(İnnellahestafa Âdeme ve Nûhan ve âle İbrâhîme ve âl-i İmrâne ale’l âlemîn.)
Mealen: 33. Şüphe yok ki. Allah Teâlâ Âdem'i, Nûh'u, İbrâhim'in sülâlesini ve Ümran’ın hanedanını âlemler üzerine seçkin kıldı.
-------------------
Daha evvelce de ifade ettiğimiz gibi bu Âyet-i Kerîme gerçekten büyük mânâları ifade etmektedir, en mühimi ise Hakk’ ve Mi’râc yolundaki mertebelerin öncüleri, bildirilen kişilerdir, ancak sadece onlara has değildir, seyrü sülûk yo- lunda olan bir kimsenin bu mertebelerden geçmesi lâzımdır.
Kişi bu mertebelerin hangisine ulaşırsa o mertebenin ma’nâsını kendinde bulduğunda, o süreçte, o ismin ma’nâsı kapsamına girdiğinden bâtında kendisi o ismi taşımış olur.
Ancak, bu mertebelerin ilk uygulayıp yaşayanları âlem şumul, diğerleri ise bireysel şumuldür, yani sadece kendilerini ilgilendirir.
Bu mertebedelerde bahsedilen seçilmişlişin en üstü, Âl-i İmrân yani ‘Îseviyyet’lik’tir. Ve seyr-i sülûk’daki sırası (10) hazarat-ı hamse’deki sırası (3) tür.
Daha evvelce de belirttiğimiz gibi:
Âl-i İmrân ikidir. Birincisi, Hz. Mûsâ ve Hârun’un babaları olan, (İmrân İbn-i Yashur), ikincisi de Hz. İsâ’nın annesinin babası, (İmrân İbn-i Matan)’dır.
Yeryüzünde zuhur sırasına göre, ma’nevi yönden en şöhretli üç aile vardır, bunlar:
Dostları ilə paylaş: |