Gölgede dans ‘’Tutsaklık Prangaları’’ Yazan : Gülay Sena Dündar tanitim



Yüklə 3,07 Mb.
səhifə18/30
tarix30.07.2018
ölçüsü3,07 Mb.
#64210
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   30

-37-

Nil gördüğü kadın karşısında midesine krampların girdiğini hissetmişti. Bir süre vücudu kaskatı kesildi ve hiçbir şey düşünemedi. Hareket bile edemedi genç kız. Asu’yu ara sıra tesadüfen görse bile böylesine herkes içinde karşı karşıya kalmamışlardı ve onun tepkisi de genç kızı korkutuyordu. Saldırgan olabilirdi ona karşı ve bebeğini korumak için oradan uzaklaşmak istiyordu biran önce. Biraz kendine geldikten sonra ayağa kalktı Nil, gitmeye hazırlanırken Devran onun elini sıkı sıkı tuttu.

Devran mırıldanarak ‘’nereye?’’

Nil ‘’yorgunum, odama çıkmak istiyorum.’’

Devran ‘’yalan söyleme, korkuyorsun.’’

Nil ‘’hayır…’’

Devran ‘’burada kal, kimseden korkumuz yok bizim. Yanlış bir şey yapmıyoruz biz, benim yanımda hiç kimse sana hiçbir şey yapamaz.’’

Nil Devran’a itiraz edercesine bakarken genç adamın kararlı bakışlarıyla beraber tekrar koltuğa sinip oturdu. İyice yaslanmış, sessizce oturuyordu. Kitaplarından birini de eline almış, kurcalayıp inceliyor gibi yapıyordu. Arada sırada kafasına takılan sorulara göz atıyordu. Asu ve Hakkı Bey herkesle selamlaştıktan sonra salona geçip oturdular. Hakkı Bey Nil’e arkadaşçıl bir şekilde baktı.

Hakkı ‘’küçük hanım, tanıştırılmadık. Sanırım siz Devran’ın eşisiniz.’’

Nil elindeki kitabı nereye koyacağını bilemeden sehpaya bıraktı. Bu arkadaşçıl davranışa karşı kendine uzatılan eli sıktı.

Nil ‘’a evet… Devran’ın eşiyim.’’

‘’EŞİYİM’’ kelimesi Asu’nun içine bir oktan daha acı bir şekilde saplanmıştı. O an Nil’i saçından tuttuğu gibi sürüklemek istiyordu ama yapamıyordu ya en çok ta bu koyuyordu ona.

Hakkı ‘’adınız neydi?’’

Nil ‘’adım Nil, memnun oldum.’’

Hakkı ‘’benim de Hakkı, Asu’nun babasıyım.’’

Nil ‘’tekrar çok memnun oldum…’’

Hakkı ‘’ben de… Devran, bu kadar güzel bir karın olduğunu kimse söylememişti bana. Asu da bahsetmedi.’’

Asu bu lafları babasının kendisine inat söylediğini düşünecekti nerdeyse. O kadar çok sinir oluyordu ki oturduğu yerde, Nil’in güzelliğinden bahsedilmesi onu o kadar çıldırtmıştı ki buraya neden geldiğini unutmuştu.

Hakkı Nil’in sehpaya bıraktığı kitaba bakarak ‘’okuyor musunuz?’’

Nil ‘’sayılır…’’

Hakkı ‘’hangi bölüm?’’

Nil ‘’tıp…’’

Hakkı ‘’güzel olduğunuz kadar zekisiniz de yani…’’

Nil umursamazca kuru bir sesle ama nezaketen ‘’evet…’’

Hakkı ‘’sayılır demiştiniz, nasıl oluyor yani?’’

Nil ‘’son senemde ara verdim, sınavlara girmedim.’’

Hakkı ‘’anladım.’’

Kapı anahtarla açıldı ve içeri Bade girdi. Oldukça mutlu ve keyifliydi, yüzü gülüyordu. Nil Bade’yi görünce ona can simidi gibi sarılmayı düşündü. Nil ayağa kalktı.

Nil ‘’Bade’cim, canım hoş geldin…’’

Bade ‘’hoş bulduk hayatım… misafirlerimiz varmış, hepiniz hoş geldiniz…’’

Bade eğer Hakkı Beyi görmeseydi Asu’yu saçından tuttuğu gibi dışarı atacaktı ama hem Hakkı Bey buradaydı hem de bugün onun keyfini Asu bile bozamazdı.

Hakkı ‘’hoş bulduk Bade.’’

Bade ‘’hadi Nil’cim biz mutfağa geçelim. Seninle paylaşacağım harika şeyler var…’’

Nil ‘’tamam, geçelim canım…’’

Devran ‘’neymiş o harika şeyler Bade Hanım(!) artık randevulaşarak mı konuşacağız, yüzünü gören cennetlik(!)’’

Nil ‘’aman Devran..’’

Bade ‘’bence de yani, aman abi…(!) ’’

Nil mutfağa geçerken Bade’nin heyecanının farkındaydı. Mutfağa geçtiklerinde Bade kendine bir bardak su doldurdu, Nil de masaya oturdu.

Nil ‘’eee anlat bakalım neler anlatacaksın bana merak ediyorum.’’

Bade ‘’öncelikle nedir bu salondaki manzara? Sarı yellozun burada ne işi var?’’

Nil ‘’bilmiyorum.. bilmek te istemiyorum. Artık onu düşünmek istemiyorum. Misafir kapıdan kovulmaz.’’

Bade ‘’misafirlerden biri Asu’ysa kapıdan da kovulur bacadan da.! Sen iyi misin peki?’’

Nil ‘’aman boş ver beni şimdi, iyiyim ben… sen ne anlatacaksın hadi çabuk başla, heyecanlandım.’’

Bade ‘’aman fazla da heyecanlandırmayayım şimdi heyecandan erken doğum yaparsın(!)’’

Nil ‘’ha ha ha çok komik(!) ya sen niye mevzuyu zevzekliklerle kaynatıyorsun ki? Hadi anlat bakalım nedir durum? Ne anlatacaksın?’’

Bade ‘’Nil.. sanırım ben aşık oldum ya… bilmiyorum aşık olmak nasıl bir şey ama ben aşık oldum galiba.!’’

Nil ‘’NE?! Çok sevindim, kime?’’

Bade ‘’ya bak söyleyeceğim ama abime söylemeyeceksin.’’

Nil ‘’Devran tanıyor mu yani?’’

Bade ‘’hı hı, hem de çok yakından…’’

Nil ‘’kim bu yaa?!’’

Bade ‘’Birant.. Birant’a aşık oldum ben… ay Niş ben ilk kez böyle duygular yaşıyorum böyle içim içime sığmıyor çok mutluyum. Midemde kelebekler uçuşuyor salak salak gülücükler atıyorum etrafıma çok komik ve keyifli bir duygu ya, bütün dengem bozuldu yemin ediyorum… sen bilirsin, aşık olunca böyle mi olur insana?’’

Nil ‘’valla ben de aşk konusuna en az senin kadar fransızım Bade’cim. Hiç aşık olmadım. Yani abinle olan mevzuyu biliyorsun, aşk evliliği değildi zaten. Daha önce de hiç aşık olmadım. Ama senin anlattığın gibi olduğunu söylerler, aşık olunca nedensiz bir mutluluk olurmuş insanda.’’

Bade ‘’yani sen hiç aşık olmadın mı? İnanayım mı buna?’’

Nil gülerek ‘’benimle dalga geçene bak, sen sanki yirmi kere aşık oldun(!)’’

Bade ‘’hiç mi şu kadarcık bir hoşlantı olmadı? Şu kadarcık bir hoşlaşma falanda mı yok…?’’

Nil ‘’yok maalesef, sicilim temiz(!)’’

İçeri bütün samimiyetsiz havasıyla gülümseyerek Asu girdi.

Asu ‘’merhaba Bade’cim nasılsın tatlım?’’

Bade mırıldanarak ‘’buranın havası bozuldu, hem de aşırı derecede(!)’’

Asu ‘’ne dedin tatlım, anlamadım?’’

Bade ‘’a şey benim çok acelem var birazdan çıkmam lazım. Hani seninle sohbet etmeyi çok isterdim Asu’cum ama çıkacağım birazdan.’’

Nil ‘’nereye Bade?’’

Bade ‘’şey film var, film izleyecektim…’’

Nil ‘’ha, anladım ben sen merak etme…’’

Bade ‘’görüşürüz sonra…’’

Nil ‘’görüşürüz…’’

Bade gittikten sonra Asu Nil’e yaklaştı.

Asu ‘’anlaşılan seni çok korkutmuşum(!)’’

Nil ‘’anlamadım?’’

Asu ‘’benimle yalnız kalmaktan hatta beni görmekten bile korkuyorsun. Ama haklısın, çünkü ben korkulası biriyim, benden kork.!’’

Nil ‘’gerçekten senden korktuğumu mu düşünüyorsun(!) yazık(!)’’

Nil buz dolabına yaklaştı ve kapısını açıp bir dilim kek alıp masaya koydu. Çatal çıkarıp tabağın üzerine koydu ve yemek için yerine otururken Şefkat Hanım salondan çağırdı.

Şefkat ‘’Nil.! Kızım iki dakika gelir misin?’’

Nil ‘’geliyorum Şefkat Annecim…!’’

Nil mutfaktan çıkarken Asu çıldırırcasına bakıyordu büyümüş gözlerle Nil’in karnına. O şuan Asu’nun sevdiği adamın, Devran’ın çocuğunu taşıyordu. Bunu kendine gururuna yediremezdi. Bu çıldırış çok önceden gerçekleşmişti aslında işin boyutu ancak şimdi değişiyordu. Ceketinin cebinden küçücük bir ilaç şişesi çıkarıp içindeki sıvıyı kekin üzerine boca etti. Kek zaten normalde de ıslak kek olduğu için Nil kadar kuş beyinli birinin bunu fark edebileceğini düşünmüyordu.

Asu ‘’seni uyarmak isterdim Devran’dan uzak durman konusunda ama bunu dinlemeyeceğini çok iyi biliyorum seni küçük sür*tük! Şimdi çek cezanı! Sen de o karnındaki p*ç de Devran’ın yakasından düşün..!!’’

●●●

Nil ‘’gerçekten oda için bu kadar acele etmenize gerek yoktu. Beşik için çok erken, zaten odadaki küçük beşik yeterli gelecektir.’’



Şefkat ‘’ama çocuk büyüdüğünde belki sallanan beşikte uyuyamaz, bir de normal beşik alalım diyorum ben.’’

Nil ‘’siz bilirsiniz ama ben acele etmeyin derim.’’

Şefkat ‘’sen karışma bakalım, o benim torunum(!)’’

Devran gülerek Nil’e ‘’hele bir oğlumuz doğsun, bak gör babaannem seni annelikten beni de babalıktan aforoz edecek(!)’’

Nil ‘’valla gidişat onu gösteriyor(!)’’

Hakkı ‘’ne mutlu bir ailesiniz.. ben gerçekten gıpta ediyorum size… karı öldüğünden beri kızımla hiç böyle olamadık. Asu her zaman ters ve hırçın bir kız olmuştu ve hiç senin gibi uysal olmamıştı Nil.’’

Nil nezaketen ‘’ona haksızlık etmeyin, o da size layık bir evlat olmak için şirkette gece gündüz çalışıyordur.’’

Hakkı ‘’onun şirkette neden çalıştığını çok iyi biliyorum ben(!) (içinden) tabi ki de Devran’a olan saplantısı yüzünden…’’

Nil nezaketen Asu’yu korur gibi görünse de aslında Asu’nun babası olduğu için Hakkı Bey’e acıyordu. Şuan adama kendi nüfusuna alabilecek kadar acıyordu, çünkü Asu gibi bir kızla hayat çok zordu. Nil mutfağa girdi, o girerken Asu korkutucu bakışlarla Nil’e baktıktan sonra mutfaktan çıktı. Nil masaya oturup her şeyi unutmaya çalışırken keki çatallayıp bir parça ağzına götürdü. Kekin ıslak kek olduğunu biliyordu ama bu kadar ıslak olması biraz tuhaftı. Birkaç parça daha ağzına attıktan sonra tadındaki tuhaflıktan dolayı yemeyi bıraktı ve üzerine bir bardak su içip ağzındaki kötü tadı geçirmeye çalıştı. Henüz kendinde bir değişiklik hissetmemişti genç kız.

●●●


Hakkı Bey ve Asu fazla kalmadan vedalaşıp çıkıp gittiler. Hakkı Beyin Nil’e övgülerinden sıkılan Asu’ydu ama o övgülerle göğsü kabaran da Devran olmuştu. Karısına bu kadar iltifat edilmesi onun gurur duymasına neden olmuştu.

Hakkı Beylerin gidişinden yarım saat on beş dakika geçmemişti ki Nil lavaboda normalden daha farklı bir şekilde kusuyordu. Çalışma odasından çıktı ve merdivenlerden inip lavabonun kapısının önüne geldi Devran. Gülseren Hanım durumu fark edip ona bildirmişti. Kapının önünde bekleyen Gülseren Hanım Devran’ın gelişiyle rahatlamış görünüyordu.

Devran ‘’ne oldu Gülseren Hanım?’’

Gülseren ‘’Nil.. önce başının dönmeye başladığını söyledi, sonra da midesinin bulandığını. Şimdi de lavaboda kusuyor.’’

Devran ‘’hamilelikte olur demişti Hakan ama…’’

Gülseren ‘’bu hamilelikten falan değil Devran Bey, baş dönmesi çok şiddetliydi, bir yerlere tutunarak lavaboya girdi. Çok endişeleniyorum Devran Bey, ses te vermiyor korkuyorum.’’

Devran bu sözlerden çok endişelenmişti. Soğukkanlı davranmaya çalışsa da bunu başaramıyordu. Kapıyı yumruklamaya başladı.

Devran ‘’Nil…! Nil! Nil!!! İyi misin Nil, ses ver! Nil cevap ver iyi misin?!!!’’

Devran kapıyı yumruklamaya devam ederken kapının kilidi açıldı ve içeriden bitkin bir şekilde Nil çıktı.

Devran ‘’Nil.. iyi misin?!’’

Korurcasına karnını tutuyordu ama diğer eliyle de şiddetle dönen başını tutuyordu.

Nil cılız bir fısıltıyla ‘’Devran.. ben… iyi değilim…..’’

Kısık ve neredeyse kapanacakmış gibi görünen gözlerle Devran’a baktı ve sonra gözleri kaydı, elindeki havlu yere düştü. Ayaklarının zeminden kaydığını hisseden genç kız sendeleyerek kapının eşiğinde yere yığıldı. Bunu gören Devran atak bir hareketle Nil’in yanına çöktü.

Devran ‘’Nil!!! Niiil! Nil uyan, Nil! Nil iyi misin, uyan!!’’

Nil’in cansız bedeniyle incecik boynuna dokunup başını yukarı kaldırdı ve Nil’in yüzüne baktı. Yüzü kireç gibi bembeyazdı, ölü balık gibiydi.

Devran ‘’Nil! Nil ne olur!! Yapma bunu bana Nil, hadi uyannn! Nil uyan! Gülseren ambulans çağır, HEMEN! Nil, Nil uyan hadi! Hadi, hadi aç gözlerini Nil ne olursun!!’’

Bu panik anında Suat, Şefkat Hanım ve Bekir Bey de geldiler.

Şefkat ‘’ne oldu oğlum?! Nil’in yerde ne işi var Devran ne oluyor?!!!’’

Devran ‘’Nil bayıldı babaanne, bayıldı! Şiddetli baş dönmesi varmış, midesi bulanıyormuş kusmuş… yediği içtiği bir şey mi dokundu? Ağır falan mı kaldırdı ne yaptı? Allah’ım sen yardım ettt! Gülseren Hanım!! Nerde kaldı ambulans!!!’’

Gülseren ‘’aradım Devran Bey, merak etmeyin.’’

Devran Nil’in cansız yüzüne dokunarak ‘’Nil, lütfen uyan hadi.! Hadi uyan Nil kendine gel hadi!! Hadi kendine gel ne olursun bak ben çok korkuyorum çabuk uyan!!! Nil, uyan korkutma beni Nil!!!’’

Sevdiğinin cansız bedeni kucağındayken Devran delirecek gibiydi, Nil’in başına bir şey geldiği içine doğmuştu o an. Kendine kızıyordu, neden daha önce fark etmemişti, bayılmadan önce… halbuki nereden bilebilirdi ki? Nil’in yüzünü okşarken içinden bildiği bütün duaları okuyordu. Ona ve bebeğine bir şey olmasın diye…



Eyvah başladı yine o sızı

Bir de ısrarcı durdurak bilmiyor

Eylül yolcu ederken yazı

Gözyaşım usul usul çiseliyor

Gittim defalarca gittiler

Bir tek yokluğun dinmedi dinmiyor

Geçer üzerimden martılar kanatları sen

Bir oğlan kızarır yanakları sen

Pişman gecelerin sabahları sen

Kuruyup gözlerim dökülür gibi

Ciğerim yerinden sökülür gibi

Acıta acıta öpülür gibi

Tuttu yine bu kalp ağrısı

Yok maalesef hiç bir çaresi

Günü gelmeden çekip gitmıyor

Hani annesinin bir tanesi

Şimdi kayıp bir cocuğa benziyor

Düştüm kalktım defalarca

Bu defa elim kolum tutmuyor

Geçer üzerimden martılar kanatları sen

Bir oğlan kızarır yanakları sen

Pişman gecelerin sabahları sen

Kuruyup gözlerim dökülür gibi

Ciğerim yerinden sökülür gibi

Acıta acıta öpülür gibi

Tuttu yine bu kalp ağrısı



-38-



‘’Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, onda kendini kaybetmeyi gerektirir…’’

Ambulans halâ gelmemişti. Devran Nil’i koltuğa yatırmış, elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Çok endişeliydi ve ambulansa da çok kızgındı. Halbuki ambulansı çağıralı on dakika olmuştu, kızılacak bir şey yoktu. Herkes Nil’in başındaydı, Nil’se ölmüş gibi hiç hareket etmeden hareketsiz bir şekilde koltukta yatıyordu. Yanı başında Devran çok endişeli bir şekilde Nil’e bakıyordu. Genç adam elini genç kızın saçında gezdirdi. Alnına bir öpücük kondurdu.

Devran Nil’in kulağına keskin bir fısıltıyla ‘’uyan ne olur uyan… hadi kendine gel, gözlerini aç uyan… hadi Nil, hadi bitanem…’’

Suat ‘’Devran.. sakin ol onlar iyi olacak.’’

Devran ‘’ambulans halâ gelmedi Suat! Bir daha ara şunları!!’’

Suat ‘’tamam, tamam sakin ol bir daha arıyorum.’’

Bekir ‘’oğlum, sakin ol. Nil’i kurtaracağız korkma.’’

Şefkat ‘’Nil çok güçlü bir kız Devran, sakin ol lütfen…’’

Devran ‘’Allah’ım.! Ne olduğunu bile anlamadım, neden oldu bu? Neyi var Nil’in?! Ona bir şey olursa dayanamam!’’

Suat ambulansı arayacakken pencereden ambulansın geldiğini gördü.

Suat ‘’Devran geldiler.!’’

Devran bu sözü duyar duymaz Nil’i kucakladı ve hızla kapının önüne çıktı. Ambulans durdu ve Acil Tıp Teknisyenleri arabadan indi.

Acil Tıp Teknisyeni 1 ‘’hastanın nesi var?’’

Devran ‘’doktor musun?!’’

Acil Tıp Teknisyeni 1 ‘’hayır…’’

Devran ‘’o zaman çeneni kapa ve arabanın kapısını açıp şu lanet sedyeyi çıkar! Karım ölümle pençeleşiyor! Hamile! Ona bir şey olursa şu lanet olası arabayı havaya uçururum!’’

Acil Tıp Teknisyeni 2 ‘’sakin olun, tamam…’’

Acil Tıp Teknisyeni 2 sedyeye Nil’i yatırıp sabitledi ve Devran’la Acil Tıp Teknisyenleri ambulansa binip hareket ettiler. Suat ta diğerleriyle kendi arabasına binip ambulansı takip ettiler.

●●●

Kapı çaldı. Birant Bade2nin geleceğini biliyordu, kadınları çözmüş biri olarak onun geleceğini biliyordu. O yüzden her şey hazırdı, yemekler aperatifler ve içecekler… kapıyı açtı Birant. Karşısında Bade ona gülümsüyordu. Bu sıcak gülümsemeye karşılık verdi Birant.



Birant ‘’hoş geldin…’’

Bade ‘’hoş bulduk…’’

Birant ‘’içeri geçsene.’’

Bade ‘’biran davet etmeyeceksin diye korkmuştum(!)’’

Birant ‘’seni tatlı cadaloz, hadi içeri geç…’’

Bade ve Birant içeri geçtiler.

Birant ‘’sen salona geç otur, ben de hazırladıklarımı getireyim.

Bade ‘’tamam…’’

Bade içeri geçti. Film CD’lerine göz atarken Birant’a seslendi.

Bade ‘’eee ne izliyoruz? Yeni bir film mi izleyeceğiz yoksa nostalji falan mı yapacağız?’’

Birant elindekilerle içeri geçip sehpaya koydu.

Birant ‘’ben nostalji yaparız diye düşündüm. ‘Pretty Woman’ı izledin mi?’’

Bade ‘’o ne yaa?! Hiç duymadım?’’

Birant ‘’aaa Julia Roberts ve Richard Gere’ın başrolde olduğu o güzel filmi izlemediğini söyleme bana.’’

Bade ‘’ilk kez duyuyorum filmi gerçekten… Richard Gere’ı da severim ama..’’

Birant ‘’izlememen büyük bir şans, benimle izleyeceksin.’’

Bade ‘’Türkçesi ne bu filmin?’’

Birant ‘’ ‘Pretty Woman, Özel Bir Kadın’…beni çok etkileyen yegâne filmlerdendir…’’

Bade ‘’güzel, hadi başlat o zaman izleyelim.’’

Birant ‘’dur bakalım, sabırsızlanma… başlatıyorum tamam, hadi otur sen…’’

Bade ‘’tamam…’’

Bade bir yere oturduktan sonra Birant ta filmi başlattı.

●●●

Devran ambulansta Nil’in başındaydı.



Devran ‘’Nil.. aşkım ne olur uyan… ne olursun uyan.!! Beni bırakma ne olur… varlığınla ödüllendirdin yokluğunla cezalandırma.! Lütfen yaşa Nil, lütfen yaşayın beni bırakmayın lütfennn…!’’

Acil Tıp Teknisyeni ‘’biraz sakin olur musunuz beyefendi? Elimizden geleni yapacağız, karınızı ve çocuğunuzu kurtaracağız.’’

Devran ‘’daha hızlı sürün şu arabayı! Ambulans mı cenaze arabası mı belli değil!!’’

Nil biran buğulu gözlerini aralamıştı ve yoğun bir öksürükten sonra Devran’a baktı. Devran’sa Nil’in uyandığını görür görmez mutluluktan havalara uçacaktı neredeyse.

Devran ‘’Nil.!! Nil uyandın! Beni bırakmadın!!’’

Nil ‘’Devran… ben.. n-nasıl oldu bi-bilmiyorum. Bana n-ne oldu bilmiyorum…’’

Devran ‘’tamam bitanem sakin ol… kurtulacaksın, size hiçbir şey olmayacak.!’’

Nil ‘’Devran.. (gözünden bir damla yaş süzüldü.) bebeğime bir şey olmasın lütfen.. ne olur…’’

Devran Nil’in saçını okşarken ‘’saçmalama Nil! Sana da oğlumuza da hiçbir şey olmayacak göreceksin. Bak sakin ol tamam mı? Sakin ol, her şey geçecek… hepsi geçecek, her şey düzelecek..!’’

Nil bebeğine bir şey olacak diye çok korkuyordu. Titreyen elini Devran’ın elinin üzerine koydu.

Nil ‘’sana güveniyorum.. güveniyorum…’’

O an Devran için en güzel andı sanki, Nil’in eli Devran’ın eli üzerinde ve ona güvendiğini söylüyordu. Ne kadar mutlu olmuştu anlatamazdı. Ki o an Nil kendinden geçip yeniden baygın halde gelmeseydi…

Devran ‘’Nil.. Nil… Nil uyuma, uyanık kal lütfen uyuma! Niiil! Nil, uyuma lütfen hadi aşkım uyan ne olursun.!’’

Devran başını Nil’in karnının üzerine kapatarak hıçkırıklarını dizginlemeye çalıştı. Canı çok yanıyordu genç adamın. Sanki yüreğinden parçalar kopup gidiyordu, ölüyor gibi hissediyordu kendini. Hüzün ve keder içini doldurmuştu biranda. Nil’i ve bebeğini kaybetmeye dayanamazdı. Her şey olabilirdi ama buna katlanamazdı.

●●●

Film bitmişti. Bade ve Birant filmin etkisinde kalmışlardı.



Bade ‘’ne kadar güzel ve ne kadar romantik bir filmdi?’’

Birant ‘’beğendin mi?’’

Bade ‘’ben çok beğendim. Oyuncular çok profesyoneldiler, öyle güzeldi ki…’’

Birant ‘’ben de bu filmi kaçıncıya izliyorum ama halâ aynı heyecan aynı beğeni.. hiç değişmiyor…’’

O sırada Bade de Birant ta aynı anda tabakları kaldırayım diye kalkarken burun buruna geldiler ve göz göze bakışmaya başladılar. O an Birant içinde bir arzu dalgasının kıpırdadığını hissetti. Bade’nin kalbiyse küt küt atıyordu. O an Birant direnci kırılmış bir şekilde Bade’nin dudaklarına yapıştı. Bade de ona karşılık veriyordu ve genç adamın boynuna sarmıştı kolunu, tıpkı Birant’ın elini Bade’nin beline doladığı gibi… sonra Birant içindeki arzu dalgasını kontrol edemediğini ve Bade’ye yanlış şeyler yapabileceğini düşündü ve kendine geldi. Genç kızdan ayrıldı ve Bade’nin elbisesinin fermuarından elini hızla çekti.

Birant başı önde ‘’özür dilerim.. çok özür dilerim…’’

Bade ‘’ben.. neden özür dilediğini anlamıyorum. Bana kötü bir şey yapmadın ki, aksine sen beni hayata döndürdün. Bilmiyorsun, sana karşı beslediğim hisler beni ne kadar mutlu ediyor ah bilmiyorsun bir bilsen…’’

Birant ‘’ben.. bak ben bunu yapmak istemiyorum. Sana karşı duygularımdan emin olmadan böyle bir şey yapmamız doğru değil.’’

Bade ‘’afedersin.. ben özür dilerim çok afedersin…’’

Bade çantasını kaptığı gibi kapıya doğru ilerledi. Birant ta Bade’yi kırdığını düşünerek onun arkasından hızla gitti.

Birant ‘’Bade gitmene gerek yok, lütfen.. seni kırdıysam özür dilerim.’’

Bade ‘’yo yo hayır, gitsem iyi olacak. Sen haklısın.. sen.. sen beni kırmadın. Ben gitsem çok iyi olacak, sonra görüşürüz… iyi geceler…’’

Birant ‘’peki, sana da… iyi geceler…’’

Bade evden çıkar çıkmaz derin bir nefes alıp dudağına dokundu. Birant’la öpüştüklerinde ne kadar da farklı hissetmişti kendisini, nasıl da heyecanlanmıştı. Neredeyse kendini onun ellerine teslim edecekti ki Birant bunu frenlemişti. O an o kadar utanmıştı ki, yüzü kıpkırmızı oldu.

Bade ‘’saçmalama Bade, saçmalama! Salak salak davranmayı kes artık, aşkının gözünü kör etmesine izin verme.. baban gibi aşk senin de gözünü kör etmesin…!’’

Hızla ilerleyip arabasına atladı Bade, gideceği istikamet doğru evdi. Arabasını çalıştırıp sürmeye başladı.

●●●

Nil sedyeyle acil kapısından içeri getirtiliyordu. Yanında Devran, peşlerinde de diğerleri… Doktor Hakan geldi.



Doktor Hakan ‘’Devran ne oldu böyle Nil’e?’’

Devran ‘’bilmiyorum Hakan, hiç bilmiyorum… evin hizmetçisi söyledi, şiddetli baş ağrısı ve mide bulantısından sonra başı dönüyordu, sonra çok kusmuş normalden fazla… sonra tuvaletten çıkarken de eşikte bayıldı. Bak Hakan ben çok korkuyorum, onları kurtar… Nil olmadan yaşayamam anladın mı?! Yaşayamam!’’

Doktor Hakan ‘’tamam Devran, sakin ol.. ben elimden geleni yapacağım. Şimdi müdahale etmemize izin ver ve hepiniz kafeteryaya inin.’’

Devran ‘’ben Nil’in yanında duracağım.! Kesinlikle…’’

Doktor Hakan ‘’lütfen bana güven Devran, burada yararından çok zararın dokunur. Hadi şimdi dediğimi yap.’’

Devran ‘’ama…’’

Doktor Hakan ‘’Devran, lütfen… hadi aileni de al kafeteryaya git. Biraz sakinleşin, ben bütün gelişmeleri bizzat kendim haber vereceğim size.’’

Devran ‘’iyi peki, tamam… hadi babaanne gidiyoruz.’’

●●●

Türkan ve Cem evde durum değerlendirmesi yapıyordu.



Türkan ‘’bu iş Asu’nun işi.. adım gibi eminim…’’

Cem ‘’herhalde anne, kimin işi olacak ki?’’

Türkan ‘’bu iş bizim üzerimize kalmasın!’’

Cem ‘’merak etme, öyle bir şey olamaz çünkü biz bu işin hiçbir yerinde görev almadı. Hatta haberimiz bile yok(!) ben bir şey bilmiyorum anne, sen biliyor musun(!)’’

Türkan ‘’sen bilmiyorsan ben de bilmiyorumdur oğlum(!)’’

Gülüştüler.

Türkan ‘’sonunda Nil denen o kızdan da p*çinden de kurtuluyoruz galiba…! O kız çok tehlikeli Cem. Koskoca Devran Harmangil’i bile avcunun içine aldı. Güzelliğiyle büyüledi onu, aşık etti kendine ve intikam planımı oğlumun o kıza olan aşkı suya düşürdü. Kesinlikle bu kızdan kurtulmamız bizim için yeni bir başlangıç olacak.!’’

Cem ‘’merak etme.. artık Nil de Devran’ın ona olan sonsuz aşkı da Nil’in bedeninin toprağa karışacağı gibi toprağa karışacak…!’’

Türkan ve Cem çok keyifliydiler ve Nil’in öleceğinden o kadar emindiler ki…

●●●


Bade evin anahtarıyla kapıyı açtı ve yorgun argın içeri girdi. Yaşadıklarıyla tam anlamıyla sersemlemişti ve sarhoş gibiydi. Ortamın sessizliğini birkaç dakika sonra fark etti.

Bade ‘’herkes uyudu mu yaa? Kimse yok mu?! Heeey!’’

Mutfaktan Gülseren Hanım ve Mualla çıktı.

Bade ‘’Gülseren Teyze babamlar falan neredeler? Evde kimse yok mu? herkes uyudu mu yoksa bu saatte tavuk gibi(!)’’

Gülseren ‘’sorma Bade kızım… yine başımıza neler geldi sorma.’’

Bade ‘’ne oldu Gülseren Teyze bir şey mi oldu? Ne oldu?’’

Mualla ‘’Nil’i hastaneye kaldırdılar Bade Hanım.’’

Bade ‘’ne diyorsun Mualla sen?! Ne oldu Nil’e?!! Neden hastaneye kaldırdılar, söylesenize!!!’’

Mualla ‘’aşırı baş ağrısı, mide bulantısı vardı. Sonra kusması oldu, başı döndü bayıldı. Ölü gibiydi, ne oldu biz de anlamadık.’’

Gülseren ‘’Allah Nil’i bize bağışlasın…’’

Mualla ‘’Amin anne, amin…!’’

Bade elindeki anahtarla yine alelacele evden çıktı ve arabasına atlayıp hızla arabayı sürdü. Yolda Suat’ı arayıp hastanenin yerini öğrenmeye çalıştı.

●●●

Devran kafeteryada başını iki elinin arasına almış, kollarını masaya dayamış bezgince bekliyordu. İçi kor gibi yanıyor, Nil’i kaybetme korkusuyla kavruluyordu adeta.



Şefkat ‘’oğlum, Devran.. biraz sakin ol… biraz sabır gerek, sabırlı ol…’’

Devran ‘’burada böyle çaresizce eli kolu bağlı beklemek berbat bir şey! Ben buna dayanamıyorum babaanne!!!’’

Bekir ‘’oğlum, biraz sakin ol. Babaannen demedi mi Nil güçlü bir kız diye… o ve bebeğiniz seni bırakıp gitmez merak etme.’’

Devran ayağa kalktı ‘’ben Nil’i görmek istiyorum artık. Saatlerdir burada bekliyorum yeter yaa! Nil’i görmek istiyorum ben, Hakan’la konuşacağım.’’

Bekir ‘’oğlum! Dur biraz yerinde, hadi otur. Lütfen bak beni dinle…’’

Devran ‘’Nil’in güce ihtiyacı var, ben ona o gücü verebilirim. Beni yanında görsün, ona her zamanki gibi destek olduğumu hissetsin uyanacaktır.!’’

Bekir ‘’şüphem yok, ama doktoru beklemeliyiz. Daha ona ne olduğunu bile bilmiyoruz.’’

Bu sırada kafeteryadan içeri Doktor Hakan girdi. Devran onu görünce oturduğu yerden yeniden kalktı.

Devran ‘’Hakan?!! Ne oldu karıma buldun mu?’’

Hakan ‘’Nil Hanım zehirlenmiş Devran.’’

Devran ‘’zehirlenmiş mi?!! Nasıl?!!!’’

Hakan ‘’bilmiyorum. Yediği herhangi bir besinin bozuk olmasından da kaynaklanabilir, kasti olarak zehirlenmiş te olabilir. Bunu şuan bilemeyiz. Birtakım testler yapıyoruz, o zaman anlaşılacak.’’

Devran ‘’ne zaman sonuçlanır bu testler? Nil’i görebilir miyim?’’

Hakan ‘’Nil kendinde değil Devran, durumu kritik.’’

Devran ‘’iyi değil mi yani Hakan?! Kötü mü nasıl? Ne zaman iyileşir Hakan söyle ne olur ne zaman görebileceğim onu?! Ben onsuz yaşayamam Hakan söyle!’’

Hakan ‘’sakin ol Devran… lütfen sakin ol.. sabaha kadar burada olup nöbet tutacağım. Nil’in iyi olması için hepimiz elimizden gelenin fazlasını yapacağız. Sen de lütfen gerginlik yaratma, sakin ol.. senden tek ricam bu…’’

Devran ‘’elimde değil Hakan, onun bu halde olması beni mahvediyor. Onun kötü olduğunu görmek…! Allah’ım bu ne acı bir şey böyle! Onu görmem lazım biran önce…’’

Hakan ‘’şimdi olmaz, ama kendine gelince ya da komadan çıkınca görebilirsin.’’

Devran ‘’koma mı?! Bu kadar kritik mi Hakan?!!’’

Hakan ‘’kritik dedim ya Devran, durum gerçekten ciddi.’’

Devran ‘’peki bebek?’’

Hakan ‘’Nil Hanımı da bebeği de kurtarmaya çalışıyoruz, sen de lütfen sakin ol. Metanetini koru…’’

Bu sırada Hemşire Doktor Hakan’ın yanına geldi.

Hemşire ‘’Hakan Bey, Nil Hanımın test sonuçları geldi.’’

Hakan ‘’alayım…’’

Hakan testleri inceledikten sonra şaşkın gözlerle Devran’a döndü.

Devran ‘’ne oldu Hakan? Nesi varmış Nil’in?!’’

Hakan ‘’Devran.. nasıl olmuş bilmiyorum ama… Nil zehirlenmiş, kasten zehirlenmiş. Yediği herhangi bir besine zehir katılmış. Bu ancak çözünümlü testlerde ortaya çıkar ve Nil Hanım kasten zehirlenmiş.’’

Devran ‘’N-NEE?!!!’’

Devran şaşkın bir şekilde Hakan’a baktı. Bu duruma anlam veremiyordu bir türlü. Kim yapabilirdi böyle bir şeyi? Kim cesaret edebilirdi buna? Nasıl yaparlardı?! Hemen pılısını pırtısını toplayıp hızla kafeteryadan çıktı.

Şefkat endişeyle Suat’a ‘’Suat oğlum çabuk koş git! Devran’ın yanında ol. Onun peşinden git hadi!’’

Suat ‘’siz merak etmeyin…’’

Suat alelacele Devran2ın peşinden giderken kafeteryaya giren Bade’yla çarpıştılar.

Bade ‘’abi ne oluyor?!’’

Suat ‘’sonra söylerim, oyalama şimdi beni!’’

Suat koşmaya devam etti. Bade diğerlerinin yanına geldi.

Bade ‘’babaanne ne oluyor yaa?’’

Şefkat ‘’birileri kasten Nil’i zehirlemiş Bade.’’

Bade ‘’NE?!!!’’

●●●


Devran ve Suat arabadaydı. Direksiyona sertçe vurdu ve sinirle bağırdı Devran.

Devran ‘’ALLAH KAHRETSİN!!! KAHRETSİN!’’

Suat ‘’sakin ol Devran, sinirlerine hakim olmaya çalış lütfen.’’

Devran ‘’kim yapar bunu kim?!!’’

Suat ‘’bilmiyorum, ama bulacağız elbet. Ben de en az senin kadar şaşkınım ama böyle olmaz. Sakin olmalıyız hepimiz…’’

Devran ‘’Nil komada Suat! Karım can çekişiyor, bebeğim perişan! Sen neyin sakinliğinden bahsediyorsun söyler misin bana?!!’’

Suat ‘’eve gidelim, hadi. Hem belki bir ipucu buluruz. Polise haber verelim.’’

Devran ‘’Nil’i yalnız bırakmak istemiyorum ama…’’

Suat ‘’Nil yalnız değil Devran, herkes yanında.’’

Devran ‘’offf..tamam… bu işi açıklığa kavuşturmadan içim rahatlamaz benim.’’

Devran’ın telefonu çaldı, genç adam telefonunu açtı.

Devran ‘’alo…’’

Hakan ‘’yeni bir gelişme var Devran.’’

Devran ‘’nedir?!! Kendine geldi mi Nil?!!!’’

Hakan ‘’hayır, bir gastrologla görüştüm. Testleri inceledi ve Nil’in neden zehirlendiğini çözdü.’’

Devran ‘’neden?!’’

Hakan ‘’Nil herhangi bir şeyden değil, bir kekten zehirlenmiş. Ama kekin içindeki zehirli bir maddeden…’’

Devran kısa keserek ‘’saol Hakan…’’

Devran telefonu kapattı.

Hakan ‘’Devran.. alo… Devran…! Kapatmış.’’

●●●

Sabah olmuştu. Bütün geceden beri Devran evde terör estirmişti. Polisler gelmişti, incelemeler yapmışlardı ve parmak izleri almışlardı. Devran Doktor Hakan’dan aldığı bütün bilgileri polise aktarmış olacakları bekliyordu.



Baş Komiser Burak ‘’Devran Bey siz eşinizin yanına gidebilirsiniz. Diğer herkes şuan bizim için şüpheli.. ama siz de hastane dışında bir yere ayrılmayın lütfen, ifadenize başvurabiliriz.’’

Devran ‘’peki Burak Bey, teşekkürler…’’

Devran ve Burak el sıkıştılar. Devran alelacele arabaya binip Nil’in yanına doğru yol aldı. Hastaneye geldiğinde her yer gazeteci kaynıyordu. Arabadan indiği gibi gazeteci kalabalığını yararak hastaneye girdi. Bir sürü sorulan soru havada kaldı. İçeri girdiğinde herkesin yüzü Perşembe pazarı gibi suratlar asıktı.

Devran ‘’ne oldu? Nil’e bir şey mi oldu?!!’’

Bade ‘’hayır abi.. gazeteleri görmedin mi?’’

Devran ‘’ne gazetesi yaa?!!’’

Bade ‘’sen gittikten sonra parmak izi sonuçları geçmiş polislerin eline, polisler de gazeteye demeç vermiş.’’

Devran ‘’eee ne olmuş yani?!’’

Bade ‘’Polisler Nil’in kasti zehirlenme olayından dolayı birinci dereceden seni suçluyorlar.’’

Devran ‘’NEE?!!!’’

Bade ‘’aslında iki parmak izi daha varmış ama henüz onun sonuçları çıkmamış. Şuan için Nil’i sen zehirlemişsin onlara göre…’’

Devran Bade’nin söylediği başka şeyleri duymamıştı. O zaten duyacağını duymuştu. Bir de eline tutuşturulan gazete haberiyle daha da kahrolarak okudu haberi.

‘’ KATİLKEN AŞIĞI OYNUYORMUŞ!


Yüklə 3,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin