(1) Kendisine ciltler içine kaydedilmiş bilgiler geliyor. Hepsini güzel buluyor. Kendi ilâhî varlığı ile Ef'âl âlemini birleştiriyor. Gönül âlemi nûrlanıyor, fakat yolculuğu devam ediyor.
(2) Biraz daha çalışarak asıl olan metinden hâdiselerin değerlerine göre bazılarını çıkartarak kendisine daha küçük hacimli ciltler hazırlamışlar. Tevhîd-i Esmâ mertebesi, filleri meydana getiren isimleri birliyor. Yani varlığın Allah’ın güzel isimlerinden kaynaklandığını idrâk ediyor. Gönül âlemi daha da nûrlanıyor. Bir mertebe daha yükseliyor.
(3) Kendisine tek cilt hâlinde bir kitap sunuluyor. Bu sefer de Tevhîd-i Sıfat isimlerin kökenlerinin Allah’ın sıfatlarına dayandığını, her şeyin aslında bu sıfatlardan (Hayat, İlim, İrâde, Kudret, Kelâm, Semî, Basar) kaynaklandığını idrâk ediyor. Bir mertebe daha yükseliyor.
(4) Görevliler sayfa üzerine Doğdular-Yaşadılar yazmışlar. Padişah burada sıfatların kökenlerinin Allah’ın zâtına dayandığını ve varlıklarını O’ndan aldığını idrâk ediyor. Tevhîd-i Zât mertebesinde, kendi zâtının aslında Allah’ın zâtından başka bir şey olmadığını idrâk ediyor. İzâfi varlığını kaybediyor. Onun yerine Hakkani varlığını, zâtını bulmuş, Hakk’la bâkî, bakâbillah olmuştur. Artık bu kimseler ölmezler. Çünkü ölmeden evvel ölüp daha bu dünyada iken Hakk’la ve Hakk'ta dirilmişlerdir.
(5) Padişahın rahmetlik olması ise Kâmil İnsân olması anlamındadır. “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” İçi ve dışı Hakîkat-i Muhammediyye ile bezenmiştir.