İbrâhim (as)’ın oğlunun kurb’an edilmemesi,
Peygamberlik süresinin sona ermemiş olmasından, bu seyr’in zâhir ve bâtın devâm etmesi lâzım geldiğindendir.
Hz. Rasullah’ın oğullarının küçük yaşlarında ukba âlemine alınması ise,
Peygamberlik zincirinin sona ermiş, fakat bâtınî velâyetin Hz. Peygamberin mânevi gönül evlâtları tarafından kıyâmete kadar devâm ettirilmesi lâzım geldiğindendır.
Bu sırrı anlayacak durumda olmayan bazı kimseler Hz. Rasullulah’a “ebter” yani “çok beter oldu nesli tükendi, getirdiği din de sona erer” dediler.
İşte bu hâdise üzerine nâzil olmuş olan “Kevser” Sûresi bizlere çok şeyler anlatmaktadır.
İlk bakışta, nüzûl sebebinin nesil ile ilgili olduğu halde neden
“inna a’taynakel kevsere” (1)
“Biz sana Kevser’i verdik” diye başlıyor?
Çok iyi bir araştırma yaparak idrâk edip yaşamımıza intikal ettirmemiz gerekmektedir.
148
Buradaki hitabın zât ve sıfat mertebesinden olduğunu görmekteyiz Zât-ı Mutlak, sıfatları îtibariyle lütûfta bulunmaktadır Bu, insanoğluna yapılan lülufların en üst merlebelerindendir; “Zât-i tecelli”dir.
Acaba gerçek anlamda nesil hâdisesiyle ilgili olarak verilen “Kevser” nedir?
Bunu daha iyi anlamamız için önce harfleri itibariyle incelememiz gerekmektedir.
“Kevser” ( ) kelimesi
“kef”(), “Kelâmı İlâhî” veya “kün/ol” hükmündedir.
“vav” () ,“vâridat-ı İlâhî” İlâhî lütûf ve ihsan,
“se” (), senâ/övgü veya “sevb” elbise/giyilecek şey
“se” nin üç noktası; “ilmel yakıyn, aynel yakîn, hakkel yakıyn” mertebeleridir.
“rı” (), “rahmeti ilâhî” İlâhî rahmettir.
Bu oluşumlar Kevser lafzının içinde mevcûttur ve kime ki Kevser verilmiştir, bu hakîkatleri idrâk eden o olmuştur.
Dostları ilə paylaş: |