Gölgede dans ‘’Tutsaklık Prangaları’’ Yazan : Gülay Sena Dündar tanitim



Yüklə 3,07 Mb.
səhifə12/30
tarix30.07.2018
ölçüsü3,07 Mb.
#64210
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   30

-25-

O anın şokuyla korkudan beyazlaşmış yüzüyle dudaklarından sadece bir sözcük dökülüverdi genç adamın.

Devran ‘’NİL…!!!’’

Nil endişeli ve korkarak ‘’hemen doktor çağır, hiç iyi değilim.! Ne olur hemen doktor çağır, hadi hemen!!’’

Bitkin bir şekilde Devran’la konuşmaya çalışırken kendinden geçtiğini hissetti genç kız. Devran’sa o korkuyla kendini odadan atarken Nil’in son halini de düşünmeden edemedi. Kendinden geçmişti. Koridorda deli gibi koşturuyordu.

Devran ‘’doktor! Doktor yok mu?! Doktor, çabuk doktor! karım! Allah’ım yardım et…!!!’’

Devran telaşlı bir şekilde sayıklayarak oradan oraya koşarken Doktor Hakan ve Birant beraber sohbet ederek geldiler.

Birant ‘’Devran?!’’

Hakan ‘’Devran Bey iyi misiniz?’’

Devran ‘’değiliz! İyi değiliz! Nil’in kanaması var, hemen yetişin! Koşun, gelin! Hadi!!’’

Hakan ‘’tamam, sakin olun.. ben hemen müdahale ediyorum. Siz dışarıda bekleyin. Hemşire hanım!’’

Hemşire ‘’buyurun doktor bey?’’

Hakan ‘’hemen gerekli ekipmanları hazırlayalım. Acil durum!’’

Doktor Hakan ve Hemşire odaya girerken Devran da kapı aralığından Nil’in son görüntüsünü gördü.

Devran ‘’lütfen.. lütfen.. lütfen bırakmayın beni… lütfen…!’’

Birant Devran’ın omzuna dokunarak ‘’sakin ol Devran…’’

Devran ‘’Allah Kahretsin! Hayatımda bir kez sevdim, değer verdim. Allah’ım bunu bana neden yaşatıyor?! İsyan etmiyorum, ama ben onlar olmadan yapamam artık.’’

Birant ‘’lütfen, tamam.. biraz sakin ol… Nil’e de bebeğinize de bir şey olmayacak. Göreceksin.’’

Devran Birant’ı duymuyormuş gibi ‘’Allah’ım sen onları koru! Sen onları alma benden…’’

●●●

Koğuşta işler oldukça düzgün gidiyordu ve huzurlu bir ortam vardı. Hümeyra ve yandaşları için oldukça sessiz ve vukuatsız oldukları söylenebilirdi. Ama Hümeyra bu sessizliğin içinde oldukça huzursuzdu. İki insan arasında kalmıştı. Bir yanda Devran, diğer yandan da Nil’in düşmanı…!



O gün koğuşun telefon günüydü. Bütün mahkûmlar sırayla telefonda konuşuyordu yakınlarıyla. Sıra Hümeyra’ya gelince korka korka yavaşça tuşları çevirdi. Ona ne hesap vereceğini düşünüyordu. Daha fazla bu işe devam edemeyeceğini nasıl anlatacaktı diye kara kara düşünürken beklenen kişinin sesi belirdi telefonun diğer ucundan.

Asu ‘’alo…’’

Hümeyra ‘’alo… Asu Hanımla mı görüşüyorum?’’

Asu ‘’uzatma, benim.. ne oldu? Halledememişsin Nil’in işini, yaşıyor halâ.! Bu ne biçim anlaşma böyle?!’’

Hümeyra ‘’ben elimden geleni yaptım ama artık benden bu kadar…!’’

Asu ‘’ne demek bu be?! Anlaşma yaptık, paranı yatırdım. Hapisten çıkar çıkmaz para senin!’’

Hümeyra ‘’para mara istemiyorum ben.! Canımı zor kurtarmışım.’’

Asu ‘’ne diyorsun be sen?!’’

Hümeyra ‘’sabah senin Devran geldi.. canımı zor kurtardım. ‘Nil’e zarar gelirse yaşatmam’ diyor da başka bir şey demiyor. Ben bu kızla daha fazla uğraşamam. Derdin neyse kendin çöz Asu Hanım, benden bu kadar…!’’

Suratına kapanan telefonla şoke olan Asu biran telefonun başında durduktan sonra sinirle telefonu kapattı. Beyninden vurulmuşa öndü. Devran, Nil denen o kız yüzünden başkalarına meydan okumaya başlamıştı, ona değer veriyordu. Onun için katil olmayı bile göze alabiliyordu.

Asu ‘’Nil denen bu kız.. Offf…! Devran ona gerçekten değer veriyor. Bu kız yaşarsa Devran’ı asla kazanamam.! Onu yok etmem lazım! YOK ETMELİYİM!!’’

Diğer yandan da bu işe Devran’ın girişmesi onu korkutmuştu. Devran çok tehlikeliydi ve eğer bu vukuatın içinde kendisinin bulunduğunu öğrenirse onu yok ederdi.

Asu ‘’lânet olsun…!’’

●●●


Devran sabırsızca hasta odasında bekleşirken böyle kendini tüketmenin bir işe yaramayacağını düşündü ve kafasını dağıtmaya çalıştı.

Devran ‘’sahi, senin burada ne işin var Birant?’’

Birant ‘’unuttun galiba, ben de bu hastanede çalışıyorum.’’

Devran ‘’biliyorum ama izinliydin.’’

Birant ‘’dayanamadım, geldim. Geldiğim gibi de felaketi peşimden getirdim.’’

Devran ‘’senin felaketi getirmene gerek kalmadı, felaket zaten bizimleydi.’’

İçeriden Doktor Hakan çıkınca Devran çömeldiği duvar kenarından ani bir hareketle kalktı ve hızla doktora yürüdü.

Devran ‘’Hakan?!’’

Hakan ‘’korkulacak bir şey yok.. korkuya bağlı bir kanamaydı, ama çok geçmeden kanamayı kontrol altına aldık. Beklediğimiz bir şeydi zaten, biliyorsun.’’

Devran ‘’ne korkusu bu?!’’

Hakan ‘’herkesin başına gelebilir. Korkulu bir kâbusla da etkisini gösterebilir ama herkesin 24 saat müşade altında kalma gibi bir tehlikesi olmadığı için…’’

Devran ‘’nasıl şimdi Nil, iyi mi?’’

Hakan ‘’iyi, gayet iyi…’’

Devran ‘’ne zaman görebileceğim?’’

Hakan ‘’şimdi dinleniyor, yarım saat sonra görebilirsin onu. Uyuması lazım.’’

Hakan ‘’geçmiş olsun…’’

Devran ‘’saol Hakan, ikinci kez hayatımızı kurtardın.’’

Hakan ‘’görevimiz…’’

Hakan koridorda uzaklaşarak gözden kaybolunca Birant Devran’a baktı.

Birant ‘’bak, Nil iyi artık. Endişe edilecek bir şey yok.’’

Devran ‘’çok korktum Birant, sen bunu anlayamazsın.’’

Birant ‘’doğru, daha önce kimseye böylesine körkütük aşık olmadım da ondan(!)’’

Devran ‘’dalga mı geçiyorsun? Aşık ol da öyle göreyim seni. Kaybedecek bir şeyin olsun, bak bakalım o zaman aldığın her nefes nasıl haram oluyormuş sana? Onları kendinden önce düşünmek nasılmış gör bakalım gününü(!)’’

Birant ‘’ah, çok korktum(!) aşık olacağım varsa da bu sözlerden sonra olmam(!)’’

Devran ‘’siparişle olmuyor bu işler. Ismarlama aşk olmaz…!’’

●●●


Suat ve Şefkat merakla bekleşiyorlardı kafeteryada.

Şefkat ‘’arasana oğlum, bir haber var mı?! Nil iyileşmiş mi?’’

Suat ‘’tamam babaanne, sen hareket etme otur sandalyede. Kalbin tutacak yine.. ben arıyorum şimdi.’’

Şefkat ‘’tamam, hadi hemen ara…’’

Suat ‘’telaş etme, arıyorum.’’

●●●


Devran ‘’yarım saatin dolmasına ne kadar kaldı?’’

Birant ‘’son sorduğundan beri halâ 27 dakika var Devran(!)’’

Devran ‘’bir dakika mı geçti yani?!’’

Birant ‘’ve 57 saniye(!)’’

Devran ‘’ha ha ha aman ne komik(!)

Birant ‘’yemin ediyorum bunca yıllık arkadaşımsın Devran, daha da halâ bu hallerini görmüş değilim. Bu ne telaş, ne sabırsızlık.! Liseli ergenler gibi(!)’’

Devran ‘’gül sen gül! Allah sana da böyle umutsuz ve vakitsiz bir aşk versin(!) AMİN…!’’

Birant ‘’ne bedduaydı ama, çok korktum(!)’’

Genç adamın telefonu çaldı, arayan abisiydi. Telefonu açtı.

Devran ‘’alo abi..’’

Suat ‘’Devran niye haber vermiyorsun? Nil nasıl? Öldük aşağıda meraktan.! Babaannemin de kalbi tuttu gelemedik, tansiyonu bir aşağıda bir yukarıda! Nasıl Nil iyi mi? İyi oldu mu bari?’’

Devran ‘’korkulacak bir şey yok, şimdi iyi…’’

Suat ‘’çok şükür…! Babaanneme söyleyeyim de bari bir rahat nefes alsın.’’

Devran ‘’ben kapatıyorum şimdi, birazdan Nil’i göreceğim.’’

●●●

Hümeyra koğuşta oturuyordu. Kübra ve Nesrin de onun yanındaydı.



Kübra ‘’yakındır bak, Nil denen o kız döner gelir buraya. Ne yapacağız biz ona şimdi?’’

Nesrin ‘’korkmuştur artık, yaklaşamaz yanımıza. Yaklaşırsa da çizeriz.’’

Hümeyra ‘’çizmek yok, örselemek yok.! O kıza zarar vermek yok. Bir şey yapmayacağız, siz de rahat durun.’’

Nesrin ‘’nasıl ya? Ne diyorsun abla sen?!’’

Hümeyra ‘’bakın kızlar, bunun kocası beni tenhada sıkıştırdı. Bayağı bir korktum anladınız mı? Adam öyle gazetelere göründüğü gibi yakışıklı çıtı pıtı değil. Adam bildiğin kabadayı, canımı zor kurtardım. Karısına bir şey yaparsak bizi hiçbir şekilde yaşatmaz. Ve ben de canıma susamadım. Siz de bir şey yaparsanız ben sizi tanımıyorum.’’

Hümeyra kalkıp mutfağa gitti. Kübra olduğu yerde şaşkınca Nesrin’e bakıyordu.

Kübra ‘’dün ne diyordu bugün ne diyor yaa?! Ne Nil’miş arkadaş… kaç yıllık koğuş ağasını da ezdi geçti, bütün tabuları yıktı. Hayret bir şey ya, aldık mı başımıza belayı!’’

Nesrin ‘’aman aman, hiç bulaşmayalım. Arkamızda Hümeyra yoksa hele, hiç bulaşmayalım.’’

●●●

Gözlerini araladığında kendisini çok bitkin hissediyordu. Kirpiklerinin üzerinde yüklerce ağırlık varmış gibiydi, yine gözlerini kapayıp uyumak istedi. Tam buna yeltenecekken içeri Devran girdi ve huşu içine genç kıza yaklaştı. Nil Devran’a bakarken genç adam elini Nil’in elinin üzerine koydu.



Devran ‘’iyisin değil mi?’’

O an aklına bebeği geldi ve gözleri Devran’a döndü. Genç kız oldukça endişeli görünüyordu.

Nil ‘’bebeğim? Bebeğim nasıl?’’

Devran Nil’in elini okşayarak ‘’iyi, merak etme.. sen de iyisin. Allah yine sizi bana bağışladı.’’

Devran istemsiz bir hareketle içinden gelmişçesine genç kızın ipek saçlarına dokundurdu elini ve okşadı. O an büyülendiği andı, Nil’se kendini geri çekip Devran’dan gözlerini kaçırdı. Genç adam bu kadar kolay olmayacağını biliyordu, ama her şeyin düzeleceğine dair umutluydu. Başka çaresi de yoktu, insan umutları olmadan yaşayamazdı.

.1 HAFTA SONRA.

Yeni bir gün.. yeni bir hayat… hayatın getirdiği yeni umutlar ve yeni sürprizler. İnsanların hayatla yaşayacağı yeni imtihanların yeni adımları. Hayat bugün kimlere ne gösterecekti?



-26-

1 hafta içinde ufak değişiklikler olmuştu elbette. Nil yavaş yavaş iyileşmişti ve Devran’la beraber ultrasondaydılar. Doktor sorun olup olmadığından emin olmak için bebeği inceliyordu.

Hakan ‘’bebeği görmeye hazırsanız başlıyoruz.’’

Hakan ultrason cihazını Nil’in karnında hafif hareketlerle gezdirirken Devran ekrana odaklanmış bir şekilde bakıyordu.

Devran ‘’nerde Hakan? Burada bir şey görünmüyor.’’

Hakan ‘’acele etme, birazdan göreceğiz küçük yaramazı.’’

Nil her ne kadar belli etmese de heyecanlıydı. Devran da bunu biliyordu, çünkü kaç kez ölümün kıyısından dönmüştü genç kız, uyandığında sorduğu şey sadece bebekti. Devran bunları düşünürken Hakan’ın sesiyle irkildi.

Hakan ‘’işte burada…’’

Devran heyecanla gözü ekranda ‘’şu küçük karartı mı? Fazla küçük değil mi?’’

Hakan ‘’normal Devran’cım, merak etme. Tamı tamına 7 haftalık. Ve çok sağlıklı. İsterseniz size bu hafta hakkında bilgi vereyim. Bebeğin gelişen organlarını, ne yapmanız ve nasıl beslenmeniz gerektiği gibi şeyleri…’’

Nil ‘’iyi olur…’’

Hakan ultrason makinesinden iki tane ultrason filmi çıkardı ve anlatmaya başladı.

Hakan ‘’ Bu haftada kol ve bacak tomurcukları oluşmaya başlar. İnce bir tabaka halinde deri belirir. 30–40 Som ite ulaşılır. Beyin 3 ana kısmına ayrılır. Tiroit bezi gelişimini sürdürür, lenfatik sistem ilk defa oluşmaya başlar. Kalp kısımları plazma ve kan hücreleri ile dolar. Kan dolaşımı başlamıştır. Şimdilik iki bölümden oluşan kalp dakikada 150 defa atmaktadır. Küçük bir not: Hamilelikte 7. hafta, Doppler ultrason ile bebeğinizin kalp atımını dinleyebilirsiniz.’’

Devran ‘’yani kalp atışlarını dinleyebiliyor muyuz?’’

Hakan ‘’evet, tabi… (bilgi vermeye devam ederek) bebeğin Akciğer gelişimi devam etmektedir.. Safra kesesi, mide, barsaklar ve pankreas gelişimini sürdürür. Plasentadan gelen kan karaciğere ulaşır. Amniyon connecting stalk’ı çevreler ve içine alır. Connecting stalk daha sonra erişkinde umbilikal vesicle adı verilen bir oluşum olarak kalır. Kol tomurcukları artık oldukça belirgindir buna karşılık bacak tomurcukları yeni oluşmaya başlar. Embriyo artık tamamen amniyon kesesi içinde yerleşmiştir. Somitler kas ve kemikleri oluşturmak üzere farklılaşmaya başlar. Bu hafta bebeğinizin kilosu, 0,8 gr boyu ise, 1,3 cm dir. Dışarıdan gebe olduğunuzu fark ettirecek hiçbir değişim yoktur Nil Hanım. Bu dönemde 1–2 kilo alınabilir ya da verilebilir. Her iki durum da normaldir. Gebeliğin erken belirtileri yavaş yavaş azalmaya başlar, buna karşın bulantı ve kusmalar artabilir. Bu şikâyetler özellikle sabah erken saatlerde daha fazla olur, bunun için size bir beslenme programı hazırlayacağım. Biliyorum cezaevinde uygulamak zor olabilir ama eve döndüğünüzde mutlaka aksatmadan uygulamalısınız.’’

Nil ‘’peki, siz nasıl isterseniz…’’

Hakan ‘’ Artık, kollar ve bacaklar kısa yüzgeçler gibi belirginleşmeye başlar ve bunların ucunda oluşan düz yassı tabakalar avuç içi ve ayak tabanı olup, parmaklar bunların uçlarından çıkar. Kalp, akciğer, gözler, burun delikleri, barsaklar ve appendiks gelişmesini sürdürür. Kapanan beyin omurilik kanalı içerisinde beyin ve omurilik gelişmektedir. Gözün ağ tabakası olan “retina”nın gelişimi de devam etmektedir. Embriyo artık tamamen amniyon kesesi içinde yerleşmiştir. Bağırsağın bir bölümü göbek bağına doğru kabarır. Bebeğinizin gelişimi sırasında daha sonra karına dönüşecektir. Özetle; bu haftada bebeğinizin boyu bir fasulye tanesi kadar olacaktır, kilosu, 0,8 gr boyu ise, 1,3 cm dir.’’

Devran ‘’ne mucizevi bir şey…’’

Hakan ‘’evet, (daha çok Nil’in ilgisini çekmeye çalışarak ona bakıp konuşur.) Hamilelik sürecinin 7. haftasına gelindi. Siz hala dışarıdan bir şey fark etmeseniz de embriyonuzda hummalı faaliyet devam etmektedir. Eğer rahmin içine direk olarak bakma ya da bir kamera yerleştirme şansınız olsa idi göreceğiniz tıpkı bir fasulye tanesi gibi bir cisim olacaktı. Bu fasulyenin tepe kısmına dikkat ettiğinizde iki küçük siyah noktacığı fark edebilecektiniz. İşte bu iki küçük nokta bebeğinizin gözleri olacaktır, hatta gözün ağ tabakası olan retina oluşmaya başlar. Biraz daha kenarda yer alan topluiğne başından küçük çukurluklar da kulaklar olarak gelişecektir. Bu organlar hem denge hem de işitmede görev alır. İlkel bir ağız ve dil fark edilebilir.’’

Nil ‘’harika bir şey…’’

Nil de artık büyülendiğini gizleyemiyordu. İçini geç te olsa bir annelik heyecanı sarmıştı.

Hakan ‘’isterseniz artık bebeğinizin kalp atışlarını dinlemeye geçelim.’’

Nil ‘’hemen mi? Şimdi mi?’’

Hakan ‘’evet, neden olmasın?’’

Nil buna hazır mıydı? Bilmiyordu. Bu bebeği hiç istememişti, Allah biliyordu. Ama ona kıymayı da hiç istememişti ve her başına gelen felaketten sonra onu merak etmişti. Artık gerçek bir anne olmaya başladığını hissediyordu. Çünkü bebeği için endişeleniyordu. Bebeğin kalp atışlarını duyduktan sonra kendini kontrol edebilecek miydi? Bilmiyordu. Ama Devran’ın heyecanını da kursağında bırakmanın haksızlık olacağını düşündü. Aralarında ne geçmiş olursa olsun ve genç kız her ne kadar inkâr ederse etsin bu bebek Devran’ındı.

Hakan ‘’hazırsanız başlıyoruz…’’

Devran ‘’hazır mıyız? Hazırız galiba…’’

Nil ‘’hazırız…’’

Hakan kalp atışlarını duymaya başlayan Nil’in tepki ve yüz ifadesini dikkatle inceliyordu. Nil ise dikkatle hızlı kalp atışlarını dinliyordu. O an fark etti ki, bir daha asla bu bebeğe zarar veremeyecekti ve ondan ayrılmayı göze alamayacaktı. Gözlerinden birer damla yaş uzandığı yerden şakaklarına süzülünce kendine hakim olamadığı için kendi kendine küçük bir kızgınlık geçirdi. Bu sırada içeri Birant girdi. İçerideki atmosfere hakim olur olmaz gözlerini Devran & Nil ikilisine dikti.

Devran ‘’erkekliğe zeval olmayacağını bilsem ağlayabilirim.’’

Hakan ‘’her insan hayatında böyle mutluluk verici biran yaşamak ister en az bir kere…’’

Birant ‘’Ooo anne ve baba adayımız buradaymış(!) tebrik ederim Nil, Devran seni de… biraz gecikmiş bir tebrik oldu ama.’’

Nil ‘’teşekkürler Birant.’’

Devran ‘’sağ ol Birant. Allah sana da nasip etsin.’’

Birant ‘’yok ben almayayım, alana da mani olmayayım.’’

Devran ‘’sen çok büyük konuşuyorsun ama, bir gün elime düşersin(!)’’

Birant ‘’o biraz zor ya, neyse…’’

Hakan ‘’şu besin tüketme işini halledelim Nil Hanım.’’

Nil ‘’olur…’’

Hakan ‘’ Gebelikte alınan kiloların kaynağını şu şekilde dağıtırsak doğru olur; Bebek 3.500 gr işgal eder, Plasenta 700 gr, Amniyon sıvısı 800 gr, Uterusun büyümesi 900 gr, Meme dokusu artışı 400 gr, Kan hacmindeki artış 1.250 gr, Dokulardaki su artışı 1.250 gr, Annedeki yağ dokusu artışı da 3.200 gr kaynaklıdır. TOPLAM olarak 12.000 gr. Ben şu listeyi vereyim size Nil Hanım. Bu listeyi uygularsanız sağlıklı, harika bir gebelik geçirirsiniz. Geçirdiğiniz karın içi operasyonu, dikişler ve kürtaj girişiminden sonra bu liste gebeliğinizi düzene sokacaktır.’’

Nil ‘’peki…’’

Nil programı eline aldığında incelemeye başladı. Devran da arkasından programa dikkatle bakıyordu, Nil bunu hissetse de dikkatini programa vermeye gayret gösteriyordu.

‘’ Örnek bir günlük yemek listesi aşağıda verilmiştir:



Sabah: 1 kibrit kutusu kadar peynir, 1 yumurta, 1 bardak süt,

2 ince dilim ekmek, istenirse 1 bardak açık çay,

Kuşluk: 1 porsiyon meyve

Öğle: 3 köfte kadar et, 1 porsiyon sebze yemeği, 2 yemek kaşığı pirinç pilavı,

1 kase yoğurt, 1 ince dilim ekmek

İkindi: 2 porsiyon meyve

Akşam: 3 köfte kadar et, 1 porsiyon sebze yemeği, 1 tabak çorba, salata

Bu listeye sıkı sıkıya bağlanmak zorunda değilsiniz, hatta bazen, küçük kaçamaklar da yapabilirsiniz (alışkanlık haline getirmemek kaydıyla). Önemli olan ihtiyaçlarınızı mutlaka almak ve aşırı tüketimden de kaçınmaktır.

Ayrıca aşağıdaki hususları da aklınızda bulundurun:

Günde 3 dilim ekmeği aşmayın. Pilav, makarna gibi gıdaları 2-3 kaşıktan fazla tüketmeyin.

Mutlaka 8-10 bardak su için. Kola, gazoz ve şekerli içeceklerden uzak durun. Fazla maden suyu içmeyin. Sıcak günlerde, aldığınız sıvı miktarını artırın.

Kızartmanın her türlüsünden kaçının. Son zamanlarda, özellikle patates kızartmasının ve cipsin, fetüs üzerinde olumsuz etkileri olduğunu gösteren çalışmalar yayınlanmıştır.

Çikolata, dondurma, bisküvi, kek sizin için hiç uygun olmayan gıdalardır.

Alkol almayın. Mümkün olduğunca az ve açık çay için. Tercihen kahve içmeyin, ama canınız çok çekerse az miktarda içmenizde de sakınca yoktur.

Konserve, tatlandırıcı ve hazır gıdaları tercih etmeyin.

Kendi kendinize tuz kısıtlaması yapmayın. Ama turşu gibi aşırı tuzlu gıdalardan da kaçının.



Gebelikte Oruç Tutmak: Oruç tutmak sağlıklı insanların yapabileceği bir ibadettir. Gebelik her ne kadar bir hastalık olmasa da, anne vücudunda oluşan değişiklikler, onu normal zamana göre farklı bir duruma getirmektedir. Bu konuda kesinlik kazanmış bir bilgi olmamakla birlikte, gebelikte esas olan, bir anda çok yemek değil, kısa aralıklarla sık sık yemektir. Burada amaç, gelişen bebeğiniz için sürekli bir besin akışını sağlamaktır. Yani, meselenin açlığa dayanıp, dayanamama olmadığını bilmelisiniz. Özellikle bebeğinizin hızlı gelişim dönemi olan son üç aylık dilimde uzun süre aç kalmanız doğru olmaz. Eğer çok arzu ediyorsanız, aralıklı olarak birkaç kez oruç tutabilirsiniz , ama birkaç şartı da yerine getirmelisiniz:

Uzun yaz günlerinde oruç tutmayı denemeyin bile.

Gece mutlaka sahura kalkın (tok karna yatmak mide şikayetlerinizi artıracağından, yemekten sonra biraz oturun ve yüksek yastıkla yatın)

Sabah olabildiğince geç kalkın ve gündüz 1-2 saat uyuyun

İftardan sonra birkaç kez ara öğün yiyin. ’’

Programdan sonra Devran ilgili bir tavırla Hakan’a döndü.

Devran ‘’bu listenin bir kopyasını da ben istiyorum.’’

Birant ‘’niye? Sen de mi gebelik beslenmesine ayak uyduracaksın(!) anne adayına baba adayından örnek olma biçimi mi bu(!)’’

Devran ‘’artık senin dalga geçmelerinle ilgilenmiyorum Birant(!) ne demişler; gün gelir devran döner(!) ben programı takip etmek için bu listenin bir kopyasını kendime istiyorum.’’

Hakan ‘’peki, tabi olur…’’

Nil ‘’gerek yok, ben bebeğimi yeteri kadar düşünebilirim.’’

Ortam bir ölüm sessizliğine boğulmuştu ki sessizliği tekrar Nil bozdu.

Nil ‘’artık cezaevine dönmem için bir engelimiz yok değil mi, bugün taburcu olabilirim yani…’’

Hakan gönülsüzce ‘’evet, tabi… ama bu cezaevi.. yani böyle bir yer sizin gibi riskli bir gebelik geçiren insanlar için hiç uygun bir yer değil. Biran önce oradan çıkmazsan düşük tehlikesi geçirebilirsiniz yeniden.’’

Nil ‘’anlıyorum ama yapılacak bir şey yok.’’

Devran ‘’var aslında. (Hakan’a) sen Nil’in cezaevine girmemesi ve eve geçebilmesi için mahkemeye herhangi bir neden ya da rapor sunamaz mısın Hakan?’’

Hakan ‘’bu yeterli bir sebep olmaz. Mahkeme kabul etmez.’’

Nil ‘’ben de böyle bir şeyi kabul edemem. Suç işleyen herkes gibi cezamı çekmeye razıyım.’’

Birant ‘’orada senin yerinde olup koğuştan çıkmaz için her şeyini veren insanlar var, sen nasıl kendine karşı bile bu kadar tarafsız olabiliyorsun?’’

Nil ‘’eğer bir insan bir hata yaptıysa o hatanın bedelini öder. Hayat hiçbirimize torpil yapacak değil ya.. biz kendimize torpil yapsak neye yarar?’’

Birant ‘’zekice…’’

●●●


Asu 1 hafta boyunca Hümeyra’yla görüşmek istemiş fakat Hümeyra her seferinde görüş yerine gelmemişti. Genç kadın bir kez daha cezaevinden eli boş dönmüştü ve çok sinirliydi. Eve girdi ve koltuğuna uzandı. Ellerini saçlarında gezdirdi ve saçlarını karıştırıp ofladı.

Asu ‘’Offf…! Lânet olsun! Seni kazanmak için neler yaptığımı göremeyecek kadar körsün Devran! Seni o kıza yar edemem! EDEMEM, ETMEM!’’

●●●

Nil cezaevi avlusunun önündeydi. Yanında Şefkat Hanım, Suat, Devran ve Gülseren vardı.



Gülseren ‘’Ramiz Amcan ve Mualla gelemediler ama çok selam yolladılar. Mualla seni çok özlemiş bir bilsen…’’

Nil ‘’ben de onu ve hepinizi çok özledim.’’

Gülseren ‘’çıkacaksın inşallah, uzun sürmeyecek böyle ayrılık…’’

Şefkat ‘’bak oralarda kendine çok iyi bak Nil, bebeğe de kendine de dikkat et. Bak orası çok tehlikeli, hepimiz bunu gördük. Sen yemene içmene her şeyine dikkat et. Pijama ve eşofmanların çantada, rahat giyinmen açısından.. aç bırakma sakın kendini, bak çok korkuyorum Nil ne olur kendine dikkat et iki canlısın. Valla aklım sene hep, bu yaşlı halimle seni düşüne düşüne aklım çıkacak.’’

Nil Şefkat hanımın elini teselliyle tuttu ‘’sen beni merak etme Şefkat Anne, ben başımın çaresine bakarım.’’

Suat ‘’hiçbirimiz senin çıkacağından kuşkusu yok. Senin bir suçun yok Nil, kendini suçlama. Kendine dikkat et.. yakında buradan çıkacaksın ve hayatın düzene girecek.’’

Nil ‘’ben de buna inanmak istiyorum Suat, her ne kadar zor olsa da…’’

Suat ‘’her şey güzel olacak…’’

Nil ‘’umarım.. artık ayrılık vakti geldi, hepiniz Allah’a emanet olun…’’

Nil giderken Devran Nil’e seslendi.

Devran ‘’Nil…!’’

Nil dönüp baktı Devran’a, işte o bakış genç adam için bir ömre bedeldi. Elindeki karton torbayı Nil’e uzattı.

Devran ‘’bunu al…’’

Nil ‘’ne bu?’’

Devran ‘’sen sadece al lütfen.. hayata dair umutlarından biri olarak kabul et…’’

Nil bir süre Devran’a bakıp düşündükten sonra elini uzatıp karton torbayı aldı ve oradan herkese el sallayarak uzaklaştı. Artık hayata dair umutlarına yenileri ekleniyordu. Karnında can bulan bebeğiyle hayata sıkı sıkı sarılacaktı Nil. Aklı ve kalbi sadece bebeğine aitti artık. Ama o karton torbada ne olduğunu düşünmeden de edememişti genç kız.



-27-

Gözleri derin bir boşluğa dalmış gibi tavana kilitliyi genç kızın. Sonra dalgın gözlerini yatağının kenarındaki karton torbaya baktı. Halâ torbayı açmamıştı ve içinde ne olduğunu merak ediyordu. Yanına Reyhan geldi genç kızın.

Reyhan ‘’Nil.. sessizsin geldiğinden beri? Bir şey mi oldu?’’

Nil doğruldu ‘’yo… iyiyim.’’

Reyhan ‘’düşüncelisin biraz sanki.’’

Nil ‘’bilmiyorum Reyhan. Ben çok saçma şeyler yaptım, çok pişmanım. Şimdi yaptıklarımı düşünüp duruyorum işte.’’

Reyhan ‘’bir şey mi oldu?’’

Nil ‘’ben.. bebeği aldırmaya kalktım Reyhan.’’

Reyhan ‘’ne oldu şimdi yani? Bitti mi? Aldırdın mı?’’

Nil ‘’hayır… kanallarıma sorun varmış, aldırırsam ölüm tehlike falan varmış.’’

Reyhan ‘’ne?! Nil sen buna nasıl kalkışırsın yaa? Hiç mi canının kıymeti yok gözünde?!!’’

Nil ‘’bu işe kalkıştığımda bilmiyordum Reyhan, operasyondan sonra öğrendim.’’

Reyhan ‘’peki.. o ne dedi? Ne yaptı? Yani haberi var mı?’’

Nil ‘’Devrandan mı bahsediyoruz?’’

Reyhan ‘’evet, o…’’

Nil ‘’öğrendi, o da çocuğu aldırdım sandı çok üzüldü. Ben.. gerçekten çok karışık bu durum Reyhan. Bana yaptıklarına rağmen halâ ona acımak… Offf…! Kendime çok kızıyorum bazen. Ben bile nasıl davranacağımı şaşırıyorum.’’

Reyhan ‘’ben de bunu söylemek istemezdim ama Devran denen o adam bu çocuğun babası. Onun canından bir parça taşıyorsun, sence de bu normal değil mi? Ve bir insanın üzüldüğünü görüyorsun, ona acıyorsun. Bu da çok normal. Kendine kızma, sen iyi birisin. O yüzden acıma duygunu kontrol edemezsin.’’

Nil ‘’haklısın Reyhan.. içim çok rahatlıyor seninle konuşurken. Nefes alabiliyorum en azından, kendimi iyi hissediyorum.’’

Reyhan ‘’canım… o kadar şey çektin, artık biraz olsun nefes almaya hakkın var. Eee, o kayınbiraderin olacak şerefsizden bir haber var mı? İyileşiyor muymuş?’’

Nil ‘’hayır… aynı. Ben burada daha fazla kalamam Reyhan. Tek başıma olsam cezamı çekerim ama bu cezayı bebeğime de çektiremem. Benim hatalarımın bedelini ödetemem ona. Bir süre sonra karnım büyüyecek, belki doğum vakti gelecek. Burada olmaz… ayrıca burada çok düşmanım var, her an başıma bir şeyler gelebilir.’’

Reyhan ‘’o konuda şüphen olmasın, kimse sana dokunamaz.’’

Nil ‘’nedenmiş o? Dokunulmaz mıyım ben(!)’’

Reyhan ‘’evet, artık dokunulmazsın.’’

Nil ‘’nasıl yani? Anlamıyorum Reyhan.’’

Reyhan ‘’geçenlerde Hümeyra’nın ziyaretçisi geldi. Başta anlamadım kim diye falan, biliyorsun şirretin tekidir tekin ayakkabı değildir ziyaretçisi olmaz. Sonra koğuştaki kızlar konuşurken duydum, senin kocan Devranla avukatın gelmişler galiba. Devran bunu bir güzel tehdit etmiş ‘benim karım sahipsiz değil’ gibilerinden gözdağı vermiş.’’

Nil ‘’anlamadım. Devran mı yapmış bütün bunları??’’

Reyhan ‘’evet… biliyorum, hatalı. Ama bu yaptıkları gerçekten cesurca şeyler. Seni gerçekten sevdiğini kanıtlayan şeyler.’’

Nil ‘’gerçekten beni sevse de bunun bir anlamı olamaz. Bu yaşananlardan sonra onunla bir ömür geçirmek…’’

Reyhan ‘’biliyorum, kulağa çok itici geliyor ama en azından karnındaki bebeğin hatırına bunu bir daha düşünüp tartamaz mısın? Sonuçta bu sadece sizin hayatınız değil. Ortada küçücük bir bebeğin de hayatı var, onun geleceğini güvence altına almalısın.’’

Nil ‘’haklısın, ama…’’

Reyhan ‘’bence sen bunu bir düşün. En azından çocuk doğana kadar sabret, sonra Devran ona soyadını verir. Siz de boşanırsınız, Devran da çocuğuna babalık yapar.’’

Nil ‘’benim kimsenin parasına puluna desteğine ihtiyacım yok Reyhan. Ben kimsenin varlığıyla yaşama çabasında değilim. Ömrümün sonuna kadar çalışırım, doktor olma hayallerimden de vazgeçerim yine de bebeğime bakarım. Ama şuan mantıklı gözüken şey evli kalmak… ilerleyen zamanlarda bunu tekrar ölçer tartarım. Bunun sırası değil şimdi. Sadece Cem pisliğinin uyanmasını istiyorum, sadece… kendim için istiyorsam Allah alsın canımı ama bu bebek bu parmaklıklar ardında büyüyemez. Denizi, ağacı, güneşi, yeşillikleri görmeden büyümesi mümkün değil. Ona bunu yaşatamam…’’

Reyhan ‘’üzülme Nil, sen yüreğini ferah tut. Her şey olacağına varır, Allah iyilerin yanında olur. Bu bir sınav…’’

Nil ‘’biliyorum.’’

Reyhan ‘’neyse ben ocağa gidip birer çay koyayım bize.’’

Nil ‘’bana koyma, mümkün olduğunca tüketmemem lazım.’’

Reyhan ‘’ah, doğru.. hamilesin. Ama bak, teyzem gelmişti görüşe boza getirmişti. İster misin?’’

Nil yüzünü buruşturarak ‘’yok, istemem. Sen al kendine çay.’’

Reyhan ‘’istersin istersin.’’

Nil ‘’yok, gerçekten…’’

Reyhan ‘’yaa benim hatırım da mı yok?’’

Nil ‘’iyi o zaman…’’

Reyhan ‘’ben hemen geliyorum.’’

Nil ‘’tamam…’’

Reyhan mutfaktan bozma rutubetli bölmeye gittiğinde Nil konuştuklarını düşündü. Devran hakkında yanlış düşündüğünün farkındaydı ama bu ondan kaynaklanmıyordu. En başında Devran kendini yanlış tanıtmıştı Nil’e. Karton torbayı aldı ve içindekileri yatağa boşalttı. İçinden bir çift mavi ayakkabı ve bir de kâğıt çıktı. Nil küçücük mavi ayakkabıya baktı bir süre ve sonra eline aldı. Şimdi bebeğinin küçücük ayaklarını mı saracaktı bu minik ayakkabı? Ne kadar uygulanmıştı bunu düşündüğünde, gözleri yaşarmıştı. Parlayan gözyaşlarıyla dolmuştu genç kızın gözleri, ama ağlamamıştı. Merakla kâğıda uzandı ve açıp okumaya başladı. Bu mektubu Devran yazmıştı.

‘’ Nil;



Bunları sana yazdım, çünkü yüzüne karşı söylemeye cesaretim olmadı, hiçbir zaman da olmayacak galiba. Çünkü aramızda çok kalın duvarlar var. Bu duvarlardan dolayı kesinlikle seni suçlayamam çünkü bu duvarları aramıza ben ördüm. Defalarca düşündüm, kendimden nefret etmeme neden olacak kadar çok düşündüm hatta. Sana yaptıklarım kendime olan saygımı yok etti benim. En başından pişman oldum, şimdiyse bir çocuğum olacak. Bana bir çocuk vereceksin, bir mucize.. ben bunu her ne kadar hak etmesem de… bu benim pişmanlığımı kat be kat artırdı. İlerde çocuğumuz büyüdüğünde yüzüne nasıl bakacağımı bile bilemezken onu istiyorum. Beni hayata bağlayan tek sebep olmanız gerçekten öyle farklı ve imkânsız bir duygu ki…

Benden ölümüne nefret ettiğini biliyorum, haklısın. Ama benim sana karşı duygularımı bilmeni istedim. Sana aşık oldum Nil, senden vazgeçemem. Sensiz nefes alamam. Ama en kötüsü de ne biliyor musun? Senin aşkını ve sevgini hak etmememe rağmen umarsızca seni seviyorum ve senin de beni sevmeni istiyorum. Gerekirse bunun için her şeyi yapabilirim. Ben artık huzur ve mutluluktan başka bir şey vermeyeceğim sana. Mutlu bir ailemiz olsun istiyorum ve bunun için elimden geleni yapacağım. Senin üzülmemen için uğraşacağım artık. Hayatımı sana ve seni mutlu etmeye adıyorum, ne olur en azından bunu benden esirgeme. Çocuğuma babalık, sana da koruyuculuk yapmak istiyorum.

Benden haklı nedenlerle nefret etmene rağmen SENİ SEVİYORUM.. HEP SEVECEĞİM…’’

Gözlerinde Devran’ı anlayan bir ifade vardı. Belki yaptıklarından dolayı ömrü boyunca onu affetmeyecekti ama onun pişmanlığını anlayabiliyordu. Vicdan azabı çektiği için yapmadığını da adı gibi biliyordu genç kız. Reyhan’ın yanına doğru geldiğini görünce toparlayıp karton kutuyu bir kenara koydu. Ama Reyhan’ın gözünden kaçmamıştı.

Reyhan ‘’içeceklerimizi getirdim.. o torbada ne vardı?’’

Nil ‘’hiç…’’

Reyhan karton torbayı alıp içinden ayakkabıları çıkardı.

Reyhan ‘’ayyy…!!! Bunlar ne küçük şeyler, ne harika! Kimin bunlar? Senin mi? Ay bendeki de soru mu yaa? Tabi senin olacak. Kim getirdi, kim verdi? Sen mi aldın?’’

Nil ‘’dur, yavaş ol… benim ama ben almadım. Devran.. verdi.’’

Reyhan ‘’o almış yani… babalık duygusuna çok geçmeden girdi. Gördünüz mü bebeği peki? Merak ediyorum.’’

Nil ‘’gördük, kalp atışlarını da dinlettiler.’’

Reyhan ‘’ayy.. ne harika bir duygudur şimdi o… peki ne kadarlık? Yani ne zaman doğacak? Kaç haftalık?’’

Nil gülerek ‘’doğmasına daha yığınla ay var.. ama 7 haftalıkmış.’’

Reyhan ‘’o kadar büyümüş mü?’’

Nil ‘’hı hı…’’

Reyhan ‘’inanılmaz bir şey yaa, Nil bu bebek senin içinde büyüyor.!’’

Nil ‘’dışımda büyümesini mi tercih ederdin(!)’’

Reyhan ‘’ha ha ve ha! Ne komik(!)’’

Gülüştüler.

●●●


Devran şirkette Suat’la birer kahve içiyordu.

Devran ‘’ne zamandır gelemedim işleri takip etmeye.’’

Suat ‘’her şey aynı, ben takip ediyordum. Herhangi bir durum yok. Sen de çok yoruldun Devran, eve git biraz dinlen. Yarın gelirsin olmaz mı?’’

Devran ‘’şimdilik biraz daha durayım, kendimi iyi hissetmezsem giderim. Aaa bak sana ne göstereceğim.’’

Suat ‘’ne?’’

Devran arkasına yaslanmış olduğu koltuğuna astığı ceketinin cebinden bir hastane zarfı çıkardı ve masaya koydu. İçinden ultrason fotoğrafını çıkardı.

Devran ‘’bak işte, bu yeğenin…’’

Suat ‘’yeğenim mi?! (Devran’ın yanına sokulup fotoğrafı incelerken) şu mu? şuradaki karartı mı?’’

Devran ‘’evet…’’

Suat ‘’ciddi olamazsın.!’’

Devran ‘’ciddiyim valla. Kendi gözlerimle görmesem ben de inanmam ama baksana şuna. Şu küçücük şey yıllar sonra büyüyüp karşımızda duracak, inatçılık yapacak bize.’’

Suat ‘’inanamıyorum Devran, baba oluyorsun oğlum. Bundan daha güzel bir şey var mı?’’

Devran o an kederle abisine baktı.

Devran ‘’hak etmediğim bir babalık.. bunu sen benden daha çok hak ediyordun.’’

Suat ‘’boş ver, açma o konuları.. önemli olan şuan senin yaşadığın mutluluk, mucize… düşünsene, babalık ne kadar güzel bir şeydir.’’

Devran ‘’valla hiçbir fikrim yok, zira ben de ilk kez yaşayacağım bu babalık mevzusunu.’’

Gülüştüler.

●●●


Ertesi gün sabah olmuştu. Cezaevinde işler normal gidiyordu. Nil yatağını düzeltirken yanında Reyhan’la sohbet ediyordu. Yanına Yonca geldi aceleyle. Elindeki gazeteyi Nil’e uzattı.

Yonca ‘’Nil, yine gazeteye çıkmışsınız.’’

Nil ‘’off… Allah’ım yine mi?’’

Kübra ‘’şöhrete doyamıyorsunuz maşallah Nil Hanım(!)’’

Hümeyra ‘’bulaşmadan duramayacaksın değil mi Kübra! Çirkeflik yapma.!’’

Nil başını iki yana sallayarak gazeteye baktı.

‘’ALYANSSIZ GELİN!!!


Yüklə 3,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin