(1)"Ellezi halaka'l mevte ve'l hayate li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelen" âyet-i kerîme’since dünyaya geliyoruz, ama gerçekte “ölüyoruz.” Bu hâlimize en iyi gelen sûre “Yâ’Sîn” dir. Yaşayan ölülere Yâ’Sîn Sûresi her mevlidde okunur. Zâhirde ölülerimize bağışlarız ama bâtında kendimize…
(2) Efendi Babamız’ın elini tuttuğumuzda “öldürmeye başlıyoruz. Emmâre ve levvâmenin üzerimizdeki etkilerinin kalkması “öldürme” ile eş değerdir. Ki doğmaya vesile olsun.
(3) Gaflet hallerinin gitmesi; doğmaktır. Sis bulutu gibi saran ve birkaç hâl ile sınırlayan kayıtlılıktan kurtuluş; “doğmaktır.” Her esmânın yaşamasına izin vermek, onun doğuşuna izin vermektir. Bu da ancak İnsân-ı Kâmil eliyle olur. Kendimizi kazanmak, kendini kazananla olur. Tıpkı sa’yı bitirdiğimizde saçımızı, saçı kesilenin kesmesi gibi.