GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (5) doğdular, yaşadilar, ÖLDÜRDÜler



Yüklə 1,01 Mb.
səhifə167/184
tarix07.01.2022
ölçüsü1,01 Mb.
#80530
1   ...   163   164   165   166   167   168   169   170   ...   184
*************

HAYAT(doğum+ölüm)

Hayatın en önemli olaylarından biri doğum, diğeri ölümdür. Aslında Tebâreke Sûresi 2. âyetinde “Ellezi halâkal mevte vel hayate liyeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ, ve hüvel aziyzül gafur” insanların doğduğunda ölüm sürecinin başladığını Rabbimiz belirtiyor. Dünya kurulalıdan beri yeryüzünde canlı görüldüğünden beri ölüm o zaman başlamıştır. Tek canlı kalmadığı zaman ölüm mahlûku bitmiştir. Ölüm bir anda oluşan bir şey değildir. Ölüm sahnenin kapanması, kişinin öldüğü anı bir anda oluşan süreç değil. Ölüm kişiyi öldürmedi; daha hayattayken gerçekleşiyor

Normalde bize ölümü yaşamın karşıtı olarak düşünmeyi öğrettiler. Ölüm olmadan yaşamın mümkün olmadığını, ölümün yaşamın var olmasının sebebi olduğunu yeni öğrendik. Aslında onun yüzünden yaşam kendini her an yeniliyor. Eski yapraklar düşüyor, yeni yapraklara yer açıyorlar. Bir kapı kapanıyor, öteki derhal açılıyor. Ölümün de süresi olan bir mahlûk olduğu belirtilmiş ve Efendimiz’in (s.a.v.) bir hadîsinde: “Kıyamet günü ölüm koyun sûretinde gelir. Koyun cennet ve cehennem arasında boğazlanır ve artık ölüm yok olur (aklımda kalan özet yorum, hadîs-i şerîfin tam metni değil),” belirtilmiştir. Ölüm yaşayanların üzerinde süreçtir. Süreci olan bir şeydir. Mahlûktur. O halde ölüm denen mahlûk “nefsi emmâre ve levvâme” üzerinde geçerlidir. Doğduğumuz zaman ölüyoruz. Ve bu arada “ölmeden evvel ölünüz” hâline gelinceye kadar ölüm süreci devam ediyor. Ölüm süreci kıyamete kadar devam edecek.

Doğduk nefes aldık, öldük nefes verdik. Nefes alıp verme hayatın ritmidir. Seyr-ü sülûkte Terzi Babamız (nefesi verdiğinde fenâfillâh, nefesi aldığında bakâbillâh) nefes seyri olarak; âlemde de çok seri olarak yaşanan her an yaşanan doğum ve ölümü “anlık seyr” olarak, “madem ki bu seyirler yapılıyor, o halde bilinçli olarak yapmaya ne mâni vardır?” diyerek de muhteşem şekilde ifade etmişlerdir. Cenâb-ı Hakk öğrendiklerimizi idrâk etmemizi, hâl etmemizi nasip etsin. Hepimiz her an doğup ölüyoruz. Algılarımız bunu tespit edemiyor. Mevlânâ Hz.’leri, üzerinde ateş yanan çubuğu hızla sağa sola hareket ettirdiğimizde ateşin sürekli yandığı izlenimi uyandırdığını söyleyerek bu örnekle bunu bize açıklıyor. Âlemin ve kendimizin devamlılık üzere olan bir hayatın içinde olduğumuzu ve öyle yaşadığımızı zannediyoruz. Elektrik kesik kesik geliyor. Biz aydınlığı tespit ediyoruz. Sık halde ölüp diriliyoruz. Hep yaşadığımız anı tespit ediyoruz.

Buraya kadar olanlar bütün âlemde geçerli husûslar. Bir de bizi ilgilendiren özel yönü var. Acaba gerçekten dünyaya inebildik mi? Âdemî mânâyı beden mülküne indirebildik mi? Yoksa sûret üzerinde etkili olan doğum-ölümle mi ilgiliyiz?

Rabbimiz Yâ’sîn Sûresi 12. âyetinde “innâ nahnü nuhyil mevta” hükmünce, bir İnsân-ı Kâmil’in elini tutup dirilmemizi istiyor. Cenâb-ı Hakk’ın izniyle bu âyetin tahtına girersek bizim de dirilmemiz gerçekleşir. Doğum-ölümün hakîkatine erebiliriz. Gerçek doğumumuz başlamış olur.

Âl-i İmrân 3/185 ”külli nefsin zaikatül mevt” (her nefs ölümü tadacaktır), hem ölümü bildiren hem de ölüm yok diyen, insanın ölmediğinin delili olan âyet. Yani ölümün olmadığı ölümü bildiren âyet. Ölümün hakîkatini bildiren âyet.

Doğum ve ölümün de her mertebede ifadesi vardır. Hakk’ta bâkî olanlar ölümü zevkle tadarlar. Bu kimseler ölmezler, çünkü ölmeden evvel ölüp bu dünyada iken Hakk ile ve Hakk’ta dirilmişlerdir. Biz beden olmadığımız için bunun dışına çıkmışsak, arabadan inme gibi olağan hâdise oluyor.

Allah ismi zıtlıkları birleştirir. Doğum ve ölüm iki zıt birleşince Allah isminde sonsuzluk olur. Her esmâ zıttıyla kâim, doğum ve ölüm birbirini tamamlıyor, birbirinin içinde. Doğduk aslında öldük; öldük aslıda dirildik. Efendimiz, “ölmeden önce ölünüz,” diyerek bir bakıma “dünyadayken ölümü öldürünüz,” diyerek bize rahmet olmuştur. Peygamberimiz “cevamiül kelim” olduğundan sözlerini her mertebeden sonsuz mânâlarda değerlendirebiliriz.

Doğdular, yaşadılar, öldüler” cümlesi sırf padişahın değil, herkesin ortak kaderi olan kelimelerdir. Her mertebelerden de değerlendirilebilir. Kendi hayat anlayışım içinde bu cümleler Zât-ı Mutlak’ın âlemde ilk olarak faaliyete geçen sıfatı “HUB” yani muhabbet sıfatı olduğunu idrâk ettirdiler. Olmakta olanı anlamaya çalışıyorlar, olanın olması gerektiği gibi olduğunu, kendilerine ait bir varlıklarının olmadığını öğrendiler, idrâk ediyorlar. Hayatlarının Hakk’ın hayatı olduğunu öğrendiler. Zıtlıkları tevhîd etmeyi öğreniyorlar. İlm-i İlâhi ile dirilmeye çalışıyorlar. Cenâb-ı Hakk’ın mertebeleri olduğunu öğrendiler, hayâl ve vehimden kurtulma yollarını öğreniyorlar, şeklinde eklemeleri yapabilirim. Özet bir kelime istenirse hûb ve sevginin ilme dönüşmesi “irfân” beni en çok etkileyen kelimelerdir. Neden hûb denirse kime baksam ne yana dönersem döneyim herkesin her şeyi sevdiğinden yaptığını görüyorum. Aslında herkesin sevdiği de farkında olmasa bile Allah’tır. Şarkılar onu anlatıyor.

Türlü sûretlerde sevilen O. Seven O. Cenâb-ı Hakk’tan ayrı olma yanılsaması kalktığında sevgi ortaya çıkıyor. Sevgi doğuştan geliyor. Ama dünyanın ve toplumun hipnozuna girdiğimizden o hûb, muhabbet çarpıtılmış halde nefret, öfke şeklinde çıkıyor. Her şey İlâhî aşkın tezahürü. Ve ya bunu hissedemeyenlerin bunalımı.

Çocukluğumu çok güzel yaşadım. Fakat çocukluğumda bana hâkim duygu anneme olan aşkımdı. Annemi neredeyse ergenlik çağına kadar büyük bir aşkla sevdim. En küçük kardeşimin doğacağı zaman öleceği söylenmişti. Gece gündüz ölmesin diye dua ederdim. Bu sevgi beni aslında hakka akort ediyordu. Mecaz hakîkatin köprüsüdür demişler. Başıma gelenleri şimdiki irfâniyet bilgisiyle değerlendiriyorum. Bu doğa daha sonraları irfân eğitimiyle dengelendi. Nefsânî sevgiler, esmâlar, ilgiler hakîkatine çevrilmeye çalışıldı. Duygularımın çoğu alındı gibi.

Çok şanslıyım, Cenâb-ı Hakk gerçek Hakk sohbetleri dinleme; sohbetlerin nûrundan, mânâsından, rûhundan faydalandırma, bunların sonucunda kapasiteme göre kendini tanıma imkânlarını sağlıyor. Yolla-rımı açtı. Bundan sonra da açar İnşeallah. Sonsuz şükürler olsun ya Rabbim! Nefesi rahmâni sürekli üfleniyor

Efendi Babamlar’la karşılaştıktan sonra hayatım huzurlu bir hâl aldı. Efendi Babamlar’la karşılaşmam bir Berat Kandili gecesi oldu. Kelime-i Tevhîd kitabına başlamışlardı. Hemen oracıkta Rahmân Sûresi ve yeni çıkmış Kelime-i Tevhîd kitabını hediye ettiler.

Efendi Babacığım ve Nüket Anneciğim, sizleri ilk gördüğümde Hz. Ali’nin (r.a.), “ilim bir nokta idi cahiller onu çoğalttılar,” sözü içimde sürekli yankılandı.

Kendini keşfetme yolculuğunu Efendi Babamız’ın ve Nüket Annemiz’ in manevî rehberliği altında huzurla yapıyoruz.

Efendi Babacığım ve Nüket Anneciğim sizlere çok teşekkür ederim. İki ellerinizden öperim. Sağlık sıhhat ve afiyetler dileriz. Allah sizlerden râzı olsun.




Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   163   164   165   166   167   168   169   170   ...   184




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin