-43-
Yüreğin hafızası kötülükleri unutur, iyilikleri ise saklar ve büyütür. Ve bu hileli ustalık sayesinde geçmişin yüklerini kolaylıkla omuzlayabiliyoruz. Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.
Nil odasında uyuyordu, gözlerini araladığında Devran’ı yanındaki sandalyede uyumuş halde görünce biraz onu gözlemledi. Sakin bir uykunun kollarındaydı ve çok iyi kalpli görünüyordu. Biran ‘’keşke her zaman uyuyorken olduğu gibi iyi kalpli olsaydı da bunlar başımıza gelmeseydi’’ dedi. Sonra biran durdu ve halâ geçmişte kaldığını görünce kendine verdiği sözü hatırladı. O bu konuları unutmuştu artık, hatırlayıp birbirini örselemek te yoktu. Artık sadece her şeyi oğlunun mutluluğu, huzuru için yapıyordu. Onu huzurlu ve mutlu bir ortamda büyütmek tek emeliydi genç kızın. Bu sırada Devran uyanmıştı, Nil bunu geç fark etti.
Devran ‘’uyandın mı?’’
Nil ‘’evet.. sen de uyandın.’’
Devran ‘’evet.. seni beklerken uyuyakalmışım. Nasılsın iyi misin şimdi?’’
Nil ‘’iyiyim, çok iyiyim…’’
Devran ‘’Birant benden önce biraz rahatsızlandığını falan söyledi de..’’
Nil ‘’iyiyim ama artık daha fazla burada kalmak istemiyorum. Hastane kokusunu sevmiyorum, yani bunaltıcı… eve gitmek istiyorum.’’
Devran ‘’korkarım bu çabuk olmayacak, çünkü daha normal odaya bile alınmadın. Bence biraz daha burada dinlenmelisin.’’
Nil ‘’offf… dershane de aksadı.’’
Devran ‘’eve özel ders alırsın, üzülme.’’
Nil ‘’yok, evde çalışır kapatırım farkı. Zaten dershane konusunun önünde gidiyordum. Neyse artık… ya Birant’la konuşamaz mısın? Hakan ve Birant’la konuş ta eve gideyim. Ben yeterince dinlendim.’’
Devran ‘’çok mu istiyorsun eve gitmeyi?’’
Nil ‘’evet.’’
Devran ‘’tamam, senin için konuşurum. Oldu mu?’’
Nil ‘’oldu.’’
Bu sırada içeri Şefkat Hanım girdi.
Şefkat ‘’çocuklar, nasılsınız? İyisinizdir inşallah… ah Devran iyi ki çıktın oradan yavrum. Kurtulduk bu sorundan da… gerçi Hakkı Bey çok üzgün, Asu’ya da çok kızgın.’’
Devran ‘’benden daha kızgın olamaz. Ona gününü göstereceğim. Buna nasıl cüret etti halâ anlamıyorum.’’
Nil Devran’a ‘’onunla muhatap olmayacağına dair bana söz ver.’’
Devran kesin bir ifadeyle ‘’VEREMEM.! Her şeyi iste benden ama bunu asla yapamam.!! Onun yüzünden seni de bebeği de kaybetmek üzereydim. Onu yeterince küçümsedim, artık tehlikelerinden uzak durmalıyız çünkü onun sınırı yok bunu öğrendik.’’
Nil Asu yalan ifade verdiğinde bu işi Asu’nun yaptığını öğrense de şuan Devran çıktığı için bu işi Asu’nun yapmadığını ve Devran’ı hapse atmak için bu tuzağı fırsata çevirmeye çalıştığını sanıyordu. Şuan bu işin Asu’nun başının altından çıkmadığını ama yalan söyleyerek Devran’ı tuzağa düşürerek Hakkı Bey’i utandırdığını biliyordu. Devran da Nil’in öyle bildiğinden haberdar olduğu için daha fazla Nil’e başka huzursuzlukları hissettirmemeye çalışıyordu. Herkesi tembih etmişti ve herkes ona göre hassas davranıyordu.
Devran ‘’babaanne sen Nil’in yanındasın değil mi?’’
Şefkat ‘’tabi oğlum ne oldu ki?’’
Devran ‘’benim ufak bir işim var, sen ona iyi bak fazla geç kalmam.’’
Şefkat ‘’tamam oğlum merak etme sen.’’
Devran Nil’e ‘’kendini yorma, ben Hakan ve Birant’la konuşacağım eve gitme konusunda, o konuda sorun çıkacağını sanmıyorum.’’
Nil ‘’tamam…’’
Devran ‘’hoşça kalın…’’
Devran gittikten sonra Şefkat Hanım Nil’e döndü.
Şefkat ‘’kızım.. gördüğüm kadarıyla her şey yoluna giriyor ha ne dersin?’’
Nil ‘’bu olay dışında her şey yolundaydı zaten Şefkat Annecim.’’
Şefkat ‘’ondan bahsetmiyorum, Devran’la aranızın düzelmesinden bahsediyorum. Eskisi gibi değilsiniz ve çok yol kat ettiniz.’’
Nil ‘’bunun nedenini sen de biliyorsun Şefkat Anne. Biz artık olgun insanlar olduk, ya birkaç ay sonra anne-baba olacağız. Sadece kendi yaralarımızı kendi duygularımızı düşünemeyiz onun için yaşıyoruz artık biliyorsun işte. Ben hep bunları söylüyorum, benim her şeyi sineye çekmemin tek nedeni bu.’’
Şefkat ‘’ne yani? Oğlunuz doğduktan sonra… boşanacak mısınız?’’
Nil ‘’bu konuyu Devran’la konuşmuştuk. Bilmiyorum, boşanırız herhalde ama boşansak ta boşanmasak ta kesinlikle çocuğunu ondan ayırmayacağımı söyledim ben.’’
Şefkat ‘’anladım kızım. Zaten ayırsaydın da sana bir şey diyemezdim biliyorsun. Yaşananlar sineye çekilebilir ama asla unutulamaz. Sen unutmadın, ben de unutmadım. Hiçbirimiz unutmadık. Çocuğunu ondan ayırmakla yanlış bir şey yapsaydın da hiçbirimiz kalkıp sana hiçbir şey diyemezdik. Nitekim sen bizi bu duruma düşürmedin.’’
Nil ‘’şunu bilin ki; ben durup dururken oğlumu alıp Devran’dan ayırmam. O benim oğlum olduğu kadar onun da oğlu. Eserekli değilim, durduk yerde öyle bir dengesizlik yapmam. Ancak kaldıramayacağı bir durum olursa..! işte o zaman için söz veremem…!’’
Şefkat ‘’öyle bir durum olmaz kızım, görmüyor musun Devran nasıl üzerine titriyor. Bu durumda nasıl yanlış yola sapıp seni üzebilir ki?’’
Nil ‘’bilmiyorum, kiminle ne yaptığının da bir önemi yok ama en azından bazı şeyler için boşanana kadar beklemeli. Ne yapacaksa basının medyanın haberi olmasın, beni aptal yerine koymasın en yaparsa yapsın.’’
Şefkat ‘’saçmalama kızım bu da ne demek? Devran’ın gözü senden başkasını görmüyorken bunları nasıl söylersin?’’
Nil ‘’bizim Devran’la bir geleceğimiz olamaz Şefkat Anne, bir gün Devran da bunu anlayacak ve çaba göstermeyi bırakacak. Hatta bir başkasını sevecek belki ama başkasını sevdiği için onu suçlayamam nitekim umrumda da değil. Benim umrumda olan tek şey oğlumun geleceği, iyi bir geleceğe sahip olması…’’
Nil söylediklerine inanıyor muydu bilmiyordu. Eğer bir gün gelir de Devran başka birine tutulursa, kendisine karşı davranışları değişirse ve o kadına karşı davranışlarını kendi gözleriyle görürse itiraz etmeden köşesine sinip oturabilir miydi? Gerçekten Devran’ın özel hayatı onun umrunda değil miydi? Bunun cevabını şimdilik bilmiyordu genç kız.
●●●
Genç adam görüş odasında sabırsızca Asu’nun gelmesini bekliyordu. Onu gördüğünde sakin olacağına dair kendine söz vermişti. Ama bu sözünü tutabilir miydi bilmiyordu. Bu sırada Asu girdi içeri. Devran biran yerinden sıçrayıp onun boğazına sarıldığı anı gözünde canlandırdı ve oturduğu yerde sakince durdu. Asu korkuyla karışık Devran’ın karşısına oturdu.
Asu ‘’neden benimle görüşmek istedin? Beni mi özledin(!)’’
Devran ‘’kırk yıl görmesem seni özlemem Asu, biliyorsun. Aslında ben buraya seni öldürmek için geldim biliyor musun?’’
Asu ‘’düşündüğün bu şey burada mümkün olmaz sevgilim…(!)’’
Devran masaya vurarak ‘’bana ‘sevgilim’ deme!! Sen ne cüretle bunları yapabildin?! Cevap ver bana?!! Ne cüretle Nil’i, bebeğimi öldürmeye çalıştın sen?!! Sevdiğim kadını ve oğlumu kaybediyordum neredeyse senin yüzünden!!!’’
