De ki: “Ey insanlar, sizin için ben sadece bir uyarıc yım!”
-------------------
İlâhî hakikatlerin en geniş ma’nâda zuhur mahalli olan Hakikat-i Muhammediyyenin de nokta zuhur mahalli olan Hazret-i Muhammed (s.a.v.) Efendimiz, uygun birer vücûd sahibi olan bizlere kendinde bulunan bütün hakikatleri (insanlık âlemine) bildirmiştir. Veda haccında da, orada bulu-
188
nanlardan, kendisine şahit olmalarını istemiş, onlar da şahit olduklarında, bu sefer “Şahid ol ya rabb” diye rabb’ına seslenmiştir. Bütün bunları insanlık âleminin başına gelecek olan her türlü hali belirtmek, onları bütün çalışmaları ve rahmeti ile uyarmak için yapmıştır.
-------------------
Hacc-22/52- (Ve mâ erselnâ min kablike min resûlin ve lâ nebiyyin illâ izâ temennâ elkaş şeytânu fî umniyyetihî, fe yensehullâhu mâ yulkış şeytânu summe yuhkimullâhu âyâtihî, vallâhu alîmun hakîm.)
“Senden önce gönderdiğimiz (hiç)bir resûl ve nebî yoktur ki; (bir şey) temenni ettiği zaman şeytan, onun temenni ettiği şeye, birşey karıştırmamış olsun. Fakat Allah, şeytanın karıştırdığı şeyi giderir. Sonra Allah, âyetlerini muhkem kılar (sağlamlaştırır). Ve Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir.”
-------------------
Bu âyet-i kerîme de belirtildiği üzere peygamberlere dahi gelen şeye vesvese karıştığına göre diğer insanlar o vesvesenin tam içindedirler demektir. Kişi nefsi emmâresini, levvâmesini, mülhimesini idrâk etmedikçe, yani bu mertebeler itibarıyla, onu tanımadıkça gelen şeyin ilham mı, vehim mi olduğunu, yani ilâhî kaynaklı mı, yoksa cinni kaynaklı mı, olduğunu ayırması mümkün değildir.
Dostları ilə paylaş: |