Gölgede dans ‘’Tutsaklık Prangaları’’ Yazan : Gülay Sena Dündar tanitim



Yüklə 3,07 Mb.
səhifə7/30
tarix30.07.2018
ölçüsü3,07 Mb.
#64210
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   30

-14-

‘’Cem hızla Nil’i bileğinden tutarak kendine çekmeye çalıştı, genç kız direndiğindeyse yüzüne sert bir tokat indiriverdi. Genç kız tokadın etkisiyle yere yığıldı ve Cem sertçe kızı kolundan tutup duvara sıkıştırdı. Nil’in boğazına yapışıp sertçe sıktı genç kızın boğazını. Nil nefes alamıyordu.



Cem ‘bana direnirsen, sonun olurum senin! Gebertirim seni, kendine gel!’

Nil ‘bırak beniii!’

Cem ‘herkese şapur şupur, bana Ya Rabbi şükür ha?! Sesini çıkartırsan öldürürüm seni!’

Nil ‘BIRAK! Bırak diyorum bırakkk!!!’

*

Cem Nil’in kollarını sıkı sıkı tuttu, Nil kollarının da etkisiz halde kalmasıyla iyice çaresiz ve korunmasız kalmıştı. Gözlerinden korkuyla bir damla yaş süzülmeye başladı.

Nil ‘Allah Belanı Versin, benden uzak dursana!!! Ne istiyorsun benden?!!’

Cem ‘bana yaptıklarını ne çabuk unuttun, kafama sürahiyi geçirmiştin unuttun mu?! Sen ilk geldiğinden beri ilgimi çekmiştin zaten ama yaptıklarınla sinirlerimi bozuyorsun Nil!’

Nil Cem’in altında çırpınarak ‘hamileyim ben, bırak beni! Hamileyim!’

*

Nil ‘bırak b-beni! Ne istiyorsun s-sen benden yaa?! Ben sadece kendimi korumuştum o akşam! Üstüme yürümeseydin sürahiyi kafana geçirmeyecektim, bırak beni!!!’

O an içindeki meyvelere dokunmadığı meyve tabağının üzerindeki bıçak gözüne ilişti acilen. O an komodinin üzerinden bıçağı kaptığı gibi Cem’e doğru korkakça sallamaya başladı. Cem aniden uzaklaşmıştı genç kızın üzerinden. Ayakları geri geri giderken şaşkındı. Şokundan kurtulduktan sonra kahkaha atmaya başladı.

Nil kızarmış gözleriyle ağlarken oldukça korkmuş görünüyordu ‘uzak dur benden! Git, defol!!! Doğrarım seni, uzak dur benden!!! Ne gülüyorsun?!’

Cem ‘sen o kadar korkaksın ki, şu titrek elle tuttuğun bıçağı bana saplayamazsın bile!’

*

Cem Devran’ın sesini umursamamışken Nil’in üzerindeydi ve genç kız çıldırmak üzereydi artık. Hızla üzerinden tekrar itti Cem’i. Cem hızlı adımlarla Nil’in önünü kesti, mahvolmuş genç kızsa şoktaydı. Bu kadarı da fazlaydı artık, Cem bunu ikinci kez yapıyordu ve Nil aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan midesi olanları kaldıramıyordu artık. Şokta olan genç kız önünü kesmeye çalışan CEM’E HIZLA SAPLADI BIÇAĞI. Kanlar içinde yere yığılan adamın ardından yuvalarından fırlamak üzere olan gözlerle baktı. … Nil ise kanlar içinde kalan elleriyle şok olmuş bir şekilde ayakta duruyordu.’’

Elinden düşen bıçağın sesiyle irkildi ve o şokla yere düştü Nil. Hıçkırıklarıyla yutkunmaya çalıştı ve boğazına takılan hıçkırıklarla savaşmaya çalıştı genç kız. Bu halini gören Devran önce ambulansı arama fikrindeydi.

Devran ‘’ne yapacağız?’’

Şefkat ‘’ambulansı arayacağız Devran, ne yapacağız ki?!’’

Devran ‘’haklısın ama bu sefer de doktorlar açıklama bekleyecek, Nil’i karakola götürecekler. Kız hamile, ne yapar nezarethane köşelerinde?!’’

Şefkat ‘’ya, o da doğru ama…’’

Nil ‘’ha-hayır! Polisi arayın! Ambulansı arayın!’’

Devran ‘’hayır Nil, sakin ol…’’

Nil sakinleşmeye çalışarak ‘’ben bir hata yaptım, cezamı çekmeliyim! Beni polise verin! Ambulansı arayın, Cem ölmesin!!’’

Devran ‘’sakin ol Nil, Birant’ı arayacağım.’’

Nil ‘’ha-yır!’’

Şefkat ‘’kızım, emin misin?’’

Nil ‘’evet!’’

Şefkat Hanım eline aldığı telefonla ambulansı ararken Devran da Nil’i kollarından tutup yerden kaldırdı. Genç adam genç kızın kollarından tutup destek vererek lavaboya götürdü. Nil halâ şoktaydı, gözleri şişmişti. Devran musluğu açarak Nil’in ellerini yıkadı.

Nil ‘’Allah’ım ben ne yaptım?! Ben hata yaptım! Ben bir hata yaptım! Allah’ım yardım et bana!’’

Devran ‘’sakin ol Nil, geçti.. lütfen sakin ol… bir şey yok, kötüye bir şey olmaz. Üzme kendini, hak etmişti o.’’

Nil ‘’nasıl bunu söylersin?! O senin kardeşin! Ben onu bıçakladım, göz göre göre bıçakladım!!!’’

Devran ‘’o da sana saldırmaya kalktı Nil, saçmalama!’’

Nil ‘’ama ben bir adamı bıçakladım, ben birini öldürdüm.! Allah’ım ben KATİL OLDUM!!!’’

Devran ‘’katil falan olmadın Nil, sakin ol! Cem ölmedi, sen katil olmadın. Sen sadece kendini korumaya çalıştın. Lütfen sakin ol… bak, biz senin yanındayız. Korkma…’’

Devran Nil’in ellerini havluyla kurularken Nil’in başı döndü ve Devran’ın kucağına yığılı verdi.

Devran ‘’Nil! Nil! Hay Allah’ım…! Nil, kendine gel lütfen…’’

Devran Nil’in çenesini sakin bir şekilde okşarken onu ayıltma çabasındaydı.

Devran ‘’Nil, kendine gel…’’

Devran kendine gelmeyen Nil’i kucaklayarak merdivenlerden aşağı indi. Salonda herkesi bir telaş almıştı. Herkes Devran’ı ve kucağındaki Nil’i görünce bir dumura daha uğradı.

Şefkat ‘’ne oldu Devran?!’’

Devran ‘’o şokla bayıldı…’’

Suat ‘’Allah’ım bu Cem hiç akıllanmayacak mı?! Şu mülayim kızı getirdiği hallere bak!’’

Bade ‘’kız ne yapsın, korumuş kendini… Allah’ım sen yardım et.!’’

Şefkat ‘’ambulansı aradım, birazdan burada olurlar.’’

Devran ‘’keşke Nil’i dinlemeseydik, başı belaya girecek kızın.’’

●●●


Polis ‘’evet, olay nasıl oldu? Anlatır mısınız?’’

Şoktan çıkmaya çalışan Nil tutanak tutan Polise her şeyi anlatmaya başladı.

Nil ‘’ben, uyuyordum yatağımda. Bir tıkırtı duydum, irkilerek uyandım. Sonra bir baktım, o.. odanın köşesinde kollarını kavuşturmuş bana bakıyordu. Korktum, bana zarar vereceğinden… nitekim niyeti de oydu, bana zarar verecekti. Ben sadece kendimi korudum, sadece-‘’

Devran ‘’polis bey Nil kötü biri değildir, o sadece kendini korumaya çalıştı. Başka bir suçu yok.’’

Polis ‘’anlıyorum, ama eşiniz kendini ne gibi bir istismardan korudu bunu bilmem lazım. Tutanak tutuyorum burada.’’

Devran ‘’bakın-‘’

Polis ‘’lütfen, hanımefendi anlatsın.’’

Nil ‘’ben.. o… bana… y-yani bana zarar vermeye çalıştı.’’

Polis ‘’nasıl bir zarar?’’

Nil ‘’saldırmaya çalıştı.’’

Polis ‘’darp gibi bir saldırı mı, tecavüz mü?’’

Nil ‘’darp değil.. tecavüz…’’

Nil tekrar kötü olmuştu, yutkunmaya çalışırken hıçkırıklarını engelleyemiyordu. Bunu fark eden Devran içinden polise küfürler savuruyordu.

Devran ‘’polis bey karım yeterince hırpalandı zaten, şokta…! Onu daha da zora sokuyorsunuz!’’

Polis ‘’sakin olun beyefendi, ben de işimi yapıyorum ama… Nil Hanım, bu tutanağın altına imzanızı atın lütfen.’’

Nil tutanağın altına imzasını attı titrek elleriyle.

Polis ‘’evet, Cem Beyin durumu netleşene kadar sizi karakolda misafir etmemiz gerekiyor Nil Hanım. Bizimle karakola kadar gelmeniz gerek.’’

Devran ‘’memur bey saçmalamayın lütfen! Olay ortada işte! O sadece kendini korumaya çalışmış, kötü niyetli değildi!! Hem benim karım hamile! Nezarethane köşelerinde duramaz!’’

Polis ‘’üzgünüm, yapabilecek bir şeyim yok. Ben de görevimi yapıyorum sonuçta.’’

Nil ‘’tamam, sorun yok.. ben gelirim…’’

Polisin elindeki kelepçeyi görünce çaresizce elini uzattı Nil. Devran için bardağı taşıran son damlaydı bu.

Devran ‘’Aaa bu kadarı da yeter ama! Benim karım katil değil, o kelepçe de neyin nesi?!’’

Polis ‘’lütfen zorluk çıkarmayın beyefendi.!’’

Nil ‘’Devran, tamam…’’

●●●

Karakolda sabahlayan Devran ve Suat, onun tersine de geceyi hastanede geçiren Bade ve Şefkat Hanım olayların gelişimini merakla bekleyip duruyorlardı.



Nezarethanede sabahlayan Nil’se çok korkuyordu. Biran kendini kaybetmişti, şimdiyse de yapayalnızdı. Hiç karşı koymamıştı polislere, çünkü suçluydu kendine göre. Kendini bu şekilde korumamalıydı, diye düşündü fakat artık her şey için çok geçti. Şimdi sabah gelen kararla neyin ne olacağı belli olacaktı. Sabahın ilk ışıklarında Nil’in umutları gizliydi.

●●●


Baş komiserin yanında olan Suat ve Devran kapıdan giren polis memuruyla heyecana kapıldılar. Oldukça meraklanmışlardı, sonuç neydi? Polis memuru baş komisere uzattı kâğıdı, baş komiser de inceledi. Devran daha fazla sabredemedi

Devran ‘’evet, ne olacak şimdi komiser bey?’’

Baş Komiser ‘’sakin olun.. bu sabah acil mahkemeye çıkacak Nil Hanım, sonra da en yakın hapishane koğuşuna gönderilecek. Cem Beyin durumu açıklığa kavuşana kadar Nil Hanım hapishanede misafir olacak.

Devran ‘’N-NEEE?!!!’’

Devran küçük dilini yutacakmış gibi şaşırdı. Buna nasıl izin verebilirdi ki?



-15-

‘’ Devran ‘sizin aklınız başınızda mı komiser bey?! Nil’i nasıl hapse atarsınız siz?!! O benim karım!’

Baş Komiser ‘anlıyorum Devran Bey ama Nil Hanım bir suç işledi, kendisi de itiraf etti. Bundan sonra kardeşiniz Cem Beyin uyanıp şikayetçi olup olmamasına bağlı her şey…’

Devran ‘ama karım hamile! Hapishane şartlarında yaşaması ne kadar doğru?!!’

Baş Komiser ‘üzülerek söylüyorum, elimizden gelen bir şey yok maalesef. Yasa dışı çalışamıyoruz nihayetinde, yasalara göre de bir süre Nil Hanımı hapishane koğuşlarından birinde misafir etmek zorundayız.’

Devran ‘ALLAH KAHRETSİN!!!’

*

Hapishane binasının önünde kelepçeyle içeri götürülürken genç kızın ardından yüreklendiren haykırışlar çınlıyordu kulağında.

Şefkat ‘korkma kızım, kurtulacaksın!’

Gülseren ‘sen çok güçlü bir kızsın, hep beraber bunu da atlatacağız!’

Suat ‘hepimiz yanındayız Nil, korkma!’

Bade ‘hepimiz seninleyiz, sakın kendini yalnız hissetme!’

Devran ‘KURTARACAĞIM SENİ NİL, SANA YAPILANLAR YANINA KALMAYACAK BEN DAHİL KİMSENİN!’ ‘’

Soğuk koridorlarda kolundan tutan gardiyan kadınla yürüyordu genç kız. Parmaklıklı kapılar teker teker açılıyor, en derin koğuşa doğru gidiyorlardı. Kendini yerin bin kat aşağısına doğru yolculuk ediyormuş gibi hissediyordu Nil, içi sıkılıyordu. En sonuncu parmaklıklı kapıyı açtı gardiyan kadın, daha sonra da kadınlar koğuşunu açıp elleri kelepçeli kızı içeri soktu ve kendisi de koğuşun içine girdi. Bütün gözler ona çevrilmişti. Herkes uzaylı görmüş gibi Nil’e bakıyordu ve bu bakışlar onu tedirgin etmişti. Etrafında ona bakan genç kız ürkek bakışlarla yan yan bakıyordu.

Gardiyan Kadın ‘’yeni arkadaşınıza merhaba deyin(!)’’

Gardiyan kadın dışarı çıkıp kapıyı üzerlerine kapatınca Nil olduğu yerde kalmıştı halâ. Herkes ona bakıyordu, şimdi ne yapacaktı? Nerede nasıl durması gerektiğini bile bilmiyordu ki, kadınların arasından sıcakkanlı bir kadın genç kıza doğru yaklaştı.

‘’merhaba, ben Reyhan, senin adın ne?’’

Nil ‘’ben..’’

Reyhan ‘’bak, şu yatak boş.. istersen oraya yerleşebilirsin.’’

Nil ‘’olur.. teşekkür ederim…’’

‘’YERLEŞMEK…’’ bu kelime genç kızın hiç hoşuna gitmese de benimsemeye çalışıyordu. Sonuçta bir suç işlemişti, nedeni ne olursa olsun bir hata yapmıştı ve her hatanın olduğu gibi bu hatanın da bir bedeli bir cezası olmalıydı. İşte o da bu bedeli ödüyordu. Genç kız uysal bir edayla o yatağa geçti ve eşyalarını dolaptan bozma paslanmış bölgeye yerleştirerek kilitledi.

Reyhan ‘’buralar akşamları soğuk olur, yatağın altında iki battaniye daha var.’’

Nil ‘’çok teşekkür ederim.’’

Reyhan ‘’teşekkür ediyorsun da halâ adını söylemedin.’’

Nil ‘’ah, pardon.. ben Nil… memnun oldum Reyhan.’’

Reyhan ‘’memnun oldum Nil, ne güzel ismin var… ben seni çok sevdim. Gelir gelmez ne sevmesi bu diyeceksin ama bu kadar süredir burada kapalı kalınca bazı duyuların gelişiveriyor, insan sarrafı olup çıkıveriyorsun burada. Ben ilk görüşte anladım zaten çok iyi bir kız olduğunu. Buraya sadece gerçek suçlular girmez, sen de gerçek suçlulardan değilsin ben eminim.’’

Nil başını öne eğdi ve yutkunup nefes alıp verdi. İç çektikten sonra Reyhan’a döndü.

Nil ‘’ben gerçek bir suçluyum Reyhan, hem de çok gerçek bir suçluyum…’’

Reyhan ‘’gerçek suçlu olmak demek, suçu hak edene günü göstermek değil. Hak etmediği halde birine zarar vermek demektir Nil, bunu aklından çıkarma bence…’’

●●●


Bir o yanı bir bu yanı arşınlayıp dururken sürekli telefon görüşmeleri yapan Devran artık herkesi endişelendirmişti.

Şefkat ‘’oğlum bir otur şuraya artık.! Sakin ol, bir yolunu bulup çıkaracağız Nil’i ordan!’’

Devran ‘’babaanne nasıl sakin olayım saçmalama lütfen ya! O soysuz Cem yüzünden o kız hapislerde mi çürüyecek?!’’

Şefkat ‘’sen beni duymuyor musun Devran, sana Nil’i kurtaracağız diyorum. Ama biraz sakin ol lütfen.’’

Devran ‘’sakin olamam ben, hemen avukat Orhan’ı arıyorum.’’

Şefkat ‘’saçmalama oğlum, eve geldiğimizden beri sayamadım kaç kere aradığını! Bir sur sakin ol…!’’

Devran ‘’Offf, hiçbiriniz anlamıyorsunuz beni! O kız oranın insanı değil! Yaşayamaz, barınamaz orda!’’

Bu sırada kapıyı anahtarıyla Türkan Hanım açıp içeri girdi. Herkes onu görünce sin çarpmışa dönmüştü, Devran hariç… o halâ Orhan’la telefon görüşmesi yapıyordu ve annesinin gelişi onun umurunda bile değildi.

Bade ‘’anne…!’’

Türkan ‘’evet kızım, ben geldim. Herkes toplanmış, panayır yeri gibi olmuş salon. Cem nerde?’’

Bade konuyu değiştirmeye çalışarak ‘’neredeydin bu kadar zaman? Nerde kaldın?’’

Türkan ‘’Mehveş Teyzenlerde kaldım Bade, konuya parazit yapma. Cem nerde diyorum?’’

Şefkat sakin ve soğukkanlı ‘’Cem hastanede.’’

Türkan ‘’ne?! Ne hastanesi?!!’’

Bade ‘’bir kaza oldu sadece..’’

Türkan ‘’ne oldu? Kim yaptı? İyi mi?!!’’

Şefkat ‘’Cem gece Nil’in odasına girmiş. Ona saldırmaya çalışınca da kız kendini korumaya çalışmış.’’

Türkan ‘’NEE?!!! Nil mi yaptı yani?! Oğlumun canına Cem mi kastetti?!!’’

Şefkat ‘’sen sadece oğlunun mağduriyetini görüyorsun anlaşılan! O kızın hiç mi mağdur yanı yok?!’’

Türkan ‘’o sürtük benim oğlumu bıçaklamış! Sen halâ ne mağduriyetinden bahsediyorsun?!!!’’

Devran duyduğu sözlerle telefonu kapatıp yere fırlattı ‘’ağzını topla anne, yoksa sonrası fena olur.!’’

Türkan ‘’ne yaparsın yani annene?! Söylesene Devran?! Hem senin başladığın işi Cem bitirmeye yeltendi. Senin cesaret edemediğine o etti.!’’

Devran ‘’savunmasız bir kıza sahip olmak değildir cesaret! Kendinize gelin artık!!’’

Türkan ‘’o kızı doğduğuna pişman edeceğim! O şeytanı yaşatmayacağım! Nil sürtüğü o hapishane köşelerinde sürünecek!!!’’

Devran sinirle annesinin önüne geçti ve sinir harbi içindeyken elini hışımla kaldırdı. Bu sırada Şefkat Hanım Devran’ın havadaki elini yakalayarak genç adamın sakinleşmesini bekledi.

Şefkat ‘’Devran, yanlış bir şey yapma. Her ne olursa olsun o senin annen…’’

Devran ‘’ben böyle bir anne görmedim! Sen gördün mü babaanne?! Anne dediğin çocuklarına terbiye verir, adam gibi yetiştirir! Oğullarını zavallı bir kızın üzerine salmaz! Şimdi kulaklarını aç ve beni iyi dinle Türkan HARMANGİL! Sana ‘ANNE’ demeye dilim varmıyor, eğer oğlun olacak o Cem efendi kıza tecavüz etmeye kalkışmasaydı Nil de böyle bir şey yapmayacaktı.! Senin oğlun hatalarının bedelini ödedi dün gece! Sakın o kıza bir şey yapmaya kalkışma, karşında beni bulursun. Eğer Devran HARMANGİL’in hışmına, kendi oğlunun hışmına uğramak istemiyorsan sözümü dinlersin. O senin serseri oğlun yüzünden kızcağız da hapishanelerde sürünüyor şimdi! Kendini yiyip bitiriyor ‘adam bıçakladım’ diye! Halbuki bıçakladığı adamın adam olmadığını bilse keşke…! Bak benim sabrımı zorlama anne, anladın mı?! Şuan sana anne diyebiliyorsam buna mecbur olduğum içindir.! Daha da ötesi yok bu işin!’’

Devran hızla merdivenlerden çıkarak çalışma odasına doğru yol almıştı çoktan. Türkan Hanımsa oğlunun arkasından bakakalmıştı. Oğlu Devran ne zamandan beri kendisine bu denli karşı gelir olmuştu, şaşıyordu.

Suat ‘’bence artık sen de şu kızcağızın peşini bırak anne.. çektikleri kendine yetti zaten.’’

Türkan ‘’ama bana yetmedi Suat! Anladın mı?! Yetmedi!’’

Suat ‘’aklını başına toplamazsan iyice yalnız kalacaksın anne! Bütün evlatların, sevdiklerin seni tek tek terk edecek! BABAM GİBİ!!’’

Suat kapıyı çarpıp dışarı çıkarken Türkan oldukça şaşkındı. Birkaç gün ortada yoktu ve herkes Nil’in tarafına geçmişti. Bu kız bunların hepsine büyü mü yaptı diye düşünerek şaşıp kalmıştı. Nil’in gözünü en yakın zamanda korkutması gerekliydi. Kendisine savaş açmak neymiş görmeliydi gününü bu kız…!

●●●

Devran çalışma odasındaydı. Odasındaki ahizeli telefon çaldı ve genç adam telefonu açtı.



Devran ‘’alo…’’

Orhan ‘’oğlum ne oluyor yaa?! Görüşmenin ortasında çat diye kapattın telefonu, arıyorum ulaşılamıyor.!’’

Devran ‘’telefon kırıldı.. neyse birazdan çıkıp yenisini alırım, bir gelişme mi var?’’

Orhan ‘’hayır, yok. Ama eğer istiyorsan bir görüşme ayarlayabilirim Nil’le…’’

Devran ‘’çok isterim Orhan, öyle çok isterim ki…’’

Orhan ‘’tamam o zaman, ben bir görüşme ayarlayınca seni yeniden arayacağım.’’

Devran ‘’yeni numaramı mesaj atarım sana…’’

Orhan ‘’tamam, görüşürüz…’’

Devran ‘’görüşürüz…’’

Devran telefonu kapattığında biraz olsun mutlu olmuştu Nil’le görüşebileceğini öğrendiği için. bu sırada tekrar telefon çaldı.

Devran ‘’alo…’’

‘’merhaba, Devran Bey’le mi görüşüyorum?’’

Devran ‘’evet, siz kimsiniz?’’

‘’ben Kuyumcu Aydemir, tanıdınız mı?’’

Devran ‘’tanıdım, buyurun?’’

Kuyumcu Aydemir ‘’geçen gün bize bıraktığınız bileklik tamir oldu, eskisinden de iyi oldu. Haber vereyim dedim, ne zaman alırsınız?’’

Devran ‘’hemen almaya geliyorum, teşekkürler…’’

Kuyumcu Aydemir ‘’rica ederim, iyi günler…’’

Devran ‘’iyi günler…’’

Devran telefonu kapattığında daha da sevinmişti. Nil’le görüştüğünde bu sürpriz genç kızı biraz olsun mutlu edecekti. Her şeyin şimdi olduğu gibi yavaş yavaş düzeleceğini düşünüyordu genç adam.

●●●

Nil yatağında doğrulmuş bir şekilde Reyhan’la konuşurken yanlarına bir kadın geldi.



Eğilip dikkatle Nil’e baktı ve yapmacık bir gülümsemeyle ‘’ben seni bir yerden tanıyacağım sanki..’’

Nil merakla ‘’tanıştığımızı sanmıyorum ama…’’

Hatırlamış gibi ‘’ah, tanıdım işte. Sen Harmangillerin gelinisin. Nil HARMAGİL değil mi?’’

Nil başını öne eğdi. HARMANGİL soyadı ona uğurdan çok uğursuzluk getirmişti. Tanınmak onun için çok hoş bir durum olmamıştı.

Reyhan ‘’tanıştırayım bu arada, bu çenesi düşük kız Kübra…’’

Reyhan şakayla karışık söylememişti bu cümleleri. Kendisi gerçekten de ciddi bir şekilde suratını ekşiterek sarf etmişti bu cümleleri. Kübra bu davranıştan hoşlanmayarak diğerlerinin yanına geri döndü ve bu dedikoduyu diğerleriyle paylaşmaya koyuldu.

Kübra ‘’doğru benzetmişim kızlar, bu kız Devran Harmangil’in karısı Nil Harmangil. Harmangiller’in geliniymiş.!’’

Reyhan bakışlarını Kübra’dan Nil’e çevirerek ‘’bundan uzak dur Nil, bu kız tekin değil. Uyarmış olayım.’’

Nil ‘’benim kimseyle arkadaşlık kuracak halim kalmamış zaten.’’

Reyhan ‘’burada hep kötüler yok, merak etme. İyi arkadaşlık kurabileceğin insanlar da var elbet. Başta ben, hiç kötü şeyler düşünmem. Arkandan dedikodu da etmem. Sonra Sevim abla ve Yonca var. Berivan var. Biraz alış buralara, seni hepsiyle tanıştırırım. Şuan biraz yorgun görünüyorsun.’’

‘’ALIŞMAK…’’. Bu kelime bugün içinde alışamadığı iki cümleydi. Birincisiyse ‘’YERLEŞMEK…’’ ti. Ama daha alışamadığı bir sürü durumla karşılaşacağının farkında bile değildi Nil. Bu düşüncelerin arasındayken Reyhan’ın sözüyle sarsıldı.

Reyhan ‘’ama sakın Kübra’yla yakın olma, sakın.! Hayatının en büyük hatasını yapmış olursun, bela olur sana bu kız…!’’

Nil sadece uysal bir şekilde başını salladı. Bu sırada espri maiyetinde Reyhan Nil’i omzuyla dürterek gülümsedi.

Reyhan ‘’sen hakikaten Harmangiller’in gelini misin ya? Şu yakışıklı Devran Harmangil’in karısısın yani…’’

Bu şaka Nil’in hoşuna gitmemişti. Kızcağız sadece ölü balık gibi başını salladı. Reyhan bu durumdan şüphelense de bir şey söylememişti. İlk günden kızı sıkma derdinde değildi. Bu sırada kapı büyük bir gürültüyle açıldı ve içeri gardiyan kadın girdi.

Gardiyan kadın ‘’Nil Harmangil! Ziyaretçin var.’’

Nil ‘’kim?’’

Gardiyan Kadın ‘’gidince görürsün…’’

Nil gelen kişinin Devran olduğunu düşünmüştü. Yerinden sakince kalkarken Reyhan’ın sesiyle son kez arkasına döndü.

Reyhan ‘’kocan ziyaretine geldi herhalde, hadi yine şanslısın…’’

Nil’in dudaklarında bu sözle acı bir tebessüm belirdi. Reyhan kocası dediği kişinin, Devran’ın ve ailesinin kim olduğunu bilseydi bu kadar gururla böbürlenerek anlatır mıydı acaba? Kulağına Kübra’nın dedikodu tonunda fısıldaşmaları geldi sonra.

Kübra ‘’daha ilk günden ziyaretçisi var, e tabi koskoca Harmangiller’in gelini. Onu ziyaret etmeyecekler de beni mi edecekler…(!)’’

Nil şu kızı boğmak istemişti biran. Öyle ballandıra ballandıra anlatıyordu ki kendisini yanındaki yandaşlarına, Harmangiller’in gelini olmanın nimetlerinden bahsedip duruyordu. ‘’Keşke sen benim yerimde olsaydın’’ diye içinden bir beddua savurdu genç kız. Sonra Gardiyan Kadınla beraber oldukları koğuştan çıktı. Yine yerin yedi kat dibinden çıkıyormuş gibi kapıların ardından çıktı. O daralmanın yerini biran olsun ferahlama almıştı. Fakat tekrar buraya gireceğini bilmek onu daha da daraltmıştı bu sefer. Görüş odasının kapısından girdiğinde karşısında Devran’ı değil de Türkan Hanımı görünce şaşkına dönmüştü Nil. Bu kadın bu sefer de kendisinden ne istiyordu acaba?



-16-

Nil karşısında gördüğü yaşlı kadına şok olmuş bir biçimde baktı. Onu yüreklendirip kurtaracağına inandırmak için gelmemişti besbelli, yine canını yakacaktı. Ayakları geri geri giderken arkasını döndü Nil. Tam çıkma niyetindeyken Türkan Hanım sinirle Nil’e seslendi.

Türkan ‘’buraya gel! Seninle konuşacağım.!’’

Nil usulca arkasını dönüp Türkan Hanımın çakmak çakmak gözlerine baktı. Bu kadının bakışlarında sadece öfke ve kin vardı. Sakin bir tavırla geri dönüp masanın önünde durdu.

Türkan ‘’otur masaya…! Tam karşıma otur!’’

Nil kendisine söyleneni yaparak uysal bir tavırla Türkan Hanımın karşısına oturdu.

Türkan ‘’senden en çok neden bu kadar nefret ediyorum biliyor musun?’’

Nil anlamaz tavırlarla Türkan’a baktı. Onun ne demek istediğini anlama niyetindeydi. Türkan konuşmasına devam etti.

Türkan ‘’senden bu kadar çok nefret ediyorum, çünkü sende annenin arsız bakışları var. Erkekleri zapteden arsız ve sinsi bakışlar…! O benim kocamı, sen de oğlumu ayarttın. Hem de ikisini birden!! İki kardeşi birbirine düşürdün!!!’’

Nil ‘’ben ikisini birden siz üzerime saldınız diye hatırlıyordum Türkan Hanım, yanlış mı hatırlıyorum(!) ayrıca ben kimseyi ayartmadım, sözlerinize dikkat edin!’’

Türkan ‘’dikkat etmezsem ne olur?! Ha, söylesene ne olur?!!!’’

Nil ‘’ben bu hayatta iffetim için yaşıyorum Türkan Hanım! Sizin aileniz gibi değilim yani, anlatabiliyor muyum? İnsanların hayatını boş yere darmadağın etmiyorum. Onları öldürmekten beter etmiyorum. Nasıl bir insansınız bilmiyorum, özünüzde iyi misiniz kötü müsünüz böyle bir hüküm de veremem. Aslında umurumda bile değil. Ama siz bana yaptıklarınız yüzünden de beni suçlayamazsınız.! Devran’ı üzerime saldınız, amacınıza ulaşamayınca da oyuncu değiştirdiniz, Cem’i kışkırttınız! Ben bunun için sizden şikayetçi olacağıma siz halâ zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorsunuz!’’

Türkan sinirle tane tane konuşarak ‘’sen annenin yaptığı hataların bedelini ödüyorsun! Annen eğer beni kocamdan ayırmasaydı, onu kendisine aşık etmeseydi bunların hiçbiri olmazdı.! Sen de şimdi aynı şeyi yapıyorsun. O kocamı benden soğuttu, sense oğullarımla arama engeller koyuyorsun! Hayatımda ilk kez oğlum Devran bana el kaldırdı!!! Suat ise seni koruyup duruyor bana! Yoksa Suat’a da mı taktın kancayı, onu da mı baştan çıkarmaya çalışıyorsun Devran ve Cem’den sonra?!’’

Nil kan beynine sıçramış bir şekilde ‘’çıkın gidin buradan! Çıkın gidin, elimden bir kaza çıkacak şimdi!! Çıkın, gidin!!!’’

Türkan Hanımın yerinden hareket etmediğini gören Nil kendisi kalkıp gitmeye yeltendiyse de Türkan ensesinden onu kavrayarak duvara yüzüstü yapıştırdı. Nil’in başını acıtırcasına duvara sürterken konuşmaya başladı dişleri arasından.

Türkan ‘’elinden kaza mı çıkar(!) Ne yaparsın? Cem gibi beni de mi bıçaklarsın?!!’’

Nil duvara yapışmış bir şekilde kıvranırken başı da kanamıştı biraz. Ama o daha çok Türkan Hanımın elinden kurtulmaya çalışıyordu. O kadının şerrinden kurtulma çabasındaydı, çünkü Türkan Hanımın ruh hali yerinde değildi ona göre.

Türkan ‘’benim seninle konuşmam bitmedi Nil Hanım.! Seni sinek gibi ezerim, anladın mı?! Sinek gibi ezerim!!! Cem’e, oğluma yaptıklarını ödeyeceksin! Seni doğduğuna pişman edeceğim! Sakın ama sakın beni dikkate almamak gibi bir hata yapma! Şimdi defol, defol!! Çıktığın deliğe geri gir!’’

Türkan Hanım Nil’i serbest bırakınca Nil biran dengesini kaybedip sendelese de ayakta durmaya çalışarak darmadağın bir durumda kapıya doğru yürümeye çalıştı. Bu ailenin ona verdiği zararların sonu gelmeyecek miydi artık? Bir aydınlığa ulaşamayacak mıydı genç kız? Artık gerçekten bıkmış usanmıştı. Ölmeyi istiyordu ama yaşamak zorundaydı şimdi. İçinde taşıdığı can yüzünden yaşamak zorunda hissediyordu kendini belki de…

Çıkış kapısında kendisini karşılayan gardiyan kadınla beraber koğuşa geri dönmek için yola koyuldu. Başındaki yarayı fark eden gardiyan kadın duraksadı.

Gardiyan Kadın biraz sert ama meraklı bir üslupla ‘’başına ne oldu senin?’’

Nil ‘’K-Kapıya çarptım.’’

Gardiyan Kadın yolunu değiştirdi.

Nil ‘’nereye gidiyoruz?’’

Gardiyan Kadın ‘’revire götürüyorum seni.’’

Nil ‘’önemli değil, ufak bir sıyrık… dönelim koğuşa.’’

Gardiyan Kadın ‘’başın kanıyor, üsteleme de gidelim hadi.’’

Nil daha fazla karşı çıkamamıştı gardiyan kadına. Bitkin bir şekilde yürürken bunu fark eden gardiyan kadın genç kızın koluna girdi. Nil için hiçbir şey eskisi gibi değildi artık.

●●●


Devran arabada giderken derin düşüncelere dalmıştı. Gözleri yolda, aklıysa Nil’deydi. Yaşananları defalarca kez gözlerinin önünden geçirmişti ama hiç bu kadar yıpranmamıştı. Artık daha çok acı çekiyordu. Bir çocuğu olacaktı, belki de doğmayacaktı. Eğer çok çabalamasına karşın doğacak olsa da ondan nefret edecekti hep, annesi de…

O kadar acı çekiyordu da genç adam, sanki yüreğine bir hançer derinden saplanmış, içinde acıyla dolaşıyormuş gibiydi. Bu hataları yaparken bu kadar acı çekebileceğini düşünememişti. İntikam almaya çalışırken yüreğini bu masum kıza kaptırabileceğini tahmin bile edememişti. Biraz daha hızla gaza basarken yan koltuğunun üzerinde duran bileklik kutusuna baktı.

Devran ‘’eşekliklerimi affetmen için her şeyi yapacağım Nil, HER ŞEYİ…!’’

●●●


Nil gardiyan kadının refakatiyle koğuştan içeri girince Reyhan yerinden kıpırdadı. Arkasından Sevim, Yonca ve Berivan da şaşkınca Nil’e bakıyordu.

Reyhan ‘’ne oldu başına Nil?!! Bir kötülük mü ettiler sana?!!!’’

Nil ‘’B-Bir şey yok…’’

Reyhan ‘’nasıl yok?! Başın bandajlı, ne oldu diyorum sana?!!’’

Nil usulca ilerleyerek yatağına gitti ve üzerine oturarak biraz kafasını dinlemeye çalıştı. Bu başına gelenler çok fazlaydı, her şey üzerine üzerine geliyordu ve onun artık dayanacak gücü kalmamıştı. Kübra ve dedikoducu yandaşları Nil’e bakarken Reyhan Nil’i konuşması için zorluyordu. Başını yastığa acıyla gömüp hıçkırıklarını yutmaya çalışarak ağlayan Nil’e biraz olsun yaklaşmaya çalışıyordu.

Reyhan ‘’kiminle görüştün Nil?! Kocan mıydı? Ne yaptı sana? Kocan değil miydi? Kimdi?’’

Nil başını çevirip Reyhan’a baktı. Şuan dertleşmeye, dertlerini döküp rahatlamaya öyle ihtiyacı vardı ki… biraz olsun nefes alabileceğini düşünerek Reyhan’ın sorularını cevapladı.

Nil ‘’Devran değildi, a-annesiydi.’’

Konuşamayacak kadar hıçkırığı boğazında düğümlendiği için yutkunmaya çalışıp durdu bir süre. Sonra Reyhan’ın meraklı bakışlarıyla göz göze geldi. Yonca, Sevim ve Berivan da merakla Nil’e bakıyordu.

Berivan ‘’bir şey mi oldu abla, söylesene…’’

Reyhan genç kızın kafası dağılsın diye onu kızlarla tanıştırdı.

Reyhan ‘’bak bu Berivan, kendisinden büyük olan herkese abla der. (tebessüm etmeye çalışmıştı.) işte bu da Yonca ve Sevim… onlar seni tanıyor ama sen onları daha yeni tanıyorsun. Sık boğaz etmemek için biraz beklemiştik.’’

Nil gözyaşlarını elinin tersiyle silmeye çalıştıktan sonra üçüyle de el sıkıştı tek tek. Yanında iyi insanların olduğunu bilmek, güvende olduğunu bilmek ona iyi gelmişti biraz. Ama halâ hayatındaki belirsizliklerden dolayı acı çekiyordu.

Reyhan ‘’neler yaşadığını bilmiyoruz Nil, ama eğer anlatmazsan da hiç bilemeyeceğiz. Başına neler geldi, ne zorluklar yaşadın da yolun buralara düştü? Sen bize anlat ki rahatla, sen bize anlat ki biz de seni ona göre tanıyalım. Sen bize anlat ki, bizim sana ne kadar yardımımızın dokunacağını öğren.’’

Nil ‘’benim derdimin çaresi de yardımı da yok Reyhan… YOK…!’’

Reyhan ‘’yoksa bile rahatlarsın. Eğer insanlar kendisiyle dertleşen insanlar bulduysa kendini şanslı saymalı. Burada kimse kimsenin yüzüne bile bakmaz, ne yaşadığını umursamaz. Herkes kendisinin daha çok acı çektiğini düşünür çünkü. Ama ben öyle düşünmüyorum, çünkü sessiz kalacak konuşamayacak kadar acı çekmişsin bana göre. Hadi anlat şimdi… rahatlarsın…’’

Nil ‘’ben…’’

Nil önce kızların suratına baktı ve ağlamaklı olan çehresini dizginlemeye çalışırken diğerlerinin de etrafında oturarak daire oluşturduğunu gördü. Diğerlerine bakınca Kübra ve yandaşları hiç dinlemiyormuş gibi davrandılar.

Nil ‘’anlatmalı mıyım, ya da anlatabilir miyim bilmiyorum.’’

Reyhan ‘’tamam.. ben biraz kendimden bahsedeyim, sen de bu sırada biraz toparlarsın kendini. Anlaştık mı?’’

Nil başını ‘’evet’’ dercesine salladı.

Reyhan ‘’ben adam öldürdüm Nil.’’

Konuya balıklama dalan Reyhan’ın suratında birleşti Nil’in çehresindeki ifadeler. Soluksuz bir şekilde Reyhan’a baktı. Gözlerinde konunun devamını, sebebini sonucunu öğrenmek için yanıp tutuşan alevlerden izler vardı. Reyhan’sa bunu anlamış gibi devam etti.

Reyhan ‘’kocam.. uzun zamandır beni aldattığını düşünüyordum ama emin değildim. Bundan emin değilken bile ondan nefret ediyordum çünkü sürekli dövüp duruyordu beni. Şikayetçi olamadım işte, klasik durumlar… kaçarak evlenmiştik, ailem de reddetmişti işte, her zamanki güncel konular… bana hem işkence ederken hem de beni aldattığını öğrendiğimde dünyam başıma yıkılmıştı, bu kadar alçalacağını düşünmemiştim. Onları bastığımda da kendime hakim olamayarak vurdum onu. Sonra kızı da vurdum, kocam öldü kız kurtuldu. Ben de buradayım işte.’’

Nil ‘’çok kötü…’’

Reyhan ‘’ben açık konuşayım mı Nil? Senin gibi uysal, iyi bir kızın neden burada olduğunu halâ tam olarak anlamış değilim.’’

Nil ‘’ben.. B-Ben… (kelimeleri toparlamaya çalışırken) kızlar ben birini bıçakladım.’’

Reyhan ‘’sen mi? İnanmam…!’’

Berivan ‘’abla sen mi bıçakladın? Emin misin?’’

Nil başını pişmanlıkla sallayarak ‘’hem de hiç olmadığım kadar…’’

Reyhan ‘’kim bu? Neden yaptın bunu?’’

Nil ‘’en iyisi işi en başından anlatayım. Ben babamla yaşayan naçizane bir insandım. Tıp fakültesi son sınıftaydım, amacım doktor olup hayat kurtarmaktı ama artık bunun da bir anlamı kalmadı. Daha kendi hayatıma bile müdahale edip kurtaramadıktan sonra(!) Biz Devran’la severek evlenmedik, isteyerek değil yani… Türkan Hanım, yani annesi benden intikam almak için kaçırttı beni.’’

Yonca ‘’nasıl yani?!’’

Reyhan ‘’bir dakika, kaçırttı mı?!!’’

Berivan ‘’nasıl yapar bunu? Hiç mi vicdanı yok?!!’’

Nil başını salladı ‘’sonra.. kaçırıldıktan sonra yani… beni tehdit ettiler. Eğer Devran’la evlenmezsem babamı öldüreceklerini söylediler. Ben de kabul etmek zorunda kaldım, başka çarem yoktu. Sonra evlendik. Ama ben o evde… zaten o evin geliniymiş gibi hiç olmadım. Geldiğim gün müştemilata yerleştirdiler beni. Türkan Hanım benden intikam almak istiyordu dediğim gibi.’’

Yonca hayretler içinde ‘’ne intikamı bur?!’’

Nil ‘’Türkan Hanımın kocası benim annemi mi seviyormuş, öyle bir şeymiş işte. Annem hiç yüz vermemesine rağmen umutsuzca sevmiş Devran’ın babası benim annemi.. UMUTSUZCA… sonra bir gün yapamayacağını anlamış herhalde, Türkan Hanımı terk edip gitmiş. Dört çocuğuyla da görüşmeye devam etmiş ama Türkan Hanımla asla görüşmüyormuş, bilmiyorum çalışanlardan duydum bu kadarını. O evde bana aşağılayıcı bakışlarla bakıyordu herkes, en başta da Devran… beni ayağının altında ezmek üzere olduğu bir böcek gibi görüyordu belki de, nefret ediyordu benden. Neden bilmiyorum, kimseye bir şey yapmadım ben.. sonra… kaçmaya çalıştım bir kere ama…’

Reyhan hikayeye kapılmış bir halde ‘’Eee? Kaçabildin mi?! Kaç kurtar kendini!’’

Nil başını olumsuz yönde salladı ‘’hayır. Önce çalışanlardan Ramiz amca gördü ama göz yumdu. Bir nevi gitmeme yardımcı oldu zaten evdeki çalışanlardan başka sığınağım yoktu, adeta bir besleme gibiydim. Tam kaçmak için bir fırsatım olduğunu düşündüğüm o şanslı anımda da arkamdaki sesle ürktüm, Devran yakaladı beni.’’

Berivan ‘’tüh.! Kaçamadın yani…’’

Nil ‘’kaçabilseydim bu halde olur muydum?’’

Reyhan ‘’yaa, sonra ne oldu peki?’’

Nil ‘’ertesi gün benim için daha kötü şeyler olacaktı. Devran çalışanlardan Gülseren Hanıma emir verdi, bu gece onun için hazırlanmamı söyledi.’’

Berivan ‘’hazırlanmak.. nasıl yani?!’’

Reyhan ‘’anla işte Berivan, intikam uğruna bu zavallı kızla beraber olmak istemiş.’’

Yonca ‘’nasıl bir insan bunlar yaa?!! Bunlar kalp diye sol yanlarında ne taşıyorlar böyle?!’’

Nil ‘’başaramaması için neler yaptığımı tahmin bile edemezsiniz. Gülseren teyze onun kalbinin olmadığını, eğer onu dinlemezsem geberebileceğimi bile söyledi. Ben çok korksam da ‘daha kötü ne olabilir ki’ diye düşünerek gidip konuşmayı bile denedim hatta… isteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü… ama… OLMADI. (akmayan gözyaşlarıyla dolmuştu gözleri.) intikam ateşiyle öyle kör olmuştu ki, beni dinlememişti bile. Dinledikleri de umurunda olmadı. İsteyerek, olmazsa zorla…’’

Yonca acıyla fısıldayarak ‘’ne oldu sonra? Acımadı mı sana?! Gözyaşlarına, yalvarışlarına… yazık değil mi?!’’

Yonca’nın gözünden bir damla yaş süzülüverdi.

Nil ‘’acımak adına insanda vicdan olması gerekir, ama onda vicdan falan olduğunu sanmıyorum. Z-Zorla… (dili tutularak toparlamaya çalıştı kendini.) zorla tecavüz etti bana.’’

Berivan, Reyhan ve Yonca ‘’N-NEEE?!!’’

Reyhan ‘’ben bu hayatta her şeye inanırım artık. Vicdan, pişmanlık.. en önemlisi de insanlık… hiçbir şey kalmamış bunlarda.!’’

Berivan ‘’nasıl yaptı bunu sana abla?! NASIL?!! Hiç mi düşünmedi senin halini? Hiç mi acımadı sana?! (kızaran gözlerinde gözyaşları parladı. Neredeyse ağlamak üzereydi.) Nasıl bir insan bu, aklım almıyor benim.!!’’

Yonca ‘’hiç mi acımadı? Bir genç kızın hayatına kıyar mı insan?! Bu ne yüreksizliktir.!!’’

Bu sırada onları gizlice dinleyen Kübra bile şaşkındı.

Nil ‘’acımak mı(!) Devran HARMANGİL’in lügatinde olmayan bir şey bu. Taştan bile olsa bir kalbi yoktu onun çünkü.’’

Berivan ‘’neler yaşamışsın sen..! nasıl yaşadın Nil abla, nasıl devam ettin? Sonra ne oldu? Yani…’’

Nil ‘’anladım öğrenmek istediklerini Berivan, yorulma sen.. ilk beraber olduğum kişiydi Devran. Ondan nefret ettim desem şaşırmazsınız herhalde(!)’’

Reyhan ‘’başına neler geldi senin? Ne yaptın sonra?! Bu olaylardan sonra yaşayabilmek mümkün mü hiç?!’’

Nil ‘’bu daha hiçbir şey değil, inanın bana. Beni yaralayan daha büyük şeyler oldu. O olaydan sonra ben bir süre konuşamadım zaten, şoka girdim. Hiç konuşamadım, hem de hiç.. HİÇ… haykıramadım o aşağılık adamın yüzüne, ondan nefret ettiğimi, onu elimde olsa öldürebileceğimi söyleyemedim ona. İçimdeki zehri akıtamadım ona. Önce hiç pişman görünmüyordu ama konuşamadığımı öğrenince pişman olmaya başladığını hissettim.’’

Yonca ‘’ bir zahmet artık yani! Biraz da pişman olsun bir zahmet! Artık pişman olmasaydı kalp taşıdığından şüphe edecektim!’’

Berivan ‘’biz de şanslı sanıyorduk seni, iyi yere gelin gitmişsin diye. Halbuki cehenneme düşmüşsün de haberimiz yokmuş. Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş işte…’’

Reyhan ‘’yoksa kocanı mı bıçakladın Nil?’’

Nil ‘’hayır.. onu da denedim ama… bir gece uykusundayken odasına girdim ve denedim, ama YAPAMADIM. Daha sonra konuştuğumuzda o gece beni gördüğünü ama tepki vermediğini söyledi. O da ölmek istemiş ama benim o bıçağı saplayamayacağımı da biliyormuş. Çünkü ben karıncayı bile incitemezmişim(!) beni bu hale o getirdi!’’

Reyhan ‘’en azından pişman, gerçi son pişmanlık fayda etmez ama… günahlarından tövbe etmek yeni günahlardan arındırır insanı.’’

Berivan ‘’Allah’ım, nasıl bir zalimliktir bu! Seni ne hallere getirmişler? Yazık olur diye düşünmediler mi hiç.! Karşılarındaki de insan sonuçta!’’

Nil ‘’Devran’ın kardeşini bıçakladım. Cem’i bıçakladım ben…’’

Reyhan ‘’nasıl oldu bu?’’

Nil ‘’öncelikle bu durumdan sonra Devran korumacı davranmaya özen gösterdi, güya kendini affettirecek bana. Ama yaptıkları affedilecek şey mi?’’

Berivan ‘’değil tabi.! Affetseydin şaşılacak şeydi zaten!’’

Nil ‘’sonra Türkan Hanım intikam oyununa devam etmek isteyince Devran karşı çıkmış. Daha fazla bana kötülük etmeyeceğini, edenleri de mahvedeceğini falan filan işte, ben sonradan duydum bunları. Bu durumdan mustarip Türkan Hanım da bu sefer büyük oğlunun başladığı işi küçük oğlu Cem’in bitirmesi için kışkırttı onu. Cem saldırdı bana..’’

Yonca çılgına dönmüş gibi bağırarak ‘’yoksa o da mı?!!! Allah’ım bunu benim yüreğim bile kaldıramaz artık, senin yüreğini düşünemiyorum bile!’’

Nil etrafına bakınarak ‘’biraz sessiz olun. Bunların kimse duymasını istemiyorum. Zaten çok utanıyorum.’’

Reyhan ‘’biraz klişe olacak ama, utanması gereken kişi sen değilsin.’’

Berivan ‘’yani o da mı abla?!! O da mı tecavüz etti sana?! Nasıl dayanılır böyle bir acıya?!!’’

Nil ‘’o başaramadı. Ben halâ konuşamadığım için yardım çağıramadım. Bu sırada Devran geldi kurtardı beni. Cem’i öldürene kadar dövünce ben de korkmuştum durumdan. Bir ara Cem Devran’ın üzerine çıkınca ben de birbirilerine benim yüzümden girmesinler diye panikle hareket ettim. Devran Cem’i tekrar dövmeye devam edince de birinden birinin başına bir şey gelecekti belli ki. Bulduğum sürahi miydi, vazo muydu o şokla hatırlamıyorum.. elime aldığım gibi indirdim Cem’in kafasına.’’

Yonca ‘’Ohhh! İyi yapmışsın.’’

