***
3. “Nefsi Mülhime” de
“ya eyyühelleziyne amenu tubu ilellahi tevbeten nasuhan” (Tahrim 66/8)
(Ey îmân edenler!. Allah'a tevbete’n nasuh/samimi bir tevbe ile tevbede bulunun)
Âyet’in idrakı içinde zikir tatbikatında olan derviş, nasuh (sadık, bir daha dönmeme, nesh edilmiş) tevbe zevki içinde garam-ı (şiddetli) aşka düşer ve bâtınından, mâneviyatından kapılar ilham üzere kendisine açılır.
Hz.Mevlânâ’nın buyurduğu gibi ,
“Peki bu tevbeye ne zaman tevbe edeceğiz?”.
Tevbeyi nasuha ne zaman geleceğiz? Çünkü o şeylere geri döndüğümüz müddetçe gelen ilhamları yakalayamayız. “İlhamlar gelir” deniyor. Biz zâten baştan aşağı ilham, baştan aşağıya vahiyiz. Allah’ın okuma ve okunma yeriyiz. Nefes alıp verme şeklinde daim ilham, vahy içindeyiz?...
Hz. Süreyya’nın buyurduğü gibi,
“Gör nice akmada her yandan o enharı kemâl”
Nazargahıyız, Allahımızın, “mümin kulun kalbi” diye beyan ettiği yer. Kişi kendini hala dünyevi ismi, dünyevi şartların değerleri ile değerlendirdiği müddetçe bunu görmesi mümkün olmaz. Sevgili Hz. Peygamberimiz, Efendimiz, “men reani fekad real hakk” (beni rüyet eden gerçekten el hakk’ı rüyet etmiştir) buyuruyor. Hz. Kur’an’da,
Dostları ilə paylaş: |