Birçok nedenlerle günümüzde kullandığımız sözcükler Kûr’ân-ı Kerîm’deki ve tasavvufta eskiden beri kullanıla gelmiş olan terimleri karşılamaktan çok çok uzaktırlar. Cenâb-ı Hakk (c.c.)’ın vücût mertebelerini yani varlık mertebelerini ve bunların aynı şekilde bizim bireysel varlığımızdaki karşılıklarını ifâde edebilmek için bu kelimelerin dışında kullandığımız kelimeler ne yazık ki çok büyük bir oranda anlatılmak isteneni karşılamamaktadır. Bu nedenle öncelikle Cenâb-ı Hakk (c.c.)’ın vücût mertebeleri ile birimsel varlığımız arasında kurulacak bir bağlantı için kullanmak zorunda olduğumuz bu kelimeleri biraz açıklamaya çalışalım:
Taayyün : Sözlük anlamı olarak, “Belli olma, ortaya çıkma, belirme, meydana çıkmak, âşikâr olmak” şeklinde tanımlanmıştır. Tasavvufi terimlerde latîfin latîfliğinden hiçbir şey kaybetmeden kesîf olarak kendini ifâde etmesi şeklinde ifâde edebiliriz.
Gark olmak:Sözlük anlamı olarak, “dalma, dalınç, içine gömülme, boğulma, herşeyi kavrama” şeklinde tanımlanmıştır. Tasavvufi olarak dahi ifâde edilmesi oldukça zor olan bu ifâde en güzel hâli yaşanarak idrâk edilebilen bir ifâdedir. Bazı evliyaullah’ın ifâdelerinden yararlanarak verebileceğimiz en yakın ifâdeler “bir konu üzerine yoğunlaşma, tam konsantrasyonun en yoğun hali” şeklinde olabilmektedir.
Tenezzül: Sözlük anlamı olarak, “inme, düşme, mekânını yukarıdan aşağıya nakletmek” gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Tasavvufî terimlerde ise anlaşılamayan bir şeyi kolaylaştırarak anlaşılabilir yapmaktır diyebiliriz.