisayara takıp -açıp bakıldığı konusunda bir beyanının bulunmadığı" anlaşılmıştır.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ bu soruşturma dosyasında Muzaffer TEKİN'in Avukatlığım yapmaktadır, ancak soruşturma dosyası hakkında 5271 Sayılı CMK'nun 153/2. maddesi gereğince kısıtlama kararı mevcut olup, Şüphelinin Cumhuriyet Başsavcılığımızın işbu 2007/1536 sayılı soruşma dosyasından da CD'nin içeriğini alabilmesi mümkün değildir. Aydın YÜKSEK' in beyanları ile şüphelinin beyanları çelişkili olup, yapılan digital incelemede de şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in bilgisayarlarında silinen dosya ve klasörler içinde sözkonusu CD'nin içeriğine rastlanmadığı bilirkişi incelemeleri sonucunda anlaşılmıştır. Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in savunması doğru olsa idi ele geçen belgelerin bilgisayarlarında digital ortamda silinmiş bile olsa bir suretinin çıkması gerekirdi. Buradan, şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in, Genel Kurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığının yazısında belirtildiği şekilde, Devlete ait niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri içeren belgeleri temin edip bulundurduğu anlaşılmıştır.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun 327/1. maddesine göre: "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararlan bakımından, niteliği itibanyla, gizli kalması gereken bilgileri temin eden kimseye üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir..." hükmü getirilmiştir. Şüphelinin mensubu olduğu örgütün değişik kaynaklardan temin ettiği ve devlete ait gizlilik derecesinde sınıflandırılmış olan belgeyi evinde bulundurmasının izahı yoktur. Çünkü örgütün yapısı ve diğer örgüt mensuplarında ele geçirilen belge ve dokümanlar incelendiğinde de bu ve buna benzer birçok devlet sim sayılabilecek veya niteliği bakımından gizli olan belgeler olduklan tespit edilmiştir. Bu belgeleri, örgütün her kurum ve kuruluşa sızma stratejisini uygulayarak kendi yandaşları aracılığı ile temin etmiş olabileceği değerlendirilmiştir.
Aramalar sırasında Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in el yazısı ile yazmış olduğu "K. ÇEKMECE Bed... O...., Fen işlerinde şef M uslu Bölücü akrabaları ile örgütlü çalışıyor" şeklindeki yazı ele geçirilmiş olup 5237 Sayılı TCK'nun 135/2. maddesinde: "Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse,....cezalandırılır." hükmünü getirmiş olmakla şüphelinin fişleme yaptığı anlaşılmıştır.
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in banka hesapları üzerinde BDDK Murakıpları tarafından yapılan inceleme neticesinde: düzenlemiş olduklan 07/07/2008 tarih ve R-4, R-8 sayılı rapora göre: "Kemal KERİNÇSİZ'in ınünFerid ya da ortak hesaplanna son 4 yıl içinde, hesap ekstresi açıklamalarında yatıran ya da çekilen kişinin isminin belirtilmediği, net olarak 1,5 milyon YTL tutarında nakit girişi gerçekleşmiştir. Anılan tutarın yüksek olması nedeniyle, ilgili para hareketlerinin "Suç Gelirlerinin Aklanması" mevzuatı ile vergi mevzuatı açısından yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilave incelemeye tabi tutulmasının gerektiği mütalaa olunduğunun" bildirilmesi üzerine MASAK tarafından inceleme başlatılmıştır.
Buraya kadar yapmış olduğumuz açıklamalar ve toplanan delillere göre; şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in nihai amacı Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ve halkı Türkiye Cumhuriyet-hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek olan ve bu yönde eylemleri bulunan yasadışı.- silahlı ERGEN EKON terör örgütünün
hukuk birimi sorumlusu olarak faaliyet yürütmek, örgütün amacına yönelik olarak halkı Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek, devlete ait niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin etmek, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek suçlarını işlediği yönünde hakkında kamu davasının açılması ve yargılanmasını gerektirecek derecede yeterli şüphe teşkil eden deliller elde edilmiş olmakla,
Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in üzerine atılı eylemlerine uyan; 5237 Sayılı TCK'nun 314/2, 313/1 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5, TCK'nun 314/3-220/4 ve 313/4. maddeleri yollaması ile TCK'nun 327/1, 135/2-1 maddeleri gereğince cezalandırılması tespit edilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |