GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (5) doğdular, yaşadilar, ÖLDÜRDÜler



Yüklə 1,01 Mb.
səhifə18/184
tarix07.01.2022
ölçüsü1,01 Mb.
#80530
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   184
Kendi hayatıma dâir

Efendim, bu kısımda elimden geldiğince düşüncelerimi size aktar-maya gayret edeceğim. Düşüncelerimi diyorum, çünkü yaşadığım bir olayı aktarmaktansa düşüncelerimi yazmayı düşünüyorum. "Doğdular, yaşadılar" hikâyesinden de hareket ile yaşanılan şeylerin bâtın mânâdaki anlamlarının toplamı olarak gördüğüm düşünceleri yazmak istiyorum. Lâkin yoğun bir kafa karışıklığı içerisindeyim. Size sormayı düşündüğüm bazı konuları da bu yazı içerinde aktarmış olacağım.

Öncelikle kendimi yanlış ifade etmemek için birkaç bilgi vermek istiyorum. Allah, 31 yaşıma geldiğim şu günlere kadar dünyevi mânâda ne istediysem lütfetti. Şükürler olsun. Son olarak da çok güzel bir kız evlât verdi. Binlerce şükürler olsun ki, çok mutlu bir ailem var. Maddi mânâda da her şey yolunda. Öyle ki, geçen ramazan tüm oruçlarımın öncesinde kabul olması temennisiyle ettiğim dua "şükürlerimin kabul edilmesi" idi. Kendim ile ilgili bu bilgiden sonra sıkıntılı olduğum konulara gelmek istiyorum.

Yazının başında da belirttiğim gibi, hayatıma dair bir olayı size aktarmak yerine düşündüklerimi, teffekürlerimi aktarmak istiyorum. Sizinle tanışmadan öncesine kadar, hayatıma dair önemli anlar vardı benim için. Sizinle tanıştıktan sonra yaşanılanların anlamı/anlamsızlığı farklılaştı. Siz şöyle demiştiniz. "Çalışmalara başladıktan sonra, bir arabanın yolda gitmesi gibi, devamlı gördüklerin değişmeli, eğer yerinde sayıyorsan gördüklerin değişmiyorsa zorlamanın mânâsı yok." Benim için aynen bu şekilde oldu. Düşünce dünyam o kadar hızlı değişmeye başladı ki artık gördüklerim eskisi gibi değil. Dünyayı farklı algılamaya başladım.

Geçmişte çok fazla nefsime uyup haram işler yapmış biri olarak, cum’a namazlarını ve orucumu asla kaçırmadım. Son 4 yıldır namaz-larımı da aksatmıyorum. Böyle bir mü’min olarak yaşamaya çalışırken içimde hep var olan bir sıkıntı vardı. Bu sıkıntı dünyada var olan, haya-tımdaki herhangi bir şeyden kaynaklanmayan, nedenini açıklayamadığım giderek derinleşen bir sıkıntıydı. Bir mertebede bir şeyler yaşıyordum. Olumsuz herhangi bir veri olmamasına rağmen, bu sıkıntının var olduğu mertebede her şey mânâsız geliyordu. Farzları yerine getiren bir mü’min olmak bu sıkıntıyı hafifletmiyordu. Arayışlarım devam etti ve sonunda Allah bana sizi tanımayı lütfetti.

Size sorular sormuyordum ama sohbetleriniz sırasında sorularıma cevap buluyordum. İçimdeki sıkıntıya bir anlam vermeye başladım. Bu sıkıntının aslımı bilmemekten kaynaklandığını anlamaya başladım. Aslını bilmediğim "ben"i, başka bir şey gibi konumlandırdığım içindi bu sıkıntı. Gönlüm şimdi de olduğu gibi sizinle doldu. Şükürler olsun.

Verdiğiniz ödevleri uygulamaya başladıktan çok kısa bir süre sonra çok ciddi değişiklikler fark ettim. Rüyalarımı sizinle paylaştım. Normalde hiç yaşamadığım bir şeydi bu tip rüyalar görmek. Sizin yönlendirme-lerinizle her şey çok güzel gidiyordu. Bu konuda ben bile yaşadıklarıma hayret ediyordum. O dönem sizin sohbetlerinizin yanında internetteki geçmiş Fusûsu´l-Hikem sohbetlerinizi de takip ediyordum.

Bir vesile ile Manisa’ya ailemin yanına gittik. Benim babam da annem de 5 vakit namazında olmalarına karşın şeriat mertebesinde kalmayı tercih eden insanlar. Bu yüzden size olan intisabımdan onlara bahset-medim. Anlayamayacaklarını düşündüğüm için de Manisa'da bulun-duğumuz bir hafta süresince ödevimi yapmadım. Ne olduysa bundan sonra oldu. Yazdı ve siz İzmir'deydiniz.

Benim Allah’a şükür maddi bir sıkıntım yok diye söylemiştim size. Kendime ait bir firmam var. Onunla ilgili işler yaparak maişetimi kazanmaya çalışıyorum. Siz de iyi bilirsiniz, ticari faaliyetlerde kendini çok güvende hissetmek pek mümkün bir şey değildir. Çok sıkı çalışmak gerekiyor. Ben de bu rızık işinde sanki benim elimdeymiş gibi çok endişe yapıyorum. Manisa'dan döndükten sonra işler yoğunlaştı. Bu yoğunlaşma yüzünden çok geç saatlere kadar çalıştığım oldu, sık sık. Çoğu zaman sabahlayarak işleri yetiştirdim. Bu dönemde de ödevlerimi yapamadım/ yapmadım.

Bazı dönemlerde birkaç gün işin yoğunluğunun azaldığı zamanlar oldu ve farkına vardım ki ben ödevleri yapmamayı bir alışkanlık hâline getirmişim. Gönlüme baktım. (Siz çok daha iyi bilirsiniz.) Sizin gönlümdeki yerinizde en ufak bir değişme yok. Aksine size olan sevgi giderek artıyor. Size olan sevgimden dolayı da utandım. Hem ödevlerimi yapmıyordum, hem de sizi sevdiğimi söylüyordum. Kendime biraz kızdım. Sonra işlerin yine yoğunluğu başladı. Kendimle başbaşa kalamadığım için çok fazla düşünmeden geçirdim bir müddet. Arada ödevlerimi yaptım. Ama meselâ bir gün Tebâreke Sûresi’ni okumuyor-dum, bir gün Kelime-i Tevhîd’leri tam yapmıyordum. Özet ile ödevlerimin hakkını vermemeye başladım. Geceleyin hiçbir zuhûrât görmemeye başladım. Ödevlerimi aksattığım için zuhûrâtların kaybolduğunu düşün-düm.

Zuhûrâtlar kaybolduğu halde, idrâk düzeyim geriye gitmedi. Hatta ilerledi bile diyebilirim. (Belki de ben öyle sanıyorum.) Mesela, eskiden dua ettiğim farklı konular vardı. Sağlık, sıhhat, afiyet, helalinden bol kazanç için dua ederdim. Zamanla dua etmediğimi fark ettim. Ettiğim tek dua "şükürlerimin kabul olması" içindi. Ramazan boyunca şükür-lerimin kabulü için dua ettim. Başka bir şey için dua etme isteği içimde yoktu. Sizin evinize misafir olup sohbetinizi dinlediğimizde bunu size sordum.

Ödevler konusunda eski şevki edinebilmek için yollar düşündüm. Maişet kazanma konusundaki endişem o kadar fazla ki, o konuda sıkıntı yaşamamak için hep birinci önceliğim o oluyor. Siz sohbetinizde "hayatınızdaki birinci sıradaki derdiniz bu olmazsa bu iş olmaz,” dediniz. Ne yazık ki ben bunun önüne geçemiyorum. Daldığım zamanlarda, maişet konusunda kafa yorarken buluyorum kendimi. Rızık mevzû-sundaki Allah’ın takdirini iyi bildiğim halde, sanki benim elimdeymiş gibi bu konuda dert sahibi oluyorum. Artık ödevlerimi yapmama nedenim bazen zamansızlık, bazen de tembellik. Karışmış durumda.

Muharrem’in başından beri riyâzet ve oruç ile ödevlerimi düzenli hale getirmeye çalışıyorum. 4 gün (hasta olduğum vakitler hariç) oruçlarımı da aksatmadım.

Tekrar tekrar bakıyorum gönlüme, size karşı sevgim giderek artmak-ta. Bunu siz daha iyi bilirsiniz. Lâkin ödevlerimi yapamadığım vakitlerde hem kendime kızıyorum, hem sizden utanıyorum. Maişet kaygısı inanın nefsime hoş gelen bir şey değil. Beni çok yoruyor. Ama buna engel olamıyorum.

Bu aralar yine dua etme isteği geldi içime. Size daha lâyık bir derviş olmak ve Efendimiz’in (s.a.v.) yolunda daha sağlam yürüyebilmek için dua ediyorum.

Bunları size anlatabilirim ancak. Ödevleri aksattığım halde size karşı mahçup olsam da, yine size anlatıyorum. Sizden başka anlayabilecek yok.






Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   184




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin