-30-
.1 HAFTA SONRA.
Haftalar su gibi akıp gidiyordu. Haftalar geçtikçe Nil içinde büyüyen bebeğinin varlığını daha da belirgin hissediyordu. Onunla beraber onu kaybetme korkusu da büyüyordu ve o korkuyu da derinden hissediyordu. Devran her ne kadar onu rahatlatma çabasında olsa da genç kızın yüreği rahatlayamıyordu bir türlü. Bu mücadelede yalnız olmadığını bilmek her şeye rağmen güzeldi Nil için.
Merdivenlerden usul usul indi genç kız. Herkes kahvaltı masasındaydı. 1 haftadır pek karşılaşamadıkları Cem ve Türkan yine yoktu ortada. Kahvaltı masasında olmadıklarını görmek Nil’in içini rahatlattı. Genç kız rahat bir ‘’oh!’’ çekti ve masaya doğru yürüdü.
Nil ‘’herkese günaydın.’’
Şefkat ‘’kızım benim.. günaydın, hadi gel otur.’’
Nil masadaki yerini, Devranın karşısındaki yerini aldı. Devran başını kaldırıp genç kız baktı, Nil ise göz ucuyla genç adama bakıyordu. Devran’ın içinde bir sabırsızlığın olduğunu fark etmişti Nil. İçi içine sığmıyordu genç adamın ama çok belli etmiyordu.
Suat ‘’iyi uyudun mu bakalım?’’
Nil ‘’uyudum, zaten yastığa başımı koyduğum gibi uyumuşum. Uyku düzenim acayipleşti, her dakika uyuyor gibiyim.’’
Suat ‘’eee hamileliğin diğer belirtileri başlıyor yavaş yavaş…’’
Devran ‘’Nil..’’
Nil başını kaldırıp ‘’efendim?’’
Devran ‘’bugün doktor kontrolümüz var, unutmadın değil mi?’’
Nil ‘’unutmuşum..’’
Devran ‘’gideriz değil mi?’’
Nil başını belirsiz bir şekilde salladı.
Nil ‘’gideriz…’’
Devran bu ufak tefek değişimlerle umutlanmaya başlamıştı bile. İçindeki en ufak umut ışığı da iyice yanıp aydınlanıyordu artık. Nil ona eskisinden daha iyi davranmak için çaba sarf ediyordu. O da artık olanları unutmaya ve sünger çekmeye çalışıyordu. Devranın da niyeti buydu. İkisinin de aynı konuda çaba sarf etmesi durumu daha da kolaylaştırıyordu. Devran bunun için Allah’a şükrediyordu. Bu ufak gelişmeler bile onu mutlu etmeye yetiyordu.
Nil Şefkat Hanıma ‘’Şefkat Anne.. yarın cezaevine gitmem gerekecek. Size haber vermek istedim, gidebilir miyim?’’
Şefkat ‘’tabi gidebilirsin, izin almana bile gerek yok ama merakımı mazur göz kızım; zor bela kurtulduğun yere neden gitmek istiyorsun?’’
Nil ‘’biliyorsunuz, orda uzun süre kaldım ben. Size bahsetmiştim, kötü insanlar olduğu gibi iyi insanlar da vardı. Bazı arkadaşlarım var orda beni koruyan, elimi sıcak sudan soğuk suya değdirmeyen… onlara bazı şeyler götüreceğim, söz vermiştim. Fotoğraflar falan…’’
Şefkat ‘’tabi kızım, nasıl istersen.. (duraklayıp Nil’e baktı dikkatle) Nil.. sen harika bir insansın biliyorsun değil mi? Yaşadığın onca kötü şeye rağmen sırf sana iyilik yapanlara karşı o kötü yere geri dönüyorsun. Herkes buna cesaret edemez, yaşadığı şeylerle tekrar tekrar yüzleşmeye… sen hem cesur, hem iyi kalpli, hem vefalı… kısacası sen harika birisin yavrum.’’
Nil ağır başlılıkla ‘’gerçekten abartıyorsunuz anne…’’
Mualla masaya fazladan yemekler getirip Nil’in önüne koydu.
Nil ‘’bunlar ne Mualla? Masada yer kalmadı.’’
Şefkat ‘’onları ben yaptırdım kızım, ye ki bol bol besin olsun bebeğe…’’
Bade ‘’ya Nil hatırlar mısın bir ara bana bir kitap önermiştin, tıpı kazanmak için… hani sen almışsın da onunla hazırlanmıştın üniversite sınavına falan..’’
Nil ‘’evet.. yani aslında o tıp kitabıydı ama ben onu okula girmek için değil okula girdiğimde zemin olsun diye almıştım. O zaman çok pahalıydı da… ne oldu?’’
Bade ‘’ben o kitabı aradım, bir türlü bulamadım. Bir ara beraber çıkıp alalım mı?’’
Nil ‘’alalım tabi, alırız.. hatta müsaitsen yarın ben cezaevinden döndükten sonra seni alırım gideriz.’’
Bade ‘’olur tabi.! Hatta abim getirir seni benim okuluma, oradan beraberce gideriz.’’
Devran ‘’tabi getiririm.’’
Nil ‘’olur… fark etmez.’’
Bade ‘’çok saol Nil’cim. Çok yardımcı oluyorsun.’’
Nil ‘’dur şimdi, sen şu tıbbı bir kazan sonra bana teşekkür edersin.’’
Bade ‘’kazanabilir miyim dersin?’’
