GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (5) doğdular, yaşadilar, ÖLDÜRDÜler


BÖLÜM 2: KENDİ HAYAT HİKÂYEMİZDEN BİR BÖLÜM



Yüklə 1,01 Mb.
səhifə49/184
tarix07.01.2022
ölçüsü1,01 Mb.
#80530
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   184
BÖLÜM 2: KENDİ HAYAT HİKÂYEMİZDEN BİR BÖLÜM

Bir önceki bölümle ilgili açılma 76-5 doğdular yaşadılar hikâyesi adındaki dosyayı okur okumaz gerçekleşirken, bu bölüm sözde kendi hayat hikâyem olmasına rağmen tam 69 gün sonra açıldı.

Bu hikâye bir klüpten bir başka klübe transferim ve o klüpte geçirmiş olduğum 2 yılı kapsamaktadır. Bulunduğum klüpte çeşitli problemler yaşıyordum ve hedefimin daha yüksek olmasından dolayı bir başka klübe transfer olma niyetim vardı. Buna uygun olarak da transfer olmayı arzu ettiğim klüpten bana teklif geldi ve sezon sonu itibâriyle de transferim gerçekleşti. Her ne olduysa da zâten ondan sonra olmaya başladı.

Transfer olduğum klüpte can ciğer arkadaşım diyebileceğim takım arkadaşlarımın tamamı, senelerce milli takımda beraber pek çok şeyi paylaşmış olduğum kişiler, benim transferimle birlikte, benimle alâkası olmayan bir konudan dolayı bana düşman oldular. Hatta benim klüpten kaçıp gitmem için takımın küçüklerini bana karşı kışkırttılar. Takımın antrenörü de yine benimle alâkası olmayan bir konudan dolayı yaşanan bu hâdiseler karşısında bana düşman olan bu oyuncuların yanında yer alacak her türlü hareketi gösterdi. Sonuç olarak özetle hakîr görülme tatbîkatı 2 sene boyunca o klüpte yaşandı. Olayları anlamlandırmaya her ne kadar çalışsam da o zamanlar buna yeterli bir anlam getirememiştim. Daha sonraları her peygamberin kendi hayatında haksız yere tahkir edildiği, zulme uğradığı, dolayısıyla Hakk yolunda ilerleme gayretinde, niyetinde olanların da bu manevî neşe ile neşelenmesi kadar doğal bir şey olamayacağı gerek lâfzen gerek ilham olarak bildirildi. Ancak son zamanlara kadar bu hikâyeyi yazmamı sağlayacak gerekli olan husûs henüz bildirilmemişti. Nasip bu güneymiş.

Henüz bu olaylar olmadan evvel, transfer olmamdan evvel, bana düşman olan o arkadaşlarımla konuşurken bir konu açılmıştı: Maça çıkarken takım için mi oynamak doğrudur, yoksa kendin için mi? Arkadaşlarım doğru olanın takım için oynamak olduğunu ileri sürüyorlardı. Bense kendin için oynamanın doğru olduğunu söylüyordum. Onların takım için oynama husûsundaki argümanları takımın kazanmasının herkese yarar sağlayacağı, kendin için oynamaksa egoistliğe götürüp maçta kendini başarılı gösterip takımın mağlubiyetine sebep olacağıydı. Benim argümanımsa, kendisi için oynayan kişinin yapacağı en akıllı hareketin takımın kazanmasını sağlayacak işi yapmaktan geçtiği, takımın kazanamaması hâlinde kimsenin aklında o kişinin harika oyununun kalmayacağı, aksine tabelâdaki mağlubiyet skorunun akıllarda kalacağıydı.

Bununla birlikte ikinci bir argümanım daha bulunmaktaydı. O da kişi takım için oynarsa takımını değiştirdiğinde kafasındaki takım mantığının (putunun) yıkılacağı ve dolayısıyla eski oyununu oynayamayacağı. Halbuki kendisi için oynarsa nereye giderse gitsin aynı performansı sergileyebileceği idi. Ancak bugün anlıyorum ki ne takım için ne kendin için; yaptığın işi Allah için yapmak en hayırlısıdır. O gün o olanlar olmasaydı, yıllardır ilme’l söylenen bu söz bu gönülde vücûd bulamayacaktı. Allah râzı olsun.

Em… Ku…




Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   184




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin