Gölgede dans ‘’Tutsaklık Prangaları’’ Yazan : Gülay Sena Dündar tanitim



Yüklə 3,07 Mb.
səhifə10/30
tarix30.07.2018
ölçüsü3,07 Mb.
#64210
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   30

-21-

Günlerdir öyle uykusuz kalmıştı ki genç adam, yatağa dinlenmek için uzanır uzanmaz hemen uykuya dalmıştı. Kapının hararetle çalınmasıyla yatağından sıçradı genç adam. Yeni bir gelişme olduğunu düşündüğü için alelacele üzerindeki eşofmanlara aldırmadan odasından çıktı. Merdivenlerden indiğinde yolunu Bade kesmişti uykulu gözlerle.

Bade ‘’ne oluyor abi yaa?! Kim bu alacaklı gibi??’’

Devran ‘’bilmiyorum Bade, önümden çekilirsen öğrenicem.’’

Bade kenara çekilip mahmur gözlerle odasına çıkınca Devran kapıyı açtı. Karşısında Avukat Orhan belirsiz gözlerle bakıyordu. Ama yine de bu belirsiz gözlerde büyük endişe seziyordu genç adam. Gözlerini kararsızlıkla kıstı ve Orhan’ın ne diyeceğini merakla bekledi.

Devran ‘’bir gelişme mi var Orhan? Cem uyandı mı yoksa?’’

Orhan ‘’hayır, uyanmadı. Cem değil de.. yani bir gelişme var ama olumlu bir şey değil.’’

Devran ‘’istersen geç içeri…’’

Orhan ‘’yok yok, hiç vaktimiz yok. Hemen çıkmamız lazım Devran.’’

Devran ‘’Orhan, önemli bir durum mu var?!’’

Orhan endişeli bir bakışla ‘’Nil Hanım… hapishane koğuşunda mahkûm kadınlardan biri şişlemiş onu.’’

Devran ‘’N-NEEE?!!!’’

Orhan ‘’şişi karnına saplamış defalarca, durumu kritikmiş. Olay cereyan eder etmez beni aradılar, az sonra ambulans orada olacakmış.’’

Etrafındaki her şey dönüyordu sanki gözlerinde. Kendini biran bayılacakmış gibi hissetti genç adam. Devran alelacele çıkmaya çalışırken Orhan onu durdurdu.

Orhan ‘’bir hırka al bari.!’’

Devran ‘’başlatma şimdi hırkandan, uğraşamam şimdi hırkayla…!’’

Devran evin kapısını bile örtmeyi akıl edemeden kendini dışarı attığı için Orhan askılıktan bir hırka alıp kapıyı örttü ve Devran’ın yanına geldi. Devran’ın arabayı kullanmaya çalışacağını düşünerek genç adamın koluna girdi.

Orhan ‘’hayır, benim arabamla gidiyoruz.’’

Devran öyle endişeliydi ki, hiç itiraz etmedi. Aklı başında değilmiş gibiydi. Arabaya bindiler ve hızla oradan uzaklaştılar.

●●●

Uzun bir uykudan uyanmış gibi gözlerini açtığında buğulu siren sesleri kulaklarını çınlatıyor ve tekrar tekrar kulaklarında yankılanıyordu bu sesler. Bulanık bir görüntüyle etrafa baktığında ambulansta olduğunu ve yanında Devran’ın olduğunu gördü. Devran başında hiç görmediği kadar üzgündü ve akmayan gözyaşlarıyla gözleri parlamıştı. Nil’in gözlerini açtığını gören genç adam nedensiz bir mutlulukla heyecanlandı.



Devran ‘’NİL…!’’

Nil ‘’nerde-yim b-ben…?’’

Devran ‘’korkma Nil, ambulanstasın. Hastaneye gidiyoruz…’’

Nil ‘’Be-bebek…?’’

Devran bu sözü duyunca gözleri parladı ‘’o da iyi olacak.! İkiniz de çok iyi olacaksınız, bana güven…’’

Başı geriye düşerek gözleri kapandı genç kız, çok kan kaybetmişti. Bunu gören Devran iyice endişelenmişti. Yanındaki hemşireye bağırdı.

Devran ‘’biraz daha hızlı gitmesini söyle şu lanet şoföre!!’’

Hemşire ‘’sakin olun beyefendi, elimizden geleni yapıyoruz…’’

Devran ‘’Allah’ım sen onları benden alma ne olursun…!’’

●●●


Sedyeyle ambulanstan indirilirken genç adamın gözü Nil’deydi ve oda alelacele inerek sedyeyle beraber hızlı adımlarla yürümeye başladı. Röportaj almaya çalışan gazetecileri bile görmüyordu o an gözü. Sadece Nil’deydi, sadece… Doktor Hakan Nil’e müdahale etmeye başladı.

Hakan ‘’hastanın hikayesini alalım.’’

Hemşire ‘’ Nil Harmangil.. kaldığı hapishane koğuşunda şişlenmiş. Ayrıca hamile olduğu bilgisine ulaştık.’’

Hakan biraz inceledikten sonra ‘’tek bir şiş yarası yok burada, defalarca saplanmış olmalı. Hemen acile alıyoruz arkadaşlar kımıldayın biraz.!!’’

Hakan acile gidecekken Devran onu heyecanla durdurdu.

Devran ‘’Hakan, o iyi olacak mı?’’

Hakan ‘’merak etme, elimden geleni yapacağım.’’

Devran ‘’Cem pisliğinin durumunda bir değişiklik var mı?’’

Hakan ‘’hayır, yok.. ama sanki düne göre durumu daha iyi. Tabi bu benim kişisel sezgilerim, kanıtım yok.’’

Devran ‘’anlıyorum. Umarım sezgilerinde haklı çıkarsın. Çünkü Nil daha fazla o fare deliğinde kalmamalı.! Ya Allah bilir daha neler olur ona orada!!!’’

Orhan ‘’sakin ol Devran, gel biz şöyle acilin önünde bekleyelim.’’

Devran ‘’olmaz, Nil’in yanında olacağım.!!’’

Hakan ‘’sizi içeri alamayız zaten Devran Bey, siz avukat beyi dinleyin iyisi mi…’’

Orhan ‘’hadi Devran, gel sen böyle.. biraz sakinleş, aklın başında değil şimdi senin…’’

Acil kapısında duvara yaslanarak yere oturdu. İki elinin arasına aldığı başı çatlayacak gibi ağrıyordu fakat onun şuan düşündüğü tek şey Nil’in ve bebeğinin iyi olmasıydı.

Devran iç çekerek ‘’Allah’ım bunların hepsi benim yüzümden…!’’

Orhan ‘’böyle düşünme Devran.. şuan kendini ya da bir başkasını suçlamak hiçbir işe yaramaz.’’

Devran ‘’Offf… haklısın…’’

Orhan duraklayarak ‘’ben seni ilk kez bu kadar endişeli görüyorum Devran, ilk kez biri için bu kadar endişeleniyorsun. Nil’le bildiğim kadarıyla annenin zoruyla evlenmiştin.’’

Devran ‘’Lanet olsun, evet…! Ama aşık oldum.’’

Orhan ‘’o zaman sana geçmiş olsun.’’

Devran ‘’ne demek o?’’

Orhan ‘’aşk acının dolaylı tümleci de ondan…’’

Devran ‘’edebiyat parçalıyorsun, felsefeye başladın. Ama çektiğim acıları bilsen eminim daha ağır konuşurdun. Ama hak ettim hepsini…! Hem de daha fazlasını! Ama yetmediği için bu kadar acı, şimdi de Allah sevdiklerimi kaybetmemle sınıyor beni.!’’

Orhan ‘’harap ettin kendini yol boyunca.. artık biraz sakin ol.’’

Devran ‘’şu salak kafam yüzünden, bunların hepsini hak ettim ben! HAK ETTİM! Ama Nil’in hiçbir suçu yoktu, o benim yüzümden böyle…’’

Sözünü tamamlayamadan yutkunup derin derin nefes almaya başladı genç adam. Biraz sakinleşmeye çalışıyordu. Kendisini Nil’in de bebeğin de iyileşeceğine inandırmaya çalışıyordu.

●●●

Cansız bir şekilde yoğun bakımda yatan genç kızı camın arkasından izliyordu Devran. Aralarında incecik bir cam vardı ama o kalın duvarlar varmış gibi hissediyordu. Cama ellerini koydu ve camın üzerinden Nil’in saçlarına okşarmışçasına dokundu. Gerçek hayatta hiçbir zaman yapamayacağı gibi… o an aklına çılgınca bir fikir geldi ve etrafına bakındı. Etrafta hiç hemşire ya da görevli yoktu. Huşu içinde odaya girdi ve kapıyı kapattı. Nil’in odasına girmek yasaktı ama o sevdiği kadın için bütün yasakları çiğneyebilirdi o an. Çünkü Nil’in iyi olduğunu hissetmeye ihtiyacı vardı genç adamın. Önce Nil’in eline dokundu genç adam, sonra elini tuttu, okşadı. Sonra elini Nil’in karnına götürdü ve genç kız ayıkken hiç yapamayacağı bir şey daha yaptı, bebeğiyle tanıştı Nil’in karnını okşarken.

Devran ‘’ben.. üzülerek söylüyorum ki babanım… bu benim için büyük bir gurur belki de ama senin için aynı şey değil. Ben senin babanım… seni hiçbir zaman hak edemeyecek olan baban… telafisi olmayan hatalar yaptım ben, ama.. içimde sana ve annene karşı öyle derin bir aşk, öyle derin bir sevgi var ki…’’

Elini Nil’in karnından çekip saçlarına götürdü. Az önce soğuk camın üzerinden genç kızın saçlarını okşarken şimdi gerçeğiyle karşı karşıyaydı. Genç kızın saçlarını okşadı ve eğilerek Nil’in dudaklarıyla birleştirdi dudaklarını. Yumuşak bir şekilde Nil’i öptü ve son bir kez sevdiği kadına bakarak odadan çıktı.

●●●

Hümeyra ‘’ ‘KENDİNE GEL, YOKSA BU ARTİSTLİKLERİNE PİŞMAN EDERİM SENİ! KENDİNE DİKKAT ET, BÖYLE DEVAM ETTİĞİN SÜRECE DE HER ŞEYE HAZIRLIKLI OL…! HER AN KENDİNİ ŞİŞLENMİŞ, BOĞULMUŞ YA DA BIÇAKLANMIŞ OLARAK BULABİLİRSİN.’ ’’



Herkesin içinde, bütün koğuş kadınlarının önünde Hümeyra’nın genç kızın kulağına fısıldadığı korkunç sözler aklına gelmişti derin uykuda Nil’in. Belki de bu sözlere kulak asmamakla hata etmişti ama affedilemez bir şey yapmamıştı, cesaretinin kurbanı olmuştu. Yüreği ağzına gelmiş bir şekilde nefes nefese uyandığındaysa karşısında Devran’ı şaşkın bir şekilde kendisine baktığını ve genç kızın ani hareketiyle oturduğu koltuktan korkuyla heyecan karışık bir şekilde ayağa kalktığını gördü.

Devran ‘’Nil…! İyi misin?’’

Nil doğrulmaya çalıştığındaysa Devran kararlı bakışlarla engelledi.

Devran ‘’sakın hareket etme lütfen.! Dikişlerin açılabilir, doktor sıkı sıkı tembih etti.’’

Nil başını karnına giren ağrıyla tekrar yastığa koyduğunda yüzünü ekşitmekle yetindi sadece. Her ne kadar kararsızlık yaşasa da bebeği merak ediyordu içten içe.

Nil ‘’o.. yani bebek… iyi mi?’’

Devran yumuşacık bir tebessümle ‘’çok zor oldu ama kurtardı doktor. Böyle bir yaralanmada kurtulması imkânsız gibi bir şeymiş. Ama o, bize bir mucize yaşattı bu bebek. Nil, belki sen bana kızıyorsun ve bencillik yaptığımı düşünüyorsun ama bu bebek hayatta kalmak için çabalıyor. Bunu bir tek ben mi görüyorum?’’

Nil ‘’öyle görmek istediğin için görüyorsundur belki de..’’

Devran ‘’tıpkı şuan senin kestirip attığın gibi…’’

Nil ‘’kararım konusunda konuştuk daha önce, şimdi çok yorgun ve bitkinim. Dinlenmek istiyorum.’’

Devran bu sözün üzerine bir şey diyememişti. Nil’in kararlılığı karşısında korkusu artmıştı ve kendini çaresiz hissediyordu. Oturduğu koltuktan kalktı.

Devran ‘’peki, sen dinlen.. ben de bizimkilere uyandığın müjdesini vereyim. Eğer bir şeye ihtiyacın olurda kafeteryada olucam.’’

Devran usulca odadan çıktığında Nil bunları bir kez daha düşündü. Devran her ne kadar büyük hatalar yapmışsa da bu sefer doğru söylüyor olabilirdi. Belki de kendisi öyle gördüğü için çocuğu doğurmak istemiyordu ve gerçeklerin bir kısmını göremiyordu. Böyle kritik bir kararı yalnız verme konusundaki inatları yüzünden iyice kafası karışmıştı. Başını yastığa gömerek derin bir iç çekti genç kız.

Nil ‘’Allah’ım bana bir yön ver, gideceğim yönümü göster…!’’

●●●

Devran kapıdan çıktıktan sonra Şefkat ve Bade Suat’la beraber genç adamın önünü kestiler.



Şefkat ‘’oğlum???’’

Bade ‘’Nil nasıl, peki ya bebek??’’

Suat ‘’her şey yolunda değil mi?’’

Devran ‘’sakin olun… Nil iyi, doktorun söylediğine göre bebek te iyi sayılır.’’

Şefkat ‘’nasıl yani???’’

Devran ‘’doktor bebeğin her an tehlikede olduğunu söyledi babaanne. Kurtulmuş ama yara almış, her an düşük tehlikesi var. Daha da kötüsü, bunu Nil’e söyleyemedim. Çok korkuyorum, hayatımda hiç bu kadar çok korktuğumu ve endişelendiğimi hatırlamıyorum babaanne. Nil’in içini rahatlattım ama hiçbir şey söyleyemedim bu konuda.’’

Şefkat ‘’tamam, sakin ol.. ben konuşurum onunla. Bebek iyi ya, sen ona bak. Biraz sakinleş.’’

Devran ‘’tamam.. ben kafeteryaya inicem.’’

Şefkat ‘’peki, dinlenmiş olursun hem…’’

Suat ‘’ben de geleyim Devran, biraz konuşuruz.’’

Devran ‘’sen bilirsin…’’

●●●


Asu evinde keyifle kahvaltısını ederken masasına hizmetçisi tarafından getirilen gazete manşetlerine perçinlendi gözleri. Nil’in resmini görür görmez çileden çıkmıştı bile.

‘’OLAY ÜSTÜNE OLAY



Devran Harmangil Baba Oluyor!

Harmangil Ailesinin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor şu sıralar. Dün gece Harmangillerin biricik gelini Nil HARMANGİL kaldığı hapishane koğuşunda mahkûmlardan biri tarafından şişlendi.! Alelacele hastaneye yetiştirilen Nil Hanımın yanında eşi Devran Bey de vardı. Alınan kesin bilgiye göre Devran Harmangil’in eşi Nil Harmangil beş buçuk haftalık hamileymiş. Ama ne yazık ki ikisinin de durumu an itibariyle oldukça kritik.’’

Haberin bazı kısımları sinirlerini bozsa da - bu kısımlar Devran’ın karısı olarak anılan Nil ve onun hamile oluşuydu- diğer haberle onu bir bomba gibi patlamaya hazır hale getirmişti. Oldukça keyifli bir sabahtı bu sabah onun için.

Asu ‘’evet, bugün harika başladı.. HARİKA…’’

●●●


Devran masadaki kahve fincanıyla oynuyordu tembelce. Öyle bitkindi öyle mutsuzdu ki.. her şeye rağmen Nil’in ve bebeğin kurtuluşu onun yaşama sebebiydi. Mutlu olacak bir şey buluyordu bu durumda.

Suat ‘’halini hiç iyi görmüyorum Devran.. bence eve gidip üstünü değiştirmelisin. Uyuduğun eşofmanlarla duruyorsun farkında mısın?’’

Devran ‘’değilim.. hiçbir şeyin farkında olamıyorum abi. Ben ne yapacağım şimdi bundan sonra?’’

Suat ‘’hiçbir şeyin bu kadar kolay olmayacağını biliyordun Devran, şimdi neden böyle şaşırıyorsun?’’

Devran ‘’o değil, Asu’nun aklında kurduğu oyunlar sonra Nil’in başına gelenler… bunların hepsi benim suçum. Artık git gide kendimi affettirmem çok daha zorlaşıyor.’’

Suat ‘’bak sen şuan sadece sakin olacaksın. Ha bir de baba olacaksın(!)’’

Devran ‘’?’’

Suat ‘’Nil’in bu kadar beklemesi, düşünüp durması sence de bir anlam ifade etmiyor mu? Kızın kafası her ne kadar karışık olsa bile bebeğine bağlanmış durumda. Bebeğinizi doğurma niyetinde, yani ben öyle düşünüyorum. Hiçbir kadın bir bebeği aldırmak için bu kadar beklemez, çünkü bağlandıkça işin zorlaşacağını bilir. Nil bunun farkında olmasa bile o çocuğu aldırmayı ciddi anlamda düşünmüyor bence.’’

Devran ‘’…’’

Suat ‘’bak, ben Nil’le hapse girmeden önce hamile olduğunu öğrendiği gün konuştum. Kafası çok karışıktı ve açık konuşayım, senin çocuğunu doğurma konusunda hiç te olumlu bakmıyordu duruma. Ama konuştuğum anda ben bir şey fark ettim; Nil o çocuğu sadece kendi çocuğu olarak görüyor ve o öyle gördüğü takdirde bu çocuğu doğurmak istiyor.’’

Devran ‘’yani.. bu çocuk doğacak mı Suat?’’

Suat ‘’bence doğacak…’’

Devran ‘’öyle mi dersin?’’

Suat ‘’onun derdi çocukla değil, seninle…’’

Devran ‘’biliyorum.’’

Devran bu sözden sonra iyice bitkinliğini üzerinde hissediyordu. Biran tembelliğinden kurtularak ayağa kalktı.

Suat ‘’nereye be oğlum? Otur, iki çift laf ediyorduk.!’’

Devran ‘’gitmem lazım Suat, halletmem gereken bir hesap var. Ben yokken Nil’e sahip çık oldu mu? Fazla geç kalmam.’’

Suat ‘’merak etme sen.. ama geç kalma.’’

Devran ‘’tamam…’’

●●●

HARMANGİL HOLDİNG



Asu sabah aldığı haberlerin ona verdiği enerjiyle odasında keyifli bir şekilde çalışırken kahvesini yudumluyordu. Kapı çaldı ve sekreteri girdi içeri.

Sekreter ‘’Asu Hanım, Devran Bey geldiler.’’

Asu ‘’al hemen içeri…’’

Sekreter çıktıktan birkaç dakika sonra içeri Devran girdi. Sert yüz hatları gerilmiş Asu’ya bakıyordu. Asu bu bakışları fark etse de daha önce yaptığı gibi Devran’ı kendinden geçirebileceğini sanıyordu ama yanılıyordu. Çünkü artık Devran o eski Devran değildi.

Asu Devran’ın kollarına atılmaya çalışarak ‘’hoş geldin bir tanem…’’

Devran Asu’nun kollarını üzerinden çekerek ‘’bana ‘bir tanem’ deme.! Ahtapot gibi sarılmaya da çalışma!’’

Asu ‘’neden böyle yapıyorsun sevgilim? Bak her şey düzeliyor. Hayatımızdaki bütün basamaklardan kurtuluyoruz. Nil denen o beslemeden de piçinden de kurtuluyoruz.’’

Devran sinirle ağır bir tokat indirdi Asu’nun yüzüne. Sanki Nil ve bebeği hakkında düşüncelerini bilmiyormuş gibi onlar hakkında Asu’nun böyle fütursuzca konuşması Devran’ı çileden çıkarmıştı. Asu şaşkınca tokat atılan yanağını tutuyordu, ilk kez Devran’dan tokat yemişti. Hem de öylesine ağır bir tokattı ki onun için, kendini aşağılanmış hissediyordu. Devran bunu umursamadan Asu’yu duvara yapıştırdı. Genç kadının boğazına sertçe yapışarak duvara sıkıştırdı onu.

Devran ‘’bana bak.. bir daha Nil’e ya da bebeğe zarar verecek herhangi bir harekette bulunursan, o zaman bittin sen.! Anladın mı beni, BİTTİN!! ÖLDÜN!!!’’

Devran ani bir hareketle Asu’yu iterek bıraktı ve odadan hışımla çıktı. Asu sinirden ağlamaya başlamıştı.

Asu ‘’Allah Belanı Versin Senin Devran.! ALLAH BELANI VERSİN!!!’’

●●●


Nil odada verdiği kararın gerginliğiyle bekleşip duruyordu. İçeri doktor girdiğinde bütün cesaretini toplayıp doktora doğru bakmayı başarabilmişti doktorun meraklı gözleriyse Nil’deydi.

Hakan ‘’bir sorun mu var Nil Hanım? Beni çağırmışsınız, ağrınız sancınız ya da kanamanız mı var?’’

Nil ‘’hayır, hiçbiri yok. Ben sizden daha önemli bir şey isteyecektim doktor bey.’’

Doktor ‘’ne gibi? Nasıl bir şey?’’

Nil ‘’ben.. ben bu çocuğu derhal aldırmak istiyorum. HEM DE DERHAL…! Şimdi, şuan, burada.!’’

Doktorun şaşkın bakışları karşısında kararla duruyordu genç kız. Verdiği kararın arkasında durduğunu gösteren bir bakış sergileyerek Doktor Hakan’a bakıyordu.



-22-

Doktor Hakan’ın fal taşı gibi açılan gözlerinin farkındaydı Nil. Ama kararından cayacak değildi. Her ne kadar canından parçaya kıymak içini sızlatsa da bunu yapmak zorunda olduğunu hatırlatıp duruyordu kendine. Vazgeçecek gibi olduğunda içinden bunu tekrarlayıp duruyordu.

Hakan ‘’Nil Hanım, ne dediğinizin farkında mısınız?!’’

Nil ‘’ben kararımda istikrarlıyım doktor bey, gereğinin yapılmasını istiyorum.’’

Hakan ‘’Devran Bey’in de haberdar olması lazım ama.’’

Nil ‘’OLMAZ.!!! Her şey olup bittikten sonra onu bilgilendiririm.’’

Hakan ‘’bu doğru olmaz Nil Hanım.! Kesinlikle doğru olmaz!’’

Nil ‘’doğruluğunu sorgulamıyorum farkındaysanız.!’’

Hakan ‘’yapmayın Nil Hanım, başımı belaya sokacaksınız. Başım belaya girer eğer Devran Bey şikayetçi olursa… ‘bebeğime benden habersiz kürtaj yaptınız’ derse ne deriz??’’

Nil ‘’böyle bir şey demeye hakkı yok, sizi temin ederim. Şikayette bulunamaz.’’

Hakan’ın kararsız ve biraz da korkulu bakışlarından anlamıştı, eninde sonunda kabul edecekti ama biraz cesarete ihtiyacı vardı. Nil kendisinde olmayan bir şeyi Doktor Hakan’a nasıl aşılayacaktı bilemiyordu ama denedi. Biraz daha üzerine gidip ikna etmeye devam etti.

Nil ‘’hem bu çocuktan bir tek ben sorumluyum, gerekli sorumluluk benim üzerimde. Emin olabilirsiniz…’’

Hakan bir süre sessiz ve huşu içinde hasta odasını arşınladıktan sonra elini saçlarının arasında gezdirdi çaresizce. Nil geri adım atacak gibi görünmüyordu. Ofladı genç doktor ve çaresizlik içinde Nil’in yatağına yaklaştı. Yatağın kenarındaki duvarda asılı olan telefonu açtı ve tek bir tuşa bastıktan sonra konuşmaya başladı.

Hakan ‘’bu odaya bir ameliyat hemşiresi, bir anestezist ve kürtaj için gerekli ekipmanlar yollansın. İki personel de ağzı sıkı kişiler olsun. Bu gizli bir operasyon, ÖNEMLİ…!’’

Nil Hakan’ın kararlı sözleriyle gözlerini tavana dikti. Parlayan gözyaşları gözlerinden süzülmesin iye çaba harcıyordu. Bunu yapmak istemezdi ama başka bir çaresi yoktu. Her ne kadar içini parçalasa da bu yıkımı yaşamak zorundaydı.

●●●


Devran arabasında normal hızla giderken bir bebek giyim mağazasında perçinlendi bakışları. Vitrindeki küçük bebek kıyafetleri, ayakkabıları, patikleri… adeta cezbetmişti onu. Biran arabasını frenledi ve mağazaya dikti gözlerini. Eğer birkaç güzel şey alıp Nil’in gözüne sokarsa belki aklı başına gelirdi. Evet, aynen böyle düşünüyordu. Çünkü her ne kadar Nil’e karşı mahcup olsa bile bu kararı onu çileden çıkarıyordu. Nasıl da göremiyordu bu bebeğin doğmak için mücadele verdiğini, nasıl görmezden geliyordu?! Ya da kendisi mi paranoyak davranıyordu? Bilmiyordu genç adam. Hayatında hiç bu kadar köşeye sıkıştığını hatırlamıyordu.

Arabadan indi ve mağazaya doğru yürüdü. Vitrinde gözüne çarpan bir ayakkabı vardı. Öyle küçücüktü ki, adeta büyülenmişti. Biran bu küçücük ayakkabının içine hangi minicik ayakların sığabileceğini düşünmeden edemedi. Böyle ince düşünmek onun işi değildi, ama hayatına Nil girdiğinden beri eski alışkanlıklarından git gide uzaklaşmıştı. Bambaşka biri olduğunun farkındaydı genç adam. Bundan şikayetçi değildi, böyle yaşamak onun için daha az stresliyi ama duyduğu en ufak stres te Nil ve bebek içindi artık. ‘endişelerim yersizdir, umarım’ diye düşündü biran Devran. İçindeki sıkıntıya anlam veremese de sıkıntılıydı genç adam.

Mağazadan çıktığında bir çift mavi ayakkabı beğenmişti. O küçücük ayakkabıyı küçük karton mağaza torbasına koyduğundaki içinde oluşan heyecan ve çocuksu mutluluğu daha önce hiç hissetmemişti, bunu anlamıştı. Elindeki torbaya bir kez daha baktıktan sonra arabasına doğru yürüdü ve arabaya binerek hareket etti. O an Nil’in başına gelenlerin sorumlusu aklına geldi. Kendisi hariç, bir başkası da neden olmuştu bunlara. Hemen araba kullanmasına rağmen telefonu eline aldı ve Orhan’ı aradı.

Orhan ‘’alo…’’

Devran ‘’alo, Orhan senden bir şey isteyeceğim.’’

Orhan ‘’nedir?’’

Devran ‘’daha doğrusu istek değil, soru.’’

Orhan ‘’ne soracaksın?’’

Devran ‘’Nil’i hapishanede şişleyen.. (yutkundu.) kim yaptı bunu?’’

‘’ŞİŞLEMEK’’ kelimesini kullandığı anda boğazında bir yumru düğümlenmişti sanki. O an içinin sızladığını hissetti. Orhan’ın vereceği cevaba odaklanmaya çalıştı.

Orhan ‘’Devran, aklından ne geçiyor?’’

Devran ‘’sence(!)’’

Orhan ‘’delilik yapma Devran.’’

Devran ‘’kim yaptı bunu? Kim yaptıysa bunun cezasını çekmek zorunda.!!’’

Orhan ‘’o zaten hapiste cezasını çekiyor, hem de yeterince…’’

Devran ‘’Nil’e böyle bir şey yapma cüretinde bulunabildiğine göre o kadar da yeterince değilmiş cezası.!’’

Orhan ‘’Devran…’’

Devran ‘’eğer sen söylemezsen ben bulurum Orhan, ve bilirsin ki o zaman daha kötü olur.’’

Orhan ‘’Offf… bilmiyorum, Hümeyra diye bir kadın. Koğuşun ağası olarak tanınıyor. Psikopat bir kadın, on küsur insanı şişlemiş. Kabadayı bozması bir kadın…’’

Devran ‘’hapishane müdüründen izin alıyorsun ve onunla bir görüşme ayarlıyorsun, HEMEN…! Ben yoldayım şimdi, geliyorum.’’

Orhan ‘’ama-‘’

Orhan cevap bile veremeden Devran telefonu kapatmıştı.

●●●

Doktor Hakan hasta odasında Nil’in yanında istediklerinin getirilmesini beklerken oldukça sabırsızdı. Halâ Nil’i vazgeçirmek için çaba sarf ediyordu.



Hakan ‘’bakın Nil Hanım, benim bir sürü hastam oldu. O kadınlar da sizin gibi son derece kararlı ve istikrarlıydı. Ama sonra gerçekten insan pişman oluyor, hayat boyu pişman olacağınız bir girişimde bulunmayın lütfen. Ya istiyorsanız da yalvarayım size, çünkü bu yanlış.!’’

Nil ‘’bana yalvarmayın, ikna etmeye de çalışmayın. Ne olursunuz beni zorlamayın doktor bey, ben yeterince zor bir konuda karar vermek zorunda kaldım. Zaten çok zor karar verdim, daha fazla kararımı sorgulayıp örselenmeme neden olmayın.’’

Hakan ‘’bu çok mucizevi bir şey Nil Hanım, siz bunun farkında değil misiniz?’’

Nil ‘’benim neler yaşadığımı biliyor musunuz da konuşuyorsunuz siz?! Normal şartlarda mucizevi bir şey olduğunu kabul edebilirim. Ama şuan bunun önemi yaşadıklarımın ardında sönük kalıyor. O yüzden artık benim üzerimde baskı uygulamaktan vazgeçin.!’’

Hakan artık son ikna şansını da kaybetmiş bir şekilde hastane camından dışarı bakmaya başlamıştı. İçinden derin bir nefes vererek sıkıntılı bir şekilde tısladı. Devran’a bir haber uçurmanın yolunu düşünüyordu, ama ekipmanların gelmesini beklediği ve Nil’in yanında kalması gerektiği için buradan ayrılamazdı. Arayamayacağı için başka bir şekilde haber yollamanın mümkün olabileceğini düşünüyordu. Hemşirelerden birinin kendiliğinden gelmesini beklemekten başka çaresi olmadığını anlamıştı adam.

●●●


Avukat Orhan, ayırdığı özel bir nezarethanede Hümeyra’yla karşı karşıya oturmuş Devran’ı bekliyordu. Hümeyra ise başı önde şeytani bir şekilde başına ne geleceğini düşünüp duruyordu. Orhan sanki onun içini okumuş gibi sessizliği bozdu.

Orhan ‘’üzgünüm ama çok büyük bir ‘BELA’ya bulaştığını söylemek zorundayım. Devran HARMANGİL kara beladır. Hele onun karısına zarar verdiysen, çocuğunun canına kastettiysen daha da çok kork. Çünkü YANDIN…!’’

Hümeyra bir şey söyleyemedi. Köşeye sıkışmıştı, kendini savunamıyordu. İçeri Gardiyan Kadının yardımıyla Devran girince Hümeyra’nın gözü genç adamın olduğu yöne dikildi. Devran gözlerini Hümeyra’dan ayırmadan Orhan’a sordu.

Devran ‘’bu o mu?!’’

Orhan ‘’şey, evet.. Devran, otur da sakin kafayla konuşalım… hadi-‘’

Orhan sözünü tamamlayamadan Devran Hümeyra’yı kolundan tutarak yerinden sertçe kaldırdı. Kadını duvara yapıştırıp boğazına sarıldı. Hümeyra oldukça korkmuş görünüyordu.

Devran ‘’sen ne yaptığının farkında mısın?! Yaptığın hatayı idrak edebildin mi bari?!! Benim KARIMA, ÇOCUĞUMA nasıl zarar verirsin sen?! Kendini ne zannediyorsun!!!’’

Hümeyra Devran’ın ellerinden kurtulmaya çalışarak çırpınırken oldukça korkmuş ‘’ben.. be-ben…-‘’

Devran ‘’beni tanıyor musun?! Benim kim olduğumu biliyor musun?!! CEVAP VER!’’

Hümeyra başını ‘’evet’’ anlamında salladı.

Devran ‘’güzel.. beni tanımıyorsan tanı, ben Devran HARMANGİL’im.! O zarar verdiğin kız da Nil HARMANGİL.! Ayağını denk al bundan sonra, ona göre davran. Bu sadece bir ‘uyarı’ydı.’’

Devran elinden bir kaza çıkmasın diye hızla oradan uzaklaştı.

Devran arkasına dönmeden ‘’teşekkür ederim Orhan, sonra hesaplaşırız.’’

Orhan ‘’rica ederim Devran, hesaplaşırız tabi kardeşim.. görüşürüz…-‘’

Orhan nazik konuşmalarını tamamlayamadan Devran’ın yok olduğunu fark etti. Sonra Hümeyra’ya döndü. Kadın çok korkmuş görünüyordu, gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi.

Orhan ‘’umarım bu belaya daha da batmazsın, aksi taktirde ölmek için dua edersin Allah’a, uyarmadı deme…’’

●●●

Ekipmanlar geldiği anda kimsenin uğramadığından duyduğu içsel şikayete bir son verdi Doktor Hakan. Ekipmanları getiren hemşirenin kulağına eğildi.



Hakan ‘’Nil Hanıma çaktırma, ama operasyonun olmak üzere olduğunu Devran Bey’e haber ver. Bu önemli, ona ulaşmalısın. Anlaşıldı mı?’’

Hemşire ‘’siz merak etmeyin doktor bey…’’

Hemşire gittiğinde ameliyat hemşiresi ve anestezist odada kaldı. Nil sabırsızca bekliyordu, belki de kendi düşünceleriyle ve iç hesaplaşmalarıyla baş başa kalmaktan korkuyordu.

Nil ‘’Eee her zaman hazır olduğuna göre.. ne zaman başlıyorsunuz?’’

Hakan ‘’başlayalım o zaman.. (ameliyat hemşiresine) hastayı operasyon pozisyonuna getirip hazırlayalım. (anesteziste) hastayı uyutalım.’’

Ameliyat hemşiresi ve anestezist denilenleri sırasıyla uygulamaya başladı. Ameliyat hemşiresi Nil’in arkasındaki yastığı iyice yatırdı ve Nil’in uzanmasını sağladı. Anestezist ise malzemeleri hazırlıyordu. Nil derin bir nefes aldı. Sonunda istediği oluyordu ama neden bu kadar huzursuzdu? Henüz operasyonun gerçekleşmemesine bağlamıştı bunu, pişman olmayacaktı. Buna emindi, kararını vermişti.

●●●

Hemşire odadan çıkar çıkmaz deske geldi ve Devran’ın numarasını bulup aramaya koyuldu. Ama bir türlü ulaşamıyordu genç adama.



Hemşire ‘’Allah Allah! Neden ulaşamıyorum ben bu adama yaa! İşimden olacağım şimdi!!’’

●●●


Devran arabadaydı ve eve doğru gidiyordu. Üzerini değiştirip hastaneye geçecekti. Telefonunun şarjının bittiğini görünce biraz huzursuz olmuştu. Yan koltuktaki bir çift bebek ayakkabısına bakıp duruyordu. İçindeki huzursuzluğu biraz olsun azaltıyordu bu bir çift ayakkabı.

●●●


1 SAAT SONRA …

Devran eve gidip üzerini değiştirdikten sonra hastaneye gelmişti. Koridorda yürüyordu, deske geldi. Nil’in odasının önünde hemşirenin sabırsızca bekleşmesi Devran’ı huzursuz etmişti.

Devran ‘’hemşire hanım, bir problem mi var?’’

Hemşire ‘’size ulaşmaya çalıştım ben ama…’’

Devran ‘’ne oldu?! Bir şey mi oldu?!!!’’

Hemşire ‘’Nil Hanım 1 saat önce kürtaj operasyonu geçirdi Devran Bey.’’

Devran duyduğuyla şoke olmuştu ve her yer sanki dönüyordu gözünde. Biran kendini iyi hissetmedi ve ayağından kayıyordu sanki zemin. Kendini toparlamaya çalıştı ve duyduklarının şokunu atlatma çabasındaydı. Nil BEBEĞİNDEN VAZGEÇMİŞTİ, Devran BEBEĞİNİ KAYBETMİŞTİ.

●●●


Nil yavaş yavaş uyanmaya başladı. Her yer fulü görünüyordu gözünde aldığı anestezi madde yüzünden. Başında bekleyen doktora perçinlendi gözleri. Artık hayata daha farklı bakıyordu. Bitmişti işte, İSTEDİĞİ OLMUŞTU. Peki rahat mıydı? Hayır. Pişman mıydı? Hayır. Çünkü şuan hiçbir şey düşünemiyordu.

Nil ‘’bitti mi? Her şey bitti mi?’’



Yüklə 3,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin