Çarşaf çarşaf gazete haberlerinden sonra büyük aşk bitti! Devran Harmangil ve Nil Harmangil geçtiğimiz haftalarda yollarını ayırdı. Boşanma davasında Nil Hanım yoktu, sadece avukatı vardı. Bu da ayrı bir merak konusuydu. Alınan başka bir bilgiye göre de Devran Bey ve Nil Hanım bebeklerini kaybetmişler. Bu nedenle evlilikleri de zarar görmüş ve ilişkilerini bitirmişler. Üzerine bu kadar çok konuşulan büyük aşk artık bitti anlaşılan.’’
Genç kız gazeteyi okuduktan sonra gözleri boşluğa daldı, bir süre düşünceli bir şekilde etrafa bakarken, Varol gazeteyi alıp haberi okudu Güney de merakla gazeteye bakıyordu. Nil dalgın gözlerle umursamazca bakıyordu.
Varol ‘’hemen de nasıl duyuyorlar bunları?!’’
Nil ‘’eninde sonunda olacaktı zaten, bu haber duyulacaktı. Sadece biraz erken oldu hepsi bu…’’
Güney ‘’üzülme Nil.. her şey düzelecek biliyorsun.’’
Nil ‘’umarım…
●●●
Kim Bilir.. bazen iki insana bir hayatı birleştirmek ne zordur. Bazen de sevdiğinle bir ömrü yıkıp yenisini yapmak ne kolaydır. Sevmek, her yiğidin harcı değildir. Sevgiye kendinden bir şeyler katmak, bazen de sevgi için kendinden vazgeçmek gerek. Aşk için savaşmak gerek.. belki de aşk için ölmek…!
*
.BİRKAÇ HAFTA SONRA.
Devran ve Nevin uzun hazırlıklardan sonra bugün evlenmişlerdi artık. Bütün düğün hazırlıklarıyla Nevin ve ailesi ilgilenmişti. Bu evlilik kararına Şefkat Hanım ve Bekir Bey çok şaşırmışlar hatta hiç istememişlerdi. Evdeki kimse Nil’den sonra bir başkasını Devran’ın yanında görmeye hazır değildi. Nil gibi bir gelinden sonra Nevin onlar için büyük bir hayal kırıklığı olsa da Devran için katlanacaklardı. Ani evlilik kararının nedenini Devran abisi Suat’la paylaşınca ve Nevin’in hamile olduğunu anlatınca Suat ta diğerlerine durumu açıklayıp ikna etmek zorunda kalmıştı kendisinin bile ikna olamadığı evlilik haberini… Nil’den sonra Devran’ın kimseyle mutlu olamayacağını bilen Suat’ın da elinden kabullenmekten başka bir şey gelmiyordu. Düğüne dönersek; Devran sade bir nikâh önerse ve Nevin de boynu bükük kabul etse de Süreyya Hanım yine de müdahale etmişti bu duruma. Kızının ilk mürüvvetini şatafatlı bir düğünle görmek istemişti ve Nevin de annesini ikna edemeyince Devran da kabullenmek zorunda kalmıştı. Gerçi önemsemiyordu, ha nikâh ha düğün hiç fark etmezdi onun için. zahmetsiz ve eziyetsiz bir şekilde evlenmek istiyordu, hepsi buydu. Evet, onun için bu evlilik eziyet gibi geliyordu çünkü sevdiğiyle mutlu bir evlilik yapmıyordu. Mecburi bir evlilikti bu. Belki Nil’le evlenseydi bu zahmet büyük bir zevke dönüşürdü. Ama olmadı.. BİTTİ… Gönülsüzce prangaları acıtırcasına kendine takıvermişti genç adam. GERİ DÖNÜŞÜ YOKTU ARTIK…!
*
.Nevin’in Odası.
Nevin gelinliğini giymiş, hazırlanırken yanında annesi Süreyya Hanım ve kız kardeşi Atiye duruyordu.
Atiye ‘’abla, iyi yere kapat attın ha.. valla adam hem zengin, hem yakışıklı…’’
Nevin ‘’deme öyle.. neden evlendiğimizi biliyorsun.’’
Süreyya ‘’ben olmasaydım bu sümsük ablan hiçbir haltı beceremezdi. Ama ben onun hayatını kurtardım hayatını! Sen de gözünü açık tut Atiye, ablan gibi olma seninle de uğraşamam bu saatten sonra… yazık ya! Benim gibi bir anneden nasıl sizin gibi çocuklar çıkmış anlamıyorum…’’
Atiye ‘’eniştenin abisi de fena değilmiş, evli mi bari?’’
Nevin ‘’saçmalama Atiye! Anne sen de şu kıza gaz verip durma!’’
Süreyya ‘’gaz vermezsem sonu senin gibi oluyor ama!’’
●●●
.Devran’ın Odası.
Devran’ın yanında Birant ve Suat vardı.
Birant ‘’abicim neye uğradığımı şaşırdım yaa! Nil’le bebeğinizin doğumuna kendimi hazırlarken biranda bütün dengeler değişti. Ne ara bu kararı verdin sen?!’’
Suat ‘’Devran, emin misin?’’
Devran ‘’aşk evliliği yapmadığım için emin olmama gerek yok abi. Zaruri bir evlilik bu, lütfen üzerime gelmeyin ben de kendimi hazırlamaya çalışıyorum.’’
●●●
Herkes düğün alanında toplanmışlardı. Devran ve Nevin de nikâh masasına oturmuştu. Bu sırada davetliler arasında zoraki alkışlayan Şefkat Hanım, Bekir Bey, Bade ve Suat aralarında konuşuyorlardı.
Şefkat ‘’bu evlilik olmamalıydı…’’
Suat ‘’durumu defalarca anlattım babaanne, kız hamile olmasa-‘’
Şefkat ‘’ne yapabilirim?! Nil’in yerine bir başkasını onun yanında görmeye gönlüm el vermiyor. Allah kalbimden geçeni biliyor ya, Nevin’in yerinde Nil olsun isterdim.’’
Bekir ‘’hepimiz bunu isterdik anne ama bu Devran’ın kararı, saygı duymalıyız.’’
Suat ‘’babam haklı…’’
Bade ‘’ya ben şimdi Nevin’e nasıl yenge derim, ya da ne bileyim Nil’e davrandığım gibi sıcakkanlı nasıl davranırım?!’’
Suat ‘’abartma, kız çok kasıntı bir şeye benzemiyor. Bizi zorlayacağını sanmıyorum.’’
●●●
Nikâh Memuru ‘’bugün buraya bu iki gencin hayatını birleştirmek için toplandık. Siz; Nevin Ulusoy, Devran Harmangil’i kocalığa kabul ediyor musunuz?’’
Nevin ‘’evet…’’
Nikâh Memuru ‘’Siz; Devran Harmangil, Nevin Ulusoy’u karılığa kabul ediyor musunuz?’’
Devran ‘’…’’
Biran bütün herkese göz ucuyla baktı, Nil’in yüzü aklından gitmiyordu. Onunla yaşadığı geçmişler ve planladığı geleceği… sonra hepsinin çöp olduğunu anladı acı da olsa.
Devran ‘’evet…’’
Nikâh Memuru ‘’siz de şahitlik ediyor musunuz?’’
Filiz ‘’evet…’’
Birant ‘’evet…’’
Nikâh Memuru ‘’ben de sizi karı-koca ilan ediyorum.’’
Süreyya ‘’ayağına bas!’’
Atiye ‘’ayağına bass!!’’
Nevin kardeşi ve annesinin söylediklerini duymuyormuş gibiydi, Devran da umursamıyordu. Kimse kimsenin ayağına basmadı, çünkü herkes ayrı dünyalardaydı. Nevin, Devran’la evlenmenin mutluluğunu kendi içinde yaşıyordu. Devran’sa bu duruma nasıl alışacağını düşünüp duruyordu.
●●●
Düğünün en katmerli bölümü bitmişti, davetliler dağılmış Nevin ve Devran da odalarına çekilmişlerdi. Devran henüz odaya gelmemişti, Nevin’se Devran’ın gelişine hazırlanıyordu. Yatağının üzerine oturmuş bekliyordu. Düğün hazırlıkları sırasında Devran’la baş başa kalmışlardı ister istemez. Düğün onların düğünüydü ve organize etmek zorundaydılar. Devran her ne kadar ilgisiz olsa da hoşgörüyle karşılıyordu Nevin’i. Nevin de bunu yanlış anlıyordu belli ki, Devran’ın onu sevmeye başladığını düşünerek ümitlenmişti. Bu gece de aralarında bir şeyler geçeceğini düşünerek mutlu olmaya çalışıyordu. Ama her şey buraya kadardı. Kapı ardına kadar açılıp içeri usulca Devran girince Nevin için heyecan daha da artıyordu. Devran’sa umursamazca içeri girdi ve kıyafet dolabından eşofmanlarını alıp dolabı kapattı. Sonra heyecanla gözlerinin içine kenetlenmiş olan Nevin’e döndü.
Devran ‘’istersen üzerine rahat bir şeyler giy.. ben banyoda giyineceğim. Çok yorgunum yatacağım. İyi geceler…’’
Nevin’se bu söz üzerine başını sallayıp boynunu bükerek dolaptan kıyafetlerini almıştı. Bütün ümitleri neden her seferinde yıkılıyordu ki? Neden her seferinde ‘’bu sefer oldu işte, mutluyum’’ dediğinde mutlu olamıyordu? ne yapmıştı da yuvasını kuramıyordu Devran’la… Devran’la beraber olmasının tek nedeni bugüne kadar hiçbir erkekten hoşlanmaması. Ama Devran’dan öylesine etkilenmişti ki, bu öyle tarif edilemezdi işte. Bütün ümitlerinin yıkılışı üzerine banyodan Devran çıktı. Bir duş alıp giyinmişti ve yatağa uzanıp Nevin’e arkasını döndü ve uyudu. Nevin de aynı şeyi yapıp Devran’a arkasını döndü ama uyuyamamıştı. Bu acıya hangi kalp dayanabilirdi ki? Sevdiğini bilip sevilmemek…
●●●
Sabah olmuştu. Bugün büyük gündü. Küçük bir kır düğünüyle Nil ve Güney evleneceklerdi. Güney çok heyecanlıydı. Varol, Nil ve Güney kahvaltı yaptıktan sonra Güney’in villasına geçmişlerdi. Bahçeyi Nimet Hanımla birlikle bir güzel süslemişlerdi. Bütün hazırlıklar tamamdı, Güney kendi odasında hazırlanıyordu, Nil de kendi odasında… Güney ve Nil’in evlilik haberi üzerine bu kararı ani bulan aile yine de Nil’in bir dediğini iki etmemişlerdi. Yeni kavuşmuşlardı zaten, genç kızın yoluna taş koymak istememişlerdi. Hem Güney’i tanıyınca kararının doğru olduğuna ikna olmuşlardı.
Güney’in Odası
Güney damatlığını giymiş hazırlanıyordu. Yanında Varol ve Demir vardı.
Varol ‘’oğlum harika yakışıklı oldun sen yaa! Valla süpersin!’’
Güney ‘’gerçekten mi?’’
Varol ‘’vallahi!’’
Demir ‘’doğru söylüyor, çok yakışıklısın. Gerçi bu evlilik mevzusu biraz erken oldu ya, neyse…’’
Güney ‘’evet, haklısın. Bir abi olarak doğru düşünüyorsun, seni anlıyorum kardeşinin iyiliğini düşünüyorsun ama.. bana gerçekten güvenebilirsin Demir. Benim Nil’e sevgim de saygım da büyük. Onu hiç üzmem…’’
Demir ‘’bunu bilmesem bu evde olmazdım ve bu evliliğe izin vermezdim. Ama bir başkasının çocuğunu babalık etmek zor bir şey Güney. Bunun altından kalkabilecek misin?’’
Güney ‘’Nil’e olan sevgi ve saygım bunu kolaylıkla yapmama yardımcı olacaktır. Hem başımdan geçenler beni buna hazırladı.’’
Demir ‘’evet, eski eşini ve kaybettiğin bebeğini biliyorum. ama bu farklı bir şey…’’
Güney ‘’seni temin ederim ki Nil’e ve bebeğine kendimden bile iyi bakacağım. Bunu kanıtlayacağım…’’
Demir Güney’in omzuna dokunarak ‘’sana güveniyorum…’’
●●●
Nil’in Odası
Sahra, Rima, Asya ve Şehrazat Hanım Nil’in odasındaydı. Nil giyinmişti. Üzerindeki şık gelinlik hamile olmasına rağmen ona öylesine yakışmıştı ki.. o sade bir nikâh konusunda ısrar etse de kendi ailesi ve Güney buna şiddetle karşı çıkmıştı. Ve şimdi ayna karşısında hazırlanıyordu.
Sahra ‘’harika oldun Nil’cim. Böyle güzel bir gelin hayatımda ilk kez görüyorum.’’
Nil ‘’böyle güzel, ve böyle şişman bir gelin…(!)’’
Rima ‘’ne alakası var? Hamile olmana rağmen fiziğin o kadar mükemmel ki.. karnından başka fazlalık göremiyorum. O da yakında düzelecektir(!)’’
Nil gülümsedi.
Şehrazat ‘’kendi gibi kaderin de güzle olsun kızım.. tek temennim bu…’’
Asya ‘’anneme katılıyorum. Umarım bu sefer mutlu olursun.’’
Nil ‘’Güney çok iyi biri.. onunla mutlu olabileceğime inanıyorum ben…’’
●●●
Aile arasında nezih bir kır düğünü hazırlanmıştı. Herkes oradaydı. Güney ve Nil kol kola nikâh masasına müzik eşliğinde geldiler. Oturdular.
Nikâh Memuru ‘’bugün buraya bu iki gencin hayatını birleştirmek amacıyla toplanmış bulunuyoruz. Güney Batur, siz Nil Teksoy’u karılığa kabul ediyor musunuz?’’
Güney ‘’evet…’’
Nikâh Memuru ‘’Nil Teksoy, siz Güney Batur’u kocalığa kabul ediyor musunuz?’’
Nil ‘’…’’
Nil bütün hayallerini gözünün önüne getirdi, diğer yanda da Devran’ı… aklından çıkmıyordu bu adam. Ama bundan sonra onu hiç düşünmeyecekti, söz vermişti.
Nil ‘’evet…’’
Nikâh Memuru ‘’siz de şahitlik ediyor musunuz?’’
Varol ‘’evet…’’
Demir ‘’evet…’’
Nikâh Memuru ‘’ben de sizi karı koca ilân ediyorum.’’
Artık evli bir kadın olmuştu. Bu hayatına ne artılar getirecekti kim bilir… hatta eksileri bile getirmeyecekti hayatına, çok avantajlı bir evlilikti bu evlilik ama Nil’in içi rahat değildi. Bunu nasıl başaracaktı bilmiyordu. Bu hayatın üstesinden gelmek için Güney elinden geleni yapacaktı belliydi ama… Nil yine de düşünmeden edemiyordu.
●●●
.2 GÜN SONRA.
Harmangillerin Köşkü
Herkes kahvaltıdaydı. Devran ve Nevin de kahvaltıya oturmuşlardı.
Suat ‘’Devran bugün İtalyanlarla toplantımız vardı. Unutmadın değil mi?’’
Devran ‘’unutmadım, dosya hazır…’’
Devran Suat’la konuşurken diğer yandan gazeteye göz atıyordu. Kendi evlilik haberini gördü, acaba Nil görmüş müdür diye düşündü. Daha sonra şok haberi gördüğündeyse dumura uğradı.
‘’Güney BATUR’UN SÜRPRİZ EVLİLİĞİ!’’
Nil’in resmini başka bir adamla gördüğünde oturduğu yerde kalakalmıştı.
●●●
‘’Devran HARMANGİL EVLENDİ!’’
Aynı anda Devran’ın evlilik haberini kahvaltıda gören Nil’inse durumu hiç farklı değildi.
…
-54-
Nil gördüğü haberden sonra kahvaltıya devam edememişti bile. Güney bunun nedenini gazeteye bakınca anladı.
Güney ‘’iyi misin Nil?’’
Nil ‘’i-iyiyim.. bunun olmasını bekliyordum zaten.’’
Güney ‘’Asu bu fotoğraftaki mi?’’
Nil ‘’hayır.. beni şaşırtan da o ya.! Neden Asu’yla değil de bir başkasıyla???’’
Güney ‘’ben de merak ediyorum… ama sen iyi olduğuna emin misin? Hiç iyi görünmüyorsun.’’
Nil ‘’iyiyim, biraz odada dinlenirsem iyi olacak.’’
Güney ‘’peki, yardım edeyim mi sana?’’
Nil ‘’gerek yok, ben giderim.’’
Nil kahvaltı masasından kalkıp merdivenlere doğru ilerledi. Merdivenden bir basamak çıkacakken biranda karnını tutarak olduğu yerde kalakaldı. Güney aksiliğin farkına vardı ve masadan kalktığı gibi Nil’in yanına geldi.
Güney ‘’Nil?! Nil iyi misin?!!’’
Nil ‘’yok.. iyiyim… iyiyim, biran ağrı girdi.’’
Güney ‘’bu böyle olmaz.’’
Genç adam Nil’in kolunu omzuna attı.
Nil ‘’ne yapıyorsun?’’
Güney ‘’bir şey yapmıyorum, sadece odaya çıkmana yardımcı oluyorum. Biraz dinlenirsen iyi olursun.’’
Nil ‘’neden böyle oluyor anlamıyorum… aklım almıyor, neden Asu değil bir başkası? Neden??? Asu’ya ne oldu?!!’’
Güney ‘’sen elinden geleni yaptın, artık biraz da kendini düşün Nil. Biraz da kendini ve bebeğini düşün…’’
Nil ‘’haklısın galiba. Artık bebeğimi düşünmeliyim.’’
Güney ‘’doğuma üç ay kaldı. Diyorum ki, şu yukarda yatak odasının yanındaki odayı bebek odası yapar mıyız? Ben kaç gündür düşünüyorum ama karar veremedim. Senin de fikrini alayım dedim.’’
Nil ‘’olabilir, fark etmez. Ama o oda biraz büyük değil mi bebek için?’’
Güney ‘’e ne güzel, rahat rahat eşyalarını yerleştiririz. Yatağı da sığar.’’
Nil ‘’sen öyle diyorsan.. Güney…’’
Güney ‘’efendim?’’
Nil ‘’sen çok düşünceli bir insansın biliyorsun değil mi?’’
Güney ‘’saçmalama, benim huyum bu…’’
Konuşa konuşa yatak odasına gelmişlerdi. Güney gülümseyerek Nil’i yatağına yatırdı. Üzerine yorganı örttü.
Güney ‘’söz dinle, iyice dinlen. Bugün yerinden kalkma. İhtiyacın olursa seslen, bugün hastaneye gitmeyeceğim. Zaten yarın hizmetçimin izni bitiyor, gelecek. O gelince biraz daha rahatlarız.’’
Nil ‘’tamam, sen merak etme oldu mu?’’
Güney ‘’peki…’’
●●●
Suat gazete haberine baktığında Devran ve Suat misafir odasında baş başaydı.
Suat ‘’bu nasıl olur? Nil nasıl o adamla evlenir?’’
Devran ‘’aklım almıyor!!!’’
Suat ‘’tamam, sakin ol.. hem bak, kendine yeni bir hayat kurmuş düzen kurmuş mutlu olmaya çalışıyor. Sen de evlendin, o da evlendi. Artık herkes kendi yolunu çizdi. Niye kızıyorsun ki ona?’’
Devran ‘’ya Suat bilmiyormuş gibi konuşma Allah Aşkına! Benim durumum çok farklı! Mecbur olmasam yapmazdım biliyorsun.’’
Suat ‘’seni suçlamıyorum Devran. Ama onun da kendine göre nedenleri vardır. Karının yanında saçma sapan davranma bence.’’
Devran ‘’of…! Allah’ım çıldıracağım galiba, ramak kaldı!’’
●●●
Güney, Nil yukarıda dinlenirken salonda gazete okuyordu. Kapı çaldı, Güney kapıyı açtığında kapıdaki Asya’ydı.
Güney ‘’Asya.. hoş geldin.’’
Asya ‘’hoş bulduk… annem size ıspanaklı börek yaptı. Ben de getireyim dedim, bir de Nil’i kontrole geldim. Müsaitsinizdir inşallah.’’
Güney ‘’aaa tabi, tabi müsaitiz. Zaten iyi ki gelmişsin, Nil de yorgundu, kötü hissediyordu kendini.’’
Asya ‘’bir şey mi oldu?!’’
Güney ‘’geçsene içeri…’’
Asya ve Güney içeri geçtiler.
Asya ‘’bir şey mi oldu Güney?! Korkuyorum ama..!’’
Güney ‘’sabah kahvaltısında Devran’ın evlendiğine dair bir haber çıkmış gazetede, Nil de bunu görünce biraz kötü oldu.’’
Asya ‘’Allah’ım nedir bu kızın başına gelenler…!’’
Güney ‘’hadi seni Nil’in yanına götüreyim istersen. Börekler için de teşekkürler.’’
Asya ‘’önemli değil, hadi gidelim…’’
●●●
Nevin doktor kontrolüne gelmişti bugün. Devran’ı da gelmesi konusunda ikna etmeye çalışmıştı ama Devran iş güç bahanesiyle gelmek istememişti. Nevin’in canı bu duruma çok sıkılmıştı. Doktorun odasında ultrasondaydı.
Doktor ‘’7 haftalık gebelik kesesi görüyorum. Yalnız bir takım pürüzler var.’’
Nevin ‘’ne oldu doktor bey? Bir sorun mu var?’’
Doktor ‘’önce istediğim testleri yaptırın, öğleden sonra test sonuçlarını da alıp yanıma gelin.’’
Nevin ‘’peki…’’
Nevin endişeli bir şekilde doktorun bir kâğıda yazdığı tahlilleri alıp odadan çıktı. Acaba ne gibi bir pürüz vardı? Çok korkmuştu genç kadın.
●●●
Nil, Asya ve Güney yatak odasındaydı.
Asya ‘’duyduğuma göre kendini çok yoruyormuşsun.’’
Nil ‘’ya, hayır aslında.. şey-‘’
Güney ‘’hiç söz dinlemiyor Asya. Valla ben ne dersem diyeyim durmuyor. Hamile olduğunu unutuyor bazen.’’
Nil ‘’hemen de şikayet et oldu mu(!)’’
Güney ‘’ederim tabi, dinlemiyorsun ki beni… neyse ben sizi yalnız bırakayım, konuşacak şeyleriniz vardır. Gazete keyfime döneyim.’’
Nil ‘’tamam.. ama bunun hesabını sorarım sonra(!)’’
Güney ‘’anlaştık(!)’’
Güney gülerek odadan çıktı. Asya yatağın kenarına oturmuş, uzanan Nil’e baktı.
Asya ‘’sonunda biraz mutlu olmuş görünüyorsun.’’
Nil ‘’bebeğim babasız büyümeyecek.’’
Asya ‘’ben.. Devran’ın bunları nasıl yaptığını halâ anlayamıyorum. Biz Suat’la evliyken ailem şehir dışında yaşıyordu, o yüzden hiç karşılaşamadılar kısmet olmadı. Ama Suat hep ailesini bana anlatırdı, Devran’ı da.. ben de Devran’ı görmedim ama Suat’ın bana anlattığı kadarıyla iyi biri. Biraz aksi, belki de nemrut ama iyi olduğunu söylerdi bilmiyorum. Aklım almıyor…’’
Nil ‘’boş ver.. bunları konuşmayalım şimdi. Benim öğrenmek istediğim birkaç şey var Asya.’’
Asya ‘’nedir?’’
Nil ‘’Türkan Hanım.. o sana ne kötülük yaptı? Bebeğine ne yaptı senin??’’
Asya ‘’bilmek isteyeceğini hiç sanmıyorum.’’
Nil ‘’yanılıyorsun, bilmek istiyorum.’’
Asya derin nefes alıp verdi. Sakin olmaya çalışarak olayları anlatmaya başladı.
Asya ‘’Suat’la aramız çok iyiydi. Birbirimize delicesine aşıktık ama… uzun zaman geçti, ben de nasıl bozulduk bilemiyorum. Sabit bir neden yok ama bir süre sonra Suat eve geç gelmeye başladı. Sorduğumda toplantılarının olduğunu söylerdi. Türkan Hanımın sürekli beni sözle yıldırma çabaları da cabasıydı. Yani normalde ona inanmazdım ama bu geç kalmalar hatta sabahlamalar artınca ‘acaba mı’ dedim. Ben böyle içimle boğuşurken Suat iş için iki haftalığına İzmir’e gideceğini söyledi. Ben her ne kadar istemesem de karşı çıksam da beni dinlemedi ve ikna etti. Erken geleceğine dair temin etti. Benden kaçtığını düşündüm. Tam da bu sırada Türkan Hanım benden ve ailemden intikam almak için Suat’ın beni kullandığından falan bahsetti. Ben her şeye inanabilirdim ama buna asla. Suat bana kalbimden bile yakındı. Öylesine farklı bir bağ vardı ki aramızda… inanamadım en başta, hem de karnımda onun bebeğini taşırken buna inanamadım. Hamileliğim de ilerlemişti zaten, dört buçuk beş aylıktı herhalde hatırlamıyorum. Hatırlamak ta istemiyorum o acı günleri. Suat hamile olduğumu biliyordu zaten ilk öğrendiğinde havalara uçmuştu. O anı gözümde canlandırdığımda Türkan Hanımın söylediklerine inanamamıştım ama.. Suat söylediği vakitten tam üç hafta sonra yine gelmemişti. O zamana kadar ne bir mektup, ne bir telefon… hiçbir şey yoktu. Hiçbir haber yoktu. Benden kurtulmak istediğini söyledi Türkan Hanım, o yüzden gelmiyormuş eve. Keşke bunu yüzüme karşı söyleseydi, başkalarından duyup aşağılanmasaydım.’’
Nil ‘’BAŞKALARI???’’
Asya ‘’Türkan Hanım ve Cem…’’
Nil ‘’sonra ne oldu Asya? Yani bebeğini nasıl kaybettin?’’
Asya ‘’çok sıkıntılı günler geçiriyordum. Hamileliğime de yansıdı bu durum, sorunlar yaşamaya başladım. Artık her gün doktora gider olmuştum. Her gittiğimde de aynıydı sonuç, stres ve üzüntüden hamileliğimin tehlike altında olduğunu söylüyordu doktor. bunu Suat’ı arayarak ona iletmek isterken onu aradığımda o numaranın artık kullanılmadığını öğrendim. Artık beni tamamen hayatından çıkarmak istediğini anlamıştım. O gün Türkan Hanımın da üzerime gelişiyle, beynimi sözleriyle kemirişiyle odama kapandım. Her şeye kulağımı tıkayıp uyumak istedim biraz. Sancılarla uyandım ve yatak kan revan içinde kalmıştı. Kendimi sürükleye sürükleye odadan çıkardım. Türkan Hanımdan yardım istedim, duymasına rağmen yanıma gelmedi ama duyduğuna emindim. En sonunda Gülseren Hanım götürdü beni hastaneye… ama artık çok geçti, bebeğimi kaybetmiştim. O andan sonra zaten psikolojim yerle bir olmuştu. O evde sürüne sürüne kurtulma çabalarım, ama başaramayışım… o eve bir daha gidemezdim. Gitmedim de zaten. Gülseren Hanıma bir mektup bıraktım, onu Suat’a ulaştırması için…’’
Nil ‘’Gülseren Teyze çok iyidir. Hep o beni kollamıştı orada. Ya ben inanamıyorum bunların senin başına geldiğine?! Böyle bir gaddarlık olabilir mi yaa?!!’’
Asya acı acı gülerek ‘’Türkan Hanımla o kadar çok aynı havayı soluduk, o kadar bir aradaydık ki artık ben onun her aklından geçeni anlayabiliyorum. Seni neden kullandığını… Devran senden intikam alırken sana acımasaydı ya da aşık olmasaydı… bilemiyorum aşk ciddi bir şey Devran sana karşı bunu hissediyor mu ama-‘’
Nil ‘’kesinlikle hissetmiyor.! Seni temin ederim.’’
Asya ‘’neyse, bu konuda seninle tartışmayacağım. Sana acısa bile sonuçta intikamını devam ettirmedi. Ve Türkan Hanımın planı bozuldu. Eğer planı tıkır tıkır ilerleseydi senin hamile kalman onun işine gelecekti. Ve seni karnı burnunda kapı dışarı edecekti, ortada bırakmış olacaktı. Böylece kadınlık şerefini kurtarmış olacaktı(!) annemden intikamını tamamen almış olacaktı. Böyle kadınlık şerefi mi kurtarılır yaa?!’’
Nil ‘’gerçekten onu çok iyi tanıdığını hissettim şuan.’’
Asya ‘’o şeytanın aklından geçen her şeyi hissedebiliyorum artık. Keşke bunu daha önce yapabilseydim, bu tecrübeyi daha önce kazanabilseydim bunların hiçbiri başıma gelmiş olmazdı. Bebeğimi de kaybetmiş olmazdım. O kaybediş benim içimde halâ derin bir sızıdır…’’
O an geçmişte yaşadığı anıları kesit kesit göz önünden geçiriyordu ister istemez.
‘’Türkan ‘insanda biraz gurur olur! Gurur denen şeyin zerresi yok demek ki sizde!! Eğer biraz gururun olsaydı Suat’ın peşini bırakırdın.!’
Asya ‘bunu nasıl bir rahatlıkla söyleyebiliyorsunuz ha?! Ben sizin oğlunuzun bebeğini taşıyorum karnımda! Sizin de torununuz o! Bir yuvayı yıkmak sizin için ne kadar kolay!!!’
Türkan ‘ne yuvası bu ya ne yuvası?! Suat seni kul-lan-dı! Şimdi de sıkıldı, gelmiyor işte eve! Senden kaçıyor! Senden intikamını aldı, seni kullandı ve bitti. Artık seni de bebeğini de istemiyor! Bu yüzden eve uğramıyor!’
Asya ‘hayır, İzmir’e iş toplantısına gitti o-’
Türkan ‘sen öyle san! Halâ kalın kafan almıyor değil mi? Eğer dediğin gibi olsaydı üç hafta gecikmezdi! Tam beş haftadır eve uğradığı bile yok!! Anla artık, seni istemiyor!’
Asya ‘YETER! YETER ARTIK! Canımdan bezdirdiniz beni bu evde! Yeter!’
Sinir harbi içinde elleri ayakları titreye titreye merdivenleri çıktı ve odasına girdi genç kız. Bu nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir vurdumduymazlıktır ki karnı burnunda bir kadına bunca sözle eziyeti yapabiliyordu bu insan müsveddesi? Öylesine yorgun ve bezgin hissediyordu ki kendini, bu evliliği tek başına çabalayarak daha nasıl ayakta tutabilecekti bilmiyordu Asya. Bir kez daha Suat’ı aramayı denedi.
Operatör ‘Aradığınız numara kullanılmamaktadır.’
Asya telefonu sinirle kapatıp duvara fırlattı. Telefon paramparça oldu.
Asya ‘artık bana ulaşmasan da olur Suat! Çünkü artık her şeyin Türkan Hanımın dediği gibi olduğuna inanıyorum! Buna inanmak istemedim hiç ama buna beni zorladın! ZORLADIN!!’
Asya ağlayarak yatağa uzandı.
Asya hıçkıra hıçkıra ağlarken ‘şu içimde yaşattığım cana da saygın ve hürmetin kalmadıysa, yazıklar olsun sana Suat! Yetiştiğin aileye benzediysen yazıklar olsun! Seni hiç tanıyamamışım… aşkımıza ihanet ettin.!’
Genç kadın ağlayarak kendini uykunun kollarına bıraktı.
*
Belden aşağısında sıcaklıklar ve sıvılıklar hissetti sancılarla uyanırken genç kız. İnleyerek uyandığında yorganı çekti ve bütün yatağın kan revan içinde olduğunu görünce çok korkmuştu. Endişeli ve korkulu bir halde yataktan kalktı ama yürüyemedi, sendeleyerek yere kapaklandı. Ama vazgeçmedi, bir yerlere tutunarak sürünmeye çalıştı. Tutunacak bir yer olmadığından kendi kendini yerde sürüklemeye çalışarak odadan çıktı. Süründüğü her yer oluk oluk kan içerisindeydi. İnleyerek sürünmeye devam etti ve Türkan Hanımın odasının kapısının açık olduğunu gördü ve oraya doğru sürünmeye çalıştı. Evde kimse yoktu Gülseren Hanımdan başka, o da aşağıdaydı. Bu şekilde merdivenlerden aşağı inmek çok riskliydi. Herhalde bu kadar katı yürekli, vicdansız ve insanlıktan çıkmış olamazdı Türkan Hanım. Kendini torununun ölümüne göz yumacak kadar da taş kalpli hatta KALPSİZ değildir, diye düşünürken aralık kapıya yetişemeden bağırmaya çalıştı genç kız. İçerideydi yaşlı kadın ama kapıya geldi ve o an Asya kadının kendisine yardımcı olacağını sandı saf düşüncelerle. Ama yaşlı kadın onu hiç görmemiş gibi kapıyı kapattı ve kilitledi. Hiçbir şey olmamış gibi odasında vakit geçirmeye devam etti Türkan Hanım. Asya resmen şoktaydı. Böyle bir insan daha var mıydı acaba bu dünyada? Ya da böylesine bir insan müsveddesi var mıydı bu dünyada? Bebeği için metin olmaya çalıştı ve bütün riskleri göze alarak merdivenlerden basamak basamak sürünmeye başladı. Tabiri caizse adeta mücadele ediyordu kendi hantal bedeniyle. Her yerin kan revan içinde olduğunu gören Gülseren Hanım korkuyla kızı Mualla’yı çağırdı. Ve onun yardımıyla hastaneye gitme emeline kavuştu genç kız.
*
Gülseren Hanım ‘’doktor bey???’’
Doktor ‘’maalesef…-‘’
Asya ‘’ne ‘maalesef’?! ne ‘maalesef’i doktor bey?! Ne demek oluyor bu? Ne oluyor biri bana bir açıklama yapabilir mi?! Ne oluyor ne?!!’’
Gülseren Hanımın acı dolu yüz ifadesiyle anlamıştı Asya her şeyi ama anlamak istemiyordu o sadece bebeğini istiyordu. Onu sağlıklı bir şekilde doğurup kucağına almak istiyordu. Ama artık bu mümkün olamayacaktı.
Doktor ‘’maalesef bebeğiniz yaşamıyor artık, gerçekten çok üzgünüm Asya Hanım. Bize geldiğinde elimizden bir şey gelmiyordu. Yapabileceğimiz bir şey kalmamıştı.. sizi defalarca uyarmıştım, stres, üzüntü…-‘’
Asya ‘’susunnn! Çıkın dışarı çıkın!! Beni yalnız bırakın çıkın!!! İstemiyorum hiçbirinizi! İstemiyorum hiçbirinizi yanımda!! Be-bebeğim… be-nim kü-küçük bebeğim… Allah’ım neden ben?!! Neden ben Ya Rabbim nedennn?! Neden bennn?!!!’’
Ne kadar isyan etse de giden dönmüyordu işte. Allah’ın gücüne gitmesin, çok isyan etmişti o vakit Asya. Evlat acısı öyle her şeye benzemezdi. Kursağında büyük bir yumru bırakırdı insanın, yutkunsa da kurtulamazdı o yumrudan. Nefessiz bırakırdı insanı. Asya da öyle olmuştu. Sevdiği adamın en değerli armağanı olan evladını da kaybetmişti. Bundan daha acısı da Suat’ın yanında olmayışıydı… ONU HİÇBİR ZAMAN AFFETMEYECEKTİ, HİÇBİR ZAMAN…!!!’’
Asya ‘’o acıyla baş etmek benim için çok zordu zaten, bir de bütün bunların sebebi olan o adamla bir daha yüz yüze gelmek istemiyordum. Bıraktığım mektuptan sonra ve iyi bir avukatla tek celsede boşandım. Daha fazla çekişme yaşamak istemiyordum. Artık.. artık hiçbir şey hissedemiyorum biliyor musun? Ne üzüntü, ne acı, ne de başka bir şey… duygularım köreldi resmen. Kendime gelemedim bir türlü. Onca mutlu günler geçirdiğin kişinin seninle intikam almak için evlendiğini, bu intikama bebeğini bile feda ettiğini… ya bunu aklım almıyor, almıyor!’’
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayan ablasını nasıl teselli edeceğini bilemeden ona şefkatle sarıldı. Metin olmalıydı. Kendi yaşadığı acıları unuturcasına sarıldı ablasına.
Nil ‘’şşt… sakin ol.. her şey geçti ve bitti. Artık bizi çok iyi bir hayat bekliyor.’’
●●●
Nevin endişeli bakışlarla doktora bakıyordu. Doktorun ifadeleriyse umutsuzdu.
Nevin ‘’doktor bey?! Ne var artık söyler misiniz? Bir sorun mu var? Bebeğime bir şey mi oldu?’’
Doktor ‘’hayır, bir şey olmadı. Ama eğer bu bebeği doğurursanız, asıl o zaman sizi ciddi bir sorun bekliyor.’’
Nevin ‘’nasıl yani?! Ne demek oluyor bu doktor bey açıklar mısınız bana?’’
Doktor ‘’yumurtalıklarınızda sorun var Nevin Hanım. Eğer bu çocuğu doğurursanız bir daha çocuk sahibi olamazsınız.’’
Nevin ‘’N-NEE?!!!’’
●●●
Suat işlerin yoğunluğundan kurtulmuş, odasında yorgunluğunu atmaya ve dinlenmeye çalışıyordu. O an tekrar Asya aklına gelmişti. Nerde hata yaptığını halâ anlayamıyordu. Kendisine söz vermiş olmasına rağmen Asya’yı düşünmeden edemiyordu. Kaybettikleri bebeklerini ve sevdiği kadın olan Asya’yı düşünmeden edemiyordu. Belki de hata ondaydı. Söz verdiği gibi iki hafta sonra dönseydi Asya onu bırakıp gitmeyecekti. Ama her şeyin mantıklı bir açıklaması vardı.
Bu iki hafta içinde Suat İzmir’de ciddi bir trafik kazası geçirmişti. Ambulansta can çekişirken tek istediği Asya’nın bunu öğrenip kahrolmamasıydı. Hamileydi, etkilenmesini istemiyordu. Hemşireleri ikna edip Devran’ı arattırdı. Acilen Devran Amerika’dan döndü ve İzmir’e geldi. Abisinin durumu çok ciddiydi, trafik kazasında çok hasar görmüştü. Neyse ki iki hafta sonra bütün tehlikeleri atlatmıştı ve her şey düzelmeye başlıyordu. Genç adamın telefonu da kaza yerinde kaybolduğu için o da telefon edip hattını kapattırmıştı. Yeni bir hat alacaktı hastaneden çıkar çıkmaz. Devran ısrarla bu durumdan Asya’yı haberdar etmesini söyledi ama Suat ikna olmadı. Genç adam direniyordu, Asya’yı ve bebeğini kaybetmek istemiyordu ve bununla tek başına başa çıkabileceğine inanıyordu. Hastaneden çıkıp yeni bir hat aldığında Asya’yı aradı fakat Asya telefon numarasını değiştirmişti. Bir türlü ona ulaşamıyordu. Bu durum karşısında korktu. Dördüncü haftada hastaneden çıkmıştı, beşinci haftada da Asya’ya ulaşamayınca alelacele İstanbul’a döndü. Gittiğindeyse Asya yoktu ama mektubu vardı. İşte hepsi buydu… aşkının bitiş sebebi belki de kendisiydi. Kuru inadıydı. Asya’nın haberi olsaydı belki bütün bunlar olmazdı ama olmuştu işte. Dövünmek ya da üzülmek için çok geçti.
Suat ‘’Allah’ım.. neden mutlu olamıyorum? Neden Asya’ma kavuşamıyorum? Her gün umutla bana dönmesini bekliyorum fark etmeden. Ama olmuyor… OLMUYOR…!’’
●●●
Akşam olmuştu genç kadın nasıl eve geleceğini bilememişti. Biraz sakinleşmek için annesine uğramıştı.
Nevin çaresizce ‘’sen söyle anne ne yapayım?! İki arada bir derede kaldım, ne yapmalıyım?’’
Süreyya ‘’ölüm riski var mı?’’
Nevin ‘’yokmuş, ama bir daha çocuk sahibi olamazmışım. Allah’ım bu nasıl bir şey..?!!’’
Süreyya ‘’isyan etme! İsyan etme, beni dinle. Madem sağlığın risk altında değil, aklını kullanacaksın. Bu evliliği korumak için ve Devran’ı kendine aşık etmek için bu bebeğe ihtiyacın var. Aldırırsan bir daha çocuk sahibi yine olamazsın.’’
Nevin ‘’ama hayır.! Doktor öyle bir şey söylemedi. Sonra tekrar hamile kalabilirmişim.’’
Süreyya ‘’kızım sen salak mısın?! Saf mısın rol mü yapıyorsun yavrum?!! Sen demedin mi ‘Devran düğün gecesi bana dokunmadı bile’ diye? Nasıl hamile kalacaksın kendi kendine?! Manyak mısın sen?!! Yine hamile kalamazsın! Bu bebek senin tek şansın…! Sakın vazgeçeyim deme ve bu riskten asla evdeki kimseye ve özellikle Devran’a bahsetme. Anladın mı beni?’’
Nevin ‘’…’’
Süreyya ‘’anlaşıldı mı diyorum?!!’’
Nevin ‘’offf… anladım. Anne, ben ne yaparsam yapayım Devran beni sevmeyecek.’’
Süreyya ‘’saçmalama Nevin. Sevmeyecek olsaydı evlenmek istemezdi. Biraz aklını başına topla!’’
●●●
.BİRKAÇ AY SONRA.
Nil’in doğumu iyice yaklaşmıştı. Güney adeta onun üzerine titriyordu, tabi Nil’in etrafındaki herkes gibi… o zamana kadar Nil Şehrazat Hanıma bir türlü ‘’ANNE’’ dememişti. Ama doğum yaklaştığında anne olmayı daha iyi anlamaya başlamıştı ve bu bir kelimenin bir anne için ne kadar önemli olduğunu anlayarak artık annesinden ‘’ANNE’’ kelimesini esirgememeye karar vermişti. Bunu uyguluyordu. Güney’le dostlukları normal bir seviyeyle devam ediyordu. Güney ve Nil yatak odasında beraber kalıyorlardı. Çift kişilik yatakta Nil, yatak odasındaki koltukta da Güney yatıyordu. Bunun nedeni Nil’in doğumunun yaklaşmasıydı. Her şey tam düzeninde devam ediyordu. Güney’in, doğum yaklaştıkça uykuları kaçıyordu. Artık sürekli diken üstündeydi genç adam, bebek odasını tekrar gözden geçiriyordu ve bir eksik olup olmadığından emin olmaya çalışıyordu. Doğum çantasını her gün inceleyip duruyordu. Bu aşırı ilgiden Nil sıkılmış olsa da dayanmaya çalışıyordu. Doğumdan korkuyordu ama diğer yandan da biran önce olsun da bitsin diyordu.
*
Güney ve Nil, Şehrazat Hanımın evinde aile yemeğine gelmişlerdi. Herkes tam takır oradaydı. Sahra, Rima, Asya, Demir… herkes hoş sohbetle güzel vakit geçiriyordu.
Şehrazat ‘’isim buldunuz mu oğluna Nil’cim?’’
Nil ‘’henüz bulamadım anne ama bulacağım. Bazı isimler var aklımda ama, doğuma birazcık daha var…’’
Demir ‘’sen şimdi doğuma giderken sana ilham gelmesini ve sancılar içinde isim bulabileceğini sanıyorsan işimiz iş(!)’’
Nil ‘’aman ne güzel dalga geçiyorsun sen(!)’’
Güney ‘’o değil de, yüreğim ağzımda bekliyorum biran önce şu doğum olsun diye… çok heyecanlıyım.’’
Nil ‘’valla benden heyecanlı(!) doğuracak olan benim ama benden çok Güney heyecanlanıyor. Çok anlayışlı biri Güney, benim yerime de heyecanlanıyor(!)’’
Güney ‘’sen geç dalganı geç(!)’’
Nil saatine baktıktan sonra ‘’ya geç oldu kalksak mı?’’
Güney ‘’nasıl istersen…’’
Şehrazat ‘’kalın bugün burada kızım. Akşam oldu işte.’’
Nil ‘’yok, başka zaman artık.’’
Güney Nil’in kalkmasına yardım etti ve masadan kalkıp kapıya yürüdüler.
Şehrazat ‘’hadi kızım sonra görüşürüz, yarın uğrarız.’’
Nil ‘’uğrayın anne. Ama uğrarken şu patatesli böreklerinden de getirirsen sevinirim.’’
Şehrazat ‘’aşerdin mi?’’
Nil ‘’valla aşerdim..’’
Şehrazat ‘’oyyy bitanecik kızım benim… söz ben sana yarın patatesli böreğin en güzelini yapıp getireceğim.’’
Nil ‘’herkese iyi geceler, kendinize iyi bakın…’’
Demir ‘’görüşürüz Nil’cim, asıl sen kendine iyi bak. Doğum yaklaştı.’’
Nil ‘’hatırlatmayın, zaten korkuyorum ve heyecanlıyım…’’
Güney ‘’ben senden de heyecanlıyım valla.’’
Nil ‘’bir de kadın doğum uzmanı olacaksın. Beni sakinleştireceğine panikletiyor.’’
Güney ‘’bak dalga geçme darılırım(!)’’
Nil gülerek ‘’hadi yürü arabaya koca bebek yürü(!)’’
Diğerleri gülerek uğurladılar onları ve içeri geçtiler. Nil ve Güney arabaya binip uzaklaştılar.
●●●
Nevin’in de hamileliği ilerlemişti. Tahminen dört ya da beş aylıktı bebek. Ama halâ riskten Devran’a bahsetmemişti. Annesinin kurduğu plana sadıktı ve onun sözünden çıkmıyordu. Genç kadın merdivenlerden yukarı çıktığında evdeki yasak odanın önünden geçti. O oda her zaman kilitliydi, içinde ne olduğunu bilmiyordu ama Devran o odayı herkese yasaklamıştı. Nevin bu eve yerleşti yerleşeli hep o odada ne olduğunu merak ederdi ama bir türlü cesaret edemezdi anahtarını bulup girmeye. Devran’ı durduk yere kızdırmak istemiyordu. Ama bir gün merakına yenilecekti biliyordu.
*
Genç adam yatakta doğrulmuş kitap okuyordu. Nevin içeri usulca girdi ve yatağa uzandı. Devran elindeki kitabı komodine bırakıp lambayı kapattı.
Devran ‘’iyi geceler…’’
Nevin ‘’iyi geceler…’’
Nevin Devran’ın soğukluğuna ve ilgisizliğine alışmıştı. Hatta zaman zaman genç adam dalıp gidiyordu düşünceli bir şekilde uzun süre. Neyi düşünüyordu, kimi düşünüyordu bilmiyordu ama kesinlikle kendisini düşünmediğini biliyordu. Buna alışmıştı ama bundan rahatsız olmadığı da söylenemezdi. Sadece bebeğinin doğumunu bekliyordu heyecanla, Devran bebeği kucağına aldığında kendisine de bebeğine de ilgi duyup gerçek bir aile babası olacaktı.
●●●
Eve girdiklerinde Nil ve Güney doğum hakkında biraz didiştikten sonra Güney’in uykusu gelmişti.
Güney ‘’ben yatacağım. Sen de gelsene…’’
Nil ‘’sen git ben bir su içip gelirim.’’
Güney ‘’bekleyeyim mi seni?’’
Nil ‘’gerek yok, amma abarttın. Gelirim ben…’’
Güney ‘’peki…’’
Güney yukarı çıktığında Nil mutfağa gitti ve çekmecelerden birini açıp bardak çıkardı. Bardağı çıkardığında çekmeceye döşenmiş dergi yaprağında Devran ve Nevin’in resmini görünce kâğıdı çekip çıkardı ve okumaya başladı.
‘’NEVİN HARMANGİL HAMİLE!’’
Nil bu haberin eski bir haber olduğunu fark etmişti ama o bu haberi yeni öğreniyordu. İnanamıyordu. Her şey nasıl böylesine değişivermişti. Adeta tepe taklak olmuştu. Bunda kendisinin de suçu vardı ama ne zaman Devran’la ilgili bir haber görse içi sızlıyordu. İçindeki duygulardan habersizdi. Bu haberi görmek ona iyi gelmemişti, karnına bir sancı girmişti ama birkaç dakika sonra geçti. Nil de merdivenlerden çıkıp yatak odasına girdi. Güney uyumuştu, Nil de kendi yatağına yatıp uyudu.
*
Gece üç buçuk dört gibiydi. Nil’in sancılar yüzünden uykusu kaçmıştı. Sürekli sancılar geliyordu, sonra da geçiyordu. Ama sancılar sıklaşınca Nil endişelenmişti ve artık dayanamıyordu. Sancılar beş dakikada bire inmişti. Zor bela yataktan doğrulup kalktı ve terliklerini giyip sakin bir şekilde doğum çantasını yakınına aldı. Daha sonra da canı yanmasına rağmen Güney’in endişeleneceğini bildiği için sakin ve soğukkanlı bir şekilde Güney’i dürttü.
Nil ‘’Güney.. Güney…!’’
Güney uyku sersemi uyanarak ‘’efendim? Bir şey mi oldu?’’
Nil ‘’sanırım doğum sancılarım başladı. Aa…!’’
Güney anında ayağa dikildi heyecan ve korkuyla.
Güney ‘’N-NE?!!!!’’
Nil ‘’sakin ol, iyi gibiyim. Aaaa…!’’
Güney ‘’Allah’ım geliyor galiba.! Bu sefer geliyor!’’
Güney heyecanla telefona sarılıp hastaneyi aradı. Öylesine heyecanlıydı ki, aylardır beklediği bebek geliyordu. Ona kendi bebeği gibi sahip çıkması aslında ona da iyi gelmişti. Düzensiz hayatına düzen, renksiz hayatına renk gelmişti. Ve böyle daha mutluydu. Şimdiyse beklediği bebeğin gelişi ona büyük bir endişe, korku, heyecan ve sevinç veriyordu.
…
Dostları ilə paylaş: |