Asu ‘’halâ bunları neden yaptığımı anlamıyorsun değil mi? Seni ölümüne seviyorum Devran, seni kaybetmek istemiyorum.! Nil yokken ne kadar mutluyduk unuttun mu? nasıl güzel vakit geçirirdik, aşk dolu gecelerimizi hatırlıyor musun gerçekten? Ama sonra o geldi.. sen sadece ondan intikam almak istediğini ve onun gerçekten senin karın olmadığını söyledin! Ben o durumda bile seni ondan kıskanırken ne oldu? Sen ona tutuldun! Onu hamile bıraktın ve bütün hayatımız mahvoldu. O kız bizim hayatımıza iyi şeyler getirmedi Devran!! Seni onun yüzünden kaybettim ben, aşkımızı kaybettim.’’
Devran ‘’seninle aşık olduğum için mi takılıyordum sence?!’’
Asu ‘’nasıl?!!’’
Devran ‘’salak mısın, rol mü yapıyorsun? Sana aşık olduğumu düşünemezsin değil mi? Nil yokken de ben sana aşık değildim sadece yatıyorduk hepsi bu!’’
Asu ‘’beni kullandın mı?!’’
Devran ‘’e günaydın! Bütün bunları boşuna yaptın, eğer Nil ölseydi de ben sana dönmezdim. Beni suçlayarak hapse girmem sana ne gibi bir yarar sağlayacaktı bilmiyorum bilmek te istemiyorum. Çünkü senin yaptığın hiçbir mantıksız şey hakkında konuşmak istemiyorum artık.! Bunlardan Nil’in haberi olmayacak ve sen buradan maalesef çıkacaksın. Çünkü eğer burada kalırsan Nil’in ifadesinde seni suçlaması lazım ve dolaylı olarak senin yaptıklarını öğrenmesi lazım. Nil’in hamileliğinin riske girmesini istemiyorum. Sen buradan çıkacaksın ve hiçbir şey yapmayacaksın, anladın mı?!!’’
Devran yerinden kalkıp giderken döndü ve Asu’ya baktı.
Devran ‘’sakın bir daha ayağımıza dolanma, SAKIN!!! ’’
Devran dönüp giderken Asu’nun hırs dolu sesiyle karşı karşıya kaldı.
Asu ‘’bir gün bu yaptıklarını sana ödeteceğim Devran, senin yüzünden kana buladığım elimi yakandan ayırmayacağım.! İki elim yakanda olacak!!!’’
Devran ‘’ayağımıza dolanma dedikçe bile bile lades diyeceksen orası sana kalmış.! Canı yanan sen olursun!’’
Devran hışımla çıktıktan sonra Asu hırs dolu bakışlarını kapının üzerinde gezdirdi.
Asu ‘’bakalım canı yanan sadece ben mi olacağım?! Madem bana yâr olmayacaksın, iyi olma! Bu saatten sonra seni hiç istemem zaten. Ama bunları yanına bırakmayacağım Devran, senin canın da en az benim kadar yanacak!!!’’
…
Nil hasta odasındaydı. Normal odaya alınmıştı. Yanında Şefkat Hanım ve Doktor Hakan vardı. İçeri Doktor Birant ta girdi.
Hakan ‘’kendini nasıl hissediyorsun Nil?’’
Nil ‘’ben çok iyiyim, artık çıkmak istiyorum. Burası çok sıkıcı, derslerim de aksadı zaten.’’
Şefkat ‘’hasta yatağında dersleri düşünmene inanamıyorum Nil. Yavrum biraz dinlen, sonra başlarsın derslere…’’
Birant ‘’sen de işkolik olacaksın Devran gibi anlaşılan…(!)’’
Bu sırada içeri Devran girdi.
Birant ‘’ha, işkolik beyimiz de geldi(!)’’
Devran ‘’bir şey mi kaçırdım?’’
Genç adam Asu’yla olan görüşmesinden dolayı canı sıkılmış bir şekilde gelmişti ama kendini toparlamış bir şekilde içeri girmeyi başarmıştı. Doktorları Nil’in odasında görünce biran ters bir şey olduğunu sandı.
Devran ‘’ters giden bir şey mi var? Bir sorun mu…’’
Birant ‘’bir sorun yok dostum, Nil çıkmak istiyor ya, onu taburcu etmek için toplandık.’’
Nil ‘’çıkacak mıyım? Bu harika bir haber…’’
Hakan ‘’yalnız dikkat edilmesi gereken bazı hususlar var Nil’cim.’’
Nil ‘’evet, buyrun?
Hakan ‘’öncelikle iki gün yatak istirahati yapacaksın, kalkmak yok. İki günün sonrasında bir hafta boyunca kendini yormadan istediğini yapabilirsin ama abartmak yok. Bir hafta sonra da kontrole geleceksin, çeşitli testler yapacağız iyi olup olmadığınızı kesin bir dille o zaman belirteceğiz.’’
Nil endişeli bir halde doğrularak ‘’test sonuçlarında ne gibi tehlikeler olabilir?’’
Birant ‘’bunu söylemeyecektik ama.. yani bebekte bir takım hasarlar çıkabilir. Test sonuçlarına göre…’’
Nil sakin görünmeye çalışarak yutkundu ve ‘’tamam.. sakinim… zaten bir şey çıkacağını sanmıyorum, değil mi çıkmaz yani.’’
Devran ‘’sakin ol Nil, bir şey çıkmayacak göreceksin.’’
Nil ‘’sakinim.. bir şey çıkmayacak. Başka bir şey yok değil mi?’’
Hakan ‘’yeni vitaminler yazdım, onları da kullan hiçbir şeyin kalmaz çabuk toparlanırsın.’’
Nil ‘’çok saolun çok teşekkür ederim.’’
Birant ‘’görevimiz Nil’cim biliyorsun. Ama kendine dikkat et olur mu? Devran’ın yüreğini bir daha ağzına getirme…’’
Nil konuyu değiştirircesine öksürdü. Devran’sa aralıksız endekslenmiş ona bakıyordu.
Nil ‘’ne zaman çıkabiliriz?’’
Hakan ‘’istediğiniz zaman…’’
Nil ‘’anladım, teşekkürler…’’
●●●
.BİRKAÇ GÜN SONRA.
Aradan günler geçmişti. Nil gün geçtikçe iyileşiyordu. En sonunda dershaneye de gitmeye başlamıştı artık. Devran’ın üzerine titremesinden dolayı nefes almadan çalışma planları suya düşse de elinden geleni yapıyordu.
*
Sabah olmuştu. Önce uyanan Devran olmuştu ve mutfağa inip Nil için yapılan yemekleri kontrol etmişti. Hizmetçilerle de her sabah bıkıp usanmadan yaptığı gerekli konuşmayı yapmıştı. Odaya tekrar çıktığında kapıyı açmadan Nil’in uyandığını fark etti ve ağlıyordu. Bunu duyunca içinden ‘eyvah, yine mi felaket geliyor’ diye geçirirken içeri girdi ve Nil yatağa oturmuş ağlıyordu. Çok kötü bir şey olmuş gibi görünmüyordu. Genç adam yaklaştı ve Nil’in omzuna elini koydu.
Devran ‘’Nil… bir problem mi var?’’
Nil ‘’yok…’’
Devran ‘’niye ağlıyorsun?’’
Nil ‘’bilmiyorum. Çok komik ama bilmiyorum. Yarın test sonuçlarını almaya gideceğiz. Belki ondan böyle oldu bilmiyorum ama.. doktor demişti zaten, bu süreçte ağlamam için bir sebep olması gerekmiyor. Duygulandım durup dururken işte…’’
Devran derin bir nefes aldı ve gülümseyerek ‘’hep böyle şeyler için ağlamanı tercih ederim. Hormonlarının coşması sonucu ağlaman beni her zaman daha memnun eder. Biliyorsun, artık acı çekmeni ve felaketler yüzünden ağlamanı istemiyorum.’’
Nil ‘’neyse, bir anlık duygu patlamasıydı zaten.. (gözyaşlarını silip ayağa kalktı) ben hazırlanayım da kahvaltıya inelim.’’
Devran ‘’peki…’’
Nil lavaboya girdiğinde Devran hafif bir tebessümle güldü. Bu durum dışında Nil’in ağlamasına sevineceğini hiç düşünmezdi bile. İçinden ‘’EN KÖTÜ GÜNÜMÜZ BÖYLE OLSUN’’ diye geçirdi.
●●●
Herkes kahvaltıdaydı. Şefkat Hanım Bade’yle sohbet ederken Türkan Cem’in kulağına eğildi.
Türkan fısıltıyla oğluna ‘’lanet olsun, Asu denen o kız bir işi becermedi. Ne güzel Nil’den kurtulmak üzereydik ama şu hale bak! Yine çöktü üzerimize… bu gidişle evin hanımı da o olur(!)’’
Cem ‘’o kadar kolay değil.. Asu’yla konuştum. Hapisten çıktı biliyorsun. Yeni bir planı varmış.’’
Türkan ‘’onun planlarını gördük, işe yaramazın teki o kadın.’’
Cem ‘’öyle deme, bu sefer Nil’i derinden sarsacak bir sürprizi var.’’
Türkan ‘’sen biliyor musun?’’
Cem ‘’biliyorum ama söylemem, sürpriz…!’’
Türkan ‘’ne olacaksa olsun artık, Nil belasından kurtulalım da.. nasıl oluyorsa olsun.’’
Bu sırada Devran ve Nil merdivenlerden iniyordu. Devran merdivenin başından beri Nil’in elindeki kitapları alma mücadelesi gösteriyordu.
Devran ‘’verir misin şu kitapları, kızacağım ama…’’
Nil ‘’gerek yok, taşıyorum işte…’’
Devran Nil’in elinden kitapları aldı ve ‘’aaa tuğla gibi kitapları taşıyorsun zaten…’’
Nil ‘’ben şikayetçi değilim.’
Devran ‘’ama ben şikayetçiyim.’’
Nil ve Devran merdivenlerden indiler ve masaya oturdular.
Devran ‘’günaydın millet…’’
Nil ‘’herkese günaydın…’’
Şefkat ‘’günaydın çocuklar, nasılsınız?’’
Devran ‘’iyiyiz babaanne sen?’’
Şefkat ‘’görüyorsun işte nasıl olalım iyiyiz…’’
Bade ‘’ne çabuk ayaklanıp gidiyorsun Nil? Erken değil mi dershaneye dönmek için?’’
Nil ‘’yok, çok iyiyim ben…’’
Türkan ve Cem sofradan kalkıp yukarı çıktılar. Şefkat te niye gittiklerini sormadı, umursamıyordu da açıkçası…
Nil ‘’hem ayıptır söylemesi çöpçatanlığa soyundum biraz.’’
Bade ‘’nasıl yani?’’
Nil ‘’dershaneden iki arkadaşı yakınlaştırma çabalarındayım. Şimdi ara verirsem geri tepebilir. Vakit nakittir… (göz kırptı.)’’
Devran güldü. Bade de kahkahalara boğuldu.
Şefkat gülerken ‘’aman yavrum, sen de ne alemsin…’’
Devran ‘’aaa öyle demeyin, sevenleri kavuşturmak sevaptır. Nil akşam yemeğe davet et Funda’yla Sezgin’i. Olmaz mı?’’
Nil ‘’olur.. neden olmasın?’’
Bade ‘’keşke her günümüz böyle olsa.. ne kadar mutluyuz baksanıza.’’
Devran ‘’bundan sonra hep böyle mutlu olacağız, alışın buna…’’
Suat ‘’Allah hiçbirimizi ağlatıp üzmesin bundan sonra, hep böyle kahkahalarla güldürsün.’’
Şefkat ‘’inşallah…’’
Nil’i yine bir duygusal patlama aldı. Hıçkırıklarla sessiz bir şekilde ağlamaya başladı ama bir türlü durduramıyordu kendini.
Şefkat ‘’Nil?! Kızım ne oldu?!!’’
Nil ağlamaktan konuşamayınca Devran duruma açıklık getirdi.
Devran ‘’bu sabah hormonlardan kurtulamıyoruz babaanne(!) ağlama duvarına döndüm(!)’’
Bade ‘’ay valla ben de bir şey oldu sandım gerçekten…’’
Devran ‘’sabahın köründe de aynı ağlama krizi tuttu Nil’i. Doktor aşırı duygu patlamalarına hazırlıklı olmamızı söylemişti ama böylesine değil tabi…’’
Şefkat ‘’Nil duygulu kızdır, etkilenir böyle duygu patlamalarından.’’
Nil biraz iyi olunca ‘’ben de böyle biri değildim, kendimi sulu göz bulmaya alışkın değilim. Ya biliyorum dışardan çok komik görünüyorum ama lütfen bakmayın siz bana. Bir de böyle mutlu aile tablosunu bir arada görünce mutluluktan tutamadım galiba kendimi, afedersiniz…’’
Şefkat ‘’kızım bunun affı olur mu, aaa… dilediğin gibi ağla gül. Bir felakete gebe değilse bu ağlamaların sabahtan akşama kadar dilediğin gibi ağla. Biz sadece mutsuz olma diye…’’
Nil ‘’ben bir elimi yüzümü yıkayayım, sonra da çıkarız. Geç kalıyoruz…’’
Devran saatine bakarken ‘’evet, çıkalım. Benim de şirkette incelemem gereken dosyalar vardı.’’
Nil merdivenlerden çıktıktan sonra Suat Devranın omzuna dokunarak şaka yollu takıldı genç adama.
Suat ‘’sizin afacan şimdiden Nil’in dengesini bozdu. Doğunca daha ne yaramazlıklar yapar, nereleri kırıp döker kim bilir(!)’’
Devran ‘’sağ salim aramıza doğsun da, bütün dünyayı yaksa bir şey demeyeceğim Suat. Böyle diken üstünde çürüdüm kaldım valla. Nil’e ya da bebeğe ha bir şey oldu ha olacak derken mahvoldum gittim. Bu bebek sadece Nil’in değil benim de benliğimi aldı.’’
●●●
Devran ve Nil arabadaydı.
Devran ‘’eee bugün derslerin ağır mı? Saat kaçta geleyim seni almaya?’’
Nil ‘’hastane randevumuz ne zamandı ki?’’
Devran ‘’iki buçuk üç gibiydi.’’
Nil ‘’tamam, ikide gelirsen dersim bitmiş olur herhalde.’’
Devran ‘’tamam, sen nasıl istersen…’’
Nil kitaplara göz gezdirirken Devran göz ucuyla Nil’e bakıyordu. Sonra yola döndü ‘kaza yapacağım’ korkusuyla. Nil’e baktığı zaman onun görüntüsünde kayboluyor, aklı başından gidiyordu. Aklını başından alan bir kadının olacağını hiçbir zaman düşünmemişti Devran ama hiç düşünmediği biranda bu aşka tutulmak plansız bir işe girişmek gibiydi onun için. Ama nedense bundan memnundu. Hayatında plansız gelişen şeylerden nefret eden Devran HARMANGİL bu plansızlığa neredeyse şükredecekti.
●●●
Asu hastaneye gelmişti. Kendi özel doktoruyla görüşüyordu.
Doktor Nazım ‘’Asu Hanım test sonuçlarınız çıktı.’’
Asu ‘’evet doktor bey, ne var test sonuçlarında?’’
Doktor Nazım ‘’nasıl oldu gerçekten bilmiyorum ama, HAMİLESİNİZ.’’
Asu ‘’bu nasıl olur?! Evet, bunu çok istedim ama bu… yani biliyorsunuz aylar önce Devran’la münasebetim bitmişti.’’
Doktor Nazım ‘’söyledim, ben de nasıl oldu gerçekten bilmiyorum. Ama test sonuçlarına bakılırsa bu da yeni bir gebelik değil zaten. Üreme hücrelerinin ömrü çok kısa sayılmaz, sanırım son ilişkiniz takriben 5 ya da 6 ay önce gerçekleşmiş olmalı…’’
Asu Nil’in 4 aylık hamile olduğunu lânetlercesine hatırlayınca başını salladı olumlu bir şekilde.
Doktor Nazım ‘’çok nadir de olsa böyle durumlarla karşılaşmıyor değiliz. Suni yollarla yapılan tüp bebek yöntemi gibi düşünün, sizin durumunuzdan çok farklı değil. Aşılama gibi, döllenme geç olunca gebelik te gecikmeli bir şekilde gerçekleşir.’’
Asu ‘’nasıl yani?! Şimdi gerçekten hamile miyim?!!’’
Doktor Nazım ‘’evet, TEBRİKLER HAMİLESİNİZ. Tahmini bir hesaplamayla, iki buçuk aylık bir gebelik olmalı…’’
Asu nasıl ya da neden olduğunu sorduğuna inanamıyordu, herhalde şok geçirmiş olmalıydı ama bunu umursamıyordu. Çünkü şuan öyle mutluydu ki bunun gerçekleştiğine halâ inanamıyordu. Her ne kadar Devran’a bu mutlu haberi vermekte heyecan ve sabırsızlık duysa da şimdilik bunu gizli tutması gerekiyordu. Çok gizli…
●●●
Devran ve Nil dershaneden içeri girdiklerinde Devran artık milletin onlara uzaylı gibi bakmadığını görüyordu.
Devran Nil’e ‘’artık uzaylı gibi karşılanmıyorum(!) bu güzel bir gelişme…’’
Nil ‘’her gün geldiğin için olabilir mi acaba? Neredeyse burada ders gördüğünü düşünecekler…’’
Devran ‘’üzerine titrediğim birileri var, bundan dolayı ne düşünürlerse düşünsünler hiç önemli değil…’’
Devran’ın manidar sözlerinden etkilense de hiçbir şey söylemedi Nil. Hatta neden etkilendiğini bile anlamamış bir şekilde kendi içinde savaş verdi. Kafası tekrar çok karışık bir hal almaya başlıyordu galiba. Tıpkı ilk hamile olduğunu öğrendiği zamanki gibi… o zaman da ne yapacağını bilmiyordu şimdi de Devran’a karşı beslediği nefret mi yoksa başka bir duygu mu bilmediği hislere nasıl karşı geleceğini bilmiyordu. En doğrusunun şuan için olayları akışına bırakmak olduğunu düşündü genç kız.
Korkularıyla yüzleşiyor insan
Er ya da geç
Bir telaş sarıyor önce yüreği
Gerçeklerle yüzleşiyor insan
Er ya da geç
Bak mesela benim gibi
Ne karanlık odalardan
Ne masallardaki cadılardan korktum
Sensizlikten korktuğum kadar
Ne çıkmaz sokaklar gördüm
Ne diyarlar gezdim durdum
Kaybolmadım sendeki kadar
İnan ki kaybolmadım sendeki kadar
Azar azar gözlerini kapat
Usul usul ellerini uzat
Ben tutarım yine ben duyarım seni
Ben bilirim aşkının kıymetini
*
Korkularıyla yüzleşiyor insan
Er ya da geç
Bir telaş sarıyor önce yüreği
Gerçeklerle yüzleşiyor insan
Er ya da geç
Bak mesela benim gibi
Ne karanlık odalardan
Ne masallardaki cadılardan korktum
Sensizlikten korktuğum kadar
Ne çıkmaz sokaklar gördüm
Ne diyarlar gezdim durdum
Kaybolmadım sendeki kadar
İnan ki kaybolmadım sendeki kadar
Azar azar gözlerini kapat
Usul usul ellerini uzat
Ben tutarım yine ben duyarım seni
Ben bilirim aşkının kıymetini
…
Genç kadın işlerinin ters gitmesinden mustaripken böyle bir sürpriz ona ilaç gibi gelmişti. Asu hamile olduğunu öğrendiğine elindeki büyük kozu yeni yeni idrak ediyordu. Gerçi birçok işi ters gidiyordu ya.. neyse… mesela babası Hakkı Bey artık Harmangil Holding’le Asu’nun alakasını kesmişti, kızının yüzünü bile görmek istemiyordu. Ama genç kadının banka hesabında yüklü bir miktar para vardı, yıllarca çalışıp biriktirmişti. Kendine ve bebeğine bakabilecek kadar birikimi olması onu dara sokmuyordu. Hamileliği ilerledikten ve kürtaj süresi geçtikten sonra nasıl olsa Devran’a bu güzel haberi verecekti(!) ama o zamana kadar bir geçim kaynağı olmalıydı değil mi? Bu birikimi de onu geçim kaynağı bulma derdinden kurtarıyordu.
Asu ‘’çok yakında her şey yoluna girecek.. aslında Devran’ın peşini bırakacaktım, hatta eğer bu hamilelik meselesi olmasaydı onlardan sadece öldürücü bir intikam alıp kendi işime bakacaktım ama artık bütün dengeler değişti. Artık Devran’la birleşmemiz kaçınılmaz…! Nil denen o yılandan da, onun p*çinden de kurtulacağım ve sonra Devran tamamen benim olacak.! Şuan intikam planım sadece Nil için işleyecek, onu ortadan kaldırıp buralardan süreceğim! (karnına dokunarak) merak etme bebeğim, her şey çok güzel olacak.. baban sen ve ben çok ama çok mutlu olacağız, buna kimse engel olamayacak… KİMSE…!!!’’
●●●
İlk ders bitmiş, ara verilmişti. Funda ve Nil kantindeydiler. Funda çay içiyordu, Nil de aromalı meyve suyu… Nil test kitaplarına gömülmüş test çözüyordu. Funda da bu durumdan sıkılmıştı ve ofladı.
Funda ‘’ya kızım biraz dursana, bu ders araları neden veriliyor? Dinlenmek için… sen arada da ders çalışıyorsun.’’
Nil ‘’aradaki farkı kapatmaya çalışıyorum.’’
Funda ‘’ne farkı Nil ya? Sen zaten önden gidiyordun, aynı konulardayız şuan.’’
Nil ‘’olsun, önde olmaktan zarar gelmez ki…’’
Funda gülerek ‘’hay Allah’ım yaa… (duraklayıp sohbet açmaya çalıştı) hadi bana biraz kocanla evliliğinden bahset. Nasıl tanıştınız nasıl evlendiniz? Bunlardan hiç bahsetmedin benden. Halbuki uzun süredir tanışıyoruz.’’
Nil durakladı. Yine başladığı yere gelmişti, yalan söylemek istemiyordu.
Nil ‘’ne önemi var nasıl tanıştığımızın? Sonuçta, evlendik ve bitti…’’
Funda ‘’ne yani? Bitti derken, evlilik aşkı bitiriyor mu?’’
Nil ‘’onu demek istemedim. Nasıl tanıştığımızın ya da nasıl evlendiğimizin bir önemi yok. Sonuçta bir şekilde tanıştık ve evlendik. Hepsi bu… (Sezgin konusunda yakınlaştırma çabası için bunu fırsat olarak kullandı ve bu sayede kendi durumunu da arada unutturacaktı.) insanlar her yerde tanışıp aşık olabilirler.. mesela sen…’’
Funda ‘’ben mi? Ne olmuş bana?’’
Nil ‘’canım işte burada yok mu hoşlandığın birileri?’’
Funda ‘’ya.. o kadar belli oluyor mu ki?’’
Nil ‘’belli olduğundan değil de.. inşan her an aşka düşebilir, bunun ayrıntılarının bir önemi yok bence…’’
Funda ‘’e tabi, benim de var hoşlandığım biri.. senin kocan kadar yakışıklı ve karizmatik olmasalar da… var yani.’’
Nil ‘’kimmiş bakalım o yakışıklı ve karizmatik adam?’’
Funda ‘’Nil.. madem açtın konuyu söyleyeyim. Ben Sezgin’den hoşlanıyorum ama bir türlü de söyleyemiyorum. Hani beni sevmiyorsa bunu itiraf ettiğimde salak konumuna düşmek istemiyorum.’’
Nil bu durumdan oldukça memnun ve sakin bir şekilde ‘’tamam.. sakin ol… seni seviyor mu sevmiyor mu bu akşam anlarız.’’
Funda ‘’nasıl yani?’’
Nil ‘’bu akşam Sezgin de sen de bize davetlisiniz. Biz de bugün kendi evimize geçecektik. Güzel güzel yemeklerimizi yeriz, çaylarımızı kahvelerimizi içeriz güzel güzel sohbetler ederiz… Devran da Sezgin’in ağzını arar. (Sezgin’in Funda’ya aşık olduğunu bilmiyormuş gibi) hem ne biliyorsun, belki Sezgin de senden hoşlanıyordur ama söyleyemiyordur.’’
Funda ‘’gelir mi ki acaba bu akşam?’’
Nil ‘’sen geliyor musun?’’
Funda ‘’bilmem ki.. (düşündükten sonra) tamam ya, gelirim. Hem kaybedecek neyim var ki?’’
Nil ‘’oldu bu iş! Ben de Sezgin’i davet ederim akşam bizim evde oturur konuşuruz.’’
Funda ‘’ayyy elim ayağım titriyor Nil çok heyecanlandım daha şimdiden.!’’
Nil ‘’heyecanını akşama sakla Funda’cım.’’
Nil gülümsedi.
Funda ‘’sen çok iyi bir insansın Nil.’’
Nil ‘’bunun iyilikle alakası yok ki, arkadaşlık görevi… hem.. içimden bir ses Sezgin’in de senden hoşlandığını söylüyor.’’
Funda ‘’gerçekten mi?! Bak beni mutlu etmek için söylemiyorsun değil mi? Üzülmeyeyim diye yalan söylemiyorsun…’’
Nil ‘’söylemiyorum, doğru bu bence Sezgin de senden hoşlanıyor ama senin onu tersleyeceğinden bir şey diyemiyor.
Funda ‘’ay içimi nasıl rahatlattın anlatamam Nil.!’’
Nil arkadaşının bu heyecanlı hallerine gülerek test kitaplarına döndü. Ama Funda kitapları kapatıp Nil’in önünden aldı.
Funda ‘’hayır, ders çalışmak yok. Heyecanımı benimle paylaşacaksın.’’
Nil gülümsedi ve içinden ‘’çattık belaya(!) akşama kadar nasıl dayanacağım ben ders çalışmadan?’’
●●●
Devran şirkette dosyalarını dolduruyordu. Odasında otururken kapı çaldı ve içeri Sekreter girdi.
Sekreter ‘’cevabınızı beklemeden girdim ama..’’
Devran ‘’önemli değil, söyle.’’
Sekreter ‘’Bekir Bey ve Suat Bey geldiler.’’
Devran ‘’al içeri.’’
Sekreter ‘’emredersiniz…’’
Sekreter çıktıktan birkaç saniye sonra Bekir Bey ve Suat içeri girdi.
Bekir ‘’oğlum.. nasılsın?’’
Devran ‘’baba… iyiyim sen nasılsın?’’
Bekir ‘’nasıl olayım yavrum iyiyim işte… ne yapıyorsun bakalım?’’
Devran ‘’şirket hesap dökümlerine göz atıyordum. Muhasebe şirket protokollerini isteyince kontrol etmeden vermek istemedim.’’
Bekir ‘’Hakkı Asu’nun şirketle ilişiğini kesmiş.’’
Devran ilgisiz bir şekilde dosyaları imzalarken ‘’isabet olmuş.. zira o gitmeseydi ben onu KOVACAKTIM…’’
Bekir ‘’senin şimdi gazete haberlerinden de haberin yoktur.’’
Devran ‘’yine ne saçmalamışlar?’’
Bekir ‘’siz hastanedeyken bir sürü yazı dizisi çıkmış.’’
Suat gazeteleri Devran’a uzattı. Devran haberlere tek tek bakmaya başladı.
‘’ZEHİRLİ AŞK ÜÇGENİ’’
‘’ZEHİRLİ AŞK ÜÇGENİNİN İÇ YÜZÜ!’’
‘’ PRENSES UYANDI, KÂBUS BİTTİ!
‘Kocama Güvenim Sonsuz.!’
Dostları ilə paylaş: |