Nil ‘’hiç merak etme, doğru kişiyle çalışıyorsun. Bak hatta üniversitede bir profesör vardı, beni okulum bitince Amerika’ya Massachusetts General Hospital’a götürmek istiyordu.’’
Bade heyecanla sandalyede hareket etti ve ‘’eee…! Sonra ne oldu?’’
Nil ‘’ben Türkiye’de çalışmak istediğimi söyledim, e tabi hoca aklımı çelmeye devam etti. Gelecek vadettiğimi ve Türkiye’de heba olmamamı söyledi.’’
Bade ‘’sen ne dedin Nil?!’’
Nil ‘’ben Türkiye konusunda kararlıydım. Eğer bu memlekette okuduysam bu memlekete yararlı olmalı, kendi yurdumun insanını tedavi etmeliyim dedim. Hoca pes etmedi ama ben de pes etmedim. Durum askıda kaldı işte…’’
Bade ‘’ay inanamıyorum sana Nil, valla inanamıyorum… ben olsaydım gözlerim kamaşırdı ve hemen giderdim. Ama sen ‘yurdum, yurdum.’ Demişsin.’’
Mualla ‘’eee bülbülü altın kafese koymuşlar, ‘ille de vatanım’ demiş.’’
Nil ‘’neyse, ben doydum. Hepinize afiyet olsun. Odama çıkıp hazırlanayım, doktor kontrolü var.’’
Şefkat ‘’pek bir şey yemedin ama Nil, kızacağım ama...’’
Nil ‘’yerim yine ben, kahvaltılarda çok iştahım olmuyor benim.’’
Şefkat ‘’ama kahvaltı günün en önemli öğünüdür.’’
Suat ‘’ne zaman gidiyorsunuz Nil?’’
Nil ‘’birazdan çıkarız galiba.’’
Devran ‘’evet…’’
Suat ‘’tamam, (Devran’a) ben de oradan şirkete geçeceğim. Sen ne zaman gelirsin?’’
Devran ‘’kontrolden dönüp Nil’i eve bırakır bırakmaz gelirim.’’
Suat ‘’öğleden sonra bir toplantımız var, unutma…’’
Devran ‘’tamam, sen durumu idare et ben yetişirim toplantıya.’’
Suat ‘’sen merak etme…’’
●●●
Devran ve Nil köşkten çıktı, genç adam Nil’e ön kapıyı açtı ve genç kız ön koltuğa yerleşti. Devran da arabaya bindikten sonra hareket edip yola çıktılar. Bir süre yine bir sessizlik oldu ama sessizliği Devran bozdu.
Devran ‘’Nil.. ben sana teşekkür etmek istiyorum.’’
Nil ‘’anlamadım, neden?’’
Devran ‘’yaşananlara sünger çektin ve benim gibi davranmaya çalışıyorsun. Aramızdaki buzları eritmeye çalışıyorum ben, sen de bu konuda çaba harcıyorsun. Eskisi gibi değiliz ikimiz de, çok değişiyoruz.’’
Nil ‘’sana çocuğumun geleceği için yapmayacağım şey olmadığını söylemiştim. Bu da onun mutlu olması için yaptığım fedakarlıklardan biri, o doğduğunda mutlu bir hayatı olsun diye şimdiden zemin hazırlıyorum.’’
Devran ‘’sen çok olgun ve fedakar birisin Nil.. sana yapılanlara rağmen, yaptıklarıma rağmen bunları yapman…’’
Nil ‘’uzatmayalım.. ben elimden geleni yapıyorum, sen de öyle. Artık birbirimizi suçlamanın bir anlamı yok. Bebek doğana kadar sakin sakin bu evliliği sürdürelim, sonrasını düşünürüz.’’
Devran ‘’beni bırakacak mısın?’’
Nil ‘’anlamadım?’’
Devran ‘’bebek doğduktan sonra benden boşanacak mısın? Beni bırakacak mısın? Yani bıraksan da seni suçlayamam ama…’’
Nil ‘’onu o zaman düşüneceğimi söylemiştim.’’
Devran ‘’anladım, peki.. ben seni sıkmış gibi olmak istemiyorum ama bunu da bilmem lazım. Bebek doğduktan sonra boşansak bile beni bebeğimden ayırmayacaksın değil mi?’’
Nil ‘’…’’
Genç kız Devran’ın bu sözüyle duygulanmıştı. Gözyaşları gözlerinde parlamıştı tekrar, gözlerini cama dikti ve Devran’a bakmadan akan gözyaşlarına rağmen cevap verdi.
Nil ‘’yok.. hayır, yok öyle bir şey… ne yaparsan yap benim sana bunu yapmaya hakkım yok. Madem bu çocuğun doğmasına karar verdik, bu bebek hem annesiyle hem de babasıyla yaşayacak. Bu konuya kişisel amaçlarımızı ve duygusal hezeyanlarımızı karıştıramayız. Sen onun babasısın, ben de annesiyim. Ne senin bebeğimi benden, ne de benim seni bebeğinden ayırmaya hakkımız yok.’’
Devran ‘’haklısın, çok teşekkür ederim… sen çok olgun bir insansın.’’
Nil ‘’öyle olmak zorundayım.’’
●●●
Cem şirkete gelmişti. Asu odasında dosyaları incelerken kapı çaldı.
Asu ‘’gir.!’’
İçeri Cem girdi.
Asu ‘’Cem…?!’’
Cem ‘’ben geldim, kapından çevirmeyeceksin değil mi?’’
Asu koltuğuna yaslanarak ‘’ne istiyorsun benden?’’
Cem içeri girip kapıyı kapattı ve Asu’nun karşısına oturup bacak bacak üstüne attı.
Cem ‘’valla ne isteyeyim, canının sağlığını(!)’’
Asu ‘’Cem…!’’
Cem ‘’tamam.. direk konuya giriyorum… sen Devran’ı istiyorsun değil mi?’’
Asu ‘’ne demek bu? Ben Devran’ı ölümüne istiyorum. O benim, başkasının olamaz zaten. Bunun konuyla ne alakası var?’’
Cem ‘’eğer Devran’ı istiyorsan Nil’den kurtulmamız lazım. Ben de Nil’den kurtulmak istiyorum.’’
Asu ‘’ben uzun bir süre Nil’e dokunama m Cem, kusura bakma.’’
Cem ‘’neden?’’
Asu ‘’Devran’ı bilirsin. Damarına basma niyetinde değilim. Eğer bir şey yapacak olursam doğru zaman bu zaman olmaz. Hiç beklenmedik biranda, hiç beklenmedik bir şey olur. Eğer şuan yaparsam benden bilirler.’’
Cem ‘’görmeyeli bu kadar korkak mı oldun sen Asu? Benim tanıdığım Asu cesur ve cüretkâr bir kadındı.’’
Asu ‘’halâ öyleyim ama bunun korkaklıkla alakası yok Cem. Akıllılık ediyorum, aklımı kullanıyorum. Eğer bir şey yapacaksam tam olsun. Ayağıma bir şeyler dolanmasın.!’’
Cem ‘’yardım etmeyeceksin yani bize?’’
Asu ‘’maalesef… siz kimsiniz?’’
Cem ‘’annem ve ben…’’
Asu ‘’Türkan Hanım da seninle yani… korkmuyor musunuz hiç? Devran öğrenirse…’’
Cem ‘’çoktan gözümüzü kararttık biz. Devran Nil’e kaptırdı iyice kendini, ölesiye aşık. Biran önce bir şeyler yapmazsak işler karışacak.’’
Asu ‘’gazanız mübarek olsun o zaman(!)’’
●●●
Nil ve Devran Doktor Hakan’la beraber odadaydı. Nil uzanmış ultrasondaydı.
Hakan ‘’evet.. işte… tamı tamına sekiz haftalık bir gebelik kesesi. Bu haftada bebekteki gelişmeler; Gelişmekte olan bebeğinizde küçülen tek bölüm bu çıkıntıdır. Diğer bölümler ise süratle büyümeye devam etmektedir. Özellikle beyin ve kafa hızla büyümeye devam eder. Göz kapakları kıvrım şeklinde ayırt edilebilir. Alt çene belirginleşmeye başlar. Omurilik gelişimini sürdürür. Üst damak farklılaşır. Burnun ucu oluşur. Dişetlerinin altında dişler gelişimini başlatır. Yemek borusu farklılaşır ve nefes borusundan ayrılır. Kalp içinde kapakçıklar fark edilmeye başlar. Kalbin 4 odacığı ayırt edilebilir. Kalp dakikada 150 kez atmaktadır. Akciğerler yemek borusunun iki yanında yer alırlar. Böbrek oluşmaya başlar. Kollar silindirik şekilde uzamaya başlarken uçlarında el ayaları belirmeye başlar. Kollarda sinir iletimi başlar. Yine kollar kıvrımlaşır. Bu kıvrım gelecek deki dirsektir. Annedeki değişikliklerse; Bazı yiyeceklere karşı isteksizlik, bazılarına karşı da aşırı istek artışı olur. Sigara kokusu bulantı yapabilir. Gebelik öncesinde kapalı bir yumruk kadar olan rahim iniz artık neredeyse portakal kadar oldu bile. Rahimdeki bu büyümeler sizde zaman zaman hissedeceğiniz karın kramplarına neden olabilir. Bel çevreniz genişlemeye başlamıştır. Bu arada kendinizi ergenlik döneminde gibi hissedebilirsiniz. Çünkü hormonsal değişimlere bağlı olarak cilt değişiklikleri baş göstermeye başlayacaktır. Yağlı bir cilt ve sivilceleşme bunun en tipik göstergeleridir. Psikolojik durumunuz yavaş yavaş düzelmeye başlar ve gebelik kabullenilir. Bu haftada kıyafetleriniz dar gelmeye başlayabilir. Daha bol ve rahat kıyafetler tercih edin. Bebeğinizin gelişimi için bol bol meyve yemeyi ihmal etmeyin.’’
Devran ‘’inşallah duydun Nil..’’
Nil ‘’duydum, sağır değilim.’’
Devran ‘’hayır hiç beslenmene dikkat etmiyorsun da.. ondan diyorum… bence artık beslenme konusuna dikkat etmelisin.’’
Hakan ‘’Devran haklı Nil Hanım. Bu dönemde beslenmeniz bebeği doğrudan etkiler. O nedenle dengeli bir şekilde beslenmelisiniz ve dikkat etmelisiniz beslenmenize.’’
Nil ‘’tamam, ederim.’’
Hakan ‘verdiğim programa uyuyorsunuz değil mi?’’
Nil ‘’…’’
Devran ‘’doğru düzgün besleniyor mu diye sorsanıza siz. Bizim zorumuzla birkaç kaşık yemek yiyor.’’
Hakan ‘’o halde ben birkaç multi vitamin preparatları yazıyorum. Beslenmenizi düzene sokun, onun yanında ek gıda niteliği taşıyan bu vitaminleri de kullanın lütfen.’’
Nil ‘’peki…’’
Hakan ‘’ Muayene ve Laboratuvar Tetkikleri olarak; Ayrıntılı bir fiziksel muayeneniz yapılmalı, kontrolünüzde benim yapmam gerekiyor.. Aile öykünüzü bana aktarmalısınız. Tansiyonunuz ölçülmeli ve kaydedilmesi uygun olur. Kan grubu , kan sayımı, kan şekeri, karaciğer testleri vb. testler yapılmalıdır. İdrar tahlili yapılmalı. Pap - smear testi yapılmalı. Bel soğukluğu, sarılık, frengi, AIDS, klamidya, herpes gibi cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara yönelik inceleme yaptırmalısınız. Orak hücreli anemi ( kansızlık ) , talasemi, akdeniz anemisi ve tay-sachs hastalıklarına ilişkin testler yaptırmalısınız. Ben bununla ilgili birkaç test yazıyorum, gitmeden yaptırırsanız iyi olur. Gelecek haftaya kontrolünüze bu testlerin sonucunu beraber değerlendiririz.’’
Devran ‘’peki Hakan, hepsini çıkmadan önce yaparız. Başka bir şey yapmamız gerekiyor mu? yani.. gözden kaçırdığımız bir şey var mı?’’
Hakan ‘’hayır, şimdilik hepsi bu kadar. Nil Hanım, açık konuşmak gerekirse beslenmenizden memnun değilim. Sizin beslenmenizdeki aksaklıklar bebeği olumsuz etkiler, doğrudan bir etki bu. Beslenme konusundaki düzene sokma tavsiyemi lütfen dikkate alın ve bir dahaki kontrolümüzde bu şekilde olmasın. Yani bebeğin gelişiminin yavaşlaması söz konusu, şimdilik böyle bir durum yok ama beslenmediğiniz sürece risk var. Gel gelelim ki diğer bir konuya.. son olarak başından beri sizde bu alışkanlığı görmüyorum ama uyarmak istedim. Artık bu aydan itibaren topuklu ayakkabılar yasak.. gerçi siz kullanan biri değilsiniz ama her gebeye yaptığım uyarıyı size de yapmayı bir borç bilirim.’’
Nil ‘’peki doktor bey.. topuklu ayakkabı konusunda emin olabilirsiniz.’’
Hakan ‘’beslenme konusunda da emin olmak istiyorum.’’
Nil ‘’peki, o konuda da tavsiyenizi dikkate alacağım.’’
●●●
Devran ve Nil hastaneden çıkmadan bir takım testleri yaptılar ve arabaya binip yola çıktılar. Nil yapılan testlerle yorgun düşmüştü, bazı testler için kan alınmıştı. Bir süre cama baktıktan sonra genç kızın uyuyakaldığını gördü Devran. Arabayı durdurdu ve aşağı indi. Nil’in kapısını açtı, koltuğunu arkaya doğru indirerek rahat uyumasını sağladı. Biran arka koltuğa taşımayı düşünse de uykusu bölünmesin diye vazgeçti. Ceketini çıkarıp genç kızın üzerine örttü ve kapıyı kapatıp arabaya bindi. Biran Nil’i öyle uyurken izledi ve gülümsedi.
Devran ‘’nasıl da melek gibi uyuyor…’’
●●●
Şefkat ve Bade köşkün salonunda oturuyordu. Mutfaktan Türkan çıktı. Yine akşam yemeği için bir sürü emirler sıralayıp hizmetçileri canından bezdirmişti.
Türkan Şefkat’e ‘’Devran nerde?’’
Bade ‘’Nil’le doktor kontrolüne gittiler.’’
Türkan ‘’Hey Ya Rabbim.!’’
Şefkat ‘’bir şikayetin mi var?’’
Türkan ‘’o kızı bu evde istemiyorum.’’
Şefkat ‘’sana istediğini sormadık zaten.’’
Kapıyı anahtarla Devran açıp diğer eliyle kapıyı araladı. Nil’i kucağında içeri soktu. Şefkat ve Bade’nin gözleri Devran’da kilitlendi.
Bade ‘’abi…!’’
Şefkat ‘’Devran bir şey mi oldu?’’
Devran ‘’şşşt… bir şey olmadı, sessiz olun. Testeler falan yaptırdık, yorgun düştü uyuyakaldı arabada. Ben de uyandırmak istemedim. Hepsi bu… (iddialı bakışlarla Türkan’a) sen benim karımı istemediğini söyledin değil mi?’’
Türkan ‘’oğlum, bak..’’
Devran ‘’Nil’i yatağına yatırayım geliyorum. O zaman konuşacağız.’’
Devran merdivenlerden çıkıp Nil’i odasına götürdü. Yatağına yatırdı ve yorganı üzerine özenle örttü. Genç kızın saçlarını okşadı ve alnından öptü.
Devran fısıltıyla ‘’Allah’ım onu benden alma…’’
Devran kapıyı usulca kapatıp dışarı çıktı. Odadan çıktığı anda biranda karakter değiştirdi. Nil’e karşı şefkatli olan bir adam adeta bir aslan gibi heybetli bir şekilde merdivenlerden indi. Aslında acımasız Devran hiçbir yere kaybolmamıştı, sadece artık adamına göre davranıyordu. Türkan Hanım karşısına geldi ve kaşlarını çatarak baktı.
Devran ‘’sen eğer benim karımı istemiyorsan emin ol ben de durmam burada. Ayrı eve çıkarız, olur biter. Bize bir şey olmaz, sen yüzümü göremezsin. Torununun yüzünü hele hiç…!’’
Türkan ‘’hıh, torunmuş(!) o kızın karnındaki p*ç benim torunum falan olamaz!’’
Devran ‘’ağzını topla!!’’
Cem ‘’toplamazsa ne olurmuş?!’’
Kapının eşiğinden kendisine seslenen kardeşine döndü ve kaşlarını sinirle çattı genç adam. Bu çocuk bu cüreti nereden buluyordu böyle? Cem Devran’a yaklaştı ve karşı karşıya geldiler. Bozacının şahidi şıracı durumuna dönmüştü bu iş. Annesini koruyordu Cem, çünkü o da annesi gibi kötü kalpliydi. Ama Devran da onlara pabuç bırakmayacak kadar acımasız ve gerektiği yerde kalpsizdi.
…
-31-
Devran ‘’kiminle konuştuğuna dikkat et Cem.!’’
Cem ‘’sen de öyle yap bir ara! Karşındaki senin annen!’’
Devran ‘’ben karşımda hırslarının kurbanı olduğum bir kadın görüyorum. Ama bu seni ilgilendirmez.! Sen kendi işine bak!’’
Cem ‘’annemle böyle konuşamazsın.’’
Devran ‘’istediğim gibi konuşurum, seni ilgilendirmez!!’’
Aşağıdaki bağrışmaları duyan Nil merdivenlerden inerken Mualla’nın yüz ifadesine dikkat etmemişti. Mualla kaşlarını kaldırarak merdivenden inmemesi konusunda genç kızı uyarmıştı. Fakat Nil bunu fark edemeyecek kadar şaşkındı. Uyku sersemliğiyle merdivenin yarısında durakladı ve olanı biteni izledi. Onu ilk fark eden Türkan oldu.
Türkan Nil’e ‘’görüyorsun değil mi?! Yaptıklarını görüyorsun! Senin yüzünden iki kardeş birbirine girdi, mutlu musun?!’’
Nil ‘’ben…’’
Devran ‘’Nil, sen kimseye açıklama yapmak zorunda değilsin. Lütfen odana çık, biz senin yüzünden tartışmıyoruz. (Türkan’a) biz senin yüzünden tartışıyoruz, suçu başkalarında arama! Biraz da kendinde ara!!’’
Türkan ‘’ben sadece…’’
Devran ‘’sakın yine ‘çocuklarımın iyiliği için yaptım’ masalını anlatma bana! Sana inanmıyorum, inanmamı da bekleme.’’
Türkan ‘’bu kız yüzünden mi?! Bu kız yüzünden mi annenden vazgeçtin! Bu kız yüzünden mi beni gözden çıkardın!’’
Devran ‘’ne kalın kafalısın yaa! Ben sana olayların Nil’le alakalı olmadığını, tek sorunun sen olduğunu söylüyorum.! Sen halâ sorunu Nil’de arıyorsun. Sen zaten hep başkalarında aradın suçu, dönüp kendine bakmadın! Babamı da şimdi anlayabiliyorum, neden seni seçmediğini! Nil’in annesi gibi erdemli bir kadın varken sana neden dönsün?!’’
Türkan ‘’yazıklar olsun sana!!’’
Türkan çileden çıkmış gibiydi. Devran’ın sözleri çok canını yakmıştı yaşlı kadının. Merdivenlere doğru yöneldi. Merdivenleri çıkarken Nil’e kaşlarını çatarak baktı.
Türkan ‘’bundan sonra bu ev sana cehennem olacak!’’
Devran ‘’biz de bu saatten sonra bu evde durmayacağız zaten.!’’
Şefkat ‘’oğlum yapma, gidecek biri varsa o da Türkan ve Cem.’’
Devran ‘’hayır babaanne.!! Ben karımı ve bebeğimi böyle bir ortama maruz bırakamam.! Gülseren Hanım!!!’’
Gülseren koşarak Devran’ın yanına geldi.
Gülseren ‘’buyrun Devran Bey.’’
Devran ‘’Nil Hanımın ve benim eşyalarımı toparlayın. Gidiyoruz biz.’’
Gülseren ‘’peki efendim…’’
Devran ‘’Mualla’yı da götürüyoruz. Nil’e yardımcı olması açısından…’’
Gülseren ‘’siz nasıl isterseniz Devran Bey…’’
Gülseren bu durumdan rahatsızlık duymamıştı ve hemen söylenenleri yapmaya koyuldu.
Türkan ‘’ne yani? Gidiyor musun?!’’
Devran ‘’evet, gidiyorum. GİDİYORUZ…!!!’’
Nil ‘’Devran…’’
Devran ‘’Nil, lütfen.. biliyorum, bu evden ayrılmak istemediğini söylemiştin ama böyle tehlikeli bir ortamda olmaz.’’
Nil ‘’ama…’’
Devran ‘’lütfen Nil.’’
Nil daha fazla üstelemedi. Odasına çıkıp Gülseren Hanıma toparlanma konusunda yardımcı olmaya koyuldu.
Cem Türkan’a ‘’yıllardır bana övdüğün oğlunu gör şimdi! Bunu sen yarattın anne! Bu egoyu sen aşıladın Devran Beyimize!!’’
Devran ‘’sen sakın konuşma! Sakın!!!’’
Bade ‘’ne alıp veremediğiniz var Nil’le?! Anne, Cem Abi.! Nil çok iyi bir kız, çok yüce gönüllü. Ona haksızlık ediyorsunuz, ne biçim insansınız siz anlamıyorum ben.!’’
Türkan ‘’hah! Sonunda seni de kaybettik Bade! Sana kaç defa anlattım, onun annesi yüzünden babasız büyüdünüz siz!’’
Bade ‘’biz babasız büyümedik anne! Babam hep bizim yanımızdaydı, her zaman bize destek oldu. O bize sırtını dönmedi, sadece sana sırtını döndü! O da Nil’in annesi yüzünden falan değildi! Sen kendi kuyunu kendin kazdın. Başkalarına suçu atmaktan vazgeç.’’
Devran ‘’boşa uğraşıyorsun Bade. Sen ne kadar anlatırsan anlat, işe yaramayacak. Bir kere kendini inandırmış mağdur olduğuna.’’
Bade ‘’abi, ben de sizinle geleceğim. Nil’i yalnız bırakamam.’’
Türkan ‘’hiçbir yere gidemezsin Bade! Burada dur!!’’
Devran Türkan’a inat ‘’tabi Bade’cim, hem Nil de evde yalnız kalmak istemez. Bizden sonra toparlanır gelirsin.’’
Bade ‘’tamam…’’
Türkan ‘’sütüm haram olsun Bade!! Bütün emeklerim haram olsun! Sizin için uykusuz kaldığım geceler, harcadığım emekler hepsi boşaymış! Sonunda böyle yapasınız diyeymiş!!!’’
Devran ‘’duygu sömürgesi yapma.! Senin üzerine hiç yakışmıyor(!)’’
Devran merdivenlerden yukarı çıkıp gitti.
●●●
Nil annesinin günlüklerini koliye koyup koliyi bantladı. Mualla’nın sesi üzerine ürperdi.
Mualla ‘’bunları hak etmiyorsun.’’
Nil ‘’ama bunları hak etmek için bir şeyler yapmış olmalıyım. Yoksa neden yaşayayım ki?’’
Gülseren ‘’Allah sevgili kullarını hep en zor şekilde sınar derdim Mualla’ya her zaman.’’
Mualla ‘’evet. Sen de Allah’ın sevgili kulusun.’’
Nil ‘’artık isyan etmek yararsız, sitem de etmiyorum. Artık yerim yurdum belli olsa, bir düzenim mutlu bir hayatım olsa…’’
Gülseren ‘’bak, ayrı eve çıkıyorsunuz işte. Orası tamamen senin evin olacak. Hem Mualla da seninle kalacak. O evin hanımı sen olacaksın.’’
Devran kapıya yaklaştığında Nil’in konuşmalarına kulak misafiri oldu.
Nil ‘’ben evin hanımı olmaktan bahsetmemiştim Gülseren Teyze. Ben sadece kendime ait küçük bir evim, huzurum, mutluluğum ve düzenim olsun istemiştim. Hepsi bu… başka bir şey istemiyorum. Artık tek amacım bebeğimin geleceğinin benimkine benzememesi.’’
Devran içeri girdi.
Devran ‘’Gülseren Hanım, Mualla.. siz bantlanan kolileri götürün. Taşıyamadıklarınızı Ramiz Efendiye söyleyin taşısın. Bizi biraz yalnız bırakın.’’
Gülseren ‘’peki Devran Bey…’’
Gülseren Hanım ve Mualla dışarı çıktılar. Devran Nil’in karşısına geldi.
Devran ‘’yaşadıkların ayyuka çıktı. Huzur diye bir şey kalmadı senin için, biliyorum. Benimle aynı evde yalnız kalmak için tereddüt ettiğini de biliyorum. Ama merak etme, benden sana zarar gelmez artık. Daha da önemlisi, Mualla’yı aldım bizim eve sana yardımcı olması için. hem Bade de seni yalnız bırakmak istemiyor, o da bizim arkamızdan gelecek taşınacak bize. Babaannem de her Allah’ın günü bizde olur zaten… (gülümseyerek) cümbür cemaat büyük ve mutlu bir aile olduk bile şimdiden. Hele bir de bebeğimiz doğunca…’’
Nil ‘’ben şunu öğrenmek istiyorum. Aşağıda Türkan hanımın dediği gibi benim yüzümden mi tartışıyordunuz?’’
Devran ‘’saçmalama Nil. Neden senin için tartışalım? Bir neden mi var senin yüzünden tartışmamızın? Tipik Türkan Hanım işte, kendi hatalarını görüp te kabul etmez. Hatta o hataları başkalarının üzerine atmakta üstüne yoktur. (genç kızın omuzlarını kavrayıp yüreklendirdi.) sen bunlarla kafanı yorma. Kendini üzme, bak gidiyoruz işte. Benimle yalnız da kalmayacaksın. Artık endişe etmene gerek yok.’’
Nil ‘’bana bir şey yapmayacağını biliyorum zaten. Ama geçmişi hatırlamak tek korkum. Seninle olgun iki insan gibi konuşabilmemin tek nedeni bu anıların gözümde canlanmaması. Ama bu hiç canlanmayacağı anlamına gelmez.’’
Devran ‘’seni çok iyi anlıyorum ama ben her şeyi yapmaya hazırım.’’
Nil ‘’biliyorum. Ama kaçmak çözüm değil. Biliyorsun değil mi?’’
Devran ‘’kaçmıyoruz. Sadece çocuğumuzu koruyoruz. Sen onun için her türlü fedakarlığı yapabileceğini söylemiştin.’’
Nil ‘’halâ yaparım.’’
Devran ‘’o halde bunu da bir fedakârlık olarak düşün ve bir süre böyle olması gerektiğini bil. Daha sonra istersen döneceğiz. Ama şimdilik böyle olması gerek…’’
●●●
Aradan günler geçiyordu. Devran ve Nil geçici olarak çiftlik evinde kalıyorlardı. Devran harıl harıl kiralık apartman dairesi bakıyordu. Apartman dairesi bakmasının en önemli nedenlerinden biri Nil’in kendisini yalnız hissetmemesiydi. Bade zaten evde durmayan tez canlı bir tipti. Mualla’yla da sıkılabileceğini düşünerek kendince böyle bir çözüm bulmuştu. Nil ise evdeki günlerini daha farklı geçiriyordu artık. Annesi Şehrazat Hanımın günlüklerini okurken hissettiklerinden yola çıkarak kendisi de bebeğine günlük yazmaya başlamıştı artık. Onun hakkında düşündüklerini içinde tutmuyor, yazıya döküyordu. İyice alışmıştı bebeğine, artık psikolojik olarak ta hazırdı bu duruma bir yıkım yaşamıyordu.
●●●
Devran şirketten döndüğünde kapıyı anahtarla açtı ve içeri girdi. Yanında Suat ta vardı. Nil mutfakta yemeklerle ilgilenen Mualla’nın yanından elinde tabaklarla salondaki yemek masasına döndü. Mualla’nın mutfaktan gelen sesiyle gülümsedi Devran.
Mualla ‘’Nil, masayı ben hazırlayacaktım.! Sen zahmet etmeseydin!!’’
Nil ‘’elime yapışmaz…’’
Derken kapının önündeki Devran ve Suat’ı görüp gözlerini onlara dikti.
Nil ‘’Hoş geldiniz… Suat, ne iyi ettin de geldin.’’
Suat ‘’buraya taşındığınızdan beri özledim sizi valla. Yeğenimi de göreyim dedim. Geçen günkü kontrolünüz arada kaynadı, hiç fotoğraflarını göremedim ben yeğenimin.’’
Nil gülümseyerek ‘’merak etme, yemekten sonra gösteririz. Hadi oturun sofraya.’’
Mualla ‘’sen de otur Nil! Ben çıkıyorum şimdi mutfaktan!!’’
Nil ‘’sen acele etme, ben çok aç değilim. Sofrayı hazırlar otururum.’’
Devran ‘’doktorun dediklerini unutmadın değil mi Nil?’’
Nil ‘’unutmadım. Ben yemeyeceğim demedim ki.’’
Devran ‘’iyi o zaman. Mualla! Nil’in tabağına bol bol koy!!!’’
Mualla ‘’siz hiç merak etmeyin Devran Bey…’’
Nil ‘’Mualla’dan komplo ha(!)’’
Devran ‘’hadi sofraya otur Suat. Ben bir odama çıkacağım, geliyorum.’’
Suat ‘’tamam…’’
●●●
Devran odasından döndü, herkes masaya oturdu ve yemek faslı başladı. Nil yine azar azar tabağına yemek dolduruyordu ve tabağındakilerle oynuyordu. Arada sırada birkaç kaşık alıyordu. Bu durum Devran’ın gözünden kaçmıyordu.
Devran ‘’Nil..’’
Nil başını kaldırdı ‘’efendim?’’
Devran tabağını işaret ederek ‘’o tabak adamakıllı doldurulacak ve bitecek.’’
Nil ‘’yedim ben, o kadar yeter.’’
Devran Nil’e gözlerini kısarak baktı. Nil mesajı almıştı, tartışmak istemediği için söyleneni yaptı.
Mualla ‘’bütün gün bir şey yemedin zaten Nil. Bari akşam yemeğini adamakıllı ye.’’
Nil ‘’ne kadar yalancısın(!) öğlen meyve saatimi aksatmadım. Sütümü de bitirdim.’’
Mualla ‘’ama yemeğini yemedin. Bu gidişle iskelete döneceksin.’’
Nil ‘’ne bileyim, çok yiyemiyorum. İştahsızlık var galiba bende.’’
Suat ‘’bu konuyu doktorunuzla görüşmelisiniz bence. Önemli bir durum olabilir.’’
Nil ‘’sanmıyorum. Ben kendimi iyi hissediyorum, hem ben her zaman iştahsızdım zaten. Yeni bir şey değil ki…’’
Suat ‘’olsun, siz yine de kulak ardı etmeyin dediklerimi.’’
Devran ‘’haklısın abi, bir dahaki kontrolümüzde bu konuyu açalım.’’
Suat ‘’eee daha daha nasılsın Nil? Sıkılmıyorsundur inşallah evde…’’
Nil ‘’sıkılmıyorum. Hem Mualla var.’’
Devran Nil’e ‘’ha bak ne diyeceğim; ben bir ev buldum. Bize göre…’’
Nil ‘’nasıl bir yer?’’
Devran ‘’bir apartman dairesi. Senin istediğin gibi, küçük güzel bir daire. Yani büyük daireler de vardı ama sen küçük istediğin için…’’
Nil ‘’anladım.’’
Devran ‘’istersen yarın beraber bakalım ha ne dersin?’’
Nil ‘’sen baktıysan yeter, uygunsa taşınalım.’’
Devran ‘’peki… ben apartman yöneticisiyle yarın konuşurum, en kısa zamanda taşınırız.’’
Nil ‘’olur…’’
Suat ‘’Nil.. hatırlatmak istemiyorum ama kafanda soru işaretleri kalmasını, şüphelerle dolaşmanı istemiyorum. Annem ve kardeşim adına senden özür diliyorum ve şunu bil ki biz oldukça daha da önemlisi Devran oldukça kimse sana hiçbir türlü zarar veremez.’’
Nil ‘’biliyorum, destekleriniz için de çok teşekkür ederim…’’
Suat ‘’e o zaman; su dolu kadehlerimizi sizin yeni eviniz için kaldırıyoruz…’’
Herkes mutlu mesut sofrada yemeklerini yemeye devam ediyorlardı.
●●●
Akşamın ilerleyen saatlerinde Devran ve Suat salonda iş sohbeti yapıyorlardı. Nil ise Mualla’yla mutfakta sohbet ediyordu. Bulaşık makinesine bulaşıkları dizerken kapının sesini duyup salona geçti Nil. Gelen Bade’ydi.
Nil ‘’hoş geldin Bade…’’
Bade ‘’hoş bulduk Nil.’’
Nil ‘’aç mısın? Açsan eğer atıştırmalık bir şeyler var dolapta.’’
Bade ‘’yok hiç aç değilim. Arkadaşlarla yedik, öyle geldim.’’
Nil ‘’geç kaldın, merak ettik Badecim.’’
Devran ‘’neredeydin Bade?’’
Bade ‘’arkadaşlarlaydım abi…’’
Devran ‘’kim bu arkadaşlar?’’
Suat ‘’Biz tanıyor muyuz?’’
Bade ‘’yo… nerden tanıyacaksınız ki, hangi arkadaşımızı tanıyorsunuz?’’
Nil ‘’bence Bade biraz yorgun, fazla üstüne gitmeyelim. Odasına gitsin, soyunup dökünsün. Sıcak bir duş alır belki, sonra da belki mutfağa gelirsin Bade’cim sohbet ederiz.’’
Bade ‘’tabi, gelirim canım. Rahatına bak sen… valla iyi oldu beni bunlardan kurtardığın(!)’’
Devran ‘’bunlar derken(!)’’
Bade ‘’abiler kulübü(!)’’
Devran ‘’bak sen(!)’’
●●●
Saat gece yarısına geliyordu. Suat artık kalktı.
Suat ‘’ben artık kalkayım.’’
Nil ‘’aaa nereye Suat? Oda hazırladık sana, bu gece kalırsın diye düşünmüştük.’’
Devran ‘’Nil haklı, geç saat oldu kal burada.’’
Suat ‘’ben de isterdim ama yarınki toplantı için projeler evde kaldı. Oraya gitmem lazım.’’
Nil ‘’peki o zaman, yine gel…’’
Suat’ı uğurladıktan sonra herkes uyumuştu. Devran ve Nil salondaydı. Nil mutfağa geçti ve bulaşık makinesini açtı. Salona döndüğünde Devran halâ kendisini bekliyordu.
Nil ‘’bir şey mi var?’’
Devran ‘’hayır, yok.. odana kadar refakat etmek istedim sadece.’’
Nil ‘’peki…’’
Nil ve Devran beraber merdivenlerden çıktılar. Nil odasının önüne geldiğinde Devran ve Nil birbirilerine baktılar.
Devran gülümseyerek ‘’iyi geceler…’’
Nil ‘’sana da…’’
Nil odasına girdikten sonra Devran bir süre arkasından bakakaldı ve o da odasına geçti.
●●●
Gecenin ilerleyen saatinde herkes uyuyordu. Devran’ı uyku tutmamıştı, ağzının kuruduğunu fark etti ve su içmek için kalktı. Komodinin üzerindeki sürahide su kalmadığını fark edince sürahiyi de aldı ve odadan çıkıp merdivenlerden aşağı indi. Mutfakta bir bardak su içti ve sürahiyi de doldurdu, merdivenlerden yukarı çıktı. Odasına girecekken Nil’in odasından gelen sayıklama sesleriyle ürperdi. Nil’in odasının kapısını araladı ve Nil’in yatakta sarsılarak kâbus gördüğünü fark etti.
Nil rüya görüyordu, daha doğrusu kötü bir kâbus… Cem ve Türkan’ın olduğu bir kâbus görüyordu. Başında o kadar bela varken ve sevenleriyle beraber çokça sevmeyenleri de varken rüya görebilmesi olanaksızdı. Kendisine zarar verildiğini bebeğine zarar verildiğini görmüştü ve Asu’nun nefret dolu bakışları sözleri de arada uyku halindeki kafasını karıştırıyordu. Biranda irkilip sarsılarak fırladı yataktan.
Nil ‘’SAKIN!!!’’
Nil’in sayıklayarak uyandığını gören Devran bir süre sakinleşmesini bekleyerek endişeyle süzdü genç kızı.
…
Dostları ilə paylaş: |