***
Musa Efendi başını kaldırmadan cevap verdi:
- Bu mümkün değil! Ama mümkün olsaydı, “her şeyi merkezinde bırakırdım!”
Öyle bir soru ki, Musa Efendi altında eziliyor, çünkü emanet veriliyor.
Bunun nasıl bir şey olduğunu şüphesiz ki Rabbı bilir.
Teslimiyet içinde yüründüğünde, buyrulduğu üzere, (İnşirah 94/1-3)
(1. senin için senin sadr/göğsünü biz eşrah (şerh/genişletmedik) mi?... 2. Ve senden vizr (ağır) yükunu) biz vaz edip (alıp, indirip, hafifletmedik ) mi ?.... 3. o zat/şey ki, senin zahr/sırtına enkada (enkaz/ağırlık vermişti, belini çatırdatmıştı) tatbikat zuhura çıkar.
1. Musa Efendinin başını kaldırmadan “Bu mümkün değil!” demesi;
Kelime-i Tevhid edebine göre Lâ ilâhe illâ Allah hakikatince mümkün değildir.
(lâ) manasıyla yok/yokluğu tanımlıyor. (lâ) “yok” denmesiylede VAR olarak gözükmektedir. Böyle birşeyi vermek mümkün değildir. Yok demekle var olan bir şeye, olmayan şeye ne yapılabilinir ki?....
Birşeyin tanzimi için yokluk içindeki varlığın, elle tutulur, gözle görünür, beş duyu ile algılanabilecek şey olması gerekir. İşte o zaman o var olanın bir vereni ve bir de alanı görünür. Bu yüzden, bu beyan, Allah, Tevhid ve Vahdaniyet hakikatına uymaz.
Dostları ilə paylaş: |