Allah râzı olsun.
Hürmetle ellerinizden öperiz…
------------------------
***
(56) Pı.. Ça..
Ve aleyküm selâm Terzi Babam,
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Bu hikâyenin, Piriyetten gelmesi, geldiği gün ve tarihide çok önemli (14.10.2013 Pazartesi ve Arife günü). Tarihlerin toplamı 12, Hakikati Muhammet.
Arife günü olması Arafat'a çıkılması, ertesi gününde Kurban Bayramı olması ile bizde ki Ariflik noktasına ve bu yola can vermeye işarettir. Bu da ancak Adem için secde tatbikatıyla ortaya çıkar.
Merkez Efendi, önceki ismiyle Musa Efendi Sümbül Efendiye mülaki olmadan, ilmi mülk edinen bir haldeydi. Bu hal içindeyken Allahü Teala'nın izniyle gaflette olduğunu anlıyor ve Sümbül Efendiye geliyor. Bu bizded e mürşidimize gelmeden önceki halimizdir.
Direğin dibi (Elif), Elif burada Sümbül Efendidir. Ona sığınıyor, pişman ve muhtaç. Daha sonra kabul görüp Sümbül Efendiye gönülden bağlanıp irşad olma yolunda ilerliyor. Sümbül Efendi dervişleri imtihana tabi tutuyor ve soruyu soruyor. Musa Efendi soruya önce "Mümkün değil" diyerek cevap veriyor. Bu hal bizde de mevcuttur. Örneğin mürşidin dediğine olmaz deyip sonra dediğini yapmak gibi...
Musa Efendi "Her şeyi merkezinde bırakırdım" diyerek istenilen cevabı veriyor. Merkez Allah'ın nizamıdır. Allahü Teala nizamını asla değiştirmez. Bu bütün alemlerde de böyledir. Rahman ve Rahim, merhamet sahibidir. Her türlü hadiselerde de bu böyledir.
Bizler olaylara nefsin hevasına göre bakarsak irfaniyet gözüyle göremeyiz. Çünkü bizim değil, Hakkın isteğidir olması gereken... Kendi yaşantılarımızda da bunu net olarak görebiliriz. Bize göre şer ama aslında merkezinde yani olması gereken nizamı ilahi içindedir.
O yüzden iyi kötü, güzel çirkin gibi ayır etmemeli hepsinin Allahü Teala'nın görünmesi olduğunu ve ona ait olduğunu anlamamız gerekmektedir.
Merkezinde olma yalnız hadiselerde değil, her türlü hallerde de (müşrik, kafir, mümin) görülür.
Merkez işin aslı ve özüdür. Bünyemizdeki bu haller ve yaşantılarımızda ki olaylar bunu anlatır. Musa Efendi de verdiği cevaptan ötürü Merkez Efendi adını almıştır.
İkinci hadisede ise; dervişler pervane gibi dönüyorlar. Bunu kendimizde anlatmaya çalışırsak dervişler mürşitlerine mülaki olup hizmet ve ibadet halindedirler. Her şey aşktandır. Pervane misali dönüş; noktaya, merkeze, ateşe geçmekle anlam kazanır.
Bu ancak teslimiyet, fiile geçirme ve gayretle olur. Korku ve şüphe olmadan Allah'ın istediği fiil tatbikatı ile olur. Sümbül Efendi'nin istediği top çiçekler dervişlerin halleridir.
Her derviş kendi halini mürşidine getirmiştir. Merkez Efendi ise tamamen benlik halinden geçip sensin noktasında daim tövbe, daim şükür halindedir. Her derviş mürşidin önünde sanki musalla taşındaki ölü gibi olmalıdır. Her türlü cisimsel, beşeri halden geçip manada dirilik kazanacaktır.
Merkez Efendi'de şeyhine kuru papatya getirerek bunu söylemek istemiştir. Papatya ortası yuvarlak sarı, beyaz veya sarı yapraklı bir çiçek olduğuna göre ortası yuvarlak olması hüve sarı olması razılıktır.
Mürşidinin elinde kuru çiçek misali hayat suyu ile dirilecektir. Merkez Efendi varlığını terk ederek yokluk varlığını giyinmiştir. Daim niyaz içindedir. Kızı Rahime ile evlenmesi ise artık Allahü Tealanın merhametinde olduğunu gösterir.
Merkez Efendi'nin Sümbül Efendi'nin evlâdı olması yine mürşidinin nefsi olan kızı ile evlenmesi de yine Sümbül Efendiye bağlılık ve hizmetini göstermektedir ve bunlar birbirini tamamlamaktadır. Merkez Efendi Hakkı bulmuş ve kendi deryasını açmıştır.
Dostları ilə paylaş: |