Gölgede dans ‘’Tutsaklık Prangaları’’ Yazan : Gülay Sena Dündar tanitim


-41- Elmas bir gözdür yürek. Ve çizilmeye görsün bir kere, artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle aleme



Yüklə 3,07 Mb.
səhifə20/30
tarix30.07.2018
ölçüsü3,07 Mb.
#64210
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   30

-41-

Elmas bir gözdür yürek. Ve çizilmeye görsün bir kere, artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle aleme.

Doktor Hakan yine kendisine gelen çağrı üzerine Nil’in odasına doğru koşarken Birant’la koridorda çarpıştılar.

Birant ‘’oha oğlum bu ne acele? Ameliyata mı yetişiyorsun?’’

Hakan ‘’Nil yine kötüleşmiş mi anlamadım ki bir şeyler olmuş…’’

Birant ‘’yine mi.. offf… Allah’ım şu işi de atlatsaydık bebekle Nil sağ salim Devran’a kavuşsaydı… hadi bari beraber gidelim.’’

Hakan ve Birant Nil’in odasına doğru yol aldılar hızlı adımlarla.

●●●

Burak ‘’Asu Hanım, bu iddialar ciddi iddialar. Suçlamalarınız tarafsız ve yalan çıkarsa…’’



Asu ‘’yalan değil.! Herkes biliyor Devran’la eskiden sevgili olduğumuzu…’’

Burak ‘’bu yeterli bir kanıt değil.’’

Asu ‘’daha ne söylemem gerekiyor?’’

Burak ‘’gördüğüm kadarıyla soğukkanlılıkla yalan söyleyebiliyorsunuz bu konuda neden yalan söylediğinizi düşünmeyeyim?’’

Asu ‘’ister inanırsınız ister inanmazsınız.! Bu beni ilgilendirmez!’’

●●●


Şefkat Hanım ve diğerleri hastaneye ulaşmışlardı. Kafeteryada oturuyorlardı ve yanlarında Avukat Orhan vardı. Avukat Orhan’ın telefonu çaldı.

Orhan ‘’izninizle…’’

Orhan masadan kalkıp telefon görüşmesini yaptı.

Şefkat ‘’biran önce Nil şu berbat işten kurtulabilse… bu kızın başına gelen bir değil bin…!’’

Suat ‘’babaanne korkma herkes elbet bir gün layığını bulacak. Şimdi sadece Devran ve Nil için dua etmeliyiz. Ve sakin olmalıyız. Dövünmenin bir anlamı yok.’’

Şefkat başını salladı ‘’haklısın oğlum…’’

Orhan alelacele Asu’nun verdiği ifadeyi öğrenmiş bir şekilde masaya geldi.

Orhan ‘’haberler kötü…’’

Bekir ayağa kalktı ‘’ne olmuş?’’

Orhan ‘’Asu Hanım zehirlenme olayını itiraf etmiş.’’

Şefkat ‘’NE?! O mu yapmış?!!’’

Suat ‘’sonunda.. bu neden kötü haber olsun?’’

Orhan ‘’ama Asu Hanım olayı tek başına planlamadığını, yanında Devran Bey’in de yanında olduğunu söylemiş.’’

Şefkat ‘’N-NEEE?!!!’’

Bekir ‘’Orhan ne diyorsun sen?!’’

Suat ‘’kendinde misin Orhan, Devran asla böyle bir şey yapmaz.! Asla ve asla yapmaz!’’

Orhan ‘’bilmiyorum, şimdi gitmemiz gerekiyor.’’

Şefkat ‘’ben Nil’in yanında duracağım.’’

Suat ‘’Nil’in yanında Bade duruyor merak etme sen babaanne. Hadi gel biz gidelim. Benim Devran’la görüşmem gerek unuttun mu? belki bu sefer görüş ayarlarlar.’’

●●●


Devran yatağında oturmuş iki elini başının arasına koymuş düşünüyordu.

Devran İçinden ‘’Allah’ım… Nil, sana bir şey olursa ne yaparım ben? Bebeğimize bir şey olursa ben bunun üstesinden nasıl gelebilirim?! Nasıl yaşarım bu acıyla, hep kalbimde bir sızı olur nasıl yaşanır bununla…?! Ne olur bırakmayın beni, yalnız bırakmayın.. siz olmazsanız ben yaşayamam. Lütfen terk etmeyin, bırakıp gitmeyin beni…’’

Bu sırada kapı kilit sesi gelmişti ve Gardiyan Adam kapıyı açtı.

Gardiyan Adam ‘’Devran Harmangil… ziyaretçin var.’’

Devran ayağa kalktı ‘’kim?’’

Gardiyan Adam ‘’abin, Suat Harmangil.. hadi oyalanma.’’

Devran hızla oturduğu yatağından kalktı ve giderken Ruşen yine konuşuyordu.

Ruşen ‘’git git.! Belki de karın hakkında yeni haberler vardır(!) iyileşmiştir, yanında kardeşini falan istemiştir, belki de seni onunla aldattığı için…’’

Abay sözünü kesti ‘’şimdi abuk sabuk konuşuyorsun ama gerçekten merak ediyorum Ruşen, hiç yediğin dayak aklını başına getirmedi mi?’’

Devran ‘’ulan ben şimdi senin…!!!’’

Gardiyan Adam tutmasaydı Devran yırtıcı bir kaplan gibi Ruşen’in üzerine atlamıştı bile. Gardiyan Adam kalıplı adamı zor tutup dışarı çıkarabilmişti, Devran’ı tutmak onun için hiç kolay olmamıştı, çok efor sarf etmişti.

Gardiyan Adam ‘’hadi gidiyoruz.! Hadi!’’

●●●

Suat görüş odasında sabırsızca bekliyordu. Nil’in durumunun kötü olduğunu Devran’a nasıl söyleyeceğini kara kara düşünüyordu. Bu sırada Devran içeri girdi.



Suat ‘’Devran…!’’

Devran ‘’abi…’’

Devran ve Suat sıkı sıkı sarıldılar kardeşçe.

Suat ‘’oğlum nasıl özledik seni bir bilsen..’’

Devran ‘’dur daha, yeni girdim(!)’’

Suat ‘’zevkten mi diyorsun bunları, yoksa seni koğuş ağası yaptılar da rahatın yerinde mi(!)’’

Devran biraz gülümsemeye çalıştı sonra ciddileşti ‘’ben neredeyse burada çıldırıyordum abi.! Nil nasıl, o iyi mi? Bebeğimiz… onlardan haber gelmeyince çok korktum, iyileştiler değil mi?’’

Suat ‘’…’’

Devran ‘’iyileştiler değil mi?! Değil mi?!! İyileştiklerini söyle bana, ‘kendine geldi’ de bana hadi! Abi neden susuyorsun sen böyle?!’’

Suat ‘’Devran, Nil’in durumu halâ kritik. Bebek için de bazı riskler var.’’

Devran ‘’nasıl? Ne riski?!!’’

Suat ‘’bebeği kaybedebiliriz, ya da sakat doğabilir. Yani tabi bunlar riskler sadece.. Nil ayılınca bu risklerin hepsi çürümüş olacak o uyandıktan sonra belli olacak durum, bakalım bekliyoruz…’’

Devran ‘’Allah’ım nedir bu başıma gelenler…?!’’

Suat ‘’isyan etme, Allah’ın gücüne gider…’’

Devran ‘’şu hale bak, ben isyan etmeyeyim de kim etsin Suat?!! Ömrümde, hayatım boyunca tek bir kadına aşık oldum ben.. ondan başkasına bağlanamadım, görmedi ondan başkasını gözüm. Aşk bu değil de nedir? Hem de ondan bir parça gelecek dünyaya, bir aile olacaktık. Şimdi şu başımıza gelenlere bak! Hayatım boyunca tek birini sevdim ben, tek birini!! O da Nil, başkası değil. Şimdi ben bunları hak ediyor muyum söyle bana…?’’

Suat ‘’her şeye rağmen halâ umut var, bence sen buna şükret…’’

Devran saçlarını karıştırdı ve ‘’offf… haklısın. (iç çekti) saçmaladım. Onları tamamen kaybetmediğime şükredeceğime nankörlük yapıyorum, şuna bak.’’

Suat Devran’ın omzuna dokundu ‘’bak, metin ol.. eski Devran gibi aklı selim, soğukkanlı ol. Onun gibi acımasız ol demiyorum ama onun gibi soğukkanlı ol.’’

Devran ‘’Nil’e olan aşkım bende soğukkanlılıkla aklı selimlik te bırakmadı. Kendimden soyutlandım, farklı biri oldum çıktım şu hale bak…’’

Solmuş anılarımla bugün belki gelir geçer

Belirsiz yarınımla belli ki bu halim derbeder

Damla damla içimde birikir bu koca deniz

Varsın taşsın belli etmem sevemem kimseyi

Dayanırız kavuşuruz belki de seninle bu yerde

Unuturuz avunuruz belkiler bizim peşimizde

Solmuş anılarımla bugün belki gelir geçer

Belirsiz yarınımla belli ki bu halim derbeder

Damla damla içimde birikir bu koca deniz

Varsın taşsın belli etmem sevemem kimseyi

Dayanırız kavuşuruz belki de seninle bu yerde

Unuturuz avunuruz belkiler bizim peşimizde

●●●


Birant ‘’durumu nasıl Hakan?’’

Hakan Nil’e baktıktan sonra gülümseyerek Birant’a döndü ‘’sevenlerini yalnız bırakmadı, o artık bizimle…’’

Birant ‘’Allah’ım şükürler olsun…!! Peki bebek?’’

Hakan ‘’o da şuan için iyi ama bilmiyorum. Yani bu zehirlenme mevzusu bir takım sorunlar yaratmış olabilir ama bu şuan belli olmaz.’’

Birant ‘’offf… keşke şuan Devran Nil’in yanında olsaydı. Nil’in buna o kadar ihtiyacı var ki…’’

Hakan ‘’ara o zaman…’’

Birant ‘’Devran hapishanede Hakan, nasıl arayayım?!’’

Hakan ‘’Suat bugün görüşe gidecekti, şuan orda olması lazım. Devran daha fazla meraklanmasın.’’

Birant ‘’haklısın.!!’’

Birant çocuk gibi sevindi ve Suat’ı aradı.

●●●

Suat ‘’kötü haberler bununla bitmedi Devran. Aslında sana bunu söylemek istemiyordum ama bilmen gerek maalesef…’’



Devran ‘’ne oldu yine? Bir şey mi var?’’

Suat ‘’Asu ifadesinde Nil’i zehirlediğini itiraf etmiş.’’

Devran ‘’o mu yapmış?! Aşağılık sür*tük!’’

Suat ‘’bitmedi.. Asu ifadesinde ‘bu suçu Devran’la planladık. Devran Nil’den ve bebekten kurtulmak istiyordu beni seviyordu.’ Falan gibi saçmalıklar söylemiş. Onun ifadesine göre siz Nil’i beraber zehirlemişsiniz…’’

Devran ‘’NE?!! Sen.. sen.. abi sen ne diyorsun ben anlamıyorum?!! Ben bunu Nil’e yapabilir miyim? Bu nasıl olur?!!’’

Suat ‘’yapmayacağını hepimiz biliyoruz ama..’’

Suat’ın telefonu çaldı, açtı. Bu sırada Devran sıkıntıdan saçlarını karıştırıyordu iç çekerek. Buradan çıkınca Asu’yu öldürecekti, çok sinirlenmişti. Aslında bir bakıma hapiste olması büyük şanstı, yoksa kendini tutamaz Asu’yu mahvederdi.

Suat ‘’alo..’’

Birant ‘’Suat şuan nerdesin?’’

Suat ‘’Devran’la görüş yerindeyim. Ama telefon burada yasak mı değil mi bilmiyorum, ne söyleyeceksen çabuk söyle kapatmam lazım.’’

Birant ‘’ohhh şükürler olsun.! Devran’a iyi haberi verebilirsin, Nil iyileşti.’’

Suat ‘’sahi mi?!! Peki ya…’’

Birant ‘’bebek te iyi şimdilik…’’

Suat ‘’şimdilik…???’’

Birant ‘’sonra testler falan yapılması gerekiyor bu durum bebekte hasar bıraktı mı bırakmadı mı bilmiyoruz.’’

Suat ‘’buna da şükür…! Devran çok sevinecek.!’’

Birant ‘’Nil daha kendine gelip ayılmadı ama iyi, Devran sevinebilir…’’

Suat ‘’tamam Birant çok saol gerçekten ilaç gibi geldi bu!’’

Birant ‘’hadi kapat sonra görüşürüz…’’

Suat ‘’görüşürüz…’’

Suat telefonu kapattı.

Devran ‘’neye sevinecekmişim ben? Bir şey mi oldu?! Valla peşin peşin söyleyeyim çok sinirliyim sevinecek halde de değilim ha.’’

Suat ‘’Devran sıkı dur.. Nil iyileşmiş!’’

Devran ‘’nasıl? Kendine gelmiş mi?!! Allah’ım şükürler olsun sana, şükürler olsun…!!’’

Suat ‘’daha kendine gelmemiş ama risk atlatılmış.’’

Devran ‘’olsun, o da güzel.. peki bebeğimiz…?’’

Suat ‘’bebeğiniz de iyi tabi, ama bu olay onda kalıcı hasar bıraktı mı bırakmadı mı bilemiyoruz şimdilik. Sonradan yapılan testlerle karar vereceğiz buna.’’

Devran ‘’inanamıyorum.. Allah’ım inanamıyorum, onları bana bağışladın çok teşekkür ederim sana!’’

Suat ‘’sana söylemiştim, Devran anla artık Nil seni bırakmaz. Ölürseniz beraber ölürsünüz artık, tabi Allah korusun ama bu böyle…’’

Devran ‘’onunla olduğu sürece ölümün lafı bile güzel Suat inanabiliyor musun? O olursa ölümden bile korkmuyorum ben, aşk ne biçim bir şey?’’

Suat ‘’aşk bu dünyada da öteki dünyada da onun olmak ve onunla olmaktır. İşte sen de bu duyguyu yaşıyorsun şuan. Allah herkese yaşatsın, yaşamayan anlayamaz.’’

●●●


Gözlerini usulca araladı ve kendine geldiği için neredeyse Allah’a şükredecekti. Başında bir hemşire, Doktor Hakan ve Doktor Birant vardı.

Birant gülümsedi ‘’uyuyan güzel(!) günaydın…’’

Nil biraz kendine gelmeye çalıştı. Elindeki serum borusunu gördü, burnundaki solunum borusunu falan görünce endişelendi. Karnına dokundu.

Nil ‘’bebeğim…?!’’

Doktor Hakan gülümsedi ve Nil’i rahatlatmak için eline dokundu ‘’sakin ol, bebek te sen de çok iyisin…’’

Birant ‘’Devran’ı bırakmadın, artık buradasınız.’’

Nil ‘’Allah’ım şükürler olsun, bebeğim… (durakladı) o nerde?’’

Birant ‘’kim? Devran mı?’’

Doktor Hakan ‘’sakın söyleme’’ dercesine kaşlarını kaldırdı.

Birant ‘’o mu…? o şey… o köşke gitmesi gerektiği için kısa süreliğine köşke gitti. Şey döner sen merak etme, dinlenmene bak.’’

Nil kuşkulu bakışlarla ‘’önemli bir şey yok değil mi? Benden saklamıyorsunuz yani…’’

Hakan ‘’yok, niye saklayalım ki?’’

Nil ‘’ortalık çok sessiz, köşk ahalisi odaya ya da odanın önüne yığılmamış. Farklı bir durum mu var?’’

Birant ‘’zehirlenme olayı için karakoldalar onlar, sen şimdi uyu dinlen… bebeğin de sen de iyisiniz, kurtuldunuz. Buna sevinmelisin değil mi?’’

Nil ‘’evet… sevinmeliyim.’’

Nil gördüğü rüyayı hatırladı biranda, Devran’la mutlu bir aile kurduğu rüyayı. Acaba Devran yanında olmadığı için mi bu kadar çıplak ve kimsesizmiş gibi hissediyordu kendini? Ya da Devran’ı sevdiği için mi onu arıyordu gözleri? Nil biran bunların cevabını ararken buldu kendini…



-42-

Derler ki, aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten, soğuyup küllendikten sonra değil, tam da dolu dizgin devam ederken unutulurmuş aşk.

Nil odasında dinlenip yorgunluğunu giderirken içeri Şefkat ve Bade girdi.

Şefkat ‘’kızım…! Ahh sana bir şey olacak diye çok korktum yavrum nasıl üzüldüm bir bilsen… iyisin ama değil mi artık? Bebek te iyi değil mi??’’

Nil ‘’iyiyiz Şefkat Annecim korkma, gerçekten çok iyiyiz.’’

Bade ‘’Nil çok üzüldüm, sonunda uyandın. Abim…’’

Şefkat Bade’nin kolunu dürtmeseydi Devran’ın hapiste olduğunu ağzından kaçırıverecekti Bade bilemeden.

Nil ‘’ne olmuş abine? Devran’a bir şey mi oldu?’’

Bade ‘’yok canım.. ne olacak ki abime? Koskoca aslan gibi adam…’’

Nil’in içine doğmuş gibi huzursuzdu.

Şefkat ‘’ağrın var mı Nil’cim?’’

Nil ‘’yok Şefkat Anne.. ama sürekli uykum gelip duruyor tek sorun bu.’’

Şefkat ‘’uyumak iyidir kızım, bebeğin gelişimi için uyku da çok önemli.’’

Nil ‘’haklısınız.. ya sürekli soruyorum kimse bir şey demiyor. Devran nerde? Ya bir sorun mu var? Bakın benden saklamanıza gerek yok lütfen…’’

Şefkat önce söylemek istemedi ama daha fazla Nil’den saklayamayacağını anlamıştı.

Şefkat ‘’kızım.. nasıl söylesem bilmiyorum, çok zor ama… söylemek gerek. Şey.. of…’’

Nil ‘’Şefkat Anne lütfen söyleyin. Kötü bir şey mi oldu?!’’

Şefkat ‘’Devran hapse girdi kızım.’’

Nil ‘’N-NE?! Nasıl?’’

Şefkat ‘’zehirleme olayını kendisinin yaptığını söyledi Asu, sonra bu işi Devran’la beraber tezgâhladığı yalanını falan söyledi işte.. bir de önceden zaten kek kabında Devran’ın parmak izini mi bulmuşlar neymiş…’’

Nil ‘’onun yapması mümkün değil, bunu kimse göremiyor mu?’’

Bade ‘’maalesef, herkes senin gibi mantıklı düşünmüyor Nil. Abim şimdi hapiste.’’

Nil ‘’tamam, ben bu işi halledeceğim siz yüreğinizi ferah tutun. Doktor Hakan’ı görmek istiyorum ben.’’

Bade ‘’Nil dinlenmen gerek…’’

Nil ‘’Doktor Hakan’ı siz çağırmazsanız ben kalkıp arayacağım.’’

Bade ‘’tamam tamam, çağırıyorum ben sen yerinden kalkma.’’

Bade odadan çıktı.

Şefkat ‘’ne yapmayı düşünüyorsun evladım?’’

Nil ‘’Doktor Hakan’dan birkaç iyilik isteyeceğim sadece. Keşke Birant ta gelseydi, söylemeyi unuttum. Neyse hallederiz onu da şimdi…’’

Nil hasta yatağının yanındaki hemşire çağrı düğmesine bastıktan birkaç saniye sonra hemşire girdi içeri.

Hemşire ‘’Nil Hanım, iyi misiniz?’’

Nil ‘’iyiyim, teşekkürler.. ben Doktor Birant’la görüşmek istiyorum. Acaba onu çağırabilir misiniz?’’

Hemşire ‘’bir bakayım, ameliyatı yoksa buraya yönlendireceğim.’’

Nil ‘’teşekkürler.. yalnız acil bir görüşme olduğunu söylerseniz çok sevineceğim.’’

Hemşire ‘’siz merak etmeyin…’’

Nil ‘’teşekkürler…’’

●●●


Asu da cezaevine sevk edilmişti. Mahkemeye kadar cezaevinde kalacaktı. Gülseren Hanımsa suçsuz olduğu için salıverilmişti. Asu cezaevinde merakla bekleşirken bir haber bekliyordu Devran’a dair. Eğer Devran’la aynı cezaya çarptırılırlarsa her şey ona göre çok güzel olacaktı. Belki çıkana kadar Nil onu boşar ve çıktıktan sonra da kendisiyle evlenirdi. Asu bu hayallerinin imkânsızlıklarının farkında değildi. Bu hastalıklı düşüncelerinden arınamıyordu çünkü Devran’ı düşünmeden hiçbir şey yapamıyordu.

●●●


Devran koğuşta yatağındaydı. Yemek vakti gelmişti ve Abay yanına yaklaştı.

Abay ‘’Devran, hadi yemeğe gel…’’

Devran ‘’yok, ben aç değilim sen ye. Düşündüğün için saol…’’

Abay ‘’lafı bile olmaz, ama geldiğinden beri ne konuştun ne yedin. Bir derdin mi var?’’

Devran ‘’benim derdim anlat anlat bitmez. Sen yemeğe git hadi…’’

Abay geldi ve karşısına oturdu Devran’ın.

Abay ‘’ben ne derdin olduğunu biliyorum ama.. gönül olayları, aşk meşk durumları…’’

Devran ‘’nerden anladın dememe gerek var mı?’’

Abay ‘’yok, çünkü her halinden belli oluyor zaten(!) karın değil mi?’’

Devran ‘’başka biri olamaz ki.. bugüne kadar aklımı başımdan alan bir kadın çıkmadı hiç.. hem de HİÇ…! Ama sonra o geldi, ben onun hayatını mahvettim. O da ister istemez benim hayatımı mahvetti, kendimden nefret etmeme neden oldu. Ama içimde kendime karşı olan nefretin yüzlerce binlerce katı ona karşı olan aşk var. İçimi aşkla dolduran ve beni benden alan tek kişi bile diyebilirim. Sadece tek düşüncem, keşke eskiden bazı hataları yapmasaydım diyorum. Keşke onu üzmeseydim, incitmeseydim… belki beni sevmesi gibi bir şansım olabilirdi.’’

Abay ‘’ne yaptın çok merak ediyorum ama sormayacağım. Sadece şunu bil kardeşim; her hatanın zor da olsa bir telafisi vardır. Umudunu asla yitirme… ve aşk her şeyi affeder, unutturmaz ama affettirir.’’

Devran ‘’o kadar kolay değil. Senin dediğin gibi olması için nelerimi vermem ama senin dediğin kadar kolay olması mümkün değil. Nil öyle ulaşılmaz biri ki benim için, ona ulaşmam mümkün bile değil. Sadece şuan yanımda durduğu için kendimi şanslı sayıyorum. Eğer beni bırakıp gitseydi ne yapacağımı bile bilmiyorum…’’

Abay ‘’bak, belli ki çok kötü şeyler yaşanmış ve sen umutsuzsun. Ama inan bana bütün yanlışlar bir gün gelir unutulur sünger çekilir. Eğer o da sana gerçekten aşıksa ya da aşık olursa işte o zaman hiçbir yaşanan kötü şey, hiçbir şey birleşmenizi engelleyemez. Bir de çocuğunuz var ayrılmanız mümkün olamaz.’’

Devran ‘’çok güzel konuşuyorsun, içime su serptin ama Nil’i tanımıyorsun. Eğer tanısaydın bu kadar rahat ve yüreklendirici konuşmazdın.’’

●●●

Doktor Hakan ve Doktor Birant Nil’in yanındaydı. Şefkat Hanım ve Bade de kafeteryaya inip onları yalnız bırakmışlardı.



Hakan ‘’bebekle ilgili bir sorun mu var Nil?’’

Nil ‘’hayır.. bebek te ben de çok iyiyiz ama sizden önemli ricalarım var.’’

Birant ‘’nedir, çok merak ediyorum.’’

Nil ‘’siz söylemediniz ama ben Devran’ın hapiste olduğunu öğrendim.’’

Hakan ‘’bak Nil..’’

Birant ‘’Nil bak biz…’’

Nil ‘’hayır, açıklama istemiyorum. Sizden yardım istiyorum sadece… Hakan Bey ben sizden buradan geçici olarak çıkabileceğime dair bir izin istiyorum. İşim bitince söz veriyorum döneceğim ve bebeği tehlikeye atacak bir şey yapmayacağım.’’

Hakan ‘’bu.. biraz sakıncalı.’’

Nil ‘’olabilir, ama benim çıkmam gerekiyor. Birant, sana gelince… Devran’ın aile avukatı Orhan Beyle görüşmek istiyorum. Önce Devran’ı görebilmek, onunla bir görüş zamanı ayarlattırmak istiyorum hemen bugün.’’

Birant ‘’bu ne acele…’’

Nil ‘’sözüm bitmedi. Sonra ifademi vereceğim, Devran’ın bu olayla alakalı olmadığına dair bir ifade…’’

Hakan ‘’bunu iyileşince de yapabilirdin Nil.’’

Nil ‘’hayır zamanım yok Hakan Bey. Devran’ın suçsuz yere orada kalması çok ama çok saçma.. ayrıca orası çok tehlikeli bir yer. Onun biran önce çıkması lazım. Beyler lütfen yardım edin, bu halimle tek başıma halledemem bütün bunları. Siz yapmasanız da ben tek başıma uğraşacağım zaten. Ama tek başıma olmaz, lütfen yardımcı olun.’’

Birant ‘’tabi yardım ederiz, yani sen bu kadar kararlıysan.. zaten mantıklı olarak Devran’ın oradan çıkması lazım. Sana durumu başından anlatmamakla hata ettik, üzgünüm…’’

Nil ‘’tamam, artık dövünmenin hiçbir anlamı yok. Siz bana yardım edin gerisi kolay.’’

●●●


Hakkı Bey karakolda Bekir Beyle beraber konuşuyordu.

Hakkı ‘’ne ara böyle bir kız oldu benim kızım anlamıyorum Bekir. Düşünüyorum, suç bende mi diye ama bu zamana kadar bir dediğini iki etmedim. Ne istediyse elde etti senin benim gibi yokluk çekmedi. Onu annesiz bir başıma elimden geldiğince en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştım. Hiç böyle biri değildi, eskiden beri hırslıydı ama bu sadece iş ortamındaydı ve kazanmak için de biraz hırs gerekli diye düşünerek müdahale edemedim. Ne bileyim tek kızdı tek çocuğumdu o benim, şımartabildiğim kadar şımarttım ama yanlış yaptım be Bekir. Yanlış yaptım… az önce cezaevine götürülen kız benim kızım değildi sanki, yanlış yaptım ben…’’

Bekir ‘’hangimiz çocuklarımızı tanıyabiliyoruz ki Hakkı? Üzülme bu kadar.. benim de oğullarım tanınmaz halde, Cem’in yaptıkları Devran’ın hataları… hangimiz onları doğruya yönlendirebiliyoruz ki? Bizi dinlemiyorlar bile. Üzülme…’’

Hakkı ‘’size karşı çok mahcubum Bekir, üzgünüm…’’

Bekir ‘’ne mahcupluğu Hakkı? Mahcup olunacak ne yaptın ki sen? Kendini suçlu hissetme, asıl suçlu olan kişi Asu… sıkma canını, çocuklar bazen annelerinin babalarının yüzünü yere eğdirir. Sana ve Asu’ya özel bir şey değil bu.’’

●●●


Devran koğuşta parmaklıkların dışına bakıyordu. Bir gün olur da buradan kurtulursa Nil’i görür görmez ona sıkı sıkı sarılacaktı. Ona sarılmak için büyük bir istek uyanıyordu içinde. O sırada Allah sesini duymuş olacaktı ki kapının kilidi açıldı ve Gardiyan Adam içeri girdi.

Gardiyan Adam ‘’Devran Harmangil… ziyaretçilerin var.’’

Devran ayağa kalkıp kapının dışına gidecekken Gardiyan Adam engelledi.

Gardiyan Adam ‘’burada görüşecekmişsiniz, müdür öyle söyledi.’’

Devran ‘’nasıl? Hem ziyaretçim kim ki? Suat mı?’’

Bu sırada içeri Avukat Orhan ve Nil girdi. Devran Nil’i gördüğünde en başta inanamadı. Öyle şaşırmıştı ki…

Devran ‘’Nil…!’’

Nil bir süre konuşmadan Devran’ın şoku atlatmasını bekledi. Sonra sessizliği bozdu. Koğuştakiler uğultu halinde aralarında konuşuyorlardı.

Nil ‘’Avukat Orhan’ı çok zorladım bir görüşme ayarlaması için, biz de ancak böyle gizli bir görüşme ayarlayabildik. İki dakika burada görüşebileceğiz.’’

Devran ‘’halâ inanamıyorum.. sen… buradasın Nil.’’

Nil ‘’evet, buradayım.’’

Devran o an Nil gelmeden önce düşündüğü şeyi hatırladı ve daha fazla dayanamayarak Nil’e sıkı sıkı sarıldı. Nil bu ani hareketle şaşırdı, bir tepki göstermedi. Ne itebildi ne de sarılabildi, öylece kalakaldı… ayrıldıklarında Nil konuşmaya başladı.

Nil ‘’benim seninle görüşmemin sebebi, merak etme diye.. yani ben seninle görüştükten sonra ifademi vereceğim ve sen çıkacaksın. Benim ifademin üzerine seni daha fazla burada tutamazlar.’’

Devran ‘’burada olmak beni çok üzmüyor. Sadece yanında olamamak… iyi misin?’’

Nil ‘’iyiyim ben, iyileştim.’’

Avukat Orhan ‘’öyle dediğine bakma Devran, Doktor Hakan ve Doktor Birant sıkı sıkı tembihledi. İfade verdikten sonra hastaneye dönecek. Buraya gelmesi sakıncalıydı ama Nil söz dinlemediği için…’’

Devran tebessüm ederek ‘’bilmez miyim ne inatçı olduğunu…(!)’’

Nil ‘’iyiyim diyorsam iyiyimdir, bu kadar büyütmeye gerek yok.’’

Devran ‘’tamam, sen ne söylüyorsan o doğrudur ama bana bir söz ver. İfade verdikten sonra dosdoğru hastaneye dönüp dinleneceksin. Anlaşıldı mı?’’

Nil ‘’bebek değilim, anlaşıldı.’’

Devran ‘’tamam o zaman…’’

Avukat Orhan ‘’çıkmamız lazım Nil, zaman doldu artık.’’

Nil ‘’anlıyorum.. Devran biz gidiyoruz.’’

Devran ‘’tamam, kendine iyi bak. Kendine dikkat et…!’’

Nil ‘’tamam…’’

●●●


Şefkat Hanım ve Bade kafeteryadaydı ve yanlarına Bekir geldi.

Şefkat ‘’neredeydin oğlum?’’

Bekir ‘’karakoldaydık, Asu’yu cezaevine götürdüler. Hakkı Bey perişandı çok üzgündü.’’

Bade ‘’üzgün olsa kaç yazar Allah Aşkına, kızının yaptıkları ortada.’’

Bekir ‘’öyle deme kızım, adam gerçekten çok mahcuptu.’’

Şefkat ‘’öyle babaya böyle evlat(!) yazık adama…’’

Bade ‘’Nil de ifade vermeye gitti baba, Devran’ı falan da görecekti.’’

Bekir ‘’ne?! O daha iyileşmemişti, neden müsaade ettiniz ki?’’

Şefkat ‘’müsaade isteseydi vermeyecektik ama istemedi ki..! Nil bu, kafasına koyarsa yapar. Devran’ın kurtulması için didiniyor kız.. hem de Devran’ın ona onca yaptıklarına rağmen…’’

Bade ‘’açma o konuları babaanne…’’

Bekir ‘’kızın mayası temiz, Asu gibi değil ki.. düşünüyorum da ucuz atlattık. Her işte bir hayır vardır, Nil olmasaydı belki şuan onun yerine Asu Devran’ın karısıydı ve biz onun gerçek yüzünü görememiştik. Devran’ı büyük bir tehlikeden kurtardı Nil fark etmese de…’’

Şefkat ‘’ben izin verir miydin ki Asu cadalozuyla evlenmesine?! Senin de söylediğin laf.!’’

Bekir ‘’Devran’ın Nil’e yaptıklarına engel olabildin mi anne? Neymiş, demek ki bazı şeylere engel olamıyormuşuz değil mi?’’

Şefkat ‘’iki cihan bir araya gelse yine de Asu’yla Devran olacak iş değildi oğlum.! Sen haklısın belki ama Asu.. asla bizim ailemizin gelini olamazdı. Onu torunlarımla aynı masaya oturtamazdım.’’

●●●

.2 GÜN SONRA.



Devran mahkemeden sonra çıkmıştı. Çıkar çıkmaz da hastanede almıştı soluğu. Nil’i öyle özlemişti ki, hemen onu görmezse ölecekmiş gibiydi. Hızla koridorda yürüdü ve Bade’yi gördü.

Devran ‘’Nil içerde mi?’’

Bade ‘’nerde olacak başka, içerde tabi.. uyuyor, dinleniyor. Abi, dönmene öyle sevindim ki.! Dönmeseydin neler olurdu bilmiyorum.’’

Devran ‘’tamam, ben şimdi uyandırmadan yormadan Nil’i göreyim. Çok özledim onu.’’

Bade gülerek ‘’sana bir şey diyeyim mi? Bu söyleyeceğimden çok hoşlanacaksın.’’

Devran ‘’neymiş o?’’

Bade ‘’Nil hep seni sordu.. ‘iyi mi, çıktı mı, nasılmış’ falan diye…’’

Devran ‘’sahi mi?’’

Bade ‘’yalan borcum mu var Allah Aşkına, tabi sahi…’’

Devran içinden ‘’Abay haklı olabilir.. belki de aşk her şeyi affedebiliyordur…!’’

Devran heyecanla içeri girdi. Nil eli karnında melek gibi uyuyordu. Devran onu öyle görünce hem onu ne kadar özlediğini iliklerine kadar hissetmişti, hem de adeta Nil’in melek yüzünden büyülenmişti. Genç kızın yanına yaklaştı, saçlarını okşadı ve elini tuttu.

Devran ‘’seni nasıl da özlemişim… meğer sen yokken ben nefes almıyormuşum, senden önce yokmuşum. Çıktım işte, yine yanındayım. Yine sevgimle kuşatacağım seni ve yine kanımın son damlasına kadar koruyacağım. Aşık olduğum kadın.. umarım bir gün sen de beni seversin…’’

Devran’ın bu içten samimi duası ve yalvarışları Allah tarafından bir gün kabul olacak mıydı?



Yüklə 3,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin