GöNÜlden esiNTİler bir hiKÂye biRÇok yorum (5) doğdular, yaşadilar, ÖLDÜRDÜler



Yüklə 1,01 Mb.
səhifə14/16
tarix28.10.2017
ölçüsü1,01 Mb.
#17893
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16

Allah râzı olsun,

Hürmetle ellerinizden öperim...



(60) Ne.. Di.

Ve Aleyküm selâm Terzi Baba’m, Selâmünaleyküm Halîfem.



Bismillâhirrahmânirrahîm.

DOĞDULAR ; Anne karnında oluşumumuzu tamamlayıp doğmamız. Beşerî doğumumuz.

YAŞADILAR; Bir mürşide bağlanmadan önceki yaşamımız.

ÖLDÜRDÜLER; Mürşide bağlandıktan sonra daha önceki beşerî hallerimizi bırakmamız.

ÖLDÜLER; Mürşidle beraber olup kendimizi yok saymamız.

Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(61) Ne.. G.. Ka..

(Doğdular, Yaşadılar, Öldürdüler, Öldüler.)

Ve Aleyküm selâm Terzi Baba’m,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

Her şey önce doğumla başlar. Güneşin doğması, bitkinin doğması, hayvanın doğması ve insanın doğmasıdır. Beşer olarak insanın oluşması ve sonrasında doğum gerçekleşir. (DOĞDULAR) Bu da kırk haftada oluşur. Dört mertebeden geçerek oluşum gerçekleşir. Şeriat, târîkat, hakîkat, marifettir. A’mâiyetden geçerek zâhir doğuma geçeriz. Aydınlığa kavuşmuş oluruz. Mürşidimizle ilk beraber sohbete katılmamızla ana karnına ilk bebeğin düşmesi gibi bizim içinde oluşum başlar. Sohbeti vücûdumuza geçirdikçe birtakım kendimizde değişiklikler olduğunu görürüz. Olaylara, insanlara bakış açımız değişir. Böylece yavaş yavaş doğum gerçekleşmiş olur.

Doğumdan sonra Peygamber ile yaşam gerçekleşir. (YAŞADILAR) Mim Muhammedi ile irfân olunma üzere diriliş başlar. Dirilmemiş hâliyle yaşam bünyede yaşatılmaya başlar. Sohbet ile bütün tatbîkatları bünyemize geçirip onların yaşamasını sağlayarak mânâ diriliğimiz ortaya çıkar. Zâhir küfürden kurtulup mânâ görünmeye başlar. Rabbani eğitimle mürşid tatbîkatı ile yaşanır.

Secdeye gelerek küfür, nifak, kâfir, şirk, nefret, inkâr bunları öldürürüz. (ÖLDÜRDÜLER) Artık yönümüz sadece ve sadece ALLAH’dır. Âdem’e secde ederek Mim Muhammed’i bünyemizde yaşatıp, hayvanî duyguları öldürürüz. Bu da mürşidimizin bize sunduğu ikram ve bizim de çabalarımızla, gayretimizle gerçekleşir.

Kelime-i Tevhîd ile ölüm gerçekleşir. (ÖLDÜLER) Her şeyin başı “İlâhe İllâ Allah” ve dâim bu olmalıdır. Allah hangimizin daha iyi olacağını denemek için ölüm ve hayatı yarattı. Burada artık dört hakîkat gerçekleşmiş olur. Yani, Kelime-i Tevhîd ve Kelime-i Risâlet’e sunma başlar. Böylece hüviyet gözükür. İllâ Allah hüviyeti müşâhede ediyor. İrade olarak ölüm başlamıştır.

Her mertebede de doğdular, yaşadılar, öldürdüler, öldüler gözükür. Önemli olan bunları vücûdumuza alıp hâle geçirmek ve görünür hâle getirmek. Herkese göre bu farklı zamanlarda ve farklı biçimlerde ortaya çıkar. Sohbet tek fakat lezzeti almak herkes de farklı şekilde olur. Nûh’un gemisinde selâm ne olursa olsun herkes lezzeti ona göre alır. Ama bu lezzettin en güzel görünmesi ise Âdem’e secdede olur. Orada doğum, yaşam, ölüm hepsini görebiliriz. Zâten sohbet anında da Âdem hüviyetimizle bunları görüyoruz.



Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(62) Öz… Du…

Ve sleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

Hikâyenin yaşam döngüsü bana göre aşağıdaki şekilde olmalıdır.



YAŞADILAR - ÖLDÜRDÜLER - ÖLDÜLER - DOĞDULAR

Asıl olan hayat, öldükten sonra başlayacağı için, döngünün tamamlanıyormuş gibi gözüktüğü yer (öldüler kısmı) aslında doğuma, yani yeni başlangıca, tekâbül etmelidir. Bu sebeple en sonda yeni başlangıcı temsilen DOĞDULAR yer almalıdır.

Hayata geliyoruz, yaşıyoruz. Bu yaşamı öldürerek geçirdiler ancak kendileri de sonunda öldüler. Fakat en sonunda hepsi yeniden doğdular.

Hikâyenin ısrarla kısasının istenmesinin bir sebebi de aslında kendi-mizi keşfedene kadar hayatın hızlıca ve kısaca geçip gittiği mesajında olabilir diye düşünüyorum.

Rehberim, aklım erdiğince, dilim döndüğünce anladığımı aktarmak istedim.

Sürç-i lisan ettiysem affola.



Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(63) Pı.. Ça..

Ve aleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

Doğma, insanın oluşması beşer hâliyle olur. Ama asıl doğma, kişinin Muhammedî bir Âdem gönlünü kabul etmesi ve onunla beraber olmasıyla olur. Bu doğma kişide var olan, ama görünmeyenleri açığa çıkarır. Bunlar da ancak Âdem için secde etmek ve dâim gönül secdesinde olmakla görünür. İslâm’ın remiz rakamı olan dört her yerde karşımıza çıkar. Allah Âdemi muhatap almış ve nizamını ona göre kurmuştur. Burada da dört nokta karşımıza çıkar. Bunlar küfür, nifak, şirk, inkârdır. Âdem için secde yapılıyorsa bunlar açığa çıkmaz. Ama benlik ön plânda olursa hepsi harekete geçer. Mûsâ zamanında mülk edinme hâli, İsâ zamanında kendi kendine din icat ve geçmişten kalan haller görülür. Bunların hepsi bizde mevcuttur. Bünyemizde Yahudi ve Firavun hâli vardır. Ama biz tevhîd hakîkatındaysak bunlar bir şey yapamaz. Bu da ancak tatbîkatta Âdem için secde noktasını yaşamımıza geçirerek olur.

Mânâda yaşam ölümle başlar. Allah irfân olunmayı istiyor. Hayatın olması diriliğin olması da ancak Muhammed’i kabul ile olur. Bunu kabulde olmayanlar ölüdür. Çünkü âlemlere rahmet olan Muhammed’dir, diriliktir, yaşamdır. Odur her şeyin aslı... Bunu kabul ve tasdikte olanlarda oradan aldıkları dirilik ile diridirler. Her şeyin kaynağıdır, ana noktasıdır çünkü... Bu her zaman devam etmektedir. Risâleti taşıyan Muhammed’dir. İşte gerçek yaşam bununla olmak ve rızâda olmaktır. Yoksa diğeri ne yaşam olur ne de kendini bilmek. Hüve; görünmedir. Her zaman her dâim diridir. Şeyh-i Muhammed’dir. Nebîler, Sâlihler, Sıddıklar, Şehidler hepsi aynıdır. Muhammedî Âdem gönlü ile olmaktır dirilik. Ona uymak, söz dinlemektir. Bunu hayata geçirmek tatbik etmektir. Muhammed olmadan asla olmaz ve olamaz.

Kelime-i Tevhîd Risâlettir. Aslında ölümle başlar doğum. Burada da dört sayısı yine cismin kırk haftada meydana gelmesiyle karşımıza çıkar. Tevhîd’de isek Allah'ın makbul tutmadığı haller içinde olamayız. Bunlar geçmişten gelen takıntılar, hevâ, bünyedeki firavun yani mülk hâli ve yahudi hallerimiz. Bu da ancak Muhammedî bir Âdem gönlü ile gönüllenerek kontrol altına alınır. Mürşid elindeki Zülfikar ile (Zâhir-Bâtın) bunu yapar. Bu fikriyatları, düşünceleri keser. Çünkü bu hallerle Tevhîd hakîkatında olunmaz. Bu fikriyat ve düşüncelerin ölmesi ile Allah'ın irfân olunma arzusuna gidiş başlar ve devam eder.

Allah Âdemi muhatap aldığından her şey buna göre işler. Bu dört basamağın sonunda Kelime-i Tevhîd ve Kelime-i Risâlet’e gelinir. Burada artık ne sen, ne ben vardır. Kendinden kendine bir görünme olur. Hedef hüviyettir. Arzda halîfe budur. Âdem diridir. Her şey gelir geçer ama Allah bâkîdir.

Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(61) Sa.. Di…

Ve aleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

Terzi Baba’dan gelen 76-5-Doğdular-yaşâdılar-hikâyesi” ile ilgili tefekkürü Rabbimin izni ve ikramı ile yazıp yolluyorum.

Pîriyet makamının tenezzülü ile 4 aşamada gelinen 4 makamın mecâzi anlatımı olan "DOĞDULAR, YAŞADILAR, ÖLDÜRDÜLER, ÖLDÜLER" hikayesinin sorusunu kendi anlayışımıza göre tekrar düzenlemek gerekirse şöyle bir sıralama yapmayı arzu ederim.

"ÖLDÜLER" : Tevhîd üzere yürümek ancak ve ancak vesile noktası olan Hidayetçi ile mümkün. Hakk makamı olan Mürşid-i Kâmil’e gelindiği ve ona mülâki olunduğunda önceye ait ne varsa, beşerî haller, eski alışkanlıklar, beşerî benlik, ölecek, "Lâ" olup mülk noktası yok olacak.. Ölecek ki o ölüden diri olan çıkacak ve Âdem sisteminin tatbîkatı başlayacak. Mânâ dirilecek.

"DOĞDULAR": Dervişin doğumu ancak Mürşid-i Kâmil ile gerçek-leşir. Bu canlanma, dirilme mürşidin himmeti ile insanın oluşma evreleri gibi aşama aşama olacaktır. Mürşidine gelene kadar geçen süre tıpkı ana rahmindeki bekleyiş gibidir. Bilinmeyen bir süre kadar beklenir, ta ki doğana yani Hidayetçiye uyana, Selâm inmiş Gönülle gönüllenene kadar.

"YAŞADILAR" : Mürşid-i Kâmil'in kabulü ile birlikte dervişte sistem çalışmaya, isimler tatbik olmaya başlar. Âdem programının içinde 28 peygamberin husûsiyetleri bulunduğundan, hepsini barındırır. Tatbîkatta Rabbimiz’in izzet ve ikramı ile O'nun lûtfettiği şekilde 28 peygamberin programı yaşanır.

"ÖLDÜRDÜLER" : Mürşid ve mürid bulundukları mertebeleri itibâri ile birbirlerinde ölürler. Ayrıca mürşid müridini Tevhîd üzere Hakk'a götürürken, bir mertebeden diğerine geçişlerde, yani her yeni mertebeye geçişte, ölüm hâli sürekli yaşanır.

Bu mecâzi anlatımda ki Kelime-i Tevhîd ve Kelime-i Risâlet’tir.

İkinci kısımla ilgili olarak ise söyleyebileceğim tek şey, mürşidimle doğduktan ve O'nda öldükten sonra anlatabileceğim ne "kendim" var, ne de "kendi hayatım"...

Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(65) Se… At…

Ve aleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

4 kelimeyle yazılmış olan, “Doğdular, Yaşadılar, Öldüler, Öldürdüler,” adlı çalışmamızda, düşüncemde oluşan açılım;

Terzi Baba mânâda, Efendi Baba tatbîkatta, Kevnîyetin mertebe makamı 4’tür.

Lâ ilâhe illâ Allah, hüve Muhammedür Rasûl Allah (İlâh).

Günahı işlemeden tövbe edilmez.

İnsanın beşer mertebesi ile doğdular. Esmâ sıfata geçiyor, sevgiyi öldürüyor.

1- İnsanın oluşma mertebesi (Dergâh)

2- Peygamberlerle yaşadılar

3- Kelime-i Tevhîd yönünde öldüler

4- Mürid ve mürşid ilişkisiyle öldürdüler.



Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(66) Su.. Yı…

Ve aleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

Terzi Babamız’dan biz kardeşlere ikram olarak lütfettiği (76-5 olan Doğdular, Yaşadılar hikâyesi) Halîfemiz tarafından bize ulaştırılmıştır Allah râzı olsun. Âmîn



DOĞDULAR YAŞADILAR ÖLDÜRDÜLER ÖLDÜLER

Vaktiyle memleketin birinde yaşayan bir padişah varmış, oldukça yaşlanmış kendinin ceddinin de hatıralarının ve savaşlarının kalıcı olması için sonraki nesillere ulaşması için etrafındaki görevli tarihçi ve yazarları toplayarak bunları yazmalarını istemiş.

Efendim, burada Allah’ın (c.c.) kulum diye hitap ettiği İnsân-ı Kâmil’in kemâlatının tatbîkata konması sırlarını görüyoruz. 4 makam üzere tatbîkat var. Vücûd kitabı yazılıyor: Şeriat, Târîkat, Hakîkat, Marifet.

Önce ciltler hâlinde kitaplar yazılıyor bunlar manevîyata girmeden önceki hâli kapsıyor. Nefs-i emmâre her şeyi biriktirmek, sahiplenmek... Günahlarımız, sevaplarımız bir hayli... Bunların bırakılması, yani Şeriat mertebesinden Allah’ın (c.c.) ef’al mertebesindeki rahmetine ulaşmak için... Gerçek doğum ancak Muhammedî Âdem gönlü bulup teslim olduğun zaman gerçekleşir. Târîkat mertebesinde mürşidin himmeti ile yol alınır, muhabbetle yaşamaya başlanır, öğrenilir, takunyalar kapıda bırakılır. Akıl nefse değil, nefis akla uydurulacak. Kırıcı dökücü halleri bırakıp, “Heze min fazlı rabb’î” öğreniyoruz. Tabi bu tatbîkatta sen bir de ben, 2’lik sistem içerisinde, yine ciltler yazılıyor, bu da çok uzun geliyor padişaha, “kısaltın,” diyor. Burada artık Öldürmek geliyor. Hakîkat mertebesi kişinin kendi varlığında Hakk’ın varlığından başka bir şey olmadığını idrâk etmesini, bunu unutmaktan sakınmasını gerektiriyor. Tamamen öldürmek için Bakara Sûresi’ndeki sarı ineğin kesilmesi lâzım. Gerçek manevî ölümün gerçekleşmesi, artık burada daha önceki bahs- ettiğimiz sakınmada kalkmıştır, çünkü o da bir ayırımdır ve sadece Lâ ilâhe illâ allah Hu ÖLDÜLER İnsân-ı Kâmil 12. makam.

“DOĞDULAR, YAŞADILAR, ÖLDÜRDÜLER, ÖLDÜLER” hikâyesinde padişahın, yani manevî zâtın, bu cümleye “şimdi olmuş,” demesi ve bir müddet sonra rahmetlik oluyor gerçek diriliğe ulaşıyor (Yâ’sîn). El İNSAN

Terzi Babamız’ın bize lütfettiği bu hikâye inşeallah biz derviş kardeş-lerde yeni açılımlara, oluşumlara vesile olur. Âmîn.



Bismillâhirrahmânirrahîm

Terzi Baba bize bir seyahatinden bahsediyor. Bana bir hayli düşün-dürücü geldi. Halîfemiz bize manevî zât boş konuşmaz diye îkâzda bulunmuş idi. Allah ondan râzı olsun ben de şöyle tefekkür ettim ki Terzi Babamız seyahatı ile ilgili çok şeye dikkat çekiyor. Burada İstanbul’dan Düzce’ye hicret var. Arza gelmek Âdemiyet ya Âdem sonra Bolu’ya. Hira Dağı’nı düşünüyorum... Cebrâîl’in üç kere sıktığı “oku” dediği Efendimiz (s.a.v.) ile sonra Düzce’nin Aydınpınar köyü balık çiftliği burada manevî bir sohbet ziyafeti yapıyor. Burada makam giydiriliyor. Yola çıkmadan önce öğle namazını kılmak için abdest alıyor, kendinden kendine bir arınma var. Camiye girip kendi bünyesinde mir’ac yapıyor ve halka dönüyor. Aydınpınar Köyü diyor Terzi Baba, demek ki biz dervişleri müjde aydın akan pınardan nasip alacağız. Âmîn.

Efendim benim için hayatımın dönüm noktası olan bir olaydan bahsetmek istiyorum.

Sene 1992’de İstanbul Maltepe’deki evimize taşındık. Bir zaman sonra yan blokta oturan bir hanımla karşılaşıyoruz, selamlaşıyoruz.

(Efendim benim babam manevîyatı güçlü bir zâttı. Çocukluğumdan itibâren gönlümde babamın yaktığını zannettiğim bir ateş vardı. Evlendim, zor bir eş, çocuklarım, dünya işleriyle meşguliyet, biraz cefâ, babamın vefatı yıl 1992.)

Epey bir zaman sonra bu hanım bana gelmek için haber gönderdi, buyur ettim. Şaşılacak şey, hanımı yeni tanıyorum. Kapı çalındı. Hanımla biz öyle bir kucaklaştık ki sanki çok eskiden tanıyormuşum gibi. Bir yandan ağlıyoruz. O zaman sebebini pek çözememiştim. Arkadaşlığımız uzun bir süre devam etti ve beni 2008 yılında mürşidim ile tanıştırdı ki bu tanışma benim doğumumdur. Demek ki 1992 yılındaki tanışıp ağlamam doğumumun habercisi imiş. Şimdi bulmuş olduğum Vechimi vechine, gönlümü gönlüne bağladığımdan selâm aldığım gönülden Rabbim bizi ayırmasın. Âmîn. Hürmetle ellerinizden öpüyorum.



Allah râzı olsun.



(67) Ta… Şa…

Ve aleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

Beşerî yaşamda doğmak kesrette çokluktur. Ancak mânâ hayatımızda doğmak mürşidimizle karşılaştığımız "an" o "an" doğmak, varolmak, kıyam yani diriliştir. Var olmak ve yok olmak (ölmeden önce ölmek) arasındaki "yaşadılar", "öldürüldüler" anlamı ise seyr-ü sülûkta yaşam yolculuğunda yaşanan her mertebenin diğer bir mertebeye geçiş tecellîsinde mürşid tarafından öldürülmeleridir. Öldüler ise ölmeden önce ölmek yani kahhar tecellîsi ile Fenâfillâh makamından Bakâbillâh makamına geçiş tecellîsinde Ârif olmaktır, yokluktur, hiçliktir, "Lâ" dır. Rabbim bu döngü içerisinde üzerimizdeki nimeti tamamlamayı nasip etsin. Âmîn.



Not: Bu kıssadaki hikâyede padişah, mürşiddir. Müridlerine araştırması için verdiği görevin 3. kerede kabul olunması (ilme’l, ayne’l, hakka’l’dir)

Tevhîd üzere hayatımdaki bir anım;

21.05.2007 tarihinde kalp ameliyatı oldum. 3 ana damar değiştirildi. Beşerî hayatımda yeniden doğmuştum. Ameliyattan 1 hafta sonra, bir anda tansiyonum düştü, fenalaşıp yere düştüm. Beşerde 2. kez ölmüş-tüm. 3.’de kalbi tekrar monitöre bağlayıp çalıştırdılar.

3. kere yaşama dönmüştüm. Bir sene sonra 2008 senesinde Rabbim bana bu kapıyı lütfetti. Çünkü Rabbim’in arzusu bu kapıda kulluğumu tamamlamaktı. Elhamdülillâh.

Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(68) Ta.. Bu..

Ve aleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

Doğdular; Bizim mürşidimizi bulmamızla manevî doğumdur.

Yaşadılar; Yaşam ölümle başlar. Peygamberler ile yaşam olur. Çünkü Hakk yolunda mürşidsiz yürünmez. Muhammed (s.a.v.) bu yolun başıdır. Her şey onun etrafında döner. Teslimiyet kabul ve rızâ ile olur ve devam eder.

Öldürdüler; Kişinin içindeki kabul olmayan, nefsin hevâ ve heveslerinin mânâda bunların ölmesi.

Öldüler; Kişinin benliğinin ortadan kalkması ve Lâ ilâhe illâllah hakîkatına gelinmesi.

Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(69) Tu.. Sa..

Ve aleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

Allah, A’dem’de "Lâ" iken önce ölümü yarattı.. Ehadiyet ile yokluğun "Lâ" ifadesi ile görünmesi görünmezliği görünür kılar, İşte "Doğum" budur.

"Lâ" doğdu, İlâh olarak Lâ'dan çıkarak yaşamaya başladılar. İlâhlaşma başladı. İlâh isim kazandı. "Lâ" öyle kudret ki ilâhı kendisinden çıkarıyor. İlâhlaşınca kaldırıp atıyor. Yani öldürüyor. Mürşid - Mürid ilişkisinde ne mürid ne mürşid öldüler, ikisi de birbirinde kayboldular. Esmâ tatbîkatında nefsi benliği "Lâ" edip öldürdüler, "İllâ "deyip öldüler.

Kendimle ilgili hayatımda yaşadığım önemli bir olayı anlatmak isterim;

2003 yılında hamile olduğumu öğrendiğimde şaşkınlık, endişe, sevinç ve heyecan duygularını bir bütün olarak içimde hissettim. 2004 yılı 2 Ağustos tarihinde doğuma girdiğimde ve kızım Di… 'yı kucağıma aldığımda, Rabbim’in bana sunduğu anneliğin, en büyük lütuf ve yüce bir değer olduğunu anladım.

Birkaç gün sonra Çocuk Doktoru Di… 'nın kalbinde delik olduğunu ve yaşamı boyunca ilaç alarak sürdüreceğini söylediğinde, o an kendi kalbimi vererek onu kurtarabileceğimi düşünmüştüm. Bütün dünyanın başıma yıkıldığını zannetmiştim.

Anneliğin ne kadar yüce bir değer olduğunu fakat bir o kadar da âciz olduğumu bu rahatsızlığı öğrendiğimde hissetmiştim.

Bu benim sınavımdı, derdi veren Rabbim dermanını da verir düşüncesiyle Rabbim’e döndüm, O’na olan yakınlığım bu vesileyle arttı. 2009 yılında Efendimiz’i (s.a.v.) rüyamda görüp, selâmını ve davetini aldığımda manevîyatın önemini ve her şeyin Rabbimiz’in tecellîsi olduğu-nu onun dilemesiyle, her şeyin meydana geldiğini anlamaya başladım. Rabbim benim ve bu kervanda yürüyen tüm kardeşlerimizin tefekkürünü ve manevî gücünü arttırsın inşeallah.

Allah râzı olsun.

Hürmetle ellerinizden öperiz…



(70) Üm… De……..

Ve aleyküm selâm Terzi Babam,



Bismillâhirrahmânirrahîm.

BİR HİKÂYE , BİR ÇOK YORUM” çalışmalarının beşincisi olan (76-5-doğdular yaşadılar hikâyesi) hakkındaki ödev değerlendir-meyi arz ediyorum:



5 inci çalışma:

CEM MAKAMI’na ait; kendimizdeki ef’âl, esmâ, sıfat ve zât olarak gerçek kimliğimizle, kendimizi cem edebilme, Cum’aya, Cum’anın a’sındaki ahadiyet ile zât tecellîsini hâle geçirme çalışmasına işaret;



(76 – 5) : 7 : ETTUR’U SEB’A (YEDİ TUR); Nefsin Emmâre, Levvâme, Mülhime, Mutmeinne, Radiye, Marziye ve Safiye mertebelerindeki seyir ile iç âlemin tanınması

6 : HAKK MAKAMI

5 : HAZARÂT-I HAMSE (BEŞ HAZRET MERTEBESİ) ; Ef’âl, Esmâ, Sıfat, Zât âlemleri ve İnsan-ı Kâmil üzere dış âlemin tanınması

(7+5)=12 : İNSAN-I KÂMİL MAKAMI

(7+6)=13 : HAKİKAT-I MUHAMMEDİYYE, ÜMMET, KAYNAK

(7+6+5) =18 : ÂLEMLER

(7-6) =1 : TEK, BİR, KULLUK (ABDİYET) MAKAMINDAKİ TEKLİK

(6-5) =1 : TEK, BİR, İLÂHİ (ULÛHİYET) MAKAMINDAKİ TEKLİK

İKİ ADET AYRI GİBİ GÖRÜNEN “BİR” İLE “BİR”İN “BİR” OLMA TASDİĞİ; KENDİSİNDEN KENDİSİNE

“BİR” İLE ELİF OLMASI; (HÜVE); ABDÜHU VE RESULÜHU NOKTASI; FATİHA; KENDİSİ

(1+1) =2 : ZÂHİR / BÂTIN ; AKL-I KÜLL / NEFS-İ KÜLL ; VARLIK/YOKLUK

(02.11.2012) :

(2+11) =13 : HAKİKAT-I MUHAMMEDİYYE, ÜMMET, KAYNAK



2 : ZÂHİR / BÂTIN ; AKL-I KÜLL / NEFS-İ KÜLL ; VARLIK/YOKLUK

(Bu oldukça kısa bir hikâyedir) : ÖZ’ e yakın olmanın ifadesi

(padişah varmış) : Sultanlık/pîrîyet makamı

(padişah yaşlanmış) : toprağa atılan tohumların artık meyvesini isteme vakti

(kendinin ve ceddinin de, görevli tarihçi ve yazarlardan toplayarak yazmalarını istemiş) : hüviyet aranıyor

(tek cilde indirilen bir sayfa üstüne dört kelime) : tevhîde (1’e) dayalı olan İslâm’ın (4 ile) remzedilmesi

(“şimdi olmuş”) : kemâlâtın tasdiği

(rahmetlik olmak) : mürşid ve müridin beraberce Allah’da ifna olmaları

DOĞDULAR

1) gayri irâdî olan beşer doğum

2) seyr-ü sülûk çalışmalarındaki ölüm ve doğumlar ; değişimler

YAŞADILAR Elif’in remzettiği 28 harf ile 28 peygamberin yaşantısının hâle geçirilmesi

ÖLDÜRDÜLERLâ ilâhe illa Allah” ile Allah dışındaki her şey öldürülüyor

ÖLDÜLER 1) Gayri olan beşer ölüm

2) Mürşid ve müridin birbirlerinde ifna olarak yokluğun tek varlık olduğu Hakk’da birleşmesi, can bulması

Bu hikâye ile, Sevgili’nin tanınmak, bilinmek arzusu ile sevilen olan bizlerde, Aşk’a, muhabbete olan seyranın, pîriyet makamından derviş-lere tenezzül ile, dış ve en geniş halkası olan nefs’i emmâreden, 18.000 âlemi, 28 peygamber mânâsını aşarak, sırat köprülerini aşarak, terkler ile içe, öz’e, yani tevhîde/vahdete değin yapılarak hâle geçirilmesi, akıl ve gönül birlikteliği ile ulûl’elbab’a varış menzil olarak verilmiş; pîriyet makamından biçilen hakîkat libâsının evlâtlara hâl olarak biçilip, dikilerek, giydirilmesi hedeflenmiştir. İfâdelerde Sultanlık makamınca vaktin tâyin edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Seyr-ü sülûkda menzile varmak; dış ve geniş olan halkadan merkezdeki noktaya gelebilmek, 7 nefis mertebesi, 5 Hazarât-ı Hamse’nin aşılması; terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî ve her şeyi, terk etmeyi bile terk ederek kul olan İnsân-ı Kâmil’in /Ya Sîn’ in Allah’ın kendisi olduğunun; insanda fiiler, sıfatlar, esmâlar ile zâtının göründüğü idrâkına/hakîkatına varmaktır.

Gayri beşer hâle doğum ve yine gayri cesedin ölümü dışındaki her doğum ve ölüm, nefsi emmâre’den başlayarak, terk ettiğimiz her beşerî giyimden sıyrılarak maddeden görünenin mânâ olduğu anlayışına geçişteki ölüm ve dirilişlerimizdir; değişimlerimizdir. Doğan ceset ile bâkîliğin kazanılması; yaşamın ölümde, ölümün yaşamda; halkın Hakk’da, Hakk’ın da halk’da ifna olması ile mümkündür. Kesrette vahdeti şehâdet eylemektir. Dünya hayatında eğitim almak üzere O’ndan gelip O’na giderken, ölüm ve yaşamı ayırt etmek mümkün müdür? Maddede defalarca öldükçe Muhammedî nûr ile mânâda defalarca dirilmekteyiz. Er rahmân tecellîsi ve ve nefahtü fihi min rûhi âyeti ile toprak vücûda can verilip, ceset, bâtından zâhire çıkıp varlığı alıyor; er rahîm esmâsı ile de zâten hayatın olduğu yere üflenerek zâhirden bâtına yolculukla bu defa hiçliğe yol alınıyor ; levlâke levlâke lemâ halaktü’l eflâk ile Hakk’ta fani olunup, Muhammed’de can bulunuyor.

İnşeallah, Pîrimizin/Şeyhimizin eteğinde, gayret, himmet, tevfik birleşimiyle kervanımız menzile ulaşır; duaların kabulü ile ölüp dirilerek Sevgili’nin arzusu olan nihai tevhîd hale geçilir: “La ilâhe illâ Allah, hüve Muhammedur Resullallah”



Eğer siz olsa idiniz kendi hayat anlayışınız içinde bu cümleyi nasıl düzenlerdiniz.”

Hiçbir şeyi “ben düzenlerim” diyemem; zîrâ Allah’ın “nizam” ismi ile kurmuş olduğu düzen ne ise, düzenleyebilecek de kendisidir. Hakk’ın dışında düzenleyici/fâil yoktur. Bu yolda kervan içinde seyir hâlindeyken, vaktiyle “kendi hayatım” denilen emânetin hüve’ye ait olduğunun fark ve bilincine himmetlerinizle vararak, ancak ve ancak Allah’ın kurmuş olduğu kendi nizamı içinde kendi düzeni, bizden görünerek, yine kendisinin izlemesini zevk edilir.

Şeyhimize kavuşup rûhen canlandığımız andan itibâren birimsel/ bireysel hayatımız ölmüştür. Mürşid himmetiyle vardığımız bu fark ve bilinç, değerlendirme kaydına koyamayacağımız, beşer mantığının algıla-yamayacağı azamette bir lütufdur. Hamd Allah’a mahsustur.

Allah-u âlem.



Yüklə 1,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin