GöNÜlden esiNTİler: (6) peygamber (6) hz. Muhammed rasûLÜllah



Yüklə 1,36 Mb.
səhifə44/155
tarix07.01.2022
ölçüsü1,36 Mb.
#78591
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   155
Şeyh Galip’in de dediği gibi “Hoşça bir bak zatına kim zübde-i âlemsin sen” Yani sen bu âlemin özüsün bu idrak ve düşünce ile hoş olarak yani dikkatle kendine bak. Bu güzel hayatını batıl şeylerle uğraşarak batıl etme aslına ulaştır. Bunu yapamazsan kendine çok yazık olacaktır.

-------------------



Fusûs’l-Hikem cilt 4 sayfa 318 den devamı. Bugün 04.12.2011/Pazar.

Vel hasıl Zat-ı Ahadiyyenin kendi zatında kendi zatına kendi zatı ile olan tecellisinden ibaret feyz-i akdes ile ibtida müteayyin olan ancak Hakikat-i Muhammediyyedir ve mertebede ona müsavi bir taayyün yoktur. O hakikat vücud-ı mutlakı Hakk’ın öyle bir mertebe-i külliyye ve ferdiyyesidir ki, cem-i

56

taayyünatı müştemil ve muhittir. Ve işte ruhu Mu-hammedî budur. Onun için (s.a.v.) Efendimiz “Evvelü mâ halâkallahu ruhî yahut nurî” yani “Allah evvelâ benim nurumu veyahut diğer ifade ile ruhumu halketti” buyurmuşlardır.”

Feridüttini Attar (k.s.) “Mantıku’t tayr”da da buyururlar. (Tercümesi)

Ceybi gaybden ibtida zâhir olan şüphesiz onun nur-u canı idi badehu o nur-ı mutlak bayrak çekti arş ve kürsi ve levh ve kalem peyda oldu. Onun nur-ı pâkinden çekilen bayrağın bir tanesi âlemdir, diğeri de Âdem ve zürriyetidir.”

Şimdi tekrar baştan başlayıp bu hususları daha iyi anlamaya çalışalım.

Velhasıl, yukarıda bahsedilen hususlardan sonra Ahadiyyenin, zât-ı Ahadiyyenin, (Ahadiyyet zâtının) kendi zâtında kendi zatına kendi zâtı ile olan tecellisinden ibaret olan feyz-i akdes, zuhur mertebelerinden bahsederken feyz-i mukaddestir. Yani biri feyz-i akdes, biri feyz-i mukaddestir. Feyz-i akdes Ahadiyyet mertebesi itibariyle kendinden kendine olan tecellisidir. Feyz-i mukaddes ise zatından zuhur eden Hakikat-i Muhammedî feyzi, feyz-i mukaddes’tir. Yani kudsî’dir mukaddestir. Akdes ise çok kudsi, çok mukaddes, kendi Zâtında olan kudsiyyeti’dir.

İşte bu feyz-i akdes ile ibtida, müteayyin olan yani başlayan ve ancak ona benzer bir şey yoktur. Hakikat-i Muhammedî’dir. Ve Diğer mertebelerde ona müsavi bir mertebe yoktur. O hakikat vücûd-u mutlak-ı Hakk’ın yani Hakk’ın mutlak vücûdunun öyle bir mertebe-i külliyye ferdiyesidir ki, yani tek olan mertebesidir ki, cem-i taayyünatın bütün zuhura çıkmışların hepsine müştemil ve muhit, yani içinde bulundurur ve dışardan da ihata etmiştir. Yani içten ve dıştan sarmıştır.

Bu Nur-ı Muhammed-î Hakikat-i Muhammedî ve işte ruhu Muhammed-î de budur. Feyz-i akdesten meydana gelen tecelli Vâhidiyyet mertebesinde feyzi mukaddes olmakta ve

57

bu öyle geniş bir ruhturki bütün bu mertebeleri muhit olmuştur. İçerden ve dışardan ve buna benzer başka bir mertebe yoktur. O nun için (s.a.v.) efendimiz “evvelü ma halâkallahü ruhi veya Nur-î” başka hadîs-i şeriflerde de bu evveliyat vardır. “Allah evvelâ benim nefsimi halketti” “Allah evvelâ benim aklımı halketti” “Allah evvelâ benim nurumu ve ruhume halketti” diye bütün bu halkedilmişlerin evveli halkediliş sırasına göre kendisine aittir. Peki sorulursa hangisi en evvel, şu da evvel, şu da evvel olarak bildirilenler var ama en evvel hangisi? Evet, en evveli diye şey söz konusu değildir. En evveli, âlemlerin en evveli diye başlarsak, burada ki evveliyet yani ferdiyyesi, tecelli-i ferdiyyesidir, taayyünata müştemil ve muhittir. İşte Ruh-ı Muhammedî dedikleri budur. Diğer mertebelerin en evveli de, ruh mertebelerinde halkedilen Peygamber Efendimizin ruhudur. Nur mertebesinde ilk halkedilen yine Peygamberimizin nuru, Nefis mertebesinde ilk halkedilen onun nefsi, akıl mertebesinde halkedilen yine onun aklıdır.



Onun için her mertebenin öncüsüdür, yani bunların içerisinde hangisi en evvel sorusuna gerek kalmaz. Her tecellide ilk defa onun hakikatine tecelli ediliyor. Oradan da bütün âlemlere yayılıyor.

Feridittünü Attar (k.s.) Mantıku’t tayr (Kuşların konuşması diye bir kitabı vardır) kitabında şöyle buyururlar. Yukarıda bahsedildiği gibi.

Tercümesi. Ceybi gaybden iptida zâhir olan şüphesiz Onun nur-ı canı idi.

Ceyb-i gayb, Gayb cebinden gaybın kendisinden gaybın varlığından, önce ibtida/başlangıç, zâhir olan şüphesiz onun nur-ı canı idi, badehu daha sonra, can verdikten sonra o nur-ı mutlak bayrak çekti, yani hayata başladı, kevn tekevvün olmaya başladı, yayılmaya başladı arş ve kürsi ve levh ve kalem peyda oldu. Bunların hepsinin öncüsü yine Nur-ı Muhammedîdir.

58


Yüklə 1,36 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   155




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin