2. “Sen kendini övdüğün gibisindir,” bu da bu mertebe üzeredir.
Yani benlik sahibiyeti içinde irâdeyi cüz tatbikatlarıdır. Bunlar hep “sen varsın ben de varım.” İdrakıdır. (Mülhime Makamında)
3. “Sübhanallahü ve bihamdihi”, Kişi taklit üzere söylemede ise, bu mertebedendir. Ama kişiden söyleyen ise, zevk-i Rabbidir. (Mutmainne Makamında) Yavaş yavaş emmâreden çıkılmış, benlik iddiasında levm/kınamaya girmiş “lâ ilâhe illâ ente” (senden başka ilah yok) deme haline gelmiş. Mertebesine göre görünen “irâdeyi cüz” doğrulmaya başladıkça artık yavaş yavaş irâdeyi kül noktasından görünme anlayışı ilmel dahi olsa kokusu gelmektedir.
A_12. Yine “Leylâ Mecnun” Hikâyesinden anlatımla; Kays “Leylâ, Leylâ” zikri ile muhabbeti artar “Mecnun” görünmesi ile kendisine “Mecnun” denmeye başlar. Artık Kays ismi ile değil, “Mecnun” ismi ile anılmaya başlar. O muhabbetle Leylâ’yı o kadar zevkle ve miktarla zikretme başlar. İçerdekinin de onu çağırdığını zaman zaman zevk edilir. Bu sefer Leylâ’yı kendinden üstün görmeye başlar. “Leylâ, Leylâ”, övülmeye lâyık olan Leylâ dediği an, kendini kınamaya başlar. Maddeye asıl olan mânâ artık zuhur etmeye başlamıştır. Bu nedir? Bu levmiyyet, yani “Sübhaneke lâ ilâhe illâ ente” Senden başka Sübhan yok. “Leylâ, Leylâ” derken içerden önceleri cılız da olsa o da “Leylâ, Leyl” der. Yani kişi cehri “Leylâ” derken içerden “Leylâ” denildiğini zevk etmeye başlar. Sanki sen levmiyetteyken arkadan da bir emmâre geliyor. O da uyanmış zikretmeye çalışıyor. İçerde biri var o da zikretmeye çalışıyor. Çocuğun, Evlâd-ı Hakiki’nin uyanmış hali. Kişiyle beraber içerden zikreden var dediğimiz haldir.