GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (5) doğdular, yaşadilar, ÖLDÜRDÜler


KENDİ HAYATIMDAN: AİLEME BİR TERBİYE TOKADI



Yüklə 1,01 Mb.
səhifə105/184
tarix07.01.2022
ölçüsü1,01 Mb.
#80530
1   ...   101   102   103   104   105   106   107   108   ...   184
KENDİ HAYATIMDAN: AİLEME BİR TERBİYE TOKADI

Etkisinden yavaş yavaş kurtulmaya çalıştığım bir yolcu uğurlama hâdisesinden bahsetmek istiyorum. Ailenin en küçük çocuğu olarak -ki 50 yaşımdayım- bugüne dek büyük bir acı yaşamamış, birinci dercede bir yakınımı Hak’ka uğurlamamış olmak, gerek benim gerekse diğer kardeşlerimin Allaha şükredeceği bir konu gibi gözüküyor beşer gözüne. Hakîkat bu mudur? Her şeyi en iyi bilen Cenâb-ı Allahtır. Bizler ise cüz’î aklımızla seviniyoruz sadece.

Biraz tefekkür edince başka şeyler görebiliyor insan. Öyle ya, genç yaşta, hatta çocukken anne babasını kaybedenler ya da ilk evlâdını doyasıya koklayamadan toprağa verenler, tek evlâdının şehâdet şerbeti-ni içişine şâhit olanlar, Allah’a şükretmeyecekler mi? İnceden düşününce yapılacak dua şu olsa gerek: “Rabbim, gizli ve açık her türlü şirkten muhafaza buyursun.”

Erkek-bayan her birimiz için bir model olan babamız, 82 yıl acısıyla tatlısıyla yaşadığı dünya hayatının son dönemecine geldiğinde tökezle-meler hızlanmış, üst üste gelen iki kalp krizi babamızı yoğun bakıma mahkûm etmişti. Yıllar önce yaşadığı ilk krizden sonra kalbe takılan stentle hayatını tamamlama kararını o zamandan almış, ameliyat olmayı reddetmişti.

Son dönemde yaşadığı ilk kriz sonrasında koca üniversitenin yoğun bakımında sessiz sedasız yatan o heybetli adam bizim babamız olamazdı. Bizim babamız her zaman canlı ve dinamikti. Doktoru sevmez, hastaneden hoşlanmazdı. Bırakın orada günlerce soluksuz yatmayı birkaç dakikalık muayene süreci bile sıkardı onu. Bize Allah’ı, peygam-beri, doğruluk ve dürüstlüğü öğretirken, takdir-i İlâh-i kavramını da anlatırdı. Çoğu kez anlattıklarını bir hikâyeyle süsler ve cümlelerinin ekserisini “Allah’ın dediği olur” diye bitirirdi. Fazlaca kaderciydi kısaca.

Şimdi ise nefessiz yatıyordu. Doktorların söylediğine göre ise makineye bağlı olarak tutunuyordu hayata. Ne annemizin ne de hiçbir kardeşin ağzını bıçak açmıyor, bunun bir Hakk’a yürüyüş hazırlığı oldu-ğunu kimse dillendiremiyor, hatta düşünmek bile istemiyordu. Dualar hep onun yine başımızda bir müddet daha kalması, hayat tutunması içindi.

Bana dua edin, icabet edeyim” diyen Rabbim bizim dualarımızı da kabul etti. 15-20 gün kadar yoğun bakım sürecinin ardından birkaç günlük servis bakımı ve eve dönüş. Ama 20-30 kilo vermiş olarak, lavaboya bile tek başına gidemeyecek halde. Şimdi sıra duası kabul olanlarda. Ona gereği gibi bakıp, geceleri sırayla uykusuz kalıp, onun çocuksu kaprislerine aldırmayıp güç kazanmakta.

Babamız, her sözü dinlenir, her düşüncesine önem verilir biriydi. Öğretmenliğin vermiş olduğu, “biliyorum ve dediğim doğrudur,” edası hayatının bu son demlerinde onu en çok hırpalayan husûs olmuştu. Öyle ya 2 çocuğunun kollarında tuvalet ihtiyacını giderip, temizlik için de onlardan yardım almak hastalığın en acı yönüydü ona göre. Bunu bakış-larından ve sabır çekişinden anlamamak mümkün değildi.

Kardeşlerin hiçbiri hasta bakmanın zorluğunu bu kadar kısa süre-de anlayabileceklerini düşünmemişlerdi. Bu süreçte yaşanan zorluklar yapılan duaları yeniden akla getirdi. Ailesinden istediğini zorla alan şımarık çocuklar gibi Rabbimiz’in karşısında boyun bükmüş bir halde iken ailemizin direği konumunda olan en büyük abimiz babamızın eve geliş-inden birkaç gün sonra mahalle pazarında yığılıp kalmış, ambulansın 2-3 dakikada gelip hastaneye yetiştirmesi sonucunda kalp krizi teşhisi ile ameliyata alınmıştı. Hastanın başındaki yakını olarak doktorun beni bir kenara çekerek, “her sonuca hazır olun,” dediği anda son günlerde yaşanılanları, bir tefekkür zinciri içinde bağladım birbirine. Hele de babamın boşalttığı yoğun bakım yatağında onu yatarken görünce tevâfuk nedir, daha iyi anladım.

Herkesin anlaması gereken bir şey vardı. Rabbim’in terbiye metodu şuydu: Îkâz edilirsin, ısrarcı olursan îkâzın şekli değişir. Yani kim hangi dilden anlıyorsa terbiyesi o yönlü olur.

Sıralı ölüme râzı olmayana sırasızı mı gelir? Rabbim bu duygularla bizi şöyle bir salladı sanki. Sonra olması gerekenler oldu. Babamız birkaç ay daha bizimle oldu. Yürümeye başladı. Soframızda yine baştâcımız oldu. Ailemizin her ferdi anladı ki, onun ve abimizin yaşadıklarıyla bize bir mesaj verilmişti. Ne mutlu Rableri’nin mesajını alanlardan olanlara.

Yolcu yolundan kalmazdı elbet. Bizimki de öyle oldu. Bizi kırmadı birkaç ay erteledi yolculuğunu. Ama 4 ay kadar sonra yeni bir krizle ayrıldı evden. Kapattı gözlerini tam 47 gün. Adım adım uğurladı önce tüm organlarını, böbrek karaciğer vs. O üzerine düşeni yapmış, “Allah’a ısmarladık,” demişti. Şimdi geride kalanlara düşen, “güle güle,” demekti. Artık herkes hazırdı. Dillendirmese de, konduramasa da. Allahım ne güzel hazırladın bizi yolcudan ayrılmaya. Yolcu yolunda gerek. Mekânı cennet olsun.

Sonuç olarak, yaşadıklarımız her ne olursa olsun bilelim ki, biz görsek de görmesek de, anlasak da anlamasak da, HER ŞEY MÜKEMMEL.

Selâm ve dua ile.






Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   101   102   103   104   105   106   107   108   ...   184




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin