(7) “merkezinde bırakırdım!” sözü sizce hangi mertebenin sözü olabilir.
Her mevcudun ana merkezi Ayan-i Sabitesidir. Burası sıfat mertebesidir. Esmâ-i ilâhiye burada Allah esması altında topluca bulunmaktadır. Bu sözün söylenme yönü Nefsi Raziye mertebesinden söylenmiştir. Ayrıca içinde tenzihi anlayış olduğundan Tevhid-i Efal ve Tevhid-i Esma mertebeleri vardır.
*********
Merkez Hakkın da tefekkür ederken gönlüme gelen düşünceleri kayda almıştım onu da buraya aldım.
Nasıl ki Ruh’ul Küds olan Cebrâîl vehimi suyu üflediği yani (rekz) ettiği zaman Meryem de bulunan mutlak su ile birleşince İsa (a.s) yani Merkez meydana gelmişti.
Burada Cebrâîl Zekr (Erkeklik) Meryem kadın (Merkez) rolündedir. Cebrâîl İsa tohumunu dikmiş saplamış, Meryem ise bu tohumun dikildiği saplandığı mahal yani merkez idi. Ruh’ul Kuds “Akıl”, Meryem “Kamile bir Nefs” yani “Nur” idi. Akıl ve Nur birleşince Nurun ala Nur olan İsa Ruhullah meydan gelmiştir.
Allahu Teâlâ bu âlemlere bir nokta olan gözbebeği İnsan-ı (İnsân-ı Kâmil) diker saplar ve bu âlemler bu İnsana “Merkez” ve muhit ve ihata olur. İşe bu insan tohumu bu âlemde gelişir, filizlenir ve büyür. Tüm âlem bu insanın yetişmesi için adeta seferber olmuştur. 40 yaş denilen kemâle yani Hakikat-i Muhammedi mertebesine geldiği zaman, bu âlemin batının da kalmış olan özüne yani dibine, köküne bir yolculuk sonrası Sidre (Kiraz) ağacına yani aslı ve hakikatı olan Aklı küllü Hakikat-i Muhamediye ye ulaşmış olur. Hz. Muhammed tohumu kanallı “Mirac” ehli olarak ona benzer ve kendi Esmasına asaleten ona vekaleten mirac yaparlar. Sidre ağacında akıl (Cebrâîl) daha öteye gelemem yanarım der. Ondan ötesi “Hu” olan aşkın yakıcı ateşidir. Pervane misali oraya atılırken arş olan baş yani akıl kopar kesilir. Rahmaniyet ve Vahidiyet mertebesinin orada yeri yoktur. Yüzün iki kaşı gibi olan Eniyet ve Hüviyet bir edildiği zaman göz teke düşer ve aslı olan zatına ulaşır. Bu ancak ilmi olarak birleştirmedir. Ne görüş ne rüyet vardır. Bir bilinç olarak… Zâtın emrinin işinin, şey’iyyatının “Kün” sözü olduğunu ve emre icabet etmiş olan eşya (varlığın) hakikatleri Ulûhiyyet mertebesinde Sâbit aynlar olarak ilmi olarak belirir. (Emri İradi). Şer’i teklifte ise Mudill ve Hâdi özelliklerine göre hareket ettiği için zıtlık oluşur ki Esma yönlerinden Rabbi Haslarına bağlıdırlar.
Dostları ilə paylaş: |