Berivan ‘’içimin yağları eridi valla, hak etmişti zaten. Ohh, canıma değsin.’’

Reyhan ‘’Eee öyle pezevenklik yaparsa sonunda cezasını öder. Fakat bir şey sormalıyım, sen bunu bıçaklamamış mıydın?’’

Nil ‘’oraya da geleceğim. O olaydan sonra Devran doktor arkadaşını çağırdı. Gizli gizli tedavi ettirdi Cem’i başım belaya girmesin diye. İki gün odasına kilitledi Cem’i. Aslında kapı dışarı edecekmiş ama Türkan Hanım müdahale edince işler değişmiş, bunu da sonradan duydum.’’

Berivan ‘’ya bu Türkan Hanım nasıl bir kadın abla?! İnsan böyle bir şey yapar mı? O da bir kadın, nasıl yaptı bunları? Oğullarına zorla peşkeş çektirmeye çalıştı. Böylelerini var ya şişleyip kevgire çevirmek, delik deşik etmek lazım.!’’

Nil ‘’ben.. artık konuşmaya başlamıştım. Birileri geldi, Devran’ın babaannesi Şefkat, abisi Suat ve kız kardeşi Bade…’’

Reyhan ‘’Hayda! Bu sefer de bunlar mı zarar verdi sana!’’

Nil ‘’hayır, onlar kötü değildi. Sadece Bade biraz annesinden etkilenmişti. Şefkat Hanımsa güneş gibi doğru hayatıma, melek gibi geldi yetişti yardımıma. Öyle iyi biri ki… beni müştemilattan alıp köşke yerleştirdi, bir oda verdi. Hep torunlarına karşı beni savundu. Artık konuşabiliyordum da… bana bir teklifte bulundu Şefkat Hanım. Eğer istersem Devran’dan intikam alabileceğimi ve bana yardım edebileceğini söyledi.’’

Yonca ‘’helal beee! Kabul ettin mi?’’

Berivan ‘’hakikatli kadınmış valla. Keşke kabul etseydin teklifini, herkesten intikam alabilirdin. İçin soğurdu biraz, acın dinerdi bir nebze…’’

Reyhan ‘’kadının hası böyle olur işte.! İntikam soğuk yenen yemektir, onlar büyük bir intikamı hak etmişlerdi zaten.’’

Nil ‘’sonra Devran’la karşı karşıya geldik. Benimle konuşmak istedi, artık iyice acı çekiyordu pişman olmuştu. Ama son pişmanlık fayda etmez demişler, umursamadım bile. Tartıştım bayağı, saydım döktüm içimdekileri. Kendimden geçmişim, bayıldım herhalde, hastaneye götürmüş apar topar beni. Ayıldığımda da doktorla Devran konuşuyordu. Doktor benim hamile olduğumu söyledi.’’

Yonca’nın elindeki kupa bardak yere düşüp kırıldı. Üç kızın da ağzı açıkta kalakalmıştı.

Reyhan ‘’ne yani?! Hamile miymişsin?’’

Berivan ‘’bu nasıl olur?! Neyle sınanıyorsun sen abla?!!’’

Yonca ‘’Allah’ım böyle şey olur mu?! Ya Rabbim hikmetinden sual olunmaz ama.. nasıl olur bu?! Devran’ın çocuğu tabi değil mi?’’

Nil ‘’başka kimin olacak?’’

Yonca ‘’doğru ya.. istiyor muydu çocuğu peki?’’

Reyhan ‘’üzerinde hakkı mı var Yonca, çıldırtma beni! Fasulye gibi nimetten sayıyorsun o adamı! E peki Nil, aldırdın mı? Yoksa halâ hamile misin? Bebek var mı yani halâ?’’

Berivan ‘’bebek aldırmak çok günah abla…!’’

Reyhan ‘’Berivan, saf mısın rol mü yapıyorsun yaa?! Adamın yaptığı günah değil de Nil’in çocuğu aldırması mı günah?! Delirtmeyin adamı ama!’’

Yonca ‘’ne oldu sonra Nil, yani ne yaptın? Bebek halâ karnında mı?’’

Nil ‘’evet, halâ hamileyim. O an şokta olduğum için bir karar veremedim. Zaten aceleyle karar vermemem için uyarıp durdu Şefkat Hanım. Haklıydı, düşünmem lazımdı. O hep benim tarafımı tuttu, beni düşündü. Devran’ın hatasını falan duyunca da bayağı kızmıştı da ona, gönül koymuştu konuşmayacaktı bir ara öyle söylediler bana. Ama sonradan tabi… neyse gelelim asıl mevzuya. Ben…’’

Yonca ‘’ya bu haberi duyunca sevinilmeyeceğini biliyoruz hepimiz normal olarak. Peki içinde bir can taşımak, bir bebek olduğunu bilmek.. nasıl bir duygu? Her ne kadar bu çocuğu istemesen de bir şeyler hissetmiş olmalısın değil mi yani? Yanlış mı düşünüyorum?’’

Nil ‘’ben kendimden bile nefret ettim. Bana böyle bir kötülük yaptılar işte, kendimi tanıyamadım ben. Kendimden geçtim. Aynaya bakınca kendimi tanıyamıyorum, ‘bu ben miyim’ diyorum. Bana kendimi iğrenç hissettirdi hamile olduğumu öğrenmek. Umursamıyorsunuz belki ama yine de söyleyeyim, Devran bu çocuğu istiyordu.’’

Reyhan ‘’yani o da kendini fasulye gibi nimetten sayıyordu öyle mi?!’’

Nil ‘’neden bilmiyorum ama Şefkat Hanım bile ciddiydi bu konuda. Yani tabi son karar bendeydi ama benim tarafımda olan Şefkat Hanım bile Devran’ın hayatta hiçbir şeyi bu bebeği istediği kadar istemediğini söyledi. Bilmiyorum, çok karışık kafam. Ama ben o haldeyken düşündüğüm tek şey canıma kıymak oldu.’’

Yonca ‘’ne yani?! İntihar mı ettin?!! Şaşmamak lazım aslında, bu kadarı çok fazla!’’

Nil başını olumlu yönde salladı ‘’evet… kendimi müştemilatta asmaya çalıştım ama onu bile beceremedim. Devren geldi kurtardı beni… ip koptu falan..’’

Reyhan ‘’ah be kızım, ah be kızım sen ne diye canına kıymaya kalkarsın?’’

Berivan ‘’annem her işte bir hayır olduğunu söylerdi Nil abla. Biliyorum, bu işte bir hayır varmış gibi görünmüyor ama Allah size bu çocuğu verdiğine göre hayırlı bir bildiği vardır.’’

Nil ‘’o çocuk Devran’ın değil, anladınız mı? BENİM!!! O çocuğu doğurmaya karar versem bile bu böyle.!’’

Yonca ‘’ne oldu sonra, bir zarar gelmedi değil mi bebeğe? Yani halâ yerinde duruyor?’’

Nil ‘’hayır, ikimiz de kurtulduk kahramanımız Devran sayesinde(!) ne komik değil mi?! Ölmeyi bile beceremedim üstelik. Ben bu düşüncelerdeyken kararımı olumsuz etkileyen bir şey oldu. Asu diye bir kız gelmişti, Devran’la konuştular baş başa… birlikteliklerinden falan bahsetti.’’

Berivan ‘’nasıl?!! Bir de metresi mi varmış?!!!!!’’

Nil ‘’metres denemez, benden önce de varmış. Yani dağdan gelip bağdakini kovamam ya.. biran karnımdakinden vazgeçmeyi düşündüm, bunu düşündüğümü anlayan Şefkat Hanım bana acele karar vermemem gerektiğini ve o kızın geçici olduğunu söyledi. Ya geçici olup olmaması beni ilgilendirmez, Devran’la ilgili hiçbir şey benim umurumda değil. Olamaz da… ben böyle ikilemlerde kaldıkça tabi Cem Beyin cezası biteli hayli oldu, Asu’yu çağıran da o olmuş. Kız hamile olduğumu mu ne öğrenmiş, öyle bir şey işte… neyse, Cem’in tehditkâr bakışları beni benden alıp korkuya sürüklüyordu. Türkan Hanım ortalarda yoktu neyse ki, Şefkat Hanımla tartışıp ayrılmıştı bir süre evden. O hamile olduğumu bilmiyor.’’

Yonca ‘’ya bunca şey yaşamışsın Nil, halâ yaşamayı nasıl başarabiliyorsun? Ne kadar güçlü bir kız olduğunun farkında mısın? Başka biri yaşasaydı şimdiye çoktan diri diri toprağa girmiş, mevta olmuştu.’’

Reyhan ‘’sen hayatımda gördüğüm en güçlü, en asil kızsın Nil. Başına gelen bunca şeye rağmen halâ ayakta durabilmen, kendine olan saygın hepimizi utandırdı. Biz de burada haksız yere yattığımızı düşünüyorduk, kahır çekiyoruz diye her gün söyleniyorduk. Ama öyle değilmiş, insan haline şükretmeliymiş. Bizden daha kötüleri de var bunu biliyordum ama senin kadar bütün kötü şeyleri üst üste yaşayanı yoktur herhalde. Sen çok güçlüsün Nil, ÇOK…!’’

Berivan ‘’sana madalya taksalar bile az abla… sen bunca şeyle sınanmışsın, halâ ayaktasın. Dimdik ayakta… hayatımda gördüğüm en güçlü, en dirayetli kızsın sen. Eli öpülesi insansın. Bu yaşadıklarına rağmen ayakta durman, bize büyük bir ders verdi. Bu göz dolduran başına gelen felaketler… senin için söyleyebilecek bir söz bulamıyorum ben daha.’’

Nil ‘’bu kadar değil ki?’’

Yonca ‘’dahası da mı var?! Başka şeyler de mi oldu yoksa yaa?!! Bu acıların bir sonu gelmeyecek mi artık!’’

Reyhan ‘’biz dinlerken yoruluyoruz, üzülüp kahroluyoruz. Ya bu kız ne yapsın? Hepsini an be an yaşamış. Cem’i nasıl bıçakladığına gelmedik daha…’’

Nil ‘’o gece tıkırtı sesleriyle irkilerek uyandım, bir de baktım Cem odamın köşesinde kollarını kavuşturmuş şeytan şeytan bana bakıyor. Korktum tabi, bana zarar vermek istediğini anladım.’’

Yonca ‘’nasıl cüret eder buna?! Ne korkutucu, ürkütücü bir kindir bu! Ne bitmez tükenmez bir intikam ateşidir, nasıl bir intikam hırsıdır bu böyle yaa?!!!’’

Nil ‘’etmiş işte… bana tekrara saldırmaya çalışınca ben de komodinin üzerindeki meyve tabağında duran bıçağı alıp karnına sapladım Cem’in… öyle korktum ki, kendime bile inanamadım. Ben bunu yapabilecek biri d-değildim. K-karıncayı bile incitemezdim b-ben…’’

Biran boğazında düğümlenen hıçkırıkları tutamayarak ağlamaya başlamıştı. Artık sesi fısıltı gibi çıkıyordu genç kızın.

Reyhan ‘’NEFSİ MÜDAFA DENİR BUNA kardeşim, kendini suçlama. Sen o an için doğru olduğunu düşündüğün şeyi yapmışsın. Üstelik bir de kendini suçludan sayıyorsun! Sen iffetini korumuşsun işte, daha ne?! Sen nasıl bir meleksin, halâ olanlardan kendini mesul tutuyorsun?’’

Nil ‘’ateşle sınandım ben yeterince… daha fazlasına dayanamayacağım ben, pes ettim.’’

Reyhan ‘’sakin ol… bu yaptıkları onların yanına kalmamalı. Eğer pes edersen yanlarına kalır ama. Yapma bunu, karnındaki çocuk için güçlü durmaya çalış en azından. Hedeflerin, amaçların için…’’

Yonca ‘’son bir soru, başına ne oldu?’’

Nil ‘’Cem’i bıçakladığım için benden hesap sormaya gelmiş Türkan Hanım. Hakkımda ileri geri konuşup durunca tartıştık, duvara yapıştırdı beni. Öyle oluverdi işte. Bu daha ne ki… ben nelere göğüs gerebildiğime şaşıyorum.’’

Yonca ‘’bu nasıl bir kadın?! Hem suçlu hem de güçlü mü!! Senin başına onca şey getirmiş bir de sana bunları mı yapıyor?!!!’’

Reyhan ‘’Nil, bundan sonra bizim korumamız altındasın kardeşim. Burada, bizim yanımızda olduğun sürece - ki umarım burada bizimle çok fazla kalmazsın- kimse sana dokunamayacak.! Elini bile süremeyecek, kötülük yapmalarına izin vermeyeceğiz. Sen yeterince çekmişsin bacım, daha da fazlasına gerek yok…!’’

Nil ‘’buradan çıkınca çektiklerim bitecek mi sanıyorsunuz siz? Kaldığım yerden çekmeye devam edeceğim ben çilelerimi. Bu kader benim peşimi bırakmayacak…’’

Berivan ‘’böyle söyleme abla, ne olur söyleme böyle şeyler… biz senin bu güçlü iradene ve dirayetine sonsuz saygı duyuyoruz. Ne olur bizi hayal kırıklığına uğratma.’’

Bu sırada Gardiyan Kadın kapının kilidini açıp içeriye girdi.

Yonca ‘’ben şu yerdeki cam parçalarını süpüreyim. Bardak kırıntısı kalmasın.’’

Gardiyan Kadın ‘’Nil HARMANGİL! Ziyaretçin var. Hem de ilk günden ikinci ziyaretçi…’’

Nil ayağa kalkarak biraz da korkuyla Türkan Hanımın geri geldiğini düşünerek ‘’kim?’’

Reyhan Nil’in titreyen ayaklarını görünce Gardiyan Kadına döndü.

Reyhan ‘’söyle, Nil görüşmeyecek.’’

Gardiyan Kadın ‘’sen ne diye karışıyorsun?’’

Nil ‘’bir dakika Reyhan, kim olduğunu öğrenelim önce.’’

Reyhan ‘’yeteri kadar acı çekmiyor musun Nil?! Sence daha fazla acı çekmene gerek var mı?’’

Gardiyan Kadın ‘’kocan gelmiş, Devran HARMANGİL. Yollarını gözlüyor. Hadi şimdi gel benimle.’’

Nil önce kızların yüzüne baktı, sonra da gardiyan kadının peşinden yürümeye başladı. Nil gözden kaybolduktan sonra Reyhan başını iki yana salladı.

Reyhan ‘’bu kız hayatımda gördüğüm en talihsiz ve buna rağmen en güçlü kız.’’

Yonca ‘’kendi iradesiyle savaşabilecek kadar güçlü…’’

Berivan ‘’hepimiz toplansak onun kadar güçlü olamayız.’’

Reyhan ‘’ne olursa olsun o kızın daha fazla çile çekmesine izin vermeyeceğiz kızlar söz mü?!’’

Berivan ve Yonca ‘’Her zaman…!’’

●●●

Görüş odasına adımlar kaldığında Nil’in ayakları daha çok titriyordu. Türkan Hanım ona oyun oynamış olabilir miydi? Devran diye kandırarak görüşmek istemiş olabilirdi. Hem öyle olmasa bile Devran’ı görecek dermanı da yoktu, başındaki bandajı açıklayacak mecali de…



İçeri girdiğinde Devran’ın hızla ayağa kalktığını ve umutla onun suratına bakarken yüz ifadesinin değiştiğini gördü. Sonra genç adamın bakışları genç kızın başındaki bandaja kaymıştı. Gardiyan Kadın dışarı çıktığında kaşlarını çatarak gözlerini kıstı Devran.

Devran ‘’daha ilk günden koğuşta taşkınlık mı yaptılar? Münakaşa mı çıkardılar?’’

Nil başını öteki yana çevirerek ‘’yok…’’

Devran ‘’e o zaman ne oldu başına Nil?!’’

Nil ‘’yok bir şey.. ufak bir kaza…’’

Devran ‘’ama nedense bana hiç öyle gelmedi. Ve nedense müdürden de benden az önce annemin burada olduğunu, seni ziyarete geldiğini söyledi. Gardiyan kadının söylediklerine göre de biraz münakaşaya girmişsiniz, sesiniz odadan dışarı taşmış.’’

Nil daha fazla üsteleyecek gücü bulamadı kendinde ve sustu. Devran yumuşak bir hareketle baş ve işaret parmağıyla Nil’in çenesine dokundu, göz temasına zorladı genç kızı.

Devran genç kızın gözlerine bakarak ‘’hadi söyle bana, daha fazla sindirme bunları… annem yaptı değil mi?’’

Nil’in Devran’a bakışları umarsızdı. Sanki artık kendisine yapılanları hiç hissetmediğini ve yanacak canı kalmadığını anlatmak istiyordu kendinden bağımsız gözleri. Daha ilk günden zaten soluk olan yüzü daha da sararıp solmuş, gözlerinin altı torba torba olmuş ve morarmıştı. Devran onun bu haline baktıkça gözleri acıyla Nil’in gözlerini içiyordu. Ve karşısındaki masum kızdan almak istediği cevabı bekliyordu umutla gözlerinde kızı yüreklendiren bakışlarla.



Yüklə 3,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   ...   30




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin