Bir şok olayla daha karşılaşıyoruz. Bugün Harmangillerin gelini Nil Harmangil bulunduğu cezaevine geri döndü. Eşine destek olan Devran Harmangil de oradaydı. Cezaevine götürülen Nil Hanımın da, karısına destek olan Devran Beyin de parmaklarında alyans yoktu! Bu durumda Nil Hanımın hamile olduğunu, Devran Beyin baba olacağını hatırlatmakta fayda görüyoruz. Alyanssız evlilikte bir takım sorunlar mı var? Nil Hanım ve Devran Bey BOŞANIYOR MU? bunları düşünmeden de edemiyoruz. Gazetelerimize demeç vermeyen Devran Beyin de en yakın zamanda bu konuda bir açıklama yapmasını bekliyoruz.’’
Nil ‘’kahretsin yaa.. şu manşetlerden bir kurtulamadık. Yayınlayacak bir şeyler buluyorlar sürekli.’’
Nesrin ‘’eee malzeme bol olunca yayınlanacak çok şey var demektir(!)’’
Hümeyra ‘’Nesrin! Bulaşma kızım.!’’
Reyhan ‘’boş ver Nil, ağzı olan konuşuyor.’’
Nil ‘’bu işin peşini bırakmayacaklar, biliyorum.’’
●●●
Kahvaltı masasında sessizlik hakimdi ve Devran elindeki gazete haberine bakıyordu.
Devran ‘’Nil görmüş müdür? Canının sıkılmasını istemiyorum.’’
Suat ‘’röportaj verecek misin peki?’’
Devran ‘’mecbur vereceğiz.’’
Suat ‘’bari usturuplu bir açıklama yap ta Nil’in başını ağrıtmasınlar. Kızın canı yeterince sıkılmıştır haberi görünce.’’
Devran ‘’Cem’e bakmaya gideceğim, yolda gazeteleri arayıp röportaj mevzusunu hallederim.’’
Suat ‘’tamam, haber ver Cem’in durumunu. Ne kadar namussuz olursa olsun kardeş bu, atsan atamazsın satsan satamazsın.’’
Devran ‘’haklısın, ama ben çoktan vazgeçtim Cem’i. O benim ne kardeşim, ne de yoldan geçen bir yabancı kadar değeri var… hiçbiri değil.! Neyse ben çıkıyorum.’’
Şefkat ‘’oğlum iki lokma bir şey yeseydin.’’
Devran ‘’yok babaanne, yolda atıştırırım bir şeyler.’’
Şefkat ‘’e peki öyleyse…’’
Türkan merdivende belirdi.
Türkan ‘’yine ona gidiyorsun değil mi? Nil denen o…’’
Tam hakaretler yağdıracakken Devran bütün laflarını boğazına tıktı yaşlı kadının.
Devran ‘’hayır, senin lanet olasıca salak oğluna bakmaya gidiyorum. Gerçekten merak ediyorum, hiç vicdan azabı çekmiyor musun?!’’
Türkan ‘’niye vicdan azabı çekeyim? Hanginize ne yapmışım ki ben?’’
Devran ‘’o geri zekalıyı sen kışkırttın. Benim hayatımı, Cem’in hayatını ve Nil’in hayatını mahvettin. Ama halâ yetmiyor sana bütün bunlar. Gerçekten acıyorum sana, gerçekten…’’
Devran kapıdan çıkıp gitti.
Türkan ‘’bunu da mı görecektim? Çocuklarım bana düşman oldu.’’
Suat ‘’bizi kendine sen düşman ettin anne, kendi düşen ağlamaz.’’
●●●
Birant Cem’in odasına hemşire göndermişti. Hemşire içeri girdiğinde Cem’in serumunu kontrol etti ve şırıngayla seruma bir şeyler enjekte etti, muhtemelen vitamin gibi bir şeydi. Tam bu sırada ağzındaki tüple boğuşmaya başladığını görünce hızla odadan çıktı. Kapının önünde odaya girmeye çalışan Birant’la çarpıştı.
Birant ‘’ne oldu?! Bir sorun mu var?’’
Hemşire ‘’doktor bey hastanın durumu kötüleşti.!’’
Birant ‘’NEE?!!’’
Devran ‘’N-NEE?!!! Cem öldü mü?’’
Arkasındaki sesle irkilen Birant arkasına dönüp Devran’a baktı. Devran’sa o an Nil için kaderin çizilmeye başladığını anlamıştı. Korkuyordu.
…
-28-
Birkan ‘’Devran…’’
Devran ‘’Birkan Cem öldü mü? Hadi söyle, öldü mü? Ölmedi de, lütfen.! Nil hapiste mi kalacak şimdi?!!’’
Birant ‘’tamam, sakin ol Devran. Ben şimdi hemen bakıyorum. Sen sakin ol, bekle burada ben haberdar edeceğim seni.’’
Devran ‘’o aşağılık pisliği kurtar! Kurtar onu! Karımı ve çocuğumu riske atamam.!’’
Birant ‘’tamam Devran, kaygılanma sen elimden gelen yapacağım ben.’’
Birant hasta odasından çeri girdi. Hemşire seruma baktıktan sonra Birant ta Cem’e baktı. Cem yavaş yavaş öksürmeye başladı ve ayılıyordu.
Birant ‘’tüple boğuşuyor, nefes almaya başladı. Kendi kendine nefes alabiliyor artık.’’
Hemşire ‘’hastanın abisine müjdeli haberi verelim mi?’’
Birant ‘’sen hastanın yanından ayrılma, ben ona müjdeli haberi vereceğim.’’
Hemşire ‘’peki doktor bey.’’
Birant odadan çıktığında Devran kapıda onu heyecanla bekliyordu. Dikkatle Birkan’a odaklandı.
Devran ‘’Birant?! Ne oldu? Cem nasıl? Öldü mü yoksa?’’
Birant ‘’sakin ol, her şey düzene girdi. Cem iyi… artık normal odaya alabiliriz ve kendine geldi. Şimdi göremezsin onu ama sanırım yarın ifade verecek durumda olacaktır.’’
Devran ‘’ohh…! Allah’ım sana şükürler olsun.! Artık sonunda Nil’i oradan kurtarabileceğiz. Sonunda…’’
Birant ‘’Devran…’’
Devran ‘’efendim?’’
Birant ‘’sen bu kadar çok mu seviyorsun bu kızı? Yani Nil’i?’’
Devran ‘’sen işin ciddiyetinin farkında değilsin galiba Birant. Ben Nil’e delicesine aşık oldum. Nasıl oldu bilmiyorum ama biranda tutuldum, bilmiyorum. Biranda tutuluşum yani… nasıl olduğunu anlamıyorsun zaten, bir bakıyorsun aşkından ölüvermeye başlamışsın. İlk tanıştığımızda hatırlıyorum da, onu tehdit ettiğim zamanları falan… bana nasıl nefretle bakmıştı, ben de ondan ne kadar da nefret ediyordum. Ama o nefret biranda aşka dönüştü. Hem artık o benim bir parçamı taşıyor. Bu yaşadıklarımız çok.. mucizevi şeyler. Her şerde bir hayır varmış derler ya, aynen öyle…’’
Birant ‘’Devran.. sen sakın… bu kızı karnındaki bebek için seviyor olmayasın?’’
Devran ‘’beni tanımıyormuş gibi konuşma Birant. Baba olmak beni için hayal bile değildi, hiçbir zaman baba olmak istemedim. Hamilelik olayından önce bir elektriklenme başlamıştı zaten, aşırı etkilendiğim durumlar olmuştu bilmiyorsun. Sonra normal bir kadının benden hamile olduğunu öğrenseydim kabul etmezdim bunu biliyorsun. Bana babalığı o sevdirdi, çocuğumun annesinin o oluşu… ya ne bileyim işte, o senin dediğin mümkün bile değil.’’
Birant ‘’iyi.. sen öyle diyorsan…’’
●●●
Nil koğuşta çok sıkılmıştı. Mutfağın dandini destan dağınık olduğunu da görünce biraz girişmek istedi. Bulaşıkları yıkamaya başlamıştı, vakit geçirme çabasındaydı. O bulaşık yıkarken Reyhan ve Berivan geldiler.
Berivan ‘’Nil abla.! Ne yapıyorsun sen böyle?!’’
Nil ‘’bulaşık yıkıyorum.. ne oldu ki?’’
Reyhan ‘’sana mı kaldı bunu yapmak Nil? Sen hamilesin, dinlenmen lazım..’’
Nil ‘’hasta değilim, hamileyim. Kendimi hastalıklı gibi hissettirmeyin lütfen. Biraz vakit geçsin istedim.’’
Reyhan ‘’vakit geçsin istiyorsan ders çalış. Boşuna mı tıp kitaplarını getirttin?’’
Nil ‘’o da doğru ama.. ne bileyim. Artık doktorluk gibi bir hayalim de kalmadı Reyhan.’’
Reyhan ‘’niye olmasın?’’
Nil ‘’artık ne eski Nil’im, ne de okuluma devam edecek zeminim var… hem hamileyim. Yani doğumdan sonra başlasam çocuk olacak onunla ilgilenmek lazım. Anlayacağın artık doktor olmak yalan oldu.’’
Berivan ‘’niye öyle diyorsun abla? Ben senin her işin üstesinden gelebileceğini çok iyi biliyorum, sen de kendine güven.’’
Reyhan ‘’valla ben bir şey demedim gördün, bir şey dememe gerek kalmadı zaten Berivan söylenmesi gerekenleri söyledi. (Nil’in omzuna dokundu.) Bak Berivan haklı.. yani ne olmuş ki hamileysen? Ne olmuş çocuğun olacaksa? Senin gibi hem çocuk hem kariyer yapan ne kadar çok kadın var bir bilsen…’’
Nil ‘’yaşadığım onca şeyden sonra mı?’’
Reyhan ‘’sana yaşadıklarını unut demiyorum Nil, demem de zaten hiçbir zaman. Bu benim haddim değil, çünkü biliyorum ki yaşadıklarını her ne kadar istesen de unutamazsın. Ama eğer bir şeyler yaşamışsan yaşadın ve bitti. Artık her şey geride kaldı. Hayatına devam etmen için hiçbir engel yok.’’
Nil ‘’haklısın Reyhan.. Şefkat Anne de aynı şeyi söylüyor. Herkes ayakta durabileceğime bu kadar inanırken ben niye ayakta duramıyorum? Neden buna ben de inanamıyorum?’’
Reyhan ‘’çünkü yaralısın.. halâ kendini yaralı hissediyorsun. Bir yerlerde bir umutsuzluk besliyorsun ama artık yeter. O umutsuzlukların yerine yeni umutlar beslemelisin. Sen çok zeki bir kızsın Nil. Çocuğuna da mükemmel annelik yapabilirsin, çok ta iyi bir doktor olursun. Biz sana güveniyoruz.. sen de kendine güven…’’
Nil ‘’ah bir yapabilsem…’’
Reyhan ‘’bence artık o kitaplara bir göz atmaya başla.. ne de olsa önünde bir sınav var. Doktorlar doktor olmadan önce sınavlara giriyorlar, yanlış bilmiyorum değil mi?’’
Nil gülerek ‘’evet, doğru biliyorsun.. TUS’a gireceğim.’’
Berivan ‘’her şey gönlünce olsun artık abla.. bir mutlu ol artık yeter.’’
Nil ‘’sağol Berivan, umarım hepimiz için en iyisi olur.’’
●●●
Akşam olmuştu. Devran hastanedeydi. Cem’in yanına girmek istiyordu ve tamamen kendinde olduğunu öğrenince fazla beklemedi. Görüşmesi gerekiyordu onunla. İçeri girdiğinde Cem uzanmış yatıyordu. Devran’ı görünce ürperdi ve abisine baktı.
Cem ‘’abi…’’
Devran ‘’sus…! Bana abi deme! Senden utanıyorum, abin olduğumdan utanıyorum. Kardeşim olduğundan utanıyorum. Şu yaptıklarınla bizi ne kadar küçük düşürdün farkında mısın sen?’’
Cem ‘’abi ben ne yapmışım ki?’’
Devran ‘’bir de utanmadan ‘ne yapmışım’ diyorsun yaa?! Utanmaz arlanmaz! Karıma saldırdın sen, öldürsem yeridir farkında mısın bu bir namus meselesi!!’’
Cem ‘’iyi de o senin gerçek karın değil. Yani sen kaç kere öyle dedin.. Asu’ya da…’’
Devran ‘’sus! Karnında benim çocuğumu taşıdığına göre demek ki benim karım. Bu kimi niye ilgilendirir?! Sonradan evlilik aşka dönüştü belki, size ne? Hem sen abinin resmi karısına nasıl sarkma cüretinde bulunursun?!’’
Cem ‘’abi…’’
Devran ‘’öyle ya da böyle, bu konuda senin affedilecek hiçbir yanın yok.! Sakın kendini korumaya kalkışma benim beynime kanı daha da sıçratma!! Senden sadece bir şey istiyorum.’’
Cem ‘’nedir?’’
Devran ‘’eğer bu konunun kapanmasını istiyorsan, senin canını yakmamamı istiyorsan.. kısacası bu yataktan sağ çıkmak istiyorsan Nil’in hapisten çıkmasının lehine ifade vereceksin. Kardeşim falan dinlemem, fena yakarım canını! Sakın kendine ve benim abiliğime fazla güvenme! Sakın böyle bir hataya düşme!!’’
Cem düşünceli bir şekilde etrafa baktı. Bu işten sıyrılmanın yollarını arıyordu ama yoktu. Şuan için en mantıklı yol Devran’ın söylediği şeydi fakat Nil’in acı çekmesini sürünmesini istiyordu. İkisini birden nasıl elde edebilirdi?
●●●
Akşamın erken saatlerinde Nil; Yonca, Reyhan ve Berivan’la koyu bir sohbete dalmışlardı ki Nil derin bir şekilde esnemeye başladı.
Berivan ‘’abla galiba senin uykun geldi.’’
Nil ‘’bilmiyorum ki, eskiden bu kadar erken uykum gelmezdi. Şimdi gözlerim kaşınıyor, esnemeye başlıyorum, tavuk gibi erkenden uykum geliyor.’’
Reyhan ‘’bir yerde okumuştum. Hamile kaldıktan sonra insanın bütün hayatı düzeni baştan aşağı değişiyormuş. Bambaşka bir insan oluyormuş. Önce uyku düzeni değişiyormuş, aylar geçtikçe de duygusallık hormonları coşmaya başlıyormuş. Senin durumunda normal yani…’’
Yonca ‘’desene ufaklık yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlıyor, ‘ben buradayım anne’ diyor…’’
Gülüştüler.
Reyhan ‘’neyse kızlar biz yataklarımıza geçelim de Nil uyuyup dinlensin biraz.’’
Nil ‘’çok sağolun kızlar.. çok anlayışlısınız… böyle anlayışlı arkadaşlarım olduğu için çok şanslıyım. Bugün beni doktorluğa devam etme konusunda da teşvik ettiniz. Ben, yüreklendirip cesaretlendirdiniz… size ne kadar teşekkür etsem az…’’
Yonca ‘’aşk olsun.. biz dostuz, dostlar böyle yapar…’’
Herkes dağıldığında Nil yatağa yerleşti ve uzanırken doğruldu ve karnına dokundu. Sanki artık içindeki bebeği hissetmeye başlıyordu. Küçük olduğunu bilse de içinde büyüdüğünü hissediyordu. Bu çok mucizevi bir şeydi. Bu mutluluğunu paylaşabileceği bir insan yoktu maalesef… mevzu bahis baba adayıydı. İçi burkuluyordu genç kızın bunu düşündükçe. Yatağa uzandı ve yeni günün ona getireceklerini beklemeye koyuldu.
●●●
Sabah olmuştu. Günler ne de çabuk geçiyordu öyle Nil’e göre. Uyandığında önce biraz sersemlemişti, uyku mahmurluğu içindeydi. Sonra biraz ayıldıktan sonra midesi bulanmaya başladı, hemen tuvalete koştu. Her geçen gün bebeğin varlığını daha da çok hissediyordu ama bu onu tedirgin ediyordu. Bu ona geçen zamanı hatırlatıyordu ve o halâ hapishanedeydi. Çıksaydı bile nasıl büyütecekti bu bebeği? Ekonomik özgürlüğü yoktu, Devran’la evli kalma kararı alsa da her an kararı değişebilirdi. Çok ters bir kızdı, her an her şeye kızıp bütün gemileri yakabilirdi. Bu onu zaman zaman tedirgin ediyordu. Ama artık böyle fevri davranamazdı, söz konusu sadece kendisi değildi çünkü. Artık çocuğunu da düşünmek zorundaydı. Bu onu bazı zorunluluklara itiyordu.
●●●
Devran bütün gece uyuyamamıştı. Cem sabaha kadar düşünmek istediğini söylemişti ve zaman istemişti. Bugün dananın kuyruğu kopacaktı. Yatağından hantalca kalktı, uyuyamamanın verdiği yorgunlukla giyinerek odasından çıktı. Herkes kahvaltıdaydı. Türkan Hanım da vardı.
Devran ‘’herkese günaydın…’’
Bade ‘’günaydın abi.. kahvaltıya gelsene.’’
Devran ‘’yok Bade, Cem’e gidiyorum.’’
Bade ‘’ne söyledi? Nasıl ifade verecek?’’
Devran ‘’bilmiyorum, zaman istedi benden. Bugün belli olacak işte vereceği ifade…’’
Şefkat ‘’aksi gibi bir ifadede bulunamaz Devran, için rahat olsun. İşlediği suçun farkında.’’
Devran ‘’hiç sanmıyorum babaanne.’’
Şefkat ‘’hadi kahvaltıya otur.’’
Devran ‘’hiç iştahım yok babaanne.’’
Şefkat ‘’bir deri bir kemik oldun oğlum, bir şeyler ye..’’
Devran ‘’dışarda yerim. Biran önce hastaneye yetişeyim, ifade mevzusunu halledelim. Sonra Nil’i ziyarete gidip müjdeli haberi vereceğim. Umarım her şey düzene girer artık, ben de gerildim.’’
Suat ‘’ne desen haklısın.. biri karın öteki kardeşin… ortada bir de çocuk var. O kadar rahat davranamazsın, hak veriyorum sana.’’
Devran derin bir iç çekti sıkıntıyla ‘’neyse, görüşürüz sonra…’’
Devran gittikten sonra Türkan sessizliği bozdu.
Türkan ‘’benim kahvaltı masasında olmamı içerledi, o yüzden katılmadı.’’
Şefkat ‘’seni düşünecek hali yoktu Türkan, kendini bu kadar önemseme…’’
Suat ‘’hem öyle olsa bile haklı sayılmaz mı anne? Yaptıklarına bir dön bak, kendini ne kadar da küçük düşürdün.!’’
Türkan ‘’ben ne yaptıysam..’’
Suat ‘’sakın yine ‘ben ne yaptıysam çocuklarımın iyiliği için yaptım’ masallarına devam etme.! Sen kendi egonun kurbanı oldun, kaybetmeyi sindiremedin. Bence artık bunu kabul et.’’
●●●
Devran hastane koridorunda yürürken Cem’in odasında durdu. Kapı aralıktı ve içeride tutanak tutan Polisler vardı. Biran içeri girmek istedi ama yapamazdı. Polisler içerideydi artık, elini kolunu sallayarak girip Cem’in düşüncelerini etkileyemezdi. Bunun için geç kalmıştı. Kapının ardından dinlemeye koyuldu.
Polis ‘’Nil Hanımın sizi yaralama sebebi nedir? Şikayetçi misiniz?’’
Cem bu sorunun üzerine bir süre durdu ve düşünü. Düşünürken etrafa bakınıyordu ve bu sırada kapının arkasındaki abisini gördü. Ne cevap vereceğiyse yüz ifadesinden hiç belli değildi Cem’in. Suratındaki ifadeden şeytanlık akıyordu adeta.
…
-29-
Koğuşta kitap okuyordu genç kız. Bu tıbbi terimleri görmeyeli çok olmuştu, adeta kitabın kokusu onu kendisine getirmişti. Okulda ne kadar dişli bir rakip olduğunu, ne kadar başarılı bir doktor adayı olduğunu öğretmenleri kaç kere söylemişti Allah bilir…
O böyle ders çalışırken koğuşta sessizlik hakimdi. Genç kız kendi kendine terimleri tekrar ederken dostu düşmanı onu izliyordu uzaylı görmüş gibi. Reyhan ise Yonca ve Berivan’la gururla bakıyordu adeta genç kıza. Nil kitabı kapattı ve Reyhan’a baktı.
Nil samimiyetle ‘’öyle çok olmuş ki bu kitapları elime almayalı.. aşırı özlemişim. Kardiyo vasküler cerrahi tam benim alanım. Kardiyoloji benim için yaratılmış bir bölüm. Biliyor musun, kalp cerrahı olacağım.’’
Reyhan ‘’gerçekten mi? Ben olacağına inanıyorum.’’
Yonca ‘’son derece inanıyorum.. sen bunu yapabilecek güçtesin zaten.’’
Berivan ‘’yani sen şimdi ameliyat falan mı yapacaksın abla?’’
Nil ‘’eğer mezun olup TUS’u kazanırsam evet Berivancım.’’
Berivan ‘’ne mucizevi bir şey…!’’
Bu sırada koğuş kapısının kilidi açıldı ve içri Gardiyan girdi.
Gardiyan ‘’Nil HARMANGİL…’’
Kübra ‘’yine ziyaretçisi var hanımımızın(!)’’
Nesrin ‘’kocası özleminden ölüyor(!) günde yirmi defa geliyor(!)’’
Hümeyra ‘’kızlar susun..!’’
Nil ‘’yine kim geldi? Devran mı?’’
Gardiyan ‘’ziyaretçin yok.. çıkıyorsun. Kocan seni bekliyor. Toparlan, mahkemeye çıkacaksın. Sonra da buraya dönüp eşyalarını toparlayıp çıkacaksın.’’
Reyhan, Yonca ve Berivan ‘’NEEE?!!!’’
Kızlar çok sevinmişti. Nil ise halâ donmuş kalmış şoktaydı.
Reyhan ‘’duydun mu Nil?! Çıkıyorsun, kurtuluyorsun buradan!!’’
Berivan ‘’abla geçmiş olsun gerçekten.. çıkıyorsun, inanamıyorum…’’
Yonca ‘’neyine inanamıyorsun? Nil’in suçu yoktu zaten o masumdu. Nil’cim geçmiş olsun. Öyle mutlu oldum ki anlatamam sana.’’
Reyhan ‘’Nil, bir konuş istersen.. en azından tebrikleri kabul et…’’
Nil ‘’kusura bakmayın kızlar, ben.. ben çok şaşkınım ya… inanamıyorum halâ çıkacak olmama.’’
Berivan ‘’bebeğini burada doğurup büyütmeyeceksin. Ne kadar şanslısın bir bilsen…’’
Nil ‘’Allah’ım sen büyüksün, şükürler olsun Ya Rabbim…! (Gardiyana) peki nasıl oldu bu? Yani nasıl çıkıyorum ben buradan?’’
Gardiyan ‘’kayınbiraderin uyanmış, şikayetini geri almış. Çıkıyorsun. Hadi oyalanma hazırlan, birazdan yine geleceğim.’’
Nil ‘’Cem uyanmış mı?’’
Gardiyan çıkarken Nil sözlerin etkisiyle aniden ürpermişti. Cem uyandığına göre.. en önemlisi de şikayetini geri çektiğine göre korkutucu bir sessizlikti bu. Kesin bir planı vardı onun ve o eve döndüğü anda cehennemi olacaktı o adam. Gerçi Devran buna müsaade etmezdi ama Cem gizli saklı yapacağını yapardı. Uslanmazdı bu adam, arızaydı. Biran bunları düşünerek yüzü buruştu, saçlarını elleriyle karıştırıp yatağına doğru yürüdü. Kübra, Nesrin ve Hümeyra şaşırmıştı Nil’in çıkışına…
Kübra ‘’hayret.. bizden sonra geldi, bizden önce çıkıyor…’’
Nesrin ‘’eee, benim de öyle kocam olsa…’’
Yonca ‘’artık susmayı öğrenin isterseniz.. gerçekten komik ve sinir bozucusunuz.!’’
Reyhan Nil2in yüzündeki endişeli ifadeyi fark etmişti. Genç kız yatağının kenarına gelip eşyalarının olduğu teneke dolabı açıp içindeki kıyafetlerini toparlayıp valizine koymaya başladı.
Reyhan ‘’derdin ne senin? Çıkıyorsun artık, mutlu olman lazım.’’
Nil ‘’mutlu mu olmam lazım? Evet, mutlu olmam lazım…’’
Reyhan ‘’neden mutlu değilsin? Neden endişelisin?’’
Nil ‘’bilmiyorum Reyhan.. Cem şikayetçi olmadığına göre… bilmiyorum, kesin bir planı var. Kendimi düşünemiyorum artık ‘bana ne yapar?’ diye ama bebeğime de zarar verir o. Ben nasıl o evde kalırım bilmiyorum.’’
Reyhan ‘’olmadı Devran seni de alıp ayrı eve çıkar.. onda para bol…’’
Nil ‘’hayır, onunla da aynı evde kalamam. Ya Reyhan en azından şuan evde Şefkat Hanım, Bade, Suat falan var. Ayrı eve çıkarsak.. offf… bilmiyorum işte.’’
Reyhan ‘’sen halâ Devran’dan korkuyor musun sana zarar verir diye?’’
Nil ‘’hayır, korkmak değil. Ama düşünsene, o evde tek başımıza olacağız. Sadece ikimiz… yani birbirimizin yüzüne bakmaktan başka çaremiz olmayacak. En azından şuan köşkte diğerleri var, ona arkamı dönebiliyorum ya da istediğim zaman o yokmuş gibi davranabiliyorum. Bazen onu görünce öfke nöbetleri geçiriyorum yaşadıklarımı hatırlayıp.. nefes alamıyorum bazen, hele onunla aynı evde tek başıma kalırsam o zaman deliririm.’’
Reyhan ‘’ne onunla ne onsuz olmuyor yani(!)’’
Nil ‘’dalga geçiyorsun ama öyle.. onsuz olmuyor, çünkü lanet olsun ki beni koruyabilecek kadar güçlü. Onunla olmuyor, çünkü onu gördüğümde halâ içimde bir tiksinti duygusu uyanabilir.’’
Reyhan ‘’seni çok iyi anlıyorum Nil.. bunlarla başa çıkmak gerçekten güçlü insanın işi… ben olsaydım delirmiştim. Yaşadığım en ufak olayla kendimi felakete uğramış gibi hissettim, anlattım işte yaşadıklarımı sana. Hele ki sen benim yaşadıklarımın kat be kat daha çoğunu yaşamış biri olarak halâ ümidini yitirmiyorsun. Sen ne kadar güçlü biri olduğunun farkında mısın Nil?’’
Nil ‘’ben de anlayamıyorum nasıl bu kadar direnebildiğimi. Ama eskiden böyle değildim, emin ol. Şimdi içimdeki bu bebek ne zaman kendimi güçsüz ve çaresiz hissetsem vücudumu sarsıyor. ‘kendine gel, sen bu olamazsın’ diyor sanki… ve içimi inanılmaz bir iktidar duygusuyla dolduruyor. Ve ben yeniden hayata doğuveriyorum. Bu gerçekten çok mucizevi bir şey. Ben de bebeğime layık bir anne olacağım Reyhan. Onun benim gibi acı çekmesine izin vermeyeceğim, ASLA! Asla onun canını yakamayacaklar. Kimse dokunamayacak ona…’’
Reyhan ‘’sen hayatımda gördüğüm en güçlü kızsın Nil. Ve en iyi anne olacağına da şüphem yok…’’
Nil ‘’çok saol Reyhan.. hepiniz çok saolun, bana güç verdiniz. Beni güçlendirdiniz…’’
Reyhan ‘’tamam, bu kadar yorulduğun yeter. Otur biraz, kıyafetlerini ben yerleştireyim.’’
Nil ‘’saçmalama Allah Aşkına.. ben yorulmadım.’’
Reyhan ‘’inatlaşma benimle, Hümeyra’dan fenayımdır haa(!)’’
Nil ‘’aman ne olursun Hümeyra deme bana… zaten onunla aynı havayı teneffüs etmek ne kadar zor bir bilsen…’’
Reyhan ‘’eee kolay değil seni şişleyen kadınla aynı koğuşta kalmak. Ben olsa delirirdim herhalde. Sen iyi dayandın yine. Sendeki de peygamber sabrı…’’
Nil ‘’bebeğim ve onunla kuracağım gelecek için yapmayacağım şey yok Reyhan, inan bana…’’
●●●
Devran sabırsızca cezaevi kapısında Nil’i bekliyordu. Nil’i görüp gidecekti. Herkes onları mahkemede bekliyordu. O da Nil’i gördükten sonra aracını takip edip adliyeye gidecekti. Nil kapıdan çıktığı anda gözleri parladı genç adamın.
Devran ‘’Nil…!’’
Nil elinde kelepçelerle arabaya doğru götürülürken bir bakış attı Devran’a. O bakış Devran için bir ömre bedeldi. Hemen arabasına binip hareket eden aracın arkasından onu takip etmeye başladı.
●●●
Mahkeme odası yavaş yavaş dolmuştu bile. Hakim geldikten sonra herkes ayağa kalktı ve oturdular. Dava başladı. Bir süre hakim ifadelere göz attı. Sonra Cem’e ve Nil’e baktı. Önce Cem’e sordu.
Hakim ‘’Sayın Cem Harmangil.. ifadenizde bu bıçaklama olayının tamamen kazadan ibaret olduğunu belirtmişsiniz. Yengeniz Nil Harmangil sizi kazayla mı bıçakladı yani? Verdiğiniz ifadeyi savunuyor musunuz?’’
Cem önce Nil’e, sonra da Devran’a baktı ve hakime döndü ‘’evet hakim bey, ifademin doğruluğunu savunuyorum. Nil Hanımla aramızda herhangi bir sorun yok. Bu olay tamamen kazadır ve şikayetçi değilim.’’
Hakim ‘’anladım, siz oturabilirsiniz.’’
Cem otururken Nil’e korkutucu bir bakış attı. Salondaki hararet ve kasvet artmıştı. Herkes oradaydı; Şefkat Hanım, Bade, Suat, Gülseren, Ramiz.. Mualla hariç herkes vardı. O da evde yemekler yapıp Nil’in gelişine hazırlık yapıyordu. Odadaki kasvet arttıkça Nil geriliyordu. Bazen midesi bulanıyor, midesine kramplar giriyordu. Devran bütün bunları fark ediyordu ve yerinden hem mahkemenin gidişatını hem de Nil’in karnına giren kramplardan dolayı değişen yüzünü izliyordu. Yalan söylemek kesinlikle Nil’e göre değildi ve şuan Cem yalan söylüyordu. Birazdan hakim kendisini de kaldırıp söylenen yalanları onaylamasını isteyecekti. Normal şartlar altında Nil bunu hayatta yapmazdı ama hayat sadece onun hayatı değildi artık. Kanındaki bebeğini de düşünmek zorundaydı. Beklenen oldu, hakim Nil’e seslendi.
Hakim ‘’Sayın Nil Harmangil.’’
Nil ayağa kalktı.
Nil ‘’buyrun Hakim Bey…’’
Hakim ‘’kızım sen Cem Beyin verdiği ifadeyi doğruluyor musun?’’
Nil ‘’…’’
Nil önce Cem’e döndü, sonra Devran’a.. ve sonra arkasına dönüp diğerlerine baktı. Kimse yalan söylemesinde bir sakınca görmüyordu. Sonra tekrar Devran’a baktı genç kız. Sonra hakime döndü ve onun meraklı gözleriyle karşı karşıya kaldı.
Hakim ‘’kızım, cevap verecek misin? Soruyu tekrarlayayım mı? Olay kazayla mı oldu? Cem Bey doğru mu söylüyor? Doğruluyor musun onun ifadesini? Verdiğin ifade çelişkili. Cem Harmangil’in sana istismarda bulunduğunu söylemişsin.’’
Nil ‘’Cem Harmangil’in ifadesini doğruluyorum.’’
Hakim ‘’önceki ifaden hakkında bir beyanda bulunmak istiyor musun?’’
Nil ‘’izninizle o konuda konuşmak istemiyorum Hakim Bey.’’
Hakim ‘’peki, o zaman o ifade çürümüş bulunuyor. Kararı açıklıyorum…’’
Herkes ayağa kalktı.
Hakim ‘’verilen ifadeler ve iki tarafın da ifadeyi doğrulamasıyla, davacı Cem Harmangil’in davalı Nil Harmangil’den şikayetçi olmamasına dayanarak; davalı Nil Harmangil’in tutuksuz olarak yargılanmasına, verdiği ilk yalan ifadenin şok etkisiyle verildiğine dayanarak Nil Harmangil’in herhangi bir cezaya çarptırılmamasına karar verilmiştir.’’
Devran derin bir nefes aldı. Nil umutla dolmuştu adeta. Çok mutluydu çıkacak olmasına. Artık her şey çok farklı olacaktı. Hayat onun için daha sıcak daha samimi olacaktı, böyle hissediyordu genç kız.
●●●
Birkaç saat içinde koğuştan toparlanıp kızlarla vedalaştı, çıktı genç kız. Reyhan ve diğer kızlara söz vermişti. Dışarıdan İstanbul’un manzara resimlerini çekip görüş günlerinde koğuştakilere getirecekti. Onlara hak veriyordu, içeride olmak çok zor bir şeydi yaşamıştı. Özel olarak ta bebeğinin ultrason resimlerini getirmesi konusunda da söz vermişti Yonca, Berivan ve Reyhan’a. Biraz ağlamıştı kızlar Nil’den ayrılırken, çok özleşeceklerdi birbirileriyle… Nil kısa zamanda iyi niyetiyle ve doğruluğu cesaretiyle çok sevilmişti. Düşmanları da sadece sessizce kalmışlardı. Nil’e bir şey söyleyememek Kübra ve Nesrin’i delirtse de artık buraya kadardı. Bir daha ne Nil onları ne de onlar Nil’i görmeyecekti.
Cezaevinin kapısının önünden valiziyle çıktı. Devran arabaya yaslanmış sabırsızlıkla onu beklerken Nil’i görünce aniden dikiliverdi Nil’in karşısında. Nil’in başı önde, genç adamın önünde durdu. Genç adamın yüzüne bile bakmıyordu, Devran Nil’in elinden valizini alıp bagaja koydu ve hızla ön kapıyı açıp Nil’i buyur etti. Nil arka kapıyı açıp binmek istedi fakat Devran’ın acınası bakışlarıyla karşılaşınca bezgince kapıyı kapatıp ön koltuğa yerleşti. Devran sürücü koltuğuna oturup arabayı kullanmaya başladı. Yol boyunca Nil hiç konuşmadı. Dışarıda olduğu için mutluydu ama yorgundu. Uykusu gelmişti, başını koltuğa yaslayıp cama bakmaya başladı. Camdan dışarıyı inceliyordu. Devran da bir yola bir de yanındaki genç kıza bakıyordu. Sessizliği bozmak istedi.
Devran ‘’çıktın sonunda.. orada kaldığın her gün mahvoldum, canımdan can gitti. Seni kontrol edememek, koruyamamak.. her an yanında olamamak… canımı öyle yaktı ki.!’’
Nil ‘’korumuşsun ya, daha nasıl koruyacaksın(!)’’
Devran ‘’nasıl? Anlamadım?’’
Nil ‘’Hümeyra’nın gözünü korkutmuşsun, yanıma bile yaklaşamıyordu. Bütün koğuşa dalga konusu oldu. Biraz daha kalsaydım koğuş ağası olabilirdim(!)’’
Devran bunu duyunca yola bakarak güldü. Nil ise gayet ciddiyetle devam ediyordu.
Nil ‘’ayrıca bundan sonra her an yanımda olacağını mı sanıyorsun?’’
Devran ‘’biliyorum, beni yanında yamacında etrafında istemiyorsun. Haklısın da, defalarca söyledim bunu. Ama ben yine sen istemedikçe senin yanında olmam. Ama en azından iyi olduğunu bilirim, köşkte rahatta olduğunu tehlikede olmadığını bilirim. Bundan sonra o köşkte kimse sana hiçbir şey yapmayacak, yapamayacak…! Sen.. bak sen çok değerlisin Nil.’’
Devran arabayı durdurdu.
Devran Nil2in gözlerinin içine bakıp ‘’ben sana değer veriyorum Nil, beni için çok değerlisin. Her ne kadar geçmişte yaptıklarım…’’
Nil ‘’bu konuyu konuşmak istemiyorum. Geçmişi hatırlamak ta hatırlatmak ta istemiyorum. Ama unutacak ta değilim.’’
Devran ‘’sen ne istersen o.. bundan sonra sen ne istersen o… ayrı eve çıkmak istersen de, köşkte kalmak istersen de her şey senin istediğin gibi olacak Nil. Ben seni ve bebeğimi rahat ettirmek için her şeyi ama her şeyi yapmaya hazırım. Ne olur bana bir şans ver.. beraber mutlu bir aile olalım demiyorum, bunu şuan istemezsin kabul etmezsin. Ama en azından çocuğumuza iyi bir gelecek hazırlayalım beraber, onun yanında mutluymuşuz gibi davranalım gelecekte. Ben sadece bunu istiyorum. Sadece… seni başka şeyler için zorlamayacağım, beni affetmen için sevmen için…’’
Nil biran başını öne eğip düşündü. Elleriyle oynuyordu. Devran ona düşünmek için vakit vermek istedi ve arabayı çalıştırıp yola devam etti. Yol boyunca hiçbir şey konuşmadılar. Devran en kadar konuşmak istemese de kendisini durdurup zorladı. Nil’i sıkıştıracak hiçbir davranışta bulunmak istemiyordu.
●●●
Eve ulaştıklarında Devran kapıyı anahtarla açıp Nil’i içeri buyur etti. Köşkün içinde özel yemek kokuları vardı, herkes onun için özel hazırlıklar yapmıştı belli ki. İçeri girdiklerinden Mualla genç kızın boynuna atıldı.
Mualla ‘’Nil… ne çok özlemişim seni.!!’’
Nil ‘’ben de.. ben de seni çok özlemişim Mualla’cım.’’
Gülseren ‘’kızım bıraksana Nil’i.. dinlensin bira kızcağız.’’
Bade sarılırken ‘’buraya döndün artık.. bu muhteşem bir şey…’’
Nil ‘’teşekkür ederim Bade.. hepinizi çok özledim.’’
Gülseren ‘’seni çok özledik kızım.’’
Nil ‘’ben de Gülseren Teyze, ben de çok…’’
Suat sarılırken ‘’yuvana döndün artık.. sonunda oradan çıktın.’’
Nil ‘’teşekkürler Suat. Orası çok… evet orası çok kötüydü ve tehlikeliydi ama orada sadece kötü insanlar yoktu. İyi insanlar da vardı, beni koruyan…’’
Nil herkese sarıldıktan sonra oturdular.
Şefkat ‘’ah kızım, ah içim yandı seni oraya gönderince. Çıkmasaydın nasıl dururdum böyle bilmiyorum. Yavrum iyisin değil mi? Daha sonra bir şey olmadı.’’
Nil ‘’olmadı Şefkat Annecim, merak etmeyin ben çok iyiyim.’’
Mualla ‘’hadi sofraya otur Nil, sana o kadar güzel yemekler yaptık ki.. parmaklarını yiyeceksin. Orada adam gibi yemek yiyememişsindir, baksana incecik kalmışsın. Bir de hamilesin, orada iyi bakmadılar mı sana?’’
Nil ‘’orası fitness salonu değil Mualla(!) ben iyiyim artık, bunlardan bahsetmeyelim. Ben banyoya gidip ellerimi yıkayayım. Bir duş alıp üzerimi değiştireyim, aşağıya inerim.’’
Gülseren ‘’tamam kızım, bakma sen Mualla’ya. O öyle fütursuz konuşuyor işte. Sen banyoya git, bir güzel duş al. Sıcak suyun, havluların falan her şey hazır…’’
Nil ‘’teşekkür ederim Gülseren Teyzem…’’
Nil merdivenlerden çıkarken Türkan’ın ve Cem’in yokluğunu fark etmişti bile. Hep böyle olsa keşke, diye düşündü ama hep böyle kalmayacağını o da çok iyi biliyordu. Eninde sonunda onlar çıkacaktı ortaya. Bu köşkte birbirileriyle karşılaşmadan geçinip gidemezlerdi. Ve Nil de biliyordu ki bu savaş henüz bitmemişti…
●●●
Banyonun buğulu aynasını eliyle sildi ve kendine baktı bir kez. Sonra kapıdan çıktı ki, o anda Türkan ve Cem yan yana merdiven parmaklıklarının yanından geçip gidiyordu. Nil’i gördüklerinde duraklayıp ona baktılar. Nil ise o an yolunu değiştirip odasına doğru gittiğinde Cem arkasından kendisine bakıyordu ama o farkında bile değildi. Ama anlamıştı ki, bu savaş uzun bir süre bitmeyecekti.
…
Dostları ilə paylaş: |