El-İnsân’ül Kâmil -Abdülkerîm Cîlî -Terzi Baba Şerhi (İşaret bölümü) :
“Cennet ehli cennete vardıkları zaman Cenâb-ı Hakk onlara Cemâl ve Kemâl’inden azamet ve kibriyâ perdesini kaldırarak tecellî edecek, ve onlara “Ben sizin Rabbinız değil miyim” diyecek, onlarda: ”hayır sen bizim Rabbimiz değilsin diyecekler” ve çok azı secde edecek, diğerleri secde etmeyecek, ikinci defa yine Cenâb-ı Hakk onlara Cemâl ve Kemâl’inden azamet ve kibriyâ perdesini kaldırarak tecellî ettiğinde “Ben sizin Rabbiniz değil miyim” diye onlar yine “hayır” diyecekler yine az bir zümre “evet sen bizim Rabb’imizsin” diyerek secde edecek, üçüncü defa yine az bir kimse secde edecek, secde etmeyenlere Cenâb-ı Hakk buyuracak ki, “Ey kullarım sizinle Rabb’iniz arasında bir işaret var mı?” dediği zaman onlar “evet” diyecekler işte o zaman Cenâb-ı Hakk, cennet ehlinin herbirerlerinin kafalarındaki silüetlenmiş Rabları şekliyle onlara tecellî ettiğinde, “evet sen bizim Rabbimizsin” diye hepsi secde edecekler.”
Bu hadîs-i şerîfte belirtildiği üzere bizler Cenâb-ı Hakk’ı sâdece Cemâl ve Kemâl’inin azamet ve kibriyâ perdesi ile tanımaktayız. Bu şekilde Cenâb-ı Hakk zaman ve mekândan tenzîh edilerek ötelere atılmaktadır. Bu perdeyi ancak irfan ehli açabilmektedir ki bunu açanlara da küfür ehli diye damga hemen basılmaktadır. Ârifler de ise bu azamet ve kibriyâ perdesi kalmış olduğundan her tecellînin Cenâb-ı Hakk’a âit olduğunu bilirler ve bunun için “evet sen bizim Rabb’imizsin” derler. Ve “fırka-i nâciye” denilen fırka da bunlardır ki hiçbir i’tikâd ile kayıtlanmamış olanlardır. Cenâb-ı Hakk’ın gerçek ulvî yönünü dahi bizler kendi hayâli düşüncelerimiz ile kayıtlamaktayız oysa O’nun gerçek ulviyyeti vardır ki gerçek mutlak kadîm tenzîhi oraya yapılır. Gerçi Cenâb-ı Hakk lütfundan “Ben kulumun zannı üzereyim” diyerek cennet ehlinin onu sâdece ulvîlik ile kayıtlayıp ötelere atmasını da hoşgörmektedir. Bizler herbirerlerimiz özümüz i’tibârı ile Hakk’ız ancak zuhûr i’tibârı ile de halkız. Tenzîhte olan bu özümüz teşbîhte olan ise halkıyyetimizdir. Bu şekilde hem Hakk’ı hem halkı birleyerek “sen” ve “ben”i ortadan kaldırınca ortada sâdece “Hu” kalmaktadır ki hem “sen” hem “ben” demektir.
Dostları ilə paylaş: |